Bebeğim

By happyvisionary

67.8K 4.5K 320

~Bir adet baba, bir adet yar, bir adet sevgili olmanı istiyorum.. Seni İstiyorum!~ "merhaba, boşmu?" kadın g... More

- Başlangıç -
2.bölüm - boxerın gözüküyor
3. bölüm - misafir
4.bölüm - deli
5. bölüm - O'ndan bana
6. bölüm - sarhoş
7.bölüm - takıntı
8. bölüm - odama bağlarım seni
9. bölüm - dengesiz herif!
10. bölüm - anlaşma
11.bölüm - deniz kirlendi
12. bölüm - sevgi
13. bölüm - aşkıma
14. bölüm - kıskanç sevdiğim
15. bölüm - saçlarımdan öptü
16. bölüm - hastane çıkışı
17. bölüm - kırgınlık
18. bölüm - rüya
19. bölüm - kavga
20. bölüm - evlenelim mi?
21. bölüm - gidiş
22. bölüm - geri dönüş
23. bölüm - koca
24. bölüm - baba dedi
25. bölüm - hazırlıklar
SON

1.bölüm - sizi istiyorum

5.5K 192 8
By happyvisionary

Merhaba.  İlk bölüm inşallah bol beğenili bir hikaye olur canlarım.

Sabahtan beri yazıp siliyordum. Sonunda tamamladım. Destekleriniz bekleniyor ❤

Ayrıca başlangıca yapılan yorum ve voteler için çoooook teşekkürler.  Sizleri seviyoruuum.  Keyifli okumalar.😙

Mahalledeki kadınlar evin içine bomba gibi düşmüştü sevda hanım için.

Bir sağına,  kucağında kedisiyle oynayıp, karnını okşayan tabiri caizse 'deli' kızına, bir de solunda oturan geçen sene aşk evliliği yapmış, tam anlamıyla 'ev kızı' olan meleğine baktı. Birde şu an bilmem kaçıncı kızı götüren oğlunu düşündü. Kesinlikle zeynep kadar kaçıktı o da. Sevda hanıma göre okula okumaya değil, artistlik yapmaya gidiyordu. Yoksa bir buçuk saate hazırlanmasının, iki senedir aynı sınıfta olmasının başka açıklaması olabilirmiydi?

Derin bir nefes alıp karşısındaki komşularını süzdü. Ellerindeki tabaklardan börekleri, sarmaları götürürken bir gözleride deli kızındaydı.

"Anam sevda, bebek beş aylık diyorlar doğru mu kız?" ellerini dizlerine vurup vurup, sallanan hatice teyze mahallenin ayaklı gazetesi,  dedikodu kazanıydı.

"ula hatçe bu paçiyi, elun uşaklaru kapilara  kisturmiş diyiler. Duydunmini?" mahallenin edeplisi, kardenizli emine teyzede konuya dahil olmuştu.

"yook kızz.  Annesinin yanında konuşmayın şöyle ayıp ayol" ortada böyle bir konu varken kıvrak zehra dururmuydu?  Durmazdı. Dursa menopoza girer yaşanırdı alimallah.

"zeynep, içeriye!" dudaklarını büzüp annesine baktı. Neden kızmıştı ki şimdi. Alt tarafı olmayan bebeğini seviyordu.  E ama olmayacak değildi ya. Eninde sonunda olacaktı.

Sevda hanım ellerini yelpaze niyetine kullanıp kendine serinlik yapmaya başlamışken Elif yerinden kalkıp annesine bardaktaki suyu uzattı.

"Al anneciğim iç, sakinleş" sevda hanım suyu yavaş yavaş içerken hanımlar konuşmalarına, sanki tek başlarınaymış gibi devam etmeye başlamışlardı bile.

"habu kız içunda kisir diyile.  Doğrimidu?"

"yok emineciğim, ben kocasında bir şey var diye duydum"

"yok anaam.  Bunlar geceyi tutturamıyorlarmış. Bilgi sağlam kaynaktan" hatice teyze tabağındaki son böreğini ellerini kullanıp ağzına tıkıştırdı. Yağlanan parmaklarını da bir güzel yalayıp tabağı sehpaya bıraktı.

"Anam ellerinize sağlık. Kim yaptı bunu?" sevda hanım ağzını açmışken hanımlar yine iş başındaydı.

"sevda yapmıştır kim yapacak ayol!"

"yok kız. Elif börekleri çok güzel yapar o yapmıştır kesin"

"ay susun. Dün ben gördüm. Şu deli yaptı böreği" deli? Adını dahi bilmediği teyze ona  deli mi demişti?

"Ayyh! Yeter ya!" kedisini yere bırakıp ayağa zıpladı zeynep. Tabiki deli değildi. Herkes öyle düşünüyordu ama olsundu. Böylelikle daha kolay bir yaşam sürüyordu. Örneğin ekmek almak için bakkalda sıraya girmek zorunda kalmıyor, deli denip ilk sıra ona veriliyordu. 

Hayır, onlar annesi gibi gerçekten deli damgadı vurmuyorlardı tabi. Sadece sağı- solu belli olmayan biriydi. Ve bunu iyi değerlendiriyordu.

"kız ayol ne oldu? Ben dedim size kıza deli söylemeyin diye. Alındı işte"

"teyzeciğim anlatamıyorum ama ayarlarımla oynamayın benim! Patladım mı mahalleye giremeyeceksiniz he!" ani patlamayla geriye çekildi kıvrak zehra. Ona göre en masumları kendiydi (!)

"ayol ben ne yaptım. Şunlara kızsana. Aaa"

"ayh hala ayol diyor ya! Teyzeciklerim,  canlarım bizim evden size ne be?! İster hamile olurum,  ister kısır size ne! Ayrıca sağlam kaynaklardan bilgi alan hatice teyze,  yirmi sene önce memelerin sarkmasın diye iki günlük bebeğini emzirmediğini biliyoruz. Ama bir şey söylüyormuyuz hayır! Artık ne gibi fantezilerin varsa, bilemeyeceğim"

Kız,üzerindeki sitresi, yorgunluğu atmış.  Yerdeki minik kedisini kucağına alıp tekrar oturmuştu kanapesine. Evdeki kadınlar bir bir giderlerken, içten içe kahkahalar atmaya başlamıştı. E ama dayanamamıştı ne yapsaydı? Bulmuşlardı iyilik böcüğünü üzerine gidip duruyorlardı. 

Ablası, zeynepin böcüğü. Tüm iyi huyları barındıran Elif. Kimseye kızmak istemiyor ve asla kızmıyordu. Kalbini kıranlara mı ne yapıyordu? Bununda bir çözümü vardı tabi ; zeynep. Asla böcüğünü ezdirmezdi. Onun bağıramadıklarına bağırır, kızamadıklarına kızardı.

"zeynep, çok ayıp oldu"  başını kaldırıp göz ucuyla ablasına baktı, gözlerini devirdi.

"ben mi söyledim bebeğini emzirme diye. Emzirseymiş" 

"belki hastalığı falan vardı.  Keşke öyle söylemeseydin "

"bu kadınların hepsi hasta böcüğüm. Psikolojileri bozuk."

"zeyneep,  nasıl bir hayatları var bilemeyiz"

"pofff.  Amma konuştun he. Onlar böcüğümün hakkında atıp tutarken iyi. Ben söyleyince kötü öylemi? Canım ablacığım kusura bakma ama burak hakkında bile olsa konuşturmam onları."  dediğinde tebessüm etti Elif . Burak ve Zeynep iki kardeşler ne kadar birbirlerini yese de asla birbirlerine laf kondurmazlardı.

"biri benden mi söz etti?" Burak  da odaya dalınca tamamlanmışlardı.  Şimdi Elif'in cinnet geçirme vaktiydi. Ama asla bunu biricik kardeşlerine belli etmezdi.

"benim gerizekalı kardeşim nerede acaba diyordum ki sen geldin canım. Hiç hoşgelmedin,  neden geldin?" zeynepe gözlerini devirip ablasının ayaklarının dibine çöktü.

"aramızda onbir ay var.  Aynı yaştayız deli'm." ikiz değillerdi.  Ocağın birinde - yılbaşında- doğan zeynepin ardından, aynı yıl aralığın yirmi beşinde doğmuştu burak.

"offff gıcık oluyorum sana! Gı-cık!" yerinde debelendi zeynep. Öyleki kedisi bile kaçmıştı kucağından. 

Abla olmak gibi bir derdi yoktu. Ama bazı zamanlar oluyordu ki zeynepi deli ediyordu.

"neyse aşkım seninle sonra uğraşacağım. Ben biricik ablama, prensinden haberler getirdim"

"ne haberi burak? Bir şey mi oldu Erdinç'e?"

"sakin matmazel. Kralımız iyi. Ben sana minik bir sır vereceğim"

"kesin aldatıldın böcüğüm. Bunun vereceği haberden hayır gelmez" gözleri dolmaya başlamıştı Elif'in. Uğruna canını bile verebileceği adam böyle bir şey yapmazdı değil mi?

"aman zeynep! Kes sesini."

"bana sesini yükseltme burak!"

"saçma saçma konuşma sende!"

"sen zaten hep doğru konuşursun ya canım, pardon ya"

"durun atışmayın.  Söyle burak ne oldu?"

"şimdi ben eniştenin yanından geliyorum da ablacığım"

"evet"

"aslında boşver ya. Enişteye onu satmayacağıma dair söz verdim."

"a-"ablasının sözünü kesti burak.

"tabi senin kaç para verdiğine bağlı"

" kaç verdi erdinç?"

"bi iki yüzlük attı ama kocan çok pinti be! Adamın koca koca şirketleri,  binaları var. Vere vere bunu verdi."

"yuh!  Daha ne versin burak. Ablacığım bakma sen buna ya. Sömürür bu seni" burak sırıtırken zeynep gözlerini kısmış ona bakıyor, elifse masum bakışlar atıyordu.

Ne yapsın, biricik kocacığı için verecekti.
Çantasını alıp içinden üç tane yüzlük çıkartıp burağa uzattı. Aksi takdirde asla söylemezdi ne olduğunu, Elif de meraktan çatlardı.

"abla ya sen kocandan cimri çıktın. Artır parayı" bir şey söylemeyip cüzdanına döndü. Köşeden bucaktan çıkaracaktı başka çare yoktu.

"burakcığım saçmalama. Ablam banka mı canım?"

"benim öyle kocam olacak değil banka şifresiz kasa olurum be!"

"tamam. Bunu da al burak" elindeki yüzlüğü de burağa verince cüzdanında daha parası kalmadığını anladı.  Ama zaten kocası gelecekti. Gelecekti değil mi? Sahi Burak kocası ile ilgili ne söyleyecekti ona?

"abla ya. Dörtyüzcük mü?"

"ama burak daha param yok ki. Bak" dudaklarını büzerek cüzdanını uzattı elif. Zeynep dayanamayacağını anladı. Böcüğünü yapılan eziyetin farkındaydı.

"aaa yeter be! Ver şu paraları bana!" diye bağırıp burağın üzerine yürüdü. Sonunda biricik kardeşini duvara kıstırmıştı.

"zeynep uzaklaş benden bak, annemi çağırırım."

"ay canııım.  Çağır ne olacak! Ver bana şunları!"

"zeynep önemli değil ablacım. Artık söylesin ne oldu Erdinç'e" diyince ablasına döndü sinirle.

"ya bir dakika dururmusun?  Ben şimdi her ikisini de alacağım" kardeşinin önünde avucunu açtı.

"iki tane yüzlük rica ediyorum"

"vermiyorum!"

"iyi. Sen şimdi vermiyorsan bende anneciğimin yanına gidip geçen gece odana aldığın yarı çıplak kızdan bahsedeyim biraz. İki aylık haftalığın kesilirse belki beynine oksijen gider" blöftü. Ama doğruydu. Sonuç olarak burak paşa paşa kendinden onbir ay büyük olan ablasının avucuna iki yüzlük bırakmıştı.

"Eniştem yaşam pastanesinde sana sürpriz hazırlıyor abla"  ablası çığlık çığlığa sevinirken, zeynep de kardeşini hırpalamakla meşguldü.

Eniştesi sürpriz hazırlıyordu. Ama akılsız kardeşi hem sürprizi bozuyor hemde bozmak için para alıyordu. Gerçekten tuhaftı.

____

"Ayyh bu ne ya. Bari muhallebiciye çağırsaydı.  Daha orjinal bir fikir olurdu."diye oturduğu yerde söylendi zeynep. Kendisinin uzun uğraşları sonucu hiç bir şey bilmiyorlarmış gibi pastaneye gelmişlerdi. Ama ortada ne sürpriz ne de enişte vardı.

"nerede ki acaba?"

"Ayy kusura bakma ama böcüğüm, eniştem biraz nasıl desem burağın dediği gibi pinti sanırım. Ya insan! Senin o kadar paran var. Zenginsin be! Git bi denize sıfır restoran kapat. Ne bileyim git bir yat al, dağ evi kirala. Neden bu pastane anlamam ki"

"zeynep, burası bizim ilk karşılaştığımız pastane"

"üff heeep ilkler" parmaklarını saçlarına geçirip geri attı. Pastanenin böyle bir yerde olduğunu bilseydi gelmezdi. Daha bebeğine baba bulacaktı değil mi?

"hoşgeldiniz. Ne alırdınız?" Elif  karşısındaki  garsona gülümseyip menüyü aldı eline. Canı tatlı çekiyordu bu yüzden büyük bir dilim çikolatalı pasta ve meyve suyu istemişti. Bu sırada da zeynep telefonuyla ilgileniyordu.  Bir kaç dakika sonra kalbi yerinden çıkacaktı ama farkındamıydı? Değildi.

"siz ne alırdınız küçük hanım?" son iki kelimeyi duyunca kaşlarını çattı. Dudaklarını öne çıkartıp sürekli öne gelen saçını tekrar geriye attı. İşaret parmağını kaldırıp yanındaki garsona döndü.

"küçü" karşısındaki adamı görünce yutkundu. Ve sonra derin bir nefes alıp elini indirdi.

"evet" diye ekledi ekledi adam. Ama kimin umurundaydı. 

Elleriyle saçlarına şekil verip tişörtünün yakasını düzeltti.

"sizi dinliyorum" sinirlenmeye mi başlamıştı. Kesinlikle! Karşısındaki kızın saçma hareketleri onu hayli sinirlediriyordu.

Tekrar derin bir nefes aldı. Konuşacakken öksürmeye başladı. Olmayacak olmuş  tükürüğü nefesine kaçmıştı.

"canım iyimisin?" elini ağzına kapatıp derin derin nefes aldı. Başını salladı.

"iyiyim ablacığım" adam iyi olduğundan emin olup tekrar sordu.

"evet ne alırdınız ?"

"şey ya eığğm benim almak istediğim şey malesef menüde yok"

"siz söyleyin yapabileceğimiz bir şeyse yaptırabilirim "

"yapan yapmış zaten canım" 

"efendim?"

"şey diyorum ya ben düşündüm de sizi istiyorum. Acaba fiyatınız ne kadar?"

Bu bölüm tam oturtamayanlar,  bir dahaki bölüm zeynep ve keremin ağzından olacak daha iyi oturtabilirler  :)

Continue Reading

You'll Also Like

40.5K 8.6K 25
kim taehyung, intiharın eşiğindeyken jeon jungkook ile tanışır. agust d - so far away
56.7K 7.8K 31
Babasının istediği için ondan iki yaş küçük olan ve zorbalık yaptığı çocuk ile kendi rızasıyla evlenen minho, jisung ile kendi arkadaşlarının olduğu...
237K 22.4K 24
Jeon Jungkook, 20 yaşına gelen herkesin dolunay gecesi kurt cinsiyetini ôğrenmesi şerefine düzenlenen baloda, kardeşinin kurt cinsiyetini kutlamaya g...
149K 13.5K 22
taehyung ve jungkook birbirlerinin yan komşularıydı. there is no other universe then, stay with me texting + instagram 03.02.24 This fiction is dedic...