BEYAZ KUMRU

By buseedilan

363K 13.3K 2.3K

"Kaybolmuş bir ruhtum sadece ve doğru yolu bulmak için çabalamıyordum. Ben akıntıya karşı çırpınmayı seçmemiş... More

1: SÖNMEYEN ATEŞ
2: BOZUK PARÇA
3: BU AYRILIK BİR VEDA DEĞİL
4: BİLİNMEYEN KİŞİ
5: URAS ARSLAN
6: DENKLEM
7: KİLİTLİ KAPI
8: SARILMAK
9: KENDİNDEN GEÇMEK İÇİN NE HARİKA BİR GECE!
10: ÇOBAN YILDIZI
11: ESKİ BİR ARKADAŞ
12: SABAH KOŞUSU
13: NİŞAN
14: BİR TUTAM AŞK
15: ERKEN BALAYI
16: GÜVENLER
17: YEMEK SAVAŞI
18: TESADÜF
19: BUSE
20: DOSYA
21: MIŞIL MIŞIL
22: AKŞAM YEMEĞİ
23: KAÇIRILMA
24: SATILIK EV
25: KÜÇÜĞÜM DAHA ÇOK KÜÇÜĞÜM...
26: KISMEN DOĞRU
27: ÇETİN VALENTINI
29: PROVA
30: HAYDUT
31:GÖL EVİ (BÖLÜM1)
32: GÖL EVİ (BÖLÜM2)
33: DÖVÜŞ
34: AYRILIK
35:ÇALINTI BİLGİ
36:PİNOKYO
37: BAHAR ŞENLİĞİ
38: DOĞUM GÜNÜ
39:BEYAZ KUMRU
40: KISKANÇLIK
41: KASA

28: D.

6K 253 37
By buseedilan

Görsel: Deha

Dönemin kredisi tamamlamak için aldığım seçmeli dersin yolunu okulun uğultulu koridorunda tutmuşken babamdan gelen çağrıyı kırmızı tuşu ekranda kaydırarak reddettim. Aramalarına karşılık vermemenin onu öfkeden deliye çevireceğine emindim. Huzursuz olmasını istemiyordum ancak girmemi istediği kusursuz kalıplar içinde tökezleyip durmak hem beni hem de onu daha fazla huzursuz ediyordu. Onun istediği biri olmaya çabalamak, rol yapmak yorucuydu.

Annemi özlüyordum. Sesini, kokusunu, gülüşünü....Varlığını özlemediğim tek bir dakika geçmiyordu.  Tüm bunlar boğuluyormuşum gibi hissettiriyordu. Nefes almaya, mola vermeye ve kendimi bulmaya ihtiyacım vardı. Kafamı kurcalayan soru işaretlerine aradığım cevaplara ulaşamazsam her zaman eksik kalacaktım. Ait olmadığımı hissetmek acıtıyordu.

Kucağımda taşıdığım defter ve kitabı daha sıkı kavrarken derin bir nefes aldım. Bu derse ilk defa girecektim. Daha önce girme fırsatım olmamıştı. İkinci senemde işletme dersleri alacağım için iletişim ile ilgi bir ders seçmiştim. İdil ise mühendislik fakültesinden okuduğumuz bölümle daha alakalı olan başka bir ders alıyordu. Sınıfa girdiğimde üzerimde hissettiğim yabancı gözleri başımı eğerek görmezden geldim. Artık yeni ortamlara ayak uydurmak benim için daha zordu. Eskiden daha kolay uyum sağlayabilen bir tiptim. Şimdilerde ise içe kapanık ve çekingen tiplerden olmuştum.

Sınıfın en arka kısmına ilerlerken tanıdık bir erkek sesi şaşkın tonla  "Derin." dedi. Kafamı sesin geldiği yöne çevirdiğimde Çetin'i gördüm. Dar gömleğini sonuna kadar iliklemiş ve belini bej rengi kanvans pantolunun içine sokmuştu.

Gülümsedim. "Çetin. Hey." diye selam verdikten sonra "Ne işin var bu sınıfta?" diye sordum. Şaşırmıştım çünkü aldığım ders son sınıf dersi değildi.

Oturmam için yer açtığında "Beni gördüğüne sevinmemiş gibisin. Derste sana eşlik etmek istedim." dedi.

Kaşlarımı çattım. Beni takip mi etmişti? Pekala, bu biraz ürkütücü.

Pis pis sırıttı. "Suratını görmen lazım."

Şaka yaptığını anladığımda güldüm ve omzunu ittirdim. "Tamam. Bu çok adiceydi. Ciddiyim ben, ne işin var burada?"

Güldü. "Biliyorum duyacaklarına inanamayacaksın ama..." Sesindeki alaycı tınıyı duyuyordum. Sır verircesine kulağıma doğru yanaştı "Geçen dönem bu dersi verememiştim."

Güldüm. "Aman tanrım, bu nasıl oldu?!" dedim alaycı bir tınıda.

Omuz silkti. "Değil mi? Çok ilginç."

Profesör içeriye girdiğinde dikkatımız dağıldı ve gözler hiç vakit kaybetmeden derse geçiş yapan kadına kaydı. Yüz yüze iletişim ve ağızdan ağıza pazarlama ile ilgili bir şeyler anlatırken dirseğimi sıraya ve çenemi de yumruğuma dayadım.

Ders bittiminde gelen mesaj İdil'dendi. Yemek yemeğe gelip gelmeyeceğimi soruyordu. Bugün yalnızca bu dersi alıyordum. Bugün iş aramak gibi bir planım vardı ve bundan öncesi bir şeyler atıştırmak fena olmazdı.

Çantamı omzuma geçirdiğim sırada Çetin "Diğer derse mi?" diye sordu.

Başımı salladım. "Bugün başka dersim yok. Yemek yemeğe gidiyorum. Geliyor musun?" diye sordum.

Kolundaki metal kaplama saate baktı. "Olur. Bir sonraki dersim yarım saat sonra." Kafeteryanın yolunu tuttuğumuzda "İş teklifimi düşündün mü? Düşüneceğini söylemiştin."

Dudağımı ısırdım. "Aslında gerçektende bir işe ihtiyacım var."

Gözlerinde zafer parıltısı belirdi. "O halde evet demek için düşünme."

"Bilemiyorum. Kalabalık önünde artık kendimi rahat hissetmiyorum."

Kafeteryadan içeri girerken "Bak ne diyeceğim. Bu akşam mekanda çıkan grubun provası var. Gel ve nasıl olduğunu bir dene. Asıl sahne cumaları oluyor." diye teklif etti.

Tekrar alt dudağımı ısırdım. Müzik hayatımın her zaman bir köşesinde olmuştu. Sevdiğim bir şeyle uğraşacaktım. "Pekala." Başımı salladım. "Neden olmasın." Bu sırada bakışlarımla kafeteryayı gözden geçirerek İdil'i aradım.

"Harika. Akşam saat sekiz gibi seni alırım. Evin tam olarak neredeydi?"

Hala evden ayrıldığımı açıklamamıştım. "Aslında ben gelirim. Konum atman yeterli." Bu sırada İdil'in ayağa kalkarak el salladığını ve dikkatimi çekmeye çalıştığını gördüm. Bende gülümsedim ve ona el salladım. "O taraftalar." dedim Çetin'e.

Masaya yaklaşana kadar Uras'ında orada olduğunun farkında değildim. Eren ve İdil yan yana sandalyelerde oturuyorlardı. Uras baş köşedeydi ve İdil'in karşısı Uras'ın yanı olan sandalyede Beliz oturuyordu. Uras'a anlattığı her neyse ikisininde gülmesine sebep olmuştu. Tam bu sırada Uras'ın gri-mavileriyle çarpıştım ve bakışları Çetin ile benim aramda gidip gelirken yüzündeki mutlu ifade yavaşça yok oldu.

Gözlerindeki boş ifadeden kendimi alıkoyabilmemin sebebi İdil'in tam karşımda dikiliyor olmasıydı. Kırmızı rujunun yanağımda iz bıraktığına emindim. Daha sonra Urasın'ın karşı sandalyesine yerleştim . Ona bakmamaya çalışıyordum.

Çetin Beliz'in yanındaki sandalyeye yerleştiğinde Beliz "Naber canım?" diye sorarken onu öptü. Daha çok yanak tokuşarak bir selamlaşmaydı.

"İyidir senden naber?"

Beliz omuz silkti. Sarı saçları omzundan aşağıya doğru süzülüyordu. Giydiği lacivert saten gömlek gözlerini ortaya çıkarmıştı. "İyi."

İdil'in merakla parlayan bakışları Çetin ve aramda gidip gelirken "Karşılaştınız mı?" diye sordu.

Cevap vermek üzere dudaklarımı araladım fakat Çetin benden önce davrandı. "Benimle aynı dersi alıyormuş." diye açıkladı.

"Aaa öyle mi? Bu çok hoş bir tesadüf olmuş."

Başımı kaldırdığımda gözlerim bir an için Uras'ı bulduğunda telefonuyla ilgileniyordu. Daha sonra İdil'e yapmaması için bir bakış attım.

Oda ağzını oynatarak özür diledi. "Akşam hep beraber bir şeyler yapsak ya." diye teklif etti.

Çetin "Derin bu akşam bizim mekanda çıkan grubun provasına katılcaktı. Bende orada olacağım. Sizde gelin." diye önerdi.

Bu gerginleşmeme sebep olmuştu. Şarkı söylerken çekinecektim.

Beliz "Bence harika olur. Oradan bir şeyler içmeye gideriz." dedi.

İdil "Bana bundan bahsetmemiştin." dedi.

"Ben..."

Çetin araya girdi. "İş teklifimi henüz kabul etti." Omuz silkti. "Üstelik zaten iş arıyormuş neden başka yerde çalışsın ki."

Sonunda Uras kafasını telefondan kaldırdı ve onunla aynı anda İdil de kaşlarını kaldırdı. "İşe mi ihtiyacın vardı?" diye sordu. Eren de bakışlarını üzerime dikince gözlerimi kaçırdım.

"Bunu daha sonra konuşabilir miyiz?" diye sordum.

Bu sırada Beliz "Akşam görüşürüz o halde. Derse gitmeliyim." dedi.

Çetin de onunla birlikte ayağa kalktı ve "Benimde dersim var." dedi. Gözleri masadaki herkesi dolandıktan sonra beni buldu. "Akşam görüşürüz."

Tebessüm ettim. "Hoşçakal."

Bizi yalnız bıraktıktan sonra üçününde bakışları üzerimdeydi.

İdil "Çalışmakta nerden çıktı?" diye sordu.

İç çektim. "Babam tüm hesaplarımı ve kredi kartlarımı dondurmuş. Eve ne zaman dönerim bilmiyorum. Uzun süreceği kesin. Eren'e yük olamam. Ev tutmak için paraya ihtiyacım var."

"Bana yük olmuyorsun. İstediğin kadar kalabilirsin." dedi Eren.

Uras "Sana borç verebilirim. Geceleri çalışmak zorunda değilsin." dedi. Masaya oturduğumdan beri ilk kez konuşmuştu.

Beni görmezden geldiğini sanıyordum. Gözlerimi devirdim. "Senin paranı istemiyorum."

Kaşlarını hava kaldırdığında alnında derin olmayan çizgiler oluştu. "Benim paramı istemiyorsun ama Çetin'inkini kabul ediyorsun. Öyle mi?"

"Bu aynı şey değil." diye parladım. "Bana acıdığı için yardım etmiyor. Evden ayrı olduğumu bilmiyor. Çalışacağım ve karşılığını alacağım. Hepsi bu."

Omuz silkti ve arkasına yaslanarak başka tarafa baktı. "Evet. Her neyse. Sen ne diyorsan."

Şu an kesinlikle onu yumruklamak istediğim anlardan biriydi.

İdil ve Eren bizi şaşkınlıkla izlerken sessizliği bozan İdildi. "En azından tanıdık bir mekan. Seni rahatsız eden sarhoşları kolaylıkla kovdurabilirsin."

Uras dişlerini sıktı.

"Bu yalnızca prova ses tınımı beğenmeyebilirler."

İdil gözlerini devirdi. "Buna imkan yok. Bayılacaklar."

***

İş aramama gerek kalmadığı için evin yolunu tuttuğum sırada telefonuma mesaj geldi.

Gönderen: Berkay

Seni D'ye götüreceğim.

Gözlerim fal taşı gibi açılmış ve kalbim ağzımda atarken içime yayılan sıcaklık umuttu. Kısa bir süre sonra Berkay'la okul bahçesinde buluştuk ve yola koyulduk.

"Onu nasıl buldun?" diye sordum.

"Eskiden nerede çalıştığını biliyordum. Biraz araştırdım. Bir ay önce taşınmış ve işini değiştirmiş."

Kaşlarımı çattım. Bunun Uras'ın D'yi öğrendiği süreyle uyuşuyor olması beni huzursuz etti.

Araba yavaşladı ve durduk. Yanaştığımız bankta oturan çocuğu işaret etti. "işte orada."

Aceleyle kapıdan inerken Berkay'ın hala arabanın içinde oturduğunu fark ettim. "Sen gelmiyor musun?" diye sordum.

Dudaklarını bastırarak ince bir çizgi haline getirdi ve başını salladı. "Beni görmese daha iyi."

Omuz silktim. "Tamam, sen burda bekle." deyip heycanımı bastırarak hızlı adımlar attım. Cılız çocuk bankta oturmuş siyah çerçeveli numaralı gözlüklerinin ardından çocuk parkında neşeli uğultularla koşuşturan çocukları izliyordu. "D?" diye dordum.

Kafasını kaldırdığında güneş ışığını engellemek için elini siper etti ve gözlerini kıstı. Koyu gözleri benimkileri bulduğunda gözleri fal taşı gibi açıldı ve yutkundu.

"Merhaba, ben Derin." Korkmuş bakışlarıyla sessizliğini sürdürünce "D, vaktin varsa seninle konuşabilir diye düşündüm."

Sırt çantasını aceleyle omzuna taktı. "Kimden bahsettiğinize dair bir fikrim yok." deyip apar topar uzaklaşmaya çalıştı.

Kolundan sıkıca tutarak onu durdurdum. "D olduğunu biliyorum." sesimde duygu yoktu fakat bakışlarım beni dinlemesi için yalvarıyordu. "Aslında beni tanıyorsun. Bundan bir kaç ay önce..."

"Kim olduğunu biliyorum!" diye parladı. "Artık işi bıraktım. Seni her kim gönderdiyse beni rahat bırakmalarını söyle. "

Kaşlarımı çattım. "Beni kimse göndermedi. Neyden bahsediyorsun sen?"

"Kimseyle çalışmayacağım." Agresif bir tavırla kolunu çekti. "Şimdi beni rahat bırak!"

Bu afallamama sebep oldu. Uras ona iş mi teklif etmişti?Tekrar ona yetiştiğimde yanında yürümeye başladım. "Bak bunun için üzgünüm. Araştırmanı istediğim kişinin sana ulaşabileceğinden haberim yoktu."

Kaşlarını çattı. "Uras ARSLAN'ı mı diyorsun?" Başını her iki yana sallarken keyifsizce güldü. "Seni temin ederim onunla hayatım boyunca hiç tanışmadım."

Tekrar kaşlarımı çattım. "O halde kimden bahsediyorsun?"

Duraksadı ve vücudunu bana doğru çevirdi. "Bak hangi tarafta olduğunu bilmiyorum tamam mı? Polis misin? Yoksa Joker makyajlı herifle misin? Bilmiyorum."

Joker suratın adı geçtiğinde kanım çekilmiş gibi hissettim. Bu işle ne alakası vardı? Polis de mi D'yi bulmuştu? Benim yüzümden onun peşine mi düşmüşlerdi. Gözlerimi yerde gezdirirken yutkundum.

"Ama hangi taraftaysan benim için onlara şunu ilet: 'Kendilerini becersinler!'Ben bu işte yokum." Hızlı adımlarla ilerlemeye devam etti.

"Hey!" diye seslendim ve koşar adımlarla tekrar ona yetiştim. Yürüyüş yoluna varmıştık. "Ne polisim ne de Joker suratlayım. Lütfen beni dinle. Yardımına ihtiyacım var."

Eğlenmediğini belli eden bir kahkaha patlattı. "Nenden sana güveniyim?" Üzerime doğru yürümeye başladı. "Sana iyilik borcum yok! Benden uzak dur!" diye parladı.

Bizi uzaktan izleyen Berkay'ın yanımızda vardığını D'nin yakasından tutup benden uzaklaştırdığında farkında vardım. "Ağırdan al." dedi tekdüze ses tonuyla.

D, Berkay'a öfkeyle baktı. "Sen." dedi ve ben daha ne olduğunu anlayamadan yumruğunu savurdu.

Bu sırada elimi ağızımla kapayarak çığlığımı bastırdım. İnsanlar yargılayıcı gözlerle ikisini yerde boğuşurken izliyordu.

D'nin omzundan tutmaya çalıştığımda "Kesin şunu!" diye parladım. Dehşete ve paniğe kapılmıştım.

D beni savurdu ve yumruğunu bir kez daha Berkay'ın suratına yaklaştırmayı başarmışken "Bu Melis içindi." diye kükredi.

Berkay yumruğun yüzüne gelmesini engelleyecek bir hamleyle kendini çevirip altından kurtuldu. D cılızdı. Berkay'a zarar verebilmesine şaşırmıştım. Berkay'ın spor salonunda saatlerini harcadığı her halinden belliydi. Daha çok zarar vermesine izin veriyor gibiydi.

D'yi tekrar yakasından tutup ayağa kaldırdı ve onu ittirerek serbest bıraktı. Ukala bir tavırla dudağı yukarı kıvrıldı ve kana bulanmış dişlerini sergileyerek kollarını iki yana açtı. "Bitti mi?"

D burnundan hızlı hızlı soluyordu. Üzerine tekrar yürüdü sırada araya girdim ve Berkay'a öfkeli bir bakış attım. "Kes şunu!" Daha sonra bakışlarımı D'ye yönelttim: "İkinizde!"

"Sorun değil haketmiştim." dedi Berkay.

D işaret parmağını havaya kaldırdı, "Bu herifle iş falan yapmam." deyip savrulan çantasını tekrar sırtına yerleştirdi. Arkasını dönüp yürüdü.

"Dur!" diye yalvardım ancak beni duymamış gibi yaptı ve hızla ilerledi. "Lütfen!" Koşar adımlarla onu takip ettim. Tüm umutlarım yerle bir olmuş gibiydi. Mideme yumruk yemiş gibi hissediyordum ve anında gözlerim sulandı. "Annem ile ilgili gerçekleri öğrenmek için elimde olan tek şey sensin." Sesim titremişti.

Ufacık bir an duraksadığını düşündüm fakat yolun sonundaki bağlanmış bisikletlerden birine binerek uzaklaştı.

Acı tüm vücudumu tereddüt etmeden sarstığında umutlarımda sarsılarak paramparça oldu ve boşluk hissi boğazıma çöreklendi.

Berkay yanıma geldiğinde elini omzuna koydu. "İyi gitmediği için üzgünüm."

Öfkeyle ona baktım. "Bunun sebebi sensin." diye parladım. Arabaya doğru ilerlemeye başladım.

"Tartışıyorsunuz sanıyordum. Müdahale etmeden öyle bekleyemezdim."

Öfkemin asıl sebebi o değildi. Ailemin benden sakladığı şeylerdi. Uras'ın benden sakladığı şeylerdi. Tüm bu gizem delirmeme sebep oluyordu. Duraksadım ve omuzlarım düştü. "O boğuşmada neydi?"

Omuz silkti ve derin bir nefes aldı. Daha sonra yavaşça nefesini verdi. "Kız arkadaşıyla yatmış olabilirim." Tekrar duraksadı ve itirafından utanmış gibiydi. "Seninle birlikteyken değildi. Yemin ederim dedi."

Bir süre sessiz kaldım ve nefes verdim. "D'nin öyle çekip gitmesi senin suçun değildi." Benim suçumdu. Dikkatsiz davranmış ve onu tehlikeye atmıştım. "Sorun değil." diye ekledim.

Arabaya binerken "Deha." dedi.

Anlamayan gözlerimi suratına sabitledim. "Ne?"

Anahtarı kontakta çevirirken "Adı Deha ve bir zamanlar dostumdu." dedi. Mavi gözlerini benimkilere sabitledi ve içtendi. "Berbat biriyim. Özür dilerim." Suçlu hissediyordu.

Başımı salladım. "Senin suçun değildi."

"Beni görmeseydi sana yardım ederdi."

"Pek sanmıyorum. Konuşmamız iyi gitmiyordu." Sesim yorgun çıkmıştı. "Başta Uras tehdit etti sandım ama şu beni kaçıran adamlar onuda bulmuş ve polisten bahsetti."

"Uras'ın bununla ne ilgisi var?"

Gözlerimi kaçırdım. "Geçmişini kurcalamış olabilirim."

Ani bir fren yaptı. "Bunu neden yaptın? İtin tekiyim ama benden farkı yok." Keyifzce güldü. "Ondan hoşlanıyor musun?" diye sordu.

"Ne? Hayır!" diye çıkıştım.

Kaşları havaya kalktı. "O halde tüm bu olanlar ne?"

"Bil..." Ciğerlerimdeki tüm havayı dışarı verdim. "Bilmiyorum! Tamam mı?" ses tonum bir perde düşmüştü.

Vücudunu bana doğru çevirdi ve derin bir nefes verdi. "Bak, bir daha asla aramızda bir şey olmayacağını biliyorum. Senin için iyi değilim asla olmadım ve değişmeyeceğim."

Bunları konuşmak istemiyordum. Birine kendimi açmak şu an için zordu. "Berkay..."

"Dinle." deyip konuşmama izin vermedi. "Sana değer veriyorum. Beraber büyüdük. Yaşananlara rağmen küçük kız kardeşim gibi seni koruma dürtülerime engel olamıyorum. Senden dostluğundan fazlasını beklemiyorum. Ama lütfen seni daha çok hak eden birini bul..."

Uras da bunu söyleyip duruyordu.

"Onun takıldığı ortamlar, yaptığı işler sana göre değil. Dövüş konusundaki namı isminden önce duyuluyor..."

Uras'ın dövüştüğünün bir sır olduğunu sanıyordum ve namının duyulmuş olması beni şaşırtmıştı.

"... Üstelik kardeşi onun girdiği ortamda ağır dozdan hayatını kaybetti. Tüm cemiyet bunu konuşuyordu. Rezil bir şeydi."

Kardeşinden böyle bahsetmesi hoşuma gitmemişti. Tüm hikaye bu değildi ve insanlar için yargılamak kolaydı. Tıpki bana yaptıkları ve kolumdaki dikiş izleri hakkında düşündükleri gibi... Kolumu sıyırarak dikiş izlerini ona gösterdim. "Bunlar hakkında da rezil olduğunu düşünüyor musun?" diye sordum. Bu izlerin nasıl olduğunu hatırlayamıyordum. Partiden dönmüştüm. Berkay'la kavga etmiştik. Bir ses duydum. Silah sesiydi ve uyandığımda hastanedeydim. Hayatımdaki kayıp bir kaç saatı asla dolduramamıştım. İnsanlar intihar girişiminde bulunduğumu okul koridorunda fısıldaşıp duruyorlardı.

Kaşlarını çattı."Bu öyle bir şey değil."

Trikonun kolunu tekrar aşağıya çekiştirdim. "Her neyse. Biraz uyumak istiyorum gidelim. Akşam provam var."

Arabayı tekrar çalıştırdığında "Ne provası?" diye sordu.

Çetin onların mekanında sahne almam için bir teklifte bulundu. Bu akşam nasıl olacağına bir bakacağız.

"Boğazdaki mekanda mı?"

Başımı salladım. "Eğer grup beni isterse cuma sahne alacağım."

Dudakları yukarı kıvrıldı. "Derin bu süper. Senden iyisini bulamayacaklarına eminim."

Tebessüm ettim. "Teşekkür ederim." Artık bir an önce Eren'in evine varmak ve çekmecedeki kutuya ulaşmak istiyordum. Bir tek doz tüm hayal kırıklarıma iyi gelecekti ve birden fazlası beni gülümsetecekti.

Lütfen bölümü beğendiyseniz oylamayı ve yorumlarınızı aşağıya bırakmayı unutmayınız. Teşekkürler :)

Beyaz Kumru hikayesi için hazırladığım videoyu aşağıya bırakıyorum. Lütfen fikirlerinizi benimle paylaşın :)

Continue Reading

You'll Also Like

1.1M 40.9K 58
alev:OĞUZ BEN ASIK OLDUM!!! oğuz:YİNE KİME AMK????!! alev:acar'a oğuz: siktir!
202K 12K 26
17 yıl sonra doğumda karıştığını öğrenen Peri... Abilerine ve üçüzlerine alışabilecek mi ? Babam gülümseyip "Aksine iyi bir şey oldu. Peri doğumda k...
1.1M 15.9K 39
Aşık olduğu adamın evleneceğini öğrenen Mavi, çareyi en yakın kız arkadaşında bulur. Düğüne kısa bir süre kala acilen bir plan yapmaları gerekmektedi...
414K 25.1K 47
17 yıl önce annesi tarafından ölü olarak bildirilen Neva... Yıllardır onun hasretiyle yanıp tutuşan Akay ailesi... Ama... Ortada bir sorun vardı.Neva...