Kibrit (Gay)

By Gunsnpizzas

2.7M 170K 77K

DÜZENLENDİ! "Basat..." diye inlerken ellerimi tam başının olduğu noktada tişörtümün üzerine koydum. Başını ka... More

Tatsız Pazartesi
Sıra Arkadaşı?
Öğle Teneffüsü
Avantaj
Zaman Kaybı
Platonik
Anoreksia
Saç
Çirkin
Kıskançlık
Ev
Çöküş
İz
Tutuk
Öpücük
Kibrit
Hapis
Kav
Dönüş
Soğuk
Heves
Depresyon
Fotoğraf
Araba
Yükseliş
Pes
Sabah
Aşk İçin Ölmeli
Huzur
Yemek
Yemek II
Hornet
Endişe
Parmaklıklar
Sınavlar
Seyirci
Çakmak
Korku
Anne-Baba
Umut
Tedavi
Yüzleşme
Pişmanlık
Aşk
Barınak
Kilo
Maç
Mükemmel
Nah.
Etek
Turp
Grip
Güven
Asla
Görev
Batu-Cihan
Çıplak
FİNAL (Sezon Finali)
Sonsuz?
Araba
Davet
Parti
"Özledim."
Arkadaşlığı Suistimal I
"Love keeps us kind." -LP
Arkadaşlığı Suistimal II
Albüm
Utanç
Alev
İntihar
Çift
Korku Filmi
Çocuk
Özel Bölüm -1-
ÇOK ÖNEMLİ
Özel Bölüm -2-

Revir

29.6K 2.2K 1.1K
By Gunsnpizzas

Ders biyolojiydi. Basat dersi dinliyordu. Hoca arkasını dönmüş, tahtaya bir hücre örneği çizerken ben de sinirli sinirli ona bakıyordum. O eteği biraz aşağı indirse olmaz mıydı? Hayır, asla insanların giyinişine karışmaz, yadırgamazdım ama Basat dersi dinliyordu, tahtaya bakıyordu. Dakika başı gözlerini kontrol etmek zorunda kalıyordum. Neyseki hiç o tarafa bakmamıştı henüz.

Saate baktım. 15 dakika olmuştu henüz. Bi bitmiyordu ki soktuğumun dersi...

Basat o ders cam tarafında oturuyordu. Elini peteğe attığında bakışları o tarafa kaydı. Süt kutusunu fark edince kaşlarını çattı. Kızardım. Çöplerimi hep oraya sıkıştırıyordum...

Kutuyu eline alıp bacaklarıma baktı. Bunun sessiz bir rica olduğunu anlayıp bacaklarımı çektim, sıradan çıktı. Çöp kutusuna giderken yine hocaya bakmıyordu. Durumdan hoşnuttum. Ama o çöpü atarken Sena Hoca çok bariz bir şekilde gözlerini Basat'ın kalçalarına dikti, hemen bakışlarını kaçırdı. Bu kez sinirden kızardığımı hissettim. Elimi yumruk yapıp tırnaklarımı avuçlarıma gömdüm. Aptal kadın!

Basat yerine dönüp oturduğunda hocayla göz göze geldiler. Aralarında beş saniye kadar bir bakışma geçtiğinde sınıfta birkaç kişi Basat'a döndü. Basat hocayı aşağı doğru yavaşça süzdü, bakışlarını camdan dışarı çevirdi. Dişlerimi sıktım. Orospu çocuğu! Gavat! Piç! Dengesiz asalak!

Dişlerim sızlamaya başlayana kadar sıktım ağzımı. Ders sonuna kadar da başımı sıraya koyup yumruklarımı sıkarak başımın altına koydum. Eğer onunla bir daha ilişkiye girecek olursa...

Zil çalınca yüzümü yıkama isteğiyle hızla ayağa fırladım, ayağım sıranın ayağına takılınca inleyerek yere iniş yaptım. Yan sıralardan birkaç kişi kıkırdarken yüzümü gömülen yerden kaldıramadım. Zaten sinirliydim, bir de utanç eklendi. Sanki başım patlayıp etrafa dağılacaktı ısınmaktan.

"Kalkacak mısın artık?" dedi Basat arkamda beklerken. Cevap vermeden öylece uzanmaya devam ettim. Şimdi de sinirden gözlerim doluyordu. İç geçirdiğini duydum. Ayakları belimin iki yanına yerleşince üzerimden geçecek sandım ama o ellerini kollarımın altına sokup kalkmama yardım etti. Beni yere bıraktığı an dengemi kaybettim ve belimden yakalayıp cıkladı. Ama ne yakalayış...

Tüm bedenim göğsüne yaslanırken ikimiz de kasılıp kaldık. Kalp çarpıntılarım kulağımı delerken göğsünün hızla kalkıp indiğini hissettim. Öyle bir duygu karmaşasıydı ki, bu sefer de özlemden yanıp tutuşarak cidden ağlamaya başladım. "Ayağım ağrıyor!" Yalan değildi. Takılan bileğim üzerine basar basmaz deli gibi sızlamaya başlamıştı.

"Burktun mu?" diye mırıldanırken tek kolumu omzuna doğru alıp elini belime sardı. Yakınlığı beni deli gibi sevindirirken alt dudağımı büktüm.

"Bilmiyorum."

"Revire gidelim mi?" Başımla ağır ağır onayladım. Bir adım attığımızda bu sefer havalandırdığım dizim yandı, yüzümü buruşturdum. Dizlerimin açıldığına emindim. "Kucağıma alabilirim."

"Tuhaf tuhaf bakacaklar." Evet, bu tam olarak reddetmek değildi. Çünkü kucağında olduğumu hayâl etmek bile kalbimi tekletmişti. Basat'ın kolları arasında, göğsüne yaslı...

"O zaman kaplumbağa gibi ilerleme de hızlan biraz." diye homurdandı. Yüzümü buruşturdum iyice.

"Ama canım acıyor..." diye mırıldandım ağlamaklı bir sesle. Daha önce bahsettiğim üzere aynı beş yaşındaki bir çocuk gibi ağlıyordum ve bu aşırı utanç vericiydi. Ama Basat buna takılmadı bile. Sadece dudaklarını birbirine gömüp yürümeye başladı.

"Hadi, zaten uzakta değil." Başımla onaylayıp ağır ağır yürümeye başladım. Cehennem gibi geçen bir beş dakikanın ardından revire gelmiştik. Beni sedyeye oturtup pantolonumun paçalarını sıyırmaya çalıştı. Tabi darpaça giyindiğim için kaval kemiğimi geçemedi. Ofladı.

"Çocuklar? Sorun ne?" diyerek yaklaştı Fatma Hoca.

"Düştüm. Bileğimi burktum." Burnumu çektim. "Bir de dizlerim acıyor." Tekrar burnumu çektim. Basat gider diye bekliyordum ama kenara çekilip ellerini belinin iki yanına koydu.

"Pantolonunu çıkar da bakayım." Kısa bir an Basat'a baktım. O da bana baktı.

"Arkanı döner misin?"

"Ne?" dedi şaşkınlıkla. Tamam, daha önce beni çok kez çıplak görmüştü. Beden derslerinde olsun, hatta sevişirken... Ama şimdi bacaklarımı hastanede yattığım için bir buçuk aydır alamamıştım. Bu utandırıyordu beni. Basat takılmazdı muhtemelen. Sonuçta erkektik. Ama ben utanıyordum. Kendimi öyle rahat hissedemiyordum.

"Arkanı dön." diye tekrar ettim. Göz devirip başını geriye attı, arkasını dönüp beklemeye başladı. Pantolonumu aceleyle üzerimden çıkarttım, yanıma, sedyeye koydum. Dizlerimden biri aşınmış, diğeri yarılmıştı. Sonra burkulan ayağımdan ayakkabımı ve çorabımı çıkarttım. Birazcık morarmıştı sadece. Fatma hoca yarama bakındı, temizleyip pansuman yaptı. Sonra bileğimi biraz oynattı, krem sürüp ovaladı.

"Sadece burkulmuş, kırık falan yok. İstersen bu ders dinlen." Başımla onayladım. Bir ders daha biyolojiye katlanamazdım. Tabi hemen sonra pişman oldum. Basat'ı o kadına yem edemezdim.

"Ya da gideyim derse ben." Basat şaşkınlıkla bana dönünce bacaklarımı kapatmak istedim. Sena Hocanın tertemiz beyaz bacaklarına karşı benim sarı sarı kıllar fışkıran bacaklarım?

"Lan buraya getirene kadar canım çıktı, yukarı mı taşıyayım bir de?" Evet, revire gelene kadar ağlayıp sızlanmıştım. Basat bayağı sinir olmuştu. Ama ben demedim ki beni oraya kadar sen götür diye!

"Dinlensen iyi olacak." dedi Fatma Hoca.

"Ama..." Bahane aradım ama bulamadım. Biyolojiyi dinlemem gerek desem Basat inanmazdı ve şüphe ederdi. Kadının derslerinde hep ders dışı her şeyle ilgileniyordum. Sonunda bahane aramaktan vazgeçtim. "Basat da kalsın mı? Burası beni ürkütüyor." dedim etrafımı inceleyerek. Aslında ürkecek hiçbir şey yoktu tabi.

Basat kaşlarını kaldırdı, şaşkınlıkla beni süzdü. Kızarırken bacaklarımı ellerimle örtmemek için büyük bir irade gösterdim.

"Uygunsa kalsın. Ben size rapor yazayım?" Basat başıyla onaylayınca kadın masasına gitti. Ben de sedyeden zorlukla kalktım. Basat hemen yakaladı beni. Yan taraftaki yatağa ilerledik. Oraya uzandım, üzerime beyaz yorganı çektim. Kadın raporu Basat'ın eline tutuşturdu. "Sonraki derse girerken yoklama defterinin arasına koyarsın. Benim biraz işim var. Etrafı kurcalamayın." Dışarı çıkıp kapıyı kapattı. Basat ardından bir süre baktıktan sonra ne yapacağını bilemez gibi etrafına bakındı, yatağımın ucuna oturdu. Ben de yatakta dizlerimin izin verdiği düzeyde yan dönüp gözlerimi kapattım.

*

Gözlerimi araladığımda yakaladığım ilk görüntü saat oldu. Sadece yirmi dakika uyuyabilmiştim. Yavaşça arkamı döndüğümde Basat'ın yanıma uzandığını fark ettim. Deli gibi terlemişti. Göğsü ağır ağır inip kalkıyor, aralık dudaklarından bıraktığı sıcak hava boynuma vuruyordu. Titredim.

Bedenimi tümüyle ona dönüp tek elimi yorganın altına soktum, elini bulup parmaklarını parmaklarıma kenetledim.

Nefesleri düzensizleşti, uyanacağını anlayıp elimi kurtarmaya çalıştım ama o sıkıca yakaladı elimi, gözlerini araladı. Bakışları bakışlarımı delerken ürktüm, geriye kaçmaya çalıştığım an kendimi onun altında buldum. Dizlerini belimin iki yanına attı, ellerini omuzlarımın üzerinden yastığa dayadı. Yüzlerimiz arasında birkaç santim vardı ve göğüslerimiz birbirine çarpıp duruyordu. Sanırım... Öldüm.

"Ko-korkutmak istemedim!"

Bakışları bayıklaştı, burnu burnuma temas etti. Ben nefesimi tutup öylece kalakalırken gözlerini kapattı. Kalp krizi geçirmeme ramak kala dudakları burnuma temas edince dilimi ısırdım. Uyumadan önceki soğuk Basat nereye kaybolmuştu?

"Seni kaybettim sandım." diye mırıldandı. Rüya görmüştü. Kahretsin. Kendine gel Basat!

Burnu benim dudaklarıma, ordan çeneme, boynuma, göğüslerimin arasına, en son göbeğime temas ederek düz bir çizgi şeklinde aşağı indi, tişörtüm havalanırken başı içerideydi. Tekrar göğsüme tırmandı, dudaklarını tam kalbimin üzerine bastırdı.

"Basat..." diye inlerken ellerimi tam başının olduğu noktada tişörtümün üzerine koydum. Başını kalbimin üzerine koyduğunda altında kıpırdandım. Karnımdan garipten sesler gelmeye başlamıştı. Bedenim çöküyordu sanki. Tüm uzuvlarım uyuşurken kalbim isyan ediyor, bunu kaldıramadığını bağırıyordu. Sanki Basat'ı itmek ister gibi, hızlı hızlı çarpıyor, göğüs kafesimi delme pahasına yukarı doğru sertçe vuruyordu. Beynim ise düşünmeyi bırakmış, sıcak başın keyfini çıkartmaya başlamıştı. "Basat..." diye mırıldandım tekrar. İki gözümden birden iri taneler yuvarlandı, kulaklarımı sıyırıp yastığa döküldüler.

Bir öpücük daha indi kalbim üzerine. Hıçkırdım. "Şşş..." Sıcak nefesi tenimi kavurdu. Başını tişörtümün yakasından çıkarttığında tişörtüm göğsüme kadar açılmıştı zaten. Yüzü yüzümün hizasına geldi, eli önce gözlerimdeki yaşları nazikçe sildi, sonra saçlarım arasına daldı. "Özür dilerim." diye mırıldandı. Şimdi ikimizin kalbinin atışları birbirine karışmıştı sanki. Sol tarafımda kendi kalbimin çarpıntıları, sağ tarafımda göğsüme baskı yapan onun kalp atışları... Ağzımı açtığımda lafları ağzıma tıktı. "Çok, çok özür dilerim." Burnunu burnumun yanına, alnını alnıma yaslayıp gözlerini gözlerime dikti. Titreyen dudakları çok ufaktan dudaklarıma temas edince gözlerini kapatıp derin bir nefes aldı. Onu durdurmak istedim ama konuşamadım. Kendini kasa kasa, dünyanın en güzel bahçesine doğru çekti beni. Şimdi dudaklarımdan biri dudakları arasındaydı. Kısa sürdü ama mükemmeldi. Çekti dudaklarını, gözlerini araladı. Usulca fısıldadı. "Yeniden benim kibritim ol. Bir daha asla sönmene izin vermeyeceğim. Söz veriyorum, Barış."

Continue Reading

You'll Also Like

TREN By Khalesi

Teen Fiction

537K 34.1K 14
[TAMAMLANDI] Uzun bir tren yolculuğu...
2M 164K 53
[Tamamlandı] Ayaz, yıllardır tek başına yaşayan, kendi halinde bir adamdı. Şimdiyse karşısında bir ay boyunca ilgilenmesi gereken görme engelli bir ç...
2.9M 230K 78
[Tamamlandı] Kabadayıların ve tehlikeli tiplerin olduğu şehrin en kötü mahallesi ve lisesi...
1.3M 48.3K 52
DİKKAT: ÖĞRETMEN ÖĞRENCİ KURGUSUDUR +18 VARDIR RAHATSIZ OLACAK OKUMASIN. Defne çocuk ruhlu biridir. Bir akşam canının sıkıntısı ile anonim bir uygul...