Peyda

By everybodylies39

877K 61K 9.8K

Peyda, bir Gerçek Aile/Kaçırılmış Çocuk klasiğidir. "Şimdi, on yedi yıl sonra annem ve babam karşımda dikiliy... More

Peyda
Peyda 2
Peyda 3
Peyda 4
Peyda 5
Peyda 6
Peyda 7
Peyda 8
Peyda 9
Peyda 10
Peyda 11
Peyda 12
Peyda 13
Peyda 14
Peyda 15
Peyda 16
Peyda 18
Peyda 19
Peyda 20
Peyda 21
Peyda 22
Peyda 23
Peyda 24
Peyda 25
Peyda 26
Peyda 27
Peyda 28
Peyda 29
Peyda 30
Peyda 31
Peyda 32
Peyda 33
Peyda 34
Peyda 35
Peyda 36

Peyda 17

22.4K 1.7K 259
By everybodylies39

05.04.2024
On yedinci bölüme hoş geldiniz.
Keyifli okumalar:)

Bölüm şarkısı:
Gülden Karaböcek-Ben Olmalıydım
🎀

"Had Bildirme Görevi"

28 Ekim 2023
İstanbul, Türkiye

Çokça hayal kurardım.

Elimde hiçbir şey yokken bile hayal kurmaktan vazgeçmemiştim. Aynı şimdiki gibi.

O zamanlar kuruduğum hayallerden yalnızca bir tanesiydi, kalabalık bir sofrada ailemle oturmak. Şimdi ise bu hayalim gerçek oluyordu ama niye mutlu değildim.

Küçük Peyda'ya gidip ilerde böyle kalabalık bir sofrada olacağını söyleseydim asla bu kadar hüzünlü olacağını düşünmezdi ama öyleydim.

İçimde geçmek bilmeyen bir sıkıntı kalbime baskı uyguluyordu. Bu masada onlarla otururken ve de ebeveynlerimle hiç iyi bir başlangıç yapamamışken kendimi bir yük gibi hissetmekten alıkoyamıyordum.

Beni görmezden gelip yemek yemeleri bile dokunuyordu biraz.

Sadece arada bir Ceyda'nın bana attığı çekingen ve kaçamak bakışlarla burada olduğumu fark ediyordum. Kendimi kendim bile görmezden geliyordum.

"Abi bu akşam Civelek'e gidiyor muyuz?" Kağan'ın laf arasında söylediği şey ile dikkatimi Civelek kelimesi çekmişti. Büyük ihtimalle bir mekandan ya da yerden bahsediyorlardı ve bu Civelek bana hiç de yabancı gelmiyordu.

Daha önce büyük ihtimalle duymuştum ama nerede duyduğum hakkında hiçbir fikrim yoktu.

"Gidelim, benim de ne zamandır aklımdaydı," dedi Tarık sol tarafımdan ama sonra bir şey hatırlamış gibi bakışları Ceyda'ya döndü. "Ama bugün güzel kardeşime sözüm var, onunlayım akşam." Diyerek Ceyda'nın yanağından makas aldığında Ceyda'nın yüzünde sahici bir gülümseme oluştu. Ben ise kalbimde küçük bir sızı hissettim.

Ceyda'nın gülümsemesi solarken yine kaçak bakışları benim üzerime değmişti bir saniyeliğine. Tarık'ın sinirli bir nefes aldığını hissettiğimde bunu fark ettiğini anladım.

Ceyda benden çekindiği için tepkilerini saklıyordu ve bu abilerinin hoşuna gitmiyor gibiydi. Bunu yapması içimi soğutmadı, yüreğim yangın yeriydi.

"Tamam bu seferlik Ceyda'da gelsin, hem ne zamandır merak ediyordu orayı." Dedi Kağan, sözleriyle bile beni görmezden gelirken.

Bakışlarımı onlardan çekip başka yerlere bakarken dikkatimi kaşları çatılı bir şekilde çocuklarını izleyen Nazlı Hanım'a değdi. Sanki bir şeylerden rahatsız oluyormuş gibiydi.

"Abi Ceyda için teklikeli olmasın? Son olanları biliyoruz." Mert endişeli bir şekilde araya girmişti.

"Mert haklı, Zalim geri dönmüş. Tehlikeli olabilir." Zalim lafını duyar duymaz bakışlarım Alparslan'a döndü. Onun da bana baktığını gördüm. Demek ki bu lafları bana bakarak söylemişti. O nereden tanıyordu Zalim'i? Daha doğrusu onlar nereden tanıyorlardı onu?

"Geri gitmiş diyorlar, hem gelmişse ne olacak? Ceyda bizim yanımızda, kimse ona zarar veremez." Tarık'ın sözleri beynimde dolanırken ve diğerleri de onu onaylayıp dışarı çıkma planı yaparken gözlerim dolacak yer arıyordu sanki, başımı yere eğmiştim.

Ceyda bizim yanımızda, kimse ona zarar veremez.

Benim de yanımda beni koruyan abilerim olsaydı, işte o zaman ne Cihan Bey ne Nazlı Hanım ne de çocukları bana böyle davranabilirdi. Beni sahipsiz buldukları içindi bu yaptıkları. Sonuçta annem, babam, hatta beni düşünen tek bir insanoğlu dahi yoktu.

Eğer önümde de değil yanımda ya da arkamda biri olsaydı ben de bu kadar kırılgan olmazdım.

Ama yoktu.

Dokuz ay boyunca biriyle aynı karını paylaşmıştım, dokuz ay boyunca biri beni karnında taşımıştı, dokuz ay boyunca biri beni beklemişti ama ben yalnız doğmuştum, on yedi yıl yalnız yaşamıştım, yaşamaya devam ediyordum ve de yalnız ölecektim.

"Peyda'yı da götürün yanınızda, kaynaşmış olursunuz." Nazlı Hanım'ın masaya bomba gibi düşen sözleriyle beni görmezden gelenlerin bakışları birden bana dönmüştü. Nazlı Hanım'ın kaşları çatıktı, gözlerinde ise biraz hayal kırıklığı vardı sanki.

"Anne, biz kardeş kardeşe gideceğiz. Yabancılara yer yok." dedi Mert keskin sesiyle. Annesinin konuşmasının üzerine atlarcasına ve böyle bir ihtimali yok edercesine konuşmuştu. Evet belki çekilmez bir insandım, iyi biri de değildim sanırım ama bu kadar da dayanılmaz biri olduğumu düşünmüyordum. Olsam bile onlar beni tanımıyorlardı ki.

Tanıma girişiminde ve isteğinde de bulunmuyorlardı.

"Peyda da sizin kardeşiniz, yabancı değil." Cihan Bey karısının gözüne girmek istercesine konuşmuştu. Karısı burada diye böyle yaptığını anlamıştım ama yine de şaşırtmıştı.

"Hayır, baba. O bir yabancı. Daha dün bunu bize sen söylüyordun, ne değişti?" Tarık'ı babasına karşı yaptığı savunma ile öğrendiğim bilgiye şaşırmamıştım. Cihan Bey bu sefer de çocuklarını bana karşı kışkırtmaya çalışmıştı. Bu şaşırılacak bir durum değildi. Cihan Bey oğluna cevap vermedi, sadece yalandan ters ters bakmakla yetindi.

"Peyda da bizimle gelebilir," dedi Ceyda ama sonra bir bana baktı bir de ona şaşkınca bakan abilerine ve sözlerine devam etti. "Yani bence güzel olabilir yani, eğleniriz."

Kelimeleri o kadar öz güvensizdi ki bir an onu o ters bakışlı abilerinden kurtarmak istemiştim. Kendine güvenmeyen sözleri ancak birileri onun önüne geçip onun laflarını ve konuşma hakkını çaldığı için böyle olabilirdi. Ben de onun gibiydim, çok farklı dünyalarda büyüsek de birbirimize benziyorduk.

"Şey ben gelmem zaten, işim var." Dedim ve tedirginlikle masanın altında ellerimle oynamaya başladım. Korkunca cesur oluyordum, üzülünce içime atıyordum, mutlu olunca paylaşmıyordum ama kırılınca şimdi de olduğu gibi yerimde tökezliyordum. Laflarımı söyleyemiyor, kekeliyor ya da saçmalıyordum.

"Sana gelebilirsin diyen olmadı, Ceyda vicdan yaptı sadece." Mert'in dediğine göre Ceyda vicdan yapardı, aynı annesi gibi.

"Mert, düzgün konuş!" Nazlı Hanım bugün fazlasıyla sinirli duruyordu. Onu bu kadar sinirlendiren şeyi merak etmedim desem yalan olurdu.

"Her aynı şey anne, hep aynı sözler. O kadar umrunuzda değil ki ne dediğimiz, onu savunmak için tek söylediğiniz şey 'Düzgün konuş, o senin kardeşin...' falan filan." Derin bir nefes aldı Mert ve konuşmaya devam etti. "Siz de onu istemiyorsunuz, daha ne diye burada o zaman? Vicdanınız mı sızlıyor, gidecek yeri mi yok da eve alıyorsunuz?"

Vicdanınız mı sızlıyor, gidecek yeri mi yok da eve alıyorsunuz?

Bunca lafa tek kelime etmemiştim, kırılmış, üzülmüş ama belli etmemiştim. Hayatım yeterince kaymışken onları umursamamaya çalışmıştım ama bu kadarı fazlaydı.

Bu beni resmen aşağılamaktı ve de saygısızca davranmaktı.

Nazlı Hanım ve Cihan Bey sanırım oğullarına hak vermelerinden ötürü sessiz kalıyorlardı çünkü masada şu an yalnızca nefes sesleri duyuluyordu. Bir ara Alparslan'ın Mert'e olan sert bakışlarını görmüştüm ama bakışlar insana had bildirmiyordu.

Mert'e haddini bildirme görevi de bana düşmüştü anlaşılan.

Onların şimdi göreceği Peyda, daha önce gördükleri savunmasız kıza benzemezdi.

"Sana bu sözleri söyleme cürretini kim veriyor?" Bakışlarımdan ses tonuma kadar her şeyim değişmişti. Sakin sesimle konuşmamla anlamayan bakışları bana dönmüştü.

"Ne?"

"Sana diyorum, bu cürreti diyorum, kim veriyor?" Şaşkınlığı yüzünden okunuyordu. Genelde yaptığım gibi sessizce kenara çekilmemi ve kırgınlığımı içimde yaşamamı beklemesi normaldi ama şu an kırgınlıktan çok kızgınlık hissediyordum.

"Babandan mı alıyorsun cesaretini, annenden mi? Yoksa ikisi de değil mi, abilerinden mi alıyorsun?" Ne diyeceğini bilemez bir hâlde kalakalmış gibiydi.

"Onlarca söylediğinizi yuttum ama yeter, bana neden kötü davranıyorsunuz? Güven vermiyor olabilirim, ters bir hareketimi görmüş olabilirsiniz ya da benden haz etmemiş olabilirsin ama bunlar beni sahipsiz sanıp önüne geleni bana söyleyebileceğin anlamına gelmiyor." Çok ılımlı yaklaşmaya çalışıyordum.

"Bak, hayatınız değişmiş olabilir ama benimki kadar olamaz." Burun direğim sızlarken bir şeyleri anlatmazsam asla beni anlamayacaklarını ve merak etmeyeceklerini anladım.

"Bir hafta önce annemi kaybettim, bir babanın yokluğunu çekerken annemi de kaybettiğimde daha yasını tutamadan kendimi burada, sizin aranızda buldum." Derin bir nefes aldım, birazcık varsa vicdanına oynayacaktım. "Gidecek yerim olmadığı konusunda da haklısın. Annemin hastalığı dolayısıyla bir süre işe gidemedim, anneme baktım. Bu yüzden de işten atıldım, ardından da evden. Annem de öldükten sonra dedemin yanında kaldım ama o da gerçek ailemin siz olduğunu söyleyerek beni evden kovdu." Söylediklerinde yalan yoktu fakat eksik çok fazla vardı ama vicdansızlığımı konuşturacaktım bugün. Mert'in pişmanlıkla boynu büküldü. Demek ki gerçekten vicdanlarını annelerinden almışlardı.

Manipülatif kişiliğim zihnimi ele geçirmişti sanki. Ve ben onu durdurmaya çalışmıyordum. Çünkü bu sefer gerçekten de birilerinin had bildirmesi gerekiyordu.

Ve ben bugün ilk kez onlardan birinin boynunu yere eğdirdim, pişman ettim. Bunu nasıl yaptığım çok da önemli değildi.

Önemli olan bunun son olmayacağıydı.

🎀
Peyda 17. Bölümün sonu.

Bölümü beğendiniz mi?

Bölüm biraz gecikti çünkü ben birkaç akşamdır bayılır gibi aniden uyuyorum bu yüzden her şey aksadı biraz.

Ama iyi bir haberim var. Sınavlarım sonunda bitti. Artık bölümler daha düzenli bir şekilde gelebilir.

Peyda 100K okunmaya ulaşmış🎉 Okuyan herkese teşekkür ederim ♥️

⭐ Yıldızı parlatmayı, düşüncelerinizi paylaşmayı ve bölümlerden haberdar olmak için everybodylies39 beni takip etmeyi unutmayın lütfen:)

Bir sonraki bölümde görüşürüz <3

Hayırlı Ramazanlar 🤍

Continue Reading

You'll Also Like

701K 65.1K 40
taehyung hafıza kaybı yaşayan eşini tekrar hayata döndürebilecek miydi? text+düzyazı
146K 6K 33
Asker kızımız Ve Gerçek aile kurgusu Yıllar sonra ailesini bulan bi kız Kızımız başarılı bi asker geçmişte acı çekmiş bi asker Diğer tarafta üvey kar...
987K 33.6K 57
alev:OĞUZ BEN ASIK OLDUM!!! oğuz:YİNE KİME AMK????!! alev:acar'a oğuz: siktir!
292K 14K 46
Kızımız Ceren.Hepimiz gibi o da bir korecandı.Her şey Güney Kore'de kazandığı üniversite ile başladı.Bakalım kızımızın başına neler geldi ? -Çünkü se...