Sessiz

By Gizemlikimlik

66.6M 2.2M 452K

"Bu dünyada neyi en çok istersen o senin imtihanındır." More

Tanıtım
SESSİZ
Sakar
Takip
Kurtulmak
Nasıl Yapacağım?
O çocuk
Karışık Şeyler
Biliyorum
Zarar vermek
Sen Kimsin?
Önemli
Umrumda Değil.
Şaşkın bir hal
Siz İkiniz
Tehlikeli
Çünkü seni seviyorum
Bilmesini İstedim
Mesaj
Zaman geçiyor
En iyisi
Korkutucu
Özlüyorum
Tokat
Yapamayacağım
Kötü bir his
Dönüş
Olaylar
Affetmek
Şok Dalgası
Mavi gözler
Çarpmak
Aslında...
Delirmiş
Biliyor
Pislik Herif
Şüpheli
Küçük İddia
Bazen
KISA BİR ARA
Masum
Hastane
Kıskanıyorum
Zamanlama
Biliyordum
Değişim
Bulduk
Oyun Bitti
Yüreksiz
İmtihan
Duruşma
Zor olacak
Boşluk
Erkek
Zaman geçirmek
Kızgın
Şapşal
Tatil
Arkadaş
Efecan
Aile
Cole
Birisi
Çıkış
Kara Kutu
FİNAL PART 1 (Benim Hayatım)
FİNAL PART 2(Seninle olmak)
SESSİZ 2

Benimsin

956K 30.5K 5.8K
By Gizemlikimlik

Resim Durukan:)

Durukan yavaşça defteri açarken kaşları hala çatıktı.Telefonu kapatıp cebime soktum. Sayfaları yavaş yavaş çevirirken onu sadece izliyordum. Yanımdaki koltuğa yavaş hareketlerle oturdu. Elini defterin üzerinde gezdiriyordu. Her sayfasını okurken korkmaya başlamıştım. Ve benim bugün baktığım o sayfaya gelince durdu.

Onu okurken bende yanına oturdum. Durukan göz ucuyla bakınca " Sana verecektim. Ama nasıl vereceğimi bilemedim." Sesim biraz endişeyle çıkmıştı. Durukan defterin kapağını kapatıp gülümsedi. Deftere özlemle bakıyordu sanki. Bakışları hüzünlenirken onu izliyordum. Ne düşündüğünü tam olarak anlayamıyordum.

Hala deftere bakıyordu. Yavaşça ayağa kalktım. Onu yalnız bıraksam iyi olacaktı. Kapıya doğru yöneldiğimde Durukan beni durdurmamıştı. Durukan'a dönüp baktığımda başını hafifçe eğmiş deftere iki damla yaş düştüğünü görünce kendimi berbat hissetmiştim.

Gitmekle gitmemek arasında kaldığımda kafayı yiyebilirdim. Derin bir iç çekip geri döndüm. Onun yanına eğilip elindeki defteri aldım. Yanına koyarken ellerini avcumun içine aldım. Bana bakmasını bekliyordum. Başını kaldırmasını ve o sağlam Durukan'ı görmek istiyordum.

Başını yavaşça kaldırdığında onun yüzünü böyle görünce betim benzim atmıştı. Bir defterle bu kadar kötü olacağını hiç tahmin etmezdim. " Anlamıyorum ama yanında olmaktan başka yapabileceğim bir şey yok." Durukan yavaşça ellerini elimden çekti. Deftere tekrar uzanacakken onu durdurdum. Bana bakarken " Sana başka şeylerde hatırlatıyor değil mi?" Diye fısıldadım. Sesim çıkmayacak hale gelmişti.

Ayağa kalkıp onun elinden tuttuğum gibi yatak odasına sürüklemeye başladım. Onu böyle görmek istemiyordum. Ona yakışmıyordu. Onu yatağa yatırırken sanki donmuş gibi tavana bakıyordu. Kaç tane anısı gözünün önüne geldiğini merak ediyordum. Elimi gözlerine getirip kapattım.

Uyuyup dinlenmesini istiyordum. Yatağın yanında oturup onun uyumasını beklerken onu izlemeye başladım. O defteri hiç almamalıydım. Ama onun için ne iyi olacağını hala bilemiyordum çünkü onu tam olarak çözememiştim.

Yorgundum ama onun uyumasını beklemek istedim. Eve gitmem gerekiyordu. Yarım saat sonra uyuduğunu anladığımda yanından kalktım. İçeri gidip çantamı alırken deftere baktım. Onu alıp götürmeli miydim bilmiyordum. Durukan beni bazen tamamen nötr yapıyordu. Öylece kalıyordum. Deftere dokunmadan son kez Durukan'a bakmaya gittiğimde kan ter içinde kaldığını gördüm.

Yatakta bir sağa bir sola bir şeyle mücadele veriyordu. Onu ilk kez böyle görüyordum. Korkuyla yanına koşup onun uyanması için dürtmeye başladım. " Uyan. Sadece kötü bir kabus!" Durukan birden uyanıp hızlıca bana sarıldığında nefes nefese kalmıştı. Beni o kadar çok sıkıyordu ki nefes alamayacağımı sandım bir an.

Elini gevşetip geri çekildiğinde elleriyle " Gitme. Yanımda kal. Her gün bunu yaşamaktan bıktım!" Elimi onun saçlarına uzattım. " Uyuyamıyorum derken bunu mu kast ediyordun?" Durukan gözlerini kaçırıp evet anlamında kafasını salladı. Ben neler düşünmüştüm.

Bana baktığında " Benimle uyuyunca görmüyor musun?" Görmüyorum der gibi kafasını salladı. " Peki ne görüyordun?" Dediğimde Durukan kafasını yastığa geri koydu. Bana bakarken onun saçlarını okşamaya devam ettim. Ben de kendi sorunlarımı önemli sanırdım. Hayat onu çoktan harap etmiş görünüyordu.

Beni kucağına çekerken " Şimdi gitmem gerekiyor.Çok yorgunum söz veriyorum tekrar geleceğim." Durukan kolumu bırakmamıştı. Gitme der gibi kafasını sallıyordu. Kolumu sıktığının farkında değildi. " Bekle annemi aramam gerekiyor." Çantama uzandığımda buna izin vermemişti. Çantamı bir köşeye fırlatıp beni yanına çekti.

Sarılırken gözlerini tekrar kapattı. Tekrar onun uykuya dalmasını bekledim. Kaşları uyurken çatılmış görünüyordu. Elimi uzatıp kaşlarını düzeltmeye çalıştım ama o çatıklık gitmiyordu. Onu izlerken bende yorgunluktan dalmaya başlamıştım.

....

Uyandığımda nerde olduğuma baktım. Gözüme güneş geliyordu. Hızla kalktığımda " Saat ka..." Durukan kolunu atıp beni çektiğinde sağ bacağını üstüme attı. Hala uyuyordu. Onunla uyumak artık garipsemediğim bir şeydi. Gerçekten benimle huzurlu uyuyordu. Ama babam burada olduğumu öğrendiğinde fena kızacaktı.

Resmen sabaha kadar burda uyumuştum. Aslında hala uykum vardı. Durukan'ın bacağını üstümden kaldırmaya çalıştığımda bu sefer kolu üstüme attığında inledim. " Hadi ama uyumak istiyorum. Tepeme kadar çıkacaksın!" Durukan bir anda o mavi gözlerini açınca yüreğim ağzıma gelmişti.

Görende beni duydu sanacaktı. O uyumuyor muydu? " Gözlerinin rengini değiştirebiliyor muyuz?" Durukan gözlerini devirip tekrar gözlerini yavaşça kapatırken gülümsedim. Biz ne biçim bir çifttik anormal derecesinde normal mi? " Cole ona sözüm vardı! " Bir anda bağırıp kalkarken Durukan hızla üstüme çıkınca şaşırmıştım. Kaşlarını çatmış bana bakıyordu.

Bu hareketi beni gerçekten fazla afallatmıştı. " Beni korkuyorsun. Şu bakışlarını değiştir!Ne oldu birden?" Dedim yutkunarak. Gözlerimin içine kızgın bir şekilde bakıyordu. Birden bu tepki de neydi böyle. " Çekil üstümden Cole'e birlikte kahvaltı yapacaktık. Geç kalıyorum." Durukan ellerini kaldırıp " Benimle yap." Dedi. " Durukan ona..." Elleriyle tekrarladı. " Benimle yap onunla değil!" Ona zorla gülümserken " Hep beraber yapalım sana teşekkür etmek istiyordu. Sende benimle gel." Durukan'ın yüzünü düşünceli bir hal aldı.

Üstümden yavaşça çekilirken dünkü halinden biraz daha iyi olduğunu anladım. O hazırlanmaya başladığında ben banyoya uğradım. Saçlarımı düzeltirken üstüme baktım. Şu eşofmanlardan kurtulsam iyi olacaktı. Eve uğramam gerekiyordu bir ara. Ama Durukan'ın evini kendi evim gibi görmeye başlamıştım. Çoğu zamanımı burada geçiriyordum.

Hem şans kazanmışken bu şansı değerlendirmeliydim. Anneme söylesem tamamen burda kalmak istediğimi o tamam derdi. Ama babam sorundu. Onu bir türlü halletmeliydim. Hem ben evliydim. Elimi uzatıp şöyle bir baktım. Yüzüğüm olmayabilirdi. Durukan'ın bana aşık olduğunu da sanmıyordum ama bu zamanla olabilirdi.

Banyodan çıktığımda Durukan fazla iyi giyinmiş harika parfüm kokusu burnuma geliyordu. Ona yaklaşırken " Ne bu özen fazla yakışıklı görünüyorsun." Dediğimde gülümsedi. Evden çıkarken gözüm koltuğa kaymıştı. Orada defter yoktu ve Durukan defterin konusunu açmamıştı.

Hastaneye giderken Durukan düşünceli gözüküyordu. Geldiğimizde heyecanla kapıyı tıkladım. İçeri girerken " Benim güzellik gelmiş..." Cole Durukan'ı görünce susmuştu ama zaten Durukan Cole'ü anlamazdı. " Hoşgeldin." Cole el hareketlerini yaparken şaşkınlıkla ona baktım.

" Onun için benim öğrenmem gerekiyordu. Başka nasıl teşekkür edebilirdim. " bana normal bir şekilde konuşurken yanına gidip hızla sarıldım. " Sen harikasın biliyorsun değil mi?" Diye mutlulukla bağırdım. " Ah biliyorum. Ama beni boğuyorsun. Durukan bizi böyle görmekten memnunmuş gibi durmuyor." Dediğinde ondan yavaşça ayrılıp Durukan'a baktığımda yumruklarını sıktığını gördüm. " Bu aralar garip hareketleri var Cole. Ama ben daha çözemedim." Bunu normal bir şekilde söylemiştim.

Kulağına eğilip " Bu arada sana çok harika haberlerim var." Cole gözlerini hafifçe açıp " Senden kurtuluyor muyum!" Heyecanla bunu söylerken hafifçe bir dirsek geçirdim. " Dalga geçmenin sırası değil!" Kapı kapanma sesi duyduğumda Cole'le ikimiz kapıya doğru baktık. Durukan ortalıkta görünmüyordu.

" Nedeye gitti?" Birden yerimden kalkıp Cole doğru başımı çevirdim. Telefonumdan mesaj sesi gelince ona uzandım. Hızlı bir şekilde çıkardığımda gelen mesaja bakarken sinirlerim bozulmuştu. " İşim var. Birisini görmem gerekiyor." İçime şüpheyle derin bir nefes çektim. Bugün bu kadar güzel hazırlanmasının sebebi ... Yoksa oraya mı gidecekti.

" Yüzün soldu. Bir şey mi var?"gidip sandalyeye bir anda oturdum. Omuzlarım çökmüş kendimi kötü hissediyordum. " Eski birine sevgi besleme ihtimalin ne kadardır?" Cole'e boş gözlerle bakarken Cole gülümsedi. " Hımm sorun büyük gibi? Kıskançlık tavan yapmış görünüyor." O beni neşelendirmeye çalışsada " Cole şaka kaldıracak havamda değilim." Sesim gergin çıkmıştı.

Cole yatağında doğrulup " Rahat bırakmalısın. Çok sıkarsan kaçar Nisa. Her dakika şüpheyle bakmak sevgini köreltir. Hem seni yıpratır hem onu.Güven ama güvenme. Bazen erkekler sadece yanında olmanı ona destek olmanı ve güldürmeni ister. Durmadan kavga ederek , sorular sorarak bir yere varamazsın. Şimdi gülümse benim günümü mahvetme. Hadi kahvaltı yapalım."

Alper

" Kadını buldum sanırım ama emin değilim. Bu elimdekilere bakarsak..." Durukan çok dalgın görünüyordu. Geldiğinden beri elindeki çocuk defterlerine benzer bir defter sallıyordu. Ona düşünceli bir şekilde bakarken " Ordan bakıp diğer tarafını mı görmeye çalışıyorsun?" Onunla dalga geçerken başını çok yavaş bir şekilde bana çevirdi.

Defteri masanın üzerine koyup ellerini kaldırdı. " Bana bıçak gibi bir şey ver." Durukan'ın ne dediğini anlamamıştım. Şimdi bıçağı be yapacaktı. " Kötü bir şey yap..." Gözlerini devirip elini uzattı. Bıçağını ver gibi bakıyordu. Cebimden çakımı çıkartıp onun eline yavaşça koyduğumda " Ne yapıyorsun anlamıyorum." Durukan birden demin tuttuğu defteri parçalamaya başladı.

" Hey sakin ol evlat onu neden parçalıyorsun!" Ben bağarırken sinirle defteri masaya geri fırlarttı. Yanına çakıyı fırlattığında saçlarını ellerinin arasına aldı. Kafayı yiyecekmiş gibi duruyordu. Deftere yaklaşıp kapağına baktım. Elime sadece kabını alabilmiştim. İçindeki sayfaları paramparça etmişti. " Kapak çok eski ve sağlam duruyor. Değerli görünüyor..." Sözlerime devam edemedim. Durukan elleriyle " Babam hediye etmişti. " dediğinde gözleri deftere kaydı.

Gülümseyerek elimden hızla aldı. Tekrar çakıyı alıp defterin kapağının üstünü özenle yırtarken onu izliyordum. Birden içene konulmuş bir kilit gördüğümde büyük bir şok yaşadım. Durukan elinde kilidi çevirirken sırıtıyordu. Birden yanımdan fırlayıp gidince öylece kalmıştım.

Nisa

" Cole yok ben dayanamıyorum. Gitmem gerekiyor. " saat kaç olmuştu Durukan hala yoktu. Kapıdan hızla çıkınca babamla çarpıştık. Bana kızgın bir şekilde bakıyordu. " Baba özür dilerim gitmem gerekiyor." Tam gidecekken babam kolumu tuttu. " Nisa konuşmamız gerek!" Babamın bu tavrını görünce bir şey diyememiştim.

Birlikte boş bir odaya geçtiğimizde babam birden bağırdı. " Sen ne yaptığını sanıyorsun. Beni çıldırtacaksın!" Yumruklarımı sıktığımda yüz hatlarım gerilmişti. " Baba kağıt üzerinde bile olsa ben Durukan'la evliyim. Onu seviyorum. Ve o evden ayrılıp Durukan'ın evinde yaşayacağım. Ne yapacağın umrumda bile değil. Benim seçimim benim kararlarım. Ondan ayrılsam bile ilk evleneceğim kişi yine o olurdu.

Böyle konuşmam çok saygısızca ama beni buna mecbur ettin. Evet artık o küçük kızın yok. Büyüdüm kendi kararlarımı verebilme yaşıma geldim. Olurda hata yaparsam tabiki ilk sığınacağım durak sizsiniz ama bırakın düşe kalka öğreneyim olmaz mı?" Bunları söylerken nefes nefese kalmıştım. Babam ne diyeceğini bilemez halde bana bakıyordu.

" Özür dilerim. Gerçekten seni üzmek istemiyorum. Bugün eşyalarımı toplayıp gideceğim. Sanırım alışman gerekiyor." Babamın bir şey söylemesine izin vermeden odadan çıkıp gittim. Bunları söylemek gerçekten beni yormuştu. Onun karşısında söylemek kesinlikle kolay değildi. Söylerken kendimle mücadele vermiştim.

Bir taksiye atladığımda sakinleşmeye çalışıyordum. Geçen gittiğim adresi hatırlamaya çalışırken taksici aynadan bana bakıyordu. Sonunda yarım yamalak tarif ettiğimde adam beni bir yere götürmüştü. Sokaklarda dolaşırken o büyük evi bulmaya çalışıyordum. Gördüğümde bir anda taksiciye durması için bağırdım.

Parayı ödeyip hızla taksiden indiğimde evin kapısına ağır adımlarla yaklaştım. Elim zile giderken zorlanmıştı. Zili çalmaya başladığımda geçenki hizmetçi beni görünce gülümsedi. Beni içeri aldığımda başka bir misafirlerinin olduğunu duydum.

Doğuş beni gördüğünde gülümsedi. Yanıma gelirken " Hoşgeldiniz hanımefendi." Bunu muziplik için söylediği yüzündeki ifadeden belliydi. Kekeleyerek " Şe ey Du durukan bu ra da mı?" Doğuş'un gülümsemesi iyice yayıldı. Kafasını onaylarcasına sallarken " Sanırım defteri ulaştırmışsın." Dediğinde yutkundum.

" Gel ." Derken yan yana yürümeye başladık. Geçen piyano çalınan yere geldiğimizde Seda'nın Durukan'a belinden sıkıca sarılmış kafasını onun göğsüne yaslamış yaşlı gözlerini görünce elim ayağım boşalmıştı. Birden gözlerim dolunca dişlerimi sertçe sıkarken normal durmaya çalışıyordum. Durukan beni fark etmemişti. " Sana teşekkür etmem gerekiyor..." Doğuş konuşurken Durukan'ı izliyordum. Elini yavaşça kaldırıp onun saçlarını okşamaya başladığında kafamda bir uğultu oluşmaya başlamıştı.

Umarım düşündüğüm o kötü şey olmazdı. Olamazdı bu imkansızdı. Durukan bana daha çok değer veriyordu. Onun eli kızın saçını her okşayışında yumruklarımı daha çok sıkıyordum. " Bir sorun mu var?" Doğuş önüme geçtiğinde gözlerimin içine bakıyordu. " Gitmem gerekiyor." Deyip arkamı hızla döndüğüm gibi evden dışa fırladım. Kalbim korkuyla atıyordu.

Onu kaybetme korkusu hiç bu kadar acıtmamıştı. Ona yakınlaştıkça onu başkasıyla görmek canımı acıtıyordu. Taksiye atladığımda gözlerimden iki damla yaş süzüldü. Sakin olmalı ve mantıklı düşünmeliydim. Elimin tersiyle gözyaşlarımı silip gülümsemeye çalıştım. Eve gidip bavulumu hazırlayacaktım. Hiçbir şey olmamış gibi Durukan'ın evine taşınacaktım. Taşınmalıydım.

Onu kaybetmek istemiyordum. Eve gider gitmez odama çıkıp bavulumu hazırlamaya çalışırken ellerime baktım. Titriyorlardı. Derin bir nefes alıp sakinleşmeye çalıştım. Sadece kuzen onlar. Küçükken birbirlerini sevmiş olabilirler şimdi neden anartıyordum ki! Eşyaları bavula hızla tıkıştırırken annem içeri girdi. " Anne Durukan'ın yanına gidiyoruö. Babamla tartıştım senle de tartışmak istemiyorum. " annem bir şey söylemeden beni izliyordu.

Bavula yeterince şey koyduğumu düşünüp hızla kapattım. Bavulumu alıp giderken annem beni durdurup sıkıca sarıldı. " Sonra konuşalım. Kafanı topla." Dediğinde boğazımda berbat bir yumru oluşmuştu. Annemden ayrılıp evdende ayrıldım. Bu kadar çabuk karar vermek beni nasıl etkileyecekti bilmiyorum.

Tekrar bir taksiye atlatıp Durukan'ın evine gitmiştim. Şuan evde olmadığını bildiğim için bavulu kapının önüne koyup bende oraya oturdum. Dizlerimi kendimi çekip kafamı dizlerimin üstüne koydum. O gelesiye kadar bekleyecektim.

Onu beklemeye başladığımda saatler su gibi akıp gidiyordum ama Durukan hala yoktu. Kendimi yorgun hissediyordum. Uyuklamaya başladığımda ayakkabının çıkardığı o tok sesi duydum. Gözlerimi açmaya çalışacağım vakit birisi beni hızla kucaklayıp kapıyı açtığını duydum.

Durukan'ı seçebildiğimde bana bakıyordu. Onun tşörtünün yakasından tutup kendime doğru çektim. Dudaklarına uykulu bir halde öpücük kondurup ona sıkıca sarılırken " Sen benimsin." Diye mırıldandım. Sonra kendimi uykuya teslim ettim.

( En erkeninden yüklemeye çalıştım. Umarım beğenmişsinizdir. Yazım hatalarım varsa üzgünüm:) yorum ve oylarınız çok güzel çok çok teşekkür ederim:)

Continue Reading

You'll Also Like

6M 22 2
Sinemis ve Ali'nin büyük aşkının heyecanıyla, şarkı tadında hayatlarıyla...
1.2M 34.3K 70
Bir berdelle kaç kişinin hayatını kurtarabilirsin? Bir berdelle kaç kişiyi hayatından edebilirsin?
2.9K 502 11
Başlangıç Tarihi: 02.11.2022 Bir kadın düşün, küçük bir köyde ailesiyle ve nişanlısıyla huzurlu bir hayat yaşarken karanlık bir gecede tüm geleceği e...
Piyanist-XIII- By carmenella0

Mystery / Thriller

4.2K 693 32
Her şey ölümle başladı, aşkla varoldu. Kardan kalbini kordan bir adama teslim etti. Adam sadece intikam istedi. Kadın aşk istedi. Adam sadece ölüm...