Cennet Gibi

By Birinsantanesi

158K 7.5K 1.2K

Küçüklüğümden beri bir çok hayalim olmuştu benim. Aileme kavuşmak istemiştim. Olmamıştı. İçimde gün geçtikçe... More

Tanıtım
Duyuru
1.
2.
3.
4.
5.
6.
7.
9.
10.
11.
12.
Duyuru
13.
14.
15.
16.
17.
18.
19.
Duyuru
20.
İleriki Bölümlerden Kesit
21.
22.
23.
24.
25.
26.
Pelin'e sevgilerle!
27.
28.
29.
30.
31.
32.
33.
▪Final▪

8.

3.7K 212 8
By Birinsantanesi

Eylül'ün odadan çıkıp gitmesinden bu yana bir saat geçmişti ki, Yağmur gelmişti. Evden yeni getirdiği kıyafetlerin içinden, uzun bir elbise seçmiş ve giyinmeme yardım etmişti. Şimdi de birlikte hastanenin bahçesinde ki çimlere uzanmıştık. Doktorum kendimi yormamam şartıyla dışarı çıkabileceğimi ve eğer akşam yapılacak testlerde bir sorun çıkmazsa, taburcu olabileceğimi söylemişti. Bu güzel haberin ardından da ikimizde konuşmadan öylece gökyüzünü izliyorduk. Gözlerimi bulutlardan
ayırıp, kafamı Yağmur'a çevirdiğimde, oda gözlerini bana çevirmişti.

'' Bir sorun mu var Yağmur?'' Dediğimde Yağmur gülümsemişti.

'' Aslında sana bir kaç haberim var.'' Devam etmesini istercesine merakla ona baktığımda o da konuşmaya devam etmişti.

'' O zaman ilk haberden başlıyorum. Eve giderken Aksel beni aradı. Senden özür dilemek istediğini ve çekindiği için yanına gelemediğini söyledi. Bende ona, Zeynep hiç birinizin yüzünü dahi görmek istemiyor dedim. Sen bilmiyorsun ama Aksel aslında o gün bizim yanımıza geldiğinde bize yalan söylemiş. Aslında yanımıza gelmesini
Kerem istemiş. Güya seni düşündüğü için bunu yapmış. Gelsin onu külahıma anlatsın. Aptal.'' Alt dudağımı dişlerken Yağmur'a baktım.

'' Aslında ben bizi kandırdığını biliyordum Yağmur. Hastanedeyken duymuştum.'' Yağmur bana dehşete uğramış bir şekilde bakarken bende ona masum bir şekilde bakmıştım.

'' Zeynep, yoksa sen o yüzden mi intihar ettin? O Aksel aptalı yüzünden mi?''

'' Hayır tabiki, Yağmur. O sadece ek oldu diyelim. Olanları biliyorsun zaten. Neyse bu konuyu kapatalım çok sıkılıyorum çünkü. Diğer haberleri anlat sen.''

'' Sevim teyzeler aradı bir de. Zeynep sana çok kızgınlar, bunu şimdiden söyleyeyim. Seninle telefonla konuşmak istiyorlar. Sevim teyzeyi zor ikna ettim zaten. İstanbul'a geleceğim diye o kadar ısrar etti ki. Bak kadın oğlunun düğününe bile gelmedi, senin için neredeyse Amerika'dan buralara geliyordu.'' Dediğinde gülümsedim.
Sevim teyze gerçekten de çok severdi beni. Kerem'in düğününe gelmemesinin nedeni de tabi ki mesafeler değildi. Onlar başından beri Eylül'ü sevmemişlerdi. Bu evliliğe de karşı çıkmışlardı ama Kerem onları da dinlememişti. Sadece Sevim Teyze değil, kuzenleri dışında hiç bir Sayer düğününe gelmemişti. Tabi ben düğünde yas havasında olduğum için bunu fark etmemiştim ama Yağmur düğünden sonra bana bunu büyük bir zevkle iletmişti.

'' Sonra Ahmet Amca ile de konuştum. Sana geçmiş olsun dileklerini iletmemi söylediler. Kendileri gelemedikleri için ve bizi de yalnız bırakmak istemedikleri için çok
parlak bir fikir buldular. Bak şimdi asıl bomba geliyor. Hazır mısın?''

'' Ay hadi Yağmur çatlatma adamı da söyle.''

'' Çok sevgili Kerem Sayer'imizin abisi Emre Sayer, sana göz kulak olmak için yarın akşam özel uçağıyla İstanbul'a kesin dönüş yapıyor.'' Şaşkınlıkla dudaklarım aralandığında bir iki saniye diyebilecek bir şey bulamamıştım. Tamam, Sevim Teyze Yağmurla beni çok severdi falan ama. Oğlunu bize bakması için yollamak kesinlikle bir delilikti. Kendi kardeşine karşı durması gerekecekti. Üstelik aralarında zaten soğuk rüzgarlar esiyordu. Sevim Teyze ne kadar Kerem'e kızgın olsa da İstanbul'da ki şirketlerin yönetimini ona vermişti. Emre ise Amerika' da ki şirketin başındaydı. Tüm işlerini sadece bizimle ilgilenmek için nasıl bırakabilirdi ki.

'' Şaka mı bu? Yağmur eğer şaka yapıyorsan söyle. İnme falan inicek şimdi bana. Zaten bir kolum bir bacağım alçıda. Diğerlerini de kaybetmeyeyim.''

Yağmur bana sırıtarak baktığında şaka yapmadığını anlamıştım. Sıkıntıyla oflayıp tekrar Yağmur'a döndüm.

'' Yağmur o çocuk bana nasıl göz kulak olsun? O küçükken bile çok sinirli birşeydi. Bana bağırıp duruyordu. Şimdi de başına bela olduğum için gelip acısını benden çıkarıcak.'' Benim somurtmamın aksine, Yağmur'un hala heyecanla gözleri parlıyordu.

'' Zeynep gerçekten çok aptalsın. Eğer hayat sana limon verirse limonata yaparsın. Hamur verirse ekmek yaparsın. Eğer ki Emre Sayer verirse onu alır, Kerem Sayer için en büyük silah yaparsın.'' Yağmur'un sözü kendince değiştirip saçma bir hale getirmesine gözlerimi devirdim.

'' Ya öyle mi? Peki kim demiş bunu? Yağmur Allah aşkına mantıklı düşün. Kerem'le Emre birbirini yese bile bu bizi ilgilendirecek bir şey değil. Üstelik daha Emre'yi doğru düzgün tanımıyoruz bile. Onu uzun zamandır görmedik. En son gördüğümüzde senin 12. yaş gününü kutluyorduk ve o da sana doğum günlerinin aptallar için olduğunu söyleyip seni ağlatmıştı. Hatırladın mı?'' Yağmur kısa bir an ifadesizce bana baktıktan sonra o da somurtmuştu.

'' Doğru. O da aynı Kerem gibi aptalın teki. Aramızda sadece beş yaş vardı ama o sanki 17 yaşında bir genç değilmiş de 30 yaşında bir aile babası gibi davranıyordu. Kerem'in abisinden ne beklersin ki işte?'' Diyerek homurdandı Yağmur. Ama gerçekten de haklıydı. Emre hiç bir zaman bizimle oynamaz, hep odasında takılırdı.
Kişilik açısından gerçekten de Kerem' e hiç benzemiyordu. Ama dış görünüş olarak bire bir aynıydılar.
Aynı turuncu saçlar.
Aynı yeşil gözler.
Aynı sert duruş.

Tabi bunlar sadece resimlerde gördüğüm Emre'den çıkarttığım sonuçlardı. Sanırım diğer özelliklerini de bizzat yaşayarak görecektik. Yağmur'un telefonunun melodisini
duyduğumda düşüncelerimden arınarak Yağmur'a döndüm. Telefonunu eline aldığında, bende kafamı uzatarak kimin aradığını anlamaya çalıştım. Ama sanırım bilinmeyen bir
numaraydı ki sadece numarası gözüküyordu. Yağmur'da benim de duyabilmem için telefonu açıp hopörlöre verdi.

'' Yağmur sen misin?'' Telefondan gelen erkek sesiyle, kafamı kaldırıp Yağmur'a arayanın kim olduğunu sorarcasına baktım. Omzunu kaldırıp indirince, onun da
bilmediğini anlamış oldum.

'' Evet benim. Ama sizi tanıyamadım.''

'' Eh, tanımaman normal tabi. En son 12 yaşında falandın beni gördüğünde.'' Dediğinde kafamda ampul yanmışçasına Yağmur'a baktım. Onun da yüzünde benim ki gibi bir ifade vardı.

'' Emre? Sen misin?

'' Ne zeki bir kızsın sen öyle hemen anladın.'' Diyerek dalga geçtiğinde, sanki Emre onu görebilirmişçesine, telefona dil çıkardı Yağmur.

'' Evet öyleyimdir. Eee hayırdır, niye aradın sen beni? Ne kadar zeki olduğumu anlamak için aramadığını umuyorum.'' Deyip keyifle gülümsemişti Yağmur. Bir de Emre'nin
geleceğine sevinmişti bu akıllı. Daha telefonda konuşurken bile anlaşamıyor adamla.

'' Hayır tabi ki. Sadece yarın geliyorum ve odam hazır olsun. Malum Sevim Hanım iki genç kızı evde tek bırakamazmış, o yüzden artık bende sizinle kalıyorum sevgili ev arkadaşım.'' Ne? Sevim Teyze bu kadar da abartmış olamazdı değil mi? Bir erkekle nasıl aynı evde kalacaktık ki? Ve üstelik o erkek Kerem'in abisiydi!

'' Şaka mı bu ya niye bizle kalıyorsun sen?'' Yağmur'un bağırması ile Emre'nin homurdandığını duymamız bir olmuştu.

'' Bak kızım zaten sizin yüzünüzden yeterince başım ağrıdı, bir de senin cırlamanı çekemem. Sanki ben isteyerek siz iki bücürle uğraşıyorum. Şimdi kapatıyorum, odamı hazırlamayı unutmayın. Ha bir de kendi yaş grubunuza hitap edecek şekilde hazırlamayın taam mı? Odamda açık renk istemiyorum.'' Deyip telefonu suratımıza kapattığında Yağmur sinirle kaşlarını çatmıştı. Emre'nin bizi uğraştıracağını biliyordum ama bu kadar erken başlayacağı aklımın ucundan bile geçmemişti.

'' Zeynep ben bunu yolarım ama. Bücürmüş. Kendisi ne sanki? Aptal. Bir de taam mı dedi ya?! Düşünsene evin içinde taam mı diyip dolaşan, turuncu saçlı, yeşil gözlü Kerem'in kopyası bir erkek?'' Yağmur'un dedikleriyle birlikte gülümsemiştim. 'Taam mı?' Kerem'in meşhur sözüydü. Yüzlerce kez onu düzeltsek de o ısrarla 'tamam mı?' demek yerine 'taam mı?' demeye devam ederdi. Bu konuşmadan anladığım kadarıyla, Emrenin sadece dış görünüşü değil sesi bile bana onu hatırlatacaktı.

'' Hey dünyadan Zeynebe? Kızım Kerem'i hatırlayıp hayallere dal diye söylemedim ben bunu. Emre konusunu ne yapacağız? Gerçi gıcık falan ama eğer Eylül'e karşıysa onu
kardeşim bile ilan edebilirim.''

'' Düşmanımın düşmanı dostumdur hesabı yani?''

'' Aynen.'' Dediğinde gülmeye başlamıştık. Ama haklıydı ve bende onun gibi düşünüyordum. Emre'yle şimdiden ortak bir noktamız vardı. Belki de iyi anlaşabilirdik. Bir süre daha hastanenin bahçesinde uzandıktan sonra, Yağmur ayağa kalkıp bana da kalkmam için elini uzatmıştı. Bende onun elini tuttuktan sonra ayağa kalkıp Yağmur'un koluna girdim. Hastaneye girdiğimizde bugünkü yapılan testlerden bir şey çıkmaması için içimden dua ediyordum. Odaya girdiğimizde Yağmur yatağa uzanmama yardım ettikten sonra kendisi de karşımda ki koltuğa oturmuştu. Sessizce geçirdiğimiz bir yarım saatin ardından doktorum kapıyı tıklatıp içeri girmişti.

'' Nasıl hissediyorsun bakalım?'' Doktorun bana gülümseyerek sorduğu soruya ben de gülümseyerek cevap vermiştim.

'' İyiyim. Eve gidersem daha iyi olacağım ama.''

'' O zaman bende sana iyi gelen şeyi yapmalıyım öyle değil mi?'' Mutlulukla gülümseyip Yağmur'a baktığımda o da aynı mutlulukla bana bakıyordu.

'' Yani çıkıyorum?''

'' Evet çıkıyorsunuz. Ama kontrolleri aksatmamanız şartıyla. Tabi ilaçlarını da düzenli alman gerekiyor.''

'' Merak etmeyin doktor bey. Yağmur sizi hiç aratmaz eminim ki.'' Doktor sırıtarak Yağmur'a baktığında ben de sırıttım. Doktor bir şeyler daha söyledikten sonra çıkmıştı. Yağmur'da taburcu işlemlerini yapmak için çıktığında, son dakikalarımı geçirdiğim hastane odasında gezdirdim gözlerimi. Buradan kurtulduğum için o kadar mutluydum ki. Buradan çıkıp artık yeni bir sayfa açmak istiyordum kendime. Gereksiz insanların olmadığı, güzel bir sayfa..

**

Eylül hariç herkes Melis'in evinde toplanmıştı bu akşam. Kerem karısının bugün için yeteri kadar yorulduğunu düşünmüş ve onu dinlenmesi için evlerine bırakmıştı. Arkadaşlarının çağırması üzerine de kendini burada bulmuştu. Sohbet etmek için toplanmış olsalarda, odaya sessizlik hakimdi. Bu sessizliğin nedeni belli diye düşündü Can. En ufak şeyden kendine eğlence çıkaran Zeynep yoktu. Ona sarılıp, yanağına öpücükler konduran Yağmur yoktu. Sıkıntıyla ofladı. En başından Yağmur'un yanında yer almalıydı belki de. Ama yapmamıştı ve şimdi pişman olmak için çok geçti. O da bunun farkındaydı.

Aslında diğerlerinin aklında da hemen hemen aynı şeyler dönüyordu. Odada gözlerini gezdirdi Kerem. Ne aradığını o da bilmiyordu.Bu yaşına kadar hiç hissetmediği bir sıkıntı çöreklenmişti içine. Kendini eksik hissediyordu. Aklında hala okuduğu günlükteki cümleler vardı. Zeynebin kaleminden dökülenler onun beynine kazınmıştı sanki.

Ne kadar Zeynep' e hesap sormak istese de, bir yanı ona dur demişti. Zeynep'inin ona isterek aşık olmadığını biliyordu. Zaten bu iş isteyerek olsaydı, Zeynep'in de kendisini
seçmeyeceğine emindi. Peki ya o ister miydi Zeynep'e aşık olmak? Şu an için bu soru aklına bile gelmiyordu genç adamın. Bilmediği bir şey vardı ama. Şimdi aklına gelmeyen bu soru, bir süre sonra kendiliğinden zihnine yerleşecekti. Telefonunun çalmasıyla birlikte düşüncelerinden sıyrılmış ve telefonunu alarak evin salonundan ayrılmıştı. Yaptığı gergin konuşmadan sonra sinirle salona girmiş, telefonunu sehpaya fırlatmıştı.

'' Kerem kiminle konuştun? Kötü birşey mi oldu yoksa?'' Barış'ın sorusu üzerine ona dönmüş ve ellerini saçlarından geçirmişti.

'' Annem ve onun planları işte. Ne olabilir ki başka? Çok sevgili abim, Zeynep'le Yağmur'a bakıcılık yapmak için İstanbul'a geliyor. Onlar ile birlikte yaşamaya başlayacakmış!''

Kerem'in açıklaması ile herkesin aklına başka düşünceler akın etmişti. Can, sevdiği kızın bir erkekle aynı evde yaşayacağı haberiyle sarsılırken, Aksel, Emre'nin gelmesiyle yaşanacakları düşünüyordu. Kerem ise şimdiden Emre ile aralarında geçecek soğuk savaşa kendini hazırlıyor gibiydi.

Emre'nin gelmesinin nelere yol açacağını şu an kimse bilemiyordu ama, geliş haberi ortama bomba gibi düşmüştü.

Continue Reading

You'll Also Like

731K 45.6K 50
GERÇEK AİLE KURGUSU İlk kitabım olduğu için yazım yanlışları ve mantık hataları olabilir. *13.11.2023*
153K 1.3K 11
Aile baskısı olan bir genç ne kadar cesaretli olabilir? Hayallerini yaşamak sadece rüya mı? Belki de elinden tutacak bir ele ihtiyacı vardır. O el s...
2.1K 158 7
Meryem ailesinin göz bebeği, herkes tarafından sevilen, herkesin isteyeceği biridir. Herkes onu isterken, o sadece gördüğü ilk andan beri unutamadığı...
Sana Uyandım By ~

Short Story

5.5K 550 17
-Biraz sıkıcı bir adamım. -Ben de pek eğlenceli sayılmam. Beraber sıkılırız.