Yanlış °BxB°

By freakoffriday

165K 15.7K 2.2K

Altay yanlış bir numaraya mesaj atmıştı, bu kadar doğru hissettireceğini bilmeden. Hikaye argo, cinsellik, şi... More

bir
iki
üç
dört
beş
altı
yedi
sekiz
dokuz
on
on bir
on iki
on üç
on dört
on beş
on altı
on yedi
on sekiz
on dokuz
yirmi
yirmi bir
yirmi iki
yirmi üç
yirmi dört
yirmi beş
yirmi altı
yirmi yedi
yirmi sekiz
otuz
otuz bir
otuz iki
otuz üç
otuz dört
otuz beş
otuz altı
otuz yedi
otuz sekiz
otuz dokuz
kırk
kırk bir
kırk iki
kırk üç
kırk dört
kırk beş
kırk altı
kırk yedi
kırk sekiz
kırk dokuz
elli
elli bir
elli iki
elli üç
elli dört
elli beş
elli altı
elli yedi
elli sekiz
elli dokuz
altmış

yirmi dokuz

2.9K 315 149
By freakoffriday

" Altay öğrendi. "

Masanın üzerindeki bezle eline bulaşan motor yağını temizlerken konuştu Yıldırım.

" Neyi öğrendi?" Arabanın motoruyla uğraşan Yılmaz, kardeşine bakmadan sormuştu soruyu. Yıldırım'dan bir ses çıkmadı. Şu an atölyede sadece ikisi vardı ama gelen giden olabilirdi. Bazı kelimeleri kullanmak istemiyordu.

Yıldırım'dan ses çıkmayınca uğraştığı motordan başını kaldırıp, ona baktı Yılmaz. " Nasıl öğrendi lan?"

" Ağzımdan kaçtı. " Omuz silkerek konuştuktan sonra Yıldırım elindeki bezi bıraktı ve oradaki su şişesini alıp, içmeye başladı.

Yılmaz alaylı bir gülümsemeyle tek kaşını kaldırdı. " Sen ağzından kaçırcan böyle bişiyi? Güldürme lan. " Eline aldığı anahtarla vidaları sıktı ve doğruldu. Kardeşinin böyle bir şeyi rastgele birine söylemeyeceğinden adı kadar emindi.

Yıldırım bu sırada oradaki mutfağa ilerlemiş, ocaktaki çaydanlığın altına su koymuş, altını açmıştı. Yılmaz'da olabildiğince temizlendikten sonra onun yanına geçmişti.

Onların bakması gerekmiyordu tamir işlerine aslında, yeterince usta vardı. Sadece atölyenin diğer -masa başı- işleriyle ilgilenmeleri gerekiyordu. Ama iki kardeş de babaları gibi araba tutkunu olduğundan burada olup,  arabalarla uğraşmadan duramıyorlardı.

" Öğrendiğimden beri bekarsın ille birini istersin de tosunum, harbi Altay mı be? " Yılmaz'ın yüzünde küçümseyici bir ifade mevcuttu. Ha bu Altay'ı aşağı gördüğünden değildi, sadece Yıldırım'la ikisinin karakter bakımından fazla alakasız olduğunu düşünüyordu.

Yıldırım çaydanlığın üst kısmına üç kaşık çay koyduktan sonra ağabeyine baktı. Tek kaşı kalkmış, istemsizce hesap sorar gibi bir hava çökmüştü üzerine. Neyi vardı Altay'ın?

" Neyi varmış onun da, bakıyon böyle abi?"

Yılmaz, kardeşinden görmeyi beklemediği tavırla keyiflenmişti. Fazla duygu belirtmeyen insanların en ufak farklı tavrı için bazen şaklabanlık yapmayı bile göze alırdınız. Bir şeylerin o kişi için olumlu bir şekilde değiştiğini, farklı duygular hissedebileceğini fark etmeniz yeterdi bunu yapmak için.

Yılmaz'da kardeşi için tam olarak böyle düşünüyordu. Babasının durmadan övdüğü evladı her zaman Yılmaz olmuştu. Başlarda bu durum onun hoşuna gitse de, konu kardeşinin ezilen taraf olduğunu anlamasıyla tersine dönmüştü. Yılmaz en iyi olmaktan nefret eder olmuştu. Çünkü aslında babasına göre en iyi olmak, onun istediği gibi biri olmaktı.

Yıldırım'ın neyi eksikti peki? Bunu sorguluyordu Yılmaz. Çünkü ona göre Yıldırım bu dünyadaki sayılı iyi kalpli insanlardan biriydi. Yönelimi bu kadar mı etkiliyordu karakterini? Bu kadar mı önüne geçiyordu onun kalbinin? Kime neydi?

Yıldırım bilmese de babası onun hakkında bir çok şeyin farkındaydı, aralarında ki mesafe bu yüzden hiç değişmiyordu.

Yıldırım pek anlam veremiyordu bu mesafeye ama yine de babasının gözünden tamamen çıkmamak adına onun istediği gibi biri olmaya çalışıyordu. Ama asla olamayacaktı, olmamalıydı da.

" Altay'ı mı savunuyon lan göt? " Hınzır bir gülümseme yerleşti yüzüne Yılmaz'ın. Yıldırım'ın ondan başka biriyle uzun süreli sohbet edebilmiş olması bile mucize sayılabilirdi.

Yıldırım iki çay bardağı alıp oradaki küçük masaya bırakırken ağabeyine yan bir bakış attı. " Ne varmış savunuyosam?"

Yılmaz gülmemek için kendini tutarken parmaklarını kardeşinin saçlarının arasına daldırıp, karıştırdı onları. Arkadaşını savunan küçük çocuklar gibi görünmüştü gözüne birden. " Sana göre fazla salak sanki o be?"

Birden beklenmedik bir ses yankılandı atölyede:

" Salak sensin göt! Pezevenk! Böyle mi konuşuyon arkamdan?!" 

Yılmaz yerinde zıplarken Yıldırım kaynayan suya yöneldi. O da irkilmişti ancak bazı düşünceler ürkmesinin önüne geçmişti. Umarım onu savunduğumu duymamıştır diye geçirdi içinden. Altay'ın diline düşerse, onun hiç susmayacağının farkındaydı çünkü. Çayı demledikten sonra altına su koyup, ocağı kıstı.

Yılmaz ise Altay'ı yakaladığı gibi ensesine bir tane patlatmıştı. " Sen nerden çıktın şerefsiz? utanmıyon mu gizli gizli gelmeye? Aklım götüme kaçtı piç!"

Altay alaylı bir ifadeyle ensesini okşadı. " Aklın mı vardı lan sanki. Al yenge gönderdi. " elindeki bez çantayı Yılmaz'a uzattı.

Yılmaz, Altay'a ters bir bakış atıp bir hışımla elindeki çantayı aldı. İçine baktıktan sonra gülümsemişti. " Canım karım, börek göndermiş. " Keyifli bir şekilde masanın yanındaki sandalyeye oturmuştu.

Bu sırada Altay, Yıldırım'a bakıyor, daha doğrusu süzüyordu. " Böyle kolsuz tişörtleri mahallede giyme bak, insanları aşık ediyon kendine yazık günah değil mi lan?"

Yıldırım omuz silkti. " Bana ne oğlum. Çay içiyon mu?" Diye konuştu ona bakmadan.

" Yıldom çay yapmış içmem mi ulan!" Yılmaz'ın karşındaki sandalyeye oturdu o da. Bacak bacak üstüne atıp, bir Yılmaz'a bir Yıldırım'da gezdirdi gözlerini.

" Lan Yılmaz, tüm karizmayı Yıldo almış sen götüm gibi kalmışın he." Yılmaz'ın sinir bozucu olarak tanımladığı sırıtmasıyla konuşmuştu Altay.

" Götün bu kadar güzel olsa sap kalmazdın böyle pezevenk." Diye cevap verdi Yılmaz ona.

Altay yalancı bir üzülmeyle alt dudağını sarkıtmıştı. " Hassas noktamdan vuruyon? Yakışıyor mu ulan? Kardeşim dedim ben sana hem. "

Yıldırım masaya bıraktığı çay bardaklarını tek tek doldurduktan sonra boş olan tek sandalyeye oturdu. Üçü de bir şeyler atıştırıp, çayını yudumlarken ara sıra mahalleden ve işten konuşuyorlardı. Nihayet yemek faslı sona geldiğinde masayı toparlayıp üçüncü çaylarını doldurmuşlardı.

" Amcamlar geliyormuş yarın, uğrucan mı eve?" Yılmaz kardeşine baktı.

Yıldırım ise onun sorusuyla kaşlarını indirip kaldırdı. " Gerek yok. "

" Bir hoş geldiniz dersin lan, yoksa buraya gelirler biliyon. Hatta birlikte deriz, ben de çok durmak istemiyom orda. "

" Yıldıray amca soğutmuş sizi evden he, ikinizde gitmemek için çabalıyonuz. " Ela gözlerini ikisinin üzerinde gezdirirken konuştu Altay.

Yıldırım, Altay'a baktı. Normalde biri babası için olumsuz bir şey söylese anında sustururdu onu. Ama şuan içinde pek de bir öfke uyanışı olduğu söylenemezdi. İçten içe farkındaydı Altay'ın söylediğinin doğru olduğunun.

" Benim evim var ondan. Karım, kızım beni özler sonuçta. " Yılmaz yaptığı açıklamayla, gitmek istemediğini daha çok belli etmişti sanki.

Aklına gelenle Yıldırım'a bulaşmak istedi Altay. " Seni de arabaların özlüyo he Yıldo?"

Yıldırım ufak bir tebessümle başını salladı." Öyle. " Dedi ve yerinden kalkıp, çay bardağını aldı. Biraz hava almak istemişti.

Altay'ın gözleri onun tebessümüne takıldı birkaç saniye, sonra ayağını masanın altından Yılmaz'ın sandalyesinin bacağına vurdu.

" Yakında kocam yaparsam şaşırma he, bak nasıl gülümsüyo bana. Karşı konulmaz bı çekiciliğim var diyodum siklemiyodunuz. " Yıldırım'ın duyamayacağı bir sesle konuşmuştu.

Yılmaz kaşlarını çattı. " Kaç senedir kimseyle olmamış senin gibi gevşek mi değiştirecek lan bunu? Bak kıçımla gülüyom. " Ufak bir kahkaha ile bitirmişti cümlesini.

Altay, " Farkında değilsin sanki sen de, bitiyor benim için diyom. Mesajları bi görsen. Yok sen bitanesin Altay, yerin ayrı. Mükemmelsin. " İyice havalara girmiş, göğsünü kabartmışyı konuşurken.

Yılmaz gülmeye devam etti. " He Gözde'de böyleydi, sonra eski sevgilisine döndü. Lan yoksa Nur'la mı barışacak Yıldırım? Sen hep yuva kuruyon ya.."

Altay duyduklarıyla tadı kaçmış, bunu belli etmemeye çalışarak çayını yudumlamıştı. Harbi öyle mi olacaktı diye düşünmeden edememişti. Söylediklerinde çok ciddi sayılmazdı ama bazen aklına geliyordu. Hiç sevilmeyecek miydi? Durmadan diğer insanların arasında bir köprü mü olacaktı acaba?

Yıldırım, yeni başlamış az az yağan yağmuru izliyordu. Damlaların yere düşmesiyle çıkardığı sesi her zaman huzur verici bulurdu. Yağmur hızlanmaya başlayınca içeriye yöneldi ağır adımlarla. Elindeki boş çay bardağını tezgaha bırakıp askıdan hırkalarından birini aldı. Daha çok en temizini seçmek için kısa bir çaba göstermişti.

Hırkayı Altay'ın omuzlarına bıraktı. " Hiç hava durumuna da baktığın yok senin he, kısa kollu çıkmışın bide. Soğuk oluyo burası bilmiyon mu?"

Yılmaz gördüğü harekete şaşırırken, Altay'da ondan farksız sayılırdı. Yıldırım ise pek anlam yüklemeden yapmıştı bunu. Odasının olduğu kısma ilerledi, biraz dinlenmek istiyordu.

O gözden ayrıldığı gibi Altay, Yılmaz'a bakarak eliyle kapak işareti yapmıştı.

" Noldu yarram?"

-

Djqkhzjwbxjjs Altay ya çok seviyom aptalı

İyi geceler ballar <33

Continue Reading

You'll Also Like

88.2K 4.8K 50
İki aydır flörtleştiği kızın erkek olduğunu öğrenen Utku konuşmayı kesmek yerine intikam almak için devam ettirmeye karar verirse ne olur? - Bölümler...
85.5K 5.5K 56
( ASKERİ KURGU ) BXB { TAMAMLANDI} ( Kenan ve Senar'ın hikayesi )
5.8K 1.7K 37
Arkadaşının kendisinden on yaş büyük abisine aşık olan Arın'ın hikayesi. Yarı texting Yarı düz yazı
56.8K 4.2K 28
Ablamın sevgilisine aşık olmak mı? Kesinlikle gelecek planlarımın arasında değildi. ... Eşcinsel içerik.. 24.09.2022 - 25.02.2023