"luke!"
luke, bayan waley'nin üçüncü kez ismini söylemesinin ardından homurdandı ve personel odasına gidip patronunun önceden doldurduğu yeşil sulama kabını aldı. asık bir yüzle market kapısının birkaç adım sağında kalan dondurma bölümüne ulaştığında ondan biraz uzakta olan ve dağılmış -fazla dağınık değildi, sadece yerleri biraz kaymıştı- oyuncakları düzenlemekle uğraşan Clay ona dilini çıkardı. luke, kızın bu davranışına karşı gözlerini devirmekle yetindi ve önüne döndü.
dondurma bölümünün bir camı vardı, burger king veya mcdonald's gibi yerlerde olduğu gibi. içeride yiyecek dışında her şey satılmasına rağmen çikolatalı ve sade dondurma için ayrılan bu bölümde luke, dışarıdakilere dondurma satardı. genellikle buraya sunny bakmasına rağmen camın önündeki çiçekleri sulayan kişi luke'tu.
bu işi sevmiyordu, kasadaki kendi işini daha çok seviyordu ama nedensizce bayan waley çiçek sulama işini ona yaptırırdı. bu yüzden luke çatık kaşlarla yeşil sulama kabını tekrar eline aldı ve sarı saksıdaki toprağa biraz su boşalttı.
ondan sonraki pembe ve pembeden sonraki mavi saksıyı da suladıktan sonra sonuncusuna, kırmızı olana geldi ama ona su boşaltmadan hemen önce birinin "iyi şanslar!" diye seslenişini duydu. kafasını kaldırdığında lila saçlı bir çocuk, karşı kaldırımdan ona elini sallıyordu. luke başta bu selamın kendisine olup olmadığını anlamak için etrafına baktı ama sokakta kimse olmadığını gördüğünde şaşkın bakışlarla çocuğa döndü.
çocuk yerinde değildi, sokağı dönmek üzereydi ama dönerken luke ile göz göze geldiğinde sarışın olanın yüzündeki küçük tebessüme karşı büyük bir gülümseme gönderdi.
kurgu üzerine kurgu yayınlıyorum mal mıyım neyim aq