Beni Aşka İnandır!!(BAKIMDA)

By asilikttir

146K 6.7K 2K

Mizah içinde #34. Olmuştur. Onlarınki aşk değil! daha fazlası onlar aşka inanmıyor inanacaklarmı? Hadi berab... More

1.Bölüm*Şans*
2.Bölüm*Aşk-Hapşuu*
3.Bölüm* Bir Sen Eksiktin! *
4.Bölüm *Karoke De Ezik Olmak *
5.Bölüm *Bu Kız İçinmi? *
6.Bölüm *Derin Bir Oh Çekmek! *
7.Bölüm *İddia*
8.Bölüm* Dans *
Yeni Bölümden Bir Kesit
9.Bölüm *Helikopter*
10. Bölüm *Söz Verdim Bikere *
11.Bölüm *Piknik *
12.Bölüm *Empati*
13.Bölüm* Sizdemi?? *
14.Bölüm *Geliyorum*
15.Bölüm*Hemşire kurallara uymuyor sessizliği bozdu! *
16. Bölüm *Okey*
17. Bölüm * Köle *
18.Bölüm *Aşkın Doğuş Noktası*
19.Bölüm *Kıskançlık *
20.Bölüm*İşte Şimdi Sıçtın Deniz *
21.Bölüm *Gıcıkların Efendisi*
22.Bölüm*Yalnız Ölen Adam!!*
23.Bölüm * Çünkü Küllerinden Doğmayı Seçti *
24. Bölüm *Saat On İkiye Yaklaşıyor Yani Masal Bitiyor *
25.Bölüm *kazanan Kaybedeni Yemeğe Götürür *
26.Bölüm *Öp O Zaman *
27.Bölüm *Tatil Mi? SenVeBen??*
28. Bölüm *Aşk Bir Virüs İse?*
29. Bölüm *Erimiş*
30. Bölüm *Piçevenkler Kralı*
31. Bölüm *Mahalle maçı*
32. Bölüm *BENİ AŞKA İNANDIR!!*
33.BÖLÜM*SENİ AŞKA İNANDIRMAYI*
34.Bölüm *Kavgalar-Barışmalar*
35.Bölüm *İzmir*
36.Bölüm*Düğün*
37.Bölüm*O Zaman Dans*
39.Bölüm★Yeni yıl★
ÖNEMLİ
Hadi oyun oynayalım😊
40.BÖLÜM*Beni Sevdiğini biliyorum*
41.Bölüm*Kutu*
42.Bölüm*Dönüşüm Projesi Part:1*
43.Bölüm*Dönüşüm Projesi Part:2 (Fare) *
44.Bölüm*Nifak Tohumları*
45.Bölüm *Şaşkınlık*
46.Bölüm*Özlemişim*
47.Bölüm *Benden Başkasına Yemek Yapma!*
48.Bölüm*Mazi*
49.Bölüm*Virüslü Kivi*
50.Bölüm*Mavi*
51.Bölüm*Bu Sefer Sen Öp"
...
52.Bölüm*Zaman Ayrılığı *
53.Bölüm*Sonun Başlangıcı *
54.Bölüm*Şarkı*
55.Bölüm*Dejavu Olmak*
56.Bölüm*Artık Babaannesiniz*
57.Bölüm*Hayat*
Arayış🌏
Arayış Yayınlandı!
Asiden Haber Getirdim!
Yayımlandı

38.Bölüm*Hasta*

2K 105 13
By asilikttir

Bölümü az kişi gördüğü için tekrar yayınlıyorum yorumlar neden yok?

"Aşk dört mevsimmiş geç anladım
Aynı anda yaprak döktürürmüş
Sonra seni soğutur boşlukta üşütürmüş.
Bir sözüne çiçekler açarmış yüzünde bir dokunuşu ile yazı yaşarmış kalbin"

Bölüm şarkısı:Gönlünüze göre takılın

Hatırlatma...

"Ateş bırak kolumu!! ' diye sinirle soludum ama durmadı otoparka gelmiştik hızla beni savurduğunda arabası ile arasında kalmıştım ikimizde hızla yürüdüğümüzden ve sinirle soluduğumuzdan nefes nefeseydik. hiç düşünmeden tokadı geçirdim suratına. Elim acımıştı Çıkan ses boş otoparkta yankı yapıp geri yüzümüze çarparken ateşin başı sağa dönmüştü.

"Defol melisaya! " diyip ateşi ittirdim ve himayesinden çıktım. Çoktan hak etmişti.

"Den-"

"Kes sesini ve peşimden gelme sakın beni aşka inandırmak istiyormuş peh! Böylemi inandıracaktın ateş bey sağol ben almıyım belliki sen beni sevmemişsin yere çakılışımı izledim sayende bende seni sevmiyorum!! Senin sayende ufacık inanç kırıntımda yok oldu" dedim. Ve hızlı adımlarla otoparkı terk ettim. Ne arkamdan geldi nede bir söz söyledi.

Sevse gelirdi değilmi? ama gelmemişti cidden sevmiyormuymuş? Gözlerime akın eden yaşlar dökülmek için yalvarıyordu.

Kendimi kandırılmış gibi hissediyordum. Salaktım hemde çok!

Denizden...

"Deniz hadi uyan artık okula geç kalacaksın!! "

"Beş dakika daha anneeeğ"

"Deniz sonra geç kalıyorsun "

"Anne uykum var! "dedim"

"Deniz beni oraya getirme " diye bağırdı yakınlaşan sesi ile.

"Tamam be! " sıcacık yorganımı bırakmaya hiç niyetim yoktu doğrusu. Ama kapıda annemi terlikle görünce o an ki korku ile yataktan düşmüştüm.

Gitmişti güzel popom iyimi?

"Sana uyan demiştim Deniz !"

"Kadın senin bana ne zorun var ya sabahın köründe gelmiş uyandırıyon öf"

diye yakındım ve terliği yedim. Harika! Önce yataktan düş sonrada terlik ye! Ne de güzel uyandım güne!!

"Anneye kadın denmez! " dedi ve odamdan çıktı.

Annem gittikten sonra kendimce taklidini yaptım.

Bugün cumaydı. Okullar açılalı yaklaşık üç harfta oluyordu ve izmirden döndüğümüzden beri yüzüne dahi bakmıyodum ateşin. Göz göze bile gelmemeye özen gösteriyordum. Zaten okulların açıldığı ilk hafta Ateş okula gelmemişti. Diğer haftada ben doğru dürüst gitmemiştim. Sadece bu hafta okula gitmiştim. Dolayısı ile konuşmuşluğumuz yoktu. Onu görünce bakmıyor ve uyuyordum.

Şu sıralar ise hep sinirli olduğumdan kızlarda bana pek bulaşmıyordu.

Lavaboya girmiş işlerimi halletmiştim. Daha sonra ise Üzerimi değişmiş, saçlarımı taramıştım dünden hazırladığım çantamı omzuma takıp aşağıya indim annem çayları dolduruyordu.

Çantamı kenara koyup yanağına sulu bir öpücük kondurdum. Kocaman gülümseyerek;

"Günaydın" dedim ağzıma salatalık atıp Yerime otururken.

"Günaydın güzel kızım"

Sanki demin birbirini yiyen biz değilmişiz gibi.

"Ellerine sağlık valla anne döktürmüşsün yine dedim ve ağzıma salam atıp çayımı yudumladım. Keyifli bir kahvaltıdan sonra annemi öpüp okula gitmek için yola koyuldum.

Kulaklıklarımı takmış eflinlere yürürken havanın henüz karanlık olması sinir bozucuydu. Sonra neden çocuklar okulu sevmiyo? E sen yatağı ile arasına girersen tabi sevmez okulu esneye esneye takıla takıla eflinlere geldim.

"Günaydın! "

"Günaydın dalgalı denizim benim suların durgunmu bakalım?! "

" Ay çok komik eflin geç dalganı sen " dedim. Ağzına hayali bir fermuar çekti. Garip bir hali vardı. Üzülmüştü. Ama neden? Kaşlarım çatılırken "neyin var? " demeden alamadım kendimi.

"Meriç üniversite de başka kızlarla bir arada olacak ayrıca dersleri de fazla EE bizde üniversite için ders çalışmak zorundayız yani çok az görüşeceğiz"

haklıydı üniversite zordu. Bizimde işimiz zordu. YGS denen bir baş belası vardı. Ve de Büyük bir üniversite sınavı.

"Üzülme be my kardeşim " dedim yüzüme yerleştirdiğim gülücük ile kolumu omzuna atıp kendime çekerken. Eflinde gülmüştü.

"Hiç görüşmeyecek değilsiniz ya?? Wattsappa bile görüntülü arama gelmiş bol bol konuşun işte "

Kolumu ittirip gülümsedi."Yaa!! deniz git ya senle dertleşilmiyo yeminle " diyip güldü.

Daha sonra ise yeni gelen hocalardan falan bahsedip durdu okula gelene kadar.

Toprak...

Bu gün okulda üçüncü haftamdı. Yeni okulumda. Okulum güzeldi büyüktü, ama kızlar yanımda değildi. Bu benim canımı sıkarken emirin yanımda olması işte bu yüzümün gülme sebebiydi. Aşık olduğum adam!

"Ponçik yarim arıyor... " ekranda gördüğüm yazı ile sırıttım. Emir arıyordu. Telefonu açıp kulağıma dayadım.

"Neredesin toprak sen?!! "

"Okuldayım emir ne oldu ya! "Dedim telaşla sesi çok sinirliydi.

"Tamam doğru sınıfa çık"

"Niye ya ne oldu? "

"Kızım soru sormasana derhal sınıfa uç hadi" diyip yüzüme kapattı. Büyük bir telaşla merdivenleri tırmandım.

12A yazısını görünce durdum. Ve kapıyı açıp içeri girdim.

Karşımda emiri görünce helede elinde çiçeklerle kısa bir an şok geçirdim. Bende ne sanmıştım...

"Sen" dedim şaşkınlık ve tehditvari sesim ile.

"Ben" dedi oda. Gülümseyerek.

"Gerizekalı" dedim ve boynuna sarıldım "korktum be!! "

Aşinası olduğum kahkahası ile beni benden aldı.

"Gidiyoruz"

"Nereye" dedim kaşlarımı çatıp bir adım geri giderken. Bu sayede yüz yüze gelmiştik.

"Benim hakkımda öğrenmek istediğin ne varsa hepsine"

"Sen ciddimisin emir! " dedim. Büyük bir heycanla.

"Evet " demişti. Ve eklemişti sonradan "gidelim"

***

"Çocuk yetiştirme yurdu" yazan bir binanın önünde ellerimiz kenetli dururken emire bakmak yerine etrafta oynayan koşturan çocuklara bakıyordum.

"Burada ne işimiz var? " diye sorduğumda. Emirin bakışlarını üzerimde hissedip bende ona çevirdim bakışlarımı.

"Burası benim büyüdüğüm yer"

Bakışlarım tekrar en az kırk senelik binaya kaydı. Baya eski ve yıpranmıştı. Eflinin babası nasıl bir adamdı cidden?? Ve eflin hâlâ babasının onu sevebileceğini nasıl düşünüyordu?

Annesi öldükten sonra eflini öylece bırakıp gitmişti. Annesi zaten ölmüştü. Hemde doğum gününde. Sonra babası evlenmişti. Şimdi ise bir kızı vardı. Ama birde oğlu olmuştu sözde! yıllar önce öldüğüni düşündükleri oğlu.

Emir.

"Toprak, tuttuğum dedektif benim önce yurda verildiğimi daha sonra ise beni şuan yetiştiren ailemin aldığını söyledi yani benim doğumumdan haberdardı herkez annem hariç,ona öldüğümü söylemişler çünkü babam beni yurda vermiş ve daha sonra ise..."

Daha fazla devam edemedi. Dökülüverdi yaşlar gözlerinden sımsıkı sarıldım ona

"Toprak sonra babam gelip beni almış ve satmış yan beni büyüten ailem aslında beni satın almış hemde öz babamdan" artık ağlıyordu bende ağlıyordum. O adam çok vicdansızdı.

Gerçekler ise çok ama çok acıydı.

Düşünsenize doğum Gününüzde anne ve babanız size süpriz yapmak için kutlama yerine gelirken araba kaza yapıyor hastaneye kaldırılıyor anneniz.

siz böyle büyük bir binanın ne işe yaradığını o gün öğreniyorsunuz acı, korku ve hüzün.

siz babanıza sarılı bit şekilde olacakları beklerken. İçeriden bir doktor çıkıp acı gerçeği veriyor. anneniz sizin çırpınışlarınız eşliğinde ölüyor.

Henüz beş yaşındasınız küçüksünüz. Hemde çok küçük...

O annenizi son görüşünüz. Babanızı son görüşünüz. O beş yaşındaki çocuğun ölüm günü.

Hala babasının onu sevebileceğini düşünecek kadar saf Bir genç kız..

Ve bir yanda ise emir. Yıllarca ailesi sandığı insanların aslında öz ailesi olmadığını öğrenmesi ve ailesini araması sonucunda ise kardeşini bulup babasının annesine öldü diye gösterip para karşılığında satması.

Hayat herkeze adil değil. Herkes acı çeker. Sen bitti artık mutluyum! Dediğinde bir imtahan daha çıkar karşına. Deşer yaranı.

Biz altı kişi içlerinden sadece biriydik. Bizim gibi bizden daha kötü kim bilir kimler vardı. Neler yaşamışlardı?

Unutmuyorduk ki! Nasıl unutalım? Şuan annem iyileşiyor babam ise annemle ilgileniyor olabilirdi. Ama unutulmuyordu zamanında yaşananlar, ruhsuz suratlar...

Hüzün, acı ve yaşanan zorluklar unutulmuyordu ve unutulmayacaktı...

Meriçten...

Kampüse doğru ilerlerken eflini ne kadar özlediğimi farkettim.

Güzel yüzlüm benim... Yanından geçtiğim kızlar bana dönüp tekrar bakarken yüzlerine bakmayıp başımı yere eğdim.

Sevgilim vardı benim! Aşık olduğum bir kadın vardı. Bakmak yakışı kalmazdı.

Tüm Derslere girmiş ve notlarımı tutmuştum. Kampüsten çıkıp arabama ilerledim. Ve
şirkete yol aldım.

Bakalım ateş işleri ne hale getirmişti? Okulun ilk haftası bu yüzden okula gitmemişti. İzmirden döndüğünden beride baya sinirliydi. Hele Eymen onun babası ile denizin teyzesinin evlenmesi bizi çok şaşırtmıştı.

İş yerine giriş yaptığımda herkes selam veriyordu. Bende selam vererek Ateşin odasına çıktım. Sekreteri odasında olduğunu söyleyince içeri girdim. Üç haftadır eve gelmiyordu. Ve aramıyorduda ben arayıncada sövüyor ve telefonu yüzüme kapatyordu.

Kapıyı zar zor ittirdiğimde gördüğüm manzara rezaletti.

Yer pizza ve içecek kutuları ile doluydu her yere dökülmüş cipsler ile içki şişeleri,üç şarap bir viski birde tekila şişesi olmak üzere bir sürü bardak ile yerdeydi ateşin kokusu ile harmanlanmış oda artık içki, havasızlık ve efkar kokuyordu.

Siyah güneşlikler ile ışığında içeri girmesi engellenmiş oda, kenardaki deri koltukta aptalca yatan kardeşim ateş ile karşımdaydı.

Masanın üzeri dosya bahçesi gibiyken ofis odadan çok herşeye benziyordu.

Ateşin yanına yaklaşıp kolunu dürttüm.

"Ateş"

Ses yok

"Ateş"

Yine Ses yok.

"Ateeş"

"Ne var lan AMK malı! " diye bağırdı sonradan.

"Oğlum bu odanın hali ne lan kalk hadi okulada gitmemişsin zaten! bi duş al kendine gel " dedim. Ayaklarını ittirirken.

Gözlerini ovuşturdu ve "siktir git pezevenk "dedi. Çok terbiyeli! kardeşim.

**

Ateşin odasını temizlemeye birilerini yollamış ateşide aldığım gibi eve sürmüştüm arabayı. Zorla duşa sokup aşağıya indiğimde evinde dağınık olduğunu görüp etrafı toparladım. Sonra ise evimizi temizlemeye gelen. Neriman ablayı çağırdım. Allah'tan işi yokmuş. Karnım aç olduğudan birşeyler sipariş etmek için telefonu elime aldım.

O sırada arayanı görmem ile sırıttım.

Güzelim arıyor...

"Efendim güzelim? "

"Neredesin meriç ya hiç aramıyorsun merak ettim" dedi sesi kırgın gelmişti.

"Ateş fazla dağılmış güzelim ya onu topluyorum şirkete gitmesem ilaçlama ekibi getireceklermiş öyle bir pislikti şimdi ise eve getirdim deniz demi böyle ateş bana birşey demiyor sinir püskürüyor yeminle" dedim en son.

"Denizde izmirden döndüğünden beri böyle ne yapacağımızı şaşırdık bizde toprakla" garipti ikiside böyle ise kesin bişey olmuştu. Aklıma gelen fikir ile sırıttım.

"Eflin sen al denizi bize gel hadi güzelim,benim aklımda bir plan var"

Eflinde derin bir nefes aldı. "Ne planı bu meriç? "

"Sen getir ben sana anlatıcam " dedim. Eflin beni onaylarken telefonu kapatmıştık.

Denizden...

Evde oturmuş hocaların verdiği ödevleri yapıyordum. Annem ise yeni bir iş bakıyordu. Şimdi annen zaten çalışmıyormuydu? Diye soracaksınız hemen açıklayayım. Annem şirkette çok yoruluyordu bunun için işinden ayrılacaktı.

"Deniiz? "

"Efendim anne"

"Şule teyzen aradı hadi hazırlan da onlara gidelim akşam yemeğine"

Şule teyze annemin iş yerinden arkadaşıydı. Severdim benim yaşımda bir oğlu vardı.Ev ödevimde yeni bitmişti ve dışarı çıkmak kafamı dağıtabilirdi.

"Olur" dedim Anneme. Annem gülümseyip odasına gitti merdivenin başından ise bana seslendi. "Sende çabuk hazırlan!! "

"Tamaaam"diyerek kitaplarımı topladım eve gelince okuyup yatardım artık.

Odama çıkıp siyah kot pantolonumu birde kot mavi gömleğimi üzerime geçirdim. Saçlarım omuzlarımdaydı zaten açık bırakmam daha iyi olurdu. Bende öyle yaptım dolaptan siyah bir hırkamı alıp üzerime geçirdim.

Hava sabahları sıcak oluyordu. Akşamları ise biraz serinliyordu. Mont giyme ihtiyacı duymuyordun ama üzerine yinede hırka alıyordun.

Çalan telefonum ile arayan kişiye baktım. Eflin.

"Efendim my kardeşim çok mu özledin beni" dedim gülerek

"Yaa nasıl özledim deniz ne yapıyorsun bakayım? " dedi.

"Hiç ya annemin arkadaşına gidiyoruz sen ne yapıyorsun? "

"Hadi canım!! Gitme deniz ne olur! "
Eflinin neden panik yaptığını anlamamıştım. Kaşlarım çatılırken sordum.

"Birşeymi oldu? "

"Yok ya bişey olmadı bize gelirsin belki diye aramıştım" dedi.

"Yarın gelirim olmazmı kardeşim? "

"Olmazki deniz ya uuf"dedi mızmız bir çocuktan farkı yoktu gülümseyerek efline teklifte bulundum.

"Yarın ne istersen yaparım" demem ile neredeyse çığlık atmıştı. Ben gülerken eflin beni sorguluyordu.

"Ama bak söz ver ne istersem yapacaksın!! "

"Tamam yapacağım" dedim gülerek.

***

Okula gitmek için annemin uzun çabaları beni yataktan kaldırmaya yetmişti. Dün gittiğimiz misafirlik yüzünden baya yorgundum ve annem olmasa okula gitmeye bile mecalim yoktu.

"Hadi deniz"

"Tamam anne!! " uyku mahmuru gözlerle annemin hazırladığı kahvaltı masasına baktım. Nedense üzerimde halsizlik vardı. Hapşırmam ile annem kaşlarını çatmış ve yüzüme bakmıştı.

"Hasta mı oldun sen??" diyip ateşime bakması ile iyice telaşlanmış ve "okula gitmiyorsun" demişti. Ama bugün kimya sınavım vardı ve okula gitmek zorundaydım.

"Sınavım var anne hem iyi gibiyim kötü olursam gelirim" dedim.

Annem emin olmasada kabul etti. Hem son sınıf olduğumdan hemde sınavım olduğundan.

"Birşey olursa ara mutlaka deniz, ben bir kaç yere sivi vermeye gideceğim"

Kafamı salladım. Ve sofradan kalktım. Pek iştahım yoktu açıkcası.

Hazırlanıp Eflinlere doğru yürümeye başladım. Bir yandan ise öksürüyordum. Sanırım cidden hastaydım.

Eflin montunu giymeye çalışırken bir yandanda kapıyı kapatıyordu. Yanıma geldiğinde nefes nefeseydi. Bu haline karşı güldüm.

"Deniz! Noldu lan sana? Betin benzin atmış" dedi.

"Hastayım biraz " dedim.

"Keşke gelmeseydin deniz ya"

"Gerek yok eflin zaten yarın okul yok bol bol dinlenirim" dedim. Eflin beni onayladı ve bir süre meriçten bahsetti sonra ise bu akşam'damı buluşamıycaz dedi.

"Aslında gelirdim size ama halim ortada efo" dedim üzgünce. Eflin ise omuz silkti. "Ben gelirim o zaman" gülümsedim. İyiki vardı bu şapşik.

Okula kadar konuşmaya devam ettik. Sınıfımıza gelince yerimizi aldık. Sibel ve meltem ön sırada ruj sürerlerken onlara göz devirdim gerizekalılar.

Sibel beni fark edip yanıma geldi.

"Deniz şey ben-" sözünü kestim.

"Sen ney kızım düzgünce söylesene! "

"Tamam ya kızma hemen hani Buğra vardı ya tatilde gördüğümüz işte o benimle ilgili sana bişeyler söyledimi? "

cidden çekingen bir hali vardı. Bizim yılışık böyle değildi.

"Evet dedi seni sevmiyormuş peşini bırakmamışsın bir türlü çocuğun" dememle gözleri dolarak sınıftan çıktı ve gitti arkasından ise meltem.

Ağırmı konuşmuştum? Belki. Ama bunlar bana buğranın dedikleriydi. Eflin bana ne oldu der gibi göz kırptı. Elimi önemli değil anlamında salladım ve. Kantine gidelim dedim. Eflin beni onaylarken kantinin yolunu tuttuk.

Merdivenlerden inerken ateşi bir kızla gördüm. Bu kız kimdi ve ateşe ne diyordu?

"Sanane deniz " dedi içimden bir ses.

Eflinin bana seslenmesi ile onları görüp durduğumu yeni farkettim. Efline doğru tekrar ayaklarıma komut vermiş ilerlerken başımı sağa çevirdim böylece ateş solumda kalmıştı. Yüzüne dahi bakmadım. fakat geçerken omzuma çarpmıştı.

"Dikkat etsene! "Dedim tıslayarak. Kıza bakış attı ve bana döndü. Bu hareketi ile kız gitmişti.

"Etmiyorum ne yapacaksın?! " hâlâ sırıtıyordu şeytan diyo çak ağzına iki tane.. Neyse sakinim.

Önümden ittirdim ve "önümden çekil manzaramı bozuyorsun "dedim.

Bunun üzerine kolumu tuttu ve efline bir bakış attı. Ben de efline döndüğümde artık eflin yoktu. Lan ne ara gittin köpek! Ben sorarım ama sana.

Tekrar ateşe dönüp"bırak lan kolumu" dedim.

"Bak. Konuşmamız gerek! "

"Sence umrumdamı? " dedim sinirle. Yeniden sinirlenmiştim. Kolumu hızla çekip merdivenleri inmeye başladım.

"Gerizekalı mal ayı" diye söylenirken kafamı birine çarpmam ile geriye rendeledim.

Eymen?

Eymen kocaman gülümseyerek yüzüme baktı ve yanağımı sıktı. "Naber güzellik? "

"İyi, de senin burada ne işin var? "

"Yeni okuluma merhaba demeye geldim " dedi. Ben şaşkınlıkla yüzüne bakarken eymenin yumruk yiyip geri sendelemesi beklemediğim bir şeydi.

Ateş!! dedim büyük bir sinir ile ateşin koluna ahtapot misali sarılıp eymenin üzerinden aldım. Eymen gülerek dudağındaki kanı sildi. Ateş ise adeta alev saçan gözleri ile eymeni tehdit etti. "Senin ne işin var lan burda! Yüzsüzmüsün? Bide burada okuyacakmış! Eymen defol git siktirtme belanı!! " dedi.

Koridordaki çocuklar toplanırken ateşi dahada çekiştirip merdivenlere sürükledim.

"Yürüsene ya"

"Deniz bırak lan beni! "

"Ben sanki çok meraklıyım sana bıraksaydım ceza yiyeceksin" dedim.

Koluna hâlâ yapışıktım ve çekiştiriyordum. Hızla kolundan çıktım. Ve kantine yürüdüm. Ben onunla göz göze bile gelmemeye özen gösteriyordum üç haftadır ama şu işe bak ki şimdi koluna girdim bide konuştum. Gitmişti o kadar emek.

Peşimden geldiğini hissediyordum ama dönüp bakmadım.

"Deniz bi dur ya! "

"Peşimi bırak! Seninle konuşmak, konuşmayı geçtim göz göze bile gelmek istemiyorum sen melisanın yanına git! "

"Ateeeş!!" arkadan büyük bir bağırış ile melisin sesi duyuldu. Bıkmıştım artık melisadanda melistende.

Ama bu sefer farklıydı.

Sinirliydi melis. Merak etmiştim bak. Herkezin dikkati bizim üzerimizdeydi.

"Sen nasıl yaparsın ya nakilimi nasıl verirsin!! " diyip tokatı geçirdi ateşe.

Ben şok ile oha derken melisin arkadaşları ise bana bakmıştı.

Ama melis kimdiki ateşe vuruyordu?

"Peki ya Sen kimsin ki ateşe tirip atıyorsun deniz?"
Sen sus bir ya iç ses!

Melsin yanına gittim ve kolunu tuttum. "Geri bas"

"Sanane deniz! Ha sanane ateşi sevmiyorum diyorsun ama her seferinde yanındasın kızım aşka inanmıyorum diyorsun ama aşık olduğundan haberin yok! Bide gelip bana Sürtük diyorsun gizli Sürtük sensin asıl! "

Tepemin tasını attırmıştı. "Sen kime Sürtük diyon lan! " diyip saldıracakken ateşin belimden tutup beni oradan uzaklaştırması ile sözlerim yarıda kalmıştı.

"Bırak ateş lan beni öldürücem onu allahın sarı çiyanı melisayıda öldürcem meliside hattâ ikisinide ikisinide köpekler yesin!! "

Bir yandan ellerim durmuyor çırpınıyorken diğer yandan ise ayaklarım ile tepiniyordum. Ama beni takan yok! Önce bir gülüş geldi kulağıma sonra ise bir ses ilişti.

"Beni dinle "çok yakındı beynim bunu geri itsede tam arkamdaydı belimi tutuyordu. Hayır dedim kendime, hayır. Olmaz şimdi olmaz. Küssün sen ona. Küs.

"Konuşmak istemiyorum " diyip himayesinden çıktım.

Hızla aşağı merdivenleri inerken aklımda melisin dedikleri kalmıştı.

"ateşi sevmiyorum diyorsun ama her seferinde yanındasın kızım aşka inanmıyorum diyorsun ama aşık olduğundan haberin yok!"

Haklı olabilirmiydi?

****

Beşinci dersteydik ve ben kafamı sıraya koymuş uyuyordum. Ateş ise bön bön bana bakıyordu. Eflin ise sevgilisi ile mesajlaşıyordu.

"Çıkışta meriç gelecek beni almaya" dedi.

"Ne güzel" diye mırıldandım. Uykum vardı ve gözlerim kapalıydı.

"Deniz sen beni dinliyonmu? "

"Ha... Ne? " dedim.

"Ohoo o kadar şeyi boşunamı dedim ben? Çıkışta kafeye gidicez gelcenmi? "

"Hayır "dedim gözlerimi kısa süre açıp geri kapatırken.

"Üf ya tamam " dedi eflin. "Hiç mızmızlanma hastayım ben" dedim.

Eflin ise kafa salladı. "İstersen bende senle-"

"Saçmalama salak git işte sen,ben giderim eve" dedim.

Gözlerimi kapatmış zilin çalmasını bekliyordum. Uykum vardı. Boğazım ağrıyordu. Ve halsizdim.

Ard arda gelen üç hapşırık ile hoca da dahil herkez "çok yaşa" demişti.

Bir kişi hariç o "benimle yaşa" demişti. Ben ona dik dik bakarken. Ateş ise bana göz kırpmış ve önüne dönmüştü.

Bok kafalı.

***

"Deniz deniiz" bir yandan kolum dürtülüyor diğer yandan ise adım sayıklanıyordu ama zerre kalkacak hatta onu geçtim gözlerimi açmaya mecalim yoktu.

"Eflin dur sen ben alırım onu"

"Eminmisin ateş kızmasın sana"

eflinin çekingen sesi kulaklarımı doldurmuştu.

Kim kimi alıyodu ya!?

"En fazla sinirlenir merak etme alışkınım ben" eflin ve biri daha kıkırdarken ateşin bu dediğine, ben hâlâ gözlerimi açmaya çalışıyordum.

"Sorun yok eflin ateş var nede olsa" bu ses meriçe aitti. Demekki kıkırdayan meriçmiş.

Nihayet gözlerimi açtığımda. Ateşin çantamı sırtına taktığını gördüm. Kafamı sıradan kaldırdım ve ateşe baktım gözlerim acıyordu.

"Çantamı ver! "

"Vermem! "

"Ateş çantamı ver eve gidicem"

"Olmaz kızım seni bu halde yollamam"

"Allah allah sana soranmı var!? " dedim. Sıramın altını kontrol edip beni kucağına aldı.

"Napıyon lan sen!" dedim kollarımı düşmemek için ateşin boynuna sarıldım o ise sırıttı.

" Kızım iki ders boyunca uyudun okulda kimse kalmadı doğru doktora gidiyoruz"

Hadi canım iki ders boyunca uyudummu ben?

"Başım ağrıyo"dedim gözlerim ağırlaşırken .

Soğuk bir rüzgarın tenime deydiğini hissettim sonra ise kapı açılma sesi ve yumuşak koltuk. Sanırım arabaya binmiştik.

"Nereye gideceğiz? "

"Hastaneye kızım şu haline baksana "

Belli belirsiz kafa salladım. Sonra ise ne oldu bilmiyorum.

Ateşten...

Üç haftadır denizden uzak kalmanın ve hiö konuşmamanın acizliği vardı üzerimde. Şimdi ise yanımda benim yanımda kalması ve konuşması benim için baya iyiydi.

Ama bir sorun vardı hatta birden fazla. Birincisi hâlâ bana kızgındı ikincisi Eymen.

Eymen kötü bir çocuk değildi. Hatta arkadaşımdı önceden fakat sonra gözünü hırs bürüdü şirket falan derken şimdi benim ise rakibim.

Denizlede uğraşacak bu çok belli. Bunun için denizden uzak durmayı istedim düğünde melisa ile ilgilendim ama sonucunda ise denizden tokat yedim üstüne üstlük birde bana küstü iyimi?neden bilmiyorum ama onsuz çok boşum ben ya.

Arabanın arkasını denizi yatırdım ve yerime geçtim. Ve arabayı sürmeye başladım.
Dikiz aynasından arkama baktım masum masum uyuyordu. Kırmızı ışık yanınca uzanıp ateşine baktım ve kaşlarım çatıldı. Ateşi yükselmişti.

Arabayı hastanenin bahçesine çekerken inmeden öncede meriçe mesaj attım. Eflinin denizin annesine birşeyler söylemesi için.

Kapımı açıp denizin kapısının önüne geldim ve kucağıma aldım.

Gözlerini araladı hafiften. "Noluyo ya! "

"Hastaneye geldik" dedim.

"İstemiyorum ben iğne yaparlar bana" diyip inmeye çalıştı. Ben ise sırıttım iğneden mi korkuyordu?

"Saçmalama deniz muayene olmalısın"

"İstemiyorum "

"Sana sormadım"

"Ateş hayır istemiyorum gidelim"dedi.

İçeri girip bizim doktorun odasına çıktım. İnsanlar bakıyordu ama umrumda bile değildi doğrusu.

Kapıyı çalıp içeri girdim. Serhat hoca önündeki kağıtlardan başını kaldırıp gözlüğünün üzerinden kapıya baktı. Sonra ise ayağa kalkıp "ateş noldu oğlum? " dedi.

Denizi sedyeye yatırıp elini sıktım serhat abinin. "Abi benim ar-sevigilimin ateşi var başıda ağrıyodu halsiz falan bir Baksan? " dedim.

"Ne sevgilisi ya malmısın sen? " dedi sırıttım.

Serhat abi gülüp beni onayladı önce denizin kulağına bir cihaz tutup ateşini ölçtü sonra ise denizin boğazına baktı. Bu esnada denizde uyanmıştı.

"Hemşire hanım deniz hanıma bir ağrı kesici serum yapsın ateşide fazla yüksek onun için iğne vuracağız onun dışında şu ilaçları da alın üşütmüş " dedi ve reçeteyi uzattı.

"Teşekkürler serhat abi " dedim ve denize destek olup hemşirenin gösterdiği yere denizi yatırdım.

"Ateş ben iğne istemiyorum ya evde çorba içsem iyileşirim "dedi.

"Olmaz deniz hadi uzanda hemşire işini yapsın" böyle demem ile hemşireye dönmüş ve iğneyi görüp koluma yapışıp beni çekmesi de bir olmuştu. Ben şaşkınlıkla denize bakarken onu ilk defa böyle görmenin şaşkınlığını yaşıyordum.

"Ateş nolur yapmasın bana onu ya canım çok acır" dedi.

"Deniz sakin ol bak küçük bir iğne canın acımaz elini tutabilirim istersen?" dedim. Hiç düşünmeden elimi tuttu. Bir an kalakaldım öyle deniz gözlerini kapatmış iğneyi beklerken hemşire iğneyi vurmuştu sonra ise gülümsemiş "çok yakışıyorsunuz çocuklar " demişti.

Bem teşekkür ederken deniz kolu ile ilgileniyordu.

" serum bitince gidersiniz"dedi. Bende denizin yanındaki koltuğa oturdum.

"Anneme ne dedin? " diye sordu.

"Eflin halletti o işi " dedim. Başkada soru sormadı ve gözlerini yumdu. Bilmiyor ki o gözlerini yumunca benim dünyam seller altında kalıyor.

Denize bakarak gözlerimi yumdum bende. Gözlerimi açtığımda yarım saat geçmişti sadece. Uzanıp ateşine baktım. Ama elimle bişey anlamadım ve dudaklarımı anlında bastırdım.

Düşmüştü sanki? Geri çekilip seruma baktım. Az kalmıştı. Acıkmış olabileceğini düşünüp birşeyler almak için çıktım odadan.

Denizden...

Gözlerimi açtığımda mavi bir tavan ile karşılaştım. Neredeydim lan ben?

Kolumdaki sızı ile sol koluma baktım serum vardı. Hastanedeydim galiba.

Ateş neredeydi.? Duvardaki saate baktım beş olmuştu saat. biz okuldan üçte çıkıyorduk. Ve ben iki saattir uyuyormuydum? Derstede uyuduğumu da sayarsak iki saati geçiyordu ama neyse.

Gözlerim açılan kapı ile içeri giren kişiye kaydı. Ateş gelmişti elinde poşetle. Mis gibi tavuk kokusu burnuma dolarken karnım guruldamıştı. Acıkmıştım.

"Uyanmışsın, nasılsın? "

"Daha iyiyim "dedim. Sonra ise ekledim "ama açımda " ateş gülüp önüme hastaların yemek yediği yatağa çekilen masayı çekti. Ve doğrulmama yardım etti.

Önüme poşetin içinden sarılı dürümü çıkardı ve ayranımı sallayıp açtı.

Tavuk dürüm. en sevdiğim.

gözlerim parlamıştı yeminle buna emindim.

Koca bir ıssırık alırken ateş ise gülmüştü ve oda dürümünü açmıştı. Lokmamı zar zor yutup "hastaneye nasıl soktun sen bunları? "dedim.

"Ateş demirim kızım ben adımı duyan saygı ile eğilir ne istesem yerinede getirir " dedi. Hava kasa kasa.

"Yav he he "dedim göz devirerek ve ayranımı içtim bir süre ikimizde yavaş yavaş yedik yemeğimizi son lokmamıda yiyip ayranımı kafama diktim.

"Oh be dünya varmış" dedim. Arkama yaslanırken. Ateş garip garip bana bakarken ben ise neden böyle baktığını anlamış değildim.

"Ne oldu? " dedim kaşlarımı çatarak.

"Ayran "

"Nolmuş ayrana? " dedim. Hâlâ anlamamıştım.

"Bulaşmış"dedi. Ben ayranı silmek için elimi kaldırmışken ateş bana yaklaşmış ve nazikçe ayranı silmeye başlamıştı. Kalbim hızlı hızlı atarken dilim tutulmuştu. Bana neden böyle oluyordu?

"Sildim" dedi gülümseyerek.

Aklıma gelen şey ile sinirlenirken yataktan ayağımı sarkıttım.

"Melisanın üzerini sil benim ağzımı ne o temizliğe mi başladın? Yardım meleğimisin? " kaşları çatıldı.

"Hay ben "

"Sus ateş konuşmak zorunda değilsin melisa ile mutluluklar size " diyerek bir hışımla kapıya ilerledim. Tam kapıyı açmıştım ki kapı geri kapandı.

Sırtım ateşe dönük dudağımı dişledim. Arkamdaydı ölüm gibiydi bana her yaklaşması anidendi zamansızdı ne zaman ne olacağı ne yapacağı belli olmuyordu.

Kolumdan nazikçe tutup yüzümü ona çevirdi. Bileğim? Ne olmuştu ona uyuşmuştu. Sanki tüylerim diken diken olmuş ruhum karaya vuran dalgalar misali denize geri çekilmişti.

Bir cesaret diktim gözlerimi gözlerine.

"Dinle beni" dedi. Bir eli kapıya dayalı diğer eli ise bileğimde ben ise kapı ile arasında kalbim ise yok evet yok çünkü o kadar hızlı atıyo ki ben bile onun yüzünden ne hallere düşüyorum. Ellerim titriyor sebepsizce.

Kafasını yavaşça eydi çok az bir mesafe kaldı dudakları ile aramda yutkundum. Daha demin terleyen ellerim şimdi buz kesmişti.

Nefesim kesilmişti o an.

Ve Ruhum sizlere ömür...

Bölüm sonu canlarım sizler için up uzun bir bölüm yazdım. ben yazarken çok eğlendim ama pek içime sinmedi sanki birşeyler eksik gibi geldi sizcede öylemi?

Bugüne kadar yazdığım en uzun bölümlerden biri oldu uzatırdım ama yeterli bence :))Oy ve yorumlarınızı bekliyorum seviliyorsunuz tatlişler...

Bu kadar uzun bir bölüme oy ve yorumlarınızı bekliyorum..

Hatalarım varsa özür diliyorum diğer karekterlerden uzak kaldığımızı düşünerek meriç eflin ve topraktanda yazdım. Umarım beğenmişsinizdir. :)

Continue Reading

You'll Also Like

MÂHÎ By AB

General Fiction

11.7M 446K 50
Beni sevebilir miydi gerçekten? Böylesi kötü bir adam, sevgi nedir bilir miydi? ▪▪▪
25.8M 916K 78
♌ İNTİKAMDAN DOĞAN TUTKULU BİR AŞK ♌ Küçük yaşta anne ve babasının ölümüne şahit olan acımasız genç bir adam... Edim Demiray. Daha on sekizinde uyuş...
433K 22.9K 81
Rakı yarım doldurulur kadehe, hiçbir zaman eksik veya fazla olmaz sudan. Derler ki, rakı masasında yokluğuna küfür edecek bir can vardır mutlaka...