HARABE

By ElifKrkyn_

1.5M 69.3K 24.5K

Kaybolan çocukluğunun kelebeği bir kıvılcımı ateşledi. Kanatları yanan kelebek karanlığa karışmış bir adamın... More

HARABE
1.Bölüm " İrtihal'in Harekete Geçirdiği Ceylan"
2.Bölüm "İttifak "
3.Bölüm " İntikam Arzusunun Doğurduğu Yazgı"
4.Bölüm " Hedef Haline Gelen Ceylan"
5.Bölüm "Kaplanın İnine Yerleşen Ceylan "
6.Bölüm " Hesaba Katılmayan Yakınlık"
7.Bölüm " Seçim Yapma Şansı Olmayan Kaplan"
8.Bölüm "Kanatları Yanan Kelebek"
10.Bölüm " Tanımı Olmayan His"
11.Bölüm "Kağıt Helva"
12.Bölüm " Kükreyen Kaplan"
13.Bölüm "Kaplanın kollarında Sakinleşen Ceylan"
14.Bölüm "Uraz Alakurt Dili"
15.bölüm "Salise"
16.Bölüm "Yağmurun Acı Anısı"
17.Bölüm"Zor Karar"
18.Bölüm "Tuzak"
19.Bölüm "Geçmişi Hatırlatan İz"
20.Bölüm "Hiçbir Şey Hissedemeyen Kadın"
21.Bölüm "Acıya Çalınan Elalar"
22.Bölüm "Son Bakış"
23. Bölüm "Kor Anılar Sokağı"
24.Bölüm "Tahta Göz Diken Kaplan"
25.Bölüm " Gittikçe Büyüyen Şüphe Tohumları"
DUYURU
26.Bölüm "Kaplanın Göğsünde Uyuklayan Ceylan"
27.Bölüm "Acığa Çıkan Gerçek"
28. "Geçmişin Gerçekliğinde Boğulan İnciler"
29.Bölüm "Anılar ve Acılar"
30.Bölüm "Çocukluğumun Elaları"
31.Bölüm "En Güzel Bedel"
32. Bölüm "Evine Ulaşan Kelebek"
33.Bölüm "Labirent"
34.Bölüm "Yoğun Hisler Karmaşası"
35.Bölüm "Alevler ve Hatıralar"
36.Bölüm "28 Nisan Gecesi Gölgelenen Hayatlar"
37.Bölüm "Kavrulan Tenler"
38.Bölüm "Geçmişin Karanlığından Süzülen Sırlar"
39. Bölüm "O Adam"
40.Bölüm "Kalp Durduran Teklif"
41.Bölüm "Senin Olan Sana Gelir "

9.Bölüm " Korkuların Duvarlarına Çarpan Yakınlık"

35.4K 1.6K 90
By ElifKrkyn_

9.Bölüm " Korkuların Duvarlarına Çarpan Yakınlık"

🦋



"Çünkü Kelebek..." yüzüme yerleşen buruk tebessümle konuşurken. "Sonsuzluk." Diye devam ettiğimde benimle birlikte oda konuşmuştu.

"Sonsuzluk demek." dedi tok bir sesle.

Aynı anda konuşmamızı beklemiyordum, ayı şeyi düşünüp söylememizi hiç beklemiyordum. Affalarken doğrudan yüzüne bakıyordum. bakışlarındaki garipliği hissettim.

Elim hala göğsündeki kelebek dövmesinin üzerinde dururken, ikimizde hiçbir tepki vermeden öylece birbirimize bakıyorduk. Ela gözlerini çevreleyen sarı koyulaşınca, yangın sarısına dönüşmüştü.

Kendine gelip bu garip atmosferi bozan o olmuştu . bakışları ifadesizleşirken elini kaldırıp dövmesinin üzerinde duran elimi tutu, dövmeden uzaklaşırken bakışlarım elimi sıkıca kavrayan eline kaydı. Tutuşu canımı yakarken kafamı çevirip yüzüne baktım.

"Sakın." Dedi ürkütücü bir ses tonuyla. Bu ses tonunu ilk kez duyarken afallamamıştım.

"Bunu bir daha yapma." Dedi aynı ürkütücü tonda. Şoktan bir cevap veremezken, tutuğu bileğimi bıraktı.

Hızla arkasını dönerken, banyoya girdi. Kapıyı sertçe kapattığında irkilmiştim. Sanırım sınırımı aşmıştım. Onun özel alanına girdiğim yetmezmiş gibi bedenine izinsizce dokunup ona neler söylemiştim.

Elim sızlayan bileğime kayarken aptallığıma söylendim. Bu halini ilk kez görüyordum, o bakışları , sesi fazla ürkütücüydü. Yanan kelebeğin onun için özel bir anlamı olabilirdi ne diye böyle bir saçmalık yapmıştım ki.

Hala odada durduğumu fark ettiğimde hızla odadan çıktım.

━━☯━━

O garip olayın üzerinden iki gün geçmişti. İki gündür Uraz ile karşılaşmıyordum. Dövmesine dokunarak fazla mı ileri gitmiştim? Kendime kızarken, elimi anlıma vurdum. Sadece dövmesine dokunmuştum, neden onu bu kadar sinirlendirmişti.

Hava kararmaya başlamıştı, saat çoktan gece yarısını geçmişti. Uykum tutmadığı için mutfakta fıstık ezmesi yiyordum. Sanırım Uraz Alakurt bu gece de gelmeyecekti. Başta Pençe tarafından başına bir şey geldiğini düşünmüştüm. ama pelin sabah erkenden çıkığını söyleyince bu tezimde çürümüştü.

Araba sesi duyduğumda ayaklandım. Gelmiş miydi? Fıstık ezmesini kapatıp yerine koyduktan sonra mutfaktan çıktım. Salona geçerken bahçeye çıkan cam kapıdan onu gördüm.

Uraz Alakurt... İçeri girmeyip bahçede durmayı tercih etmişti. Elleri cebinde, sırtı dönüktü. Bakışlarımı ondan alıp tekrar mutfağa ilerledim, Pelinden eşyaların yerini öğrendiğim için Nescafeleri çıkarıp sıcak suyu su ısıtıcısına koyup düğmesini bastım. Kahveyi kupalara boşaltıp suyun kaynamasını bekledim...

Elimdeki kupalarla salona girdiğimde hala bahçede olduğunu gördüm, raylı camı elimle itip açarken bahçeye çıkmıştım. Hala manzarayı izleyen Uraz'a doğru yaklaştım. Yanına geldiğimde elimdeki kupasından birini ona doğru uzatım.

"Kahve?" dedim sesimi sevecen çıkartırken.

Uzattığım kupaya baktı, bakışları yukarıya doğru kayarken yüzümde durmuştu. Yorgun görünüyordu. Uzattığım kupayı hala almazken havaya kaldırdım.

"Kahve?" dedim bir kez daha kupayı alması için.

Elimdeki kupayı aldığında, diğer elimdeki kupayı iki ele tutum. Kupanın sıcaklığı elimi ısıtırken iyi gelmişti.

"Uraz ben..."

"Neden uyumadın?" diye sordu tok bir sesle konuşmamı bölüp.

Bakışlarım ona kaydı, bana değil de doğrudan karşısına bakıyordu konuşurken. sanırım o gün hakkında konuşmak istemiyordu, tamam bizde konuşmazdık.

"Evde bir tane bile saat yok. Telefonum desen yangında havaya uçtu. Saat'in varlığından bir haberim." Dedim hayıflanırken. Kahvesinden bir yudum alırken gözleri göz ucuyla bana kaymıştı, o fark etmedim sansa da ben fark etmiştim.

"Çocuklara söyleseydin, ayarlardılar telefon." Dediğinde kahvemi yudumladığım için cevap verememiştim. Cevap vermediğim için bakışları bana dönerken, dudaklarım kupanın üzerindeyken gözlerimi ona çevirdim.

"Telefona çokta şart değil. Eve saat koysan daha iyi olur." Dedim kupayı uzaklaştırıp ,omuz silkerken.

Telefon benim için hiçbir zaman öncelik olmamıştı. Telefon bağımlılığımı on yedi yaşında bırakmıştım. Ailemi kaybettikten sonra o telefonun bir daha onlar tarafından çalınmayacak olmasını bilmek onu kullanmamam için yeterli bir sebepti. Zaten başka akrabamda yoktu burada Kutay'la sevgili olduktan sonra telefonu elime biraz olsun almaya başlamıştım. Yutkundum, Kutay da gittiğine göre telefon olmasa da olur.

"Hallederler yarın." Dediğinde daldığım düşüncelerden kurtulup ona baktım.

"Yarın hazır ol yemeğe çıkacağız." Dedi tok bir sesle.

"Tamam." Demekle yetinmiştim.

"Yine terliksizsin." Dedi hoşnutsuz bir sesle.

Bakışları çıplak ayaklarıma kayarken, buz tutuklarını hissettim.

"Terlik giymeyi sevmiyorum." Dedim üşüyen ayaklarımı kıpırdatırken.

"Artık sevsen iyi edersin, evimde yalın ayak dolaşılmasından hoşlanmam." Dedi kesin bir dile. O görmese de gözlerimi devirdim, bazen fazla otoriter konuşabiliyordu.

"Pek kıymetli evin varmış." Dedim kınar şekilde.

"Ev için demiyorum, senin için, hasta olma diye." Dediğinde, tek kaşımı kaldırıp yüzüne baktım.

O beni mi düşünmüştü?

━━☯━━

Kahvelerimiz bitiğinde , bardakları masanın üzerine koyduk. İkimizde içeri girmek için bir atakta bulunmamıştık, sessizce manzarayı izliyorduk. Bu manzaraya alıştığımı fark ettim. Artık uçsuz bucaksız denize baktığımda yabancı gelmiyordu.

Köpek havlama sesi duyulduğunda bakışlarımı manzaradan çekip etrafa bakındım. Uraz'ın tam arkasında bize doğru koşan iki köpeği fark ettiğimde paniklemiştim.

"Hii.." nidası dudaklarımdan dökülürken, önümde duran Uraz'ın belinden yakalayıp hızla çevirdim. Arkasına saklanırken, gövdesini kendime siper etmiştim.

"Gelmesinler..." dedim panikle. "Söyle dursunlar." Derken Uraz'ı sıkı sıkı tutmuştum.

"Nero, Pala durun oğlum!" dediğinde havlama sesi duyulmuştu.

Kafamı Uraz'ın kolunun üzerinden uzatıp köpeklere doğru baktım. Köpekler beni fark ederken yanımıza doğru koşup havlamaya başladı. Köpekler etrafıma geldikçe ben Uraz'ı çeviriyordum.

"Ay!... Kış!... gelme, gelmesene ya!" dedim Uraz'ı siper etmeye devam ederken.

"Oğlum durun" dedi Uraz keyifli çıkan bir sesle. Başımı yatırıp yüzüne baktım. O gülüyor muydu? Gözlerim kısılırken belini cimcikledim.

"Komik mi? Beni yiyecekler çek şunları." Dedim bedenini sağ sola götürürken.

"Hareket etmezsen." Dedi nasıl yaptığını anlamadığım bir çeviklikle yerlerimizi değiştirip beni önüne alırken tutuğu ellerimi çapraz yapıp beni sarmalarken. "Sana saldırmazlar."

Karşımda bana bakan köpeklere bakarken, yutkundum. Yumruk olmuş ellerimi saran iri elleri hareket etmemi engelliyordu, ki şayet engellemeseydi de hareket edebilir miydim. İşte o kısmı bilmiyordum.

"Dikkat." Dediğinde köpekler hazır ol pozisyonuna geçmişti.

"Hazır mısın?"

Nefesi kulağıma çarparken neye hazır olduğumu anlamamıştım. Kafamı çevirip yüzüne baktım. Burunlarımız birbirine sürtünmüştü.

"Neye... hazır mıyım?" dedim kalbim korkuyla çarparken.

"Tanışmaya." Dedi Ela gözlerini gözlerimden ayırmazken.

Bakışlarım bize bakan iki köpeğe kaydı, düşündüğüm şeyden bahsetmiyordu değil mi? Kafamı sağa sola sallarken itiraz ettim.

"Hayır..." dedim Uraz'a bakarken. "Şaka yapıyorsun değil mi?" dedim korkuyla. Bakışları yüzümde gezindi.

"Korkma." Dedi tok bir sesle.

"Hayır bırak ben, istemiyorum." dedim kollarından kurtulmak için hareketlenirken. Tutuşunu sıklaştırırken konuştu.

"Sana zarar veremezler." Dedi emin bir sesle. "Buna izin vermem küçük kız." Diye fısıldadığında çırpınışlarım durmuştu, durmamla birlikte yüzlerimiz arasında bir parmak kalınlığında mesafe tek oluşmuştu. Gözlerimi kırpıştırırken, korkudan atan kalbimi dizginlemeye çalıştım.

"Şimdi sakin ol. Bana ayak uydur." Dediğinde kafamı tamam dercesine salladım.

Yere birlikte çömelirken, köpekler tam karşımızda duruyordu.

"Yaklaş Nero." Dediğinde sağdaki köpek yaklaşmaya başladı. Korkarken bedenimi geriye doğru itip gövdesine biraz daha yapıştım. Keskin kokusu burnuma doluşurken, tutuğu ellerimden birini hareket ettirip köpeğe yaklaştırmaya başladı.

"Uraz..." diye konuştum panikten dolayı kısılmış sesimle

"Sakin ol." Dedi yumuşak bir sesl.e

O elimi yaklaştırdıkça benim gözlerim kapanıyordu, köpeğe tam yaklaştığını ark ederken kafamı çevirip sıkıca yumduğum gözlerimle göğsüne sığındım. Elimi ısıracaktı, elimi kesin ısıracaktı. Ya dikiş atarsalar, ya elimi yutarsa. Parmaksız kalırsam.

Hareket eden ellerimin hareketi biranda dururken, yutkundum. Derin bir nefes aldım, bu kez aldığım nefes Uraz'ın keskin parfüm kokusu olduğu için genzimi yaktı. Bu kez kokusuna karışmış alkol kokusunu da almıştım. Parmak uçlarımda yumuşaklık hissettiğimde gövdesine biraz daha sığındım.

"Yumruğunu aç." Dediğinde sımsıkı yumruk yaptığım elimi açamamıştım.

"Hayır. Parmaklarımı yemesini istemiyorum." Dedim göğsünde olduğum için boğuk çıkan sesimle. Göğsü hareketlenirken güldüğünü anladım, ellerimi tutuğu için bir şeyde yapamıyordum.

"Yumruğunu aç Ayza..." diye fısıldarken bu kez ılık nefesi boynuma çarpmıştı.

Yumruk yaptığım elim komutuna uyarken, gevşedi. Elimi tamamen açarken elimin üzerinde varlığını sürdürdüğü eli de elimle birlikte hareket etti. Tamamen açılan elimi hareket ettirirken, elimi tutup avuç içimi gökyüzüne doğru çevirdi.

"Kokla oğlum." Dediğinde panik yapmıştım.

"Ne?!"

"Şşş sessiz ol. Elini hareket ettirme" Diye fısıldadı. Elimin üzerinde bir şey hissederken elimi kapatmamak için zor tutum kendimi.

Elimin altındaki elini çektiğinde panikle konuştum.

"Bırakma!" dedim gözlerimi açmazken.

Eli tekrar elimin altına yerleşirken güler gibi bir ses çıkarmıştı.

"Afferim oğlum." Dedi tok bir sesle.

"Pala gel." Dedi...

İkinci köpekte elimi kokladıktan sonra elimi çevirdi, elimin alında yumuşaklığı hissederken kapattığım gözlerimi hafifçe araladım, Uraz'ın adem elması ile göz göze gelirken gözlerimi kırpıştırıp göz ucuyla elime baktım. Köpeğin tüylerini sevdiğimi görünce tebessüm ettim. Başımı tamimiyle öne çevirirken, nasıl bu kadar yumuşak olduğunu merak ettim.

"Çok tatlı." Dedim Uraz'la birlikte tüylerini okşamaya devam ederken.

"Bu kadar yumuşak olduklarını bilmiyordum." Dedim Siyah köpeğin başını okşarken.

Tüylerini okşamaya devam ederken Uraz'ın elini ne zaman çektiğini bile fark etmemiştim. Bakışlarım tasmasına kayarken ismine baktım. Pala.

"Ne uysal şeysin sen." Dediğimde havlaması ile birlikte korkarken geriye doğru çekilip yine Uraz'ın göğsüne sığındım.

Bu kez çok hızlı hareket etmiş olmalıyım ki, Uraz dengede duramamıştı. Geriye doğru düşerken göğsündeki bende onunla birlikte düşmüştüm. Sırtı yere çarparken üzerine düştüm.

Burunlarımız birbirine çarparken, ela gözlerine baktım. Korktuğum için kesik kesik aldığım nefeslerim doğrudan yüzüne çarpıyordu. Belime ne ara sardığını bilmediğim kolları sıklaşırken, burunlarımız birbirine bir kez daha sürtündü. Dudaklarımız arasında milimlik bir mesafe olurken yutkundum.

Vazgeçtim Palas uslu falan değildi.


Cem ikiliyi uzaktan izlerken yüzüne bir tebessüm yerleşti. Abisini ilk kez böyle görüyordu. Onları rahat bırakmak adına oradan uzaklaşmak için arkasını döndüğünde Sinan'la karşılaşmıştı. Sinan şaşkınca oraya bakarken konuştu.

"O Uraz abi mi?" dedi şaşkınlığına engel olamazken.

"Ne oluyor orada?" diye sordu Cem'in yanına yaklaşırken. Cem bakışlarını tekrar onlara çevirdi, ikisi de diz çökmüştü. Birlikte köpeğin başını okşadılar daha sonra Uraz ellerini hafifçe çekti. Ayza Palayı severken Uraz bakışlarını ona çevirmiş onu izliyordu.

"Her şey ortada değil mi? Kelebek devri kapanmak üzere." Dedi Cem.

"Abi ve Ayza mı?" dedi Sinan şaşkınlıkla.

"Evet." Dedi Cem. Sinan dikkatle onları incelemeye başladı.

"Abi bu kadar kolay unutmaz bence kelebeği." dedi Sinan.

O esnada köpek havlarken Ayza korkuyla geriye atılmıştı. Uraz'a sığınırken ikisi de yere düşmüştü. Uraz alta, Ayza üste duruyordu. İkisi de şokla birbirine bakarken onları uzaktan izleyen Cem, Sinan'a dönüp konuştu.

"İyi bak şu tabloya. Bir şeyler olmasa hala bu halde durmaya devam ederler mi?" dediğinde Sinan kafası karışmış şekilde karşıya baktı.

"Abi." Dedi Sinan karşındaki tabloya bakarken.

"Sonunda kader yüzüne güldü. Umarım Ayza bu çaresiz arayışına son verir." Dedi Cem.

E. K




Continue Reading

You'll Also Like

225K 14K 27
17 yıl sonra doğumda karıştığını öğrenen Peri... Abilerine ve üçüzlerine alışabilecek mi ? Babam gülümseyip "Aksine iyi bir şey oldu. Peri doğumda k...
426K 26K 47
17 yıl önce annesi tarafından ölü olarak bildirilen Neva... Yıllardır onun hasretiyle yanıp tutuşan Akay ailesi... Ama... Ortada bir sorun vardı.Neva...
1.1M 44.4K 25
"Bana cehennemi yaşatmana rağmen, sen benim cennetimsin Meira." Fantastik değildir, karanlık aşk türündedir. DİKKAT! Bu kitapta cinayet, psikolojik...
1.1M 42K 58
alev:OĞUZ BEN ASIK OLDUM!!! oğuz:YİNE KİME AMK????!! alev:acar'a oğuz: siktir!