HARABE

By ElifKrkyn_

1.5M 69.3K 24.5K

Kaybolan çocukluğunun kelebeği bir kıvılcımı ateşledi. Kanatları yanan kelebek karanlığa karışmış bir adamın... More

HARABE
1.Bölüm " İrtihal'in Harekete Geçirdiği Ceylan"
2.Bölüm "İttifak "
3.Bölüm " İntikam Arzusunun Doğurduğu Yazgı"
4.Bölüm " Hedef Haline Gelen Ceylan"
5.Bölüm "Kaplanın İnine Yerleşen Ceylan "
6.Bölüm " Hesaba Katılmayan Yakınlık"
8.Bölüm "Kanatları Yanan Kelebek"
9.Bölüm " Korkuların Duvarlarına Çarpan Yakınlık"
10.Bölüm " Tanımı Olmayan His"
11.Bölüm "Kağıt Helva"
12.Bölüm " Kükreyen Kaplan"
13.Bölüm "Kaplanın kollarında Sakinleşen Ceylan"
14.Bölüm "Uraz Alakurt Dili"
15.bölüm "Salise"
16.Bölüm "Yağmurun Acı Anısı"
17.Bölüm"Zor Karar"
18.Bölüm "Tuzak"
19.Bölüm "Geçmişi Hatırlatan İz"
20.Bölüm "Hiçbir Şey Hissedemeyen Kadın"
21.Bölüm "Acıya Çalınan Elalar"
22.Bölüm "Son Bakış"
23. Bölüm "Kor Anılar Sokağı"
24.Bölüm "Tahta Göz Diken Kaplan"
25.Bölüm " Gittikçe Büyüyen Şüphe Tohumları"
DUYURU
26.Bölüm "Kaplanın Göğsünde Uyuklayan Ceylan"
27.Bölüm "Acığa Çıkan Gerçek"
28. "Geçmişin Gerçekliğinde Boğulan İnciler"
29.Bölüm "Anılar ve Acılar"
30.Bölüm "Çocukluğumun Elaları"
31.Bölüm "En Güzel Bedel"
32. Bölüm "Evine Ulaşan Kelebek"
33.Bölüm "Labirent"
34.Bölüm "Yoğun Hisler Karmaşası"
35.Bölüm "Alevler ve Hatıralar"
36.Bölüm "28 Nisan Gecesi Gölgelenen Hayatlar"
37.Bölüm "Kavrulan Tenler"
38.Bölüm "Geçmişin Karanlığından Süzülen Sırlar"
39. Bölüm "O Adam"
40.Bölüm "Kalp Durduran Teklif"
41.Bölüm "Senin Olan Sana Gelir "

7.Bölüm " Seçim Yapma Şansı Olmayan Kaplan"

40.3K 1.6K 115
By ElifKrkyn_

7.Bölüm " Seçim Yapma Şansı Olmayan Kaplan"

🦋

Ben tepki veremezken yavaşça geri çekildi, bakışları sıktığım ceketine kaydığında hızla elimi geri çektim. Bakışlarımı ondan kaçırırken, geri çekilip yanıma geçti, belimden çekmediği eliyle beni yönlendirdi. Görüş açım açılırken kapının girişinde bizi izleyen birkaç adamı fark ettim.

"Deminki gösterinin sebebi beli oldu." Diye mırıldandım, Uraz'ın bakışlarını üzerimde hissetsem de ona bakmadım.

Adamlar, bizim onlara baktığımızı fark etmiş olacakla ki önlerine dönmüştüler. Bir kişi dışında. Dikkatle beni inceleyen bir adam vardı. Yüz siması yabancı gelmezken adamı nerden tanıdığımı düşünmeye başladım, bende adamı incelerken Uraz'ın belimdeki eli biranda sıklaşmıştı. Bu hareketiyle birlikte bakışlarımı adamın üzerinden çekip Uraz'a baktım. Bakışları bir şahin gibi adamın üzerine kilitlenmişti.

Bakışlarını ayırmadan hareketlendi, belime baskı uygulayıp beni de hareketlendirirken yürümeye başladık. Tekrar adama döndüm, biz ona doğru yürürken adam Uraz'ın bakışlarını fark etmiş olmalı ki gergince kıpırdandı.

Adamın yanından geçerken, bir adım arkasında durmuştu Uraz bende onunla birlikte dururken, elini kaldırıp hafif arkaya doğru uzatıp biraz arkasında olan adamın omuzuna yerleştirdi.

"Yanlış karta oynuyorsun Faik. Beni bilirsin arkama bakmam, arkamda bıraktığımı da önüme oturtmam." Dedi sakin ama bir o kadar ürkütücü bir ses tonuyla.

Adam yutkunurken, Uraz'ın adını söylemesiyle nerden tanıdığımı hatırlamıştım.

"Uraz Ben..." elini kaldırdığında adam susmuştu.

Hiçbir şey demeden yürümeye başladığında peşinde bende yürümüştüm, istemsiz arkamı dönüp bakma gereği duymuştum. Adam anlını ovalarken, yanındaki adam bir şeyler söylüyordu.

"Önüne bak Ayza." Dedi öfkeden keskinleşmiş sesiyle.

Bakışlarımı önüme çevirirken mekanın çıkışına doğru yürüdüğümüzü fark ettim. "Abi..." diye bir koruma arkamızdan seslendiğinde durmuştuk.

Yanımıza yaklaşan korumanın elinde benim kabanım duruyordu. "Yenge kabanını unutmuş." Dediğinde garip hissetmiştim.

Uraz adamın elindeki kabanımı aldıktan sonra ağırca bana döndü, kabanımı omuzlarıma yerleştirdi, elimi kaldırıp kabanımın altındaki saçlarımı çıkaracağım esnada, benden önce davranıp ellerini enseme doğru uzattı. Saçlarımı kabanın altından çıkarırken bende kaban düşmesin diye kabanı tutmuştum.

Sanırım gösterimiz hala devam ediyordu. Büyük bir dikkatle saçlarımı çıkaran Uraz'a baktım, bana değil de doğrudan saçlarıma bakıyordu. İşi bitmiş olmalı ki ellerini çekerken bakışlarımı fark edip yüzüme bakmıştı.

"Teşekkürler." Dedim tebessüm ederken, başını beli belirsiz sallarken önüne dönmüştü, elini tekrardan belime hafifçe yerleştirip yürümeye başladı. Mekandan çıkarken Göz ucuyla Uraz'a bakarken konuştum.

"Davete ki adamdı. Bir şey mi oldu? Yanlış kart derken ne demek istedin?"

Adam arabanın kapısını açarken gözüyle geçmemi işaret etmişti. Arabaya binerken elini üst tarafına koyduğu için kafam eline sürtmüştü, hemen ardından oda binmişti. Kapıyı kapattıktan sonra araba hareket etmişti.

"Nereye gidiyoruz? Toplantı nasıl geçti? Benden bahsettin mi? Ters..." aniden parmağını dudağımın üzerine koymasıyla birlikte durmuştum.

"Sakin." Dedi tok bir sesle.

Elini çektiğinde yutkunup yüzüne bakmaya devam ederken, sessiz kalıp konuşmasını bekledim. Başını koltuğa yaslayıp gözlerini kapatırken eli gömleğinin düğmelerine gitmişti.

"Güzel geçti, bir sorun yok. Bilmen gereken tek şey bu." Dedi gözlerini açmadan, bakışlarım düğmesini açan övmeli eline kaymıştı. Parmak kemiklerinin üzerinde değişik semboller vardı, iç içe geçmiş üçgenler vardı, elmasa benzer bir sembol vardı, çiziklerden oluşan garip şekiller. Elinin üstünde ise İngilizce bir yazı yazıyordu.

Okuyacağım esnada üç düğmesini açıp elini indirmişti. Biranda kendimi onu izlerken buldum, yumuşak bir adam gibi görünüyordu, öyle olmadığını az önce bir kez daha fark etmiştim. İstediğinde tehlikeli bir kişiliğe bürünüyordu. Belki de kadın olduğum için bana karşı daha istifli davranıyordu. Çatık kaşları gözleri kapalıyken bile çattık duruyordu, çenesi gergindi. Uzun kirpikleri vardı.

Uykum gelirken onu incelemeye son verip bende onun yaptığı gibi arkama yaslanıp gözlerimi kapattım.

Araba durduğunu hissederken kapattığım göz kapaklarımı araladım. Kaç dakikadır gözlerim kapalıydı bilmiyorum ama birden kendimi çok fazla dinç hissetmiştim.

Dışarıya doğru baktım, eve gelmiştik Bakışlarım Uraz'a çevirdim, hala gözleri kapalı hareketsizce duruyordu. Ona doğru hafifçe yaklaşıp elimi önünde salladım. Uyumuş muydu? Seslenmeli miydim?

"Uraz..." diye seslendim kısık bir sesle. Bir tepki vermezken tekrar konuştum.

"Uraz..." diye bir kez daha seslendim. "... Geldik." dedim.

"Yirmi saniye." dediğinde neden bahsettiğini anlamamıştım.

"Ne?"

"On bir..." dedi bu kez.

Aradan on saniye geçtikten sonra gözlerini aralayıp, doğruldu. Bakışları beni bulurken, eli kapının kulpuna gidip kapıyı açmıştı.

"İnebiliriz." dedikten sonra, arabadan inmişti.

Arkasından baktım, içinden sayı mı sayıyordu? Hala arabadan inmediğimi fark ettiğimde kendime gelip kapıyı açmıştım. Bakışlarım Uraz'a kayarken adamlarla konuştuğunu gördüm. Hareketlenip yürümeye başladım.

Bahçeye girerken, yine ayaklarım beni deniz manzarasına doğru götürmüştü. Manzarayı izlerken, denizin kokusunu içime çektim.

Rüzgar hafiften kendini hatırlatırken gözümün önüne gelen saçlarımı kulağımın arkasına aldım. Omuzlarımdaki kabana sarılıp manzarayı izlemeye başladım.

Mekanda olanlar gözlerimin önünde belirirken nasıl bu kadar sakin olduğumu sorguladım. Mekanda ki o halimiz o kadar uyumluydu ki sanki yüzlerce kez bunun provasını yapmışız gibi pürüzsüzdü.

Aklıma yanaklarımda değen sakları gelince içim ürperdi. Gereksiz şeyler düşünme Ayza, bir yola girdin böyle yakınlıklar olması çok normal her şey Kutay için...

Kısa sayılacak bir süre zarfında onun keskin kokusu genzimi yakmıştı. Bu kez yanımda değilde arkamda duruyordu, deniz kokusuyla onun keskin kokusu karışırken farklı bir koku ortaya çıkmıştı. Garip ama hoş gibi gelmişti.

"Neden uçuruma sıfır bir ev?" diye sordum arkamı dönmeden. Tepki vermezken kafamı çevirip ona baktım. Arkamdaydı, bakışları gözlerime kilitlenirken bana doğru iki adım attıp yanımda durdu.

Denizi izlemeye başladığında, bende ona eşlik ettim. Kayalıklara çarpan dalgaların etrafa saçılışını izledik.

"Ucunda olduğum şeyin gerçekliğini hatırlatıyor ." dedi uçurumu izlemeye başlarken.

Bakışlarım bir sis bulutu gibi bozguna uğrarken, yüksekliğine kaydı bakışlarım. Parmak uçlarımın altındaki Ölümün yüksekliğine.

"Neden bu hayat?" diye sordum, anlayamazken. "Kutay... Onlar, sen. Bile bile neden bu hayat Uraz?" diye sordum çaresiz çıkan sesimle.

"Her an son anın olacak korkusuyla neden yaşamayı seçtiniz ki?" dedim, cevabını gerçekten merak ederken. Bakışlarını bana çevirdi.

"Bazılarımız kaderini kendi seçer, bazılarımızın ise seçme şansı yoktur Ayza." dedi tok sesle.

Seçme şansı yok derken kendini mi kastetmişti yoksa genel bir varsayımdan mı bulunmuştu anlayamadım. Duygusuz bakan yüzü öyle tepkisizdi ki çözemedim.

Kutay düştü aklıma, acaba o bu kaderi kendi mi seçmişti yoksa seçme şansı hiç olmamış mıydı? Birden bu sorunun cevabını bilmek isterken bulmuştum kendimi.

"Sen..." dedi dalmış bakışlarımı tekrar gözlerine çevirmemi sağlarken. "Seçme şansın vardı, ama yine de karanlığı seçtin." Dediğinde, çıkıştım.

"Benim meselem çok farklı!" dedim, kendimi savunurken.

"Her ne olursa olsun, ölümün varlığını parmak uçlarında her an hissetmeyi kabul ettin." dedi tok bir sesle.

"Zorundaydım." dedim aynı çıkışı gösterirken. Gözleri kısılırken, zihnimi alaşağı edecek o soruyu sordu.

"Onu sevdiğin için mi zorundasın, yoksa bunu kendine vefa borcu olarak mı görüyorsun Ayza Kılınç?"

Yazarın Anlatımından

İki adam karşılıklı kahvelerini içiyordular, bahçenin kapısından içeri bir koruma geldi.

"Abi haberler var." dedi koruma yaşlı adama bakarken.

"Anlat Feyzullah." kahvesinden bir yudum alıp korumanın konuşmasını bekledi.

"Uraz kızı mekana getirmiş. Masadakiler de görmüş, baya yakınmışlar abi. Mekandan birlikte ayrılmışlar." Duydukları ile birlikte kaşları çatıldı adamın. Elimdeki fincanın kulpunu sıkarken konuşmaya başladı.

"Uraz!" diye tısladı dişlerinin arasından. "Yine neyin peşindesin Alakurt." dedi fincanı sertçe masaya koyarken.

"Yok olmaz." dedi genç adam tedirginlik ayaklanırken.

"Uraz bu kadar hızlı harekete geçmez. Bir şey biliyor olabilir mi?" diye sordu yaşlı adama.

"Masada bir sorun olmuş mu? İnfaz edilen var mı? " dedi yaşlı adam bekleyen korumaya bakarken.

"Yok abi." dediğinde kafasını salladı.

"Bir şey bilseydi, ilk onu infaz ederdi. Direk atağa geçmişse kendini hedef gösterdi demektir."

"Ne yapacağız peki?" dedi adam saf nefretle.

"Hedefi vuracağız." diye yanıtladı yaşlı adam. "Hem bakarsın şu sevgili olayını kullanır hedefi darmaduman ederiz." diye devam etmişti.

İki adamın keyifleri yerine gelirken birbirlerine bakıp kıs kıs gülmeye başlamışlardı.

E. K

Continue Reading

You'll Also Like

7.2M 418K 84
Sevdiği çocuk yerine yanlışlıkla okulun serserisine yazan Ece, başına çok büyük bir bela aldığını fark ettiği an onu engeller. Fakat her şey için ço...
1.1M 16K 39
Aşık olduğu adamın evleneceğini öğrenen Mavi, çareyi en yakın kız arkadaşında bulur. Düğüne kısa bir süre kala acilen bir plan yapmaları gerekmektedi...
YUVA By _twclr

Teen Fiction

921K 44.5K 50
Amelya 20 yıl sonra aslında ailesinin gerçek olmadığını intikam için bebeklerin karıştırılmasına nasıl bir tepki verecek gelin hep birlikte okuyup öğ...
6.1M 198K 99
Karan Haznedaroğlu. 27 yıldır her istediğini elde eden, sadece adıyla bile bütün kapıları açabilecek bir adam. Şimdi her şeyden çok istediği bir şey...