♧ Bölüm - 33 ♧

22.3K 1.8K 161
                                    

İlk başta hissettiği korku olmuştu. O demir ve eski kapının açılması içinde büyük korkuların yeşermesine sebep olsa da içeriye giren adamla korku yerini güvene ve öfkeye bırakmıştı. Ne yapacağını ne diyeceğini bilemez bir halde ona bakmıştı. Sonra bakışları bulmuştu. Aslan'ın onun yanına neredeyse koşar adım gelişi ile yüreği ağzında atmaya başlamıştı. Ona ne kadar kızgın olursa olsun onun için kalbi atmaya devam ediyordu. Seviyordu bu adamı. Çok seviyordu.

Hissettiği korku o kadar çoktu ki. Delirmek üzere olduğunu hissediyordu. Ona sarılamıyor, bir şey söyleyemiyordu. Korku ve kızgınlığının arasına sıkışıp kalmıştı.

Aslan'ın buraya tek geldiğini anladığında ise öfkesi bir kat daha arttı. Kurtulmak ya da ölmek değildi umurunda olan. Korktuğu bunlar da değildi. Korktuğu ve umurunda olan tek şey Aslan'a bir şey olacak olmasıydı. Ki çok geçmeden de korktuğu başına gelmişti. Onu döven adamları gördükçe elinden bir şey gelemiyordu. Çığlık atıyor, onlara engel olmaya çalışıyordu ama her onlara yaklaşmaya kalkıştığında ya kenara itiliyor ya da Aslan'a inecek olan o darbelerden kendi de alıyordu.

Sonra bir ses duyduğunu zannetti. Emin olamadı. Patlayan silah sesleri duyuyordu. Aslan'ı döven adamlar bir anda ondan uzaklaşarak kapıya doğru koşmuşlardı ki karşılarına çıkan silahlı adamlar buna engel olmuştu. Duygu'nun gözü kapanmadan önce gördüğü tek şey bunlardı.

*****

Başında çok şiddetli bir ağrı vardı. Gözlerini açmak istiyordu ama bir türlü bunu yapabilecek gücü kendinde bulamıyordu. Hafif bir nefes aldı. Gözlerini açması gerekti. Olanlar hale bu kadar tazeyken gözlerini açmalı ve nerede olduğuna bakmalıydı. Ne durumda olduğunu görmeliydi. Kurtulmuş olmayı temenni ediyordu. Kurtulmuş olmalıydı.

İçindeki korku ve acıyı bastırarak gözlerini zorlukla açtı. İlk açtığında sadece birkaç saniye açık tutabildi ve sonra hemen geri kapadı. Bir dakika daha verdi kendine ve bu sefer açmayı başardı. Bulunduğu oda beyazdı. Camdan dışarıya baktığında gün ışığı vuruyordu. Gözlerini odada gezdirirken başında Emre'yi görmesi ile gözünden akan yaşlara engel olamadı. "Kurtulduk..." diye fısıldadı.

Onun sesini duyan Emre kızgın gözlerini ona sabitledi.

"İyi misin?"

"Aslan nasıl?" diye sordu Duygu. Şu an onun nasıl olduğunun bir önemi yoktu. Önemli olan tek şey Aslandı. Onun iyi olduğunu bilmesi gerekti.

"Hala o adamı mı soruyorsun bana? Onun yüzünden bu durumdasın sen!"

"Ne olur söyle? İyi mi?"

Emre ısrarla cevap vermedi. Bu durum Duygu'yu daha fazla öfkelendirdi. Yattığı yerden kalkmaya çalıştı. O kadar canı yanmıştı ki inlemesine engel olamadı. Fakat yine de pes etmedi. Yatağın kenarından destek almaya çalışarak kalkıyordu ki Emre'nin "Kalkma sakın..." demesiyle tekrar yatağa bıraktı kendini.

"Söyleyecek misin?"

"Yaşıyor."

"İyi mi?"

"Beynine aldığı darbeler kafatasında kırıklara sebep olmuş ama yaşıyor."

Rahat bir nefes aldı. Yaşıyordu. Sevdiği adam yaşıyordu. Ona ne kadar kızgın olursa olsun bunu bilmek yüreğini rahatlatmıştı.

"Duygu sana inanamıyorum!" diye Emre öfkeyle soludu. Genç kadın onun öfkesinin nedenini anlamıyordu. Zaten yeterince berbat hissediyordu kendini bir de sebepsiz yere azar yemek daha sinirlenmesine sebep oluyordu.

Ateş BöceğiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin