Ateş'in İzleri

By loneriders

932K 32.3K 1.8K

Cesaretli Kadınla İnatçı adamın hikayesi.. Sizi en yakın arkadaşınızla aldatan eski sevgilinizden nasıl intik... More

Giriş..
1 -Tanışalım o zaman- +18
2 -Beklenmedik Misafir-
3 -Nirvana kulübü-
4 -Mutsuzluk-Mutluluk- +18
5 -Karşına çıkmayacağım..-
6 -Masum öpücük-
7 -Bebek-
8 -Yıldızlar avuçlarımda-
10 -Keşke burada olsaydınız-
11 -Yalnızlık-
12;part1 -hedefimiz dedenin evi-
12 Part2: Kalpsiz Adam
13 -Sevdiğim kadın mı?
14 -Çünkü aşık oldum-
15- Hayattan mutluluk çalmak..
16.. -Seni İstiyorum-
17- Masal düğünü
18.. -Aşk yok Sevişmek yok-
19.. -Kız kaçırma-
20. -Kaçamak mutluluk-
21.Korku.
22.. Sarıl ki unutayım.
23.. -Sevilmediğimi duymak istiyorum-
24.. Pişmanlık
25.. Özür dilerim..
26.. Bu aşk benim mi?
27.. Çünkü aşığım..
28.. Ne olur ölmesin..
29.. Veda..
30..Kırık..
31.. Kimsem yok
32.. Gidiyorum
33.. Acı
34.. Değişen hayatlar..
35.. Kavuşma..
36.. Evleniyoruz..
37.. Oğlum için!
38.. Eriyen buzlar..
39.. Oğlun evlenmemizi istemiyor!
40.. Mutluluğun ismi Mehmet!
Yazar susmuyor)
41.. Geri dönüş.
42-Final- Mutlu yarınlara...
Kırık
Doğum günü...
Özel bölüm-Son
Gökyüzünün yalnızlığı

9 -Kırık kalpler-

23.1K 862 31
By loneriders

Mert kafasını dağıtmak daha fazla düşünmemek ya da geri dönüp Leyla'yı bulup özür dilememek için Emre'nin yanına uğramaya karar vermişti.

Kulübün önünde arabayı durdurup arabadan indi.

Mekanın girişindeki korumalara selam verdikten sonra içeriye götüren dar uzun koridordan hızla geçti.

Emre'yi bulmak için mekana kısa bakış attı.

Emre bar kısmında barmenle bir şeyler konuşuyordu.

Her zamanki yerlerine geçip Emre'nin gelmesini beklerken içki sipariş verdi.

Etrafta herkes deli gibi dans ediyor bazıları kendinden geçmiş halde içki içiyor ve gülüyordu.

Leyla'yı ilk defa gördüğü yere takıldı gözleri. Bir kaç ay önce burada görmüştü onu, bu kadar kadının içinde o dikkatini çekmişti.

Halbuki diğerleri haraketleri ile bir şeylere davet ederken o sadece bakışlarını kaçırmıştı.

Daldığı düşüncelerinden Emre'nin ona doğru gülerek gelmesiyle ayrılmıştı.

"Oo Mert bey, siz bizim mekana gelirmiydiniz?"

Emre alay etmeye başlamıştı yine.

Mert sesli nefes vererek "Geldim işte. İçmek istiyorum. Ama çok fazla.." derken bakışlarını dans eden insanların üzerinde gezindiriyordu.

"Durum o kadar vahim yani. Tamam içelim o zaman." eliyle çalışanlardan birine işaret etti.

"İstersen anlat.." Emre arkadaşını çok iyi tanıyordu.

Mert bu fikrin iyi olmadığını biliyordu.

Başını hayır anlamında sağa sola salladı.

Masalarına getirilen viskini tek seferde kafasına dikti.

"Oo yavaş kardeşim. Bu hızla seni yerlerden toplarız ancak."

Sanki midesine sıcaklık akmıştı. İkinci dikişinde damarlarında akan kanın ısındığını hissediyordu.

"Leyla bugün onu şirkette tutmak için yaptığımız oyunu anladı. Ama çok yanlış şeyler duydu ve düşündü."

Ve Emre'nin henüz dokunmadığı içkisini alıp tek seferde içti.

Emre bir yudum bile içmiyor sadece hiç konuşmadan içen arkadaşını izliyordu.

"Ve canın çok yandı. Hem yanlış anladığı için hem de o üzüldüğü için. Çünkü ona aş.." Emre'nin konuşmasını tamamlamasına izin vermeden elini tehdit eder gibi ona doğru salladı.

"Sakın..!"

Sonra yine araya seslik girdi.. İkisinin de sustuğu yerine Mert'in ne kadar acı çektiğini belli eden boşalan kadehler.

"Ben onunla ilk konuştuğumda arkasına bakmadan gitti. İki ay sonra evli kadın olarak çıktı karşıma. Şimdi bir çocuk annesi.. Mutlu.. Kocasını seviyor. O gün bitirdim onu." geçmişi hatırladıkca hüzünleniyordu. Sadece kendine kızıyordu.

"Şimdi konuşursam ne olacak bilmiyorum.. Merak etmiyorum da! Çünkü konuşamayacağım!" dedikten sonra kadehdeki bir kaç yudumu tek seferde içip ayağa kalktı. İçkili olmasının etkisiyle ilk ayağa kalktığında başı dönmüştü.

Emre kolundan yapışıp "Nereye?" diye sordu.

Eli ile bir süredir onları izleyen kısa saçlı esmer kadının olduğu tarafı işaret etti.

Emre istemese de kolunu bırakıp ne istiyorsa onu da yapmasına izin verdi.

Mert kadının yanına gittiğinde kadın gülümsedi ve kulağına bir şeyler söyledi.

Mert'in duyduklarıyla dudağının kenarı kıvrıldı ve kolunu kadının omzuna attı.

Leyla karşısındaki manzarayı izlerken sinirinden o kadını öldürecek duruma gelmişti.

Bulut baktığı yere bakınca "Bu adam eniştemin ortağının oğlu değil mi?" diye sordu.

Ela da Mert'i farkedince Leyla'ya bakmıştı ama kardeşi yanlarında değil gibiydi.

Bulut'un sorusuna kendisi cevap vermişti.

Leyla "Ne?" diye sorarken bakışlarını zorla ayırmıştı ikiliden.

Ela Leyla'nın durumundan şüpheleniyordu.

Yoksa aşık mı diye düşünüyordu.

Bulut yeniden konuşmaya başladı.
"Ben yarın eniştemle konuşacağım. Artık zaman kaybetmek istemiyorum."

İki kadın da aynı anda "Ne?!" diye yüksek sesle tepki vermişlerdi.

Bulut onların tepkilerini umursamadan "Ela'nın durumu malum, en kısa zamanda konuşmamız gerekiyor. Yani yarın!"

Ela ailesinin vereceği tepkiden çok korkuyordu. "Ya karşı çıkarlarsa?" derken gözleri dolmuştu.

Destek almak için dolu gözlerle kardeşine bakıyordu.

Leyla ablasının halini görünce yanağını öptü ve "Abla sen onlar için çok değerlisin, Bulut da öyle. Sizi anlayacaklardır." dedi.

Sonra Bulut'un da tedirgin ve karışık duygulae içinde olduğunu anlayıp ona da sarıldı.

"Benim kiymetlim baba oluyor. Teyze oluyorum ya. Bundan güzel bir şey mi var?"

Leyla sevdiklerinin üzüntüsünü ve tedirginliğini görünce kendi kırgınlığını unutmuştu. Şimdi kendi yaralarını düşünecek durumda değildi.

Ablası ve sevdiği adam kavuşmalı, bebeklerini sağlıklı bir şekilde kucağına almalılardı.

Bir süre konuştuktan sonra üçlünün sohpetini Mert bölmüştü.

Leyla Mert'in sarhoş olduğunu daha sesini duyduğu anda anlamıştı.

Neden içmişti ki?

Beyaz gömleğinin düğmelerinden şirketteyken sadece biri açıktı ama burada üçü. Kollarını yarıya kadar sıyırmıştı. Her zaman şekilli olan saçları dağılmıştı.

Elbette ki Mert'i incelemiyordu!

"Görsel hafızam iyi!" diye destek çıktı kendine.

Sarhoş olacak kadar içdiği için bir şeyler yolunda gitmiyordu demek ki diye düşündü.

"İyi akşamlar. Sizi görünce selam vereyim dedim." derken Bulut'a bakıyordu.

Bulut eliyle boş yeri işaret edip "Gel birlikte oturalım." dedi.

Mert arkasında duyduğu kadın sesiyle başını çevirdi.

"Gidelim mi? Ben tamamım." kadın cilveyle konuşuyordu.

Tam o an Leyla kalbinden kocaman bir ağrı hissetti.

Hem de bugün Mert'in ona yaşattığı hayalkırıklığından sonra yenisini ekliyordu şimdi.

Zihninde o gece canlanmıştı. Onlar da böyle çıkmışlardı. Dolan gözlerini saklamak için kafasını başka yöne çevirdi.

Mert yorgun bir ses tonuyla "Olur." dedi. Ama aklı ona taraf bakmayan Leyla'da kalmıştı.

Bulut'larla vedalaştıktan sonra yorgun adımlarla çıkışa doğru ilerlemeye başladı.

Leyla daha fazla burada böylece kalamayacağını anlayıp lavaboya gitmek için ayağa kalktı.

"Hemen geliyorum."

Kalabalıktan uzaklaşınca Mert midesinde hissettiği ağrıyla tualete gitti koşar adımlarla.

Geride bıraktığı kadın şaşkın şaşkın ne olduğunu anlamaya çalışıyordu.

Leyla erkekler tualetinin önünde Mert'in yanındaki kadını görünce onun durduğu yere doğru yürüdü. Kolundan tutup kendine döndürerek "Mert nerede?" diye sordu.

Kadın eliyle erkekler tualetini işaret etti. Leyla bir an tereddüt etse de bu yaptıklarını Mert'e ödetmek için oraya bile girecek kadar gözünü karartmıştı.

Tualete yaklaşıp kapıya vurdu.
"Heyy, Mert çık dışarıya."
Bir süre bekleyip cevap gelmediğini görünce yeniden vurdu. "Bak oraya giremeyeceğimi düşünüyorsan yanılıyorsun! Eğer sen çıkmazsan ben gelirim oraya!"

Kadına dönüp "Buraya girdiğine emin misin?" diye sordu.

Kadın umursamaz tavırla omuz silkti.

Leyla bir anlık tereddütten sonra gözlerini kapatarak içeri girdi.

Yavaş yavaş tek gözünü açıp etrafa baktı.

Mert'i duvara yaslanmış gözlerini kapalı bir halde bulacağı aklına bile gelmezdi.

"İyi misin?" dedi. Yanına gidip elini alnına koydu.

Mert gözlerini açıp "Evet." dedi.

Sesi yorgun çıkıyordu.
"Midem kötü geçmesini bekliyorum." dedi ve yeniden gözlerini kapattı.

Leyla Mert'in bu haline anlam veremediği derecede endişe duyuyor ve sanki kendi canı yanıyormuş gibi hissediyordu.

Suratı bembeyazdı.
Mertin elinden tutup "Hadi gidelim." dedi.

Mert bakışlarıyla nereye dercesine bakmıştı.

"Bu halde ve burada düzelmeni bekleyemezsin." dedikten sonra elinden tutarak çekiştirmeye başladı.

Mert yorgun adımlarla Leyla'nın peşinden gidiyordu.

Dışarı çıktıklarında esmer kadın "Aa gidiyor muyuz?" diye sordu.

Leyla tek kaşını kaldırıp ukala tavırla Mert ile kendini işaret ederek "Biz gidiyoruz, sen istersen git istersen kal!" dedi.

Mert'i kötü durumda bile bu cevap güldürmüştü.

Leyla'nın yüzünde zafer gülüşü vardı. Dışarı çıktıklarında taksi durdurup Mert ile birlikte arka koltuğa geçip oturdular.

Mert başını Leyla'nın omuzuna yaslayıp gözlerini kapatmıştı. Burnuna dolan kokuyla "Çokk güzel kokuyorsun.." diye fısıldamıştı.

Leylanın yüzünde buruk gülümseme vardı. "Zaten her kadın güzel kokar."

"Ve senin yaptıklarını unutmadım, sadece insanlık vazifemi yerine yetiriyorum."

"Ne yaptım ki ben? İnsanlık vazifen mi?"

"Çok fena küfür etmemi istiyorsun."

Taksi Leyla'nın yaşadığı apartmanın önünde durunca daha da ağırlaşan Mert'i arabadan indirmek pekte kolay olmamıştı.

Leyla taksicinin parasını ödeyip arabadan indi. Mert'in kolundan yapışıp sarsak adımlarla apartmanın girişine doğru ilerlediler.

Birden durup kendi kendine "Sen güçlüsün Leyla, hadi göreyim seni! O asansöre bine bilirsin. Hem Mert yanında." sonra Mert'e kısa bakış atıb "Nah! Yanındaymış. O şimdilerde gökde uçuyor." dedi.

Asansöre binince çalışmasını beklerken çok tedirgindi.
Gözlerini kapatıp tek tek katları sayıyordu. Kendi katlarında durduklarında asansörün kapısı açıldı ve Leyla Mert'in elinden tutup çıkardı.

Mert bir an "Nereye gidiyoruz?" diye mırıldandı.

Leyla "Sarhoş insanlardan nefret ederim!" demişti.

"Beni hiç sevmedin ki."

Leyla duyduğu cevabı düşünmemeye çalışarak kapıyı açtı ve Mert'i içeriye kelimenin tam anlamıyla itti.

Mert kanapeyi görünce kendini üzerine attı. Anlaşılmayan bir şeyler söylerken uykuya teslim olmuştu.

Leyla onun bu haline gözlerini baydı.

İçeriye yatak odasına geçip dolabdan üzerini örtmek için bir şeyler almıştı. Mert'in yanına gelince üzerini örtüp bir süre onu izledi.

Terlemişti. Alnına boncuk boncuk dizilen damlalar daha yakışıklı etmişti onu.

"Ah saçmalıyorsun Leyla!!"

Aklına çizmek istediği resim gelmişti. Bir süre düşündükten sonra kararsız adımlarla küçük atölye olarak kullandığı odanın önüne geldi.

Kapı kolunu büyük tereddüt içerisinde çevirdi ve açılan kapıdan içeri geçti. Oda uzun bir süredir kullanılmamasından dolayı havasız kalmıştı.

Leyla en son bitirdiği resime doğru bir kaç adım attı. Elini uzatıp resimin üzerinde gezindirdi.

En çok sevdiği fırçasına bile sanki yıllardır dokunmamıştı.

İlk resim hocası onu fırça ile tanıştırırken "Fırça bizim bu yolda en yakınımız gibidir. Duygularımızı resime fırça ile yansıtırız.." demişti.

O zamandan Leyla için fırça yalnız malzeme değil önemli bir parça haline gelmişti.

Odaya bir süre göz attıktan sonra yeni malzemeler çıkarıp resim yapmaya başladı. Aklında tek bir yüz vardı..

Ateş gözler..

***


Mert yüzüne vuran ışığın rahatsızlığı ile uyanmıştı. Gözlerini açtığında tanımadığı bir yerde olmasının şaşkınlığını yaşıyordu.

"Neredeyim lan ben?!"

Aklına gelen ilk şey o ismini hatırlamadığı kadının evi olmuştu. Ama üzerine baktığında kiyafetleriyle uyuduğunu gördü.

Etrafına bakarken gözünün önüne serilen manzaraya hayranlıkla baka kalmıştı.

Kocaman cam daha önce fark etmediği güzellikleri gözleri önüne seriyordu.

Yeni doğan güneş sanki gözlerinin önünde bir adımlık kaç adım uzak mesafedeydi.

Ayağa kalkıp etrafda tanıdık bir şeyler aramaya başladı. Burnuna dolan portakal kokusu ona birisini hatırlatıyordu.

Apartman dairesi olsa da çok geniş salonu vardı bu evin ve çok az eşyası.

Duvarda küçük kız çocuğunun çerçevelenmiş fotoğrafı vardı.

Dikkatli bir şekilde bakınca "Leyla.." diye fısıldadı.

"Küçük Leyla.."

Dün geceyi hatırlamaya çalıştı.

Eski filimlerdeki gibi kısa kısa konuşmalar geldi aklına..

"Ve senin yaptıklarını unutmadım, sadece insanlık vazifemi yerine yetiriyorum."

Fotoğrafa bakıp salak salak sırıtmayı bırakıp Leyla'yı bulmak için odalara bakmaya gitti.

Kapısı yarı açık olan odanın önüne geldiğinde kapıyı açıp  içeriye göz attı.

Gördüğü manzara yutkunmasına sebep oldu. Leyla resim yaparken uyuya kalmıştı.

Bir kaç adımda Leyla'nın yanına varıp ona taraf eğildi. Yüzüne düşen bir tutam saçı kulağının arkasına itip karşısındaki masum ve duru güzelliğe baktı.

Çok yorgundu sanırım yoksa bu halde uyuya kalmazdı diye
düşünüyordu.

Dün gece onu bırakmadığını ve evine getirdiğini düşününce gülümsedi.

Leyla'yı kucağına alıp yatak odası olduğunu düşündüğü odaya götürdü. Yatağa yatırmak için eğildiğinde Leyla Mert'in boynuna daha sıkı sardı kollarını. Mert Leyla'nın ezilmemesine dikkat ederek yanına uzandı. Burnuna dolan kokuyla kendini hem mutlu hem de mutsuz hissediyordu.

Bu kadına kapılmaktan korkarken belki de daha çok kapıldığının farkında değildi.
"Başımın tatlı belası.." diye fısıldarken yeniden kendini uykuya teslim etmişti.

Leyla kulağının dibinde atan kalp atışları ile uykusundan uyanmıştı. Sert bir göğüsün üzerinde uyuduğunu anlayınca yerinden sıçradı.

Karşısındaki adamı ve bulundukları odayı görünce şaşırmıştı. Dün geceyi hatırlayınca bir şeylerin ters gittiğinin farkındaydı.

Düşünürken gözlerini karşısındaki adamdan ayırmıyordu.

Elini Mert'in yüzüne uzatıp hafif çıkmış sakallarıyla buluşturdu.
Mert'in aniden gözlerini açmasıyla sanki donmuştu.

Suçüstü yakalanmanın verdiği utançla yüzü kıpkırmızı olmuştu. Mert'in dudağının kenarı kıvrılmış ve gördüğü manzarayı büyük zevkle izliyordu.

Aralarındaki suskunluğu bozan Mert oldu.

"Beni buraya sen mi getirdin?"

Leyla Mert'ten başka her tarafa bakıyordu.
"Evet. Malesef esmer güzelinle gece geçiremedin!"

Mert duyduğu cevap üzerine kahkaha attı.
"Fantezilerim vardı ama.." derken yüzünü yalandan astı.

"Olsun.. Geceler çok karışanın hiç yok." dedikten sonra Leyla kalkmaya çalıştı.

Mert Leyla'yı daha sıkı tutmuştu. Leyla ani bir haraketle ayaklanmaya çalışınca Mert çekmiş ve tam Mert'in üzerine düşmüştü.

Yüzleri çok yakındı. Sanki birinden biri kıpırdasa dudakları bir birine değecekti. Mert ani bir haraketle Leyla'nın dudaklarına yapıştı.

Leyla yaşadığı olayın şokunu atlatsa da bir türlü o cehennem sıcaklığında olan dudaklardan kopamıyordu.

Ya da kopmak istemiyordu.

Mert Leylanın da karşılık verdiğini görünce daha da keyiflenmişti. Ani haraketle Leyla kendini Mertin altında bulmuştu.

Leylanın Mertin ağzının içine inlemesi Merti daha da istek uyandırıyordu.

Leyla elini uzatıp Mertin saçlarına daldırdı.
Mert bir süre sonra kaybettiği aklını yeniden bulmuş gibi Leylanın dudaklarından ayrıldı ve sıkıntılı bir şekilde kendini yana attı.
"Doğru değil.." diye bildi sadece.

Leyla yaşadıklarının ve duyduğunun etkisiyle karışık duygular içindeydi. Yataktan kalkıp banyoya giderken "Senden nefret ediyorum.." dedi.

Mert duyduğu lafın siniriyle Leylanın peşinden banyoya girdi.

Leyla "Napıyorsun?" diye bağırdı.

"Çık aklımdan tamam mı? Hayatımdan da çık!"

Leyla kırgınlığını gizleyerek "Bunu sen mi söylüyorsun, ha? Sen mi? Aylardır benimle kedinin fareyle oynadığı gibi oynamışsın, ortada yanlış, hata yokken! Şirkette aylardır karşı karşıyayız! Nereye gitsem karşımda sen varsın! Kim kimin aklından hayatından çıkmalı acaba?! Şimdi beni öpen sen ama hayatından çıkmalı olan ben, öyle mi?" diye bağırdı.

Mert başını ellerinin arasına alıp sıktı. "Lanet olsun. Lanet olsun ki haklısın. Ama bundan sonra yok olalım tamam mı? O geceyi bütün anıları unutalım!"
Dedikten sonra banyodan ve o evden çıkıp gitti.

Geride en az kendisi kadar kırılıp dökülmüş ve parçaları bir kenarlara dağılmış bir kalp bırakarak..

Continue Reading

You'll Also Like

1.1M 47.9K 43
0545* Sizi "MAFYA" adlı gruba ekledi #Romantizm kategorisinde 1.Sıra✨ #3Ay kategorisinde 1.Sıra✨ #Siyah kategorisinde 1.Sıra✨ #Esir kategorisinde 1.S...
5.1K 132 30
Biz insanlar çok hata yaparız.Ders aldıklarımızda olur iyiki ve keşkelerimizde olur.Zamanı geri döndürmek istediğimiz o kadar çok an olur ki .O küçük...
401K 19.8K 87
"Sen, Dünya'yı hak etmeyecek kadar korkak bir adamsın." Ayaz, aniden geriye dönüp Şahin'e bir kafa attı. O yere düşmüş burnunu tutup acılar içinde kı...
825K 25.5K 55
İnce ve uzun bir çizgideyim. Bir yanımda somurtmak, diğer yanımda gülümsemek var. Somurtmak istemiyorum. Ama gülümsemek için de bir çaba sarf etmiyor...