PSİKOPAT AŞIK (BÖLÜMLER DÜZE...

By seldakhrmn12

4.7M 151K 18.4K

Her şeyden habersiz bir genç kız. Ona deliler gibi aşık, onu uzaktan izleyen, onu koruyup kollayan psikopat b... More

-1-
-2-
-3-
-4-
-5-
-6-
-7-
-8-
-9-
-10-
-11-
-12-
-13-
-14-
-15-
-16-
-17-
-18-
-19-
-20-
-21-
-22-
-23-
-24-
-25-
-26-
ŞEHİDİMİZ VAR
-27-
-28-
-29-
-30-
-31-
-32-
-33-
Son Özel Bölüm
-34-
-35-
-36-
-37-
-38-
-39-
-40-
Çok Önemli
-41-
-43-
-44-
Önemli Duyuru

-42-

37.5K 1.2K 130
By seldakhrmn12

Keyifli okumalar..

Bu bölüm ithafı @tugceakinciimb ve @RUHokuzleri12 ye ithafendir.

Azra'dan (Pazartesi Günü)

Yüzüme vuran güneş yazın habercisiyken hafif esen rüzgar ruhumu okşuyordu. Okul binasına Doruk'la girerken biraz ileride gördüğüm Ulaş gülümseyerek geliyordu.

Her adımda birbirimize daha çok yaklaşırken tiyatro konusunda bir şey söylememesi tek temennimdi.

"Günaydın Azra."

Neşeli bir halde konuşurken gülümsemesine karşılık verip günaydın dedim.

"Bu gün son prova alınacak. 2. Derse konferansa gelir misin?"

"Gelemez."

Doruk benim yerime cevap verirken Ulaş'ın yüzündeki gülümseme yerini ciddi bir tavıra bırakmıştı.

"Neden?"

"Ben öyle istiyorum."

Elimi çekip Ulaş'tan uzaklaştırırken ellerimizi ayırmış elini omzuma atmıştı. Beni kendine daha yakın tutarken saçlarımda burnunu gezdirdi.

Tiyatro hakkında konuşmak yerine sessiz kalıyordu.

Sınıfa girdiğimizde dikkatimi tek çeken şey Pelin'in sırasındaki kırmızı güller ve yanında duran küçük kahverengi sandık şeklindeki kutu olmuştu.

Sıramıza oturmuşken Pelin'de sınıfa girmişti. Bakışlarım Arda ve Pelin'de mekik dokurken oda Pelin gibi kutu ve çiçeğe bakıyordu.

"Bunları kim bıraktı."

Çiçeğe bakarken söylediği sözle onunda bu konu hakkında en ufak bir fikri olmadığını anladım. Dikkatle onu izlerken küçük kahverengi kutuyuda açmıştı.

Anlam veremediğim yüz ifadesi merakımı daha çok bastırırken sormuştum.

"Ne yazıyor?"

"Lütfen biraz gülümse!"

Bakışlarım Arda'ya çevrilmişken yüzünde oluşan mimikler beni anlamlandıramadığım yerlere sürüklüyordu. Yaptığı hareketlere anlam vermek zorlaşırken Pelin çiçekleri gidip çöpe attı.

Matematik öğretmeni sınıfa girdiğinde küçük bir selamlaşmadan sonra yoklamayı almaya başladı. Can ve Elçin hala gelmemişti. Kapının çalınmasıyla bakışlarım oraya dönerken Can'la Elçin girmişti.

"Oo Can bey cezanın bitti mi?"

"Sürmesini temenni ederdim."

"Çok konuşmada otur yerine. Birde o gözlükleri çıkar."

"Kapalı ortamda gözlük takmak hobim değil zaten hocam."

Hoca sabır dilercesine yukarı bakıp tekrardan yoklamaya döndü.

***

İlk ders bitmiş ikinci matematik dersinin başındayken problemlerle boğuşuyorduk. Hocanın anlattığı sorulara sadece bakarken Can'ın sesi sınıfı doldurmuştu.

"Hocam beynim yandı. Şunları sayısız çözseniz."

Sınıftaki kıkırtılar yükselirken dudağımın kenarı kıvrılmıştı. Yanağıma kapanmış dudakla kafamı Doruğa çevirdim. Gülümseyerek yüzüme bakıyordu.

Kapının tekrar çalmasıyla gözlerimi Doruk'tan ayırıp içeriye giren Ulaş'a baktım.

"Hocam dersinizi böldüğüm için özür dilerim."

"Söyle evladım."

"Azra arkadaşımıza söylemiştim ama unutmuş galiba. Tiyatro yarışması için konferansa gelicekti. Alabilir miyim acaba?"

Sınıfta hakim olan sessizliği bölen Doruk oldu.

"Ne alıyorsun sen öyle lan."

Cevap vermek yerine hocaya bakıyordu izini kopartmak istercesine.

"Azra kızım hadi git."

Ayağa kalkmış giderken Doruk'ta arkamdan kalkmıştı.

"Doruk otur yerine."

Sınıftan çıkmışken Doruk elimi kavramış beni kendine döndürmüştü.

Yüzüme üflerlecesine konuştu.

"Tiyatro falan yok Azra."

"Doruk buraya kadar gelmişken insanlara sırtı mı mı çevireyim."

"Çevirme."

"E o zaman."

"Benimle oyna. Başkasıyla değil."

Ulaş'ın sesi konuşmamızı keserken Doruğun yanağını sıkıca öptüm.

"Azra hadi ama."

"Kes lan."

Omzuma düşen eliyle beni kendine çekerken diğer elini siyah pantolonunun cebine sokup konferansa doğru yürümüştük.

Sahnede yerlerimizi alırken Doruk'ta oturmuş bizi izliyordu.

"Hadi çocuklar son prova. Başlayın bakalım."

"Seni seviyorum."

Ağzımdan acı çekercesine dökülen bu sözler Doruğun ciddiyetsizliğiyle bölünmüştü.

"Seni seviyorum mu. Yaratıcılıkla sınır tanımıyorsunuz hocam. Tebrik ederim."

Hocanın yüzünde beliren öfkeyle Doruğa dönmüş susması için uyarmıştı.

"Azracım tekrardan alalım."

Yerde acı çekercesine "seni seviyorum" demiştim.

"Üzgünüm. Aynı duyguları beslemiyoruz. Kullandım seni bu halde bunları duyman daha çok acı veriyor sana ama ben seni sevmiyorum."

Konferans salonunda yankılanan alkış sesiyle olduğum yerden kalktık oturur pozisyona geçtim.

Doruk ayağa kalkmış alkışlarken hareketlerinden rahatsız olmaya başlamıştım.

"Hayatımda gördüğüm en saçma tiyatro oyunu. Hadi ama daha fazla saçmalayamadınız mı?"

"Haddini aşma."

Uyarıcı bir tonda çıkan ses karşılık Doruk gülmüştü.

"Hadi güzelim. Gidelim sinirlenmeye başlıyorum."

"Gelmiyorum."

"Güzelim hadi."

Bastıra bastıra söylediği sözle gelmemeye diretmiştim. Sahneye hızla yakşalırken bir yandan da konuşmuştu.

"Ya güzellikle ya zorla."

Kucağına alıp salondan çıkarken tek yaptığım debelenmekti.

"Bırak beni."

"Arabaya gidelim bırakırım."

"Okul hala bitmedi. Farkında mısın?"

"Umrumda mı?"

Arabaya geldiğimizde beni koltuğa oturtmuş kemerimi bağlamıştı. Kapıyı kapatmış yan koltuğa geçerken kemerimi çıkartmış iniyordum ki kolumu tutmuştu.

"Kemer önemli."

***

Yaptıklarını Doruğa ödetmek için en uygun yol sarhoş kafayla çektirme fikriydi.

"Elimden çekeceğin var Doruk."

Elime aldığım bira şişesine bakarken hain planlarımı zihnimde canlandırıp birazda olsa keyfimi yerine getiriyordum.

Bir yudumda yüzümü ekşitirken şişeyi kafama diktim.  Alkolün etkisi altına girmeye çalışırken zorluyordum kendimi. Gözlerimi kapatıp biraz dinlendikten sonra elimde yarılaşmış olduğum şişeyi tekrardan dikmiştim.

Şişenin dibini gördüğümde oturduğum sandalyeden ayağa kalkmaya çalıştığımda başım dönmüştü. Bu halime gülerken ağzımdan çıkan hıçkırıkla tekrardan kalktım.

Odada koltukta oturan Doruğa doğru sallantılı adımlarla ilerliyordum.

"Pişt." Ağzımdan çıkan harfleri boğarcasına çıkartırken Doruk bakışlarını üzerime sabitlemişti.

"Çağlayan." Dediğimde kaşları çatılmış bir şekilde bana bakıyor ağzımdan çıkıcak her sözcüğü anlamak istercesine gözlerimle dudaklarım arasında gidip geliyordu.

"Kahretsin. Bakma öyle fazla cezbedicisin."

Dudağının kenarı kıvrılırken konuştu.

"Güzelim."

Adımlarım daha da dengesizleşirken Doruk oturduğu koltuktan hızla kalkıp beni kolları arasına alırken kafamı göğsüne yasladım.

"İçki içmeninin vakti miydi?"

"Şşt Çağlayan bozma şu ortamı."

Koltuğa yavaşça bırakırken zilin çalmasıyla kapıya yöneldi. Can ve Elçin içeriye girdiğinde gülümseyerek onlara bakıyordum.

"Azra neden böyle bakıyorsun."

"Neden geldiniz?" Diye bir soru yönelttiğinde Doruk yanıma gelip kolunun altına aldı.

"Sus güzelim sus."

Elçin yanıma gelirken Can karşımdaki koltuğa oturmuştu.

"Ne kadar içti bu?" Diye Can soru yöneltirken elimi kaldırıp bir diye gösterirken aynı anda da söylemiştim.

"Kahve yapalım şuna. Kendine gelsin."

Elçin arkasını dönmüş mutfağa doğru giderken normal ses tonundan yüksek bir ses çıkmıştı ağzımdan.

"Otur şuraya. Haddini aşma. Kahve yapmak sana mı düştü."

Gözlerini gözlerime sabitlemiş ağzımdan çıkan her kelimede yüzünü daha çok buruşturuyordu.

"Kim yapıcak peki?"

"Doruk yapıcak."

Elçin'in gözleri büyürken Can'dan bir gülme sesi kopmuştu. Doruğa döndüğümde gözlerindeki ifade oldukça sinirlendiğini gösteriyordu.

"Kötü bir şey söylemedim."

Gözlerim baygınlaşırken Elçin'e döndüm. Kelimeler ağzımdan zor anlaşılacak şekilde çıkarken konuştum.

"Kahveyi sen yap."

Elçin mutfağa giderken Doruğun göğsünden kalkıp içkinin etkisinden kapanmaya başlayan gözlerimi kısarak bakıyordum.

"Azra sinirlerimi bozmaya başlıyorsun."

"Bir adet sinirli Doruk. Fazla cezbedici."

Yavaşça yaklaşıp yüzlerimizi aynı hizaya getirdi. Sıcaklığı yüzüme çarparken sadece gözlerinin içine bakıyordum.

"Hem güzelsin hem çocuk gibisin. Çok tehlikeli hareketlerin var unutma benimde bir sabrım var."

Yutkundum.

Fısıltıyla söylediği sözler beni kendine getirmeye yetmişken Elçin elindeki kahveyi bana uzatmıştı. Ne zaman gelmişti en ufak fikrim dahi yokken kahveyi elime alıp benden biraz uzaklaşmış Doruğa bakıyordum.

Kahve fincanını alıp tabağına bir yudumluk dökerken Doruk hızla koltukla arasında olan boşluğu kapatırcasına savurdu kendini.

"Bu kız beni deli ediyor."

Kahve tabağından bir yudum ağzıma almışken bıraktığı acı tatla yüzümü buruşturdum.

"Evde kalırsın sen."

İşaret parmağımı Can'a doğru uzatırken konuşmama devam ettim.

"Şu çocuğa iyi bak. Seni bu halinle alıcak tek kişi."

Masanın üstünde duran suyu alırken Doruk konuştu.

"Azra iç o kahveyi. Bu halde fazla can sıkıcısın."

Omuz silkip suyu içerken birden içtiğimden dolayı ağzımdan taşan su Doruğun yüzüne gitmişti. Aramızdaki mesafeyi zıplayarak kapatırken gülümsüyordum.

Sudan dolayı hafif bozulmuş saçlarını dikleştirirken yüzündeki siniri bir an önce yok etmek istiyordum.

"Sinirlenme. Korkuyorum."

Umarım bölümü beğenmişsinizdir canlar. Yine bir kaç küçük duyuruyla geldim.

1. Whatsapp grubu açılmayacak. Hem fazla ilgilenemem hem de orda oluşan sorumluluğu almayı istemiyorum.

2. Yeni modelimize bu hafta içi mesaj atıcam ve bizden haberdar olmasını sağlıcam. Konuşmaları size instagram hesaplarından bildiricem.

İnstagram: seldakhrmn

Psikopat Aşık instagram: p.asik

3. Sizce ailemizin adı ne olsun. Yaratıcı bir ismi olan var mı? Ne diye hitap edelim bu aileye.

4. Sizce Arda hala Pelin'e karşı bir şeyler hissediyor mu?

Continue Reading

You'll Also Like

91K 9.7K 34
053*: Senin kedin mi bu? Doğuhan: Evet, rica etsem atacağım konuma getirebilir misin? Ya da sen at ben geleyim. 053*: İşte o imkansız. Doğuhan: Ne...
672K 44.8K 35
17 Yıl sonra gerçekleri öğrenen Bade, yıllardır onu arayan abilerine giderse. Azıcık dram. Bolca eğlence. Bolca aksiyon. Bir tutam da kaos. Daha...
750K 8.9K 5
Yıllarca aile baskısı gören , aile sevgisinden mahrum kalan Peri. Babasına gelen telefon ile doğumda karıştırıldığını öğrenir. Peki bundan sonra ne o...
2.9M 101K 63
"Hiç boşuna çabalama sen benimsin!" diye tıslayınca utanmasam oturup ağlayacaktım. Neden bu bana aşık oldu ve başıma bela oldu. "İstemiyorum anlamıy...