Len Priatelia:: HH ✔

Mionicchi tarafından

100K 8.1K 4.2K

Dalgaların taşlara vurduğu bir mağaraydı ihtiyacımız. Biribirimizin nefesine aç, dokunuşlarına bağımlıydık... Daha Fazla

Önsöz
1. Bölüm
2. Bölüm
3. Bölüm
4. Bölüm
5. Bölüm
6. Bölüm
7. Bölüm
9. Bölüm
10. Bölüm
11. Bölüm
12.Bölüm
13. bölüm
14. Bölüm
15. Bölüm
16. Bölüm
17. Bölüm
18. Bölüm
19. Bölüm
20) Final
Yorumlar ve EunRi Özel

8. Bölüm

3.6K 371 74
Mionicchi tarafından

Şatafatlı bir hayatımız, büyütülecek sorunlarımız yoktu bizim. Birbirimizi seviyorduk. 'Arkadaşça' da olsa birbirimizi herkesten çok seviyorduk. Annelerimizden ve sevgililerimizden çok birbirimizi öpmeyi seviyorduk.

Salak şakalar yapmayı, tüm gün beraber uyuyup tembellik yapmayı, bilgisayar oyunları oynayıp birbirimizle yarışmayı, içmeyi ve cozutmayı.

Bunların hepsini, beraber yapmayı severdik biz.

Yalnız olduğumuzda uykusuzluktan gözlerimiz şişerdi ancak birbirimizi bulduğumuzda rahatlar ve nerede olursa olsun yine beraber uyuyakalırdık. Bu bazen derslikteki bir sıra da , bazen otobüste veya bazen bir kafede bir sürü sipariş verip hiçbirini yemeden birbirimizin omzunda olurdu.

Ne olursa olsun tenlerimiz birbirine değmeden duramazdık.

Birbirimizin en iğrenç hallerini bile görmeye razıyken ayrı kalmaya dayanamazdık.

Şimdiyse tanıyamıyordum onu... 9 yılımı beraber geçirdiğim adam. Sevdiğim, aşık olduğum ve arzuladığım adam, şimdi bir başkası haline gelmişti. Neydi onu bu hale getiren, ben miydim? Sadece birkaç günde değişmesi mümkün müydü?

Komikti. Yani gerçekten komikti.

Sokak arasında çöp tenekesinin üstüne otururken deli gibi kahkaha attıracak kadar komikti.

Evet, Kai ile iyi şeyler yaşamamıştım belki ancak bunu böylesine büyütmesine anlam veremiyordum. Nereden bakarsam bakayım mantıksızdı. Eun Ra için bu kadar kızmış olsa, onu benim yanıma yaklaştırmazdı. Ama aksi gibi onu çalıştığım kafeye getirmiş gözlerimin önünde yemişti.

Bunu cinsel açıdan tahrik edici mi bulmalıydım? Yoksa Eun Ra sahipli diye ona bakmaktan kaçınmalı mıydım?

Ne olursa olsun o kıza o gözle bakmayacağımı bilmesi gerekirdi.

Ve ne demişti? 'Eun Ra için dövmüyorum seni' Ya ne için dövmüştü beni? Aklım o kadar karışıktı ki mesai bitimine kadar çöp tenekesinin üstüne tüneyip düşünerek ağladığımı fark etmemiştim. Kai kıyafetlerimi bir torbaya koyup elime verdikten hemen sonra ayrılmıştı yanımdan.

Büyük olasılıkla uğraşmak istememişti ve haklıydı da.

Bende tünediğim yerden elimdeki poşetle ayrılırken nereye gideceğimi düşünüyordum. Yurda gidemezdim, Yeri'nin şefkati iyi gelebilirdi ancak onun aklını bulandırmak da istemiyordum. Aklıma gelen fikirle bir taksi tuttum ve ardından halen üstümdeki garson kıyafetiyle durmama aldırmadan terminale geldim.

Bilet alırken bile yarını düşünmemiştim, kapıyı çaldığımda tedirgin olup neyi söyleyeceğimi bilmediğim gibi. Beni önce şaşkın, ardından gülen suratıyla karşılayan kadını gördüğümde sıkıca sarıldım.

Sehun'un annesi ne olursa olsun çok soru soran bir insan değildi. Sadece 'canım istediği için geldim' bahanesine ayak uydurmuş önüme ziyafet sofrası hazırlatmıştı. Bay ve Bayan Oh ikisi de beni neşeli bir şekilde ağırlarken konuyu sonunda Sehun'a getirmişlerdi.

Ağladığım, şişmiş gözlerimden anlaşılıyordu tahminimce. Sadece 'o yurtta' demiştim ve izinlerini isteyip Sehun'un odasına ilerlemiştim. İhtiyacım olan buydu. Annem ve tatlı kahkahası da güzel gelebilirdi ancak soracağı soruları göze alamamıştım. Yeri'ye gitmek şimdilik iyi bir fikir değildi bu yüzden en iyi seçenek Sehun kokulu bu yataktı.

Onsuz uyuyamıyordum. Elimde olsa kokusunu parfüm yapar cebimde gezdirirdim. Kokusunu tenimden eksik etmezdim ancak yapamıyordum. Ve şimdi ondan ayrıyken mantıklı düşünebilmem için onun kokusuna ihtiyaç duyuyordum.

Ayıcıklı nevresim takımıyla donatılmış tek kişilik yatağa girdiğimde içimi kaplayan huzur kalbimi yakmıştı. Tavandaki yıldızlar birbir gözlerime giriyordu sanki. Onsuzluk öyle bir şekilde kaplamıştı ki benliğimi ağlamamak için sıktığım gözlerim, dudaklarım ve yumruklarım sonunda sinir boşalmasıyla açılıp hıçkırmaya bırakmıştı yerini.

İsmini fısıldayarak ağlamayalı uzun bir süre olmuştu.

Sevgimi içimde tutmayıp defalarca onu sevdiğimi haykırmayalı uzun bir süre olmuştu ve bunların hepsi genelde Sehun'un olmadığı zamanlarda duşta olurdu. Şimdiyse onun kokusuyla dolup haykırırken ailesinin duymaması için uğraşıyordum.

Beraber tavana taktığımız yıldızlar, beraber uyumayıp bütün gece sohbet ettiğimiz bu tek kişilik yatak ve kaç yaşına gelirse gelsin değiştirmediği ayıcıklı halısı. Hepsinin ayrı yeri vardı. Özellikle bu ayıcıklı halının üzerinde bir oyun sonucu yaptığımız ateşli öpüşme. Her şeyiyle, hey ayrıntısıyla aklımdaydı.

Bir dram filmi değildi ya da sonu mutsuz bitecek bir hikaye. Elbet barışacaktık. Eninde sonunda ya o ya da ben dayanamayacaktık. Ancak açılan yarayı unutmayacağımı biliyordum. Beni bir başkası için nasıl silip attığını görmek kırılan kalbimi her gün daha fazla kırıyordu.

Arkamı dönüp komodinin üzerindeki çerçeveye baktım. Üniversitenin ilk yılında yaptığımız kampta çekilmişti. Herkes sarhoş, kamp ateşinin önünde poz verirken biz arkada birbirimize sarılıyorduk.

Herkesin ayıpladığı, hatta bazılarının ahlaksızca geçtiği dalgaları umursamadan elimizdeki bira şişeleri ve bulanık aklımızla sadece birbirimize sarılıyorduk.

Sonunda ağlayarak uyuklamaya başladığımda elimdeki çerçeveyi koynuma gömdüm ve tam bir uykuya bıraktım kendimi. Onun kokusunda, onun yatağında ve onunla mutlu olduğumuz bir fotoğraf çerçevesiyle mutlu olduğumu umduğum rüyalara atmak istedim kendimi.

*

"Luhan, bebeğim?" Bayan Oh yatağın kenarına oturmuş saçlarımı okşarken gözlerimi açtım. Elimdeki çerçeve görünüyordu. Utancımla aldığım yere koydum ve yüzümü gözümü elimin tersiyle temizleyip ona baktım.

"Az önce Sehun aradı" Gözlerim büyürken yatakta doğrulmuştum hemen. "Ne dedi?" Korkuyordum, neyden korktuğumu bile bilmeden. "Burada olup olmadığını sordu. Dün herkesi -ki buna annen de dahil- tanıdıklarını aramış" Korkuyla tamamen doğrulurken üstümdeki önlüğü çıkardım.

"Ve?" Papyonumu çözüp poşetten diğer kıyafetlerimi çıkarırken korktuğum ses doldurdu kulaklarımı. "Minik Luhan!" Annem odaya girerken elimdeki kıyafetleri yere düşürmüştüm ve onları geri kaldırırken elimden hepsini alıp Sehun'un ayıcıklı yatağına atmıştı.

"Bana neler olduğunu açıklayacak mısın küçük bey?" Annem ve soruları... Korkulu rüyamdı. Önce şaşkınlığımı attım daha sonra da gülümseyerek ona sıkıca sarıldım. "Özlemişim" sessizce söylerken sesimin titremesini engelleyememiştim.

İşte gereken şeylerden bir diğeri, annemin kucağı ve tatlı sesi.

"Daha sonra anlatabilir miyim?" Anlayışına sığınıp söylediğimde olgunca gülümsedi. Çıkan kırışıklıklarından öptüm onu. Tamamen kendi kıyafetlerimi giydiğimde berababerlerinde odadan çıktım.

"Sehun, sinirliydi Luhan. Aramak istersen?" Bitmemiş cümlesini soru şeklinde bitirdiğinde Bayan Oh, aceleyle başımı olumsuz şekilde salladım. "Hayır gerek yok döneceğim bugün." Bana tek kaşını kaldırmış bakarken, Bay Oh yakın gözlüklerinin üstünden bana bir bakış attı.

Sanki her şeyi biliyormuş gibi bakan gözleri yerimde kıpırdanmama neden olsa da bir şey demeden haber okuduğu tabletine döndü. Rahat bir nefes alırken annem bir yandan bir şeyler anlatıyor bir yandan beni yediriyordu.

Sonunda iki sevdiğim kadının elinden kurtulduğumda poşetimi de alıp ayakkabılarımı giymek için yollandım. "Erken gidiyorsun" Annemin hayal kırıklığı dolu sesi beni üzse de tekrar geleceğime dair ikna ettikten sonra dönmek üzere terminale gittim.

Daha fazla dersten kalmamak için önce okula uğradım. Fakültede onunla karşılaşacak olmayı umursamadım. Dersliğe girdim ve her zamanki sırama oturdum. Sehun yanımda hiç bir şekilde bana bakmadan dersi dinliyordu ya da beni görmezden geliyordu, bilemedim.

Ben telefonumla oynarken Profesör Park konuşan, dersi dinlemeyen öğrencilere inat bir şeyler öğretmeye çabalıyordu ve doğrusu takdire şayandı bu davranışı. Adam hakkıyla kazanıyordu.

Kendimi saçma düşüncelerle oyalarken Sehun yüzünü döndürüp benden yana baktı. Üstümde hissettiğim gözlerine kendi gözlerimi diktiğimde, yüzünü çevirmedi ve bakmaya devam etti.

Normalde bu bakışmadan mutlu olabilirdim ancak kahveleri öyle derin anlamlarla bakıyordu ki çekinmeden edemedim.

Onun gözlerine bakarken kolumu sıranın üstüne dayayıp uyku modumu aldım. Yavaşça gözlerim kapandı yine de bakışları üzerimde kalmaya devam etti ve sıcak elleri saçlarımı bulduğunda yaşattığı mutluluğu tüm hücrelerim hissederek halay çekmeye başladı. Onun kokusuyla, onun bakışları altında.

*

*Bu attığım son çift bölüm olabilir... Sınav haftasındayım ve sonrasında da memlekete döneceğim. Derken yeni bölüm yazamayacağım. Dolayısıyla, çifter çifter bölüm atıp elimde biriktirdiklerimi bitirmek istemiyorum. Anlayacağınız diğer bölüm haftaya :>  

Okumaya devam et

Bunları da Beğeneceksin

20.1K 1.7K 30
Uyarlamadır. Konu birliği için ilk sezonu okumanız gerekmektedir.
45.7K 1K 51
NIS'in en iyi ajanı Kwon Taekjoo, Rusya ve Kuzey Kore'nin gizli işbirliğiyle yaratılan ölümcül bir silah olan 'Anastasia'nın kimliğini ortaya çıkarma...
145K 13.2K 22
taehyung ve jungkook birbirlerinin yan komşularıydı. there is no other universe then, stay with me texting + instagram 03.02.24 This fiction is dedic...
8.2K 936 18
7 kişilik oluşturulan saldırı timi her geçen gün daha da artan risk ile hayatlarını pahasına görevlerini yaparken 6 senedir beraber büyümüş bir bağa...