SAHİBİNİ KORU! (MARICHAT)

By _pearl_beautiful_

15.6K 905 3.4K

Açıklama olaraaaaaaak..................... Heh! Kendi kurgumdur! Adri chat olmuyo! CHAT ADRI OLUYOR! Chat mar... More

BÖLÜM {2}
BÖLÜM 3
BÖLÜM {4}
BÖLÜM {5}
BÖLÜM {6}

BÖLÜM {1}

4.2K 236 820
By _pearl_beautiful_

Ara sokağın başında durdu adam. Tek istediği yeni doğacak kızının hayatı boyunca arkadaş olabileceği bir şeydi. Belki bir dost belki bir arkadaş olabilecek bir evcil hayvan. Ama hala ne alması gerektiğine karar verememişti. Kuş mu? Hayır. Çok fazla öter ve bir bebeğin uyuması için iyi olmaz... Balık mı? Bir balıkla yalnızca bakışabilir, hafızası 5 saniyede 1 resetlenen bir aptala ihtiyacı yok! Peki ya kaplumbağa? Sürekli olarak kaçabilir... Bir maymun? Belki de bir şempanze? Olmaz... Çocukları sevmeyen ve tüm ilgiyi kendilerine çekmek isteyen hayvanlardır. Ayrıca köşklerini de altüst eder... Ya bir köpek nasıl olur? Küçük yavru bir süs köpeği? Sürekli olarak onunla oyun oynar! Ya da bir kurt köpeği? Onu her zaman her şeyden korur! O halde küçük kızını hem koruyabilecek hem de onu eğlendirebilecek bir köpek almalıydı!

Şehirdeki tüm hayvan satan yerleri, barınakları gezmişti. İnternette bakmadığı yer kalmamıştı. Tek umudu burasıydı... Babasının eski bir dostu onu buraya yönlendirmişti. Eğer bu da işe yaramazsa yeni doğan kızını, süt annesine vericek ve büyüyüp bir genç kız olana kadar onu yanına almayacaktı. Tabi ki de bunu kendisi istemiyordu! Sadece zorunda kalmıştı...

Bir bebeğin, kocaman bir köşkte yalnız başına kalması isteyeceği son şeydi. Elbette hizmetçiler, aşçılar, bahçıvanlar, kahyalar ve daha bir çok görevli vardı evde. Ve hepsi de son derece sadık çalışanlardı. Ama hiçbirine biricik kızını emanet edemezdi... Kızının bir dosta, onun ailesi olabilecek ve onu koruyabilecek bir arkadaşa ihtiyacı vardı. Ve çalışıp işiyle meşgul olan ebeveynler bunu ona veremezlerdi. Onu her ne kadar sevseler de...

Adam ara sokağa girdi. Tamamen ıssız olan bu yolun sonuna kadar gitmesi ve çıkmaz sokak olduğunu anlaması gerekliydi. Ve gereken oldu. Adama, yolun sonundaki kapıyı çalması söylenmişti. Ama bu sokak 2 terk edilmiş eski fabrikaların duvarları arasında kalan bir çıkmaz/ara sokaktı. Karşısında tuğladan örülmüş bir duvar duruyordu ve yaklaşık 3 metre kadar yüksek gibi böünüyordu.

Adam öfkeyle elini cebine attı. Onu bu kadar işinin arasında bir de çıkmaz bir ara sokağa mı yollamışlardı yani?! Telefonunu cebinden çıkaracağı zaman, duvarda duran daha yeni fark ettiği kapı koluna bakakaldı. Az önce burda olmadığına emindi oysaki...

Yavaşça elini cebinden çıkarıp ilk defa gördüğü kapı koluna uzattı. Kolu kavradığı gibi duvarda bir kapı belirdi. Duvarla aynı şekilde görünüyordu ve yakından bakılmadığı sürece fark edilmiyordu. Adam kolu bırakmadan diğer eliyle kapıyı çaldı. Ve içerden bir ses gelmesini bekledi. 5 saniye içinde de biri 'Gel!' diye seslendi. Adam yavaşça kapıyı açtı ve içeri girdi.

Son derece ferah ve rahatlatıcı bir ortamdı. Onu buraya yönlendiren kişi buranın, aradğı her şeyi bulabileceği bir yer olduğunu söylemişti. Ama burası bomboş denilebilecek kadar sadeydi ve hiç kimse yoktu. Sadece yerde minderler ve bir dolap vardı. Uzun bir dolap.

''Kimse yok mu? Affedersiniz, buraya birisi akıyor mu?'' diye seslendi adam. Yanlış yere gelme ihtimalinden şüphelendi ve kapıya doğru geri döndü. Ama kapı orda yoktu. Ne kapı kolu ne de kapı...

''Neden misafirimiz olduğunu önceden söylemedin .....? Çok fazla misafirimiz gelmiyor, biliyorsun! Gelenlerin kıymetini bilmeliyiz, değil mi?'' Bir anda arkasından yaşlı bir adam sesi geldi. Arkasını döndüğünde gerçekten de yaşlı bir adam vardı. Boyu kendisinden kısaydı ve biraz sakalı da vardı. Çiçekli, kırmızı bir Hawaii gömleği vardı ve kapri bir şort giyiniyordu.

''Sen yeni doğacak kızına bir arkadaş arıyor olmalısın ha?'' diye sormuştu yaşlı adam. Adaö biraz şaşırmış, karşısındaki yaşlı adama dikkatle bakıyordu.

''E-Evet... Bir aile dostumuz beni buraya yönlendirdi. Acaba hiç yavru bir köpeğiniz var mı?'' dedi adam. Muhtemelen kim olduğunu babasının dostu bu adama söylemişti ve haber vermişti geleceğine. Yani en azından o böyle düşünüyordu.

Yaşlı adam güçlü bir kahkaha attı ve karşısındaki kişiye doğru ilerledi. Kendini tanıtıarak konuşmaya başladı.

''Ben Master Fu. Ve siz de Bay Dupain olmalısınız. Kızınızı hem eğlendirebilecek hem de koruyabilecek bir dost istiyorsunuz, yanılıyor muyum?'' Yaşlı adamın bu dediklerine epey bir şaşıran adam kafasını hemen 'Hayır' anlamında sağa sola salladı. Bunca şeyi nasıl biliyor olabilirdi ki? Bunları bu kadar detaylı kimseye anlatmamıştı oysaki.

''O halde tam kızınıza göre biri var burda.'' Dedi adam ve içeriye gitti.

''Biri mi?'' adam biraz anlayamamıştı. İstediği sadece bir evcil hayvandı.

''Evet. Daha 6 günlük. Babasını hiç görmedim. Annesi ise, ben onu bulduğumda doğurmak üzereydi. Doğum sırasında da vefat etti. Anne sütünden mahrum kaldı bu yavru da...'' Yaşlı adam elinde bir kutuyla geri geldi. Kutuyu çok sallamadan adamın önüne, yere koydu ve kutunun kapağını hafif araladı. Adamssa hayretler içinde kutunun içine bakıyordu.

''Avcunun içinen bile daha küçük bir kedi yavrusu vardı. Simsiyah kürkünün arasında parlayan, ra ara açılan orman yeşili gözleri belli oluyordu. Bu mu koruyacaktı kızını? Belki onunla oyun oynayabilirdi fakat çok güçsüz ve çelimsiz duruyordu. Adeta...

''Hasta mı? Neden bu kadar zayıf ve çelimsiz duruyor?'' diye sordu yaşlı adama. Gözlerini yavrudan bir an bile ayırmamıştı. Ayıramamıştı desek daha doğru olur. İçindeki küçümseyici şüphe, kalbinin derinliklerinde olan acıma duygusuyla ona bir baba şefkatiyle bağlandığını kendisinden bile gizliyordu.

''Hayır. Çok şükür ki sağlığı yerinde. Hatta gereğinden fazla sağlıklı. Anne ve baba sevgisini, şefkatini hiç bilmiyor. Onları tanımadığı halde onlara, özlem duyuyor ve her koşulda hayata tutunuyor. 5 gündür hiçbir şey yiyip içmediği halde son derece hiper aktif ve mutlu. Sadece bu gün birz yorulduğu için dinleniyor.'' Yaşlı adam karşısındaki baba adayının gözlerinde gizlenmiş olan duyguları okumuştu.

''Neden hiçbir şey yiyip içmiyor? Bu onun hasta olduğunu göstermez mi?'' Adam sonunda başını kaldırıp karşısındaki ihtiyar beyefendiye bakmış ve konuşmuştu. Yaşlı adam anlayışla gülümsedi ve yavru kediye baktı.

''Her memeli yavrusu anne sütüne muhtaçtır. Ve bu yavru sadece anne sütü istiyor. Eğer yakın zamanda bir anne şefkatiyle anne sütü içmezse... Ne yazık ki bu hayata daha fazla tutunamayacak. Hâlbuki bu kadar özel bir kedi 100 yılda 1 bulunan bir türdendi. Şimdi sadece bir kahramana ihtiyacı var ki gelecekte büyüyüp delikanlı olduğunda kahramanlık yapabilsin.'' Yaşlı adam kaşısındaki kişiyi onu alması için elinden geldiğince teşvik etmeye çalışıyordu. Çünkü onun gerçekten de ölmesini istemiyordu. Tamamen dürüst bir şekilde konuşup onu ikna etmeye çalışıyordu.

''Anlayamadım. Özel mi? Kahraman mı? Delikanlı mı?... Bu sadece bir yavru kedi değil mi?'' Adam hiçbir şey anlayamamıştı ve aklı bayağı karışmıştı.

''Bu sıradan bir kedi değil, efendim. Bu özel bir kedi ve zamanı geldiğinde bu özelliğini eğer iserse kendisi gösterecektir. Zaten siz de kızınızı koruması için normal bir evcil hayvan aramıyordunuz herhalde? Chat Noir kızınızı korumak için kendi canını bile verebilecek bir oğlandır. Ve eğer birisi onun kahramanı olacaksa bu kişinin sizin gibi baba şefkatiyle dolu birinin olmasını isterim.'' Diye de son sözünü söyledi yaşlı adam. Artık her şey adamın, baba şefkatine yenilip vicdanına göre hareket etmesine bağlıydı.

''Madem anne sütü olmadan yaşayamayacak... O halde onu nasıl kurtarmalıyız?'' Son sözleri yaşlı adamı mutlu etmişti ve artık emindi. Bu adam harika bir baba olacaktı. Hem kendi kızına hem de Chat'e...

''Eğer eşiniz de razı olursa, kızınıza verilen sütün 3te 1i ona yeter. Günde 3 öğün. Ayrıca ilk gün her tualeti geldiğinde onu kum kabının üstüne koyarsanız alışır... Kızınız, ne zaman doğacak?'' Yaşlı adam tüm talimatları verince kutuyu iyice açtı. O anda adam, yavru kedinin boynunda bir tasma ve tasmanın ucunda da sarı, top şeklinde bir zil olduğunu gördü.

''2 gün sonra sezaryen. Tasmayı değiştiremez miyiz?'' Adam tasmaya ve zile dikkatlice baktı. Son derece parlaktı.

''Hayır. Onu her ne olursa olsun çıkartmayın. Yoksa kötü güçler musallat olur. (tabiki de bununla Hawk Moth'u kastediyor! Tabiki de zili çıkarıcaklar! Mal mısınız siz?! Diğer türlü kitabın konusu ne olabilir ki?! Flskdnspomojpj)

''Pekala... Adı ne demiştiniz?'' diye doğruldu adam, çömeldiği kutunun önünden kalkarak.

''Chat... Chat Noir... Eeee? Alıyor musunuz?'' Yaşlı adam da ayağa kalkıp doğruldu. Kendisinin neredeyse 2 katı olan adama bakıyordu. Asıl yaşının aksine en fazla 90 yaşında gösteriyordu. Ki o da en fazla...

''Borcum ne kadar?'' Adam arka cebinden cüzdanını çıkarttı ve açtı.

''Yoo hayır! Borç morç falan yok! Sadece... Eğer bir şey olursa, ya da bir ihtiyaç, onu sadece bana getirin, olur mu?'' dedi yaşlı adam yerdeki kutudan kediyi alarak. Adam da başını olumlu anlamda yukarı aşağıya salladı.

Yaşlı adam yavru kediyi dikkatlice aldı ve kafesine koydu. İçeriye gidip birkaç parça da eşya topladı: yatağını, oyuncağını, biberonunu, büyüdüğünde kullanması için yemek, su ve süt kaplarını vb....

''Size iyi günler. Bir ihtiyacınız olursa ben hep burdayım.'' Diye beyefendiyi yolcu etti yaşlı adam, tekrardan beliren kapıyı açarak. Adam her şey için teşekkür edip çıktı. Ve evinin yolunu tuttu.

Continue Reading

You'll Also Like

885K 70.9K 14
arkadaşlarıyla birlikte orduya katılan jungkook, ilk görüşte etkilendiği komutan kim taehyung'a cinsel içerikli mesajlar atmaya başlar. taekook, tex...
16.5K 1.7K 39
Jisung,yanlış zamana denk gelen kızgınlığı yüzünden Lee Minho ile birlikte oldu. Omegaverse & MinSung ✪✪✪
98.8K 7.5K 38
sadece erkeklerin olduğu bir üniversitede gay yönelimin odağı ve tüm dikkati üzerine çeken Jungkook, bu durumdan sıkılan ve onu bu rahatsızlıktan ko...
159K 16.8K 53
Jungkook, erzağının bitmesiyle kendine yiyecek birşeyler ararken, Taehyung'un liderlik yaptığı bir küçük bir şehirle karşılaşır. Jungkook, açlığını d...