DAĞ ÇİÇEĞİM

Por ucan_hayaller_

14.6K 3.1K 2.3K

Asmin Acar Ailesinin geçmişinin başına neler getireceğini bilmeden hayallerinin peşinden giden ve vazgeçmeyen... Más

Tanıtım
* 1. bölüm *
* 2. Bölüm *
*3. Bölüm*
*5. Bölüm*
* 6. Bölüm *
*7. Bölüm *
* RÖPORTAJ *
* 8. Bölüm *
*9.Bölüm*

* 4 Bölüm *

1K 352 202
Por ucan_hayaller_

multimedya= Emre Kaplan


Şehrime gel sevgili

Yarın çık gel

Bırak her şeyi, bir bekleyenim var de gel.

Gel ki, bu şehir adımlarınla anlamlansın.

Gel ki, bu şehir nefretim olmaktan çıksın.

Gel ki, nefes alayım.

Gel...

Nazım Hikmet

=Hatırlatma=

Ben hala olayın şokunda ne yapacağımı bilmez bir şekilde karşımdakine bakarken, aynı şaşkın bakışları ondada görebiliyordum. Kafam resmen allak bullak oldu ve hala onun kollarında olduğumu fark edip, ondan kurtuldum ve kekelemeye başladım.

"Se - senin ne iş- işin var bur- burada " 


Hayatımda yaşadığım en büyük olaylar ve aklımda kalan, ömrü hayatımca unutmayacağın şeyler neler diye sorsalar; İlk olarak üniversiteyi kazanmam, ikinci olarak da şu an yaşadığım ve hala çözemediğim olay olarak söylerdim veya tam tersi de olabilir, çünkü şu an yaşadığım benim için büyük bir olay.

Karşımdaki adam bana çatık kaşlar, sert yüz ifadesi ve onlara tezat kocaman açtığı gözleri ile şaşkın bir şekilde bakıyor. Bende de onun yaptığı tepkilerin aynısı mevcuttu, belki de daha fazlası. Kafam da o kadar çok soru var ki mesela; onun burada ne işi var? Beni takip mi ediyor? Yollarımız nasıl bu kadar çabuk kesişti ve daha niceleri. Onun o sert yüz ifadesine rağmen, nereden bulduğum cesareti bilemeden karşımdaki kişiye, aklımdaki soruları tek tek sıraladım.

"Senin ne işin var burada? Beni mi takip ediyorsun? Aman Allah'ım yoksa sapık mısın? Ne istiyorsun be--" cümlemi tamamlama izin vermeden bir aslan gibi, o gür sesiyle resmen kükredi.

"YETER!!!" Bütün şirketin onun sesini duyduğuna yemin bile ederim. Herkesin buraya toplanması an meselesi ve ben rezil olmak istemiyorum. Onun konuşmasıyla susmak zorunda kaldım.

"Şimdi sus ve beni dinle. Asıl senin benim şirketimde ne işin var, dün seni ezmedim, bugün ezeyim diye mi geldin? Sen benim başıma bela mısın?"

Ne demek onun şirketi, ama bu nasıl olur. Ben yanlış bir yere mi geldim acaba? Burası Asel'in kuzeni Mirza beyin şirketi değil miydi?...

"Nereden senin şirketin oluyor, burası bir kere mirza beyin tamam mı? Ve benim kendisiyle iş-" cümlemi yarıda kesmeme neden olan şey aklıma gelenlerin, başıma gelmemiş olması için dua etmem idi. O da benimle aynı şeyi düşündü sanırım ve aynı anda kocaman olmuş gözlerle ağzımızı açtık.

"Sakın bana Asel'in kuzeni olduğunu söyleme"

"Sakın bana Asel'in ev arkadaşıyım deme"

İşte ağzımızdan çıkan bu kelimeler, maalesef daha çok kez karşılaşacağımızın kanıtı gibiydi. Ne yapacağımı bilemez ve içimde nedenini bilmediğim, garip bir duygu yeşerdi. Ben bu duyguyu çözmeye çalışırken, odanın kapısı iki kez çalındı. Mirza ilk önce bana sert bir şekilde bakıp, ondan sonra yüzünü kapıya döndü ve o beni korkutan sesiyle  cevap verdi.

"Gel !!!"

Sekreter kız korka korka içeri girdi ve o sırada açılan kapıdan gördüğüm kadarıyla,  belkide bu kattaki  bütün çalışanların buraya toplanmasıydı. Her ne kadar rezil olmak istemesem de, iş işten geçmişti bir kere. Adını hala bilmediğim sekreter, ilk önce bana kötü bir bakış attı - sanırım patronunu kızdırdığım için - ondan sonra yüzüne bütün dişlerinin ortaya serecek şekilde, sırıtma yerleştirip patronuna döndü ve konuştu.

"İyi misiniz? Mirza bey bir sorun yoktur umarım" 

Mirza onu hiç umursamıyor gibi, kafasını olumsuz anlamda salladı ve başından savmak için geçiştirdi.

"Bir sorun yok Damla, ben söyleyene kadar sakın beni rahatsız etme. O dışarıdakilere de söyle hemen işlerinin başına geçsinler, yoksa çalışacakları bir işleri OLMAZ!!!" 

Son sözünü sesli ve bastırarak söyledi, sırf dışarıdakilere duysun diye. Adını yeni öğrendiğim Damla , korkarak başını salladı ve arkasını dönüp kapıya yöneldi. Tekrar açılan kapıdan gördüğüm kadarıyla, ortalıkta kimse kalmamıştı. Mirza'dan korktukları apaçık ortada. Naslı korkmasınlar ki, adam barut gibi en ufak bir kıvılcımda patlamaya hazır bekliyor.

Oda da sadece ikimiz kaldığımız da, sessizlik oluştu ve Mirza kos kocam odayı, en az üç kez dolaştı. Ben de ne yapacağımı bilemez halde, orta da öylece beklerken birden bana döndü. Onun bu hareketini beklemediğim için, bir adım geriledim. Benim korktuğumu anladığından dolayı, kendisini sakinleştirme yolunu, ellerini gür saçlarından geçirmekte buldu. En sonunda benim konuşmayacağımı anlayınca söze başladı.

"Evet şimdi oturup olayları sakin bir kafayla konuşmamız lazım." Biraz da olsa sakinleştiğini ses tonundan anladım ve ben de biraz da olsa rahatladım.

"Bence de her şey karıştı, düzgünce konuşmamız lazım" dedim uzlaşmacı bir tavırla.

"Tamam şöyle geçip oturabilirsin" dedi eliyle siyah renkte olan deri koltuğu gösterip. Söylediğine uyup oturdum, oda benim karşımda ki tekli koltuğa geçti ve tekrar söze başladı.

"Kuzenimin ev arkadaşısın bunda hem fikiriz değil mi?" sorusunu başımı sallayarak onayladım.

"Seninle tatsız bir şekilde karşılaştık bunun farkındayım, ama kuzenim seninle ev arkadaşı olduğuna göre sana güvenmiş, bence bunun hatırına baştan başlayabiliriz."

Şu an karşımda konuşan, dün bana o lafları söyleyen kas yığını mıydı? Yoksa patron olan Mirza bey miydi? Yada Asel'in kuzeni miydi? Bu adamın daha kaç çeşit yüzüyle karşılaşacaktım.Neden birdenbire uysal birine döndü. Benden bir cevap bekler gibi yüzüme bakınca kurumuş olan dudaklarımı ıslattım ve konuştum.

"Dün bana söyledikleriniz, yenilir yutulur kelimeler değildi. Sizinle anlaşabileceğimize pek inanmıyorum." 

"Haklısın dün hem işler konusunda ters giden bazı olaylar oldu, birde sen üstüne gelince sana patladım ama seninde suçun var kabul et." dedi. Söylediklerinde doğruluk payının olduğunun farkındayım. Sonuçta ben de dalgın halde yolda yürüyordum. Ben sesiz kalınca tekrar konuştu.

"Asel senin işe ihtiyacın olduğunu söyledi ve benden sana yardımcı olmamı rica etti."

"Evet ama başka bir iş bulsam daha iyi olur." Benim bu sözüm üzerine alaycı bir tavırla güldü.

"Neden, yoksa benimle baş edemeyeceğini mi düşündün?." 

"Sizin ne gibi özelliğiniz var ki, elbette üstesinden gelirim." dedim bende onun gibi.

"O zaman anlaştık bundan sonra benim sekreterim olacaksın." 

Ben kendimi neden naza çekiyorsam. Sonuçta işe ihtiyacı olan benim, istese beni işe almayabilir. Aklımı karıştıran diğer sorun ise, Asel'in bana kuzeninin sekreteri olmadığını söylemeseydi, ama kapıda gördüğüm kadın ben yanlış anlamadıysam sekreterdi.

"Asel bana sekreter sevmediğinizi, ara sıra işlerinizi düzenleyecek birisini aradığınızı söyledi. O zaman dışarıda ki sizin sekreteriniz değil mi?"

"Hayır o bu katan sorumlu danışma sadece" diye açıklama da bulundu.

"Anladım" diyebildim sadece, çünkü ne diyeceğimi bilmiyorum.

"Eee ne diyorsun, bu işi istiyor musun?."

"Tamam ama ben bu sene üniversiteye başladım derslerim biraz ağır, o yüzden ders programıma göre ayarlanırsa, hem sizin için hemde benim için iyi olur." 

Her ne kadar çalışmak istesem de, önceliğimin derslerimin olması gerektiğinin bilincindeyim. Babam çalışmaya başladığımı duysa kıyameti koparır. Elimden geldiğince onlara bunu duyurmamanın bir yolunu bulmalıyım.

"Asel bana anlattı, onun ki gibi senin de derslerine göre ayarlanacak. Ben zaten ayak altında dolaş istemiyorum, sadece işlerimi düzene koymanı ve randevularımı ayarlamanı istiyorum o kadar. Hangi bölümü okuyorsun?"

Söylediklerine bakılırsa işim gerçekten de kolay olacak. Böyle fırsatı bir daha bulmak, imkansız gibi bir şey olsa gerek.

"Tamam. Desinatörlük bölümünü okuyorum.Ne zaman başlayacağım işe?"

Tam cevap vereceği sırada kapı aniden açıldı. İçeriye ilk giren, 22- 23 yaşların da, boyu benden belki biraz uzun, alaycı bir ifadeye sahip, gerçekten yakışıklı sayılabilecek adam girdi. Onun arkasında da, telaşlı haliyle Damla gözüme çarptı ve hararetle konuştu.

"Mirza bey lütfen kusura bakmayın, Emre beye rahatsız edilmek istemediğinizi söyledim, engellemeye çalıştım ama kendisi beni dinlemedi ."  dedi korku dolu sesiyle.

"Ben Emre'yi biliyorum Damla telaş yapmana gerek yok, senin sözünü dinlemeyeceğinin gayet farkındayım sen dışarı çıkabilirsin" 

"Peki efendim" kız rahat bir nefes verip dışarı çıktı.

Adının Emre olduğunu öğrendiğim bey fendi bana, ben mirza'ya, mirza ise Emre'ye bakıyor. Bu bakışma tahminimce 2 dakika sürdü. En sonunda emre gözlerini devirdi ve konuştu.

"Aaaa yeter daha ne kadar bakışacağız böyle." diye söylenip bana doğru yürümeye başladı. 

Ben ne yapacağımı bilmez halde ona bakarken, kendisi sırıtmakla meşguldü. Mirza ise öfke ile kaşlarını çatmış, Emre'ye bakıyor. Tam önümde durduğunda biraz eğilip, elimi avucu içine aldı ve küçücük bir buse kondurdu. Olayın şokunda elimi çekmeyi unuttuğumu, Mirza'nın öksürmesiyle fark ettim ve hemen kendimi toparladım. Nasıl böyle daldığımı hiç bilmiyorum, utançtan yüzümün yandığının far ettim, hemen başımı eğdim görmemeleri için.

"Kardeşim beni bu güzel bayanla tanıştırmayacak mısın?" Mirza'yla konuşuyor ama benim gözlerimin içine bakıyor. Mirza'nın cevabı ise kısa ve netti.

"Hayır" 

Emre ve ben aniden başımızı ona çevirdik, ve neden böyle tepki verdiğini anlamaya çabaladık.

"Nedenini öğrenebilir miyim? Kardeşim"

"Asel'in ev arkadaşı desem senin için yeterli olur sanırım."

Bu da ne demekti? Ne yani Asel ile ev arkadaşı olmamın bununla ne gibi alakası olabilir ki? 

"O zaman iş değişir. Asel'in ev arkadaşıysa." Şimdi daha da merak ettim ve bunu onlara da sordum.

"Dediğinizden hiçbir şey anlamadım Asel'le ne alakası var." Soruyu  Emre'ye bakarak sordum.

"Şöyle ki Asel'in ev arkadaşıysan, Mirza'nın o katı kurallarına uygunsun demektir. Ve bu da benim, senden uzak durmam gerektiğini habercisi. Sen masumsun ve öyle de kalman gerekiyor." deyip üstüne bütün dişlerini gösterecek şekilde güldü ve göz kırptı.

"Tamam bu kadar muhabbet yeter. Emre sen işinin başına dönüyorsun hemen."

"Tamam ama, ilk önce adını öğrenseydim."

"Tabi ki ben Asmin" dedim ve elimi uzattım. Az önce ki gibi öpmek yerine sadece elimi sıktı.

"Memnun oldum Asmin ben de Emre" tebessüm edip başımı sallamakla yetindim.

"Emre, Asmin bunda sonra benim asistanım olarak çalışacak haberin olsun." dedi Mirza 

"Anladım patron, neyse ben gitsem iyi olacak işler beni bekliyor." bana dönüp tekrar gülümsedi ve odadan çıktı. Tekrar baş başa kaldığımızda saatin epey geç olduğunu fark ettim. İstesem de bu saatten sonra derse yetişemem.

"Yarın işe başlarsın, hem ders programını da getirirsin sana uygun mu?"

"Olur" dedim ve ayaklandım ona doğru elimi uzattım. O da ayaklanıp elimi sıktı.

"Yarın görüşmek üzere Asmin hanım"

"Görüşmek üzere Mirza bey" 

Arkamı döndüm kapıya doğru ilerlemeye başladım. Tam dışarı çıkacağım zaman tekrar arkamı döndüm ve Mirza' nın bütün yüzünü kaplayan o sinsi sırıtmayı gördüm. Birdenbire ne oldu acaba? Aklına kim bilir ne geldi? Daha fazla buna kafama takmamaya karar verdim ve asansöre ilerledim.









Seguir leyendo

También te gustarán

YUVA Por _twclr

Novela Juvenil

786K 38.4K 50
Amelya 20 yıl sonra aslında ailesinin gerçek olmadığını intikam için bebeklerin karıştırılmasına nasıl bir tepki verecek gelin hep birlikte okuyup öğ...
393K 31.9K 48
"Uyan, kavga et, sigara iç, dolandır, uyu. Hayır, ben bundan ibaret değilmişim.." K.T. Bir dolandırıcı çetesinin üyesi olan Karmen, çeteyle birlikte...
TAKINTI Por 🌙

Novela Juvenil

1.8M 32.6K 36
Efsan zorla evlendirilmekten kurtulmak için Mardin'den İstanbul'a kaçar. Ama yağmurdan kaçarken doluya yakalanacağını nerden bilebilirdi. İstanbul'u...
1.6M 67.2K 54
"0549******: Umarım iş telefonumu meşgul etmen için geçerli bir sebebin vardır. (20.13) Afra: OHA! OHA! OHA! (20.13) Afra: Koskoca Kuzey Taşoğlu bana...