Ateş'in İzleri

By loneriders

932K 32.3K 1.8K

Cesaretli Kadınla İnatçı adamın hikayesi.. Sizi en yakın arkadaşınızla aldatan eski sevgilinizden nasıl intik... More

Giriş..
1 -Tanışalım o zaman- +18
2 -Beklenmedik Misafir-
3 -Nirvana kulübü-
4 -Mutsuzluk-Mutluluk- +18
5 -Karşına çıkmayacağım..-
6 -Masum öpücük-
7 -Bebek-
8 -Yıldızlar avuçlarımda-
9 -Kırık kalpler-
10 -Keşke burada olsaydınız-
11 -Yalnızlık-
12;part1 -hedefimiz dedenin evi-
12 Part2: Kalpsiz Adam
14 -Çünkü aşık oldum-
15- Hayattan mutluluk çalmak..
16.. -Seni İstiyorum-
17- Masal düğünü
18.. -Aşk yok Sevişmek yok-
19.. -Kız kaçırma-
20. -Kaçamak mutluluk-
21.Korku.
22.. Sarıl ki unutayım.
23.. -Sevilmediğimi duymak istiyorum-
24.. Pişmanlık
25.. Özür dilerim..
26.. Bu aşk benim mi?
27.. Çünkü aşığım..
28.. Ne olur ölmesin..
29.. Veda..
30..Kırık..
31.. Kimsem yok
32.. Gidiyorum
33.. Acı
34.. Değişen hayatlar..
35.. Kavuşma..
36.. Evleniyoruz..
37.. Oğlum için!
38.. Eriyen buzlar..
39.. Oğlun evlenmemizi istemiyor!
40.. Mutluluğun ismi Mehmet!
Yazar susmuyor)
41.. Geri dönüş.
42-Final- Mutlu yarınlara...
Kırık
Doğum günü...
Özel bölüm-Son
Gökyüzünün yalnızlığı

13 -Sevdiğim kadın mı?

18.5K 703 17
By loneriders


Bol Mert ve Leylal'ı bir bölüm. İyi okumalar🤗

Yandıkları kadar yakıyorlardı. İkisi de bir birini tüketircesine öperken mekan zaman kavramlarını kaybetmişlerdi. Her ikisi de nefessiz kalana kadar bir birinin dudaklarından kopamamışlardı.

Mert soluklanmaları için geri çekilirken gözlerini açmadan alnını  alnına yasladı. Leyla'nın yüzünü avuçlarının arasına hapsederken "Vazgeçme.." dedi ancak kendilerinin duyabileceği bir ses tonuyla.

Leyla nefesini düzene sokmaya çalışırken duyduğu şeyle karışık olan aklı sanki daha da karışması mümkünmüş gibi allak bullak oldu.

"Ne dedin?"

"Duydun." derken ne gözlerini açtı ne de ellerini kıpırdattı.

Koridorun tam ortasında yerlerinden kıpırdamadan, gözlerini açmadan sessizce konuşuyorlardı.

"Peki niye?"

"Bana ne yaptın sen? Haberin var mı.." gözlerindeki acıyı göstemeye başlarken diline vurduğu kiliti de açıyordu sanki.
"Sana git derken asıl gidemeyen benim. Senin canın yanarken bin kat daha fazla benim canım yanıyor, farkında mısın?"

"Olmalı mıyım? Sen hep beni uzak tutuyorsun. Kalbinin buz parçalarıyla kalbimi acıtıyorsun. Git diyorsun. Sonra kendin geliyorsun.. Ya gidersen?" sesi son kelimeleri söylerken titremişti.

Gözünden izinsiz bir damla serbest kalıp yanağına süzüldü. Mert elinin üzerinde hissettiği ıslaklıkla Leyla'nın ağladığını anlamıştı.

Baş parmağıyla gözünü silerken "ağlama.." dedi.

"Elini çek. Sonra kendini çek al hayatımdan, Mert canım yanıyor.."

"Yanmasın.." dedikten sonra Leyla'yı kendine çekti ve kollarının arasında göğüsüne hapsetti.

Leyla sanki kendini hep bildi bileli bu göğüse aitmiş, bu kolların arasında olmaya mahkummuş gibi hissediyordu, sanki hep bu göğüse yaslanmış hızla atan kalbin atışlarını dinlemişti.

Ne güzel mahkumiyyetti öyle!!

Ninni gibi kalp atışları..

"Hep üzülsem bu göğüse yaslansam, kalbinin bana ninni çalmasını istesem izin verir misin?" sanki dünyada değilde ayrı bir gezegendelerdi.

Mert'in dudağının kenarı kıvrıldı.

Mutluluktan ölüne bilir miydi? Ya da kollarındaki kadının masumiyyetinden?

"Peki ben üzgün olsam, kucağımda boşluk hissetsem, istesem varlığınla doldura bilir misin?" sesi daha eğlenceli çıkarken güzel şeyler duymaya ihtiyacı vardı.

"Sen izin verirsen ben de olur derim." geriye çekildi ve beklentiyle Mert'e baktı.

Mert'in gözlerinde karşılaştığı parıltıyı ilk kez görüyordu.

"Bana ilk kez böyle bakıyorsun."

"Nasıl?" cevabını duymak için saniyelere bile tahammülü yoktu.

"Senin için değerliymişim gibi.." derken elini uzattı ve Mert'in hafif sakalları belli olan yüzüne dokundu.

Mert tam bir şeyler söyleyeceği  sırada Leyla arkada duyduğu gülme sesleriyle Mert'i duvarın dibine itti.

Mert ne olduğunu anlayamadan sırtını sert duvara çarpınca ağzından "Ahh.." diye ses çıktı.

Leyla ne yaptığını anlayınca gözleri kocaman olmuş eliyle ağzını kapatmıştı.

Mert onun bu halini görünce "Niye böyle yaptın?" diye sordu kızgınlığını belli eden bir ses tonuyla.

Leyla Can'ların onları fark etmemesi için Merte daha fazla yakınlaşırken eliyle sessiz ol işareti yaptı.

Kısık bir ses tonuyla arka tarafı işaret edip "Can'lar orada. Sessiz ol." dedi.

Mert'in duyduğu isimle ve Leyla'nın saklanma gereği duymasıyla sinirlenmişti.

Leyla'nın yüzüne doğru eğilip "Peki niye saklanıyoruz?" diye sordu merakla.

Leyla Mert'in bu haline gözlerini bayıp "Sanırım Bulut'un bizi görmesini, hesap sormasını istiyorsun ortada bir şey yokken." dedikten sonra hafif eğilip Selen ile bir şeyler konuşup gülen Can'a küfürler yağdırmaya çalıştı.

Çalıştı çünkü Leyla küfür etme konusuna hakim değildi hatta yeni öğrenmişti.
"Ya bir gidin odanızda sırıtın arkadaş!"

Mert Leyla'ya rağmen gördüyü manzarayla dudağı kıvrılmış sonra Leyla'ya değil de tam karşısındaki duvara bakarken sırıtmıştı.

Leyla Mert'in bilmiş bilmiş sırıttığını görünce meraklı bir şekilde "nee?" diye sordu.

"Sen ortada hiç bir şey yokken neden benimle öpüştün o zaman?" tek kaşını kaldırmış Leyla'nın vereceği tepkiyi bekliyordu.

Leyla'nın yanakları kızarmaya başladığında elini yelpaze gibi yüzüne doğru esdirdi.

"Ya sen ne.." lafını bitiremeden dudaklarını bir birine bastırmıştı.

"Evet bekliyorum ben ne?"

"Sen ne fırsatçı bir adamsın ya!" sağ ayağını kaldırmış Mert'in ayağının üzerine basmıştı.

"Ahhh!" diye ses çıktığında Can Leyla'ların olduğu tarafa baktı.

"Sessiz olsana!"

"yalnız bu senin yaptığını nikahda yapıyorlar! Sen şimdi beni odaya da atarsın!" ayağının acısına rağmen karşısındaki kadının yanaklarının pembeleşmesini al al olmasını keyifle izliyordu.

"Terbiyesiz! Ben seni gayet ciddi şaka yapmayan biri olarak biliyordum. Ama malesef!"

"Sen beni tanımıyorsun hem de hiç."

Leyla bu kadar yakınlığa daha fazla dayanamayıp hemen koşar adımlarla odasına doğru gitmişti.
Tam kapıyı açıp içeri geçeceği sırada arkasını dönüp Mert'e baktı.

Mert hâlâ bakıp gülüyordu. Daha da sinirlenen Leyla Merte dil çıkarıp içeri geçti.

Mert boğuk bir kahkaha atıp gözlerini kapatıp başını duvara yasladı. Gözlerini kapatırken hayalinde Leyla'nın son yaptığı canlamıştı ve Mert küçük bir çocuk gibi gülüyordu.

Leyla kapıyı kapattıktan sonra olduğu yere yaslanıp yere oturmuştu.

"Salak mısın Leyla?! Dil niye çıkardın adama?"

Soğuk ellerini ateş alan yanaklarına dokundurdu.

"Ne güzel baktın.." kendini toparladıktan sonra banyoya geçmiş üzerindekilerden kurtulup sıcak suyun vücudunu rahatlatmasına izin vermişti.

Belki de uzun zamandan sonra rahat bir uyku uyuyacaktı.

Bilinmezin içindeydi yine. Ama bu sefer bilinmez ona mutluluk vermişti.

Küçük bir öpücükle, güzel bir bakışla dünyaları kendine hediye edilmiş hissediyordu.

Banyoda işini bitirip üzerine  pembe şortunu ve atletini giyinip kendini yorgun bir günün sonunda rahat bir uykunun kollarına bırakmıştı.

Ayrı ayrı odalarda farklı mutluluklar yaşanıyordu.

Mert ve Leyla rahat bir uykudayken mutluluktan uyuyamayan Ela ve Bulut bebekleri ile konuşuyorlardı.

"Miniğim, annen seni çok kıskanıyor güzel kızım." derken Bulut kulağını Ela'nın karnın üzerine koymuştu.

"Ya sevgilim sen ne kötüsün ya. Hangi dama fırlattın benim pabucumu.." derken yüzünü yalandan asmıştı.

Bulut gülümseyip Ela'nın yanına uzanırken Ela sessizce ne yapacağını izliyordu.

Dudağına kondurulan öpücükle yüzüne gülümseme yayıldı.

"Bulut." derken yüzünde garip bir ifade vardı.

Bulut kucağına çektiği kadının saçlarına gömülüp kokusunu içine doya doya çekerken "Hı?" diye cevap verdi.

Ela parmaklarını Bulut'un göğüsünde bir ileri bir geri haraket ettirirken "Bebeğimizin kız olmasını çok mu istiyorsun?" diye sordu.

Bulut için söylediklerinin hayali bile çok güzelken şimdi mucizeyi yaşıyordu.

"Soruyor musun?"

"Ya erkek olursa?"

"O zaman sevinçten deli olurum. Sonra düşünürüm ki iyi ki oğlumuz olmuş, ben evde yokken annesini korur benim paşam, kız kardeşini dışardaki erkeklerden korur. Benim oğlum adam gibi adam olur.."

Ela duyduklarıyla o kadar mutlu olmuştu ki mutluluktan neredeyse kendini kaybede bilirdi.

"içimde mutluluk kazanları kaynıyor." dedikten sonra uzanıp Bulut'un dudaklarına uzun öpücük kondurdu. Geri çekilmek istediğinde ani bir haraketle kendini Bulut'un altında bulmuştu.

"Asıl sen bana sor. Sokaklara çıkıp bağırmam istiyorum. Bu kadın beni aşık adam yaptı, evli adam yaptı, baba yaptı. Bu kadın beni ev yaptı diye bağırmak istiyorum." dedikten sonra yeniden Ela'nın dudaklarına yapıştı.

Geri çekilip "şimdi başka bir şeyler yapalım mı?" dedikten sonra cevap beklemeden Ela'nın boynuna öpücükler kondurmaya başlamıştı.

Ela muzip bir ses tonuyla "Oğlum kıskanır ama." dedi.

Bulut geri çekilip "benim miniğim oyunbozanlık yok, hadi bebeğim uyu." diye iknaedici bir ses tonuyla konuştu.

Bu defa şuh kahkaha attıktan sonra dudaklarına yapışan Ela olmuştu.

"Babası uyudu."

"Babayım ben ya Baba!"

"Bulut bir uzaklaş ya!"

İki sevgili kavga ede ede iki ayrı bedende bir olmuştular..

                    •••••••


Mert gözlerini istemsizce açıp telefona uzanıp saate baktı.

07:01.

Koşmak ve doğayı keşfe çıkmak için güzel ve keyifli bir gündü.

Yerinden kalkıp banyoya geçip yüzünü yıkadıktan sonra üzerine rahat edeceği kıyafetler geçirip aşağıya indi. Otelden çıkıp ağacların sık olduğu yere doğru yürüdü.

Saat erken olduğundan pek fazla insan yoktu.

Neredeyse iki saat yürüyüşten sonra otelin girişinden içeri geçerken resepsiyonda Yiğit'i görünce tüm keyfi uçup gitmiş, yerini öfkeye bırakmıştı.

Bir kaç adımda Yiğit'in yanına gidip "Senin burada ne işin var?" diye sordu. Sinirini kontrol etmek için ekstra çaba sarfediyordu.

Karşısındaki adam
duyduğu soruyla hiç şaşırmışa benzemiyordu.

Yüzündeki sinsi sırıtmayı saklama gereği duymadan "Haftasonu eğlenmeye geldik." dedi.

"Ha Bu arada biz tanışmadık. Ben Yiğit!" derken elini uzatmıştı.

Mert ilk defaydı ki, ona uzatılan eli sıkma gereği duymadan "Mert! Bu ismi iyice ezberle. İlk yanlışında seni mahvederim." arkasını dönüp giderken duyduğu soruyla yerinde kalmıştı.

"Sevgilin Leylaya karşı yanlışımla mı?"

Mert Leyla'nın ismini o iğrenç adamın ağzından duymaya tahammülü yoktu. Geriye dönüp elini Yiğit'in yüzüne doğru tehdit edercesine salladı. "Sınırlarımı zorlama! Sakin bir insan değilim." dedi ve hızlı adımlarla yukarı kata çıktı.

Leyla  güzel uykunun ardından banyosunu yapmış üzerini giyinmiş kahvaltıya inmek için son hazırlıklarını yaparken telefonuna gelen mesajla işini bırakmış mesaja bakmıştı.

Dela• Leylacan biz dışarıya çıkıyoruz, bizi beklemeyin.

"Fırsat bu fırsat gezin kaçaklar."

Cevap yazdıktan sonra yarım bıraktığı işine dönmüştü. Aynada kendine baktıktan sonra tam hazır olunca aşağıya kahvaltı yapmak için inmişti.

Masada Selen, Mert ve Can vardı. Hızlı adımlarla yanlarına geçip "Çoook acıktım." dedi sabırsız bir şekilde.

"Sana da günaydın."

"Hıhı gün aydın mı? Aydın mı gün?" dediğinde masadaki herkes gülmüştü.

Bir kişi dışında.

Kafasını kaldırıp Mert'e baktığında bir şeylerin yolunda gitmediyini anlamıştı.. "Biliyorum çok komik ultramükemmel şaka yapamıyorum.." yine bu adamın kaşları çatılmış suratı sirke satıyordu.

Belki de dün yaptığı son şeye göre böyle davranıyordur diye düşündü. Kendi düşündüğüne omuz silkip yemek yemeğe koyuldu.

Masada sanki sessizlik yemini edilmiş gibiydi. Daha fazla dayanamayıp masadan kalktı.
"Bir gün de normal olsak ya!"

Masadan kalktığında sinirlenmek için erken davrandığını anlamıştı.

"Leyla.." duyduğu sesle kusma ihtiyacı yaranmıştı. İçindeki bu öfkeden kurtulmak istiyordu.
Yalnız Leyla değil masadaki üç kişi de aynı şaşkınlığı yaşıyorlardı.

Karşısındaki nefret bile etmediği sırtındaki bıçağın sahibi arkadaşına bakmadan ilerlemek isterken "Hamileyim. Sevdiğin adamın bebeğini taşıyorum!" dedi.

Duyduklarıyla olduğu yere çivilenmiş gibi hissediyordu.

Dönüp tüm öfkesiyle baktı.
"Asu!!! Defol hayatımdan, iğrençliklerinizi bana sıçratmayın!"

"Zoruna mı gitti? Sevmiyor musun?"

Karşısındaki kadın aklını kaçırmış gibi gözüküyordu.
"Aklını kaçırmışsın sen.. Yazıklar olsun ama sana değil bana! Senin gibi birisini hayatıma aldığım için.." kendisini çok çaresiz hissediyordu. Boğulduğu bir iğrençlikten kurtulmak için bir el istiyordu, birisi elini uzatsın onu çekip alsın..

"Ben seni kullandım. O yüzüğü bana gösterdiğin gün biliyordum Yiğitle evlenmeyeceksin. Zavallı saf Leyla!"

"Kes sesini!"

Mert artık daha fazla dayanamayıp Leyla'nın yanına geldi.

Leyla'nın küçük elini avcunu hapsetti. Tüm sinirine rağmen onu böyle çaresiz bırakamazdı. Görmüştü.

Gözlerindeki çaresizliyi acıyı görmüştü.

"Sevdiğim kadınla konuşurken terbiyeli takın. Kocana verdiğim dersten sana da vermek istemem! Hamilesin."

Leyla'nın titrediyini daha fazla dayanamayacağını anlayınca her kelimenin üzerine basa basa "Haddinizi bilin." "eğer bir daha ona yaklaşırsanız sizinle uğraşırım hiç acımam!" dedikten sonra Leylanın elini kavrayıp çıkışa doğru yürüdü.

Bir süre sonra Leyla'nın elini çekiştirdiyini fark edince arkasına dönüp baktı.

Ne kadar bakmak istemese de. Sinirini bu kadından çıkarmak istemese de.

Yüzük meselesi neydi diye düşünüyordu. Leyla hakikaten mi seviyordu o şerefsizi? Nasıl olur da ona karşı sevgi beslerdi? Bu kadar mı zayıftı bu kadın?
Diye düşünmekten delirmek raddesine gelmişti.

Leyla tüm yorgunluğuna rağmen "Sevdiğim mi dedin?" diye sordu.

Bölüm sonu arkadaşlar! Size iyi okumalar. Bölüm kısa, yeni bölümü erken yayınlamağa çalışacağım. İyi okumalar!

Bu arada yeni bir kitap keşfettim,bir bakın derim. Linki; http://w.tt/1XpozTe . Hadi öpüldünüzzzz 💋💋💋💞

Continue Reading

You'll Also Like

825K 25.5K 55
İnce ve uzun bir çizgideyim. Bir yanımda somurtmak, diğer yanımda gülümsemek var. Somurtmak istemiyorum. Ama gülümsemek için de bir çaba sarf etmiyor...
422K 18.3K 16
*ÇEREZ TADINDA BİR HİKAYE* Buse ve Cemil'in Hikayesi. Buse'yi psikopat babasından korumak için tutulmuş bir korumaydı Cemil. Tek görevi kadını korum...
103K 4K 40
Andaç için Arya Bayan Karışık Arya için Andaç Bay Ego Dışarıdan bakıldığında birbirleriyle zıt iki karakter gibi görünselerde içlerinde yaşattıkları...
20.5K 1.2K 36
- bir zaman sonra aklına aniden geldiğimde şunları hatırla. suçluluktan bakamadığım zümrüt gözlerine son kez baktım. - sen benim kalbimi istedin ama...