AŞKIN MATEMATİĞİ (Askıda)

By GzmBlc

25.1K 1.4K 536

Aşka virgül konulmaz. Konulursa yarım kalır. Aşka nokta da konulmaz. Konulursa yitik kalır. Aşka en iyi üç... More

TANITIM
2. Bölüm
3. Bölüm
4. Bölüm
5. Bölüm
6. Bölüm
7. Bölüm

1. Bölüm

5.4K 231 123
By GzmBlc


Multimedia'da Alper var. İlk bölümümüz de onun ağzından. Keyifli okumalar dilerim.

AŞKIN MATEMATİĞİ
--- BÖLÜM 1

°°°

Gözlerim yine benden izin almaksızın uzaklara dalarken, içime çöken -aslında hiç dinmeyen- hüznümle bir başımaydım. Yalnız. Yapayalnız.

Aslına bakılırsa, daimi mutsuzluğumla, bir nebze olsun dinmeyerek kendini bana sürekli hatırlatan yürek sancımla, susmak nedir bilmeyen vicdanımın sesiyle çok da yalnız sayılmazdım. Bana refakat edişleri beni tabii ki mutlu etmiyor ama en azından yalnız olmadığımı ve aklımın hâlâ daha yerinde olduğunu göstermiş oluyorlardı. Zira bu kor misali yakan hasretim, bir gün aklımı başımdan alacak diye korkmuyor değildim. Kimbilir, belki çoktan almıştı da haberim yoktu...

Dertli bir iç geçirirken gözlerimi yumdum. Ne denli büyük bir hata yaptığımı saniyeler içerisinde anladım. Yine belirmişti işte orada. Yine yanımda olmasa da, ben buradayım Alper der gibi güzel ve inandırıcı şekilde gülümsemişti. Hatta o eşsiz gülümsemesinden sunmuştu. Uzağımda olsa da, yanı başımdaymışçasına.

Ah Gökçe. Gökçe'm... Yılda bir kez gelen Mayıs'ın, yılda bir kez gelen 11'indeyiz. Seni seviyorum sözcüklerinin dilimizden yuvarlanıp kalbimize düşüşünün, bir iken biz oluşumuzun sekizinci yıl dönümü.

Fakat aynı zamanda senden uzakta, sensiz geçen dördüncü yılın da dönümü. Her saniyesi başka zehir, her saniyesi başka mutsuzluğa sahne olan koskoca dört yıl... Söylemesi dile bile kolay değil ki, yaşaması bu yüreğe kolay olsun.

Bugün, yine gözlerin doğuyor gözlerime. Yine gülümsüyor ve -hayal olduğunu bilsem de- gülümsetiyorsun. Gülüşünle bir güneş gibi içimi ısıtıyorsun; çekildiğin anda ise iliklerime varıncaya kadar yokluğunla titretiyorsun.

Çok zor. Sensizlikle başa çıkmak, seni bıraktığım o anı hafızamdan silip atmaya çalışmak, vicdanımın sesini bastırmak gibi saçma bir uğraşa soyunmak... Olmuyor, hem de hiç olmuyor.

Bu dört senenin tek bir anında bile kızgınlığım, sevgimin önüne geçmeyi başaramadı. Görünen o ki, başaramayacak da. Peki, şimdi ne olacak?

Sana gelen yollar kapalı çünkü ben kapattım der, kendimi avuturdum hep bir şekilde. Ama şimdi değil. Şimdi sonuna kadar açık yollar. Şimdi bir yol göründü bana, Gökçe. Bahanelerimin önünü kesecek bir yol. Üstelik senin yanına, beni tam senin karşına çıkaracak bir yol. Ama sorun şu ki... Cesaretim pek bir noksan. Hani isimlerimiz kişiliğimizi yansıtırdı? Ya bu fikir yanlış ya da Alper isminin anlamlarından birinin cesur olduğu... Zira ben, bir korkaktan fazlası değilim.

Yerimde doğrulup sırtımı yatak başlığına yasladım. Komodinin üzerindeki fotoğrafımıza uzandım. Artık her bir noktasını ezbere bildiğim fotoğrafa ama daha çok onun o masmavi gözlerine bakarken, kalbim apaçık bir kararlılıkla gitmelisin diye çarpıyordu. Aklımsa, dur, biraz daha düşün diye temkinlilikle diretiyordu.

Gözlerinin mavisi göz kırpıyordu bana. Gülerken her zaman olduğu gibi gözleri kısılmış, aralık dudaklarından dişleri meydana çıkmıştı. Kıvırcık koyu kahve saçları, omuzlarından aşağı dans eder gibi salınmıştı. Üzerindeki çiçekli mor elbisesini tamamlayıcı şekilde sürdüğü allık ve biz de buradayız diye adeta haykıran çıkık elmacık kemikleriyle öyle güzeldi ki, ömrümde onun kadar güzel bir kadın görmemiştim. Görmeyeceğime de emindim. Çünkü bu gözler, ona ihanet edemeyecek kadar sadıklardı. İstese de dönüp başkasına ona baktığı gibi bakamıyor, başka kimseyi onun kadar güzel bulamıyordu. Haksızlar mıydı? Hayır. Yoktu ki ondan güzeli.

Bu sırada düşüncelerimi bölen sese, yani telefonumun çalmaya başlayan zil sesine, sinir mi olsam yoksa minnettar mı kalsam bilemedim. Uzanıp, kim olduğuna bakmaksızın cevaplandırdım. "Efendim?"

"Kardeşim, n'aber? Karar verebildin mi, merak ettim. Biraz heyecan yapmış da olabilirim tabii."

Oğuz'du. Şu dünyada gözüm kapalı güvenebileceğim tek dostum.

"Veremedim," dedim, ellerimi saçlarımın arasına daldırırken. Sonra kararlılıkla ekledim. "Sen benim can dostumsun, Oğuz. Dürüst olmak istiyorum."

"Ol kardeşim. Ben de böylesini isterim zaten, biliyorsun."

"Aklımla kalbim savaş halinde. Biri gelmem için çırpınıyor, diğeri kalmam için. Biri git artık, bitsin bu hasret diyor; diğeri madem bırakıp gelebildin, kalmayı da bileceksin! Anlayacağın kafayı sıyırmam an meselesi, gerçekten çıldıracağım!"

Hattın diğer ucu bir süre sessiz kaldı. "Bak, güzel kardeşim. Ben de dürüst olacağım şimdi."

"Ol bakalım."

"Bunca yıldır aranıza hasret koyduğun sana hâlâ yetmedi mi, bilmiyorum. Bu kadar severken oralarda nasıl durabiliyorsun, onu da bilmiyorum. Hele de bunca yılın üstüne Gökçe gibisini rahat bırakan adamlar var mı sanıyorsun da geldiğinde her şey eskisi gibi olur düşüncesinin rahatlığındasın, onu hiç mi hiç bilmiyorum ve anlamıyorum..."

Duyduklarım kanımı kaynatacak, alnımdaki damarı şiddetle attıracak kadar tehlikeliydi. "Ne demek bu?" diye resmen hırladım. "Açık konuş."

"Oğlum sen harbi aptalsın ya, diyecek bir şey bulamıyorum artık..."

"Oğuz! Geveleme! Biri mi var, söyle."

"Oradan konuşmakla, sinirlenip atıp tutmakla olmuyor abiciğim. Gökçe'yi başka bir adama kaptırma fikri çok korkutucu geldiyse, durmazsın oralarda. Gerçekten seviyorsan gelir, sahip çıkarsın sevdiğine. Tutar kolundan, kendine gel deyip sarsarsın... Neyse, benim söyleyeceklerim bu kadar kardeşim. Gerisi sana kalmış. Hadi hayırlı geceler olsun."

Bir başıma kaldığımı bildiren dıt dıt sesi gelirken, zihnimde devamlı yankı bulan cümle ortadaydı.

Tutar kolundan, kendine gel deyip sarsarsın.

Neden, ne diye sarsacaktım? Neden kendine gelmesini söyleyecektim? Yoksa hep korktuğum ama hiç düşünmek istemediğim o ihtimal miydi gerçekleşen? Hayatında başka biri mi vardı? Başka biri mi bakıyordu ona, benim baktığım gözle?

Ya öyleyse... Kalbinde ben yok muydum artık o zaman? Belki de hiç olmamıştım?

Hayır, hayır. Hiçbir şey değilse bile, giderken, onu arkamda bırakırken, gördüklerim de duyduklarım da yalan olamazdı.

Gitme, demişti. Gözlerinden boşanan, yüreğime cam batma hissini uyandıran o yaşlarıyla. Her şeyden bihaberken, "Gitme," demişti. "Birlikte olduktan sonra şeyin üstesinden gelebiliriz Alper, yalvarırım gitme."

Ama ben ne yapmıştım? Kendimce haklı sebeplerim de olsa, öfkem o an boyumdan büyük de olsa, gitmeyi seçmiştim. Şimdi de durmuş, bana olan aşkını sorguluyordum. Sorgulanacak aşk, asla onunki değilken...

Bedenimi yatağa bırakıp, odağını çoktan kaybetmiş gözlerimi tavana dikerken, kararımı vermiş olmanın dinginliğini yaşıyordum artık. Uzun bir maratonda koşmuşum gibi kuvvetle çarpan kalbim durulmuş, hatta her bir hücrem uzun bir zamanın ardından gelen bu sakinliğin tadını çıkarmaya başlamıştı.

Dönecektim.

Evet. Ne pahasına olursa olsun dönecek ve yaptığım, yaptığımız yanlışları düzeltebildiğim kadar düzeltecek ve tüm engelleyici unsurlara rağmen bizim yalnızca birbirimize ait olduğumuzu gösterecektim. Kendime, ona ve tabii ki diğerlerine!

Oğuz'un bahsettiği gibi üçüncü bir şahıs da varsa şayet, ona ancak üçüncülükle yetinebileceğini, daha fazlasını istiyorsa avucunu kendi tükürükleri içinde bulacağını net bir biçimde gösterecektim.

Bekle beni Gökçe. Önce tüm engellere rağmen seni geri kazanmaya, sonra da o engelleri önümüze dizen kim varsa hepsiyle tek tek hesaplaşmaya geliyorum. Biraz geç bir dönüş olsa da bu, bil ki, dört yıl öncesinden çok daha güçlü bir Alper bulacaksın karşında. En çok da sana beslediği sevdasıyla daha güçlü, daha yıkılmaz bir Alper Yılmazer.

Şimdi onlar düşünsün.

------

Soru1: Alper Yılmazer karakteri sizi de, beni etkilediği kadar etkiledi mi acaba? ❤

Soru2: İkinci bölüm Gökçe'nin ağzından olacak. Alper bırakıp giden olmasına rağmen bu durumdayken, sizce o nasıl bir durumdadır? Hasret dolu veya unutmuş?

Soru3: Soru bulamadım yahu. :) Bölümü beğendiniz mi diyeyim madem. :)

İnstagram: gzmblchikayeler

Continue Reading

You'll Also Like

824K 35.8K 58
Küçüklükten beri birbirlerinden kedi köpek gibi nefret ettiler. Nihayetinde köpek kediye aşık oldu. #Texting Romantizm'de 2 ^^
621K 25.7K 44
30-50k izlenen Yağız her gün yayın açar, Sohbet eder ve korku oyunları oynar. Işıl ise o yayıncıya aşık bir kızdır. Işıl habire yağıza Instagramdan y...
123K 9.8K 17
"Abin falan dinlemem. Eğer o odaya gelirsem, sabaha kadar çığlık attırırım sana."
2M 32.8K 54
- Ahh...abim gelicek yapamayız.. Üstümdekileri delice yırtarak çıkardı. - Abini boş ver gece. Bugün gelmeyecek güzelim Erkekliğini boxer'ından çıkar...