Sen Benim İkinci Şansımsın

By aysegulcicekoglu

974K 69.3K 3.2K

Meltem ve Boran'ın Hikayesi Tamamlandı More

İkinci Şans Bölüm 1
İkinci Şans Bölüm 2
İkinci Şans Bölüm 3
İkinci Şans Bölüm 4
İkinci Şans Bölüm 6
İkinci Şans Bölüm 7
İkinci Şans Bölüm 8
İkinci Şans Bölüm 9
İkinci Şans Bölüm 10
İkinci Şans Bölüm 11
İkinci Şans Bölüm 12
İkinci Şans Bölüm 13
İkinci Şans Bölüm 14
Açıklama
İkinci Şans Bölüm 15
İkinci Şans Bölüm 16
İkinci Şans Bölüm 17
İkinci Şans Bölüm 18
İkinci Şans Bölüm 19
Açıklama
İkinci ŞansBölüm 20
İkinci Şans Bölüm 21
İkinci Şans Bölüm 22
İkinci Şans Bölüm 23
İkinci Şans Bölüm 24
İkinci Şans Bölüm 25 Final

İkinci Şans Bölüm 5

41.1K 2.9K 126
By aysegulcicekoglu


Bölüm 5

Bir süre daha Meltem'e baktım ve oradan ayrıldım. Kalmanın anlamı kalmamıştı. O kızı öptüğüme pişman olmuştum. Yaptığımın yanlışlığını şimdi yalnız kaldığımda daha iyi anlayabiliyordum. Ondan özür dilemek için fırsat kollamış ama onunla yalnız kalacak bir ortam oluşmadığı için bende erkenden ayrılmıştım.

Arabaya bindiğimde düşünecek çok zamanım olmuştu. Böyle bir salaklığı nasıl yaptığıma hayret ederek kendi kendime kızdım. Ama o ağaçlıklı alanda, neşeyle gülen ve gözlerine baktığımda mutlu olan kızı öpmeyi çok istemiştim. Şimdi olsa pişmanlığıma rağmen yine aynı şeyi yapar mıydım bilmiyorum ama büyük olasılıkla yapardım.

Arabayı çekerek telefonumu çıkardım ve Sezin'in numarasını bularak aradım.

"Efendim"

"Merhaba Sezin."

"Merhaba."

"Eylül'ü merak ettim, nasıl oldu."

"İyi, görmek istersen gelebilirsin."

"İsterim"

"Tamam gel bekliyoruz."

Telefonu kapatarak bir süre uzaklara baktım. On beş gün sonra boşanma davamız vardı. Velayet konusunu hiç konuşmamıştık. Eğer hala istiyorsa velayeti Sezin'e verecektim. Aslında avukatım ilişkisini öne sürerek kızımı alabileceğimi söylemişti. Ama bunu yapmak istemiyordum. Kızımın büyüdüğünde annesinin ve benim neden boşandığımızı bilmesini istemiyordum. Sezin kötü bir eş olabilirdi ama Eylül'ü sevdiğini bilirdim.

Bu işin medenice bitmesini istiyordum. Yeteri kadar birbirimizi kırmıştık. Onun üzerine daha fazla gidersem Eylül'ü kullanmaya başlayacaktı ve kızımın yara almadan bu süreci atlatmasını istiyordum ve arada çocuk olduğu sürece öyle ya da böyle bir araya gelecektik.

Eylül'ün her özel gününde birlikte olacaktık hiç olmazsa yüz yüze geldiğimizde birbirimizin yüzüne bakabilmeliydik.

Ben beş yaşındayken annem ve babam boşanmıştı. Üstelik oldukça kötü bir boşanmaydı. Babam annemi aldatmış ve bunu da annem öğrenmişti. Üstelik babamın beraber olduğu kadın hamileydi ve neredeyse çocuk doğmak üzereydi. Kavga gürültü boşanmışlardı. Ben annemde kalmıştım ve annemin babama her kızdığında beni bir piyon gibi kullandığını hatırlıyordum.

Babam boşanmanın arkasından evlenmiş ve yeni karısı ve yeni çocuğu ile ilgilenmeye başlamıştı. Beni alacağı bazı günler pencerenin önünde oturur saatlerce onun gelip beni almasını beklerdim. Çoğu zaman beni alması gereken saatten çok sonra arar ve bir işi çıktığını söylerdi. Böyle durumlarda annem saatlerce bana babamın işe yaramayan bir pislik olduğunu ve kendisini ve beni terk edip gittiğini anlatırdı. Birkaç yıl sonra annemde bir başkasıyla evlendi ve beni babama karşı doldurduğu onca seneden sonra babamla yaşamam gerektiğini söyledi.

Babam'la yaşamaya başladığımda artık iki tane çocuğu vardı. Yıllar geçmiş ona karşı içimde biriken nefret geçmemişti. O evde hep kendimi yabancı ve istenmeyen olarak hissettim. Zaman zaman annemde kalmaya gidiyordum ama aneminde başka çocuğu olmuştu ve bana ayıracak yeteri kadar zamanı hiç olmuyordu. Orası da artık evim değildi. Herkes hayatını bir şekilde düzene sokmuş ve ben ortada kalmış gibi hissediyordum. Bazen arkadaşlarım bana özenirdi iki evim olduğunu söyleyip ne kadar şanslı olduğumdan bahsederlerdi.

Neler yaşadığımı bilmelerine imkan yoktu iki evim olabilirdi ama asla bir yuvam yoktu. Her iki evde de istenmeyen çocuktum. Tüm bunlar neticesinde kötü bir ergenlik geçirdim ve sonunda babamın şimdi ki karısı ve babam benim bir daha kendilerine gelmemi istemediler sebebi de kardeşlerime kötü örnek oluşumdu. Bunu söylediklerinde on dört yaşındaydım.

Bir süre annemde yaşamaya başladım. Sürekli olarak babamın beni istemediğini bahsederdi. Kötü bir anne değildi ama hırslarına yenik düştüğü zamanları çoktu. Peş peşe iki çocuk yapmış ve tüm hayatını onlara vermiş gibi duruyordu. Elimden tutan okulun spor hocası oldu. Bendeki yeteneği keşfetti ve annemle konuşarak beni bir spor kulübüne yazdırdı. Orası ve o hoca hayatımı kurtardı. Bütün enerjimi spora vermiştim. Kendi ayaklarım üstünde durduğum taktirde anneme ve babama muhtaç olmayacaktım. Onlar kendi hayatlarını kurmuşlardı ve bende kendi hayatımı kuracaktım. Herkes bir iki saat antrenman yaparken ben salonda saatlerce çalışırdım. Nasıl olsa benim yolumu gözleyen ve beni özleyen bir ailem yoktu. Bütün enerjimi spor salonunda atar eve canım çıkmış gibi gelir ve odama girip ertesi gün okula gidene kadar bir daha çıkmazdım.

Can ile orada tanıştım. O da benim gibi basketbol oynuyordu. Kısa sürede tek samimi arkadaşım oldu. Bir gün bana neden herkes gibi antrenman bitince eve gitmediğimi sordu. Bir evim yok dedim. Sonra beraber bir yerlere gittik ona kendi ailemi anlattım. Neden annem ve babam varken bir evim olmadığını. Oda bana kendi ailesini anlattı. Babasını ve annesini hiç tanıyamadığını. Annesi kendisine hamileyken babasının öldüğünü ve annesinin de kendisini doğurduktan üç ay sonra öldüğünden bahsetti.

O kadar şaşırmıştım ki bazen onu antrenmandan çok yakışıklı bir erkek yada çok güzel sarışın bir kadın alırdı ve onu o zamanlar yeteri kadar tanımasam bile ailesi tarafından sevildiğini hisseder ve onu kıskanırdım.

"Ama senin bir ailen var, onlar kim." Diye sordum.

"Biyolojik olarak amcam ve teyzem" demişti.

"Nasıl yani?"

"Uzun hikaye ama annem öldüğünde beni teyzem büyütmeye çalışmış ama o zaman o da çok gençmiş ve başaramayınca amcama haber vermiş. O zamana kadar babamın ailesinin benden haberi bile yokmuş. Amcam gelip beni görmüş. Babam annemle birlikte olmadan önce evliymiş ve bir kızı kendisini seven de bir karısı varmış. Amcamda beni teyzemin çocuğu sanmış ve teyzemle evlenmiş. Beni kendi çocukları gibi büyüttüler. Gerçeği öğrendiğimde on yaşındaydım."

"Sonra ne oldu?"

"Büyük bir şok yaşadım ama beni çok seviyorlardı. Bunu her zaman hissettim bende onları çok seviyordum. Amcam ve teyzem olduklarını öğrenmek beni biraz sarsmıştı ama sonra onları daha çok sevdim. İnsanlar kendi öz çocuklarını bile bırakabiliyorlardı oysa onlar bana sahip çıkmışlardı. Teyzem çok genç olmasına rağmen annem öldükten sonra beni birilerine verebilirdi ama vermemişti. Onun için çabuk atlattım. Onlar benim gerçek annem ve babam aslında" dedi.

Ona hayretle bakıyordum. Benim ise gerçek annem ve babam yanımdaydı ama bana bir o kadar da uzak. Hiç Can'ın hissettikleri şeyleri hissederek büyümedim her iki evde de istenmeyen çocuk olarak büyüdüm.

Yıllar sonra arabada oturmuş tüm bunlar aklıma gelmişti. Aradan yıllar geçmişti artık hiç kimseye muhtaç o küçük çocuk değildim.

Belki annem boşandığı zaman babama olan kızgınlığını onu bana bu kadar kötüleyerek anlatmasaydı babamla sıcak bir ilişkim olabilirdi. Ama yıllarca bana onu kötüledi. Babama gittiğimde ise babamda annemi kötülerdi. Birbirlerine olan bütün kinlerini bana aktarmışlardı. Beni aralarında kullanmışlar duygularıma değer vermemişlerdi. Annesi ve babası olduğu halde kimsesiz büyümüştüm.

Şimdi geldiğim noktada hiç birine ihtiyacım yoktu. İkisi babamdan ikisi annemden olmak üzere dört tane kardeşim vardı hepsiyle de uzaktım. Aramızda hiç kardeş bağı gelişmemişti.

Yıllarca bu şekilde yaşadıktan sonra Sezinle gerçek bir aile oluruz diye düşünmüş ve evlenmiştim. Bende ebeveynlerim gibi evliliği başaramamıştım. Gelinen noktada bizde Sezin'le annemin ve babamın bana yaptığını yapıyor, kızımızı kendi kızgınlıklarımıza alet ediyorduk. Birbirimize olan düşmanlıklarımızı Eylül'ü kullanarak çözmeye çalışıyorduk.

Onun için Sezinle barışmak ve bu evliliği bir şekilde yürütmek için çok çabalamıştım. Kızımın benim yaşadığım bu kimsesizlik hissini yaşamaması için. Çünkü gün geliyor herkes kendi hayatını öyle ya da böyle kuruyordu ama arada kalan çocuklar hiç kimseye aidiyet duygusu duymadan büyüyor ve buda ileriki yaşamlarında onları etkiliyordu. Ben birilerine ait olmayı çok isteyerek büyüdüm ve kızımın da bu duygu karmaşası içinde olmasını istemiyordum.

Sezin'in hayatında biri olmadığını öğrenmeden önce bana geçen yaptığı teklifi yapmış olsaydı her şeyi unutur ve onu sevmeye devam ederdim. Ama kafamdaki kuşkuları yok etmem mümkün değildi. Belki doğru onun dediği kadar masum olabilirdi. Ne olursa olsun her bana kızdığında birilerini bulabileceği kuşkusu ile yaşamam mümkün değildi.

Kızıma sadece iyi bir baba olabilirdim. Bu benim elimde olan bir şeydi. Bir babası olduğunu ona hissettirebilirdim. Babam bana bir babam olduğunu hiç hissettirmemişti ama ben farklı olabilirdim. Onun içinde artık Sezin ile mücadele etmeyecektim. İstediği Eylül'dü ve ben Eylül'ü ona verecektim. Yeter ki bu süreçte en az yaralanan kişi kızım olmalıydı. Onun mutlu bir çocuk olması için elimden geleni hatta daha fazlasını yapacaktım. Bir baba olarak ona bunu borçluydum.

Bir süre daha eskileri ve ailemin bana yaptıklarını düşünerek oturdum ve sonra arabayı çalıştırıp hareket ettirdim. Yarım saat sonra Sezin'in evinin önündeydim. Apartmana girdiğimde kapıyı Sezin açtı.

"Hoş geldin" dedi aynı evliliğimizin ilk aylarında olduğu gibiydi. Güler yüzlü ve sevecen.

"Hoş bulduk." Diyerek içeri girdim.

Kızım kanepede uzanmış çizgi film seyrediyordu. Beni gördüğünde yerinden fırladı ve koşup bana sarıldı. Hiç de hasta gibi durmuyordu. Gayet sağlıklıydı. Bende ona sarıldım.

"Çok yakışıklı olmuşsun babacığım" diyerek beni öptü.

"Sende çok tatlısın"

Sonra beni bıraktı ve tekrar yerine geçerek çizgi filmine kaldığı yerden devam etti.

Sezin'e doğru döndüm.

"Eylül hasta gibi durmuyor."

"Evet iyi dedi, ama sabah kendini iyi hissetmediğini söylemişti."

"Sezin" dedim ve bunu kızımın yanında konuşmak istemediğim için mutfağa doğru gittim oda peşimden geldi. İçeri girdiğimde kapıyı kapattım. Sinirlenmeyecektim. Sinirlenmeden bu işi çözecektim.

Masanın yanındaki sandalyeyi çekerek oturdum. Oda tezgaha dayanmaya devam etti.

"Bak sana her şeyimi anlattım. Bütün çocukluğumu, nasıl annem ve babam tarafından kullanıldığımı ve nasıl büyüdüğümü."

"Biliyorum" dedi gözlerimin içine bakarak.

"O zaman bunu kendi çocuğuna neden yapıyorsun Sezin?"

"Ne yaptım ki?"

"Eylül'ü bana karşı kullanıyorsun. Bugün onunla vakit geçirmem gerekti ve bana bir gün öncesinden hasta olduğunu söyledin."

"Evet hastaydı"

"Ben ortada hasta bir çocuk göremedim."

"Sana hesap vermeyeceğim, hasta olduğunu söylediysem hastadır."

"Sezin beni zorlama, Eylül'ü elinden alırım ve bir daha onun yüzünü bile göremezsin. Avukata bir ilişkin olduğunu söylemem yeter." Dedim ona bakarak. Bunu duyduğu an irkildi.

"Bir ilişkim yok, onlar masum birkaç buluşma ve yemekti."

"Masum buluştuğun adamla neredeyse evlenecektin."

"Seni kıskandırmak için söyledim."

"Kıskandırmak için mi?"

"Evet" diyerek yanıma geldi. "Seni seviyorum belki beni kıskanırsan geri dönmek istersin diye düşündüm." Diyerek karşıma oturdu ve ellerimi tuttu. Ellerimi ondan kurtardım ve ona baktım.

"Üzgünüm bu saatten sonra olmaz Sezin, bitti. Bu kuşku ile yaşamam. Bir kere daha denersek inan bana sonu çok daha kötü olur. Bitmeyen kavgalarımız geri gelir. Ben değişmedim ben aynı adamım yine kendini ihmal edilmiş ve yalnız hissedeceksin."

"Kendimi oyalayacak bir şey bulurum."

"On beş gün sonra boşanacağız ve hala istiyorsan Eylü'ün velayetini sana vereceğim. Tek şartım var Sezin kızımı bana karşı doldurmayacaksın, bende aynı şeyi yapacağım. Ne olursak olalım birbirimize karşı nasıl davranırsak davranalım o bizim kızımız ve her ikimizde onun iyiliğini istiyoruz. Onu seven bir anne ve babası olduğunu bilerek büyümesini istiyorum."

"Son söyleyeceğin bu mu yani?"

"Bu ve bu yaptığını bir daha yapma. Onunla geçireceğim vakti sakın engelleme."

"Başka biri var değil mi?"

"Ne saçmalıyorsun?"

"Eylül söyledi, geçen hafta onu aldığında başka bir kızla buluşmuşsun."

"Sezin sakın Eylül'ü bu şekilde kullanma sakın. Ondan laf almak için ona oyun oynama çocuklar sandığından da akıllı ve bir süre sonra bu onlara acı vermeye başlıyor."

"Ben laf almak için oyun oynamıyorum"

"Yapma Sezin. Ben elimden geleni yaptım. Bu evliliği yürütmek için çok çabaladım. Benim çabaladığımın yarısını yapsaydın şimdi bunları konuşmuyor olurduk."

"Başka biri var, barışmak istiyordun, boşanmak istemiyordun ama şimdi barışalım diyorum boşanmak istiyorsun."

"Seni rahatlatacaksa söyleyeyim, başka biri yok. O kız arkadaşımın kız kardeşi ve tesadüf eseri orada karşılaştık ve Eylül erkekler tuvaletine gitmek istemediği için onu tuvalete götürdü hepsi bu kadar."

"Bu akşam neredeydin peki bu kadar şık olduğuna göre."

"Bir düğündeydim. Yarın gazetelere bakarsan kimin olduğunu öğrenirsin."

"Boran bana bir şans daha ver."

"Sana o şansı çok verdim Sezin artık yeter bitti. Unutma bu evliliği bu duruma sen getirdin. Pişman olacağın şeyler yapma dedim ve beni hiç dinlemedin. Üzgünüm bitti." Diyerek mutfaktan çıkmak üzereydim.

"Çok pişman olacaksın Boran, çok ayaklarıma gelip kapanacaksın geri dönmek için."

"Pişman olacağım hiçbir şeyi yapmam" diyerek mutfaktan çıktım.

"Eylül'ün yanına geldiğimde bizim son konuşmalarımızı duyduğunu anladım.

"Yine mi gidiyorsun baba, burada kal."

"Kalamam bebeğim, ama istediğin zaman yanında olacağım."

"Ama ben seni şimdi istiyorum."

"Şimdi buradayım zaten."

"Bu akşam beni sen uyutur musun?"

Kafamı kaldırıp Sezin'e baktım. Kafasını salladı.

"Uyuturum meleğim ve bence de uyku zamanın gelmiş"

"Tamam, o zaman hadi gidelim, yeni oyuncağımı göstereyim."

"Yeni bir oyuncağın mı var."

"Evet" diyerek elimi tuttu ve odasına doğru gittik. Yarım saat sonra Eylül uyumuş ve bende başucunda kızımı seyrediyordum. Onun için ilk defa üzüldüm. Ben ne dersem her şey boştu. Sezin'de anneme benziyordu. Annem beni babam konusunda nasıl zehirlediyse Sezin de Eylül'ü benim hakkında zehirleyecekti.

Odadan çıktım ve odasının kapısını aralık bırakarak salona geçtim.

"Uyudu mu?"

"Evet"

"Özlemiş seninle uyumayı"

"Ben de özlemişim onu uyutmayı" diyerek kapıya doğru gittim.

"Boran" diye seslendiğinde ona doğru döndüm.

"Daha on beş gün var düşünmeni istiyorum, söylediklerimi düşün lütfen"

Hiçbir şey demedim ve kapıyı açıp dışarı çıktım. Merdivenleri indikten sonra derin bir nefes aldım ve yavaş adımlarla arabama doğru gittim. Sezin gerçekten de pişman olmuş olabilir miydi? Eylül için her şeyi yapardım. Ona yüz şans bile verebilirdim ama artık bitmişti ve bu yoldan geriye dönmeyecektim. 

Continue Reading

You'll Also Like

439K 8K 20
༺༻ Bütün hakları saklıdır "Ben geldim" Gülümseyerek ve son harfi uzatarak kurduğum cümle ile o da gülümsedi. Sandalyesini biraz masadan geri çekti...
1.6M 70K 62
Aile problemleri yüzünden evden kaçmış ve kendi ayakları üzerinde durmaya çalışan, aynı zamanda sinir hastası olan Pare, ucuza gelsin diye ikinci el...
1.1M 68.2K 45
Hale Alkan, okulun altın çocuğu ona mesaj atana kadar onun için görünmez olduğunu düşünüyordu. 28 Temmuz 2021
222K 10K 34
Geçmişi yüzünden güven problemi olan Kadın, Kadını gördüğü anda Aşık olan adam. _________ "Sınırları aşma Yüzbaşı." dedim ciddiyetle. Aramızdaki boş...