Cennet Gibi

By Birinsantanesi

159K 7.5K 1.2K

Küçüklüğümden beri bir çok hayalim olmuştu benim. Aileme kavuşmak istemiştim. Olmamıştı. İçimde gün geçtikçe... More

Tanıtım
Duyuru
1.
2.
3.
4.
5.
7.
8.
9.
10.
11.
12.
Duyuru
13.
14.
15.
16.
17.
18.
19.
Duyuru
20.
İleriki Bölümlerden Kesit
21.
22.
23.
24.
25.
26.
Pelin'e sevgilerle!
27.
28.
29.
30.
31.
32.
33.
▪Final▪

6.

3.6K 204 4
By Birinsantanesi

Not; Oy vermeyi unutmayın lütfen :)

-Kerem-

Ona bu kadar aşıkken.

Ona aşıkken.

Aşıkken.

Tek kelime.

Bazen tek kelime insanı tepetaklak edebiliyor. Böyle bir şey nasıl olabilir aklım almıyor. Zeynep, nasıl böyle bir hataya düşebilir?
Üstelik ben evliyken. Zeynebe karşı büyük bir öfkeyle doluyor içim. Bu yüzden kan vermek istememişti ve bebeğimin ölümüne neden olmuştu. Sırf aptal duyguları yüzünden!
Ne bekliyordu? Aşkına karşılık falan mı? Eğer öyle birşey düşündüyse fena halde yanılıyordu işte. Ya intihar etmesi? Belki de sadece dikkat çekmek istemişti ama sonuçlarının böyle olacağını düşünememişti. Büyük ihtimalle Yağmur da biliyordu, peki ya diğerleri? Onlarda biliyor muydu? Elimdeki günlüğü sinirle duvara fırlattım.

Şimdi ne olacak peki? Bunu okumamış gibi devam mı edeceğim? Öyle birşey yapamam işte. O masum kız gibi etrafta dolanırken, ben kötü çocuk olmayacağım. Herkes benim
yüzümden Zeynebin bu halde olduğunu düşünüyordu. Ama onu bu hale ben getirmemiştim. Yağmur bir konu da fena halde yanılıyordu. Ben Zeynebin hayallerinin katili
değildim. Sadece Zeynep olmayacak hayallere kapılıyordu. Üstelik ben bu konuda ona ümit falan da vermemiştim. O uyanacaktı ve bana hesap verecekti. Yatağın üzerine koyduğum valizi elime aldığımda, Cana seslenip dışarı çıkıp arabaya binmiştim. O da geldikten sonra, sürücü koltuğuna binip arabayı sürmeye başlamıştı.

'' Kerem, bu olanlardan sonra Zeynep'e uzak davranmamalıyız. Bunun farkındasın değil mi?''

Can'ın sorusuyla alayla gülümsemiştim.

'' Siz istediğinizi yapın. Bende hiçbir şey değişmeyecek Can. Zeynep beni kendi canıyla korkutamaz.''

Alayla söylediğim sözler Can'ın sinirini bozmuş olacak ki, arabayı ani bir frenle durdurmuştu.

'' Ah tabi ya. Sonuçta Zeynep ölüyordu bizim yüzümüzden ama bu hiç önemli değil zaten(!). Değil mi Kerem? Bugüne kadar yanında oldum ama yeter! Söylesene senin için önemli olan ne var bu dünyada ha? Zeynep Eylül'e kan vermedi diye; ömür boyu kin mi güdeceksin kıza? Söylesene, eğer Eylül yerine Zeynep o durumda olsaydı, Eylül'ü de kan vermek için zorlar mıydın? Ama hayır öyle bir şey yapmazdın. Eylül senin hayatının aşkı olabilir, karın olabilir Kerem. Ama asla bir Zeynep olamaz,bunu anlasan iyi edersin.''

'' Zeynep bana aşıkmış Can.'' Diyorum tek hamlede ben de. Beni suçlamalarından sıkıldım. Ne olacaksa olsun artık. Can'ın tepkisini ölçmek için ona baktığımda, hiç şaşırmamış gibi görünmüyordu.

'' Nereden öğrendin?''

Dediğinde donup kalmıştım. Biliyor muydu? Biliyordu ve susmuştu.

'' Nereden mi öğrendim? Ben sana Zeynebin bana aşık olduğunu söylüyorum ama senin tek merak ettiğin nereden öğrendiğim mi oluyor?! Can o arkadaşlığımıza ihanet etti. Üstelik ben evliyim farkındaysan?!'' Diye bağırdığımda, Can benim aksime gayet sakin görünüyordu.

'' Ben Yağmur'a aşığım dediğimde bizi tebrik etmiştin. Aksel Melis'e aşık olduğunu söylediğinde çok sevindiğini söyledin. Ama Zeynep arkadaşına aşık olunca bize ihanet etti diyorsun Kerem. Söylesene arada ne fark var? Biiyor musun ilk öğrendiğimde ben de Zeynebe çok kızdım. Ama o benim bildiğimi bilmiyordu. Sırf sana söylerim
diye tedirgin olmasın diye, ben ona bildiğimi belli bile etmedim en başta. Neden biliyor musun? Çünkü dostluk bunu gerektirir Kerem. Belki madem Zeynep'i bu kadar seviyordun,
niye yanında olmadın diye soracaksın. Olmak istedim ama yapmadım. Bak şimdi sonuçlarına? Bazen verdiğimiz yanlış kararlar ne sonuçlar doğurabiliyor? Ben aptallığımın bedelini vicdan azabı çekerek ödüyorum Kerem.''

***

-Zeynep-

Gözümü zorlukla açtığımda, göz bebeklerimi yakan beyaz ışık sayesinde tekrar kapamıştım. Sağ elimi zor bela kaldırıp gözüme siper ederken tekrar açmıştım gözlerimi.

Odada bakışlarımı gezdirdikten sonra, hastane de olduğumu anlayıp tekrar kapamıştım. Ama neden buradaydım? Yaşadıklarım birer birer gözümün önüne gelirken, başıma keskin bir ağrı saplanmıştı.

'' Eğer ben demeseydim; ne sen ne Melis Zeynep'in yanına geçmezdiniz!''

**

'' Bebeğim onun yüzünden öldü!''

**

'' Ona acıyıp yardım ettim.''

**
'' Sen onu öldürdün!''

Gözyaşlarım yanaklarımdan süzülmeye başladığında yüzümün her santimi sızlamaya başlamıştı. Hissettiğim acıyla inlemiştim. Yüzüm sızlıyordu, başım ağrıyordu, kollarım
ve bacaklarım kasılıyordu. Yardım çağırmak istiyordum ama tek kelime edecek gücü bile kendimde bulamıyordum. Nasıl yardım çağırabileceğimi düşünürken, kapının aniden açılmasıyla içim rahatlamıştı. İçeri giren kişi büyük ihtimalle doktordu. Ayak seslerinden yanıma yaklaştığını anlamıştım. Uyandığımı anlamasını istercesine, gözlerimi açmaya çalışmıştım ama az öncekinin aksine bu sefer gözlerim açılmıyordu. Aniden yüzümde hissettiğim elle irkilmiştim.

'' Zeynep hanım beni duyuyor musunuz?''

Sesinden erkek olduğunu anladığım doktora uyandığımı beli etmek istiyordum ama gözlerimi açamıyordum. Ellerimi de kıpırdatamıyordum.

''Zeynep hanım eğer uyandıysanız gözlerinizi açamayabilirsiniz, endişe etmeyin lütfen. Ama bana bir tepki vermenizi istiyorum. Eğer kendinizdeyseniz, işaret parmağınızı kaldırabilir misiniz?''

Tamam. Bunu yapabilirdim. İlk denemem de olmamıştı ama ikinci denememde, parmağımı biraz olsun kaldırabildiğimi hisstemiştim.
Allahım lütfen görmüş olsun..

'' Ah, sonunda uyandınız. Eğer bir süre daha uyanmasaydınız, o kısa saçlı hanım efendi hastaneyi başımıza yıkabilirdi.''

Dediği şeyle gülümsemek istemiştim ama tek
yapabildiğim kendimi zorladığım için acıyla inlemek olmuştu.

'' Tamamen unutmuşum, sizi güldürmemeliyim. Ani tepkileri bir süre için size yasaklıyorum. Çok zor bir ameliyat geçirdiniz. Buraya ilk geldiğinizde yaşayacağınıza pek ihtimal vermiyordum açıkçası. Vücudunuzun neredeyse her yerinden darbe almışsınız. Ama neyseki şu an iyisiniz. Ben tekrar geleceğim sizi kontrole. Ama önce arkadaşlarınıza müjdeli haberi vereyim. Geçmiş olsun.'' Doktor odadan çıkınca yalnız kalmıştım. Çevremdeki insanlara ne diyeceğimi düşünmeliydim belki de.

Şimdi düşünüyorum da yaptığım şey çok saçmaydı. Değmiş miydi? Sırf anlık hırslarım yüzümden yapmıştım bunu. Ya da canımı yakanların pişman olmasını istemiştim.
Ama yine acı çeken ben oldum işte. Bana değer vermeyen insanlar ölünce mi değer verecekti sanki? Düşüncelerimin saçma olduğunu yeni anlıyordum. Kerem için değmezdi.

Veya Aksel için. Barış, Melis ve Can. Hiçbiri için değmezdi. Bu hayatta bana değer veren tek insan Yağmur'du belki de ve ben bu yaptığımla sadece, beni gerçekten seven dostumu üzmüştüm. Ama en tuhafı da; ben Kerem'in bana değer vermediğini kendi ağzımla söylediğim halde, oradan atlamadan önce düşündüğüm son şey onun yüzü olmuştu. Bu aşk değildi belki de.

Saplantıydı.

Ve ben ne uğruna olursa olsun, bu saplantıdan kurtulacaktım.

-Yağmur-

Doktorun yanımıza gelip, Zeynebin uyandığını söylemesininin üzerinden henüz saniyeler geçmişti ama kendimi sanki dünyanın en mutlu insanı gibi hissetmeye başlamıştım.

Kendimi uyanmayacağına nasıl inandırdıysam artık, doktor konuşmasını bitirdiğinde direk boynuna atlamıştım. Tamam. Kendimi rezil etmiş olabilirdim ama ne önemi vardı
ki? Zeynep uyanmıştı sonuçta. Ne kadar rezil olursam olayım umrumda değildi bu yüzden. Şimdiyse doktorun karşısında dikilmiş, Zeynep'in yanına girebilmek için yalvarıyordum doktora.

'' Lütfen doktor bey. Sadece 10 dakikacık lütfen.''

Doktor bana kararsız bir şekilde baktığında, ben de ona yalvarır bir şekilde bakmıştım. Sanırım etkili olmuş olacak ki, yüzüne bir gülümseme yayılmıştı.

'' Normalde yeni kendine gelmeye başlamış hastalarımızın yanına asla birilerini almazdım ama bu kez bir istisana yapacağım. Hemşire hanıma söyleyin sizi hazırlasın.''

Eliyle gösterdiği hemşirenin yanına gitmeden önce doktara teşekkür etmiştim. Sonuçta daha Zeynep hastaneye geleli bir gün olmuştu ama ben yine de ortalığı birbirine
katmıştım. Hemşirenin yanına gittiğimde bana giymem için mavi, önlük gibi birşey vermişti. Onları giydikten sonra da bana uzattığı jeli sıkmıştım ellerime.
Hazırlanmam bittikten sonra da, hemşirenin ardından yoğum bakıma girmiştim.

'' Zeynep hanımın bilinci yerinde. Konuşursanız sizi duyacaktır. Ama onu zorlamayın lütfen.''

Hemşireyi kafamla onayladıktan sonra, cebinden bir kart çıkarıp kapının
sağ kenarındaki makineye okutmuştu. Kapının açılmasıyla içeri girdiğimde, hemşire de yoğun bakımın çıkışına yönelmişti. Dikkatimi dışarı çıkan hemşireden alıp, Zeynebe verdiğimde gözlerim dolmuştu. Yüzü, morluklarla ve yaralarla kaplıydı. Sol kolunu ve sağ bacağını alçıya almışlardı. Üstelik bu sadece görünen kısmıydı. Ağzımdan bir hıçkırık kaçtığında, aklıma hemşirenin bana söyledikleri gelmişti. O beni duyuyordu.

Ağladığımı düşünmemeliydi. Gözyaşlarımın ıslattığı yanağımı ceketimin koluyla
silerken, Zeynebin yatağının yanında ki koltuğa oturmuştum aynı zamanda. Uzanıp elini tutmak istemiştim ama canı acır korkusuyla yapmamıştım. Elleri bile yara içindeydi çünkü. Ama buraya sadece onu izlemek için girmemiştim. Onunla konuşmalıydım. Ona değer verdiğimizi, o ameliyattayken herkesin nasıl kahrolduğunu bilmeliydi.

'' Bak Zeynep, ben geldim. Gerçi sen şu an beni görmüyorsun ama duyduğunu biliyorum. Neden böyle bir şey yaptın Zeynep? Senin için ne kadar üzüldüm bilemezsin. Ama sadece ben de değil. Herkes çok üzüldü. Bu yaptığının ne kadar yanlış olduğunu anladığını biliyorum. Seni üzenleri cezalandırmak istedin ama bak, yine en büyük cezayı kendine verdin. Ne Kerem için, ne de başka biri için, canını feda etmeye değer mi sence? Ben söyleyeyim, değmez. Onlar belki bir hafta üzülecekler, belki bir ay ya da bir yıl. Ama unutacaklar sonra. Sadece sen, yaşadıklarını unutmayacaksın. Çektiğin acıları veya pişmanlıkları unutmayacaksın. Senden bu saatten sonra tek bir şey istiyorum Zeynep. Kerem'i unut. Çünkü o sana sadece acı verebilir, aşk değil.''

Gözlerimden bir damla yaş süzüldüğünde, Zeynep'in kapalı gözlerinden de yaş süzülmüştü. O huzura kavuşmak için yapmış olabilirdi bunu ama yine acı çekiyordu. Kirpiklerinin kırpışmasından gözlerini açabilmek için kendini zorladığını anlamıştım. Ama kendiniz zorlamaması gerekiyordu.

'' Zeynep hayır, gözlerini açmaya çalışma. Doktor kendini zorlamamanı söylemişti.''

Tabi beni dinleyen kim? Ben onu uyarana kadar, Zeynep gözlerini açmıştı bile. Ama o güzel gözleri hüzünle bakıyordu bana. Biliyorum o da pişmandı ve ben böyle konuşunca daha çok üzülmüştü.

'' Y-yağ-mur öz-ür dil-eri-m.'' Zeynebin kesik kesik konuşmasıyla, zaten akmak için yer arayan göz yaşlarım yanaklarımdan süzülmeye başlamıştı.

Dayanamıyordum.

Onu böyle çökmüş halde görmek, beni mahvediyordu. O nasıl dayanıyordu? Belki de bu yüzden bu hayatta hep onu örnek almışımdır.. Defalarca kez düşmüştü ama yine de
kalkmayı beceriyordu. Küçük yaşta ailesini kaybetmişti, belki de dünyada ki en imkansız insana aşık olmuştu, sevdiği adamın düğününe gitmişti ve bu son yaşadıkları..

Yıpranmıştı ve pes etmek istemişti ama hala burada, karşımdaydı. Çünkü o güçlüydü.

'' Zeynep özür dileme. Sen özür dilenecek bir şey yapmadın ki. Doğru olduğunu düşündüğün şeyi yaptın.'' Ben gülümsediğimde onun da dudağı yukarı doğru kıvrılmıştı.

Kalbinin seçtiği kişiyi değiştiremeyecekti belki. Ama kendini değiştirebilirdi ve Kerem'i unutmaya çalışabilirdi. Çünkü o da istiyordu. Tıpkı ailesini kaybettiğinde yaşama tutunmayı istediği gibi. O zaman başarmıştı.

Şimdi de başarmaması için hiçbir neden yoktu.

Continue Reading

You'll Also Like

11.6M 177K 16
17 NUMARA'YI KİTAP SATAN HER YERDE BULABİLİR, SATIN ALABİLİRSİNİZ. BURADA YALNIZCA TANITIM AMAÇLI İLK ON BÖLÜM VE ÖZEL BÖLÜMLER YAYIMDADIR. Gecenin k...
24.3M 1.4M 80
Doğum gününden sonra, kardeşiyle eğlenmek için konsere giden bir genç kız... Fırtına yüzünden iptal olan konserden eve dönmeye çalışırken, kendini bi...
2.9M 155K 48
Her belayı kendine çekebilecek potansiyelde olan muhabirimiz ile belalardan hiç hoşlanmayan yakışıklı başkomiserimizin tatlı aşk haberine hoş geldi...