Ölüm Meleği...#wattys2016

By dmteks

6M 272K 34.7K

Hayatım boyunca öldürmek için yetiştirildim... Bunun normal olduğu öğretildi bana.... Ama şimdi bir ölü yeri... More

Başlangıç...
Yeni İş...
Karşılıksız...
İçeri Giriş...
Korkuyorumm...
Geçmişin Sözü...
Yardım...
Koruma...
Pişman Olacağım...
Ölemezsin...
Fatma'nın Karanlığı...
Senden Nefret Ediyorum...
Bırakamam...
Kendimden Nefret Ediyorum...
Hissediyorum...
Yeni Kız...
Ölümden Korkuyorum...
Hatıralar...
Hoşçakal...
Darren...
Ölüme Geleceğim...
Ona Gideceğim...
Bu Son...
Son Kez...
Yeni Hayat...
Yine, Yeniden...
Eskiden Bir Parça...
Seni Özledim...
Senden Vazgeçmek...
Kimi Seçerdin...
Seni İstiyorum...
Seni Seviyorum...
Geri Dönüş...
Kimsin Sen...
Duyuru...!!!
Benimsin...
Noyan...
Hisset...
Bebeğim...
Artık Son...
Ya Bebeğim, Ya Kardeşim...
Elveda...
İlk Aşk...
Tanıdık...
İkizim...
Üzgünüm...
Kayıp...
Asrın'ın Karanlığı
Ateş'in Öfkesi...
Geri Gel...
Gerçek Aşk Fedakarlık İster...
Bizim Için...
Duru ve Rüzgar...
Final...
DUYURU !!!
Özel Bölüm 1...
Özel Bölüm 2
Özel Bölüm 3
Özel Bölüm 4
Özel Bölüm 5
Son Duyuru !!!

Son Bir Şey...

69.3K 3.7K 397
By dmteks


Merhaba arkadaşlar finalden önceki son bölümle buradayım. Üzülerek hikayeyi bitiriyorum. Her şeyi tadında bırakmak gerek değil mi? İkinci kitap için henüz bir karar vermedim. Tatil dönüşü ya devam kitabı olacak ya da yeni bir hikaye. Bu sizin isteğinize göre değişir. Bu arada okunma sayımız tam 1 milyon olmuş. İnanılmaz mutlu oldum. Bunun için tüm Ölüm Meleği sevenlere teşekkür ederim.Birde özel bölümler yazağım. Darren, Emir, Uras ve Fatma, Koray ve Büşra için özellikle... Sizi seviyorum... 

Hayatın beni sınama şekli bu mu? Hep bir ikilemde kalmamı mı istiyor? Ya da benim acılarımdan mı güç alıyor? Artık neden, niçin demeyi bırakmıştım ama işte yine kocaman bir neden çıktı önüme. Neden sadece sevdiklerimle mutlu olamıyorum. Neden sevdiğim ya da yaklaştığım herkes acı çekmek zorunda. Bunun cevabını da bu lanet oyunu da bu gece çözeceğim. 

Hızla kulübe sürerken Ateş'i aramak istemedim. Ararsam kaçmak yerine ikinci dünya savaşı çıkarırdı. Onu bir şey yapmaması için ikna etmiştim ama Karahanlı'nın atak yapacağını düşünmemiştim. Noyan'a Arda'yı bulmasını söyleyip, ayrı yollamıştım. Eğer olur da orada işler istediğim gibi gitmezse en azından ona zarar gelmemeliydi. Sonunda kulübe vardığımda etraftaki korumaların sıklığına bakarak Karahanlı'nın çoktan geldiğini anlamıştım. Umarım Ateş'e zarar vermemiştir. Ama içimdeki korku tüm benliğimi kaplıyordu. Kulübe dalmadan önce Ölüm Meleği maskemi taktım. Sadece ağzım kapalıydı birde pelerin şapkamla kamufle olmak istedim. Karahanlı şuan Asrın'a kızgın, eğer gerçek beni görürse işler daha da karışabilir. 

Hem Ölüm Meleğini kızı olarak biliyor, belki bu sayede yırtabilirdik. Belimdeki silahlarımı çıkarıp, hem sağdan hemde soldan çift ateşe tuttum tüm korumaları. Hiçbiri kılını dahi kıpırdatmadan yere yığıldı. Ateş sanki beni bekliyormuş gibi aniden atağa geçerek geri kalanları temizledi. İçlerinden beni bu şekilde tanıyan ve Ateş'in yanında olduğumu bilen birkaçı vardı. İçlerinden birine Ateş'i sorduğumda etrafın kuşatıldığını Ateş'in ve çocukların içeride olduğunu söyledi. 

Lanet olsun onların ne işi vardı burada. Hızla içeri girdiğimde tüm ekip oradaydı. Koray Büşra'yı, Uras ise Fatma'yı arkasında saklamıştı. Darren ve Emir ise Ateş'in bir adım gerisinde sağında ve solunda yerlerini almışlardı. Ama Ateş'in önde olması onları korumak ister gibiydi. Karahanlı ise hemen Ateş'in karşısında ona doğrulttuğu silahla tüm görkemiyle ona bakıyordu. Merdivenlerden inmeyi beklemeyerek hızla aşağı atladığımda tüm gözler bana dönmüştü. Ateş beni görünce tam bana koşacakken Karahanlı'nın silahının bana dönmesiyle olduğu yerde kaldı ama az önce rahat suratı şimdi sinirle bakıyordu. Bunu gören Karahanlı bir ona birde bana bakıp, sinsi bir gülümseme attı. 

"Demek yenilmez Ateş Dinçer'in zayıf noktası buymuş." dediğinde, 

"Sakın ona dokunma." diyerek Ateş sözünü kesti. Dişlerinin arasından konuşması şuan da sinirden gerildiğini gösteriyordu. Yavaş adımlarla Ateş'e yaklaştığımda o da silahıyla beni takip ediyordu. Sonunda ait olduğum kollarla buluştuğumda beni sıkı sıkı sardı. 

"Burada ne işin var aptal." dediğinde yüzündeki gülümseme rahatlatmıştı. Bunu bana moral vermek için yaptığını biliyordum. 

"Bensiz savaş olmaz unuttun mu aptal." diyerek aynı fısıltıyla karşılık verdiğimde, anımızı bozan yine Karahanlı olmuştu. 

"Ne dokunaklı ama. Ben Meleğin değilde o hain Asrın'ın gelmesini bekliyordum. Bu süpriz oldu." ikimizde ona bakarken Ateş kollarıyla daha sıkı sardı beni. Korumak ister gibi.

"Söyle bakalım üçünüz mü hazırladınız bana bu oyunu? Senin yüzünden Yeliz'i öldürdüm. Birde Berrin'in adını kullanarak yalan söyledin bana."

"Yalan değildi. Söylediklerimin hepsi doğru."

"Neden sana inanayım?" Ateş'in kollarından çıkmak için hamle yaptığımda daha da sıkı sararak çıkmamı engelledi. 

"Yıllarca hayatım ve kim olduğum hakkında yalanlarla büyüdüm. Hayatımı adadığım, baba dediğim adamın kendi çıkarları için benim hayatımı çalmasına izin verdim. Ölüm Meleğini yaratmasına izin verdim. Sonra biri bana öz babamın sevdiğim adamı öldürmek isteyen karanlık lider Ali Karahanlı olduğunu söyledi. Annemin bir hiç uğruna, senin güvensizliğin yüzünden acı çektiğini öğrendim. İkiz kardeşimin benim yüzümden hayatının kabusa döndüğünü öğrendim. Senin yüzünden hepimiz acı çektik, çekmeye de devam ediyoruz. Ama bunca şeye rağmen sana kızgın ya da kırgın değilim. Şimdi kalkmış bana neden güveneceğini mi soruyorsun. Bana güvenmek zorundasın çünkü bunu bize borçlusun. Tam tamına yirmi yedi yıla borçlusun... Baba..." 

Ateş'in sarılışı sıklaşırken, elimi tutan sıcaklıkla sağıma döndüğümde Darren'ı gördüm. Hemen sol omzumda hissettiğim elle Emir'i. Sonra sanki bizi korumak ister gibi tüm çocuklar etrafımızı sarmıştı. Büşra'nın Koray'ın kolları arasında buruk gülümsemesi beni affedip, anladığını hissettiriyordu. Koray da aynı güven veren gülümsemesiyle bana bakıyordu. Diğer tarafımda Fatma Uras ile aynı güvenceyi vermek ister gibi gülümsüyordu. Tüm arkadaşlarım şuan verebilecekleri en büyük desteği veriyordu. Varlıkları bile içimde ki gücü yenilmez kılmaya yetiyor. Her şeye rağmen yanımda, yanımızda olmaları yaptığım seçimin ne kadar doğru olduğunun en büyük kanıtıydı. Biz birbirimizin arkasını kollayan, zor gününde yanında olan, mutluluğunu paylaşan arkadaşlar değil, birbiri için canını veren dostlardık. Ama artık daha fazla kan dökülmesine izin veremezdim. Tekrar ona, babama döndüğümde elindeki silahın titrediği fark ettim. Bu tereddütte olduğunu gösteriyordu. Bu sırada içeri dolan bir dünya koruma ile Karahanlı'nın gücüne bir kez daha şahit olduk. Az önce dışarı temizlediklerimin üç katıydı neredeyse ve buradan sağ çıkmamız bir mucize olacaktı. 

"Gerçekten olmak istediğin yer orası mı?" dediğinde biran sesinin titrediğini hissettim. Ateş'ten yavaşça ayrılmak istediğimde beni bırakmayarak oda benimle birkaç adım öne ilerledi. Onunla aramda bir adım kala suratıma tuttuğu silahı alıp kalbime dayadım.

"Bir gün sana "Aşk için sadece sevgi, sadakat ve bağlılık yetmez. Bazen de fedakar olmanız gerek. Hayatım boyunca aile, sevgi, bağlılık, arkadaşlık, umut... Bunların hiçbiri bilmeden yaşadım. Ama bir gün o çıktı karşıma. Öyle bir girdi ki hayatıma tüm doğrularımı, tabularımı yıktı. Bütün ilklerimi onunla yaşadım. Bana sevmeyi, sevilmeyi, gülmeyi hatta ağlamayı bile öğretti. Önceden robot gibi sadece söyleneni yapmak için yaşıyorken, şimdi bir amacım var. Sevdiklerimi korumak, onlara zarar vermelerine engel olmak. Sizce de bunun için sizi bile karşıma almaya değmez mi?" demiştim ve sende bana " Sende öyle bir şey var ki yok oldu dediğim her şeyi sende buluyorum. Eğer beni bile karşına alacak kadar çok seviyorsan, karşında değil yanında olmak isterim küçüğüm." demiştin." sonra yavaşça yüzümdeki maskeyi çıkarıp, pelerini geri attım. Yüzüne baktığımda şok olmuştu.

"Gerçekten yanımda olamazsın mısın... baba..." dedim. Artık iplerin koptuğu noktadaydık. Dönüşü olmayan bir yola girmiştik ve bizi buradan çıkaracak olan da burada bırakacak olan da babamdı.

"Ali bey... Asrın hayatımıza nasıl girdi biliyor musunuz? Beni döverek." tüm bakışlar Emir'e toplandığında o bana gülümseyerek devam etti.

"Doğru duydunuz bu kız beni döverek aramıza sızdı. O zamanlar adını Duru olarak biliyorduk. Ona ilk gördüğümde aşık oldum sandım. Sandım çünkü zamanla ona olan hislerimin aşktan daha güçlü bir şey olduğunu anladım. Sadakat ve güven. Bu kız bizim için sevdiği adam için defalarca kendini feda etti. O benim yaşamak için verilen en güzel nedenim. Bana tekrar sevmeyi, affetmeyi, hissetmeyi öğreten kişi. O bizim meleğimiz." Emir dolan gözlerine aldırmadan gülümsemeye devam ederken, Uras konuştu.

"Bu kızı ilk gördüğüm günden beri garip bir şeyler olduğunu hissetmiştim. Hislerimde yanılmadım. Önce bizim erişilmez liderimizin kalbini çaldı sonra da bizim. Fatma benim hayatımın tek anlamı ve Asrın olmasaydı belkide şuan sevdiğimi kollarımda tutuyor olmazdım. Asrın... Bunu sana hiç söylemedim ama sen olmasaydın ben o düğünü basıp, Fatma'ya hislerimi söyleyemezdim. Bana güç veren senin yaşadıklarındı."

"Benim hiç kardeşim olmadı. Ateş kuzenim ama erkekler kızlardan ne kadar anlar ki. Bende aşk yüzünde çok acılar çektim. Yılların birikimini bir gecede sadece Asrın'a anlattım. Bana o gece sarıldığında ne dediğini hatırlıyor musun Asrın. "Yanlız değilsin Fatma... Kendi karanlığını aydınlatmana yardım edeceğim... Söz veriyorum..." demiştin. Başardın Asrın, benim karanlığıma ışık tutan sensin. Sözünü tuttun. Şimdi sıra bende, ben senin karanlığına ışık tutacağım kardeşim." Fatma'nın söyledikleriyle zorla tutmaya çalıştığım gözyaşlarım akmaya başlamıştı.

"Hepimizin hayatında unuttuğu insani duyguları bulmasına yardım etti. Kimi zaman dayanacak güvenilir bir sırt, kimi zaman ihtiyaç duyulan sevgi. Sen hayatımın en büyük nimetini bana getirdin. Büşra'mı... Ben ona sırt çevirdiğim gün sen onu almasaydın, ben insanlığımı asla bulamazdım Asrın. İster Asrın ol, ister Duru, istersen Ölüm Meleği sen bizim meleğimiz." diyen Koray'a hangi ara bu kadar duyusal oldu bu çocuk der gibi bakıyordum.

"Asrın... Hani geçen gün Ateş'in kokteylinde karşılaştığımızda olanları hatırlıyorsun değil mi?" Hızla Büşra'nın sözünü keserek;

"Özür dilerim... Ben ist---" o da benim sözümü keserek başını iki yana salladı.

"Asıl ben özür dilerim. Bunca zaman hep sen bizim yükümüzü taşıdın. O gün sana kızmadım ya da kırılmadım ama üzüldüm. Seni o hale getirecek neler yaşadın, yine bir zorluk çekiyordun ve ben sana yardım edemiyorum diye üzüldüm. Yalnız kaldığın için yanında olmadığım için üzüldüm. Darren'la beni yanınıza aldığın gün aile olmuştuk. Her ne kadar bu ufaklıkla anlaşamayıp, seni kızdırsakta sen hep yanımızda olup bizi bir arada tutun. Ben kanun adamıyken, şimdi tam karşılarında duruyorum ve bundan zerre kadar pişman değilim. Sen olmasaydın ben kaybolurdum Asrın. Sen olmasaydın gerçek aşkımı bulamazdım. Sen olmasaydın bende olmazdım kardeşim." Büşra'ya sarılmamak için kendimi zor tutarken, Darren yanıma geldi. Elimi sıkı sıkı tutarken babama döndü.

"Asrın hayatının en büyük ihanetine baba dediği birinden uğradı. Bunca şeye rağmen size baba diyebiliyorsa bunu korktuğu ya da ihtiyacı olduğu için değil, sizi gerçekten kabul ettiği için diyordur. Bunu biliyorum çünkü onu tanıyacak kadar zaman geçirdim onunla. En büyük korkusunun yalnızlık ve ayak mantarı olduğunu, en sevdiği yemeğin et, en sevmediğinin kereviz olduğunu, fazla çilek yediğinde alerjisinin azdığını, en büyük hayalinin normal biri olmak olduğunu, uykusu bölünürse evde katliam çıkaracağını, son kalan pizzayı yediğimde beni kusturmak için elinden geleni yapacağını, en sevdiği elbisesini çamaşır suyuyla mahvettiğim için o elbiseyle beni saatlerce sokaklarda gezdirdiğini, motorunun başına bir şey gelirse dünyayı başımıza yıkacağını, beni iki travestiyle baş başa bırakacak kadar adi olduğunu ama ailemi kaybettiğim gün beni o hainlerin elinden kurtarıp, koruyacak kadarda cesur ve muhteşem biri olduğunu biliyorum.. Beni o gece kurtarıp ailem olmasaydı, şu an burada durup onun için verecek bir canım olmazdı. O Ölüm Meleği değil, benim kurtarıcı meleğim. Benim en değerlim. O şuanda bizi biz yapan, bunları söyleten kişi." diyen Darren'a bu cesareti nereden buldu diye merak ediyordum ama korkusuzca söylediği bu sözler ona daha çok hayran olmamı sağlamıştı. Sen benim hayatımda iyi ki dediğim en değerlimsin Darren.

"Gördüğün gibi Karahanlı... Sen o silahı sadece Asrın'a değil, hepimize tutuyorsun. Asrın beni, ben yapan tek şey. O benim ilk ve son aşkım. Onu ilk gördüğümle benimle oynamak isteyen küçücük bir kızdı. O zamandan beri onun sadece benim olduğuna emindim. Ne kadar zaman geçerse geçsin bu değişmedi, değişmeyecek de." sonra beni geri çekerek silahla benim arama girdi. Engellemek istedim ama izin vermedi. Darren da kolumdan tutum arkada durmamı sağlayınca yapacak bir şey kalmamıştı.

"Yani kısacası Karahanlı uzak dur sevdiklerimden, uzak dur sevdiğimden, uzak dur Rüzgar ve Duru'mun annesin, uzak dur bizden. Senin gücün bizi öldürmeye yetmez. Vicdanında yetmez." dediğinde babamın elinde ki silah yavaşça yere indi. Gözlerinde gördüğüm acıydı. Dayanılmaz bir acı. Bu bana bile işliyordu. Arkasını dönüp, sakince merdivenleri çıkmaya başladığında son kez dönüp, bana baktı. Yüzünde ki buruk gülümseme aynısını benimde yapmamı sağladı. Korumalar tek tek kulübü boşalttığında babam çoktan gözden kaybolmuştu. Ateş hızla bana dönüp, sıkıca sarıldığında aynı şekilde karşılık verdim. Şimdi her şey bitmiş gibiydi. Ona zarar gelmeyecekti. Kimseye zarar gelmeyecekti. Ateş'ten zorda olsa ayrılıp, çocuklara döndüğümde hepsi hazırda beni bekliyor gibiydi. 

En başta Büşra olmak üzere hepsi tek tek üstüme atlarken aynı şekilde karşılık veriyordum. Uras bile bana sarıldığında şaşırmadan edemedim. Bu gece burada olanları asla unutamazdım. En son Darren kaldığında önce uzun bir süre birbirimize baktık. Sonra kollarını açarak bana yaklaştığında hiç düşünmeden kollarına atladım.

"Demek Asrın'ın elbisesiyle sokaklarda gezdin ha. Asrın o halinin fotosu var mı? Nolur göster nolur?" diyen Büşra'ya gülerken Darren anında atak yapıp üstüne atladı ama Koray engeline takılınca sonra görüşeceğiz dedi. Sonra biran da akıllarına gelmiş gibi tek tek soru yağmuruna tuttular beni. Önce Darren sonra Büşra, Fatma Emir ve Koray...

-Bir dakika Duru ve Rüzgar'ın annesi mi dedi Ateş?

-Evet evet dedi. Bu ikizler yaşıyor mu demek?

-Peki ama nasıl? Neredeler şimdi?

-Hala Karahanlı'nın öz baban olduğuna inanmıyorum.

"Ulan biz az önce Karahanlı'ya mı posta koyduk? Ne içirdiniz bana?" diyen Koray'a aynı anda kahkaha atarken, bu hallerini çok özlediğimi anladım. Ateş'in kolları arasında bu anın tadını çıkarırken, çocuklara olan biten her şeyi anlattım. Emir öfkeden sandalyeleri tekmelerken Arda'yı bulup, türlü türlü işkenceler yapmak istediğini söyledi. 

"Peki şimdi gerçekten bitti mi? Yani Karahanlı bir daha bunu yapar mı?" diye soran Fatma'ya;

"Bilmiyorum." diyen Ateş olmuştu.

"Hayır. Bitti çocuklar. Bu sondu." dediğimde hepsi şaşkınca bana bakıyordu.

"Öyle bakmayın biliyorum çünkü o Karahanlı, benim babam. O seçimini yaptı. Bizi seçti." hepsinin yüzünde oluşan sıcacık gülümsemeyle, ait olduğum yerin keyfini çıkarıyordum. Sonra kulaklarımda yankılanan ismimle çıkış kapısına baktım. Bu gece daha fazlası olamaz derken içeri giren annem ve arkasında Noyan ile baka kaldım. Duru annemdeyken, Rüzgar Noyan'daydı. Ayağa kalkıp, onlara yaklaşırken Ateş hızla Duru'yu kucağına aldı. Darren da Rüzgarı aldığında annemle karşı karşıya kaldık. Neler oluyor diye Noyan'a baktığımda omuzlarını silkerek gülümsedi.

"Özür dilerim kızım. İlk gördüğümde hissetmiştim ama benden korkma diye söyleyemedim. Neden sakladın meleğim neden." diyerek boynuma atladığında şoktan kaskatı kesildim. Noyan ne yapmıştı. Ne diyecektim şimdi. Tamam kabul Ölüm Meleğini kabul etmiş, anlayışla karşılamıştı ama beni kızı olarak gerçekten kabul edecek miydi. Sonra diğer tarafına Noyan'ı çağırarak ikimizde yanağına elini koydu.

"Sizi hep hissettim hep. İçimden bir ses sizin yaşadığınızı söylüyordu. Beni tekrar hayata bağlayan da buydu. Size sahip çıkamadığım için özür dilerim. Onca şeye katlanmak zorunda kaldığınız için özür dilerim. Ayrı geçen yirmi yedi sene için özür dilerim." dediğinde ağlıyordu. Yanağımda ki elinin üstüne elimi koyarak kendime daha da bastırdım.

"Sen özür dileyecek bir şey yapmadın. Lütfen özür dileme anne." dediğimde hızla bana sarıldı. Diğer tarafına da Noyan'ı çağırıp ikimizde kucak dolusu sarıldığında daha fazla mutlu olamam diye düşündüm. 

Şuan hayatımda ilk defa bu kadar huzurlu hissediyordum. Uzaktan izlediğim sevdiklerime baktığımda Darren'ın saçlarını çeken Rüzgar'a kahkaha atan Büşra, annemi soru yağmuruna tutan Fatma, Uras, Koray, Emir ve Noyan'ın arasında oyuncak olmuş Duru ile öyle muhteşem görünüyorlardı ki bu anı ömrüm boyunca hafızamda saklayacaktım. En güzeli ise şuan kollarının arasında olduğum sevgilim. Ateş'im... Ona bu kadar huzurlu sarılmayalı uzun zaman olmuştu. Artık gerçek bir aile olmuştuk değil mi? 

"Artık bitti meleğim. Bitti." diyen Ateş'e bakıp, 

"Son bir şey daha kaldı. Bizim yapamadığımızı Duru ve Rüzgar yapacak. Asıl başlangıç onlarla olacak. Sonra bitti diyeceğiz sevgilim."

Continue Reading

You'll Also Like

6.1K 1.5K 19
"Çatal dilli yılanlar gördünüz, Görünmeyen dikenli kirpiler; Semenderler ve kör kertenkeleler. Hata etmeyin, Peri kraliçemize yaklaşmayı düşünmeyin...
54.9K 3.7K 24
Güneşte yanabilir, ormanda kaybolabilir, gecenin karanlığına hapsolabilir, okyanusta boğulabilirdim ama ben bir çift kahverengi gözün toprağına gömül...
2.5M 57.1K 35
O sokağa tekrar girerdim. Tekin görünmeyen o çocuğu tekrar kurtarırdım ve ona aşık olma hatasını tekrar yapardım. Ve hiçbir şey değişmezdi. Öyleyse b...
3.7K 331 4
Ocak 2021 yazma günü kazananı! Yıl 2140, teknolojinin oldukça geliştiği bir zaman diliminde bilim insanlarının icat ettiği bir makine tüm dünyaya yay...