Ateş Böceği

Par Yelomi

1.3M 91K 6.8K

"Biliyorsun," dedi genç kız gözleri korkudan yuvalarından fırlarken. Adamın yüzünde tehlikeli bir gülümseme o... Plus

♧ Tanıtım ♧
♧ Bölüm - 1 ♧
♧ Bölüm - 2 ♧
♧ Bölüm - 3 ♧
♧ Bölüm - 4 ♧
♧ Bölüm - 5 ♧
♧ Bölüm - 6 ♧
♧ Bölüm - 7 ♧
♧ Bölüm - 8 ♧
♧ Alıntı ♧
♧ Bölüm - 9 ♧
♧ Bölüm - 10 ♧
♧ Bölüm - 11 ♧
♧ Bölüm - 12 ♧
♧ Alıntı ♧
♧ Bölüm - 13 ♧
♧ Bölüm - 14 ♧
♧ Bölüm - 15 ♧
♧ Alıntı ♧
♧ Bölüm - 17 ♧
♧ Bölüm - 18 ♧
♧ Bölüm - 19 ♧
♧ Bölüm - 20 ♧
♧ Bölüm - 21 ♧
♧ Bölüm - 22 ♧
♧ Alıntı ♧
♧ Bölüm - 23 ♧
♧ Bölüm - 24 ♧
♧ Bölüm - 25 ♧
♧ Bölüm - 26 ♧
♧ Bölüm - 27 ♧
♧ Bölüm - 28 ♧
♧ Bölüm - 29 ♧
♧ Bölüm - 30 ♧
♧ Bölüm - 31 ♧
♧ Bölüm - 32 ♧
....
♧ Bölüm - 33 ♧
♧ Bölüm - 34 ♧
♧ Bölüm - 35 ♧
♧ Bölüm - 36 ♧
♧ Bölüm - 37 ♧
♧ Bölüm - 38 ♧
♧ FİNAL ♧

♧ Bölüm - 16 ♧

29.2K 2.2K 300
Par Yelomi

Gözyaşları içerisinde kalmış yüzünü kaç defa sildiğini saymayı bırakmıştı artık. Neden böyle ağladığını da anlamıyordu. Umursamadığı bir adamın sözleri karşısında içine girdiği bu ruh hali saçmaydı ama elinde değildi ki. Bir kez daha sildiği yüzüne son bir kez aynada baktı. Gözleri ve burnu kıpkırmızı olmuş bir haldeydi. Gözü telefonundaki saate kayınca buradan çıkmak için son on dakikasının içerisinde olduğunu fark etti. Son bir kez kaldığı odaya öylesine bir göz attı. Özlemeyecekti bu odayı. Kesinlikle özlemeyecekti. Aslan gibi bir adamı da özlemeyecekti. Öyle dengesiz bir adamla zaten işi olmazdı. Dün gece kollarında uyuturken bugün kovan bir adamdan denge beklemekte zaten Duygu'nun hatasından başka bir şey değildi.

Derin bir nefes aldı. Güçlü olması gerekti. Bugün yaşadığı korku çok yıpratmıştı onu. Tüm bu duygusallığının sebebi bundandı. Yoksa başka bir şey yoktu. Sonuçta ilk defa silahlı bir saldırıya maruz kalmıştı ve gerçekten çok korkmuştu. Bu anı hatırlamak bile içinin titremesine neden oldu.

Valizini alıp odadan çıkarken kendine en büyük sözü verdi. Aslan denilen bu adamın tüm kirlilerini bir bir ortaya dökecekti ve bunu yaparken fazlasıyla zevk alacaktı. Ona söylediği tüm sözleri yutturacaktı.

Merdivenlerden indiğinde hızla evden çıktı. Kimseyle karşılaşmak istemiyordu. Of, tamam itiraf ediyordu. Ağlamadan veda edebileceğinden emin değildi ve o adamın karşısında ağlayarak gitmiş olmak istemiyordu.

Bahçeye çıktığında her tarafta polislerin ve korumaların olduğunu gördü. Sonra onu gördü. Tüm heybetiyle yanında sivil bir polisle bir şeyler konuşuyordu. Gergindi. Çehresi kaskatı kesilmişti. Tehlikeli gözüküyordu. Tam olarak kendisi gibi olduğu bir andı aslında. Onu izledi birkaç saniye. Sonra Aslan'ın siyah gözleri de kendi gözlerini bulunca yutkundu hafifçe. Bu vedalaşma düşündüğünden daha fazla can alıcı olacaktı sanırım.

Kendini toparlaması ve hemen bu evden çıkması gerekti. Yapması gereken buydu. Daha fazlası değil. Yapabilirsin dedi beyni, iç sesi ise yapma dedi. İkilem de kalmış bir haldeydi lakin beynini dinledi ve bakışlarını Aslan'dan çekerek bahçeden dış kapıya doğru yürümeye başladı. Ne titrek adımlarının farkındaydı ne de her an bayılacakmış gibi duran bedeninin. Bir anda karşısında siyah takım elbiseli ve en az Aslan kadar heybetli bir adamın belirmesi ile son anda durarak dengesini sağlayabildi.

"Siz..." demişti ki öfkeyle adama baktığında Aslan'ın en yakın adamlarından olan Demir olduğunu gördü.

"Sizi evinize kadar bırakacağım."

Bırakacağım... Bırakabilir miyim ya da bıraksam olur mu değil. Bırakacağım. Kaşları öfkeyle çatılırken, valizinin sapını daha iyi sıktı. Şu an bu hayatta ona bu valizden daha yakın olan hiçbir şey yoktu. Bu fark ettiği acı gerçekle bulutlanan gözlerini umursamamaya çalışarak "Kendim gideceğim," dedi lakin adam önünde biraz bile kıpırdamamıştı.

"Sizi ben bırakacağım."

"Kendim gideceğim dedim!"

Sesinin yüksek çıkmasına engel olamamıştı. Sinirleri bozulmuştu artık. Alışkın değildi ki o böyle şeylere... Onun hayatı sıradandı ve hatta sıkıcıydı bile. Üstelik hayatında kendine bile tahammül edemez bir haldeydi o. Şimdi ise hayatının ne kadar çok değiştiğine inanmıyordu.

"Duygu hanım gidelim," diye valizine doğru yönelmişti ki "Çekil," diye bağırdı. Demir'in şaşkın bakışlarını görse de umursamadı. Tüm nefretini kusarcasına konuştu. "Bıktım be sizden. Sende patronun kadar aptal bir adamsın. Laftan anlamıyorsunuz! Her şey istediğiniz gibi olsun istiyorsunuz. Pis işlerle uğraşarak insanlığınızı kaybetmişsiniz."

Gözyaşları yine tüm yüzünü çevrelemişken diğer elini de valizinin üzerine koydu. Gücü git gide azalıyordu artık. Bugün yaşadıkları zor geliyordu ona. Dayanamıyordu.

Yanında beliren adamı bakmadan tanımıştı. Aslandı bu.

"Demir gazeteci hanım tek başına gitmek istiyorsa bırak tek gitsin," dedi. Duygu'nun yüzünde acı bir gülümseme olmuştu. Gazeteci kız... Madem Aslan Bey oyun oynamak istiyordu. Bu oyunu oynayacaktı Duygu. Canı pahasına da olsa bu zengin züppesi, pis işler uzmanı adamın göklerde gezen burnunu yerin dibine sokacaktı.

Yan tarafındaki adama doğru hafifçe çevirdi başını ve Aslan'ın fazlasıyla duygusuz bir şekilde bakan gözleri ile karşılaştı.

"Çok yakında tekrar görüşeceksiniz bu gazeteci kız ile... Zira tüm pisliklerinizi bir bir ortaya dökeceğim."

Aslan'ın dudaklarına hafif bir alay peyda oldu. "Sen önce bir asalak olarak yaşamamayı başar, gerisini sonra halledersin. Hanımefendiye yolu gösterin."

Gözleri acıdan kısılırken, tüm yüzü utançtan ateş basmıştı. Ne diyeceğini bilemez bir halde giden adamın arkasından bakakalmıştı. Hayatında hiç bu an kadar utandığı ve küçük düşürüldüğü bir an yoktu.

"Hanımefendi çıkış..." demişti ki Demir öfkeli gözlerini ona sabitleyerek hiçbir şey söylemeden yürüdü. Ağlamamak için ısırdığı dudakları artık canını yakmaya başlamıştı. Ağlayacaktı ama biraz daha sabretmesi gerekti. Şimdi değildi. Bu adamın karşısında daha fazla rezil olmayacaktı. Ona daha fazla güçsüzlüğünü göstermeyecekti.

Dış kapıya ulaştığında direnci biraz daha azalmaya başlamıştı. Hızlı adımlarla sokakta yürümeye devam etti. Çok geçmeden bir taksi bulmanın verdiği rahatlıkla hemen taksiyi durdurup bindi. Taksinin hareket etmesi ile gözünden kaçan yaşları artık serbest bıraktı. Ne hıçkırarak ağladığının farkındaydı ne de taksicinin ona attığı garip bakışların... Sadece canının nasıl yandığını biliyordu. Kendini ilk defa bu kadar işe yaramaz bir insan olarak hissetmişti. İlk defa yaşama dair tüm umudu onu bırakıp gitmişti. Ve ilk defa yaşamak istemiyordu...

*****

Evine geleli bir saat olmuştu. Valizini bir köşeye fırlatmış üzerinde ki her şeyi de çıkartmıştı. Eski bol neredeyse dizlerine kadar gelen siyah bir tişörtü üzerine giyerken, siyah saçlarını da sımsıkı topuz yapmıştı. Geldiği andan beri ağlaması bir an bile durmamıştı. Belki ilk şiddetini kaybetmişti ama hala durmak bilmiyordu. Biliyordu Duygu birazdan geçecekti. Biraz daha sabretmesi gerekti. Çok kısa bir an daha.

Çalan telefonu ile yüreği korku ve heyecanla atmaya başladı. O kadar laftan sonra Aslan'ın onu arayabileceği ihtimali kalbini tekletti, heyecanla telefonu eline alırken gördüğü numara karşısında kaşları çatıldı. Öfkesi bir kat daha arttı. Telefonu açtı ve açar açmaz karşıdan Mert'in öfkeli sesi geliyordu.

"Neredesin?"

"Bitti o iş... Aslan her şeyi biliyor, rahat bırak beni."

"Sana nerdesin dedim?"

"Anlamıyor musun? Beceremedim... O güzel sevgililerinden birini gönder eminim Aslan'ın yatağında benden daha başarılı olurlar."

Telefonun ucunda kısa bir an sessizlik oldu ve sonra Mert'in buz gibi sesini duydu. "Onunla yattın mı?"

Duygu'nun dudakları alayla kıvrılmıştı. "Gerekirse onu da yapmamı söylemiştin."

"Allah kahretsin! Bana doğruyu söyle, yaptın mı öyle bir şey?"

"Sana ne?" derken bir şey söylemesine izin vermeden telefonu suratına kapattı. Nefret ediyordu. Aslan'dan, Mert'ten, ağabeyinden, anne ve babasından... En çokta kendinden nefret ediyordu. Yorulmuştu artık. Bir hayat kurmaya çalıştıkça o hayat, hayalleriyle birlikte başına yıkılıyordu. Tekrar o hayatı kurmaktan yorulmuştu.

Yarım saate yakın yine bir ağlama nöbetine tutulsa da en sonunda kendini toplamayı başardı. Olanlar için yapabileceği hiçbir şey yoktu. Hayatına bir şekilde devam etmeliydi. Ağlayıp, sızlanmak ona hiçbir şey kazandırmıyordu.

Elini yüzünü küçük banyosunda yıkarken çalınan kapı sesi ile bir kez daha heyecanlandı. Aslan söylediği tüm sözler için pişman olup geri mi gelmişti? Bu ihtimal karşısında kaşları kızgınlıkla çatıldı. Onu affetmeyecekti ve bunu yüzüne söylerken de gayet mutlu olacaktı. Kendine güç vermek istercesine derin bir nefes aldıktan sonra kapıyı dürbünden bakma gereği duymadan açtı. Aslandan başka kimsenin gelmiş olmasını beklemiyordu lakin fena halde yanılmıştı. Karşısında dağınık saçları, öfkeli gözleri ile bir Mert duruyordu. Daha ağzını açamadan bir anda kendini içeriye itilmiş buldu ve Mert de aynı hızla içeriye girmişti. Kapıyı kapatırken, Duygu'nun bir şey söylemesine ya da itiraz etmesine izin vermeden ona sımsıkı sarıldı.

"Özür dilerim..." diye fısıldayan adam öyle bir sarılıyordu ki Duygu ne yapacağını bilemez bir haldeydi. Kendini ondan kurtarmak için yaptığı hamleler en sonunda Mert'in biraz olsun ondan uzaklaşmasına sebep olmuştu.

Mert yüzünü ellerinin arasına alırken "Duygu çok özür dilerim," dedikten sonra ikisini de büyük bir şaşkınlık içerisinde bırakan hamleyi yaptı. Dudakları genç kadının dudaklarının üzerine değdi belli belirsiz. O kadar ani ve kısa sürmüştü ki ikisi de bu andan tam anlamıyla emin olamıyordu. Şok dalgası ikisini de ele almışken yapabildikleri tek şey birbirlerinden uzaklaşmak olmuştu.

-

İyi akşamlar :) Kısa bir bölüm değildi ve bu yüzden sizlerden uzun ve bol yorumlar bekliyorum... Buna göre bölüm erken gelebilir ♥

İnstagram hesabım : dilektaygun'u takip etmeyi unutmayalım, seviliyorsunuz ♥

Continuer la Lecture

Vous Aimerez Aussi

431K 16K 51
Barış Abi kendimi bildim bileli bana Küçük Şeytan derdi. Aynı mahallede büyümüştük kendisi polis olmuşken bende ona buna borçlu, belalı bir tip olmuş...
2.8M 153K 51
✔️ TAMAMLANDI✔️ Siz: Canım sıkılıyorrrrrrrr. Siz: Güzelim nasılsın? Siz: Banu bir bomba var anlatsam var ya ortalık fena karşırrrr... Siz: Uyudun muu...
570K 6.2K 33
"Bu saatten sonra yer mekan fark etmez yüzbaşım." Yetişkin içerik !
18.3K 1K 16
(Biyo aile kitabı) 16 yaşında olan Asel Mina' nın cehhenemin den kurtulma hikyesi (Mizah ve argo kelimeler içerir) Alıntı *** Bana üsten üsten bakı...