18.Bölüm • Tanzanit Armağanı

27.4K 1.8K 343
                                    

Arkadaşlar, multimedia bölümüne karakter videosu koydum. Karakterler ile ilgili sıkıntı çekenler bakabilir. Yorum yapıp vote vermeyi unutmayın ♥ 

Vera, yanındaki Irina'ya ve Elena'ya, "Kılıcın kabzasına tanzanit taşı mı, oniks taşı mı yoksa florit taşı mı takayım?" diye sordu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Vera, yanındaki Irina'ya ve Elena'ya, "Kılıcın kabzasına tanzanit taşı mı, oniks taşı mı yoksa florit taşı mı takayım?" diye sordu.

Elena kızıl saçlarını düzeltti ve mavi gözleriyle debdebeli kılıca baktı. "Sitete rir," diye mırıldandı. "Tanzanit taşı."

Irina beyaz, kemikli ellerini kılıcın altın balçağında gezdirdi. "Tanzanit güçlülük, ateş ve soğukluk demektir."

"Öyleyse tanzanit taşını takıyorum." Vera, önündeki gümüş, küçük tabaklara baktı. Her birinde farklı taşlar vardı. Oniks, tanzanit, florit, altın, elmas, gümüş, sardoniks, yakut ve daha nicesi duruyordu önünde. Elleri tanzanit taşlarının olduğu tarafa doğru gitti. Taşların arasında elini gezdirdi ve orta büyüklükte olan birini seçti.

Kılıç kabzasının, oyduğu gövdesine tanzanit taşını taktı. Şimdi daha iyi görünüyordu. Yılanın pulları gibi ışıldayan mavi taş sanki ona gülümsüyor gibiydi. İçi huzur ile doldu, çünkü kılıcı gerçekten de harika tasarlamıştı.

Aslında bu onun yapmaktan zevk aldığı nadir işlerden biriydi. Elena ve Irina ise onun en iyi arkadaşlarından biri olmasının yanı sıra onun yardımcıları ya da ortakları sayılırdı. Ne zaman yeni bir kılıç yapsa silah odasına koyardı. Veya daha iyilerini dakta ile satardı. Satıp satmamak ona kalmış bir şeydi.

Elena ve Irina, Vera ne zaman işiyle uğraşırken bir yerini incitse veya kesse, şifacı oldukları için hemen iyileştirirlerdi.

Kılıç tamamlandığında ortasında taş parıldıyor, kılıcın bıçağının keskinliği ise göz alıyordu. Parlak bıçak, altın balçak ve gümüşten yapılmış, dalga dalga duran kabzanın üzerindeki mavi taş ile tamamen iyi görünüyordu.

Vera bir zafer edası ile gülümsedi; bunu sevdiği kişiye hediye etme arzusuna direnmek istese de başaramadı. Nasırlı parmaklarıyla kılıcı tuttu ve kınına sertçe yerleştirdi.

"Bunu kim satın alacak? Kaç dakta?" diye sordu Elena.

Vera oturduğu sandalyeden hâlâ kılıcın kınını izliyordu. "Satmayacağım. Birine hediye edeceğim."

"Nasıl yani? Böyle değerli bir şeyi satmayacak mısın? Kim bilir kaç dakta eder bu şey!"

Irina, Elena'ya hak verircesine başını salladı. "Elena haklı. Bunu birine hediye edersen, biraz enayi durumuna düşersin. Tabii sen bilirsin. Kime hediye etmeyi düşünüyorsun?"

"Enayi durumuna düşmem kimin umurunda? Motya'ya vereceğim."

Irina'nın yüzünden bir şaşkınlık gelip geçti. Koyu kahverengi kaşlarını çatıp suratını düşünür bir ifadeye bürüdü. "Hani şu dün akşam yaralanan adam mı? Benim iyileştirdiğim?"

YÜKSELİŞHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin