DÖNÜŞ

By ayskrkss

34.6K 1.3K 490

"Biz büyüdük Rüzgar. Değiştik. Artık hiçbir şey eskisi gibi olamaz." "Biz senelere meydan okuduk Eylül. 3 sen... More

Dönüş
1-Anne♣️
2-Geri Dönüş♣️
3-Efe♣️
4-Telefon♣️
5-Alışveriş♣️
6-Lunapark♣️
7-Sevgili♣️
8-Şenlik♣️
9-Emir♣️
10-İlk Öpücük♣️
11-Buluşma♣️
12-Mutluluk♣️
13-Dönüm Noktası♣️
14-Yeniden♣️
15-Biz♣️
16-Şişe Çevirmece♣️
17-İhanet♣️
18-Futbol Maçı♣️
19-Eğlence♣️
20-İzmir♣️
21-Anne-Kız♣️
22-Sedef♣️
23-Abi♣️
24-Hastalık♣️
DUYURU-1
25-Tekne Turu♣️
26-Kandırılmak♣️
27- Çocuk♣️
28- Pınar♣️
29-Bela♣️
30-Doğrular♣️
31-Aptal Aşık♣️
32-Kist♣️
33-Yer ve Duvar♣️
34-Kokteyl♣️
35-Kız Kardeş♣️
36-Doğum Günü♣️
37-Doruk♣️
38-Eğlence♣️
39-Nişan♣️
40-İntikam♣️
42-Kavga♣️
43-Parti♣️
44-Sarhoş ♣️
45-Düğün♣️
46-Umut♣️
47-Kaçırma♣️
48-Acı♣️
49-Çöküntü♣️
50-Savaş♣️
51-Hisler♣️
♣️Final♣️
TEŞEKKÜR!
❤️Özel Bölüm❤️

41-Sarhoş♣️

309 14 4
By ayskrkss

Bölüm Parçası- Halil Sezai/Kafası Kendinden Bile Güzel

Multimedya - Eylül

41. Bölüm

Deniz kenarında Rüzgar ile beraber el ele yürüyorduk. Canım çektiği için bana pamuk şeker almıştı ve yemeyi beceremediğim için her yerime bulaştırdım. Rüzgar kahkaha atarak bu halime gülüyordu. Bende kendi kendime güldüm ve elime aldığım bir parçayı Rüzgar'ın ağzına uzattım. Gülerek uzattığım şekeri yedikten sonra burnuma ufak bir öpücük kondurdu. Gülümseyerek kollarımı ona sardım. Onunla birlikte olmayı, sevgisini, ondan gelen güven duygusunu hissetmeyi seviyordum.

"Bundan sonra bensiz hayatına devam edeceksin. Sakın kendini üzme ve hayatına devam et." Şaşkınlıkla yüzüne baktım. Ne demek istiyordu? Kollarını benden ayırıp, tiksiniyormuş gibi bana baktı.

"Neler oluyor sevgilim?" diye sordum korkuyla.

"Artık senin sevgilin değilim. Ben onu seviyorum. Seni sevmiyorum, sevmemiştim de." Parmağıyla gösterdiği yere baktım. Yüzü belli olmayan bir kız bekliyordu.

"Hayır yalan atıyorsun" dedim isyan edercesine. Beni sevdiğini biliyordum! Gülerek kafasını salladı.

"Neye inanmak istiyorsan ona inan Eylülcük. Ama artık hayatımda sen yoksun. Hayatımdan kaybol!" diyerek kızın yanına doğru gitmeye başladı. Gittiği yere bakınca o kıza ek olarak 3-4 tanede karanlık giyimli adamlar gelmişti.

"Gitme." diye bağırdım arkasından. Gözyaşlarım ne kadar konuşmama engel olsa da, gitmesine izin veremezdim.

"Beni yalnız bırakma. Gitme!" diyerek bağırdım tekrar.

"Eylül uyan güzelim. Hadi geçti. Uyan." Duyduğum farklı sesle gözlerimi açtım. Enes baş ucumda durmuş, üzgün bakışlarla yüzümü siliyordu.

"Gitti." diye mırıldandım göz yaşlarımın arasından. Kollarını bana dolayıp sıkıca sarıldı. Ama Rüzgar da hissettiğim duyguyu hissedemiyordum ki!

"O gitti!" diye bağırdım bu sefer. Sanki krize girmiş gibiydim. Sadece gitti diye sayıklıyordum.

"Şşt. Sakin ol güzelim ben yanındayım." Bende sarılışına karşılık vererek bu sefer omzunda hıçkırarak ağlamaya başladım.

..

Uzun süre hiç durmadan Enes'in kucağında ağladıktan sonra, çok çok azcık daha iyi hissediyordum kendimi.

"Şimdi daha iyi misin?" Yavaşça başımı salladım. Benim yüzümden Enes de kötü halde görünüyordu.

"Peki benimle konuşmak ister misin?" Başımı iki yana salladım. Bu konu hakkında kimseyle konuşmak istemiyordum. En azından şimdilik. Enes anlayışla başını salladı.

"Neredeyiz?" diye sordum yavaşça. Sanırım ağlamaktan dolayı boğazım acıyordu ve konuşurken zorlanıyordum.

"Daha rahat olursun diye ablamın evine getirdim." Gülümseyerek başımı salladım. En azından birileri tarafından düşünülmek iyiydi. Yatağın üzerinde duran çantamı alıp içinden telefonumu çıkardım. Sanırım telefonum sessizdeydi ve çok fazla sayıda cevapsız çağrı vardı. Bunlar babam, abim, Kağan ve Asya'dan gelmişti. Olması gereken kişi yoktu.

"Merak etme ben babanlara, benimle olduğuna dair haber verdim." Minnetle gülümseyerek Enes'e tekrar sarıldım.

"Teşekkür ederim. Her şey için." diye fısıldadım. Gözlerimin tekrardan dolduğunu hissediyordum ama daha fazla Enes'in yanında ağlamamalıydım.

"Unutma ben her zaman yanındayım." Başımı sallayarak gülümsedim. Biliyordum.

"Beni eve bırakır mısın?" Artık yalnız kalmaya ihtiyacım vardı. Saatte gece yarısını gösteriyordu zaten.

"İstersen bu gece burada kal." Bakışları tereddütlüydü. Yalnız bırakmak istemiyor gibiydi.

"Sanırım biraz yalnız kalmaya ihtiyacım var." diyerek ona güven verici bir şekilde gülümsedim. Tabi ne kadar başarabildiysem.

..

"Gelebilir miyim kızım?" Oflayarak babamın gelmesini kabul ettim. Ayrılmamızın üzerinden 25 saat geçmişti ve ben o süre zarfında Enes'ten geldikten sonra hiç odamdan çıkmamıştım. Abim ve babam birkaç kez gelmişti ama onları da hastayım bahanesiyle kandırmıştım. Ayrıldığımızı söylememiştim ve şu anda söyleyip, onlara açıklama yapacak halim de yoktu.

"İyi misin kızım?" Babacım. Birçok kez gelip durumu mu sormuştu. Ama her seferinde aynı yalanı atmak zorundaydım.

"Daha iyiyim babacım." Değildim. Daha iyi olduğum falan yoktu. Onsuz geçen saatlerim arttıkça, daha da kötü oluyordum sanki.

"Peki o zaman akşam yemeği için Rüzgarlara gidiyoruz." Sert bir şekilde yutkundum. Tam da yemek zamanıydı zaten! Demek ki yemeğe çağırdıklarına göre, Rüzgar da bir şey söylememiş ve durumumuzdan haberleri yoktu. Ya da tam tersi, durumumuzdan haberleri var ve detaylı konuşmak için bizi çağırmışlardı.

"Kendimi pek iyi hissetmiyorum, ben gelmesem?" diye sordum yorgun bir ifadeyle. Ne olursa olsun aynı ortamda bulunmak istemiyordum.

"Elif Teyzen, özellikle arayıp ısrar etti gelmen için. Uzun zamandır seni görmemişi ve özlediğini söyledi. Onu kırmak istemezsin umarım." Ama onun oğlu beni kırdı diye geçirdim içimden. Ben ne kadar insanları kırmak istemesem de, başkaları tarafından kırılmıştım.

"Peki." diyerek babamı onayladım. Daha fazla tartışmaya gerek yoktu. Ne yaparsam yapayım, babam kazanacaktı.

"1 saate çıkıyoruz o zaman." Babam odadan çıktıktan sonra, kendimi sıcak suyun altına bıraktım. Vücudumun gevşediğini hissediyordum. En azından, bir nebze iyi gelmişti. Duştan çıktıktan sonra zoraki bir şekilde kot pantolon tişört kombini ile hazırdım. Saçlarım ile uğraşacak halim olmadığı için, doğal haline bıraktım. Telefonumu da alıp aşağıya indim. Babam ve abimde kapının önünde beni bekliyorlardı.

"Hayalet gibi duruyorsun!" Geri laf söyleme halim olmadığı için kafamı sallayarak abimi başımdan kovdum.

"Gerçekten kötü görünüyorsun. Hadi doktora gidelim." Abimin sarılışına karşılık vererek gülümsedim. Biraz zaman geçince iyi olacaktım. Hissediyordum. Ya da öyle olmasını istiyordum.

"Biraz üşüttüm o kadar. Ama gerçekten iyiyim abicim." Tekrardan attığım yalana inanmalarıyla evden çıktık.

Çok fazla geçmiş anılarımın yaşandığı eve gelince hafif bir duraksamayla evden indim. Abimin koluma girmesiyle ona minnet dolu gülüşümü atıp yürümeye başladık. Babamın zili çalmasından kısa süre sonra Meriç Abi kapıyı açtı. Hepsiyle selamlaşıp, içeriye geçtik.

"Eylülcüm, hasta görünüyorsun iyi misin?" Elif Teyzenin sorusuyla bakışlarımı hafifçe Rüzgar'a çevirdim. O da bana bakıyordu ama neler hissettiğini çözemiyordum ifadesizdi.

"İyiyim Sadece biraz üşüttüm." Elif Teyze cevabımdan ne kadar memnun olmasa da kabullenerek hepimizi yemek sofrasına geçirdi. Masadaki mantı tabağını görünce gülümsedim. Bayılarak yediğim yemeklerden birisi olduğu için, Elif Teyze genellikle yapardı.

"Menüyü Eylül'e özel yaptıysan, bizi çağırmasaydın be anne!" Meriç Abimin tepkisine güldüm. Benim zıttım olarak o da mantıdan nefret ederdi.

"Sus sen bakıyım, yemeğini ye!" Gülümseyerek anne çocuk atışmasını izledim. Bizde annem ve abimle bu konu üzerine çok tartışırdık. Birimizin yediğini diğeri yemez ve bu yüzden sürekli kavga ederdik. Annem de artık bireye özel yemek yapmaya başlamıştı. Herkese sevdiğini yemeği yedirir, yemeklerimizin tartışmasız geçmesini sağlardı. Annem. Çok özlemiştim ve en yakın zamanda ziyaretine gitmeliydim.

"Eylül ne oldu!" Yüzümde hissettiğim baskıyla daldığım yerden kurtulup, yanıma gelenlere baktım. Abim, peçeteyle yüzümü siliyordu ve sanırım ağlamıştım.

"Hadi hastaneye gidelim güzelim." Gülümseyerek başımı iki yana salladım.

"Tamam. Bir şey yok. Gerçekten daha iyiyim. Biraz daldım o kadar." Abimin bakışları ne kadar ısrarcı olsa da bir şey demeyip yerine geçti. Bilinçsiz bir şekilde Rüzgar'a dönünce, düz bir ifadeyle önüne baktığını gördüm.

"Sırf mantı yemiyorum diye ağladıysan, hemen yerim prenses ya!" Diğerlerinin aksine içten bir gülmeyle Meriç Abime eşlik ettim. Diğerleri de sanrım iyi olduğuma inanmışlardı ve yüzlerindeki ifade rahatlamış gibiydi.

..

"Eylülcüm yememeni hastalığına bağlıyorum ve ısrar etmiyorum ama bunu telafi edeceksin." Gülerek başımı salladım. Allahtan hastalık gibi bir bahanem vardı da çoğu şeyden yırtıyordum.

"Şu geleneksel çift partisine bu yıl katılıyor musunuz?" Hafif bir gülüşle tepkimi ortaya koydum. Çift partisi her yıl sonbahar başında, sadece çiftlerin katılımıyla gerçekleşen mükemmel bir partiydi. Üç sene öncesine kadar Rüzgarla iki yıl katılmıştık ve yaşımız küçük olmasına rağmen fazla eğlenmiştik. Eminim bu yıl gitsek daha çok eğlenirdik.

"Gitmiyor musunuz?" Rüzgara bakınca sessizliğini devam ettireceğini gördüm ve direk cevabı ben verdim.

"Biz ayrıldık." Hepsinin ne dediğimi anlamaları ve şaşkın yüzleriyle bana dönmeleri bir oldu. Rüzgar'ın yüzünde de verdiğim cevaptan oluşan bir hoşnutsuzluk vardı.

"Ne, nasıl?"

"Bazı şeyler ne kadar zorlarsak zorlayalım olmuyor. Bizde 3 yıl önce bitmişiz." diyerek bakışlarımı yere çevirdim.

"Ne zaman oldu bu olay?"

"Bu konu üzerinde daha fazla konuşmamıza gerek yok! Biz konuştuk, birbirimizi anlayarak aramızdaki olmaya çalışan ilişkiye son verdik!" Rüzgar, sonunda sessizliğini bozup, sert bir ifadeyle cevap vermişti. Ne demişti o?

Daha fazla konuşmaya gerek yok! Tekrar hafifçe gülerek, Rüzgar'ı onaylar bir biçimde başımı salladım. Abim, gelip yanıma oturdu ve beni kollarının arasına sardı.

"Tahmin etmiştim zaten. Konuşmak istersen, bir abin var unutma!" Bende kollarımı sıkıca abime sardım. İyi ki vardı. Babama bakınca çatık kaş ama bir o kadar da düşünceli bir tavırla bize bakıyordu. Meriç Abim ve Elif Teyzem ve eşi de daha algılayamamış gibi, hala şaşkın bir şekilde bakıyorlardı.

"Daha sonra pişman olacağınız şeyler yapmayın gençler."

"Son pişmanlık fayda etmez maalesef." diyerek Meriç Abime cevap verip, olaya son noktamı koydum. Kimseden ses çıkmıyor, sessiz bir şekilde oturuyorlardı. Telefonumun zil sesi, ortamın sessizliğini bıçak gibi kesince, özür dileyerek telefonu açtım.

"Efendim?"

"Güzelim nasılsın iyi misin?" Enes'in güven verici, kardeş sıcaklığındaki sesini duyunca gülümsedim.

"Çok çok daha iyiyim."

"Bunu kanıtlaman için hemen bizim mekana gel o zaman. Murat, Asya, Emre, Doruk ve Kağan'da burada. Hadi." diyerek telefonu suratıma kapattı. Hiç gidecek halim yoktu ama gitmezsem, yarın Enes'ten bir ton laf yiyeceğimi biliyordum. Zaten şu anda şu ortamda da olmak istemiyordum.

"Babacığım dışarıya çıkabilir miyim?" Babamın yüzündeki anlayışlı ve sevgi dolu ifadeyi görünce daha da rahatladım.

"Peki olur kızım kiminle buluşacaksınız?"

"Enes aradı. Emre, Kağan, Murat, Asya ve Doruk varmış."

"Hadi ben seni bırakayım o zaman." Elif Teyzelere her şey için teşekkür edip, Rüzgar'ın sinirli ifadesini umursamadan abimle beraber evden çıktık. Elif Teyze ayrıldığımıza bu kadar şaşırdıysa, Rüzgar'ın dediklerini söylesem ne yapacaktı acaba? Ama şu anda hiçbirisi umurumda değildi. Bu gece kafamı dağıtma zamanıydı.

..

İnsanın içini kıpır kıpır eden o atmosfere girince gülümsedim. Bu gece bütün düşüncelerimi dağıtacağımı hissediyordum. Bizimkisilerin oturduğu masaya gidip hepsiyle kucaklaştım. Hepsini canımdan bir parça gibi seviyordum. Asya ve Murat ne kadar sonradan dahil olsalar da sanki çok eskiden tanıyormuşum gibiydi. Hemen onlara alışmıştım.

"İyi akşamlar millet!" diyerek coşkulu bir sesle konuştum. Hepsinin durumumdan haberi vardı ve şu anda bana garip bir yaratıkmışım gibi bakıyorlardı. Kahkaha atarak başımı salladım ve Kağan'ın önündeki tekilayı shotladım. Bir an önce beynimin işlevini durdurup, kendimi boşluğa bırakmam lazımdı.

"Hop hop yavaş ol!" Enes'in gelip, elimdeki bardağı almasıyla üzgün bakışlarımı ona çevirdim.

"Lütfen bu gece kafamı dağıtmama ihtiyacım var. Sadece bu gecelik." Yüzüme bir süre baktıktan sonra halime acımış olmalıydı ki kabul etti.

"Ama sakın yanımdan ayrılmak yok!" Söylediklerini dinlemeden masadaki diğer bardakları da mideme gönderdim. Artık iyice dağıldığımı hissediyordum. Hepsi bu halime sessiz kalıp, üzülen gözlerle bana bakarken, bende arada kahkaha atıp, arada kendimce dans ediyordum. Olduğum yerde kendimce dans ederken, yan tarafımızdaki tek boş masaya doğru gelen Rüzgar ve yanındaki kızı görünce gülerek alkışlamaya başladım. Rüzgar'ın bakışları direk beni bulmuş ve bakışları çatılmıştı.

"Bakın kim gelmiş! İntikamların çocuğu Rüzgar ve biricik sevgilisi!" Doruk ve Enes hemen yanıma gelip kolumdan beni sabitlemişlerdi. Başım döndüğü için iyi olmuştu aslında.

"Hadi çocuklar yeni çiftimizi tebrik etsenize!" Hala gülerek onlara bakıyordum. Bu sırada diğerleri de yanımıza gelmiş, adlandıramadığım bir şekilde Rüzgar'a bakıyorlardı.

"Hadi Eylül bu kadar yeter gidelim artık." Cıklayarak başımı salladım.

"Çiftimiz yeni geldi ama. Ayıp olur şimdi. Birazda onlarla vakit geçirelim." Enes kolumdan tutup, çekmeye başlamıştı bile.

"Size iyi eğlenceler! Dikkat et Rüzgar, intikam ateşin başkalarını da yakmasın!" Gülerek, Enes'in arkasında gitmeye çalışıyordum. Ama sadece çalışıyordum. Başım dünya gibi döndüğü için pek mümkün olmuyordu. Arkamdan birisinin belime sarılıp bana destek olmasıyla daha rahat şekilde yürümeye başladım. Yardımsever kişiye dönünce Doruk olduğunu fark ettim.

"Hadi bakalım bin arabaya!"

"Hayır Enes! Dans etmek istiyorum!" diyerek, sokağın ortasında kendi kendime dans edip, kahkaha atmaya başladım.

"Hay senin içmene izin veren aklıma! Bir daha içmene izin verirsem, en adi şerefsizim!" Enes'in küfür sıralamalarından sonra, zorla beni arabaya bindirip, -daha doğrusu fırlatıp- yola çıkmıştı. Sanırım o kadar dans ve saatin geç olması nedeniyle, üzerime yorgunluk çökmüştü. Enes'in arabasının rahat koltuklarında kendime rahat bir pozisyon seçip, gözlerimi kapattım.

..

"Hadi güzelim iç şu kahveyi." Bu halimle, bu saate beni eve bırakmak istemediğini söyleyen Enes, beni kendi evlerine getirmişti. Zorla yaptırdığı soğuk duşun ardından, şimdi de kahve yapmıştı ve içirmeye çalışıyordu. Oflayarak, elindeki soğumuş olan acı kahveyi alıp, tek yudumda bitirdim. Ne kadar tam olmasa da biraz daha kendime gelmiş gibi hissediyordum. Uykumun ağır bastığını hissedince, Enes'in bacaklarına başımı koydum ve gözlerimi kapattım. Enes'in ellerinin saçlarımın arasında dolaşması da iyi gelmişti. Önceden, Rüzgar'ın yaptığı şeyi şimdi Enes yapıyordu. Önceden aşk ile yapılan şey, şimdi kardeşlik ile yapıyordu. Hafifçe güldüm.

"Rüzgar beni terk etti." dedim gözlerim kapalı bir şekilde konuşurken.

"Bu konuyu konuşmak zorunda değilsin artık."

"Hayır konuşmak istiyorum. Zaten bugün yaşadığım her şeyi sabah uyandığımda unutacağım için sadece bu durumda, bu kafayla konuşabilirim." Uzun açıklamamdan sonra Enes, beni daha rahat bir pozisyona getirerek dinliyorum anlamında ses çıkardı.

"Sırf 3 yıl önce onu bıraktığım için, benden intikam almak istemiş. Bana olan bütün sevgisi bitmiş ve sadece almak istediği intikam için benimle birlikte olmuş. Düşünebiliyor musun şaka gibi ya! Benim onu bıraktığım gibi o da beni bıraktı gitti işte. Ben başka ülkeye giderken o başka bir kızın yanına gitti." Ben konuştukça Enes'in ellerinin kasıldığını hissediyordum.

"Bana söylediği son sözü neydi biliyor musun?" diyerek çok az kalan enerjimle gözyaşlarım eşliğinde kahkaha attım.

"Annen öldüğü için, sana acıyıp hala seni seveceğimi mi düşündün? Seni. Sevmiyorum. Artık hayatımdan defol!"

♣️♣️♣️

Desteğini esirgemeyen bütün okuyucularıma sonsuz minnet ve teşekkürler (:

İyi ki Varsınız!


Continue Reading

You'll Also Like

11K 420 24
Acı, damarlarımdaydı. Acı, vardı. Acı, herdeydi...
493K 24.6K 32
Bir gece birlikte olan bir hemşire ve bir askerin aylar sonra aynı karargahta karşılaşma serüveni... Arkanda, bir ölü bırakıp gittin ama katil deği...
8.2K 480 41
Hayallerinizin gerçekleşmesinin mutluluğunu yaşayamadan yeni mutluluklar elde ederseniz ne olur?Peki ya bu mutlulukların sonu üzütüyle sonuçlanırsa.S...
449K 12.8K 37
"Başka şartlarda karşılaşsaydık herşey bu kadar zor olmazdı. " Ben Amelya Lidya. Hayatımın baharında ailem tarafından kandırıldığımı ve bütün hayatım...