Slm canlarım <3
Geç yazıyorum ve bölümler uzun değil biliyorum :( Elimden geldiğince uzatmaya çalışıyorum ama olduğu kadar tabi :(Neyse size keyifli okumalar ~~
^^Sizi Seviyorum^^
~~~~~
Sinirle beni kolumdan çekiştiren. çakma sarışına baktım.
"Bırak kolumu!"dedim kolumu fazlasıyla sıkan elden kurtulmaya çalışırken.
Cakma şarışın yüzünü bana çevirdi ve sinirli bir tavırla"Bırakmıyorum!"dedi.Bu kendini ne sanıyor? Seoul un Kralı felan mı?(Aslında o bir diva :D)
Tek kaşımı kaldırdım ve"Emin misin?"dedim.
Beni çekiştirmeye devam ederken"Evet!"dedi.
Ona sinsi bir gülücük attıktan sonra bağırmaya başladım."İmdat!Tecav-"diyemeden çakma şarışın eliyle ağzımı kapattı.
Kulağıma eğildi ve fısıldayarak"Sen delirdin mi?Ben abinin arkadaşıyım.Tecavüzcü değil!"dedi.Niye fısıldıyordu ki bu şimdi?Ondan bir-iki adım uzaklaştım ve kolumu göstererek"Madem abimin arkadaşısın neden bavulu tutmak yerine kolumu tutuyorsun?"dedim.Kolumu bıraktı ve"Bavulunu şöfor alır."dedi.Bu niye yüzünü göstermemeye çalışıyor?Yoksa bu çakma sarışın kızardı mı?
~~~~~
"Hey!Cakma şarışın!Beni ilk günden eve hapis etmeyeceksin,değil mi?"dedim.Kafasını bana çevirdi ve"Tabi ki de seni eve hapis edicem!"dedi bunu söylerken gülüyordu.
"Hey!Böyle bir şey yapamazsın çakma sarışın!"diye bağırdım.O tekrar sinsi bir gülücükle"Aslında şu an yapıyorum!"dedi.
Cocuğa öldürücü bakışlar atarak başımı cama yasladım.Benim bu kadar kolay vaz geçeceğimi mi sanıyorsun çakma sarışın?Daha çok beklersin!
#KeY(çakma sarışın :D)#
Ah!Bugün ne kadarda güzel böyle!Sevgilimin ilk defilesi bugün ama ben orada olmaktansa bu "Baş Belası"yla uğraşıyorum!Hangi aptal böyle bir şey yapar ki?Eğer Jong Hyun bu kadar ısrar etmeseydi kabul etmezdim!
Kırmızı ışık yandı ve bütün arabalar durdu.Birden pantolonumun cebinde bir el hissettim.Arkamı döndüğümde kız elinde telefonu sallayarak"Benim telefonum bavulumda bu yüzden seninkini ödünç alıyorum.Abime iyi olduğumu akşam evde olacağımı söylersin"dedi ve arabadan indi.
Bende hiç durmadan kızın arkasından koşmaya başladım.Bu nasıl bir bir kız böyle?Hem sevgilimle geçireceğim en güzel günümü mahvediyor bu da yetmezmiş gibi benden telefonumu alıyor!Ben ne yaptım da başıma böyle bir bela gönderdin tanrım?!?
Sonunda adımlarımı hızlandırıp ona yetiştim.Su adını bile bilmediğim kız bir kıza göre fazla hızlıydı!Sonunda onu kolundan kavradım ve durmasını sağladım.
"Ne yaptığını sanıyorsun sen?"dedim sesimi elimden geldiğince yükselterek.
Bir elini karnına koydu ve"Ben acıktım.Burda ki yemekler güzele benziyor!"dedi.
"Tamam çakma sarışın kızma!Bari karnımı doyurduktan sonra gidelim!"dedi yalvaran gözlerle.
Acıkmış görünüyordu."Peki"dedim.Zaten itiraz etsem bu baş belası bir yolunu bulur evden kaçardı.
~~~~~
Saşkınca elinde 5. çorba tabağıyla gelen garsona baktım.Hemen garsonun elinden tabağı aldım.Ona geri uzatarak "Bunu geri götürün lütfen!"dedim.Garson elimdeki tabağı aldı ve gitti.
Kız tutmayı bile beceremediği çubukları bana doğrulttu ve"Ne yaptığını sanıyorsun sen?O benim çorbamdı!"diye bağırdı.
Ona tiksinerek baktım ve "Kıtlıktan çıkmış gibi yiyorsun ve çubukları tutamadığın için hep yere döküyorsun!Onuda mı israf etmene izin verseydim?"dedim.
O beni hiç umursamadan önündeki tabakları yemeye devam etti.Pardon!Yanlış söyledim...Kemirmeye devam etti!Bu kız nasıl yemek yiyor böyle?Kız olduğundan bile süpelenmeye başladım.
"Senin adın ne?"dedim.
"Young Gi!Peki senin adın ne?"dedi
"Adım Ki Bum.Ama bana Key derler"dedim.
Kız birden kahkahalarla gülmeye başladı."Ne o?Komik olan bir şey mi var?"dedim.
"Adın Key.Bundan daha komik ne olabilir ki?"diye kahkasına devam etti.Resmen bütün restorant bize bakıyordu.Kahkahasına son verdiğinde masadan kalktı ve"Senden bir iyilik isteyebilirmiyim?"diye sordu.Bana biraz daha yaklaştı ve "Beni takip et!"dedi.Hemen masanın üstüne 50 won koydum ve arkasından koşmaya başladım.Hayatımda hiç bir kızın peşinden bu kadar koşmadım ben!
Sonunda ona yetiştiğimde"Ne yapıyorsun?Evin yolunu biliyor musun da önden yürüyorsun?"dedim.
"Eve gidiceğimizi kim söyledi?"dedi ve bir taksi durdurdu.Taksiye bindi ve camdan kafasını çıkartıp"Geliyor musun,yoksa abimden güzel bir dayak yamayi tercih edermisin?"dedi."Abinden dayak yemeyi tercih etseydim şu an da burada olur muydum?"dedim ve bende onun yanındaki koltuğa oturdum.
Soför"Nereye gideceksiniz?"dedi.
Young Gi"Seoul kulesine!"dedi.
Kafamı ona doğru çevirdim ve"Seoul kulesinde ne yapmayı planlıyorsun?"dedim.
"Her insanın yaptığını yapacağım!"dedi ve güldü.5 saattir birlikteyiz ama o ilk defa gülüyordu.Hemde benim gibi biriyleyken.O cidden garip bir kız!
#Young Gi#
Sonunda Seoul kulesine geldiğimizde hızla taksiden indim.Bide paramı mı boşu boşuna harcasamıydım.Hem bu çakma sarışın zengine benziyor.Zengin olmasa bile taksi parasını ödeyebilecek kadar parası vardır.O sırada karşımdaki güzelliğin yeni farkına varmıştım.Ah!Cidden nasıl böyle güzel bir şehir dururken orada doğdum ki?!?
Cakma sarışın yanıma geldi ve"Ne yapacaksan çabuk halletsen iyi edersin."dedi.Abimin arkadaşlarının hepsi böyleyse benim o evde 1 saatten fazla durabileceğimi sanmıyorum.
Hızla kulenin kapısından içeri girdim.En üst kata çıkmak istiyordum bu yüzden asansörü çağırdım.O sıra burnuma enfes bir koku geldi.Mısırdı galiba.Merakla kafamı kokunun geldiği yöne doğru çevirdim.Benim burnum tabi ki de yanılmamıştı.
Cakma şarışını dürttüm ve "Paran var mı?"dedim.
"Neden istiyorsun?"dedi.
Elimle yan taraftaki patlamış mısır olan masayı gösterdim.Cebinden cüzdanını çıkarttı ve bana verdi.İçinden biraz aldım ve cüzdanı geri uzattım.Bir erkeğe göre fazla süslüydü.Cüzdanında bir kalp vardı ve içinde 'K&S' yazıyordu.Ne olduğunu anlayamamıştım.Aslında umrumda da değildi.
Mısırlardan birini alıp ahjumma ya parayı uzattım.Tekrar çakma sarışının yanına döndüğümde bana şaşkın şaşkın baktı.Mısırdan bir tane aldım ve zevkle yedim."Ne var?Neden kötü bir şey yapmışım gibi bakıyorsun?"dedim.
"Benim ki nerede?"dedi.
Mısırdan bir tane daha aldım ve"Sana alacağımı kim söyledi?Ben kendime almak için istedim."dedim.O sırada asansör geldi ve ikimizde aynı anda bindik.Ben hemen en üst kata bastım.Bi 5 dk sonra en üst kata geldik.Tam kapıya doğru gidiyordum ki yine aynı el beni durdurdu.
"Nereye gidiyorsun?Manzarayı izlemek istiyorsan sola gitmelisin!"dedi.Elini çektim ve"Oradan izlemek istemiyorum"dedim ve tekrar kapıya yöneldim.Kapıya vardığımda yavaşça kapıyı açtım ve içeri girdim.Aslında içeri sayılmaz burası çatı katı.
Cakma sarışının ağzı beş karış açık kalmıştı."Vay canına!Cok güzel!"dedi.
O sırada aklıma küçüklüğüm geldi.Ben 5-6 yaşlarındaydım.Yani öz babam ölmeden önce.Bütün aile buraya gelmişdik.O günü hiç unutmuyorum.Babamla burada yıldızları saymıştık.Babam'Benim kızım aynı bu yıldızlar gibi parlıyacak'demişti.Ben ise'Hayır baba ben bir yıldız olmak istemiyorum.Ben ayım'demiştim.Babam'Benim kızım bir ay değil.Cünkü ay gerçekte parlamaz.Güneş ışıklarını dünyaya yansıtır.Ama yıldız gerçekten parlar.Parlamak için birine ihdiyacı olmaz.Bu yüzden benim kızım bir yıldız'demişti.Bende ondan sonra babamı öpmüs"Sana söz veriyorum baba.Kızın bir yıldız olacak"demistim.
Bu yüzden ben hep babamın bir yıldız olduğunu hayal edip yıldızlarla konuşurdum.Seoul e geldiğimde ilk burayı görmek istemiştim.O sırada gözümden bir damla yaş döküldü.Hemen elimin tersiyle sildim.Simdi ağlamanın sırası değildi hemde yanımda cakma sarışın gibi biri varken.Ben yavaş adımlarla çatının duvarına çıktığımda çakma sarışın"İntihat etmeyi düşünmüyorsun demi?"diye bağırdı.Kafamı ona doğru çevirdim ve "Aptal!"dedim.
Tekrar kafamı gök yüzüne diktim ve elimle en parlak yıldızı göstererek"Sözümü tutucam ve bir yıldız olucam!"diye bağırdım.O sırada çakma sarışın beni kolumdan çekti ve üstüne düşmemi sağladı.Canım acımamıştı ama dudaklarımın üstünde bir baskı hissediyordum.Yoksa çakma sarışın ve ben...Hayır!!!Olamaz!!!Gözlerimi açmak istiyordum ama karşılaşacağım gerçekten korkuyordum.