Laz Oğli

By semraimamoglu-dusom

79.4K 4K 872

Genç adam yemin ediyordu, hemde bağıra çağıra; "Bir gün bu sabrım bitip tükenecek! Bir gün bu sessizIiğim son... More

1.Part
2.Part
3.part
4.Part
5.part
6.part
8.part
9.Part
10.Part
11.Part
12.Part

7.Part

3.5K 308 71
By semraimamoglu-dusom

Altı yıl önce...

Yıldızlar onları selamlamak istercesine âdeta gökyüzünü süslüyordu ve bugün müzik kutusunun başında karşılaştıkları tam bir ay olmuştu, insanı evinde gibi hissettirecek öğrenci mekânlarından birindeydiler.

-Laz oğli, farkında mısın? Düzenli olarak görüşüyoruz.

-Bu bir teklif mi, eğer teklifse kabul ediyorum bence de artık sevgili olmamızın vakti geldi.

-Yüzsüzsün farkında mısın?

-Hayır yüzsüz değilim âşığım.

-Âşık mısın?

-Evet âşığım sen değil misin?

-Değilim.

-Neden peki her kesiştiğimiz noktada bana çekiliyorsun.

-Canımın istediğine çekilirim sadece sana çekildiğimi de nereden çıkartıyorsun.

-Zühre, diye sertçe bir uyarıda bulundu Aybars.

-Efendim, dedi gözlerinin içine bakarak ardından masadaki eline uzanıp büyük elinin arasına Zühre'nin küçük ellerini aldı.

-Nenem olsa ne derdi biliyor musun?

-Ne derdi, dedi içtendi merakı.

-"Barabelli tabancam Tirak ediyi tirak Seni gavurun kizi Hau nazlari birak." derdi.

-Nenen de her şeye söyleyecek bir şey buluyor yani.

-Artık yeter.

-Ne o yeten?

-Seni bırakmayacağımı biliyorsun değil mi?

-Biliyorum.

-Artık bir cevap ver bana.

-Sen beni bırakmazsan ben de seni bırakmayacağım, demesiyle Aybars'ın gözleri parladı.

-Ömrümün sonuna kadar yanında olacağım, dedi ve tuttuğu eli dudaklarına götürerek ufak bir öpücük bıraktı.

-Değişik bir adamsın Laz Oğli.

-Sene sonunda Trabzon'a gideceğiz nenemle tanıştıracağım seni.

-Onu gerçekten tanımak istiyorum.

-Seni görür görmez bizi evlendirmek isteyecek.

-Senin gibi aceleci galiba, dedi ve gülümsedi ardından devam etti konuşmasına "Çok ısrar ederse evleniriz biz de."

-Gerçekten evlenir misin benimle?

-Sana da yüz vermeye gelmiyor laz oğli utanmasan nikâh dairesinde alacaksın soluğu.

-Ne yapayım sevince böyle oluyorum ve sen sevince nasıl olursun görmek için sabırsızlanıyorum.

-Bunu ancak seversem görebilirsin, yalan konuşamam senden hoşlandım ama sevmek için daha çok erken.

-Tüm kapılarını tek tek açacağım kızıl fırtınam.

Günümüz...

Zühre...

Sare'nin evinde halen misafir gibi yaşarken başıma gelebilecek en lanet şeyle karşı karşıyaydım ve annemin dediğini zerre kadar duymuyordum, babamın hataları yüzünden hayatımızın en zor günlerini yaşıyorduk ve isteği üzerine annem ile birlikte hapishaneye geldik, duyduklarımdan emin olmak istercesine ayağa kalktım ve saçlarımı karıştırdım ardından nefret saçan gözlerimi babam olacak adama çevirdim.

-Bir daha anlat baba tam olarak ne oldu?

-Duydun işte beni, duymazdan gelme! Bu delikten kurtulmamın tek çaresi sensin yoksa burada ölüp gideceğim.

-Yapamam baba.

-Yaparsın, ayrıca borçlarımızı ödeyen adamın seninle evlenmek istemesi çok güzel bir çözüm hiç para ödemeden buradan kurtulacağım sonra eski hayatımıza döneceğiz.

-Kim bu adam baba dedim ama duyacağım cevabı hissediyordum.

-Şu üniversitedeki peşinde dolaşan tuhaf çocuk.

-Ve sen şimdi onunla evlenmemi istiyorsun öyle mi? Görmüyor musun baba intikam için dönmüş canımı yakmak için bunları yapıyor ve sen onunla evlenmeme göz yumuyorsun.

-Burada ölürüm beni anlamak zorundasın

-Yapamam baba o adamla evlenemem beni böyle harcayamazsın.

-Bizim için bu iyiliği yapmak zorundasın yoksa iki gün sonraki mahkemede hüküm verilecek.

-Kızım kabul et hem baban eski işine dönecek müdür pozisyonunda, diyen anneme çaresiz gözlerle baktım ve ikisinin de gözlerinden çıktığımı gördüm onlar beni çoktan kafalarında evlendiriyorlardı.

-Bana zarar vereceğini bile bile bu işe razı mı geliyorsunuz?

-Baban işleri düzeltince boşanabilirsin.

-O kadar kolay yani, ya benim hayatım hiç mi aklınıza bana yapacakları gelmiyor? Amacı benim üzerime oynamak bunu halen görmüyor musunuz? Bunu bana yapamazsınız.

-Bizim için, ailemiz için bunu yapmak zorundasın kızım.

-Ne ailesinden bahsediyorsunuz siz ya, diyerek kalktım ve Sare'nin yanında aldım soluğu...

Aybars...

Keyif buysa işte tam olarak keyfim yerindeydi, o dik tuttuğun başın şu an ne alemde deli gibi merak ediyorum kızıl şeytan, Ersin denilen adam bakalım kurtarabilecek mi seni elimden, bu sadece ona sarıldığın için bundan sonrası yaşadıklarım için çekeceklerin olacak, telefonumun çalmasıyla düşüncelerimden sıyrılarak ekrana baktım arayan Haluk'tu.

-Seni dinliyorum.

-İkinci plan başarıyla tamamlandı bu kez iyice köşeye sıkıştı efendim babasının yanına gittikten sonra allak bullak olmuş bir şekilde oradan ayrılıp arkadaşının yanına gitti fakat çok durmadı şimdi ise şirkette.

-Hangi şirkette? dedim telaşla ve bu kadar çabuk beklemiyordum.

-Sizi sordu biraz önce randevusuz görüştüremeyeceğimizi söyledik şimdi kapıda bekliyor.

-Şirkette olmadığımı söyleyin sorarsa da evime gönderin.

-Tamam efendim, dedi ve telefonu kapattı bense çalışma odama geçerek geri sayıma başladım ama zaman geçmeyi boş ver oynamıyordu bile.

Mutfağa giderek Meral Hanım'a baktım şimdi ona komut verip aşağıya yüzmeye gitmem lazımdı başka türlü sakinleşemeyecektim yoksa...

-Aybars Bey bir şey mi istediniz?

-Bir misafirim gelecek gelince haber verirsin ben kapalı mekân havuzunda olacağım.

-Peki efendim, demesiyle yanından çıkarak aşağıya indim.

Yüzmeden en iyisi önce Halil'i aramaktı, kadrolu dinleyicim Halil sonunda istifa edecek biliyorum ve bundan korkuyorum.

-Yine ne var, diyerek karşı taraftan telefon açıldığında sitemle solumaya başladım.

-Demek bıkkınlık geldi.

-Dostum şu meseleler olduğundan beri başka bir şey konuşamaz olduk ben bıkmayım da kim bıksın, şimdi söyle yine ne var?

-Haluk'u babasına gönderdim, kızlarını bana vermeleri karşılığında borçlarını sileceğimi söylemesini istedim.

-Yeter artık iyice kafayı yedin sen, seni sevmeyen birini ne yapacaksın?

-Benim gözümün önünde o adama sarılmayacaktı bunun hesabını verecek.

-Senden korkuyorum artık.

-Aksine ben artık benliğimi buluyorum.

-Umarım o benliğinde boğulmazsın dostum.

-Ben de öyle umuyorum.

-Bugünlük limitin dolduysa kapatıyorum.

-İyi hadi kapat.

Telefonu kapattıktan sonra balıklama suya daldım ve attığım her kulaçta biraz olsun kendime geliyordum, ben kendime geliyordum da o bir türlü gelmiyordu, yüzmeyi bırakıp jakuziye girdim ve suyun dalgalarıyla dinlenmeye başladım, aynı anda Meral Hanım yanıma gelerek "Misafiriniz geldi efendim ne dememi istersiniz?" dedi.

-Şu an müsait olmadığımı söyle.

-Yani gitsin mi efendim.

-Evet gitsin görüşmeyeceğim.

-Peki dedi ve çıktı.

Kısa bir süre sonra bağırma sesleri gelmeye başladı, onun bağırışları içinde olduğum jakuziden daha dinlendiriciydi, bağırış seslerini tam anlamıyla duymaya başladığımda katın girişinde olduklarını anladım.

-Giremezsiniz efendim Aybars Bey görüşmek istemiyor.

-Ya buraya gelsin ya da çekilin önümden onunla görüşemeden buradan gitmem.

-Ben emir kuluyum.

-Çekil önümden gücü yetiyorsa o göndersin beni buradan, dedikten sonra Meral Hanım'ı aşmış olacaktı ki yere sert basan adımları duymaya başladım, tepemde gelip dikildikten sonra yırtıcı bir panter gibi konuşmaya başladı.

-Sen kendini ne sanıyorsun, diye bağırdığında küçümseyen bir bakış attım gözlerine.

-Ne sanıyorum?

-Çok çaresizsin ve bu yüzden ne yapacağını bile bilmiyorsun o kadar düştün ki işi artık maskaralığa kadar getirdin, dediğinde doğruldum.

-Asıl çaresiz olan sensin şu hâline bak suya düşmüş kedi gibi çırpınıyorsun.

-Adam gibi geç karşıma konuşacağız.

-Sen gel burada konuşalım, diyerek çarpık bir gülümseme gönderdim gözlerine.

-Ben gelirsem bir kaşık suda boğulmanın örneği olursun, demesiyle ayağa kalktım ve jakuziden çıkıp karşısına dikildim.

-Söyle derdin ne?

-Babamın borçlarını ödemene izin vermeyeceğim.

-Ben babanın borçlarını ödemiyorum baban zaten bana borçlu sahip olduğu her şeyi kelepir fiyatına tek tek satın aldım kısacası senetleri benim elimde.

-Bu kadar ileri gittin demek?

-Daha fazlasını da yapacağım, şimdi kabul ettiğini söyle de git.

-Asla kabul etmeyeceğim.

-Bu kadarını sanırım ailene borçlusun.

-Kimseye borçlu değilim.

-En çok borcun bana ve tek tek ödemeden peşini bırakmayacağım, dememle sıkı bir tokadı yüzüme yerleştirdi aldırış etmedim.

-Benden uzak dur seninle evlenmeyeceğim.

-Sevgilinle de evlenemeyeceksin dememle elini tekrar havaya kaldırdı, tam vuracağı esnada elini yakaladım.

-Çıkış yolunuz bende bu yüzden boşuna çırpınma , dedim ve gözlerinin en derinlerine bakarak bileğini bıraktım ardından dolap kısmına giderek bir havlu aldım ve kurulanmaya başladım, aynı anda sinirle çıkışa doğru yürümeye başladı yanımdan geçeceği sırada kolundan sertçe tuttum ve sıkarak bırakmadım.

-Bırak kolumu.

-Bırakmıyorum, dedim ve çırpınmasını sertçe sarsarak durdurdum.

-Utanmasan dayak da atacaksın, ahaa kimden bahsediyorum ki, neden utanasın eminim hırsını almak için onu da yaparsın.

-Ben ne istersem yaparım sen de boyunduruğuma girersin bundan sonra böyle, ya şimdi bu kapıdan çıkıp gidersin ve baban o dört duvar arasında çürür annense başkalarının yanında yabancı gibi yaşar, ya da karım olursun babanı sahibi olduğum eski fabrikanıza müdür yaparım annenin güzel hatırı için evinize geçerler kirada almam, dedim ve gözlerindeki ifadeyi izlemeye başladım ufacık bir ifade belirtisi yoktu. Büyük bir kıvılcım yanında da birazcık nefret vardı.

-Sen pisliğin tekisin.

-Sen de beni aratmazsın.

-Seninle evlenmeyeceğim ve sen istediğini alamayacaksın, dememin arkasından telefonu çalmaya başladı, sol eliyle ekrana bakıp meşgule aldı sağ kolu ise halen bendeydi.

  Telefon ısrarla tekrar çalınca bu kez açmak zorunda kaldı.

-Efendim Ersin dedi sesi gergin bana bakan bakışları korkuluydu evet ilk kez o gözlerde bir duygu belirtisi gördüm, benden korkuyordu Ersin ile konuşmasına tepki vermemden korkuyordu.

-....

-Nasıl yani, neredesin şimdi? Hemen geliyorum, dedi bu kez iliklerine kadar telaş doluydu

-.....

-Tamam geliyorum dedi ve telefonu kapattı.

-Hiçbir yere gidemezsin.

-Bırak kolumu ve çekil önümden.

-Gidemezsin.

-Yazık böyle sonsuza kadar yanacaksın, dedi ve elimi zor bela savruşturdu ardından çıkışa doğru yöneldi.
************

  O adama gitme düşüncesi bile beni çileden çıkartıyordu ve bu sinirimi atmanın yolu ney hiçbir fikrim yok, üzerimi değiştirdikten sonra dışarı çıktım bir şekilde sakinleşmem lazımdı. Ya yürüyecektim ya da soluğu Halil'in yanında alacaktım.

  Evden çıktıktan sonra dik yokuşu dikkatli bir şekilde inmeye başladım, farlar ne kadar aydınlatsa da şehrin uzaktaki ışıklarından soyut bir muhitti burası, karanlıkta yürüyen kadını fark ettiğimde onun kızıl şeytan olduğunu anladım, çıkalı bir saat olmasına rağmen burada ne işi vardı? Yavaşça yanında durdum ve camı açtım hiç kibar olmayacak şekilde de "Bin." dedim, durdu ve cama yaklaştı.

-Bas git işine Aybars uğraştırma beni, oturacak başka yer yokmuş gibi dağın başını bulmuşsun senin gibi ayıya da ancak bu yakışır neden yadırgıyorsam, lanet taksi iki saat gelemedi, diyerek halen gevelemeye devam ederken daha fazla tutatamadım kendimi ve arabadan indim.

-Kes sesini ve bin şu lanet arabaya, diyerek kapıyı açtım ardından çuval gibi içeri fırlattım onu.

-Nereye gideceksin dedim sesim sertti, o lanet adama getirecek olmam çok boktan bir durumdu ama buna sabredecek gücüm vardı yakında nasılsa benim olacaktı.

-İpekyolu hastahanesi, dedi ve camdan tarafa dönerek ellerini göğüslerinin üzerinde bağladı.

  Hastaneye geldiğimizde hiçbir şey demeden indi aşağıya. Yüzü kireç gibiydi, o adam için endişelenmesi ise beni kireçten beter ediyordu, arabayı olduğu yere bırakıp peşine takıldım, ameliyathanenin önüne geldiğimizde Ersin denen adam ve annesi bekliyorlardı, yaşlı fakat bakımlı kadın koşarak ona sarıldı.

-Kuzum baban çok kötü, kriz geçirmiş diyen kadına kapıda bekleyen askerler de dahil hepimiz acıyan gözlerle bakıyorduk, o an yaptığım şeyin ağırlığı altında ezildiğimi hissettim adama bir şey olursa onun vicdan azabı ile nasıl hissederdim bilmiyorum, sırf bunun için bile bu inadımdan vazgeçebilirdim.

  Annesini bırakıp bana delici gözlerle bakan adama doğru bir adım attı ardından sıkı sıkı sarıldı, işte o an kararımı verdim ölen kedisi de olsa durmayacaktım.

Ameliyathanenin kapısı açıldığında hepimiz o yöne baktık, çıkan doktor konuşmaya başladığında kulak kesildik, doktor ameliyatın başarılı geçtiğini söyleyip uzaklaştıktan sonra kadın üzerime doğru gelip gözlerimin içine baktı.

-Lütfen yardım et bize ve onun borçlarını sil oraya tekrar dönerse yaşamaz demesiyle tüm ilgimi kadına yönelttim böyle bir istekte bulunmamalıydı, biraz daha böyle bakarsa dayanamamaktan korkuyordum, bakışmamızı araya giren kızıl şeytan böldü ve konuşmaya başladı.

-Sakın anne! Bu adamın karşısında eğilme, derken eliyle beni işaret ediyordu.

-Ama, dedi ve kadın başını öne eğdi ardından üzerime doğru yürüyen kadına baktım bitikti ama başı dik grurla bakıyordu gözlerime ama annesine hitaben konuşuyordu

-Sakın anne eğme başını yere onunla evleneceğim ve o istediğini alacak ama sana söz veriyorum eskisinden daha bin beter olacak, dedi ve burnundan soluyarak gözlerime bakmayı sürdürdü

Continue Reading

You'll Also Like

1M 54.6K 41
Evin ise yediği tokatın şiddetiyle yere düşmüştü. Dudağının kenarı yeni bir darbe alırkende Kazım Ağa saçlarından koparırcasına tutup Evin'i kaldırmı...
280K 18K 47
Ölen bir lider ve koltuğuna geçen varisi... En iyiler: #1 - b×b #1- gay #1- boyslove #2 - lgbt #2 - mpreg #2 - interseks #6 - bl #5- eşcinsel
1M 57K 24
"Benim adım yok Narin, gölgem yok, ayak izim yok." dedi umutsuzca. "Olsun!" dedim omuz silkerek. Onun aksine umarsız çıkıyordu sesim. "Adını dilim...
441K 23.2K 51
Her sonun başlangıcı olduğu gibi, benim de biten sonumun başlangıcıydı bu olay... Şans verip, okumadan geçmee:) Hikayedeki karakterler ve ismi geçen...