Cennet Gibi

By Birinsantanesi

158K 7.5K 1.2K

Küçüklüğümden beri bir çok hayalim olmuştu benim. Aileme kavuşmak istemiştim. Olmamıştı. İçimde gün geçtikçe... More

Tanıtım
Duyuru
1.
2.
3.
4.
5.
6.
7.
8.
9.
10.
11.
12.
Duyuru
14.
15.
16.
17.
18.
19.
Duyuru
20.
İleriki Bölümlerden Kesit
21.
22.
23.
24.
25.
26.
Pelin'e sevgilerle!
27.
28.
29.
30.
31.
32.
33.
▪Final▪

13.

3.9K 238 38
By Birinsantanesi

Not; Şu yazdığım notları okuyor musunuz bilmiyorum ama elbet okuyan birileri vardır:) Zaten fazla uzatmayacağım çünkü hemen gidip uyumak istiyorum. Sizden istediğim uyandığımda görüp sevineceğim uzun yorumlar yapmanız. Bölüm kısa oldu ama bunu telafi edeceğim. Bu arada eğer hikaye hakkında falan sorularınız varsa da yorumda sorun:D Belki gelecek bölümlerden tüyo falan veririm, bugün uyumak dışında yapacak bir işim yok malum:)

İyi okumalar. Hepiniziçok seviyorum:)

Birbirimizden daha kopmadığımız zamanlarda yani yıllar önce hep birlikte bir film izlemiştik. Filmde başroldeki kız bir kaza sonucu komaya giriyordu. Ablası ne kadar umut etsede kardeşinin kurtulamayacağını biliyordu. Bu yüzdendi her halde onun fişinin çekilmesine razı olması. Ama ablası ondan vazgeçtiği zaman o geliyordu. Filmin esas oğlanı. Bir öpücük bırakıyordu kızın dudaklarına. Kıza hayat veren bir öpücük. Sonra uyanıyordu kız.

Kavuşuyorlardı sonunda birbirlerine. Ne kadar ben mutlu sonu yakalayamasamda onlar yakalıyordu. Ama yine de ister istemez kendimi bu kıza benzetiyordum. Ben de umudumu kaybetmiştim. Benden de vazgeçenler olmuştu. Ama ben de Kerem'in dudaklarından almıştım o hayat öpücüğünü. Belki filmdeki gibi olmamıştı. O beni bile isteye öpmemişti. Ben onu o sarhoşken öpmüştüm. Ama yine de bana hayat vermişti. Zaten o filmdeki gibi olamayacağımı biliyordum. Belki bana hayat vermişti ama yine Eylül'ün yanına gidecekti. Bir defalığına sarhoşken verdiği hayatı, ayıkken defalarca kez elimden alacaktı. Ama o Kerem'di işte. Tek sözüyle bütün güçlüyüm safsatalarımı bana yutturan adam. Bunu birine anlatsam eleştirirdi beni biliyorum. Bu kadar güçsüz olmama kızardı insanlar. Bir erkek için intihar mı edilirmiş, derlerdi. Her sözüne kanıyor aptal, derlerdi. Ya da onun için ağladığım için bana güçsüz damgasını yapıştırırlardı. Ama beni anlamazlardı. Belki benim yerimde olsalar onlarda koşa koşa giderlerdi Kerem'in yanına. Ama onlar bu ihtimali yok sayarlardı. Çünkü biz kendimizi güçlü olduğumuza o kadar inandırıyoruz ki. Ama değiliz işte. Sadece kendimizi kandırıyoruz.

Güçlüyüm diyorsun mesela. Güçlüsün evet. Ama ne kadar? Düştüğünde kendin kalkabiliyor musun? Kimseye muhtaç olmadan, yastığına sarılıp ağlayabiliyor musun? Sevdiğin kişinin seni sevmemesini kabullenebiliyor musun?

Ben bunları yapamıyorum. Sözde güçlüyüm ben. Kimse yıkamaz ya beni, aslında öyle değil işte. Ben düştüğüm zaman kendim kalktığımı sanıyorum ama öyle değilmiş. Beni Yağmur kaldırıyormuş. Emre kaldırıyormuş. Yastığıma sarılıp ağlamayı ise ben seçmemiştim zaten. Ve Kerem. Onun Eylül'ü sevdiğini hiç kabullenemeyecektim. 4 aydır ilk kez kendi başıma bir karar vermiştim ve şimdiden o kararın doğruluğundan şüphe ediyordum. Ki düşündükçe de pişman olmaya devam edecektim. Arabanın kapısını açıp aşağı indiğimde en azından bu gecelik bu konuda düşünmemek üzere kendime söz verdim. Kendime verdiğim sözleri çoğunlukla tutamadığımı yok sayarak.

***

Gözlerini kırpmadan camdan bakan Emre, arabadan hala inmeyen Zeynep'i izliyordu. Onun yanına gitmek gibi birşey yapmayacaktı. Tabi Yağmur'a da izin vermeyecekti aşağı inmesi için. Zeynep'in kendi başına karar almasına izin verecekti. En azından bu gecelik.

"Emre bırak ineyim aşağı. Belli bir şey olmuş işte. Gecenin bu saatinde nereye gittiğini de bilmiyoruz." Diyen Yağmur'a bakmamıştı bile Emre. Çünkü o Zeynep'in nereye gitmiş olabileceğini gayet iyi biliyordu. Zeynep'i sadece bir kişi yaralayabilirdi. Ama nedenini hala bulamamıştı. Zeynep neden Kerem'e gitmişti? Ne konuşmuş olabilirlerdi? Kafasında bu sorular dönüp duruyordu. Gece Yağmur ona Zeynep'in yatağında olmadığını söylediğinde nasıl korktuğunu düşündü. Polise gitmeyi bile düşünmüştü. Ama sonra Zeynep'in son günlerde ki halini düşündü. Her zaman birlikteydiler ve belki de bu yüzden kız yalnız kalmak istemişti. Zeynep'in artık kendine birşey yapacağını sanmıyordu. Belki hala mutsuzdu ama bir daha o kadar ileriye gitmezdi. Gitse de Emre buna izin vermeyecekti.

"Baksana arabadan indi!"

Zeynep'in dağılmış halini görünce sinirle gözlerini yumdu. Aylarca bazı şeyleri düzetmek için uğraşmıştı ama aptal kardeşi yine tek hareketiyle her şeyi mahfetmişti görünen o ki.

"Eve girdi. Artık gidebiliriz yanına bence."

"Hayır. Gitmeyeceğiz. Zeynep bugün yalnız kalacak."

"Emre ne yapmaya çalışıyorsun sen? Yalnız kalınca her şey düzelecek mi sanıyorsun?"

"Peki sen ne sanıyorsun Yağmur? Sen yanına gidince Zeynep iyi mi olacak? Eğer ona iyi gelecek olan şey bu olsaydı, zaten kendisi burada olurdu."

Yağmur'un sessizliği Emre'yi onayladığını gösteriyordu. O da farkındaydı Zeynep'e iyi gelecek şeyin bu olmadığının. Ama arkadaşının yanında olmak istiyordu. Her zaman olduğu gibi. Bugün bir değişiklik yapacaktı, Emre'yi dinleyerek.

Emre ise ne yapacağını bilmeden camdan bakmaya devam ediyordu. Kerem'in yanına gitmek istiyordu aslında. Ama ne diye gidecekti ki. Emin olmadan Kerem'i suçlayamazdı. Ne olursa olsun onun kardeşiydi. Neden herşey bu kadar karışık olmak zorundaydı ki. İçindeki sıkıntıyı atmak istercesine nefesini bıraktı. Evde kaldıkça sinirlerinin daha çok bozulacağının farkındaydı ama nereye gidecekti? Neresi olursa olsun diye geçirdi içinden. Nereye giderse gitsin iyi gelecekti ona. Yağmur'a birşey demeden koltuğun üstündeki deri ceketini alıp hızlı adımlarla kendini dışarı attı. Arabasının anahtarlarını unuttuğunun farkındaydı ama geri dönmek istemiyordu. Ceketini üzerine geçirdikten sonra yavaş adımlarla yürümeye başladı. Acelesi yoktu nasıl olsa.

***

Evin kapısını yavaşça açtı Kerem. Eylül'ü uyandırmak istemiyordu. Gerçi uyuduğundan da emin değildi. Ama öyle olmasını umuyordu. Zihni soru kaldıramayacak kadar bulanmıştı. Kapıyı açıp yavaş adımlarla içeri girdiğinde Eylül'ün o çok sevdiği kokusu burnuna dolmuştu. Ama bu bile huzur vermiyordu ona. Vicdanı onu köşeye sıkıştırmış, nefes almasını engelliyordu sanki. Gözlerini evin içinde hafifçe gezdirdiğinde gezdirdiğinde Eylül'ün burada olmadığını anlamıştı. O zaman yatak odalarındaydı. Odasına gitmeden önce mutfağa girip kendine bir bardak su doldurdu. Suyunu içerken gözü market poşetindeki sodalara kaydı. Bunun üzerine burukça gülümsedi Kerem. Bu gece başına ne geldiyse sodalardan gelmişti.

Ama hala inanamıyordu. Zeynep böyle basit bir numaraya nasıl kanabilmişti? Aslında bu sorunun cevabını kendisi de çok iyi biliyordu. Zeynep onun gibi değildi. Masumdu. Yalanla dolanla işi olmazdı onun. İçinden geldiği gibi yaşardı hayatını. Ve bu gece de öyle yapmıştı. Her zamanki gibi Kerem'e koşulsuz bir şekilde güvenmişti. Ve işte onu huzursuz eden de buydu. Ona inanan birini kandırmıştı. Ve Zeynep'in sözleri. Onları asla unutamayacaktı. Onun o hüzünlü bakışını, gözlerinden süzülen yaşları ve acı dolu sözlerini unutamayacaktı. Unutmak da istemiyordu aslında. Belki Zeynep'in hüznünü çekip alamazdı ondan. Ama bir nebze de olsa onun hislerine ortak olabilirdi.

Ona aşık olan kızın aşkına saygı duyabilirdi.

Elindeki bardağı bıraktıktan sonra ışığı kapayarak çıktı mutfaktan. İçinden uyumak gelmiyordu. Ama yine de odasına yönelmişti. Uyuduğunu düşündüğü Eylül'ü uyandırmamak için yavaşça açtı odasının kapısını. Ve aynı yavaşlıkla odanın ortasına doğru bir iki adım attı. Eylül her zamanki gibi yatağın sol tarafına kıvrılmış yatıyordu. Bu görüntüyle dudakları kıvrılmıştı. Aklına ise istemsizce eskiden Zeynep'le uyuduğu zamanlar gelmişti. Eylül gibi yatmazdı Zeynep. Yatağın belli bir yerinde uyumazdı. Gece nasıl yatarsa yatsın sabah Kerem'in de alanını kaplamış olarak uyanırdı. Merak etti Kerem. Geçen birçok senenin ardından Zeynep hala deli gibi mi yatardı? Bunu öğrenemeyeceğinin farkındaydı. Zeynep'e artık yakın olamayacaktı. Zaten bunu isteyen de kendisi değil miydi? Ne olmuştu da şimdi bu durum onun canını sıkmaya başlamıştı? Sadece çocukluk arkadaşını kaybetmenin hüznü olarak değerlendirsede sıkıntısını, bu gecenin hisleri açısından dönüm noktası olacağından habersizdi.

Üstündeki kıyafetlerinden kurtulduktan sonra yatağa girip örtüsünü üzerine çekti. Kafasını sağ kolunun üzerine koyup yatakta yatan karısını izlemeye başladı. Zeynep'in simsiyah saçlarının aksine Eylül'ün saçları sapsarı ve düzdü. Ten rengi ise soluktu. Ama Zeynep'in öyle değildi. Utandığında yanakları kızarırdı mesela. Kerem eskiden en çok da o yanakları sıkmayı severdi. Kıvırcık saçlarıyla oynamak ise ona bambaşka bir haz verirdi. Emre'ye bu yüzden daha da sinirlendi. Küçükken en iyi oyuncakları onun kaptığı yetmiyormuş gibi şimdi Zeynep'i de almıştı. Aklına Can'ın çektirdiği fotoğraflar gelince başının altındaki eli sinirle kasıldı. Abisi onu sinir etmeyi çok iyi başarıyordu. Buna sinirlenmeye hakkının olmadığının farkındaydı ama bu gerçeği göz ardı ediyordu.

Eylül kocasının geldiğini hissetmiş gibi kafasını kaldırdı yataktan. Uyku sersemliğiyle gözünü birkaç kere kapayıp açmanın ardından kendine gelebilmişti. Bu sayede yanında yatan kocasının hala uyanık olduğunu da fark etmişti. Kerem son günlerde olduğu gibi yine düşüncelere boğulmuştu ve bu durum Eylül'ü rahatsız ediyordu. Kocasının kendisine olan ilgisinin azalabileceği ihtimali onu dehşete düşürüyordu. Kerem'in işlerinin bu saate kadar süremeyeceğinin farkındaydı. Kerem patrondu ve evlendikleri ilk günden beri bu kadar geciktiği olmamıştı. Kerem'e hesap sormak istiyordu ama Kerem'in nasıl bir tepki vereceğini kestiremiyordu. Zira Kerem evlendikleri ilk gündeki adam değildi şimdi. Ne kadar kabullenemese de bu değişikliğin nedeninin Zeynep olduğunu söylüyordu bir yanı. Kerem ne kadar umurunda olmadığını söylüyor olsada o kıza değer veriyordu ve Eylül bunun pekala farkındaydı. Ama saçma geliyordu bunlar ona. Kerem o kızdan etkilenecek olsaydı, bunca zaman etkilenmez miydi zaten? Zeynep'in aşk itirafı mıydı Kerem'in gözlerini boyayan, yoksa Kerem hislerini adlandırabilmek için geç mi kalmıştı? Bu sorunun cevabını kendinde bulamıyordu. Ama bildiği kesin olan bir şey vardı. O, kocasına böylesine bağlanmışken başka bir kadın onu elinden alamazdı. Elini Kerem'in yanağına götürdü yavaşça. Onu daldığı alemlerden uyandırmak ve ona yanında olduğunu göstermek istiyordu. Kerem ise beklemediği bu hareketle aniden afallamış ve uyuduğunu sandığı karısına dönmüştü. Karşısında ki kadının gülümsemesiyle onunda yüzüne bir tebessüm yayılmıştı.

"Uyandırdım mı seni?" Derken bir elini kadının saçlarını okşamak için kullandı.

"Geldiğini hissettim sanırım. Sen uyandırmadın yani." Kerem'e verdiği cevaptan sonra kolunu adamın beline dolayarak iyice ona sokuldu Eylül. Bu adamın kokusuyla uyumaya alışmıştı artık. Kerem'in kokusu onu geçmişine götürüyordu sanki.

"Neredeydin bu saate kadar Kerem? Seni aradım ama açmadın da. Başına birşey geldi diye ne kadar endişelendim haberin var mı?" Eylül cümlesini bitirdiğinde Kerem büyük bir kahkaha atmıştı.

"Çok endişelendiğin için erkenden uyudun yani. Beni nasıl bulmayı düşünüyordun peki? Rüyanda mı?" Kerem'in sesi alaycılıktan tamamen uzaktı. Karısının onun nerde olduğunu öğrenmek için endişenmiş numarası yaptığının farkındaydı. Zira endişelenen insanın böyle olmayacağını bugün Zeynep sayesinde net bir şekilde görmüştü. Kendisi kızı kandırmaya devam ederken, Zeynep onun içtiği sözde içkilere endişe ile bakmıştı. Üstelik çaktırmamaya çalışması yok muydu? En çok bu güldürüyordu onu. Aklı gecenin devamına gitmeye başladığında ise sıcak bastığını hissetti. Tekrar Eylül'e odaklanmaya çalışsa da başarılı olamıyordu. Ne kadar etkilemediğine kendini ikna etmeye çalışsa da bal gibi etkilenmişti işte. Eylül'ün ne dediğini dinlemeden yataktan çıkıp banyoya attı kendini. Kapıyı da kilitlemişti ardından. Yalnız kalmaya ihtiyacı vardı. Eli istemsizce dudağına gitse de hemen geri çekmişti elini. Bu hareketleri kendine yakıştıramıyordu ama kendine de engel olamıyordu. Kerem Sayer daha düne kadar umurunda olmadığını iddia ettiği kızın öpüşünden etkilenmişti. O kısacık anın bitmesini istememişti. Bu düşündükleri için kendinden iğreniyordu aslında. İçeri de yatan bir karısı olduğu halde, o neler düşünüyordu. Üstelik kendisini Zeynep'in temiz duygularını kirlettiğini düşünüyordu.

O kendisini öylesine öpmek istememişti, farkındaydı. Zeynep sadece sevdiği kişiyi bir kez olsun öpmek istemişti. Bunu ona çok görmüyordu Kerem. Kendisi sevdiğinin yanındaydı ama Zeynep yalnızdı. Eğer başkasını severse mutlu olur belki diye içinden geçirdi. Mesela Emre ile olabilirdi. Bu fikir vücudunun istemsizce kasılmasına neden oldu. Bu Zeynep'i paylaşamadığı için falan değildi. Sadece Emre ona göre fazla büyüktü. Ve belki de biraz fazla aptaldı. Hem Zeynep çocuk gibiydi. Emre onu kaldıramazdı. Emre'yi bu yüzden seçeneklerden silmişti ama dünya üzerindeki hiçbir erkeği de Zeynep'in yanında hayal edemiyordu.

Suyu açıp ellerinin ıslanmasını sağladıktan sonra parmaklarını boynunda gezdirdi. Bugün için fazlasıyla düşünmüştü. Artık kendine gelirse iyi olacaktı.

Continue Reading

You'll Also Like

48.1K 1.9K 25
Süreyya, bu sevdanın imkansızlığının farkındaydı. Onun kalbi nasıl Aslan'a aitse, Aslan'ın kalbi bir başkasına aitti ve bu sevda yükü her yükten daha...
39.7K 3.7K 34
Rüzgar... Yıllar önce yaptığı bir yanlış yüzünden başına bela almış ve bu beladan kurtulmak için çok yanlış bir yol seçmiş adam. İpek... Canından ço...
19.9K 580 10
Genç adamımız Baran güzeller güzeli Avşin hanım agaya kuma giderse bakalım ne olucak. Bu duruma Bahoz'un hanımaganın biricik aşkı Bahoz'un tepkisi n...
648K 19K 26
(Cinsel içerikli sahneler, yaş farkı ve daddy isuess içermektedir.) Ölü çocukluklar yaşamaya devam eden ölü insanlar doğurur... Kapak @-necirvan a ai...