Gecenin Senfonisi

بواسطة standros

252K 16.2K 1.9K

Topraklar ikiye ayrıldı; Karanlık ve Aydınlık Taraf olmak üzere. İki krallıkta, birbirlerine yasaktı. Anlaşm... المزيد

1.Bölüm-Tanıtım.
2.Bölüm-Karanlık Ölü.
3.Bölüm-Hatırla!
4.Bölüm-Yükselen Alevler.
5.Bölüm-Ateşten Doğan.
6.Bölüm-Sonun Başlangıcı.
7.Bölüm-Kraliçe.
8.Bölüm-Sönen Yıldız.
9.Bölüm-Neusa.
10.Bölüm-Yangına Ortak.
11.Bölüm-Ateşten Buza
12.Bölüm-Farklı Olanlar.
14.Bölüm-Tende Kayboluş.
15.Bölüm-Savaşçılar Akademisi.
16.Bölüm-Mesaj
17.Bölüm- Kâbus
18.Bölüm-Öpücük
19.Bölüm-Benimle Yan
20.Bölüm-"Ayrılık"
21.Bölüm-Kuyruk
22.Bölüm-Krallık
23.Bölüm-Peri Kızı
24.Bölüm-İntikam
25.Bölüm-Veda
26.Bölüm-Hain
27.Bölüm- Balık Adam Kızartması
28-Ölü Kadın
29-Başarı
30-Veda
31-Final Part 1
32-Final
Sonsöz

13.Bölüm-Birlikte Ölürüz.

6.4K 471 40
بواسطة standros

Merhabalar, yeniden ben! Belki biraz kısa oldu bölüm, bilemiyorum fakat bir gün içinde 4 farklı hikayeye yeni bölüm yetiştirmeye çalışıyorum. Biraz çerezlik bir bölüm oldu diyebiliriz, yine de okuduğunuz için teşekkür ederim.


-





Ölüm, sadece bir gizemdi. Ölümden sonra ki yaşamımı pek umursadığım söylenemezdi, tek canımı yakan değer verdiğim insanların kırgın bakışlarla yüzümü incelemeleriydi.

''Her an ölecekmişim gibi bakmayı kesseniz artık, beni de depresyona soktunuz.''dedim oturduğum yerden kalkarak. Doğruydu, yaklaşık bir saattir herkes bana bakıyordu. Hiç bir söz söylemeden veya hiç bir eylemde bulunmadan.

''Özür dilerim,Vera.''dedi Andreas.

''Artık anlat, siktiğimin lanetini nasıl ortadan kaldıracağız?''

''Vera, bunu söylemek benim için çok zor. Kaynaklara göre tek yol, birlikte olman.''dediğinde, Adrian birden ayağa kalktı.

''Kim ile birlikte olacakmış?''diye sordu sert bir sesle.

''Sen,''diye cevapladı Andreas.

''Aklınızı mı kaçırdınız, bana dokunamıyor nasıl birlikte olacağız?''

''Bak Vera, lanetin kilit noktası da bu. Büyüler, bir şekilde çözülür. Çözülmemesi için tek zor var; hem laneti hem de ilacı kendi bedeninizde bulundurmanız. Lanet ve çözüm kusursuz bir şekilde tasarlanmış, sana dokunamaz çünkü ölümüne sebep olur. ''

''Kendin de diyorsun, beni öldürür. Nasıl dokunacak?''

''Kendini kontrol etmeye çalışmalı, bilmiyorum.''

''Diyelim ki lanet kalktı , sonra tekrarlanacak mı?''diye sordu Adrian.

''Yeniden mi sevişmek istiyorsun?''dedi Beth.

''Evet tekrarlanacak, kan anlaşması yok olana kadar.''dedi Andreas.

-

Tüm bu başıma gelenler, saçmalıktan ibaretti! Kafayı yeme aşamasına gelmiştim, dudaklarımdan sürekli olarak kan süzülürken aklımda nasıl birlikte olacağımıza dair sorular yankılanıyordu. Adrian, kabul ettiğini bile söylememişti. Tek yaptığı, duyduklarından sonra arkasına bile bakmadan çıkıp gitmekti. Tamam, kabul etmeliydim ki büyünün çözümü imkansız gibi bir şeydi. Adrian, daha bir öpücükte bile alev alıyorken, birleşme anında nasıl kontrol edecekti kendini?

Andreas, beni omuzlarımdan tutup evin etrafında ki dönüşüme son verdi. Sıkıntılı bir şekilde nefesimi verdikten sonra, kollarını bedenime sardı.

''Ne yapacağım?''dedim çaresizce.

''Onunla birlikte olmanı en son isteyecek kişi benim Vera, senin ölümünü görmektense bu acıya katlanmak daha iyi.''dediğinde hüzünlü bir şekilde gülümsedim.

''İçinde bulunduğumuz durumdan nefret ediyorum, her tarafımız çaresizlik kokuyor.''dediğimde saçlarımın bir tutamını, avuçlarının arasına alıp burnuna doğru götürdü.

''Hayır Vera, sen bahar kokuyorsun. Karanlığın ortasında yeşeren bir çiçek gibisin.''dedikten sonra buruk bir şekilde gülümsedi.

Andreas'a kesinlikle değer veriyordum fakat elimde olsaydı onu sevmeyi seçer miydim, bilmiyordum. Sonuçta aldatmak dile kolay bir şeydi ama herkesin unuttuğu bir şey vardı. Bir kez aldatan, bir daha aldatırdı. Bu tamamı ile bir karakter meselesiydi.

''Gidiyoruz.''dedi Adrian, sert sesiyle birlikte. Andreas'tan ayrılıp, gözlerimi ona doğru çevirdim. Yumruk yaptığı elleri ve geceden daha karanlık olan bakışlarıyla, ikimizi süzüyordu.

''Nereye?''diye sordu Andreas.

''Ölüme.''dedikten sonra ikimizi de umursamadan, eve girdi. Sert sesi, vücudumda ki her bir kemiği kırabilecek güçteydi.

-

Nereden geldiğini bilmediğim arabalara doğru ilerliyorduk, ben ve Adrian, Andreas ve Beth birlikte geleceklerdi. Aydınlık Taraf'a geçmek, tek çözümümüzdü. Burada neredeyse bulunmak üzereydik, Andromeda her yerde bizi arıyordu. Andreas, benimle birlikte gelmeyi teklif etse de Adrian, buna sert bir şekilde karşı çıkmıştı. Arabalarımıza yerleştikten sonra, başımı cama doğru yasladım.

Adrian, bizi öyle gördüğünden beri bir kez olsun bana bakmamıştı. Ne hissetmem gerektiğini bilmiyordum, kaybolmuş gibiydim. Ölümden mi korkmalıydım, yaşayamadan ölmekten mi? Hiç bir şey bilmiyordum, sadece ağlamak istiyordum. Beni öldüren zehri, gözyaşlarım yoluyla akıtmak istiyordum.

Kafamı camdan çektikten sonra, camı açtım. Soğuk hava, içeriyi doldururken üzerimde ki kazağa kollarımı sardım. Karşılıklı aşkı, özlemi, mutluluğu ve diğer tüm güzel şeyleri hissetmek istiyordum, geç mi kalmıştım? Saçlarım, Adrian'a doğru savrulmaya başladığında onu rahatsız ettiğim düşüncesiyle, bileğimde ki tokayla saçlarımı topladım. Adrian, ani bir şekilde saçlarımda ki tokayı çekip bileğine taktı. Ona doğru döndüğümde ifadesiz bir şekilde yola doğru bakıyordu.

''Neden yaptın?''

''Çünkü kokusunu seviyorum.''dediğinde gülümsemeye başladım. Hissettiğimin adı kesinlikle mutluluktu.

Göğsüm kızıştıktan sonra  şiddetli bir şekilde öksürmeye başladım.  Dudaklarımın arasından, metalik ve sıcak bir sıvı yüzüme doğru yayılıyordu. Güçlükle nefes almaya çalışırken, Adrian arabayı durdurdu ve yüzümü avuçlarının arasına aldı.

''Nefes al, küçük yıldızım.''dediğinde kalbim normalden çok daha hızlı atmaya başladı. Yıldızım, ne kadar güzel çıkmıştı dudaklarının arasından benimseme eki. Dudaklarımda ve büyük ihtimalle dişlerim de olan kanı umursamadan, ona doğru gülümsedim.

''Teşekkür ederim.''diye mırıldandım.

''Ne için?''

''Ölmeden önce, beni mutlu ettiğin için.''dediğimde gözlerinin rengi çamur yeşiline bulanmıştı. Kötü bir şey mi söylemiştim?

''Sen ölmeyeceksin, bunu o kafana sok.''

''Nereden biliyorsun?''

''Çünkü izin vermeyeceğim, elimden gelenin en iyisini yapacağım ve yeniden, senin için senden vazgeçeceğim.''dediğinde kalbim, bağımsızlığını ilan etmişti. Beynim ise cümlenin altında yer alan duyguların gerçek yüzünü açığa çıkarmak için uğraşıyordu. Başka bir şey sormak istemiyordum çünkü biliyordum, Adrian cevap vermeyecekti.

Son zamanlarda bedenim, gereğinden fazla yorgun düşmüştü. Ölümün soğuk nefesini, vücudumun her bir santiminde hissedebiliyordum. Adrian'ın sıcak teni ve gülüşü bile, soğuğunu her hücreme kadar hissettiğim ölümün yanmasına sebep oluyordu. Göz kapaklarım bir demirin ağırlığına erişirken, gözlerimi kapatıp uykuya daldım.

-

''Astrid, kalk.''diye gürledi Adrian. Etrafımız, siyah arabalar tarafından sarılmıştı. Bedenim, uyuşmuş bir şekildeydi. Zorlukla, Adrian'ın omzuna tutunup aşağıya indim. Andreas ve Beth'de buradaydı, adamlar arabaların içinden silahlı bir şekilde çıktılar. Silahlarının hedefi bizdik, ölmeyeceğimi bilsem kesinlikle gücümü kullanırdım.

''Adrian Castelain ve Astrid Strom, idam hükmünüz verildi. Zorluk çıkartmayın.''dediğinde Andreas, onlara doğru ilerledi.

''Aydınlık Taraf'ın Kralı'nın himayesi altında ki kişileri mi öldüreceksiniz?''

''Burada sizin yasalarınız geçmiyor, zorluk çıkartmamanızı öneriyorum.''dediğinde Adrian'ın kolları vücudumu daha sıkı bir şekilde sardı. Kendimi hiç iyi hissetmiyordum, her an kusabilirmişim gibi bir his vardı.

''Kimse, onu benden ayıramaz.''diye gürlediğinde etrafa alevler hakim oldu. Gözlerim, alevlerin parlaklığından kamaşırken, bedenimi onun gövdesine doğru yasladım. Alevler ani bir şekilde durduğunda, Adrian afallamış bir şekilde bakmaya başladı. Alevlerin arasından ilerleyen kişi Andromeda'dan başkası değildi.

''Vay canına, iki tane Castelain.''dedi Andromeda gülerek, kahkahası tüm havaya hakim olmuştu.

''Onu sana vermeyeceğim.''dedi Adrian, sert bir sesle birlikte.

''Şu haline bir bak,''dedi Andromeda ve yanımıza doğru geldi. Yüzümü avuçlarının arasına aldığı an , Adrian onu itti.

''Sana ne verebilir ki? Benim verebileceklerimin yanından dahil geçmez.''

''Siktir git, Andromeda.''dedi Adrian düz bir sesle.

Andromeda, bir süre düz bir ifadeyle bize doğru baksa da sonra silkelenip kendine geldi. Beth'e doğru bir bakış attığında, Beth kıvırtarak Andromeda'nın yanına doğru ilerledi.

''Hoşgeldin, benim sadık arkadaşım.''

''Yanlış duymadınız, öyle bakmayın. Bana yerinizi söyleyen Beth'di, Astrid'in ölümünde bir nebze de olsa payı olacak.''dedikten sonra gülmeye başladı.

Öfke tüm vücudumu ele geçirdiği halde kolumu bile kıpırdatacak halim yoktu, Beth'e doğru dönüp 'Sürtük.' diye fısıldadım.

''Ah, Astrid. Ölüyorsun, görebiliyorum. Siz iki yasaklı, birbirinize bu denli âşık olmasaydınız büyünün etkisi bu kadar büyük olmazdı.''dediğinde Adrian, sert bir şekilde yutkundu. Büyünün bu kadar etkili olmasının sebebi, aşk mıydı? Ya da Adrian, bana gerçekten âşık mıydı?

''Pekala, o zaman ikinizin de ölüm vakti.''dedikten sonra, cebinde ki hançeri çıkartıp bileğini kesti. Kanını yere akıtıp, bir şekil çizdikten sonra Şeytan'ın Alfabesi ile birlikte konuşmaya başladı.

''Yasaklı olanları, huzuruna sunuyorum.''diyerek sözlerine başladığında vücudum, titremeye başladı. Nöbet geçiriyor gibiydim, ağzımdan kanlar süzülmeye başlamıştı. Adrian, benim aksime etkilenmişe benzemiyordu.

''Ya şimdi, ya hiç.''dedi Andreas gür bir sesle birlikte.

Altımızda ki toprak, çatırdamaya başladığında alev ve su mükemmel bir uyum içinde Andromeda ve Beth'in etrafını kuşattı. Su, Andromeda'yı uzaklaştırmaya başladı, Beth ise alevlerin arasında kaldı, yakarışları kulağımı kanatacak cinstendi. Son hızla arabalara binip ilerlemeye başladık.

''İyi misin?''diye sordu Adrian.

''İyiyim, ona ne oldu?''

''Andreas, onu bir süreliğine uzaklaştırdı. Aydınlık Taraf'a geçmemize yetecek kadar.''

''Alevlerini nasıl durdurdu?''

''Senin adına düşündüğü ölüm, o kadar acı vericiydi ki. Dayanamadım. Şimdi hiç bir şey söyleme ve her zaman yaptığın gibi uyu.''

''Peki ya Beth?''

''Şu an konuşmamamız daha iyi.''

-

Gözlerimi açtığımda beyazlar içinde ki bir odada yatıyordum, pencereden vuran ışık gözlerimi kamaştırmıştı.

Güçlükle yataktan kalkıp , banyoya doğru ilerledim. Aynanın karşısına geçtiğimde yansımam karşısında gözlerimi buruşturdum, bronz tenim beyazlara bürünmüştü. Yeşil gözlerim, kanlanmıştı. Göz altlarım çökmüş, fazlasıyla kilo vermiştim. Dudaklarım, çatlamıştı. İğrenç görünüyordum, gözlerim dolmaya başladığında dudaklarımın arasından tiz bir çığlık yükseldi.

Aynanın önünde ki parfüm şişelerini yere atıp kırılmalarını izlerken, gözlerimden yaşlar süzülmeye başlamıştı. Beth, yine bana ihanet etmişti. Öleceğimi öğrenmiştim ve günden güne daha da kötüleşiyordum. Aldığım her nefesten nefret eder bir hale gelmiştim, ne yapacaktım? O kadar yorulmuştum ki ölümü dilediğim anlar oluyordu.

Kapı hızlı bir şekilde açıldığında, Adrian beni kollarının arasına aldı. Ne kadar çırpınsam, tutuşunu o kadar sertleştiriyordu. Saçlarımı okşarken, kulağıma ''Geçti.''diye fısıldadı.

''Ne geçti? Görmüyor musun, hiç olmadığım kadar çirkinim!''

Beni kendine doğru döndürdü, yüzümü avuçlarının arasına aldı. Buğulanmış gözlerimle, zümrüt yeşili gözlerine baktım. Gözlerimden düşen bir damla yaşı eliyle yakaladı, alnını alnıma dayadı ve gözlerini kapattı.

''Çok güzelsin,''diye fısıldadı kulağıma melodik bir sesle birlikte.

''Güzelliğin, canımı yakıyor.''dedi acı çekiyormuş gibi. Bir an nefes alamadığımı hissettim, beni güzel buluyordu. Hemde canını acıtacak derecede güzel.

''Şimdi tam zamanı, hazır hissediyor musun küçük yıldız?''diye sordu acı bir şekilde gülerek.

''En kötü ben ölürüm, sen yaşarsın.''dediğimde gülümsedi.

''En kötü, birlikte ölürüz.''

واصل القراءة

ستعجبك أيضاً

KIZIL GECE +18 بواسطة DuruMavii

الخيال (فانتازيا)

3.8M 309K 85
Ölüm uşaklarını peşime salmıştı. Soluğum korkunun soluğuna karışmıştı. Koşuyordum. Sivri dalların berelediği bacaklarım hiç durmadan hareket ediyor...
2.7K 418 74
"Juliette'in bir insana göre çok fazla hayatı oldu. Hayatlarının birinde narin bir prenses diğerinde acımasız bir komutandı. Arada bir kendi ailesind...
350K 16.6K 48
webtoon çevir *YAOİ* BL Manga
35.8K 888 53
*WattpadFantasyTR ÖNERİYOR! - Alternatif Dünyalara Yolculuk LİSTESİNDE! Akaf'ın gözdesi, Selemerçe'nin esareti altında yaşayan, ölümü yaşam sanan ve...