Ateş'in İzleri

By loneriders

932K 32.3K 1.8K

Cesaretli Kadınla İnatçı adamın hikayesi.. Sizi en yakın arkadaşınızla aldatan eski sevgilinizden nasıl intik... More

Giriş..
1 -Tanışalım o zaman- +18
2 -Beklenmedik Misafir-
3 -Nirvana kulübü-
4 -Mutsuzluk-Mutluluk- +18
5 -Karşına çıkmayacağım..-
6 -Masum öpücük-
7 -Bebek-
8 -Yıldızlar avuçlarımda-
9 -Kırık kalpler-
10 -Keşke burada olsaydınız-
11 -Yalnızlık-
12;part1 -hedefimiz dedenin evi-
12 Part2: Kalpsiz Adam
13 -Sevdiğim kadın mı?
14 -Çünkü aşık oldum-
16.. -Seni İstiyorum-
17- Masal düğünü
18.. -Aşk yok Sevişmek yok-
19.. -Kız kaçırma-
20. -Kaçamak mutluluk-
21.Korku.
22.. Sarıl ki unutayım.
23.. -Sevilmediğimi duymak istiyorum-
24.. Pişmanlık
25.. Özür dilerim..
26.. Bu aşk benim mi?
27.. Çünkü aşığım..
28.. Ne olur ölmesin..
29.. Veda..
30..Kırık..
31.. Kimsem yok
32.. Gidiyorum
33.. Acı
34.. Değişen hayatlar..
35.. Kavuşma..
36.. Evleniyoruz..
37.. Oğlum için!
38.. Eriyen buzlar..
39.. Oğlun evlenmemizi istemiyor!
40.. Mutluluğun ismi Mehmet!
Yazar susmuyor)
41.. Geri dönüş.
42-Final- Mutlu yarınlara...
Kırık
Doğum günü...
Özel bölüm-Son
Gökyüzünün yalnızlığı

15- Hayattan mutluluk çalmak..

18.6K 683 39
By loneriders

Bölüm müüüü geldi?? Geldi valla 🙃 bölüm açıkcası içime sinmedi ama sizi daha fazla bekletmek istemedim.
Size iyi okumalar👣

Olumlu ve ya olumsuz mutlaka yorumlarınızı bildirin, en güzel en sevgi dolu okuyucularım 💞💞


Kucağına kedi yavrusu gibi kıvrılıp yatan kadını izliyordu dakikalardır.

Yüzüne dağılmış saçları, uyurken çattığı kaşları, uzun kiprikleri, sol kaşının üzerindeki küçük ben..

Dakikalardır sanki yüzünün her noktasını ezberliyor, aklına kazıyordu.

Leylanın yattığı yerde kıpırdadığını görünce gözlerini kapattı. Uyanınca bulunduğu yeri anlayınca vereceği tepkiyi merak ediyordu.

Leyla gözlerini zar zor açdığında uyku sersemliğiyle yatağının neden bu kadar dar ve kendisine neden bu kadar sıkı yapıştığına anlam veremedi bir anlık.

Gözlerini tam açtığında yatak odasında değil de salonda hatta Mertin uyuduğu koltukta olduğunu anlayınca yerinden fırlamak istedi ama Mertin kolları beline sarmaşık gibi sarıldığı için yerinden kıpırdayamadı.

Mertin kolları arasında zorlukla yerinde dönüp
yüzünü Mertin yüzüne yaklaştırdı.
"Kollarının arasında yaşama savaşı verdim insan bir uyanır be!" diye sessiz sessiz söylendi yüzüne doğru.

Mertin her şeyden habersiz tüm yakışıklılığıyla uyuduğunu görünce gözlerinin önündeki manzarının keyfini çıkarmaya karar verdi.

Mertin yine sakalları hafif çıkmıştı. Leyla elini Mertin yüzüne uzatıp sakallarına dokundu, yaptığı şeye kendi gülüyordu.

Dün gece bu adama aşkını itiraf etmişti ama Mert duymamıştı. Çünkü uyuyordu.

Leyla kıkırdayıp "Salaksın." dedi.

Mert duyduğu şeyle gözlerini açtı. Aslında Leylanın son sözünü duyana kadar uyku numarasını uzatmaya, Leylanın tıpkı küçük bir kız çocuğu gibi yaptığı oyunun keyfini çıkartmaya karar vermişti.

Ama büyümek bilmeyen kız çocuğu yine oyunu bozmuştu. Kaşlarını çatıp Leylaya soru yüklü bakışlarını dikti.

Leyla talihsiz olayın şaşkınlığını yaşıyordu.

Suçüstü yakalanmanın verdiyi utançla "Duydun mu?" diye sordu.

Mert başını evet anlamında kıpırdatdı.

Leyla Mertin gözlerinin içine bakamıyordu. Omuz silkip "Sana söylemedim kiiiii.." dedi.

Elini Mertin yüzünden çekmemişti, çekmek istemiyordu.

Mert Leylanın uyanmasına rağmen sakallarıyla oynamasıyla keyiflenmişti.
"Bu manzarayla sanki daha önce de karşılaşmıştım."

Leyla neyi kastettiğini anlayınca yanaklarının kızardığını hissetti.

"Yine sen benim böyle kucağımdaydın. Ama tek farkla."

"Ya sussan diyorum."

"Fark ne biliyor musun?" diye sorarken Leylanın çenesinden tutup gözlerinin içine baktı.

"O zaman öpe biliyordum. O gece.."

Leyla o geceyi hatırlayınca bakışlarını kaçırmayı başarmıştı.

O gece içindeki deli cesaretli kadını serbest bırakmıştı.

Mert o geceyi Leylanın kendisiyle değil de bir başkasıyla geçirme ihtimalini düşününce öfkelenmişti.

Leyla Mertin ani kızgınlığını ve yüzüne bakmadığını görünce bu kez kendisi Mertin çenesinden tutup gözlerinin içine baktı.

"O gece.. Eğer sen olmasaydın bir başkası.." sesi titriyordu.

Mert huzursuzca yerinde kıpırdayıp "Sus.." dedi.

Leyla umursamayıp "Bir başkası olmazdı." diye itiraf etti.

Mert duyduklarının yanlış olmamasını diliyordu. İlk kez duyduklarından şüphe ediyordu.

Leyla yutkunup "Ben o gece senin bakışlarına kapıldım. Sen bana o gece güvenli bir liman oldun. Daha fazla kaybolmamak için sana sığındım." dedikten sonra Mertin kucağından kalkıp banyoya gitmek için yatak odasına gitti.

Mert allak bullak bir vaziyyette yerinden kıpırdamadan salak salak sırıtıyordu. Duyduğu mutluluğu isimlendirmeye çalışıyordu.

Leyla banyodan çıkınca mutfağa girip kahvaltı hazırlamaya başladı. Buz dolabından salatalık, zeytin, peynir gibi şeyler çıkardığında buzdolabının boşaldığı görünce en yakın zamanlarda mutfak için alış veriş yapması gerektiğini aklının bir köşesine not etti.

Hazırladığı malzemeleri küçük masanın üzerine dizerken arkasında hissettiyi sıcaklık ve aynı anda belindeki ellerle yerinden sıçramıştı.

Kafasını çevirip Mertin göğsüyle karşılaşınca başını usulca kaldırıp Merte baktı.

Dudaklarını buruşturup "Boyun çok uzun." dedi.

"Senin boyun çok kısa olmasın?" dudağının sağ köşesi kıvrılmıştı.

Karşısındaki kadın tam öpmelik kıvamdaydı.

Leyla aklına gelen soruyla Merte baktı.
"Gece sen mi aldın yanına beni?"

"Evet, koltuğun kenarında yerde uyuya kalmıştın."

"Sen sorduğunun sorunun cevabını almadan uyuyunca ben de uyumuşum galiba.." Leyla eğer duysaydı vereceyi tepki ne olurdu diye düşündü.

Sonra Merte en sıcak gülümsemesini sunup "Yine beni kurtardın, teşekkür ederim." dedi.

Mert kaşlarını çatıp "Kuru kuru mu?" diye sordu.

Leyla başını hayır anlamında sallayıp kahvaltı sofrasını gösterdi.

"Elimizde olan malzemelerle hazırladığım kahvaltı sofrasıyla tabii ki.."  yüzünde sanki büyük bir işi bitirmiş bir eda vardı.

Mert gözlerine ulaşan gülümseme eşliğinde "Valla bu da yetmez." derken yüzünde şeytani gülümseme vardı.

Leyla gözlerini büyütüp "Başka ne? Öğlen yemeği de mi?" diye sordu.

Mert kahkaha atıp Leylanın dudaklarına yapıştı.

Leylanın şaşkınlıktan karşılık vermediğini anlayınca geriye çekilip Leylanın yüzüne doğru "Senin bana verdiyin dudakların mesela.." dedi.

Leyla olayın şaşkınlığını üzerinden atınca parmakuçlarına yükselip Mertin dudaklarına dudaklarını bastırdı.

Özlemişti o sıcaklığı.

Mert keyifle karşılık verirken Leylanın dudaklarına küçük küçük imzalarını atıyordu. Dilini Leylanın ağzına daldırırken ağzının her zerresini sanki uzun yıllar sonra yeniden keşfe çıkıyordu.

Leyla ise yüksekten yokuş aşağı kendini bırakmış gibiydi. Kalbi hızlı atmaktan ya duracak ya da krizle son bulacaktı. Midesinde kelebekler uçuşuyorlardı.

Niye bu kadar heyecanlandın ki?
Leyla sen kendini bu adama teslim ettin şimdi öpüşüyorsunuz diye mi bu kadar heyecanlısın kendine kendine sorular soruyordu.

Mertin kendisini tezgahla kendi arasında daha fazla sıkıştırdığında Mertin alt dudağını ısırmıştı.

Mert Leylanın bu yaptığı karşılığında dudaklarını dudaklarından ayırmadan gülmüştü. Ve her öpüşmelerini tamamlayamadan yarı bırakan olaylardan biri gerçekleşmişti.

Kapı çalıyordu.

Leyla kapı zilinin çaldığını duyunca kaybettiyi mantığının kırıntısıyla gözlerini açıp nefes nefese Merte bakıp "Kim ki? Ya annemse?" diye sordu.

Mert sessiz bi şekilde gülüp "Leyla bana mı soruyorsun? Burası senin evin?"dedi. "Ama o kapıyı çalan her kimse ona fena gıcığım." elinden şekeri alınmış küçük çocuklar gibi surat asmıştı.

Leyla elini alnına götürüp düşünmeye başladı. İkinci defa zilin çalmasını duyduğunda Mertin kolları arasından çıkıp koşar adımlarla kapıya doğru gitti.

"Leyla orda mısın? Açsana kapıyı." Elanın sesini duyunca yeniden mutfağa koşup, Mertin koluna yapıştı. Mert soru sorarcasına Leylaya baktığında "Seni saklamam gerekiyor." derken Merti peşinden sürükleyip çalışma odasının kapısını açıp içeri itti.

"Sesini çıkarma, tüm odalara girer ama buraya asla. Elayı gönderip seni çıkaracağım" dedikten sonra odanın kapısını kapatıp kapıyı açmaya gitti.

Kapıyı açınca Ela sinirinden ayaklarıyla yeri dövüyordu.

"Neden geç açdın kapıyı?"

Leyla geri çekilip Elanın içeriye geçmesini bekledi.

"Abla, işim vardı?"

Ela açık mutfak kapısından kahvaltı sofrasını görünce olduğu yerde durup Leylaya döndü.
"Abla ve kahvaltı sofrası? Hayırdır ablacığım?"

Leyla pot kırdığını anlayıp en masumundan bir gülümsemesini Elaya gönderdi. Çünkü çocukluğundan beri ya üzgün olduğunda ya bir işler çevirdiğinde Elaya abla diyordu.
"Kendime kahvaltı hazırladım, birlikte edelim mi?"

"Sen kahvaltı etmeyi sevmezsin. Sen de bir gariplik mi var?"

Leyla suratını asıp bıkkınlıkla "Komiser Ela, evimde yasak bir iş yapıyormuşum gibi davranmayı keser misin? Hadi sofraya."

Ela omuz silkip "Hayır benim zamanım yok, şimdi Bulutla buluşup doktora gideceğiz, öğlenden sonra benimle son bir kaç işi tamamlamaya gelir misin? Kına için."

"Tamam olur, gelirim tabii. Söyleyeceklerin bittiyse git o zaman."

Ela kaşlarını çatıp göz ucuyla eve baktı.

"Leyla, evde biri mi var?"

"Evet, eve adam attım." yalan söylemiyor olması hamile ablasına karşı vicdan azabı duymamasını sağlayacaktı.

Söylediği şeye kapının arkasından kahkahalarla gülen adamdan haberi yoktu.

"Saçmalama kızım, babam böyle konuştuğunu duyarsa ilk önce para desteyini sonra da seni keser. Hem sonra birisi duyar."

Leyla kaşlarını kaldırıp "Birisi?" diye sordu.

"Leyla, bakışlarını gördüm, bir kez değil hem de her defasında."

"Bulutu bekletme diyorum!"

Elanın koluna girip ittire ittire kapıya getirdi.

Yanağından öpüp "Hadi Buluta selam söyle." dedikten sonra kapıyı açıp Elayı dışarı çıkarmıştı.

Ela çıkarken "Senin yüzün kızarmış, dudakların şişmiş." derken şüphe yüklü bakışlarını Leylanın üzerinde gezdirdi.

Leyla bıkkınlıkla Elaya el sallayıp "Evet Abla, ateşli gece geçirdim." dedi ve kapıyı kapattı.

Ela kapının arkasından "Abla dedin terbiyesiz!" diye tiz bi sesle cırladı.

Leyla kapıya yaslanıp Elanın bu haline bıkkınlıkla gülümserken  yitirdiği enerjisini geri kazanmak için gözlerini kapatıp derin derin nefes alıyordu. Bir süre sonra Mertin odadan çıkmadığını fark edince aklına gelen şeyle telaşlanmış ve çalışma odasına koşmuştu.

"Allahım lütfen görmesin."

Odanın kapısını açınca duasının kabule geçmediğini ve Mertin kendi resmine baktığını görünce bakışlarını yere dikip kapı koluna asılı vaziyette durdu. Gözlerinin önündeki manzarada kendi resmine bakarken dalan adam vardı. Sanki resmi nefes almadan her köşesini ezberleyerek izliyordu.

Mert bir süre sonra dönüp Leylaya baktı. Leyla Mertin gözlerinde daha önce hiç görmediği bir ifade görmüştü.

Canı mı yanıyordu? Mutlu muydu? Bilemiyordu!

Bu kadın kırılmasına rağmen onun resmini çizmişti.
"Ben sana hiç gülümsemedim." derken sesinde pişmanlığını belli eden bir ton vardı.

"Ama başkalarına gülerek baktın, başkalarına gülmen bile yetti.."

"Leyla, neden?"

"Bilmem."
Hakikaten bilmiyordu çünkü başkalarına bile gülümserken aşık olmuştu bu adama.

Mert Leylanın uzağında olmaya daha fazla dayanamayıp iki adımda yanına gelip onu kendine çekti. Leyla kollarını Mertin belinin her iki tarafına sararken başını sert göğsüne yaslamıştı.
Tek ihtiyacı olan bu koku bu sıcaklık bu hızlı atan kalbin çıkardığı sesti.

Mert daha fazlası mümkünmüş gibi sıkı sıkı sarılırken, Leylanın başına saysız öpücükler kondurmuştu.

"Özür dilerim." dedi.

Derin bir nefes alıp "Her seni kırdığımda ben daha fazla
hissettim o acıyı." diye itiraf etti.

Leyla cevap vermedi. Kırgınlığı özür değil zaman ve sevgi iyileştirirdi.

Bir süre sonra Mertten uzaklaşıp "kahvaltı edelim artık." dedi.

"Eve adam attın demek?"

Leyla muzipçe gülümseyip "Seni eve atmak pek de zor olmadı." dedi.

"Ha bir de ateşli gece geçirdik, öyle mi?"

"Hem ben çalışmalarımı kıskanıyorum, burada daha fazla kalamazsın." ikinci soruyu duyunca "susar mısın ya!" diye uyarı da bulundu.

"Ben artık görmem gerekeni gördüm."

İkisi de odadan çıkmış kahvaltı yapmak için mutfağa geçmişlerdi.

Aslında ikisinin de bir biri hakkında bilmediği şey ortak benzerlikleri olan şey kahvaltı yapmayı sevmemeleriydi.

Ama ikisi de biraz daha fazla konuşmak için kahvaltı yapmışlardı.

Leyla ağzındaki zeytini yuttuktan sonra Merte bakıp "Aslında beni şaşırtmadın desem yalan olur." dedi.

"Niye?"

"Çünkü biz seninle bir araya gelince hep bana benden uzak dur diyorsun?"

"ee haksız mıyım?" güldüğünü Leylaya belli etmemek için burun kemerini yaralı olmayan eliyle sıkıyordu.

Leylanın gözlerindeki soru dolu
ifadeyi görünce "Sen beni her fırsatta evine atıyorsun, adım çıkacak." dedikten sonra boğduğu kahkahasını serbest bırakmıştı.

"Valla senin tipine bakan ciddi biri olarak tanır seni ama malesef için ayrı dışın ayrı."

Konuşmalarını bölen Mertin telefonunun çalması olmuştu.

Mert ekrandaki ismi görünce telefonu kulağına götürdü.

"Efendim, kardeşim?"

Emre Mertin aksine endişeli bir ses tonuyla "Mert, neredesin?" diye sordu.

"Ne oldu, Emre? Kötü bir şey mi var?"

"Hemen buluşmalıyız."

"Niye?" Emrenin telaşının nedenini merak etmişti.

"Damla geldi."

Duyduğu isimle canı sıkılmıştı.
Gözlerini kapatıp bıkkınlıkla nefes verdi.
Telefonu kapatıp masadan kalktı.
"Gitmem gerekiyor, her şey için çok sağol."

Leyla yeniden soğuk havasına geri dönen Merte bakmadan "Bir şey değil. Güle güle!" dedi tabağındaki peynir dilimiyle oynarken.

Mert Leylanın kızgınlığını anlayınca yanına gitti. Leyla başını kaldırıp Merte bakınca Mert Leylanın dudaklarına aniden sert bi öpücük kondurup "Akşam konuşuruz." dedi ve gitti.

"Görüşürüz paşam." dedi alayla.

Mert kahkaha ata ata evden çıkarken, geride göğe doğru küçük bir uçuşa kalkan Leylanın farkında olmamıştı.

Leyla yüzündeki salak sırıtma eşliğinde masayı toplayıp, bulaşıkları hallettikten sonra mutfaktan çıkmış kendini salondaki koltuğa atmıştı.

Bugün yaşadıklarını hatırlayınca içinden dans etmek, kahkaha atmak, çikolata yemek isteği uyanmıştı.

Aklına Selen gelince uzun uğraş ve aramalar sonucunda telefonu bulup Seleni aradı.

Telefonun diğer ucunda sesi boğuk çıkan Selene
"Seloo, nerdesin?" diye sordu.

"Yatağımda, rüyanda mı gördün beni?"

"Şimdi o kiymetlini yatağından kaldırıp bana geliyorsun, anlatacaklarım var."

"Benim de. Tamam hazırlanıp çıkıyorum."

Telefonu kapattıktan sonra yattığı yerden kalkıp camın önünde durup yeni uyanan şehri izlemeye başladı.

Uzun zamandır bu camdan bu şehri mutlu bir ruhla izlemiyordu. Şimdi sanki onun gülümsemesini herkes farketmiş gibi onlar da gülümsüyordu.

Bugün yine de herkesin hayat telaşı vardı ama mutlu telaşlarını farkediyordu Leyla.

Bir süre sonra şarkı mırıldana mırıldana yatak odasına gitti. Üzerindekilerden kurtulup banyoya geçti.

Banyosunu bitirip bornozunu üzerine geçirdiğinde kapı zilini duyunca koşar adımlarla odadan çıkıp kapıya doğru gitti.

Selenin evinin 10 dakikalık uzakta olmasının avantajı ne zaman isteseler hemen görüşe bilmeleri olmuştu.

"Selen, sen erken uyanırdın bugün niye çok uyudun?" diye sordu Selen içeri geçerken.

"Dün Emreyle buluştum." gayet normal bir tavırla.

Leylanın ona baktığını görünce "Biliyorsun bana kızgındı, affettirdim kendimi." dedi.

"O zaman iyi olmuş. Bak ne söyleyeceğim, birazdan Elayla buluşacağım, hadi gel birlikte gidelim. Kına organizasyonu bizdeymiş."

Selen uzun zamandır Leylanın aşırı neşeli haline anlamlar vermeye çalışıyordu.

"Kına için bu kadar neşeli olamazsın. Emreyle aramı düzeltiğim için de olamaz peki ya ne?" diye sordu
Leylanın her türlü tepkisini dikkatini bölmeden incelerken.

Leylanın gülümseyip hatta çok fazla gülümseyip "Ben aşık oldum." dedi.

Selenin duyduğu itirafla canı daha fazla sıkılmaya başlamıştı.

Leyla Selenin garipliğine türlü türlü anlamlar yüklerken Selenin tam önünde durup "Sevinmedin mi?" diye sordu.

Selen Leylaya sarılıp "Manyaaakk sevinmez olur muyum sadece seni paylaşmak fikri canımı sıktı." dedi.

Leylanın mutluluğunu emin olmadığı bir şeyle bölmek istemiyordu. Her şeyi daha detaylı öğrenene kadar Leylaya bir şey çaktırmaya karar vermişti.

Leyla tüm olayları detaylı bir şekilde ve büyük heyacanla hiç atlamadan anlatmıştı. Kalbindeki aşk, mutluluk yüzüne yansıyordu.

Uzun uzun konuştuktan sonra ikili Ela ile buluşmak için hazırlanıp çıkmıştılar. Buluşacakları alış veriş merkezinin önünde el ele duran Ela ile Bulutu görünce Leyla koşarak yanlarına gitmişti.

"Minniğimin anne babası nasıllar bakalım?"

Leylanın neşeli haliyle daha da mutlu olan ikili daha da gülümsemiş "İyiyiz." diye cevap vermişlerdi.

Bulut elini Leylanın omuzuna atarken "Siz gidip uslu uslu alış verişinizi yapıyorsunuz." dedi.

Ela gözlerini kısıp "Peki sen ne yapıyorsun?" diye sordu.

"Mert, Cem ve Emre buraya gelecek. Akşama bir şeyler yaparız. Siz kına partinizi organize edersiniz, biz de bir şeyler yaparız."

Ela kaşlarını çatıp "Bekarlığa veda partisi mi, Bulutcuğum?" diye sordu.

Bulut genel bir şeyi söyleyecekmiş gibi bir tavırla "Ee yani." dedi.

"Bulutcuğum, istersen etmeye bilirsin?"

"Neye canım?"

"Bekarlığa, Bulutcuğum." derken küçük çocuklar gibi ellerini göğüsünde birleştirdi.

Bulut daha fazla dayanamayıp göğe ulaşacak bir kahkaha attı. Elanın bu gülüşe içinin yağları erise de umursamaz bir tavırla başka bir yere bakıyordu.

"Somurtgan sevgilim benim." deyip yüzünü avuçları arasına alan Bulut Elanın dudaklarına dudaklarını bastırmıştı.

"Öhöm öhöm aile var!" Leyla bu anı cadılığıyla bozmak istiyordu.

Bulut geri çekilip Elanın gözlerinin içine bakarken "Ben sana aşık olduğum ilk andan bekarlığa veda ettim güzelim." dedi.

Küçük tatlı tartışmaların sonunda keyifli Bir alış veriş serüveni başlamıştı.

***

Emrenin mekanına gelince ikinci kata;odasına çıkmıştı direk.
Pencerenin önünde sigara içerken buldu Emreyi.

"Emre." sabırsız bir şekilde seslendi. Emreyle selamlaştıktan sonra pencerenin önünde durdu.

"Anlatsana, Emre."

"Biliyorsun, bardaki içkileri onun babasından alıyorum."

Mert evet anlamında başını sallarken bakışlarına pencere camından belli belirsiz bir yere dikmişti. 

"Bazen Damlayla rastlardım ama asla sana belli etmezdim, son iki yılda burada olmadığın için söylemedim pek. Dün biz Selenle yemek yerken o geldi bir arkadaşı vardı yanında. Yanımıza geldi seni sordu, boşanıyormuş.."

Emre anlatırken Mertin vereceği tepkiyi anlaya bilmek için onu izliyordu.

Mert gayet sakin bir şekilde "Ee?" diye sordu.

Emrenin en son beklediği tepki bu olduğu için ilk başlarda şaşırmıştı.

"Seninle görüşmek istiyormuş. Adresini istedi. Büyük bir yanlış yaptığını söyledi. Telafi etmek istiyormuş."

Mertin tek takıldığı nokta SELENdi. Ya eğer anlamadan dinlemeden Leylaya anlatırsa diye düşündü.

"Emre, Selen bu konunun ne kadarını anladı?"

"Senin aşık olduğun kadarını." Mert duydukları karşılığında sıkıntılı nefes vermiş ve Emrenin elindeki sigarayı alıp dudaklarına götürmüştü.

"Hassiktir! " dedi sigarayı Emreye geri uzatırken.

"Ne yapacaksın peki? Selen eğer seninle Leylanın durumunu biliyorsa mutlaka anlatacaktır.."

Mert gözlerini baktığı noktadan ayırıp Emreye baktı.
Emre Mertin odaya girdiğinden bu zamana kadar fark etmediği yaralı elini görünce "Eline ne oldu? Kavga mı ettin?" diye sordu.

Mert boş bir şeymiş gibi omuz silkti. "Önemli değil."

"Kiminle kavga ettin lan? Sen ergenken bile böyle kavgalara karışmazdın."

Mert Emrenin söylediğine güldü. "Gerekiyormuş bazen. Yiğiti paket yaptım."

Continue Reading

You'll Also Like

501K 21.5K 32
Pes edersen kaybedersin.Kaybedersen yenilirsin.Yaşadığın acılara göğüs gere gere yeniden doğarsın.Hatalarla ulaşılan tecrübeler sizi asla eskisi gibi...
646K 26.8K 45
30-50k izlenen Yağız her gün yayın açar, Sohbet eder ve korku oyunları oynar. Işıl ise o yayıncıya aşık bir kızdır. Işıl habire yağıza Instagramdan y...
401K 19.8K 87
"Sen, Dünya'yı hak etmeyecek kadar korkak bir adamsın." Ayaz, aniden geriye dönüp Şahin'e bir kafa attı. O yere düşmüş burnunu tutup acılar içinde kı...
489K 19.4K 35
" Gülüşüne aşık olduğum kız 'benim minik dünyam olur musun ?' "... Ateş&Derin Hiç bir aşk sonsuz değildir. 2.kitap "O.A.S (Hissiz ) " 3.kitap "Yasak...