DÖNÜŞ

By ayskrkss

34.6K 1.3K 490

"Biz büyüdük Rüzgar. Değiştik. Artık hiçbir şey eskisi gibi olamaz." "Biz senelere meydan okuduk Eylül. 3 sen... More

Dönüş
1-Anne♣️
2-Geri Dönüş♣️
3-Efe♣️
4-Telefon♣️
5-Alışveriş♣️
6-Lunapark♣️
7-Sevgili♣️
8-Şenlik♣️
9-Emir♣️
10-İlk Öpücük♣️
11-Buluşma♣️
12-Mutluluk♣️
13-Dönüm Noktası♣️
14-Yeniden♣️
15-Biz♣️
16-Şişe Çevirmece♣️
17-İhanet♣️
18-Futbol Maçı♣️
19-Eğlence♣️
20-İzmir♣️
21-Anne-Kız♣️
22-Sedef♣️
23-Abi♣️
24-Hastalık♣️
DUYURU-1
25-Tekne Turu♣️
26-Kandırılmak♣️
27- Çocuk♣️
28- Pınar♣️
29-Bela♣️
30-Doğrular♣️
31-Aptal Aşık♣️
32-Kist♣️
33-Yer ve Duvar♣️
34-Kokteyl♣️
35-Kız Kardeş♣️
36-Doğum Günü♣️
37-Doruk♣️
38-Eğlence♣️
39-Nişan♣️
40-İntikam♣️
41-Sarhoş♣️
42-Kavga♣️
43-Parti♣️
45-Düğün♣️
46-Umut♣️
47-Kaçırma♣️
48-Acı♣️
49-Çöküntü♣️
50-Savaş♣️
51-Hisler♣️
♣️Final♣️
TEŞEKKÜR!
❤️Özel Bölüm❤️

44-Sarhoş ♣️

298 13 10
By ayskrkss

Bölüm Parçası- Koray Avcı/ Unutamam Seni

44.Bölüm

Gözlerimi açmaya çalışmamla beyaz tavanla bakışmam bir oldu. İğrenç koku ve vücudumda hissettiğim ağrıya bakılırsa hastanedeydim. En son Hatırladığım şey ise Rüzgarın ağzından çıkan sevgi sözcükleriydi. Daha sonrasında hissettiğim ağrıya daha fazla dayanamayıp kendimi bırakmıştım.

"Uyanıyor!" Duyduğum Heyecanlı ses sanırım Asya'ya aitti. Tahminlerime göre de herkes buradaydı.

"Kızım iyi misin?" Yok artık! Babamı da boşuna çağırıp telaşlandırmışlar mıydı?

"İyiyim babacım merak etme." Diyerek gülümsedim. Boşu boşuna telaş yapmalarına gerek yoktu iyiydim. Tahmin ettiğim gibi herkes gelip halimi sormuştu ve hepsine aynı cevabı vermiştim. Hissettiğim hafif ağrı dışında bir şeyim yoktu. Şimdilik. Partide olanları yalnızken düşünecektim.

"Ne oldu Eylül? Neden bayıldın?" Bu soruya verecek cevabım yoktu işte. Kapı sesiyle gülümseyerek kurtarıcıma baktım. Doktor gerekli açıklamayı yapardı sanırım.

"Hastamız nasıl?" Doktordu sonuçta. Yalan söylememem gerektiğini düşünüp düzgünce cevap verdim.

"Hissettiğim hafif ağrı dışında gayet iyiyim." Doktor başını sallayarak onayladı beni. Daha sonra bazı şeylerle beni kontrol edip kağıdına not Aldı.

"Sistemden gördüğüm kadarıyla kullanman gereken ilaçlar var ve sen büyük ihtimalle son zamanlarda bunu kullanmadın!" Dudağımı ısırarak başımı eğdim. Şimdi boşu boşuna herkes telaşlanıp hastalığımı öğrenecekti.

"Ne ilaçları Eylül!" Çaresiz bakışlarıma omzumu silkerek abime baktım. Ne cevap verecektim ki? Doktor her şeyi anlatıyordu zaten.

"İlaçlarınızı düzenli kullanmadığınız için kistinizde bir ölçüde büyüme kaydettik. Sanırım bu sıralar yaşadığınız, sizi kötü etkileyen olaylar da hastalığınızı tetiklemiş ve bugün patlak vermiş." Başımı sallayarak gözlerimi kapattım. Nereden patlak vermiyordum ki?

"Ne hastalığından bahsediyorsunuz! Adam akıllı konuşsanıza!" Meriç abim, abimin omuzlarından tutarak sakinleşmesini sağladı. Şu anda fazlasıyla sinirli görünüyordu.

"Sanırım hastamızın anlatması sizin için daha iyi olur. Şimdilik geçmiş olsun." Diyerek doktor odadan çıktı. Herkesin bakışları benim üzerimdeydi ve benden bir cevap bekledikleri belli oluyordu.

"Kızım doktor neyden bahsediyor?" Çaresizce babama baktım. Boşu boşuna onlara anlatıp üzmek istememiştim. Ama bugün anlatmak zorundaydım işte.

"Konuşsana!" Abimin sert sesiyle yutkunup yavaşça anlatmaya başladım.

"Rüzgar ile beraber İzmir'e gittiğimizde bir süre sonra kasıklarımda keskin ağrılarla güne başlamıştım. Başta umursamayıp kimseye bir şey söylemedim. Akşama doğru giren ağrılara dayanamayıp bayılmıştım. Rüzgar hemen hastaneye götürmüş belirli tahlillerden sonra uzman doktora çıktık. Yumurtalıklarımda kist olduğunu ama baştan fark ettiğimiz için ilaçla tedavisinin mümkün olduğunu söyledi. Bende ilaç tedavisine başladım. Size de söyleyip boşuna üzmek istemedim."  Diyerek sözlerimi bitirdim. Hepsinin gözlerinde üzgünlükten başka sinir ifadesi de vardı. Babamın perişan hallerini görünce kendime lanet ettim. Abim ultra derece sinirli bakışlarını gönderip, odadan dışarıya çıktı.

"Ne olursa olsun bize söylemen gerekirdi Eylül! Ya daha kötü bir şey olsaydı? Senin durumundan haberimiz olmadığı için yanlış tedavi başlatabilirdik! Sonucu ne olursa olsun bize söylemeliydin!" Sonuna kadar haklılardı. Onlardan saklamamam gerekirdi. 

"Ben.. Gerçekten üzgünüm." Başka ne söyleyebilirdim ki? Kapının sesiyle herkes susmak zorunda kaldı. Eğer doktor gelmeseydi hala kızmalarına devam edeceklerini biliyordum.

"Eylül Hanım nasılsınız?" Bu sefer gelen başka bir doktordu ilk defa görüyordum.

"İyiyim." diye mırıldandım. Ağrı olarak iyiydim ama vicdan olarak aynı şey söylenmezdi. 

"Ben Kadın Doğum Uzmanı Birol Güven. Eylül Hanım bütün sonuçlarınızı inceleyip, İzmir'deki doktorunuz ile görüştüm. İlaç tedavisine ara verdiğiniz için, hastalığınız tetiklemiş ama ilerlemesi söz konusu değil. Hala aynı derecede duruyor. Şu anlık bizim için iyi bir durum." Demek ilerleme yoktu. Bu iyi bir durumdu tabi ki. Peki bundan sonra nasıl olacaktım?

"Şimdi nasıl bir yol izlemeliyiz?" Babam bütün soğukkanlılığı ile doktora benim de merak ettiğim soruyu yöneltmişti. Şu anda bana sinirli ve kırgın olduğunu biliyordum ama benim için endişeleniyordu da. Canım babam. Onları üzdüğüm için o kadar pişmandım ki!

"İlaçları bir doz yükseltip devam edeceğiz. Ama düzenli olarak kullanılması gerek. Aylık düzenli olarak kontroller yapılacak. Sinir stres ve üzüntüden uzak durmamız lazım. Gördüğümüz gibi bunlar hastalığımızı en çok tetikleyen şeyler. Bundan sonra daha dikkatli olmalıyız. Geçeceğine inanıyoruz." Stres ve üzüntüden uzak durmak mı? Hemde bu yaşadıklarımdan sonra? Gülerek başımı salladım. Ben onları bulmasam bile onlar beni bulurdu ki!

"Şimdi çıkışınızı yapabiliriz. 1 ay sonra sizi kontrole bekliyorum Eylül Hanım." diyerek yazdığı reçeteyi babama uzattı. 

"Çok teşekkür ederiz Birol Bey."

"Tekrardan geçmiş olsun." diyerek doktor odadan çıktı. Hemşire de kolumdaki serumu çıkarıp odadan çıktı. Şu anda odada sadece babam, Meriç Abim ve Enes vardı. Diğerleri doktor girince dışarıya çıkmış, abim de daha önce terk etmişti zaten. 

"Gerçekten çok üzgünüm, bana böyle davranmayın lütfen." diyerek usulca başımı yere eğdim. Ne kadar benim için endişelenseler de sinirli ve soğuktular işte. Babam gelip sıkıca sarıldı.

"Bizi üzmek istemediğinin farkındayız ama ne olursa olsun bize her şeyi anlat olur mu?" Başımı sallayarak babamı onayladım. İyi ders almıştım ve artık her şeyi anlatmaya karar vermiştim. Meriç Abim'de gelip sıkıca sarıldı ve kulağıma fısıldadı. 

"Olanlar için üzgünüm." Onun suçu yoktu ki. Kardeşinin yaptıklarını, üzerine alınmasına gerek yoktu. 

"Ben gidip Aras'a bakıyım." diyerek odadan çıktı. Abimin yanına gidip onu sakinleştirse iyi olurdu. Enes de gelip sıkıca sarıldı.

"Bir daha küçük kız kardeşim benden bir şey saklarsa kötü olur." diyerek güldü. Bende kahkaha atarak kollarımı ona doladım. 

"Artık her şeyimi abime anlatıyorum." Yine içten gelen gülümsemesiyle bana baktıktan sonra kolumdan tutarak kaldırdı. 

"Ben çıkış işlemlerini halledip ilaçları alıyım. Araba otoparkta orada görüşürüz." Babamın gitmesiyle bizde odadan çıktık. Dışarıda kimse yoktu. Nereye gitmişlerdi ki?

"Bizimkisiler evinize gitti. Seni bekliyorlar." Hastanede bekleyeceklerine eve gitmeler iyi olmuştu. Enes, yürüyemeyeceğime inanıp, hala kolumdan destekleyip, dışarıya doğru çıkarıyordu. Bahçeye çıkınca bankta oturmuş abim ve Meriç Abimi gördüm. Biz yanlarına yaklaşınca Meriç Abim banktan kalkıp, otoparka doğru ilerledi. Enes de beni abimin yanına bırakıp, o da otoparka doğru gitti. Yavaşça başımı kaldırıp abime baktığımda bana baktığını gördüm. Ama kesinlikle sinirli değildi, daha çok hüzünlü gibiydi. Ayağa kalkıp sıkıca bana sarıldı. Bende hemen kollarımı ona sardım. 

"Kollarıma yığıldığında çok korktum. Seni de kaybetmekten çok korktum Eylül." Usulca göz yaşlarımı akıtıp abime sarılmaya devam ettim. Bu şekilde olmasını sanırım Meriç Abime borçluydum. O gelip sakinleştirmese abim şu anda sinirden köpürüyor olurdu. 

"Biliyorum annemin yerini tutamayız ama bizden bir şey saklama Eylül. Ne olursa olsun bize anlat." Abimi onayladım. Ne olursa olsun onlara anlatacaktım artık.

"Hadi bakalım eve gidelim dinlen." Bu sefer abimin koluna girmesiyle arabaya doğru ilerledik. Babam kendi arabasıyla eve gitmişti. Bizde abimin arabasıyla hep beraber eve geçtik. Zile basınca kapıyı endişeli bir şekilde Asya açtı. Hemen kollarını bana sarıp, halimi sordu. Sırayla herkesle aynı işlemi gerçekleştirince Zeynep'in de burada olduğunu fark ettim. Emre'nin yanında duruyordu. 

"Yoksa siz?" diye sordum gülerek. İkisi de masumca başlarını salladılar. Gülerek onları tebrik ettim. Emre gelip sıkıca sarıldı.

"Hepsi senin bana destek vermen sayende. Teşekkür ederim kardeşim." Gülümseyerek bende kollarımı ona sardım. Emre'den ayrıldıktan sonra sıkıca Zeynep'e sarılıp tebrik ettim. 

"Hadi bakalım geçin çocuklar." Hepimiz geçip koltuklara oturduk. Saat gece yarısını çoktan geçmişti ve herkesin gözlerinden uyku aktığını görebiliyordum.

"Hiç kimseden itiraz istemiyorum. Şimdi Emine Hanım'a söylüyorum ve size misafir odalarını hazırlatıyorum. Bu gece burada kalın." Babam söylemese ben söyleyecektim zaten. Babam, Zeynep ve Asya'nın ailesini de arayıp izin aldıktan sonra her şey hallolmuştu. Odaların hallolması ile herkes odalarına çıktı. Bende üzerimdeki hastane kokusunu atmak için öncelikle duşa girdim. Duştan çıkıp yatağıma uzandım ve baş ucumda duran pembe tavşanı kucağıma aldım. Rüzgar'ın olmadığı zamanlarda, bana aldığı bu tavşan bana onu hatırlatıyordu ve hala bunu atamamıştım. Ondan ne kadar tamamen kopmuş olsam da bu tavşandan kopamıyordum. İçimden bir ses, atmak için henüz çok erken olduğunu söylüyordu.

..

Sinirle bağırdım.

"Ya teyze sanki sen evleniyorsun ya ne bu telaş!" Dayım sağ olsun, dayanamadığı için düğünü aceleye getirmişti. Hastaneden çıkalı daha iki hafta olmuştu ve yarın dayımın düğünü vardı. Bu gece de kızlar arasında kına gecesi yapacaktık. Allah'tan dayım ve Beste Ablam her şeyi önceden halletmişlerdi ve şu anda sadece bize hazırlanmak kalıyordu. 

"Eylül elbise oldu mu sence?" Yanaklarımı şişirerek başımı aşağı yukarı salladım. Teyzem sanki kendisi evlenecekmiş gibi elbise telaşına girmişti. Bizde kızlarla gülerek bazen de sinirlenerek onun hallerine katlanıyorduk. 

"Hadi artık sizde hazırlanın kızlar. Birazdan çıkarız." Asya ve Zeynep ile birlikte hazırlanmaya gittik. Hazırlanıp yanımıza gelen Beste Ablayı görünce ıslık çaldım. 

"Ooo gelin hanım çok şıksınız." Sarı saçları ve kırmızı elbisesi arasındaki tezatlık ona çok hoş ve çekici bir görünüm kazandırmıştı. 

"Çok teşekkür ederim kızlar. Asya, Murat ile görüştün mü?" Beste Ablanın meraklı halini görünce hafifçe güldüm. Dayım hiçbir şey söylemiyordu ve bekarlığa veda yapıp yapmayacaklarını merak ediyordu. 

"Sen hiç merak etme ablacığım. Onlardan erkek sözü aldım. Sadece erkek erkeğe buluşup, sohbet muhabbet havası olacak." Beste Ablanın derin nefes almasıyla rahatladığını anlamıştım. Aynı durum Asya ve Zeynep için de geçerliydi. Sonuçta sevgililerini kıskanıp, bir hiç uğruna kaybetmek istemezlerdi ve sonlarına kadar haklıydılar. Benim öyle bir derdim olmadığı için sadece onlar için endişeleniyordum.

"Hadi kızlar hazırsanız çıkalım!" Teyzem de sonunda hazırlanıp gelebilmişti.

"Biz hazırız ama diğerleri?" 

"Herkes bizi mekanda bekliyor hadi çıkalım." Teyzemin yönlendirmesiyle kuaförden çıkıp benim arabama yöneldik. 

Kafe, bar karışımı mekanın dizaynını görünce hafifçe gülümsedim. Her şey istediğim gibi olmuştu. 

"Eylülcüm her şey harika olmuş çok teşekkür ederim." Benim için zahmetten çok zevk olmuştu. Bununla uğraşırken aklımdaki her şey bir süreliğine kaybolmuştu. 

"Hadi o zaman kızlar! Eğlence başlasın!" 

..

Pınar Ablanın yardımıyla zorla arabadan indim. Bol eğlenceli gece sonunda bitmişti ve hafif çakırkeyif olmuştum. Sadece ben değil bütün kızlar öyleydi. Erkeklerden uzak bir gece hepimiz için iyi olmuştu. Pınar Abla, abimin yüzünden içememişti ve gece sonunda hepimizi eve bırakmakla uğraşmıştı. Sona da ben kalmıştım. Abimler daha devam ettiklerini söylemişlerdi. 

"Hadi canım, geç içeriye." Emine Teyzenin de yardımıyla odama çıktım. Onların üzerimi değiştirmesine aldırmadan kendimi yatağa attım.

"Pınar Abla sende git hadi geç oldu!" dedim zar zor konuşmaya çalışarak.

"Seni böyle bırakamam canım olmaz." 

"Emine Teyzem var geç saat oldu hadi evine git." diyerek onu zorla evine gönderdim. Emine Teyzenin uzun uğraşları sonucu acı kahveyi içip kendimi yatağa bıraktım. Gözlerim kapalı olduğu için Emine Teyze uyuduğuma inanmış olacak ki ışığı ve kapıyı kapatıp odadan çıktı. İçimden gelen dürtüye engel olamayıp yataktan kalkıp telefonumu elime aldım ve numarasını silemediğim eski sevgilimi aradım. Büyük ihtimal yarın ne yaptığımı unutacağım için, onun o özlediğim sesini duyup, ağzıma geleni söyleyecektim.

"Eylül?"

"Sevgilim." dedim kahkaha atarak. 

"Eylül sen sarhoş musun?" Tekrar kahkaha attım. 

"Ben sana sarhoştum ama sende beni bıraktın." Bu sefer gülmeyi bırakmış, göz yaşlarım akmaya başlamıştı. 

"Eylül güzelim ağlama hadi. Sen iyi değilsin kapat telefonu." 

"Artık sesimi de mi duymaya dayanamıyorsun? Nehir'i benden daha mı çok seviyorsun Rüzgar? Beni hiç mi sevmemiştin?" diyerek hıçkırarak ağlamaya başladım. Uzun süredir içimde tutmaya çalıştıklarımı sesli bir şekilde söylemek iyi gelmişti. 

"Deli gibi sevdim. Seviyorum." Kısık sesle söylemişti ama duymuştum. Neden yalan atıyordu ki? Neden beni sevdiğini söyleyip daha da üzüyordu? 

"Neden bıraktın o zaman? Neden terk ettin beni!" derken bağırarak konuşup ağlıyordum. İntikam diyerek bırakmıştı beni. Bu kadar mı büyüktü de öfkesi beni bu hale getirmişti? Mideme giren ağrıyla ağzımdan kaçan ah sesine engel olamadım. Sanırım alkol etkisini vücudumda göstermeye başlamıştı. 

"Eylül ne oldu? İyi misin?" Endişeli sesini duyunca hafifçe gülümsedim. Hala benim için endişelendiğini düşünmek iyi hissettirmişti. 

"Sevgilini daha fazla bekletme Rüzgar Şahin." derken midemin ağzıma kadar ulaşmasıyla telefonu fırlatıp lavaboya koştum ve midemin içinde ne varsa çıkardım. Emine Teyzenin yardımıyla duş alıp yatağa geçtim. Vücudumun iyice gevşediğini hissediyordum. Gözlerimi kapatıp kendimi uykuya hazırlamıştım ama acele ile çalan kapı sesini duyunca zorda olsa uykumu bastırıp, gözlerimi kapalı tutmaya devam ettim. Aşağıda konuşma sesleri geliyordu ve bir süre sonra odamın kapısı açıldı. Sırtım kapıya dönük olduğu için kimin geldiğini göremiyordum ama bir süre sonra yanımda hissettiğim varlık ve koku ile gözlerimi kapalı tutmaya devam ettim. Yatağımın kenarının hafifçe çökmesiyle sessizliğimi korudum.

"İyi mi?"

"Midesindekileri çıkartınca daha iyi oldu. Zaten vücudu daha fazla dayanamadı kendisini uykuya bıraktı." İyi ki ilk okulda tiyatro kulübündeymişim diye geçirdim içimden. 

"Teşekkürler Emine Teyze. Biraz yalnız kalabilir miyiz?" İstemeden kalbimin daha fazla attığını hissediyordum. 

"Sana güveniyorum oğlum. Herkesin aksine sana daha az kızdım çünkü bir nedenin olduğunu biliyorum. Ama daha fazla kızı üzüp, bu mesafeyi unutma." Herkes mi acıyordu bu halime?

"Sen de olmasan Emine Teyzem." Ayak ve kapı sesinden Emine Teyzenin odayı terk ettiğini anlamıştım.

"Güzelim." diyerek saçlarımı okşamaya başladı. Uykuna diren Eylül diye geçirdim içimden. Rüyaysa rüyanın tadını çıkar, gerçekse gerçeğin.

"Sesin öyle gelince o kadar çok korktum ki kendime engel olamayıp geldim. Abin evde olsa beni benzeteceğini biliyordum ama yine de geldim." diyerek saçlarıma öpücük kondurdu. Onun yanında, kucağında olmayı, saçlarımda ellerini hissetmeyi özlemiştim. 

"Bana çok kızgınsın biliyorum. Hatta belki benden nefrette ediyorsun ama inan bana bunları yaşamak zorundaydık. Elimden daha fazlası gelmezdi. Size zarar gelmesine dayanamazdım." Ağlıyor muydu? Yoksa sesi mi duygulu çıkıyordu.

"Bunları uyanıkken söyleyemem biliyorum ama inan bana senden başkasını sevmiyorum ve sevemem." Derin bir nefes alıp devam etti.

"Bunları sana yaşattığım için, her nefes alışımda kendimden nefret ediyorum. Umarım gerçekleri öğrenince beni affedersin sevdiğim."  

♣️♣️♣️

   

Rüzgar'ın gerçekleri yavaş yavaş ortaya çıkıyor. Yaşananlarla ilgili tahminleri olan? 

Bir sonraki bölüm dayımızı evlendiriyoruz :))

İyi ki Varsınız!


Continue Reading

You'll Also Like

82.7K 4.3K 31
Hikayenin başlarında Gece Kuşu 'Robin' hiksyemin 33.bölümüyle çok fazla benzerlik göreceksiniz bu konuda bilgi vereyim. Evet hikayede kopya çektim am...
40.6K 2.9K 22
zamaN 5 Vakittir'in devamı... Keyifli okumalar dilerim... "Tamam. Her neyse. Kerem, abiciğim, sen Sena'yı evine bırak. O iti görürsen de, acımadan...
2.9K 256 20
Sizce bi baba bile isteye evladını ölüme gönderirmi?Bence göndermez .Henüz yaşi 18 di ama hayatın sillesi ile karşılaṣmıştı. Ona bunu yapanlarsa...
454K 21.4K 48
Hiç beklemediği bir anda baba olan Bora Bey ve hiç beklemediği bir anda iş sahibi olan Sevgili Bakıcı Yasemin.. ** Gözlerimi ağlama sesiyle açtım. G...