Mübadele

By EmrecanDogan

1.5K 103 923

''Bu yansılama çok güzel, o kadar komik ki hayatımda ilk defa güldüm'' ... More

Sebeb-i Terkib-i Mübadele(Tanıtım)
Duyuru: Gezegeni Boşaltıyoruz
Boşlukta İkinci Yıl Şenlikleri
3.Yılımız Kutlu Olsun
4=4 o zaman Dört Dörtlüğüz
Toplamda 7. ama Benim İçin 5.Bölüm
Satır Arası
Elveda ve Bütün İlgi İçin Teşekkürler
Boşluktan Sesleniyorum
Kandırdım
Zamanı İleri Sararsak: Yaşlanırız!
Final mi Ne Finali?
Teşekkürler ve Yerleşmenin Ardından

Vurmayın Yıllar*

139 10 98
By EmrecanDogan

''Öncelikle bir sahne düşünün, ve sahnede de bir yazar olsun. Hayır, hayır Şekspir değil. Neden hemen İngilizlere girişiyorsunuz. Bir tiyatro yazarı olabilir, evet. Oğuz Atay ya da Melih Cevdet Anday mesela. Cevat Fehmi Başkut. Ya da ben, tabii ben bir yazar değilim ama listede sıradan biri olsun diye diyorum. Gözlüklerimle, 1,74 cm boyumla sahne durduğumu hayal edin. Boğazımı temizleyerek bir konuşma yapıyorum:

''Hikayeye buradan başlıyoruz. Toplam 18 bölümden oluşacak kalan kısım ve 18 yılı uzun uzun ay ay anlatacağım. Kemerleri takmanıza gerek yok arkadaşlar, çünkü yer çekimini sıfıra indirdim. Her türlü havadasınız, uçma zamanı! :D ''

O zaman sözü Mor Saçlı Adını Bilmediğim Kadın'a bırakıyorum.''

''Birinci Yılın Ocak Ayı:

Tam olarak kış uykusu durumundayım ve sadece sesleri duyabiliyorum. Muhtemelen benimle birlikte milyarlarca insan da aynı durumda. Bu da üzüntümü biraz hafifletiyor: En azından bir şey kaçırmıyorum...Yaşasın!

Birinci Yılın Şubat Ayı:

Hala çok bir şey olmadı. Gemi sessiz, sakin bir şekilde ilerlemeye devam ediyor ve ben de kış uykusu aylığımı tutmaya devam ediyorum. Gezegene indiğimde bu kış uykusu aylıklarına bakarak güleceğim. Umarım hiçbir sorun çıkmaz. Kış uykusu halindeyken oyalanabilelim diye her milletin zihnine kendi dillerinde yazılmış ve çevirileri yapılmış kitaplar yüklenmişti. Tabii çoğu insan bu konuda kitapları değil de geçmiş televizyon görüntülerini, şarkıları ya da geçmiş radyo dinletilerini tercih ediyordu. Ama ben tam bir inektim, bu yüzden kitapları tercih ediyordum. Cemal Süreya şimdilik favorimdi. Bir de Turgut Uyar vardı ama ona daha sonra bakacaktım. Şiir kitaplarının sayfalarını tek tek çevirip kitabı 1 günde bitirenlerden değildim. Günde 1-2 şiir okuyup azami seviyede zevk alıp daha sonra ikinci kitabımı-ki bu bir romandı- onu okuyordum. Bu yüzden bir şiir kitabı belki de 2-3 ay da ancak bitiyordu. İkinci Yeni şiiriyle Edebiyat Öğretmenim sayesinde tanışmıştım. 15 yaşımdaydım ve edebiyat öğretmenimiz yeni atanmış, genç bir öğretmendi-hayır, aklınızdan geçen gibi öğretmenine aşık bir genç kız değildim, atın o düşünceyi fesatgillerailesiningüzideüyesi. Zaten sizin yıllarınızda ki bu fesatlık yüzünden gezegeni terk ettik: Çünkü asıl meseleler yerine böyle saçmalıklarla uğraştınız- Sınıfa girdiğinde tahtaya bir şarkı adı yazar ve dinlememizi tavsiye ederdi. İlk 10 dakika boyunca sohbet eder sonraki 30 dakika boyunca ders işlerdik. Bu dersler de zaten devletin Edebiyat kitaplarına ve müfredatına göre işlenmezdi. Yani aşırı süper ve idealist bir öğretmendi.İkinci Yeni şiiriyle de bizi o tanıştırdı-ben lisedeyken bile İkinci Yeni süper ötesiydi ve bunun tek nedeni: O yıllara kadar iyi şair yetişmemiş olmasıydı, sadece havadaki güneşe, suya, çamura şiir yazan şair özentileri vardı ve bir de Twitter fenomenleri ki onlarda sayılmıyordu sadece ağaç israfları- Mesela şu an Kısa Türkiye Tarihi şiirleri ilgimi çekmişti Cemal Süreya'nın:

Kahvede subay yok**

Bu nasıl iştir?

Bunun üzerine benim de şairlik damarım tuttu ve ben de bir şeyler karalama ihtiyacı hissettim-tabii ben şair değildim, benim o kadar birikimim yoktu-

Kısa Türkiye Tarihi VI(6)

Kahvede subay yoktu

Bu sefer de sokakta bomba vardı

En sonunda sadece ülkeyi de değil gezegeni terk ettik

Yine de hala umudum var:

Gittiğimiz yeri de batıracağız inşallah

Birini Yılın Mart Ayı:

Her şey hala aynı ve sıkıcılıkta seviye atlıyoruz. Bu arada Turgut Uyar'a geçtim, gerçekten harika. Ama bu sefer ona özenip şiir yazmaya kalkışmadım. Bir matematik profesörü olmama rağmen oldukça edebi biriyim. Gerçi değişik bir matematik profesörü olduğumu anlamanız için saç rengime dikkat etmeniz yeterli olacaktır. Bu ay bu kadarlık bir aylık kaydediyorum. Zaten burada fazla bir şey yok.

Nisan Ayı:

Artık kaçıncı yıl olduğunu söylememe gerek yok diye düşünüyorum. Herhalde anladınız 1.yılda olduğumuzu. Daha 17 senemiz var. Yolculuk oldukça eğlenceli, o kadar eğlenceli ki sıkıntıda patlamak üzereyiz.Yüksek Lisans Tezi hazırlamak kadar eğlenceli bir yolculuğa çıkacağımızı bilsem koşarak gelir ve ilk baştan gemiye ben atlardım. Belki fazladan bir kaç yıl burada kalarak eğlencenin dibine bile vurabilirim.

Bu arada Nisan Ayın'da 23 Nisan var. Artık kutlamıyoruz. Dedemin anlattığına göre-kendisi bütün bu eğlenceden 12 sene önce öldü, eğlenceyi kaçırdığı için gerçekten üzgünüm- bir zamanlar insanlar 23 Nisan da bir bayram kutlanırmış ama kendisi de bunu hatırlamıyor. Çünkü onun dedesi ve babası ona bunu anlattıkları halde o da ne olduğunu unutmuş. Bir tür bayram ve araştırmalara göre çocuklarla ilgili bir bayrammış. Bu bayram hakkında bildiğimiz bunun gibi daha çok bayramın olduğu: 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı, 1 Temmuz Kabotaj Bayramı, 30 Ağustos Zafer Bayramı, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı ve bunların yanı sıra çeşitli Dünya illerinin kurtuluş ve kuruluş bayramları. Bunların adlarını ancak akademik Tarih makaleleri ve araştırmalarından biliyoruz. Bugün ne takvimde varlar, ne de kutlanıyorlar. Sadece ismen olan ve ismen olarak da ancak Tarih bilimi araştırmalarında ve makalelerde adı geçen bayramlar. Haklarında çok bir bilgimiz yok, ama muhtemelen siz okuyanların yaşadığı yıllarda bu bayramlar hakkında bilginiz mutlaka vardır. Bana da anlatın lütfen:

23 Nisan nedir ve o gün ne yapılır?

Mayıs Ayı:

Dini kullanımlarımı fark ettiniz muhtemelen. Buraya biraz din kurumunu da yazabilirim. Dünyayı biraz bu duruma getiren de dini ayrımcılık oldu. Daha önce de söyledim: Sizin yıllarınızda yaşayan tüm insanlar istisnasız salak. Bu metnin yazarı da dahil hatta asıl metnin yazarı da. Ne yani iki şey karalayıp sosyal bilim kurgu ortaya koydunuz diye Dünya daha mı pembe olacaktı? Gerçekten böyle düşünüyorsunuz siz de salaksınız kusura bakmayın.-Silerim seni mor kafa- Hey, beni silmekle tehdit edemezsin.-Öyle mi? Klavye benim, bilgisayar benim, Wattpad hesabı benim. Defol git- Kes sesini, aptal yazıcı parçası. Kendini yazar sanıyor hala salak. Sana sadece dört parmağımı indiriyorum, aptal. Onun kıyafeti, şunun düşüncesi, şunun saçı, bunun makyajı diye senelerce ağladık. Dini hassasiyetlerimiz vardı ama kimse küresel ısınmayı, sera etkisini, canlı katliamları, çevre kirliliğini dert etmiyordu. Din bugünlere kadar geldi ve dini uğraşlarımız yüzünden her şeyi kaybettik. Bugün dini inançlar var olmaya devam ediyor ancak öğrenilen bir şey var: Kimse, kimseye karışmamalı.

Bunu anlamak bize bir gezegene mal oldu ama sonunda dank etti. Hepimiz huzurluyuz artık, dini hassasiyetler kimsenin umrunda değil ve bu şekilde yaşam kurmaya çalışıyoruz.

Haziran Ayı:

Yolculuğun 6.ayı ve yarım yıl oldu. Hala olan biten bir şey yok ama robotlardan biri sürekli benim kış uykusu kabinimin etrafında dolaşıp bana bakıyor. Diğerlerinden daha fazla ilgi gösterdiğini söyleyebilirim. Varlığını ve metalik tıkırtılarını duyabiliyorum. Ancak bana garip gelmeye başladı-hayır, her kızda olan şu ''Her erkek benim peşimde'' havalarında falan değilim- Belki de programında bir hata olabilir. Çünkü robotlar bir insana karşı sevgi besleyemez. Hani beslese de fena olmaz neticede bir erkek kadar odun olmayabilir-Ama şimdi yani- Sen de öylesin yazıcı parçası, hatta asıl metni yazan da odun, bildiğiniz kalassınız. Baksana bir ad bile vermedi. Her neyse kaydı kapatıyorum, bu ay da bir şey yok.

Temmuz Ayı:

Sıkıcı. Çok sıkıcı. Aşırı sıkıcı. Geçen ay Douglas Adams'ın Otostopçu Galaksi Rehberi kitabını indirdim. 1 aydır kitabını okuyorum ve gülmekten karnıma ağrılar girdi-Ben de komiğim ama ne var yani?- Dua et çocuklar da okuyor yoksa ben sana ne kadar komik olduğunu anlatırdım. Bir şey, komiksin sen. Sen anladın o ''bir şeyi'' yazıcı parçası. Hayatımda okuduğum en komik kitaptı belki de, tuhaf ve eğlenceli bir yazardı. Adam'ın-hayır soyadıyla alakalı bir espri değil bu- Pink Floyd dinlemesi yetmiyormuş gibi bir de onlarla birlikte konser vermiş. Üstelik 42.doğum gününde. Bu ay boyunca beni neşelendiren tek şey buydu. Bu da olmasa zaten sıkıntıdan patlarım. Yanıma eğlenceli bir şey yazsan diyorum hani yazıcı parçası-Hee düştün elime işte. ''bir şey'' yanına eğlenceli bir şeyler yazarım. Anladın o bir şeyi sen-

Ağustos Ayı:

Asıl öyküyü yazan-bu adam nasıl yazdı o öyküyü ya?- size ne adımı ne de doğum günümü söyledi ama ben ilk bilgiyi doğum günümden vereyim: 22 Ağustos. Artık bildiğinize göre bir sonraki yıl hediyelerinizi kabul ederim. Bu ay da hiçbir şey yok, ben de bu yıl doğum günümü kendi kendime kutlayıp, bir de kendime sesli kitap armağan ettim. Güneş Savaşları diye bir kitap. Yazarın adı güllü bir şeydi ama unuttum. Şimdi tekrar dosyalara bakamam. Henüz okuma fırsatım olmadı, bir gün okuyacağım. Bu ay da bir bayram olacaktı. Mayıs'ta da vardı ancak söylemeyi unuttum. Çok da hafızamda kalmadı bu bayramlar. Zaten kutlamıyoruz, hafızadan boş yere REM yiyorlar şu an. Ama siz hatırlayın, hala kutluyorsunuz çünkü. Acaba?

Eylül Ayı:

Hala.Çok. Sıkıcı.Bir.Yolculuk.Yapıyoruz. Hiçbir şey yazasım yok. Bu ay Edip Cansever'e geçtim. Bu.Kadar

Ekim Ayı:

Bu ay da bir bayram var ama neyle ilgili olduğunu tam hatırlamıyorum. Ama 29 Ekim'de kutlanıyordu sanırım. Çenem açıldı hadi konuşalım: Edip Cansever'i bitirdim ve muhteşemdi. Ayrıca Güneş Savaşları da bitti, adam Güneş sistemine yayılıp birbirimizle savaşacağımızı düşünmüş ama sana kötü bir haberim var arkadaşım:

Güneş sistemine yayılamadan bu Dünyanın içine ettik. Yani öngörün pek doğru çıkmadı. Denediğin için sağ ol. Biliyorum, biliyorum Asimov'da düşünmüş bunu ama o da yanılmış. Şans meselesi bunlar. Dert etme. Sakin ol bir daha ki tutar belki şu Olay Ufku dediğin.

Kasım Ayı:

Kasım ayları...Güz ayları...Naber 21.yüzyıl gençleri? Eğleniyoruz değil mi? Şuradaki yazıcı parçasına benden bir içki barmen-Sağ ol kalsın, pek kullanmıyorum- O zaman ayran iç ya da gazoz, tatlım. Merak etme ölmezsin. Az hayatın tadını çıkar. Vuhuuuu... Sanırım kış uykusu için düzenli verilen narkoz ve ilaçlar kafa yapıyor. Biyokimyacılarla bu konuyu gezegene inince konuşmak lazım, tabii o zamana kadar kafamız bir milyon olmazsa. Gerçi şikayetim yok, yolculuk çok sıkıcı. Narkoz ve ilaçlar çok iyi geldi. Daha var mı bunlardan? Bir paket daha, lütfen

Aralık Ayı:

31 Aralık... Bunu biliyoruz işte, çünkü eğlendirerek bizi dertlerden uzaklaştırıp uyuşturdular. Şeyde ki gibi... Cesur Yeni Dünya diye bir kitap vardı...Onda ki gibi... Hazlara düştüğümüz için bu hale geldik... Eğlence en büyük uyuşturucudur gençler kanmayın. Sosyal mesajı verdiğime göre bu yılı kapatayım. Zaten pek bir şey yok. Yılbaşını da robotlar yapıyor, biz hala kış uykusu. Ebedi sıkılanlarız biz yani.

O zaman yazıcı parçasına selam, kış uykusuna devam... Bu arada asıl öyküyü yazanın da aklını kargışlayayım... Allah'ın cezası...

*: Bölümün adını niye böyle yaptım ben de bilmiyorum ama Ferdi Baba'nın medyada ki şarkısını dinlemekten böyle oldu galiba :) Neyse Ferdi Baba'ya selam, damara devam o zaman :D

**: Bu şiiri Cemal Süreya'nın Sevda Sözleri kitabında, Kısa Türkiye Tarihi V-Beş- adıyla bulabilirsiniz

Continue Reading

You'll Also Like

25.5M 906K 78
♌ İNTİKAMDAN DOĞAN TUTKULU BİR AŞK ♌ Küçük yaşta anne ve babasının ölümüne şahit olan acımasız genç bir adam... Edim Demiray. Daha on sekizinde uyuş...
298K 22.2K 52
WATTYS 2018 KAZANANI! (KAHRAMANLAR KATEGORİSİ) Hreak ayağa aheste bir şekilde kalktıktan sonra kenarda yayılmış geniş postları eğilerek aldı. Geniş...
123K 7.4K 56
Buraya bak cılız okur. Senin geçirdiğin tüm o uykusuz geceler gibi yüzyıllar geçiren Carryhall Lisesi öğrencilerine bak. Bak ve elindeki loş telefon...
24.6K 1.3K 31
Doğduklarında Kaçırılan ikizler devamı içeride;) Eminim ki beğeniceksiniz şans vermeyi deneyin keyifli okumalar