Gecenin Senfonisi

By standros

252K 16.2K 1.9K

Topraklar ikiye ayrıldı; Karanlık ve Aydınlık Taraf olmak üzere. İki krallıkta, birbirlerine yasaktı. Anlaşm... More

1.Bölüm-Tanıtım.
2.Bölüm-Karanlık Ölü.
3.Bölüm-Hatırla!
4.Bölüm-Yükselen Alevler.
5.Bölüm-Ateşten Doğan.
6.Bölüm-Sonun Başlangıcı.
7.Bölüm-Kraliçe.
8.Bölüm-Sönen Yıldız.
9.Bölüm-Neusa.
11.Bölüm-Ateşten Buza
12.Bölüm-Farklı Olanlar.
13.Bölüm-Birlikte Ölürüz.
14.Bölüm-Tende Kayboluş.
15.Bölüm-Savaşçılar Akademisi.
16.Bölüm-Mesaj
17.Bölüm- Kâbus
18.Bölüm-Öpücük
19.Bölüm-Benimle Yan
20.Bölüm-"Ayrılık"
21.Bölüm-Kuyruk
22.Bölüm-Krallık
23.Bölüm-Peri Kızı
24.Bölüm-İntikam
25.Bölüm-Veda
26.Bölüm-Hain
27.Bölüm- Balık Adam Kızartması
28-Ölü Kadın
29-Başarı
30-Veda
31-Final Part 1
32-Final
Sonsöz

10.Bölüm-Yangına Ortak.

7.9K 490 56
By standros

Multimedya Astrid'in güç kullandığı zaman ki gözleri. Bu arada sizce Adrian'ın laneti ne olabilir?:D

-

Duyduklarım karşısında küçük dilimi yutma aşamasına gelmiştim. Beni Adrian'a destek için yaratmalarına mı üzülmeliydim yoksa yaşanılan şeylere mi? Ne hissedeceğimi bilmiyordum, o kadar fazla şey hissediyordum ki hangisinin daha baskın gelmesi gerektiğini seçemiyordum. Başımı, ellerimin arasına alıp sessizliği dinlemeye başladım. Kafamın içinde dönüp duran sesler o kadar yoğundular ki, sessizliğe odaklanamıyordum. Andromeda diğer bir adıyla Neusa'nın amacı neydi? Andreas'ı neden tek başına öldüremiyordu? Eğer Andromeda yaşıyorsa, Hector'da yaşıyor muydu? En korktuğum soru kesinlikle buydu. Bir tanesiyle dahi başa çıkamıyorken, ikisiyle uğraşmamızın sonucu ölümle biterdi.

Gözlerimi, Adrian'a doğru kaydırdım. Kan kırmızısını anımsatan bir renge sahip olan, dolgun dudakları düz bir çizgi halini almıştı. Güçlü ellerini, çenesinin altında birleştirmişti. Yeşilin en güzel tonlarını içinde barındıran gözlerinde adını koyamadığım bir sürü duygu, çelikten duvarlarını kırmış ve bağımsızlığını ilan etmişti. Kaşlarını çatmış, karşıda ki duvara odaklanmıştı.

''Ne yapacağız?''diye sordum titreyen sesimle birlikte. Robert, dudaklarını bir kaç cümle kurmak adına araladığında öksürmeye başladı. Dudaklarından, çenesine doğru akan kan ölümünün yakında olduğunun en büyük belirtisiydi. Adrian'ın bakışları, kan eşliğinde öksüren babasına doğru kaydı. Ne hissediyordu? Acı, kırgınlık,öfke, çaresizlik? Onunla ilgili herşey çok karışıktı, dolgun dudakları bir kaç saniyeliğine aralandıktan sonra tekrar eski haline geri döndü. Ayağa kalkıp, babasına su getirdi.

''Ne zamandır bu haldesin?''diye sordu düz bir sesle. Robert, kafasını utanç içinde yere doğru indirdi.

''Bir yıldır, az bir ömrüm kaldı.''dedi kırgın bir sesle.

''Neden,''dedi Adrian, sesinde ki düzlük ilk defa yoktu. Sitem dolu sorusunda hüznün her bir kırıntısını bulabilirdiniz. Kendini toplayıp duruşunu ciddileştirdi, sadece bir dakikalıkta olsa yeşil gözlerine kırgınlık hakim olmuştu.

''Neden bana söylemedin?''dedi, düz sesi geri gelmişti. Robert, gözlerini Adrian'a doğru çevirdi. Sol elini havaya kaldırdı, Adrian'ın yüzüne dokunup dokunmamak arasında kaldığı belliydi. Elini yumruk yaparak tekrar aşağıya indirdi.

''Beni görmek istemediğini, benimle ilgili hiç bir şeyi istemediğini söylemiştin.''dedikten sonra mavi gözlerinden düşen bir damla yaş, yanaklarını buldu.

''Birden hayatıma girip, babam olduğunu söyledin. Kimsesiz büyüdüğüm o yıllar boyunca hep ailemin hayalini kurmuştum, biliyor musun? Etrafımda ki o kadar insana rağmen yalnızlığı hissediyordum. Kalbimin içinde ki boşluğun en büyük sebebi sensin. Bana asla veremediğin sevgin. Beni bıraktın çünkü bana bakacak kadar sevmiyordun.''dedi Adrian, sert bir sesle. O kadar cümlenin arasında en çok kalbimi kıran, içinde ki boşluğu itiraf ettiği cümleydi. Adrian benim en derinliklerime işlerken, ben onun teninin sınırlarını asla aşamamıştım.

''Yine de tüm bunlara rağmen, ölmemi istemiyorum.''dedi gözlerini kapatıp, başını arkaya doğru yaslarken. Robert, Adrian'a sarıldı. Adrian'ın kaskatı kesilen vücudunu buradan bile seçebiliyordum, havada kaldığı kolları babasının bedenini buldu.

''Özür dilemek bir çözüm değil ama inanmayacak olsan da, seni hep sevdim Adrian. Sadece sevgim yeterli değildi.''

''Sorun yok, seni affettim.''dedi Adrian güçlükle.

-

Ormanlık yerde olduğumuz için hava, şehirden daha fazla soğuktu. İleriden gelen su seslerini duyabiliyordum, ses kesinlikle bir Şelale'ye aitti. Yıkanmam gerekiyordu, kendimi çok kirli hissediyordum. Robert, içeride ki odalardan birinde uyuyordu, Adrian ise topladığı odunları yakmakla uğraşıyordu. Adrian'ın yanına doğru ilerledim, sporcu atletiyle duruyordu. Bu adam böyle üşümüyor muydu?

''Adrian,''dediğimde hızlı bir şekilde bana doğru döndü. Aramızda ki boy mesafesinden olsa gerek, burnum tam olarak çenesine değiyordu.

''Benim duş almam lazım.''dediğimde bana doğru 'dalga mı geçiyorsun?' der gibi baktı.

''Öyle bakma, ileride bir şelale var. Duş almam gerek.''dedim sert sesimle ve geriye doğru çekildim. Tek kaşı havaya doğru kalkarken, dudakları alaycı bir sırıtışla kıvrıldı.

''Bu soğukta duş mu alacaksın?''

''Evet. Haber vermek için geldim, şimdi gidiyorum.''dedikten sonra arkamı dönüp ilerlemeye başladım, bileğimde ki güçlü eller olduğum yerde kalmamı sağladı.

''Bende seninle geliyorum.''dediğinde yüzümde ki sırıtışa engel olamadım, beni mi düşünüyordu?

''Seni düşünmüyorum, şimdilik birbirimize lazımız.''dediğinde bileğimi ondan kurtardım. Umarım, bu düşüncelerimi de okuyorsundur. Adrian Castelain, gülüşünün ortasına yumruk atmak istiyorum!

Hızlı adımlarla ilerlemeye başladığımda , Adrian gülerek beni takip ediyordu. Çok mu komikti sanki?! Birbirimize lazım filan değildik, birbirinin hiç bir şeyi olan insanların, birbirlerine muhtaç olmasına da gerek yoktu. Adrian Castelain'den nefret ediyordum, ona aşık olmaktan da nefret ediyordum. Bir tek ona yakın olan kalbime karşı buzdan duvarları olmasından, ben yanarken onun üşümesinden nefret ediyordum. Hissettiğim sinir avuçlarıma doğru yayılmaya başladığında, benliğimden bağımsız bir şekilde şimşek avuçlarımın arasından kaydı. Şimşeğin şiddeti yıldırıma fazlasıyla yakındı, siyah gökyüzünü Güneş misali aydınlatırken kontrolümü kaybetmeye başlamıştım. Şimşekler, avuçlarımın arasından gökyüzüne doğru akın ediyorlardı. Vücuduma, adını koyamadığım bir enerji hakim olduğunda tenime doğru baktım. Bronz tenimin içinden geçen elektrik akımını görebiliyordum. Adrian, koşar adımlarla yanıma geldi ve önüme doğru geçti. Şimşeklerin gürültüsü tıpkı silah sesi gibi kulaklarımda patlarken, yerimizi belli etmenin korkusuyla kendimi durdurmak adına uğraşıyordum.

''Siktir!''diye bağırdı Adrian, tam önümde durduğunda. Ellerini, vücuduma dokunduğunda Adrian'ı elektrik çarpmıştı. Adrian'ın gözlerine doğru baktığımda kendi yansımamı görüp, çığlık attım. Yeşil gözlerimin etrafına kadar işlemişti, elektrik. Gözümün içinde çakan şimşekleri ciddi anlamda görebiliyordum. Burnumdan, dudaklarıma doğru sıcak bir sıvı inmeye başladı. Ağzıma gelen metalik tat sayesinde yüzümü buruşturdum, gözlerim ve kulaklarımdan da kanlar geliyordu.

''Astrid, hayır!''diye bağırdı Adrian. Aldığım nefes ciğerlerimi yakmaya başlamıştı, neden kontrolümü kaybediyordum? Adrian'ın gözlerine endişe duygusu hakim olmuştu, bu bakışları hayatım boyunca unutmayacaktım. Kollarını bedenime doladı, elektrik akımı vücudunda acı verici bir şekilde çarpıyordu. Onu öldürecektim, geriye doğru çekilmeye çalıştığımda daha sıkı sarıldı. Güçlükle saçlarımı okşarken, dudaklarının arasından ''Yanındayım, geçecek.''cümlesi çıktı. Nabzım yavaş yavaş eski haline dönmeye başlarken, Adrian'ın vücudunu alevlerin alması bir oldu.

''Adrian?''dedim güçlükle.

''Uzaklaş Astrid, yanacaksın.''dediğinde kollarımı ona sardım.

''Yanındayım,geçecek.''dedim tıpkı onun sesinin tonlamasıyla. Onun alevleri benim tenime, benim şimşeklerim onun tenine işlemişti. İkimizinde güçleri, birbirini esir alırken üzerimize yağan yağmurla birlikte eski halimize dönmeye başlamıştık. Güçlerimiz, etkisini kaybetse de hala vücutlarımız birbirine kilitlenmiş bir şekildeydi. Kalbi, kalbimin üzerinde atıyordu. Yağmur sonunda durduğunda derin bir nefes aldım.

''Neden oldu?''diye sordum güçlükle. Bedenini benden ayırırken, gözleri vücudumda gezinmeye başladı.

''Bilmiyorum, bazen duygularımızı kontrol edemediğimizde güçler patlak veriyor işte.''dediğinde onu kafamla onayladım. Yürüyemiyordum, bedenim çok bitkin düşmüştü. Daha önce hiç bu kadar fazla güç kullandığımı hatırlamıyordum. Adrian, beni kucağına aldıktan sonra akarsuyun kenarında durduk. Üzerimi çıkartmam gerekiyordu, tek kıyafetlerimin ıslanmasına izin veremezdim. Daha önce de beni çıplak görmüştü zaten, çok bir fark yaratacağını zannetmiyordum.

Üzerimde ki tişörtü sıyırıp, çıkarttım. Katladıktan sonra toprağın üzerine koydum, pantolonumun düğmesini çözdükten sonra onu da çıkartıp, tişörtün üzerine yerleştirdim. Yere doğru eğdiğim kafamı kaldırarak Adrian'ın yüzüne doğru baktım. Gözlerinin yeşilleri, koyu siyaha bürünmüştü. Hızlıca inip çarpan göğsünü buradan bile seçebiliyordum, dudakları aralanmış bir şekilde göğüs kısmıma bakıyordu. Gözleri, gözlerimi bulduğunda omuzunu silkip kendine geldi.

''Arkanı döner misin? İç çamaşırlarımı çıkartacağım.''dediğimde kafasıyla onaylayıp, sırtını bana doğru döndü. Bende ona arkamı dönüp, sütyenimin kopçasına ulaşmaya çalıştım. Sırtımda hissettiğim güçlü parmaklar, dokunduğu her yeri yakıyordu. Derin bir nefes alıp, duruşumu dikleştirdim. Adrian'ın parmakları, sütyenimin kopçasını büyük bir ustalıkla açtı. Parmak uçları, sırtımdan, belimin kavisine doğru ürkek dokunuşlarla inmeye başladı. Vücudumun her santimi , onun dokunuşlarının etkisiyle yanıyordu. Kalbimin atış sesi,kulaklarımda yankılanmaya başlamıştı. Sütyenin askılarını, omuzlarıma doğru indirdiğinde nefes alışlarım benden bağımsız bir şekilde hızlanmaya başlamıştı. Kollarımı iki yana doğru ayırdım ve askıların düşmelerine izin verdim. Adrian'a doğru dönmeden, akarsuya doğru ilerlemeye başladım. Belime kadar inen dalgalı , siyah saçlarım esen rüzgarların etkisiyle savrulurken az önce hissettiğim duygular, dizlerimin bağını çözdürecek cinstendi. Nefes alışlarım bile titrekti, tıpkı yürüyüşüm gibi.

Denizin kenarına geldiğimde kalan son iç çamaşırımı da çıkartıp, toprağın üzerine koydum. Bedenim,soğuk suyla buluşmasına rağmen hâlâ hissettiklerimin etkisinden çıkamamıştım. Soğuk suyun insanı kendine getirmesi gerekiyordu fakat ben Adrian'ın bana dokunan parmaklarının uçlarında esir kalmıştım. Suyun altına girip, bir süre içinde bekledim. Nefes alamayacak duruma geldiğim zaman yavaş bir şekilde yüzeye çıktım.

Buradaydı, karşımdaydı.  Ayın ışığı yüzünün bir kısmına vurmuştu,diğer kısmına ise karanlık hakim olmuştu. Uzun sayılabilecek siyah saçlarından aşağıya, su damlaları akıyordu. Suyun bir kısmı, çıkık elmacık kemiğinin hizasında toplanmıştı. Denizin dibi kadar koyu olan gözleri ıslak,siyah kirpiklerinin altından bana doğru bakıyordu. Tüm cesaretimi toplayıp, ona doğru ilerledim.

Aramızda ki mesafe yok denilecek kadar azdı, inip kalkan göğüslerimiz bir bütün olmuştu. Titreyen parmaklarımı, yüzüne doğru götürdüm. Ellerimin altında ki teni, hiç beklemediğim bir yumuşaklığa sahipti. Sert mizaçlı fakat yumuşak tenli adam, kesinlikle onu tarif edecek olsaydım bunları söylerdim. Beyaz teni, denizin dibinde ki inci taneleri kadar parlıyordu. Kan kırmızısı dudakları, soluk tenini, canlı kılıyordu. Kalplerimiz, bedenlerimizi yırtacakmış gibi bir uyum içinde atıyordu.

Gözleri, dudaklarıma doğru kaydığında sert bir şekilde yutkundu. Elleri, belimin kavisine doğru ilerledi. Soğuk suyun altında olmamıza rağmen, dokunuşları hâlâ üzerimde yakıcı bir etki uyandırıyordu. Bakışlarım davetkâr bir şekilde aralanan dudaklarına doğru kaydığında, oksijenimin azaldığını fark ettim. Onu öpmek istiyordum, kalbim onun dudaklarında atsın istiyordum. İrademin son demlerine de sahip çıkamayarak, dudaklarımızı bütünleştirdim. Dudakları, ilk başta hareketsiz kalsa da daha sonra benimle birlikte hareket etmeye başlamıştı. Yumuşak dudaklarını hissetmeyi özlemiştim, onunla ilgili herşeyi özlemiştim. Dudakları, dudaklarımla ölümcül bir ritim eşliğinde dans ederken bacaklarımı, beline dolamamı sağladı. Kirpiklerimiz, birbirine değiyordu. Şu zamana kadar sadece ona bu denli karışmıştım, o kabullenmese de onunla bir bütün olmuştum.Yumuşak dudaklarından beklenmedik sertlikte öpüyordu, dudaklarımı. Onu tanımasam, beni özlediğini düşünebilirdim.Öpücüğünün şiddetti, kalbimde kalıcı hasar bırakıyordu. Ben karanlığın esir aldığı bir kızdım, tüm karanlığı yakan ateş ise Adrian'dı.

Adrian'ın vücudu alev almaya başladığında, beni geriye doğru itti. Bu gördüğüm gerçek miydi yoksa rüyada mıydım? Çünkü tam şu anda Adrian Castelain'in alevleri, akarsuyu ikiye ayırmıştı. Tam ortalarında bir yangın misali parlarken, gözlerinde ki yeşiller yerini alev kırmızısına bıraktı. Gözleri bana doğru odaklandı, daha önce ikimizin de göz renkleri hiç değişmemişti; bugüne kadar. Alevlerin içine doğru sonumu düşünmeden atladım, onunla yanmayacaksam, onu sevmemin de bir anlamı yoktu.

Alevleri, tenimi yakarken çığlık atmamak adına dudaklarımı ısırdım. Tenimin her santimi onun yangınında yanarken, Adrian sürekli olarak gitmemi söylüyordu.

''Gitmeyeceğim, atlatacağız.''dedim, vücudum güçsüzleşmeye başlamıştı. Yanık kokusu, burnumu doldururken gözlerime karanlık bir perde yavaş yavaş iniyordu.

''Git Astrid, öleceksin. Durduramıyorum!''diye bağırdığında zorlukla ona doğru gülümsedim.

''Sorun yok, yangınına ortak olmaya geldim.''dedim dalga geçer gibi. Bedenim, titreyerek yere yığıldığı halde acıyı her santimimde hissediyordum. Yangın yavaş yavaş sönerken, birbirinden ayrılan akarsu bütünleşmeye başlamıştı. Su, beni yavaş yavaş aşağıya doğru çekerken Adrian, bedenimi kollarının arasına aldı.

''Sana söyledim, biz birlikte olamayız. Benim yangınıma dahil olma, ben yanarken yanımda da olma. Sen hep soğuk tut bedenini, benim alevlerim seni öldürür. Birlikte olmamızın öldüreceği gibi.''dedikten sonra göz kapaklarım siyahlığa doğru kapandı.

Continue Reading

You'll Also Like

32.2K 432 23
Zehra ile yolları ayrılan Emir, kendini kabus gibi bir ortamda bulur. Acımasız kadınların elinde oyuncağa döner ve tek isteği bu kabustan uyanıp eski...
23.5K 1.8K 40
Cadı orada, dağların ve denizin birleştiği yerde duruyor, Büyünün ve Çeliğin Savaşının ortasında doğmuş, Bu savaşın onları yok edeceğini herkes biliy...
5.8K 514 43
*Wattys2023 Yarı Finalisti **WattpadMysteryTR Paranormal ve Korku Dolu Anlar okuma listesinde İlk kitap olan Yar-Sub Çatlıyor tamamlandı. 2. kitap Gö...
2.7K 418 74
"Juliette'in bir insana göre çok fazla hayatı oldu. Hayatlarının birinde narin bir prenses diğerinde acımasız bir komutandı. Arada bir kendi ailesind...