YÜKSELİŞ

By nursu_cugalir

1.5M 98.9K 22.4K

Fantastik #1 Yeşil Prenses serisinin 1. kitabıdır. Ve şeytan, inini, parçalanmış ruhları koymak için kendis... More

Giriş ❋ YÜKSELİŞ
Karakterler
1.Bölüm • Asılsız Suçlama
2.Bölüm • Tanzanit Ejderhası
3.Bölüm • Ölümcül Kılıç
4.Bölüm • Kusurlu Güzellik
5.Bölüm • Kızıl Saçlı Tanrıça
6.Bölüm • Kan Havuzu
7.Bölüm • Cehennem Gibi Dört Gün
8.Bölüm • Suçsuz Masum
9.Bölüm • Banyo ve Temizlik
10.Bölüm • Büyücünün Şimşeği
11.Bölüm • Lordhor'un Kibar Leydileri
12.Bölüm • Nyapuvarus Gecesi
13.Bölüm • Şeytanın Ateşi
14.Bölüm • Davetsiz Takipçiler
15.Bölüm • Ozların Saldırısı
16.Bölüm • Yanık ve Kehanet
17.Bölüm • Ebedi Yemin
18.Bölüm • Tanzanit Armağanı
19.Bölüm • Tehlikeli Hırs
20.Bölüm • Sarayın Dersleri
21.Bölüm • Zehir Ustası
22.Bölüm • Masumların Gerçekleri
23.Bölüm • Şeytanın Mırıltısı
24.Bölüm • Katilin Hikâyesi
25.Bölüm • Kadife Eldiven
26.Bölüm • Lordhor'daki Casus
27.Bölüm • Yeminli Koruyucu
28.Bölüm • Avcıların Merhameti
29.Bölüm • Konseyin Kararı
30.Bölüm • Petronus'a Mektup
31.Bölüm • Oyun Gecesi Hazırlıkları
32.Bölüm • Beklenmedik Gönüllü
33.Bölüm • Düello ve Zafer
35.Bölüm • Acımasız Dövüş
36.Bölüm • Korkutucu Ağıt
37.Bölüm • Şifacıların Yeteneği
38.Bölüm • Kasvetli Oda
39.Bölüm • Asker Ordusu
40.Bölüm • Ölümün Zehirli Tonu
41.Bölüm • Gül Kokusu Hediyesi
42.Bölüm • Canavar Kız
43.Bölüm • Suç ve Zindan I
43.Bölüm • Suç ve Zindan II
44.Bölüm • Yolculuk ve Aşk
45.Bölüm • Karanlık Geçmişler
46.Bölüm • Şeytanın İni I
46.Bölüm • Şeytanın İni II
47.Bölüm • Ölümün Tatlı Şarabı
48.Bölüm • İntikamın Kara Suları
49.Bölüm • Kristal Zehri
50.Bölüm • Müstakbel Kraliçenin Yanışı
51.Bölüm • Sgieen Gizemi
FİNAL • Büyülü Fosil Tırnak
B.K. |Kıyafetler|
E.K. |Kapaklar|
B.K. |Tanrıça ve İnanç|
TEŞEKKÜRLER
2.KİTAP

34.Bölüm • Taht Anlaşması

17.2K 1.4K 116
By nursu_cugalir

Kral Lev, Petronus'u gördüğü anda yavaş adımlar atmaya özen göstererek artık dağılmış olan kalabalığın arasına karıştı ve sanki pek ilgilenmiyormuş gibi yaparak Petronus'un yanına gitti. Petronus kahverengi kısrağından indikten sonra ağırdan alarak reverans yaptı. Reveransı sakindi ve öne eğilişi kibardı.

Ellerini arkasında birleştirdi. "Majesteleri."

Kral Lev gülümsedi ve tek kaşını kaldırdı. Lordhorcayı sanki kendi diliymiş gibi konuşmaya başladı. "Demek teklifimi kabul ettin. Gelmezsin sanıyordum," dedi. Elindeki kurumuş kanı tırnağıyla kazıdı. "Vatanına ihanet etmeyi ne çabuk kabul ettin."

"Vatanıma ihanet etmiyorum. Kurtarıyorum," diye tıslayarak konuştu Petronus. "Vatanımı bir pislikten arındırmak için buradayım."

Kral Lev'in gülümsemesi genişledi. İçtiği zamanlar her zamankinden daha fazla alaycı ve doğruları söyleyen bir acımasız olabiliyordu. Hatta pek duyulmayan bir kahkaha bile atmıştı. "Bir nevi öyle sayılır. Fakat ya yanılıyorsan?" Kral Lev'in amacı aslında Petronus'u tekliften caydırmak değildi, ancak iş birliği yapacak kişinin de birkaç kez daha düşünmesi gerekiyordu.

"Ne demeye çalışıyorsunuz?"

"Biliyorsun, işin ucunda tahta geçmek var ve tecrübelerime dayanarak söylüyorum ki tahta geçmek sadece tahta oturmaktan ibaret değil. Koca bir ülkeyi yöneteceksin. Halkın için en doğru şeyleri seçmen gerekiyor. Gerekirse onlar için canını bile vermeye razı olmak durumunda kalabilirsin."

Petronus boğazını temizledi ve bakışlarını sağa kaydırdı. "Bunları düşündüm. Her şeye razıyım."

Kral Lev hor görüyle gülümsedi. "Ülkeyi Ohandon'dan daha iyi yöneteceğini düşünüyor musun? Buna emin misin?"

"Eminim, majesteleri. Eminim," diye sertçe çıkıştı Petronus, Kral Lev'in küçümseyici sorgulamalarına karşılık.

"Tahta oturman için Ohandon ile Meargor'u ortadan kaldırmak zorunda kalacağız ve bu o kadar da kolay bir şey değil, biliyorsun değil mi?"

"Hırsızlık suçunun cezası ölümdür ve bu hiçbir ülkede değişmez. Zor olacağını sanmıyorum."

"Evet, hırsızlık suçunun cezası ölümdür. Fakat işin içine kral ve kraliçe girince bu işler karmaşık bir hal alıyor. Her şey sandığın kadar basit değil." Kral Lev'in amacı Petronus'u kışkırtmak değildi. Düşündüğü, o da bu işin içinde olacaksa gerçekleri bilmesi gerektiğiydi.

"Ne düşünüyorsunuz?"

"Bu işi bir an önce yapmamızı."

"Siz, Ohandon'un bir hırsız olduğuna emin misiniz?"

Kral Lev'in gözlerindeki yumuşak ifade değişti ve yerini sert bir ifade aldı. "Bana inanmıyorsan burada ne işin var? Söylediğim şeyler sorgulanamaz. Emin ol ki, dediğim şeyler harfi harfine gerçek."

Petronus'un yüzünden bir an pişmanlık ifadesi geçti. "Pekâlâ, efendim. Size inanmasam buraya gelmezdim zaten. Size inanıyorum."

"Buraya nasıl geldin? Sen onun müşavirisin ve Ohandon'un bu konu hakkında katı olduğunu biliyorum."

"İmzalamam gereken birkaç evrak olduğunu iddia ettim. Elçi göndermeyi teklif etti fakat bu sürecin uzun süreceğini söyleyerek kendim gitmeyi tercih ettiğimi anlattım. İlk başta kararsız kaldı ancak ikna edebildim."

"Ne evrakları olduğunu sormadı mı?"

"Saman, hayvan ticareti ile ilgili olduğunu söyledim. Bilirsiniz, bu konulardan pek haz etmez. Bu yüzden çok detaya girmeden beni istemeye istemeye de olsa yolladı."

"İyi," diye mırıldandı Lev, adamın dediklerinden tatmin olmuşçasına. Bu adam sandığından daha zeki çıkmıştı. "Şu hırsızlık konusuna gelecek olursak; hiç belli ettiği bir şey var mı?"

Petronus, esen rüzgâr eşliğinde bir süre düşündü. Sonra aklına bir şey gelmiş olduğunu belli eden bir gülümseme takındı. "Ne zaman konu hırsızlığa gelse afallıyor ve hemen konu değiştiriyor. Son üç aydır zindandaki birkaç hırsız mahkûmu serbest bıraktı. Neredeyse her hafta, Tanrıça Mordroyketi'nin tapınak sarayına gidiyor ve ona saatlerce dua ediyor. Üzgün ve çaresiz görünüyor."

Kral Lev içini çekti. Ardından çok uzun sürmeyen bir sessizlik oluştu aralarında. Bu rahatsız edici sessizliğin arka fonu ilerideki insan sesleriydi. Arkasını döndüğünde bir kadının onu izlediğini gördü. Herkes ateşe dönükken bir tek o onlara dönüktü. Uzakta olsa bile upuzun, beyazımsı sarı saçları ve mavi elbisesi görünüyordu. Bu kişi... Bu kişi Darya'ydı. Onu izlemesi tuhaftı. Kız bir süre sonra mavi elbisesinin eteğini sertçe savurdu ve hızlı adımlar ile kalabalığa karıştı.

"O kim, majesteleri?" diye sordu Petronus.

Kral Lev başını arkadan çekip, karşısındaki adama yönlendirdi. "Fosili kullanabilecek tek kişi."

Petronus bunu duymayla beraber ağzı beş karış açıldı. Şaşkınlığı gözlerinden okunuyordu ve her ne kadar soğukkanlı biri olsa da bu tür durumlarda soğukluğunu koruyamıyordu. Üzerinden bir ürperti geçti. Kızı pek görememişti. Ancak yuvarlak hatlı fiziğinin oluşturduğu ateşin önündeki renkli siluetini görebilmişti. "Nasıl yani?" diye sordu.

"Fosili tırnağın büyü gücünü bir tek o kullanabilir. Ona güvendiğimi söyleyemem ama kötü biri dersem de haksızlık olur. Ve onun bir yeşil olduğunu eklemezsem olmaz."

Petronus'un şaşkınlığı arttıkça artmıştı. Sertçe yutkundu ve çenesini öne çıkardı. Az önce öğrendiklerine inanamıyordu. "O bir yeşil ve altınlar gibi yaşam tarzına sahip. Yanlış anlamamışım, değil mi?"

"Yanlış anlamamışsın, Petronus. O bir yeşil ve tıpkı bir altın gibi yaşıyor. Onu güvende tutmazsam ve başına bir şey gelirse ne olur? Fosili işlevli yapabilecek kimse olmaz," diye anlattı Kral Lev, sanki beş yaşında bir çocuğa bir şey anlatıyormuş edasıyla.

"Anladım, efendim. Anladığım, dileğinizi gerçekleştirmek için ona söylemeniz gerekiyor. Lakin şöyle bir şey var; ya sizin dediğinizi yapmazsa ve kendi dileğini söylerse fosile. O zaman ne olacak?"

"Bilmiyorum. Onu da o zaman düşünürüz. Şimdi sana vereceğim şeyi imzalaman gerekiyor."

"Nedir?"

Kral Lev dublesinin cebinden bir parşömen ile mürekkepli kalem çıkardı ve Petronus'a uzattı. Petronus kâğıdı almayla açtı. Ancak açınca yüzünü buruşturdu. "Bu Predeziaca. Burada ne yazdığını anlamıyorum."

"Ah," diye afalladı Kral Lev. Ardından onun elindeki parşömeni hızla, sertçe çekti ve bildiği şeylere biraz daha göz attı. "Predezia'ya karşı ettiğim yeminin yükümlülüğünü yapacağıma karşın söz veriyorum. Eğer benim yüzümden yanlış bir şey veya planlarda aksama olursa üzerimde uygulanacak tüm hükmü kabul ediyorum ve bu kâğıdı kendim imzalıyorum."

Petronus kafasını kaşıdı ve kaşlarını çattı. "Hüküm derken? Ne hükmünden bahsediyorsunuz?"

"İdam," diye cevap verdi Kral Lev net bir şekilde. "Eğer senin yüzünden bir şey olursa idam edileceksin ve bunu bilmen gerekiyordu. Ama eğer ki bir aksaklık çıkmazsa dediğim her şeyi uygulayacağım."

Petronus başını salladı. Ama tereddütlü olduğu her halinden anlaşılıyordu. Ayrıca alnındaki terler de korkudan veya endişeden dolayı olabilirdi. "Tamam. İmzalayacağım," dedi ve Kral Lev'in elindeki kalemi ve parşömeni aldı. Kâğıda göz attığında Petronus Ementry yazdığını gördü. İsminin yazdığı yere imzasını attı ve Lev'e verdi.

"Güzel," dedi Kral Lev gülümseyerek. "O zaman görevlerine başlamak adına gidebilirsin. İlk görevin, toplayabildiğin tüm kanıtları topla ve tetikte dur. Sana mektuplar yollayacağım. Mektuplarda yapman gereken her şey yazacak."

Petronus asık yüzünü daha da astı ve gözlerini devirdikten sonra ufak bir reverans yaptı. Gitmek adına atına bindi, dizginlerini çekerek yavaşça ilerledi.

Kral Lev mutluydu. İstediğini elde etmek adına az bir zamanı kalmıştı ve bunun zorlu bir süreç olmayacağını umuyordu.

Doğal görünmeye çalışarak kalabalığın arasından geçti. "Bugünlük bu kadar... Ateşi söndürün. Gidiyoruz," dediğinde herkes Kral Lev'in söylediği şeyi sevmiş olmalıydı.

Halk hevesle hazırlanırken Kral Lev atların olduğu tarafa gitti ve bekçiyi yollayarak atına bindi. Atına binerken kolundaki ve bacağındaki acıyı fark etti. Derin kesmiş olmalıydı. Ancak sorun değildi. Acı ona pek bir şey ifade etmiyordu. Zaten her saniye acı içindeydi. Birkaç gün sonra kabuk tutacak acılar anlamsızdı.

O, zaten yaşadığı her an acı çekmeye mahkûmdu.

Continue Reading

You'll Also Like

227K 9.1K 15
"MARDİN'DE AŞK" Birbirlerine olan aşklarını ifade etmek için konuşmaya gerek yok . Belki de sessizlik, kalplerinin birbirine daha da yakınlaşmasına...
40.1K 4.5K 63
Taylan, on dört ciltlik bir fantastik romanın son cildini bitirince büyük bir hayal kırıklığına uğrar ve ufak bir sinir krizinden sonra geçirdiği ufa...
817K 25.7K 24
Yetişkin içerik!!! ***** Bilinmeyen numara: "Bugün siyah giyinmişsin." Bilinmeyen numara: "Ne isterdim biliyormusun?" Bilinmeyen numara: "O düğmeleri...
216K 17.5K 43
Av oyunlarını bilir misiniz? Hani bir ormana hayvanları salarlar, en hızlı avcıyı bulabilmek için. Avcılar için bir zevk ve güç gösterisi olan bu oyu...