24.Bölüm- Hayvanlar
Bölüm Şarkısı- Bruno Mars: The Lazy Song
"Alıştığın bir şey sonuçta. Bunu hayatın boyunca benimsemişsin. Şaşırmadım."
Güldüğünün sesini duydum. Düşüncelerimi okuduğu için aslında benim de yalan söylediğimi anlaması zor olmadı. Bana hangi konuda yalan söylüyorsun Hesim?
'Yan etki konusunda sadece. Bir yan etkisi var. Ama bunu öğrenmene de gerek yok. Çünkü hiçbir zaman böyle bir şey gerçekleşmeyecek zaten.'
"Artık bana dokunma süren yok mu?" diye sordum konuyu değişmek için.
"Eskisi kadar zorlanmıyorum."
"O zaman uyurken bana sarılır mısın?"
Bunu demem ile yanım çöktü.
"Annen yemek hazırlayacak ama."
"O zaman annem çağırınca uyandırırsın."
Yatağa uzandım. O da yanıma uzandı.
"Seninle ilgili öyle planlarım var ki.."
Kıkırdadım. "Neymiş o planlar?"
"Şu hayatta hiçbir kimsenin yapamayacağı şeyleri yaptıracağım sana."
Kahkaha attım buna da.
"Fantastik bir hayatı yaşıyorsan, tam yaşamalıyız."
Gözlerimi kapattım.
Kokusunu içime çektim.
"Teşekkür ederim."
Zihnim gerçeklikle yokluk arasında gidip gelirken aslında hiçbir şeyin gerçeklikle alakası olmadığını düşündüm.
Bu yaşadığım şey gerçeklikle uyuşmuyordu.
"Derin."
Gözlerimi araladım.
"Derin, yemek hazır kızım."
"Geliyorum anne."
Annem kapıyı kapatıp çıktığında karnıma dolanan kolu hissettim.
"Hesim?"
Ses vermeyince yüzüne yaklaştım. Nefesi düzenliydi. Uyuyordu.
"Efran?"
Kolu gevşeyince, "Uyuyakalmışım." dedi.
"Şey yemek yemeye gideceğim."
Yanından kalktım.
"Tamam ben buradayım."
Odadan çıkıp mutfağa gittim.
"Afiyet olsun." dedim. Babam baş köşede oturmuş Yağız da karşıma oturmuştu.
"Atıf çocuklar da çok sıkıldı, bu hafta da yıllık iznime ayrılacağım. Diyorum ki hep beraber ablamların yazlığına gidelim?"
İstemiyordum!
Orada rahat olamazdım ben.
"Ben gelemem biliyorsun ama sen çocukları götür. Bir ay sonra gelirim belki yanınıza."
Biraz daha bu konu hakkında konuştuk.
Sonuç ise, iki gün sonra İzmir'e gidiyorduk.
Odama gittiğimde, "Duydun mu?" diye sordum.
"Evet de rahat olamayacağımızı düşündüren ne?"
Yatağa oturdum.
"Kuzenlerim falan var. Hiç yalnız kalamayacağım orada."
"Biz de içinden konuşuruz ne var bunda?"
Düşününce o kadar da kötü olmayabilirdi.
"Yani doğru diyorsun. Neyse ya olmadı bulurum kendime özel bir mekan."
Bilgisayarı kucağıma aldım.
"Diziye başlayacağım ne izlesem?" diye sordum.
"The 100 güzeldir. Onu izle."
Google'a arattım. İlk önce konusunu okudum.
Şu an üç sezon vardı. Dördüncü sezon başlayacaktı yakında.
Çok uzun değildi izleyebilirdim.
İlk bölümü açıp başlattım.
"Şimdiden anlaşalım spoiler yok."
"Tamam tamam."
Birkaç bölüm izledim. Sonra uykum geldi. Bilgisayarı kapattım.
Hiç konuşmamış diziyi izlemişti benimle beraber.
"Diziyi değil."
Her neyse. Uykum geldi. Işığı kapatsana.
Işık kapandı bende yatakta yayıldım.
Sabah kalktığımda annem bavulları hazırlıyordu.
Yarın çıkacakmışız yola.
Bende yardım ettim biraz.
Sonra ise sıkılıp dışarıya çıktım hava almak için.
Sitenin içinde dolanırken etrafa bakındım. Egemen ile de Hande ile de konuşmamıştım. Ne yapıyorlardır acaba?
"Çok şanslısın."
Etrafıma bakındım.
Kimse yoktu.
"Hesim?"
"O değil."
Hesim ses çıkarmıyordu. Etrafa bakındım.
"Ayağının dibine bakmayı denesen."
Kafamı eğip aşağı baktım.
"Yok artık, konuşuyor olamazsın dimi?"
"Sanırım konuşuyorum."
Eğilip kucağıma aldım beyaz kediyi.
"Gerçek misin ya?"
Resmen bir kedi ile konuşuyordum.
"Evet. Hem de fazlasıyla."
Sesi çok tatlıydı. "Yanında duran kişiyle alakası var."
Yanıma doğru baktım.
"Hesim ya, aslında konuşmuyorum onunla dimi? Oynuyorsun benimle."
"Hayır hayır, sadece seninle konuşabilmemi sağlıyor."
"Evet Derin."
"Ama bu çok güzel bir şey!"
Kedinin tüylerini okşadım.
"Etrafına bak. Ağaçtaki kuşa bak, ilerideki köpeğe bak. Tüm hayvanlara bak."
Etrafımdaki hayvanlara baktım.
"Hepsi ile konuşabilirsin."
Hesim harikasın sen...
Kediye baktım.
"Adın ne?" diye sordum.
"Çaylan."
"Çaylan, çok yumuşak tüylerin var." diye fısıldadım.
Sonra onu yere bırakıp ağaçtaki kuşa baktım.
"Merhaba." dedim.
"Merhaba Derin."
Ya bu çok çok güzel bir şey...
"Efran, bu harika bir şey gerçekten."
Elimi tuttu.
"Görünmez ol ki etraftakiler seni hayvanlarla konuşan şizofren sanmasın."
Kuş koluma kondu.
"Nasıl bir hayatın var?"
"Özgür."
Özgür bir hayatı var...
"Bende uçabilmek isterdim."
"Bunu yapabilirsin elini tutan sayesinde."
Gülümsedim bu dediğine. Sanırım bir iki kere yaşamıştım zaten...
Kuş elimden uçup gökyüzünde kayboldu.
Koştum. Koşabildiğim kadar hızlı koştum.
Elimden tutan Hesim ile...
Sonra birden gözlerim karardı.
Hesim nereye gitmek istediğimi anlamış gibi kendini bana sarıp hızını kullanmıştı.
Gözlerimi açtığımda büyük bir yılanın olduğu yerdeydik. Hayvanat bahçesine gelmek istemiştim.
Ona baktım. Ben yılanları çok severdim. Derileri bana ilginç ve mükemmel gelirdi.
"Efrsssran." diye tısladı yılan.
"Hoşşsss gelssdin dossstum."
Yılan bize doğru ilerledi. O kadar uzundu ki...
"Hoş bulduk. Nasılsın?"
"İysssim ssss kim bu?"
Beni işaret etti.
"Derin, insan dostum."
"Rahat duramadssssın dimi?"
İkisi de güldüler. Bende yılanı izledim büyülenmişçesine.
"Hesim, ona dokunmak istiyorum." diye fısıldadım.
"Mümkün mü Sersi?"
"Tabii kisssss mümkün. Sokssssmam korksssma." Bana hitafen konuştu. Hesim ile demirlerin içinden geçip onun yanına geldik. Elimle derisine dokundum.
"Hep bunu yapmak istedim." diye fısıldadım. Elimi derisinin üzerinde gezdirdim.
"Tam tahmin ettiğim gibi. Çok mükemmel..."
"Teşeksssürler güsssel kıss."
Her konuştuğunda dilini dışarı çıkarıyordu.
Rüya gibiydi.
"Başkalarını da ziyaret etmek istiyorum."
Oradan çıkıp yürüdük.
Şimdi de aslan kafesinin önündeydik.
Hepsi ile konuşabilmek istiyordum hepsi ile...
"Göründüğün kadar sert misin?" diye sordum.
"Sen? Nasıl?"
Güldüm bu dediğine.
Elimi havaya kaldırdım. "Onu görüyor musun?"
"Evet. Yanında bir erkek var."
Bir ben göremiyordum...
"Onun sayesinde."
Yanıma doğru bakıp kükredi.
"O insan değil."
Onayladım onu.
Biraz daha sert kükreyip bize atıldı. Ama demirlikler ve teller buna engel oldu.
"Bırak onu! Sakın. Bir daha yanına yaklaşmasına izin verme."
Geri doğru kaçtık Hesim ile.
"O kötü! O insan değil! Bırak onu! Dokunma bile! Kötü o! Zarar veriyor sana!"
Bir anda her yer karardı.
Bedenim karıncalandı ve kendimi odamda buldum.
"Ne dedi o? Anlayamadım tam olarak kulağım çınladı."
Ellerimi bıraktı.
"Hiçbir şey söylemedi. Hiçbir şey.."
~~~~~
Öf... Tahmineleri alalım...
Ve de bölüm yorumlarını tabi..
Sizden ufak bir ricam var.
Şu satıra kitabın geneli hakkında uzun bir yorum yapabilir misiniz?
Öncelikle hayvanlarla konuşma kısmı vs. saçmaladığımı düşünenler olmuş. Ben hayvanlarla konuşabilmeyi çok isterdim. Bu kitapta isteyip de imkansız olan her şeyi yapmak istiyorum. O yüzden saçmaladığımı düşünmek yerine kitap okuduğunuzu aklınızda bulundurup keyif almaya bakın derim.
Teşekkür ederim şimdiden♥
Bana ulaşmak isteyenler için instagram hesabım- bilgesenabulut
Hesim'in instagram hesabı- hayaletsesim
Blogger instagram hesabım- bilgeliyazar
Twitter hesabım- bilgelisena