Küçük Bir Şaka (Kitap)

By bekirzade_leman

2.1M 21.2K 2.8K

Mizahta #2 Düşmanlar ve dostlar. Farklı hayatlar, birleşen kaderler. Oyunlar, entrikalar ve komplolarla dolu... More

Tanıtım
1. İntikam
2. Korku
3. Ödeştik
4. Okul
6. Müzik
Yayın Evi + Sorular
Kitap Kapağımız!
Kitabımız Satışta!
İkinci kitap

5. Sevgili

47.6K 2.5K 181
By bekirzade_leman

Little Mix - DNA

Multimedya'da Aslı var.

Aslı Metin;

Buse öfkeyle yanımızdan ayrıldığında hemen ayağa kalkıp koşarak arkasından gittim. Bu kız ne kadar hızlı yürüyormuş yahu yetişemiyorum ki bir türlü.

''Buse bekle!'' diye bağırdım nefes nefese.

''Ne var başımın belası.'' dedi Buse oflayarak ve durup beni bekledi.

Çok şükür durdu. Koşarak yanına vardığımda hemen koluna girip derin bir nefes aldım ve yavaşça verdim. Nefes alış verişlerim düzene girdiğinde hemen konuşmaya başladım.

''Hemen küsüyorsun bize ama.'' dedim dudaklarımı büzerek üzgün bir şekilde.

''Bu konularda ne kadar hassas olduğumu biliyorsunuz.'' dedi Buse kaşlarını çatarak. Aslında haklıydı Buse böyle konularda ona imalarda bulunulmasını pek sevmiyordu ve sanırım biz az önce üstüne fazla gitmiştik. Ama ne yapalım onunda sevgilisinin olduğunu görmek istiyoruz artık. Üçüncü kata çıkıp sınıfa girdiğimizde sınıfta İrem dışında kimse yoktu o da kulağında kulaklığıyla oturmuş biriyle mesajlaşıyordu.

İrem kısa boylu beyaz tenli bir kızdı. Gözlerinde sorun olduğu için gözlük kullanıyordu ve biz onun bu haline çok alışmıştık. Çok garip bir göz rengine sahipti gri ve mavi rengin karışımı gözleri gözlüğünün arkasından pekte belli olmasa da dikkatlice bakınca çok güzel gözleri vardı. Ne zaman utansa ve kızsa hemen yanakları ve yüzü kıpkırmızı oluyordu.

''Şu Savaş'tan hiç hoşlanmadım ve yine onunla oturmak zorundayım.''

''Hadi yine ballısın seninle oturacağım bu ders.'' dedim kıkırdayarak zaten son ders olduğundan bundan sonra eve gidecektik. Hem böylelikle bize olan kızgınlığı geçerdi.

Buse gülümseyerek sırasına geçtiğinde Savaş'ın çantasını oradan alıp Duygu'nun sırasına koydum ve kendi çantamı alıp Buse'nin yanına geçtim. Duygu'nun bunu sorun etmeyeceğini bildiğimden ona bir şey söylememiştim. Duygu sakin bir yapıya sahip olduğundan bizim kadar kavgacı değildi. Sadece Arda onu çileden çıkardığında onunla kavga ederek hak ettiği cevabını veriyordu.

Zilin çalmasına iki üç dakika kaldığında herkes yavaş yavaş sınıfa gelmişlerdi. Savaş benim onun yerinde oturduğumu gördüğünde kaşlarını çatsa da gelip bir şey söylemedi ve Duygu'nun yanına oturdu. Belki de bir şey söyleyememesinin nedeni Buse'nin ona attığı öldürücü bakışlardı.

Ders başladığında Buse yine resim defterini çıkarıp içine bir şeyler karalamaya başladığında göz ucuyla ne çizdiğine bakmak istediğimde hemen defteri kapattı. Homurdanarak arkaya döndüm ve İrem'le konuşmaya başladım. Öğretmen elindeki kâğıtlarla ilgilendiğinden ders boş geçeceğe benziyordu.

''İrem kiminle mesajlaşıyorsun?'' diye sordum İrem'e bakarak ''Yoksa sende Nur gibi sevgilini bizden saklayacak mısın?''

''Bende bu konu ne zaman bana dokunacak diye düşünüyordum.'' dedi Nur gözlerini devirerek.

''Haksız mıyım yahu?'' İrem'e sorduğum soru üzerine İrem biraz düşündükten sonra sessiz kalmayı tercih etti.

''Kim olduğunu bilmiyorum sadece konuşuyoruz şimdilik.'' dedi İrem düşünceli bir şekilde.

''Nasıl bilmiyorsun?'' diye sordum kaşlarımı çatarak.

''Bu sitede herkes takma adlar kullanıyor yani gerçek ismimizi kullanmıyoruz. Bu yüzden kim olduğunu bilmiyorum ve o da benim kim olduğumu bilmiyor.'' dediğinde hayretle İrem'e bakıyordum.

''Çok saçma eğer merak ediyorsan neden ismini sormuyorsun?'' dedi Nur İrem'e bakarak.

''Çünkü böylesi daha iyi insanları tanıdıkça gerçek yüzlerini de görüyorsun. Onu iyi biri olarak hatırlamak istiyorum.''

''Kaç aydır konuşuyorsunuz? Ve sana hiç kim olduğunu sordu mu?''

''Neredeyse sekiz ay olacak. Evet bir keresinde sormuştu ama ben ona bunu benden bir daha sorarsa onunla bir daha asla konuşmayacağımı söyledim ve o da üstelemeyip konuyu değiştirdi.''

Tamam anlamında kafamı aşağı yukarı sallayıp önüme döndüm. Her insanın farklı düşünce tarzları vardı. İrem'de böyle düşünüyordu demek ki. Ders bittiğinde neşeyle oturduğum sıradan kalkıp montumu ve şapkamı giyip kızları bekledim. Nedense her zaman dersten çıkınca ilk ben hazır oluyordum. Sonunda hepsi toparlandıklarında bizim eve gitmek için yola koyulduk.

''Anne biz geldik!'' diye bağırdım içeri girdiğimizde.

''Ne diye bağırıyorsun kızım sağır mı edeceksin bizi.'' dedi annem mutfaktan bağırarak.

Çantalarımızı ve ayakkabılarımızı kapının önündeki dolaba yerleştirdikten sonra mutfağa geçtik. Mutfağımız birazcık küçük olduğundan Nur ve Buse içeri giremediler.

''Demet teyzem nasılsın.'' dedi Zeynep anneme sarılıp yanaklarından öperek.

''İyiyim canım kızım siz nasılsınız.'' dedi annem Zeynep'e sıkıca sarılarak.

Kızlar sırayla annemi öptüklerinde gözlerimi kısarak onlara baktım.

''Kıskandın mı kızım sen bizi.'' dedi annem kahkaha atarak.

''Tabii ki kıskandım bana niye öyle sarılmıyorsun?'' dedim kollarımı göğsümde birleştirerek.

''Sus kız ayıp ayıp!'' dedi annem beni azarlayarak.

''Şaka yaptım yahu niye hemen azarlıyorsun beni.''

Benim odama çıktığımızda kendimi yatağa atıp tavanı izlemeye başladım. Zeynep ve Buse'de yanıma yattığında Cansu ve Nur yerde bağdaş kurdular Duygu'ysa çalışma masasının yanındaki sandalyede oturdu. On dakika kadar sessizce oturduktan sonra sıkıntıdan patlayacaktım neredeyse.

"Kızlar, ben çok sıkıldım." dedim yatakta oturur pozisyonu alıp kızlara bakarak.

"Ben de sıkıldım. Zaten yarın fazla dersimiz yok. Yeni bir kafe açılmış dün Nur söyledi oraya mı gitsek acaba?" dedi Zeynep bize bakarak.

"Ben mi söyledim?" dedi Nur kafasını telefonundan kaldırarak biraz düşündükten sonra "Yağmur kafeyi mi diyorsun? Ah evet çok güzel bir yermiş bana da İrem söyledi." dedi gülümseyerek.

"O zaman gidelim, zaten bir planımız da yoktu." dedi Duygu gülümseyerek.

"O zaman, kalkın hazırlanalım. Bu gece çok eğleneceğiz." dedim kahkaha atarak ve yataktan kalkıp gardırobun önünde durdum.

Gardırobu açtığımda sıkıntıyla nefesimi dışarı üfledim. İşte yine en zorlandığım kısma geldik. Elbise seçmek konusunda hep çok kararsız bir insan olmuşumdur. Kızlarda gardırobun önüne geçtiklerine hazırlanmaya başladık. İki saat sonra, hepimiz hazırlanmayı bitirmiştik.

Zeynep uzun siyah bir elbise giydi. Elbisenin sadece çok az sırt ve göğüs dekoltesi vardı. Siyah topuklu ayakkabı giyip, saçlarını atkuyruğu yaptı. Zeynep'e saçını toplamak çok yakışıyordu. Makyaj olarak sadece göz kalemi ve parlatıcı kullanmayı tercih etti.

Buse kot pantolon üzerine de, kırık beyaz bluz giydi. Zaten elbise giyse, kesin kalpten giderdim. Buse elbise giymekten hep nefret etmiştir. Ayakkabı olarak siyah spor ayakkabılarını giydi. Makyaj olarak rimel ve parlatıcı kullandıktan sonra saçlarını dağınık balıksırtı ördü.

Duygu pembe tulum altına topuklu ayakkabılarını giydi. Saçlarına fön çektikten sonra, açık bıraktı. Makyaj olarak açık kahverengi göz makyajı yaptı. Duygu ve pembe renge olan aşkı der susarım.

Cansu kırmızı mini etek onun üstüne de, siyah kısa kollu gömlek giydi. Saçlarını da dağınık topuz yaptı. O da Buse gibi spor ayakkabı giymeyi tercih etti.

Nur beyaz dizinin altında biten sırt dekolteli bir elbise altına siyah topuklu ayakkabılarını giydi. Saçını dalgalandırdıktan sonra, hafif bir makyaj yaptı.

Bense koyu lacivert bir elbise giyip altına topuklu ayakkabılarımı giydim. Saçlarımı hafif dalgalandırıp, hafif de bir makyaj yaptım.

Artık iki yıldır hep bir birimizin evine misafir olarak gittiğimizden ve orada kaldığımızda hepimizin gardıroplarında bir birimize ait elbiseler vardı. Bunun nedeni gezmeyi çok sevmemizdi.

"Artık gidebiliriz sanırım." dedim kızlara bakarak. Zeynep evet anlamında kafasını aşağı yukarı salladığında üzerime montumu giyip pencereden dışarı baktım.

Taksiyi yarım saat önce aradığımızdan, geldiğini görünce hemen dışarı çıktık. Taksiye bindikten sonra, Nur kafenin yerini tarif etti.

Yarım saat sonra, kafenin önüne gelmiştik. Taksinin parasını kendi aramızda bölüp ödedikten sonra taksiden indik. Kafeden içeri girdiğimizde içeride bir sürü insan vardı. Bizde oturmak için bir yer aramaya başladık. Köşede boş bir masa bulduğumuzda hemen oraya kurulduk.

Yağmur kafe iki katlı ve geniş bir mekândı. İçerisin de, her tarafta siyah ve kırmızı dekorasyonlar kullanılmıştı. Bu oldukça güzel ve farklıydı. Fazla dikkatli bakınca göz yorsa da yine de güzel bir görüntüsü vardı.

"Kuzum nasıl beğendiniz mi burayı?" diye sordu Cansu bize bakarak.

"Evet, çok güzel bir yermiş gerçekten," dedi Zeynep etrafa bakarak "Oha yani garsonları da yakışıklıymış." dedi kıkırdayarak.

"Bence de." dedi Nur bize doğru gelen garsona bakarak. Kız resmen çocuğa yiyecekmiş gibi bakıyordu!

"Ne alırdınız hanımlar?" diye sordu garson bize bakıp gülümseyerek.

"Üç tane meyveli, üç tane de çikolatalı pasta." dedi Nur bizim yerimize. Zaten ne sevdiğimizi bildiği için siparişleri çoğu zaman o verirdi.

"Peki, içecek olarak ne alırsınız?"

"Altı portakal suyu lütfen." dedi Nur gülümseyerek. Nur gülümsediğinde mavi gözlerinin içi parlıyordu resmen. O kadar içten gülümsüyordu ki yanağındaki gamzeleri belli oluyordu. Nur'un da saçları tıpkı Cansu'nun saçları gibi sarı renkti.

"Nur istersen çocuğa sizi de sipariş verebilir miyim? diye sor." dedi Buse gözlerini devirerek.

"Ay keşke daha önce söyleseydin." dedi Nur dudaklarını büzerek.

Garson siparişleri getirdikten sonra, sohbet ederek pastalarımızı yedik.

"Ben pazartesi olacak sınavda kopya çekeceğim." dedim sanki devlet sırrı veriyormuş gibi kısık bir sesle.

"Geri zekâlı nah kopya çekersin. Git biraz ders çalış!" dedi Cansu kolumu cimcikleyerek.

"Ah kolum." diye inledim kolumu tutarak. Bana ne ya! Ben ders çalışmak istemiyorum ki.

"O gelen Cem değil mi?" dedi Zeynep kapıyı işaret ederek.

Hemen arkamı döndüğümde kapıya baktım Cem yanında bir kızla içeri girdi ve bizden iki masa arkada oturdular. Bizi görmemişti, çok şükür. Kaşlarımı çatarak önüme döndüm ve meyve suyumdan bir yudum aldım. Ne diye buraya gelmişlerdi ki?

"Evet, Cem yanındaki kızda sevgilisi Merve." dedi Buse sanki gizli istihbarat veriyormuşçasına.

"Sen nerden biliyorsun?" diye sordu Duygu Buse'ye bakarak.

"Sence nerden bile bilirim? İrem söylemişti dört beş aydır sevgililer." dedi Buse gözlerini devirerek.

"Kızlar, benim bir fikrim var." dedi Zeynep şeytani gülümsemesiyle.

"Neymiş bu fikir?" diye sordum çatmış olduğum kaşlarımı biraz daha çatarak. Kesin yine başımızı belaya sokacak. YİNE!

"Lütfen yine başımızı belaya sokacak bir şeyler olmasın." dedi Duygu suratını asarak.

"Olan zaten hep bana oluyor." dedim gözlerimi devirerek.

Zeynep planını anlattığında dehşetle gözlerimi iri iri açarak kafamı iki yana salladım.

"Mümkün değil! Cem beni kesin öldürür. Bunu asla yapamam. Ölmek için çok gencim ben." diye homurdandım. Hep de beni tehlikeye atıyorlar ya! Ben böyle olacağını zaten biliyordum.

"Hadi ama Aslı, çok eğleneceğiz." dedi Buse bana bakıp sırıtarak.

"Ya ne demezsin. Siz çok eğlenirsiniz Cem beni boğarken." dedim dişlerimin arasında.

"Of Aslı, bir kere de itiraz etmesen." dedi Nur bana bakarak.

"Başka şansım var mı ki?" diye sordum kaşlarımı çatarak "Tamam yapacağım ama eğer ölürsem sakın mezarıma gelmeyin!" diye çıkıştım. Zaten ne kadar itiraz etsem de yine de bunu bana yaptıracaklardı. Asla vazgeçmeyeceklerini biliyordum.

"Ay çok heyecanlı!" dedi Nur ellerini bir birine çırparak.

Zeynep ayağa kalktığında onlarda hemen masadan kalktılar ve Cem'in yanına gittiler. Cem onları ilk gördüğünde şaşkınlıkla gözlerini kırpıştırdı tabi bizi burada görmeyi beklemiyordu. Ona bir şeyler söylediklerinde Cem tamam anlamında kafasını aşağı yukarı salladı ve ayağa kalktığında dışarı çıktılar. Acaba onu ikna edip dışarı çıkarmayı nasıl başardılar? Şimdi sıra bende diye geçirdim içimden. Why me? Kesin Cem beni öldürecek.

Masadan kalktım ve Cem'in masasının önüne geldim. Adının Merve olduğunu öğrendiğim kız, beni fark edince;

"Buyurun, bir şey mi gerekiyordu?" diye sordu bana bakarak.

Kız çok güzel bir kızdı. Beline kadar uzanan sarı saçları ve mavi gözleriyle yabancılara benziyordu. Fiziğini hiç söylemiyorum bile. Sanırım kızın güzelliğini birazcık kıskanmış olabilirim.

Hemen sesimi incelttim ve Merve'ye bakarak "Sen de kimsin?" diye sordum.

"Anlamadım?" dedi hafifçe kaşlarını çatarak.

"Cem'in yanında ne arıyorsun!" dedim bir anda sesimi sertleştirerek.

Bir an afallasa da "Ben onun sevgilisiyim asıl sen kimsin?" diye sordu hemen kendisini toparlayarak. Kafasının karıştığı belliydi.

Biraz daha inandırıcı olması için hemen yalandan ağlamaya başladım. Gerçekten oscarlık performans benimki de.

"Sen iyi misin?" diye sordu endişeyle omuzuma dokunarak. Aslında iyi kızmış yazık olacak.

"Ben kim miyim? Ben Aslı Cem'in nişanlısıyım hem de, iki aylık hamileyim. Sen nasıl benim nişanlımla görüşürsün?" dedim ağlayarak.

Ne? Ben az önce hamile miyim demiştim yuh yani Aslı yuh. Sanırım kendimi bu role fazla kaptırdım ve biraz fazla abartıya kaçtım. Nişanlı kısmı tamam da hamileyim nereden çıktı yahu.

"Ne?" diye bağırdı Merve cılızlaşmış sesiyle "Ben Cem'le beş aydır sevgiliyim bu nasıl olabilir?" diye sordu dehşetle irileşmiş gözleriyle.

Balık oltaya düştü. Bu kız da, benden daha safmış. Şimdi yüzüğün nerede diye sorarsa bu kız ne söyleyeceğim? Hemen sol elimi sağ elimin içine aldım.

''Asıl bunu benim sana sormam gerek nişanlı biriyle görüşmeye utanmıyor musun?''

''B-ben bilmiyordum eğer bilsem o pislikle görüşür müydüm hiç! Sen hamileyken o başka kızları kandırıyor demek!'' dedi ağlamamak için kendisini zorladığı belli oluyordu. Aslında bu yaptığım şey için birazcık pişman olmuştum çünkü burada bu kızın bir suçu yoktu ve çok üzüldüğü belli oluyordu.

Tam Merve'ye bunların sadece bir oyun olduğunu söyleyecekken Cem kapıdan içeri girdi. Beni Merve'nin yanında görünce hemen yanımıza geldi ve önümde durdu.

Yutkunarak ona baktığımda "Aslı sen burada Merve'nin yanında ne yapıyorsun?" diye sordu kaşlarını çatarak.

"Aslı ya Aslı!" diye bağırdı Merve ve Cem'e tokat attığında gözlerim yuvalarından çıkarcasına sonuna kadar açıldı ve elimle ağzımı kapattım. Lanet olsun kızlar neden hâlâ gelmemişlerdi ki!

''Sen tam bir pisliksin senden nefret ediyorum sakın bir daha karşıma çıkayım deme!'' diye bağırdı Merve ağlayarak ve koşarak dışarı çıktı.

Ama Cem arkasından gitmedi. Sadece olduğu yerde durmuş dikkatle bana bakıyordu. Bu sefer kesin bittim ben. İnsan bir sevgilisinin peşinden gider, öküz işte. Kız ağlayarak dışarı çıkıyor bunun umurunda bile değil.

"Bana düşündüğüm şeyi, yapmadığını söyle." dedi her zamankinden daha sakin bir şekilde. Çok fazla sakindi ve bu beni korkutuyordu.

"Sen ne düşünüyorsun ki?" dedim yapmacık bir gülümsemeyle ve geriye doğru birkaç adım attım.

"Bence sen benim ne düşündüğümü çok iyi biliyorsun." dedi tehditkâr bir tavırla gözlerini kısarak.

''Nereden bilebilirim ki müneccim miyim ben ya?'' dedim gözlerimi devirerek. Sonra içinde olduğum durum aklıma gelince hemen kendimi toparladım az kalsın Cem'le dalga geçecektim.

''Aslı!'' diye tısladı Cem dişlerinin arasında.

Şimdi ayvayı yedin Aslı, diye geçirdim içimden, keşke bu planı kabul etmeden başıma gelecekleri biraz daha düşünseymişim.

---------------------------------------------------------

-Bölüm hakkında düşünceleriniz neler?

-Sizce Cem bu durum da, ne yapacak?

- Lütfen yorum yapmayı unutmayın :))))

Continue Reading

You'll Also Like

42.5K 1.6K 28
bu sefer karışan bebekler bir değil ikiyse ikizler doğum da karıştıysa ? merak ediyorsan ikizlerin eğlenceli mizah dolu maceralarını okumak istiyor...
1.2M 56.9K 53
Numara sallayıp, komutana denk getirmek mi? 07.12.2022 #beyza etiketinde 1.sıra 29.06.2023 #avukat etiketinde 1.sıra 18.01.2023 #hakim etiketinde 1...
7.9K 1K 22
Seyran'ın okulundaki mezuniyetin son dakikalarında şişe çevirmece oynanmaya karar verilir. Sıra Seyran'a gelince cesareti seçer ve bilmediği bir numa...
467K 21K 38
Ne demiş atalarımız "En büyük aşklar nefretle başlar." Nefretten doğan aşkı okumaya hazır mısınız? @bora_atalarr: beni dikizlemeyi kes @selinnozgur:...