Peruk

De regruby

124K 4.9K 1.6K

17 yaşında bir genç kız... Ne kadarını planlamıştı? Kontrol hep elinde miydi yoksa o da kendi oyununun bir... Mais

1
2
3
4
5
6
7
8
TRAILER (Tanıtım Videosu)
10
11
12
13
14
15
16
Peruk (Tanıtım Videosu 2)
18
19
20
22
23
24
25
26
27
28
29
30 (FİNAL?)

21

2.5K 144 72
De regruby



 Madison odadaki kim daha şaşırmış görünüyor karar veremiyordu.

Bir ihanete uğramış gibi hayal kırıklığıyla onu izleyen Harvey mi?

Yoksa,

Yıllarca sahip olma hayallerini kurduğu babası mı?

Genç kız yavaşça yutkundu. Sanki o odada olmaması gereken tek insan kendisiymiş gibi herkes ondan bir cevap bekliyordu. Madison tiksintiyle babasının yüzüne bakmak istedi ama yapamıyordu. Yıllarca özlemini kurduğu her şey vücut bulmuş haliyle karşısında duruyordu.

"Baba.." dedi tekrardan. "Ne yapıyorsun?"

Sesi kanadı kırık bir kuş kadar kırılgan çıkmıştı. Babası onun sesindeki ürkekliği yakalayacak kadar bile tanımıyordu onu. Gülümsedi,

"Ben...burada çalışıyorum." dedi ve yavaşça Harvey'e baktı. Madison, kaşlarını çattı. Düşüncelerini toparlayamıyor gibiydi.

"Hayır...Senelerdir...Ne yaptığını soruyorum..."

Bu kez babası da çatmıştı kaşlarını. Yüzlerine, benzer ifadeler oturdu. Artık ikisi de cevaplayamadığı sorular içinde boğuluyordu. Adam düşündü, ne diyeceğini bilmiyordu. Bir yumruk boğazına düğümlenmişti sanki. Ne konuşabiliyordu... Ne susmak istiyordu.

"B-ben..." dedi. Sesi tekrar karanlığa gömülmüştü.

"Seni gördüğüme sevindim."

Madison babasına baktı. Bu kadar, "baba" gibi görünmesinden nefret ediyordu. Kendisine, O'ndan nefret edecek bir sebep bulamadığı için kızdı. Genç kız kararını vermişti. Odada en şaşkın görünen insan kesinlikle Harvey'nin üvey annesiydi. Suratında ihanete uğrayan bir kadın ifadesiyle Madison'ın babasına bakıyordu...David, adı buydu. Madison kadının kendisinden haberi olmadığını düşündü. Haklıydı. Madison'dan haberi yoktu. David'in bir zamanlar evli olduğundan bile haberi yoktu.

Sıradaki, kişi Harvey'di. Kafasının içinde bir köşeye sinmiş, ne yapacağını düşünüyordu. Başından beri, ne yaptığını. Madison'ı başından beri neden bir türlü yanından ayıramadığını... Zihninin derinliklerine gömülmüş anıları bir anda gün yüzüne çıkmıştı. O'nu seviyordu. Sahip olduğu ilk arkadaşını, ilk dostunu hatırladı.

Karnaval günü David kucağında küçük bir kız çocuğuyla gelmişti yanlarına. İri mavi gözleri, tatlı sarı bukleleri vardı. Harvey daha o yaşta, onun çok güzel olduğunu düşünmüştü.

"Oyuncak bir bebeğe benziyor." demişti babasına. Karnaval günü, Harvey'nin doğum günüydü. O gün on yaşına girmişti. Babası doğum gününü arkadaşsız geçirmesini istememiş bu yüzden David'ten kızını getirmesini rica etmişti.

Dönme dolabın tepesindeyken,

"Bugün hiç bitmesin istiyorum." demişti Harvey, küçük arkadaşına. Madison ona nedenini sormuştu.

"Çünkü bugün bitince, yine oraya döneceğim."

Harvey ona nereye döneceğini hiç anlatmamıştı. Küçük kızı üzmek istemiyordu. O kadar güzeldi ki... Bu Harvey için güzelliğin ve sevginin en saf haliydi. Madison'ın siyah peruğu karnavalda bir oyuncak bebeğin kafasında duruyordu. Babasına onu aldırmak için saatlerce ağlamış, nihayetinde bebeği aldığında ise, peruğu çıkartıp, bebeği yere atmıştı...

Harvey, David'in ona seslenmesiyle kendine geldi. Sadece seslenmiyordu, onu azarlıyordu.

"Onu buraya nasıl getirirsin!"

Harvey David'in yakasından tutup sarstı. Adam, Harvey'nin karşısında minicik kalmıştı.

"Onu buraya ben getirmedim!"

Genç oğlan ne olduğunu anlayamıyordu. Etrafına bakındı. Madison nereye kaybolmuştu? David'in üstüne yürürken,

"O nerede!" diye bağırdı.

David ona eliyle sakin olmasını işaret etti.

"Ona dışarıda beklemesini söyledim. Tanrı aşkına Harvey, kızımı bana karşı kullanabileceğini nasıl düşünürsün?"

"Sen neden bahsediyorsun!?" Harvey sinirlenmişti. "Onun senin kızın olduğunu bile yeni öğreniyorum!"

Adamın cevap vermesine müsaade etmeden devam etti,

"Ayrıca Madison hakkında bildiğim bir şey varsa...O da asla beklemesi gereken yerde beklemediğidir."

David ellerini göğsünde birleştirdi ve Harvey'nin dediğini algılamaya çalıştı. Harvey küstahça gülümsedi.

"O'nu gerçekten de hiç tanımıyorsun değil mi?"

Harvey gidip, ofisin kapısı açtı ve başını dışarı uzatıp sağa sola baktı. Tahmin ettiği gibi genç kız orada değildi. O'nu tekrar kaybettiğine inanamıyordu. Havaya bir küfür savurdu ve merdivenlere doğru koştu. Merdivenlerden aşağı inerken acele ediyordu. Son basamağı indiğinde durakladı, Madison köşede dizlerini kırmış, oturuyordu. Harvey'i görünce ayağa kalktı. Yüzünde, genç adamın daha önce hiç görmediği bir ifade vardı. Madison...Pes etmiş görünüyordu.

"İyi misin?" dedi, kızı ellerinden tutup göğsüne basmak istiyordu.

"İyi değilim."

Madison'ın sesindeki acımasız soğukluk Harvey'nin tüylerini diken diken ediyordu. Genç kızın yüzündeki derin bakışlar onu on yedi yaşından alıp otuzlarına götürmüştü. Aynı anda hem bir kelebek kadar narin hem de kaya kadar sert görünmeyi nasıl başardığını genç adam bir türlü çözemedi. Çıkışa doğru ağır adımlarla yürüyordu. Arkasına dönmeden Madison'a seslendi,

"Geliyor musun?"

Madison cevap vermemişti. Harvey bir süre bekledi ama herhangi bir yanıt alamadığında dönüp arkasına baktı. David, Madison ile konuşuyor ve onu gülümsetiyor gibi görünüyordu. Harvey hızlı adımlarla onların yanına ulaştı ve ellerini göğsünde birleştirdi. Tek kaşını kaldırıp, genç kıza baktı.

"Tabi ki, Harvey de seninle gelebilir." Konuşan David'ti.

Harvey bu kez bakışlarını David'e çevirdi. Ona büyük bir sinir ve tiksintiyle bakıyordu. David bu tavıra aldırmadan ikisini de başıyla selamladı ve yukarı geri çıktı.

"Babam benimle akşam yemeği yemek istiyor." dedi Madison. Harvey'nin koluna girmişti. Genç oğlan önce hayretle kaşlarını kaldırdı daha sonra onları sinirle çattı. Madison omuz silkti.

"Sadece benimle gel, yeter."

Harvey tabi ki ona "evet" diyecekti. Şu dakikadan sonra kendinde genç kıza "hayır" diyecek gücü bulamıyordu. Birlikte koca şirket binasının kapısından çıktılar. Harvey, Madison'ı arabaya kadar yürütmek zorunda kalmıştı. Genç kız soğuktan titriyordu.

"Daha ne kadar yürüyeceğiz?" dedi, en az bedeni kadar titreyen sesiyle.

Harvey başını sağa sola savurdu. O da bilmiyordu. "Şurada bir yerde olmalı." dedi karşıdaki ağaç yığınını göstererek. Hava kararıyordu. Neredeyse üç saat yürümüşlerdi. Etraf uzun süredir ağaçlık bir alanla çevriliydi ve taksi tutma fikrini ortaya sunmak için çok geçti. Harvey her beş dakikada bir anahtardaki küçük düğmeye basıyor ve arabanın yerini tespit etmeye çalışıyordu.

"Bir ses duydum!"

Madison heyecanla bağırdı ama esen rüzgar sesini bastırdı. Harvey, Madison'ın arkasından koşarken bulmuştu kendisini. Madison durmuyordu. Beş dakika koştuktan sonra...Haklıydı. Arabayı gerçekten de bulmuştu.

Harvey arabanın içine girer girmez klimayı açtı ve sıcak hava genç kızın yüzünü okşadı. Madison başını kenara yaslayıp gözlerini kapattı. Ve bir süreliğine uykuya daldı...

-

Genç kız aynanın karşısına geçmiş kendini izliyorken, Harvey ise yatağa uzanmış Madison'u izliyordu. Madison işaret parmağıyla aynadaki yansımasına dokundu ve kaşlarını çattı. Kendi yansımasının yanında Harvey'i görünce aynadan ona baktı ve gülümsedi.

"Günlerdir aynı şeyleri giyiyorum. Sanırım artık kokmaya başladım."

Harvey ayağa kalktı ve bir anda genç kızın arkasında belirdi. Aynaya yansıyan turkuaz gözleri, Madison'ın mavi gözleriyle birleşti.

"Gayet hoş kokuyorsun." dedi, gülümsedi ve saatine baktı. "Beş dakika sonra çıkıyoruz."

Kendisi zaten çoktan giyinmişti.

"Seni aşağıda bekliyor olacağım."

Madison peki der gibi başını salladı ve Harvey'nin onun için seçtiği kıyafetlere baktı. Hepsi gerçekten hoş görünüyordu ama Madison kendini bu kıyafetlerin içinde hayal edemiyordu.

Harvey sehpanın üzerinde duran gazete yığınını karıştırırken tekrar saatine baktı. Kravatını gevşetti ve gömleğinin ilk iki düğmesini açtı. Sıkılmıştı...Saatlerdir bekliyordu. Biraz daha beklerse koltukla bir bütün haline gelecekti... Madison sonunda merdivenlerden inmeye başladığında, Harvey onun inişi bir film sahnesi gibi ağır çekimde izledi. Madison aşağı inerken, elbisesi hafifçe uçuşuyor, kızın sarı saçları bir sağa bir sola savruluyordu..Hemen oturduğu yerden kalkıp merdivenin başına geçti ve son adımında kıza eşlik edip koluna girdi. Babası onları alması için bir limuzin yollamıştı. Madison, odasından bile büyük arabanın içinde kayboluyor gibi hissederken Harvey o kadar etkilenmiş görünmüyordu. Genç kız arabanın güzelliğine büyülenmişti belki ama Harvey'i büyüleyen tek şey kendisiydi.

Geldikleri mekan da en az araba kadar büyüleyici görünüyordu. Bir camı bütünüyle denizi görüyordu ve geniş salonun ortasında kocaman bir süs havuzu vardı. Masalar havuzun etrafını çevreleyecek şekilde yerleştirilmişti ve neredeyse bütün masalar doluydu. Madison koşarak içeri girdi ve neşeyle gülümsedi. Gözleri babasını arıyordu. Onu gördüğünde biraz suratı asıldı. Harvey'nin üvey annesi de onunla birlikte gelmişti. Madison baş başa olacaklarını düşünüyordu ama moralini düşürmemeye çalıştı. Önce kendisi gidip yanlarına oturdu ardından Harvey de onlara katıldı.

"Seni böyle görmek...İnanılmaz bir şey Madison. Gerçekten çok büyümüşsün. Annen sana iyi bakıyor olmalı."

Madison "anne" kelimesini duyduğunda istemsizce kasılmıştı. Sonra gülümsemeye çalıştı. Kibarca yemeğinden bir lokma aldı ve çiğnemeye koyuldu.

"Okulun nasıl gidiyor? Janet ile hala arkadaş mısınız?"

Genç kız bunlara verecek uygun bir cevap arıyordu. Aslına bakarsanız bunları sormasına sinirlenmişti hatta gücenmişti bile. Daha fazlasını bekliyordu. Onu yıllardır görmüyordu ve tek merak ettiği lanet olası Janet mıydı?...

"Janet ile ben artık arkadaş değiliz...Uzun mesele." Gülümsedi. "Okul da iyi gidiyor. Öğretmenlerimle aram çok iyi."

Harvey göz ucuyla ona bakıyor neden yalan söylediğini anlamaya çalışıyordu. Madison O'na döndü ve ne var der gibi başını salladı. Sadece babasının onunla gurur duymasını istemişti. Garson gelip masada boşalan tabakları toplarken, Harvey'nin üvey annesi lavaboya gitmek için kalktı. Babası Madison'ın ellerinden tuttu ve onun gözlerinin içine baktı. Kızına bakarken sanki kendisine bakıyor gibi hissetmişti. Kendisininkilerle aynı tonda mavi gözler, aynı derin bakışlara sahipti.

"Başına gelen her şey için çok üzgünüm... Hepsinin benim yüzümden olduğunu düşünüyorum...Daha çok yanında olabilseydim belki... İnan daha fazla yanında olmak isterdim."

David'in sesi neredeyse ağlayacakmış gibi boğuk çıkıyordu.

"Başıma gelenler mi?"

Madison gerilmişti. Ellerini çekip, sandalyesini geriye itti. Göğsünden yukarı bir ısı dalgası yayılıyordu.

"Baba..Bununla ne demek istedin? Başına gelenler derken ne demek istedin?"

David konuşmuyordu. Sadece gözleri dolmuştu. Madison, Harvey'e baktı. Her şeyden habersiz görünüyordu. Başını tekrar babasına çevirdi, onun yüzüne bakmıyordu bile. Genç kız annesinin yüzünü hatırladı. İkisi de ona ihanet ederken yüzüne bakma cesaretini gösterememişti. Polis sireninin sesi git gide yakınlaşıyordu. Herkes hala onları izliyordu. Madison hızla yerinden kalktı ve etrafına bakındı. Başı dönüyordu. Bir sağa bir sola savruldu...Gideceği bir yer yoktu. Kapana kısılmıştı. Her şey buraya kadardı.

Continue lendo

Você também vai gostar

286K 9.8K 34
Bora'nın üzerime gelen adımlarıyla birkaç adım daha ondan uzaklaşmak istesem de yatağa çarpan bedenimle durmak zorunda kaldım. Gözlerimin derinine ba...
7 Numara De Beril Sancar

Mistério / Suspense

9.9K 871 7
Sevdiği adamla geçirdiği bir gece sonucu hamile kalan Umay Uzel, Yiğit Ali'yle evlenir. Kocasının da onu sevdiğini düşünerek sürdürdüğü evliliğini ve...
1.1M 42.1K 198
Bu hikayede; Teen Wolf replikleri, Teen Wolf ve Teen Wolf ekibi hakkında bilgiler, Spoiler, FanMade, Teen Wolf hakkında videolar ve yeni sezondan fo...