Algon

By defnetheshipper

52.4K 1.8K 4.7K

Kuruluş Osman - Alaeddin ve Gonca Alaeddin Gonca'nın ihanetini öğrendikten 3 yıl sonrası More

Bölüm 1
Bölüm 2
Bölüm 3
Bölüm 4
Bölüm 5
Bölüm 6
Bölüm 7
Bölüm 8
Bölüm 9
Bölüm 10
Bölüm 11
Bölüm 12
Bölüm 13
Bölüm 14
On Ay - Tek Bölümlük Hikaye
Bölüm 15
Bölüm 16
Bölüm 18
Yeni Hikaye Duyurusu
Bölüm 19
Nereye koyacağımı bilemediğim tek bölümlük bir şey
Nereye koyacağımı bilemediğim tek bölümlük bir şeyin ikinci bölümü

Bölüm 17

2.3K 97 243
By defnetheshipper

"Babam!"

Gonca hızla atından inip atıldı Yakup Bey'e. Dün sabahtan beri dolu gözlerinden yaşlar akmaya başlamıştı yine. Alaeddin ulağın sözlerini defalarca kıza hatırlatıp sakinleştirmeye çalışmıştı gülünü ama nafile.

"Gonca'm..."

Yakup Bey sıkı sıkı sardı kızını. Çok özlemişti gözbebeğini. Her ne kadar 'gayrı yuvasını kurdu, mutlu' diye avunsa da ayrılık çok zor gelmişti baba yüreğine.

"Ben sana iyi olduğumuzu haber versin deyü ulak yollamadım mı? Ne deyü düştün yollara güzel gözlüm?" dedi azıcık geri çekilip evladının yaşlı yanağını okşarken.

Gonca nazlı nazlı omuz silkti. Gözleriyle görmesi gerekti atasını, ağabeyini.

Atından inen Alaeddin yavaş adımlarla yaklaştı ikiliye.

"Kızını tanımaz mısın Yakup Bey? Heç laf söz dinler mi?" dedi alayla.

Gonca kaşlarını çatıp kocasına dönecekken merdivenlerden gülerek inen ağabeyinin seslenmesiyle vazgeçip ona doğru ilerledi hızla.

Kardeşler hasret giderirken, kayınpederinin elini öptü Alaeddin içten bir gülümsemeyle. Yakup Bey'in yüzünden de aynı samimiyet okunurdu, zaten Kayı'lardan ayrı tutardı hep Alaeddin'i. Tee ilk tanıştıkları zaman girmişti gözüne delikanlı.

Konuşa konuşa ilerlediler saraydaki ziyafete doğru, bayramın ilk günü akşam yemeğine yetişmişti ikili. Gonca her ne kadar ulağa inanmamakta inat etse de, baskın adamın anlattığı gibi hemen bastırılmış, pek hasara sebep olmamıştı. O yüzden de bayram kutlamaları hız kesmeden devam ederdi Kütahya'da.

Yakup Bey pek mutluydu kızına kavuştuğu için. Biriciğini yanı başına oturtmuş, bütün yemeği kızının tabağını doldurarak geçirmişti. Gonca da atasını özlemiş olacak ki, ne kadar doldurursa doldursun itiraz etmeden yemişti aşını.

Alaeddin Gonca'nın mutluluğuyla bile doymuştu sanki. Kızın ışıldayan yüzü ruhunun aşıydı, gülüşü önündeki ziyafetten bile daha iştah kabartıcı...

Uzun konuşmaların eşliğinde geçmişti akşam. Alaeddin heç yabancılık çekmemiş, hemen kaynaşmıştı Yakup Bey'in dostlarıyla. Zaten hepsi pek bir merak ederlerdi damadı. Gonca ellerinde büyümüştü, nasıl bir ere yar olduğu akıllarını kurcalardı kız gelin gittiğinden beri. Amma Alaeddin tatlı diliyle hemencecik yok etmişti herkesin endişelerini.

Sonunda ziyafet bitende odalarına çekilmişlerdi. İkisi de yol yorgunu amma epey keyifliydi.

Evli çifte ayrılan oda, Gonca'nın eski odasıydı. Gonca kapıdan girer girmez huzurla dolmuştu sanki. Pek bir şey kalmamıştı geriye, ya göçebe günlerinde kaybolmuş ya da Yenişehir'e gitmişti eşyaları amma yine de odanın kokusu bile içini ısıtırdı kızın.

Gonca tatlı bir gülüşle duvara yaslanmış odasına bakarken, Alaeddin de merakla inceledi etrafı. Sevdalandığı hatundan izler arardı gözleri amma kendi odası gibi kalabalık değildi burası.

Adamın hali hoşuna gitmişti kızın. Alaeddin'in odasına gizlice girdiği gün gelmişti hatırına. Tıpkı o günkü hevesli Gonca gibi, Alaeddin de kurcalamıyordu amma merak ettiği şeylere dokunmadan da geçemiyordu.

Bir süre izin verdi kocasının geçmişinden kalanları keşfetmesine. Alaeddin'in keskin gözleri heçbir detayı atlamazdı. Duvarlardaki izlere kadar ilgiyle dolaştı bakışları, Gazi kadarken ağabeyine fırlattığı gümüş çatalın yatağının başlığında açtığı oyukta gezdi parmakları. Kızın ufakken bindiği tahta atı hafifçe ittiğinde yüzüne çarpık bir gülüş yayıldı, kara gözleri Gonca'nınkilere kaydı.

İkisinin de aklı aynı hayallere yol alırken konuşmaları gerekmezdi anlaşmak için.

Yenişehir'e dönerken tahta atı da yanlarına almayı aklına yazdı Gonca. Kendisi pek binmemişti, ağabeyine özenip ille de 'gerçek ata binecem!' diye tutturmuştu daha boyu üzengiye bile yetişmezken amma belki evlatlarından birinin ilgisini çekerdi ileride.

Alaeddin az daha dolandı odada. Sonunda pencerenin önünde durduğunda, doğrulup kocasının yanına ilerledi Gonca. Dışarıyı izleyen sevdiğine sarıldı arkadan. Kolları adamın gövdesini sararken yanağını sırtına yasladı usulca.

"Ne ararsın, Medreseli?" dedi sanki oracıkta uyuyakalacakmış gibi mayışmış bir sesle.

Alaeddin huzurla derin bir nefes çekti içine. Karnında dinlenen güzel elleri yakalayıp bir bir öptü nazikçe.

"Seni ararım. Gördüğüm, işittiğim, dokunduğum her şeyde ben hep seni ararım."

Gonca yüzünde güller açarken ellerini Alaeddin'den kurtarıp adamın kolunun altından geçti hızla. Yüz yüze geldiklerinde kollarını adamın boynuna doladı parmak uçlarında hafifçe yükselerek. Derin derin baktı gözlerine, hasret kaldığı günlerin acısını çıkartmak istercesine.

Alaeddin'in heç itirazı yoktu kollarını hatununun beline dolarken. Gonca'nın gözlerindeki o ışık, gülüşünde açan o çiçekler tarifi imkansız bir mutlulukla dolduruyordu yüreğini, başı dönüyordu hatta, kendinden geçiyordu.

"YAPTIM!" diye bağırmak istiyordu surların tepesinden avazı çıktığınca. "Asla olamayacağımı sandığım o adam oldum! Ceylan gözlümün yüzünde gülleri ben açtırdım!"

Uzun bir sessizlik oldu ikili birbirinin gözlerinde kaybolurken. Sonunda Gonca başını Alaeddin'in boynuna gömdü yorulunca. Şehzade keyifle daha da çekti kızı kendine.

"Uykun mu geldi, Nazlı Hatun?"

Gonca başını salladı. Yolun yorgunluğu iyice çökmeye başlamıştı omuzlarına.

"Eyi, üzerimizi değiştirelim de uyuyalım o vakit." Aklına gelenle muzipçe gülümsedi adam. "Yardım edeyim mi? Ben yorgunken beni sen soymuştun."

Gonca aniden uyanmış gibi geri çekildi. Yanakları çoktan kızarmaya başlamıştı.

"Ne münasebet! Soymadım Alaeddin!"

Şehzade yalandan çattı kaşlarını.

"Soydun!" Uzanıp parmağını kızın kemerinin altına geçirdi ve aniden kendine doğru çekti. "Hemi o zaman evli bile değildik." diye hatırlattı fısıltıyla, gözleri kayarken karısının dudaklarına.

Gonca başka türlü olsa bu hamleyi asla geri çevirmezdi amma çok utanmıştı böyle deyince.

"Of Alaeddin!" dedi nefes nefese geri çekilirken. "Soymadım, zırhını çıkartmana yardım ettim alt tarafı!"

Yüzü kıpkırmızı bir halde odanın diğer ucundaki dolaba ilerledi kız.

"Eee, iyi işte, gel ben de elbiseni çıkartmana yardım edeyim!"

Adam gülerek arkasından seslense de peşine düşmedi.

"Çık Alaeddin, geceliğimi giyecem."

Derin bir nefes verdi şehzade iç geçirir gibi. Çıkmak istemiyordu. Gonca'sının ondan kaçmasından da başka odada uyumasından da nefret ediyordu.

Bir halt yiyip toydan sonra misafirler gidince başka odaya geçmişti. Aklı sıra Gonca'ya kibarlık ederdi amma bu işin bu kadar uzun süreceğini tahmin edememişti. Bütün Ramazan'ı Gonca bir işaret versin, onu odaya geri alsın diye bekleyerek geçirmişti de vicdansız hatunu oralı bile olmamıştı. Bilerek odalarına gitmemişti ay boyu, kızı daraltmak istemezdi. Yine de kasabın önünde dolanan kediler gibi her gece okumalarını bitişikteki çalışma odasında yapmış, hatta başlarda Gonca'nın dikkatini çekebilmek için sesli sesli okumuştu bilerek.

İstediğini elde etmiş, Gonca onu dinlemeye gelmişti amma 'Gel, gitme gayrı o odaya.' dememişti heç.

Alaeddin yavaş yavaş kızın inadıyla cenk edemeyeceğini anlamaya başlamıştı. İstediğini elde etmek istiyorsa açık açık söylemesi gerekecekti anlaşılan.

"Çıkmasam?" diye sordu o yüzden cesaretini toplayıp.

Gonca yine şaka mı eder diye dönüp baktı amma kocası epey ciddi dururdu.

Bir an afalladı, ne diyeceğini bilemedi kız. Bu akşam ne kaçmıştı bu adamın içine?

Karısının yüzündeki kararsızlığı görende hafifçe gülümsedi Alaeddin kıza, odadan çıkmaya yeltenmeden önce.

Birkaç adım atmıştı ki aniden konuşmaya başladı Gonca tiz bir sesle:

"Tamam amma arkanı dön. Git pencereden bak biraz daha."

Alaeddin hevesle salladı başını. Heç yoktan iyiydi. Ses etmeden pencerenin önüne geçti.

Gonca'nınsa kalbi yerinden çıkacaktı heyecandan. Gülce'nin çoktan yerleştirdiği dolabını açtı, geceliklerine bakınmaya başladı. Başta niyeti düz, kapalı bir şey giymekti amma Alaeddin'in hali kafasını karıştırmıştı. Süründüresi vardı aslında. Gerçi süründürürken kendi de sürünüyordu ya...

Sonunda 'Madem o bir adım attı, ben de atayım.' deyip beyaz ipek geceliğine uzandı.

Giyinirken gözü sürekli şehzadedeydi. Arkasını dönmediğinden emin olmak için sürekli denetliyordu adamı. Alaeddin'in gözüyse Gonca'nın penceredeki silik yansımasındaydı.

Giyindiğinde derin bir nefes aldı Gonca. Yine ilk gece olduğu gibi utancından ölüyordu. Bekledikçe daha fena olacağını fark edip, "Tamam, dönebilirsin." dedi hızla.

Heyecanla arkasını dönen şehzade donakaldı olduğu yerde.

Gonca bembeyaz, askılı bir gecelik giymişti. Güzel yüzü daha bir parlamıştı beyazları giyince, dudakları daha bir kırmızıydı sanki. Narin omuzlarının tek örtüsü, bukle bukle önüne dökülen saçlarıydı. Tül gibi ince gecelik öyle güzel sarıp sarmalamıştı ki hatununu, her nefesiyle beraber dalgalanırdı teninde.

Dili tutulmuştu.

Gonca da ne yapacağını bilememişti amma Aleaddin'in gözlerindeki ateşten korkar olmuştu bir süre sonra. Hızlı adımlarla yatağa girip örtüyü tepesine kadar çekti adama arkasını dönerken.

"Ben bakmıyorum, rahat rahat giyin." dedi nefes nefese, sanki sorun buymuş gibi.

Alaeddin derin derin soludu kendine gelebilmek için. Kaçmak istemişti, yine kendine hakim olamayacakmış gibi hissederdi amma bir yola girmişti ve bu sefer dönmeyecekti. O yüzden biraz sakinlediğinde dolaba gidip giysilerini buldu. Kendininkileri Gonca'nınkilerle yan yana görmek yüzünü güldürmüştü aniden.

Bu ziyareti iyi değerlendirecekti. Yenişehir'e döndüğünde ilk ettiği işin giysilerini kızınkilerin yanına taşımak olmasını istiyordu çünkü.

Yatağa geçtiğinde Gonca'dan hiç ses çıkmıyordu. Uyuduysa diye korktu Alaeddin amma üzerini örttüğünde "Allah rahatlık versin." dedi kız cılız bir sesle.

"Gonca?"

Gonca merakla döndü kocasına.

"Hı?"

Alaeddin kızın ceylan gözlerine dalıp gitti kısa bir an. Sanki aradığı cesareti orada bulmuş gibi konuşmaya başladı sonra:

"Ben gayrı hatunuma sarılıp uyumak isterim. Kokusuyla sarmalanarak uyanmak, uyandığımda ilk bu ceylan gözlere bakmak isterim." dedi uzanıp kızın gözünün kenarını okşayarak. "Tabii sen de istersen."

Gonca sanki aylardır omuzlarında taşıdığı yükü yere atmış gibi sıcacık bir rahatlamanın bedenine yayıldığını hissetti sevdiğinin sözleriyle. Yüzünde tatlı bir gülümsemeyle kaydı yatakta kocasına doğru.

Alaeddin hemen kolunu açıp sardı sevdiğini. Gonca'nın başı göğsünü bulduğunda titrek bir nefes verdi.

"Çok şükür." diye mırıldandı kızın başının tepesine uzun bir öpücük bıraktıktan sonra.

İkisinin de uykusu kaçmış, yorgunlukları unutulmuştu birden.

Gonca'nın işaret parmağı Alaeddin'in göğsünde gezinirken, Alaeddin de kızın kolunu okşuyordu. Aklına Saruhanlar'a giderken Gonca'nın omzunu tedavi edişi geldi. O gün elleri titreye titreye kanamasını durdurmaya çalıştığı tende telaşsızca dolanıyordu şimdi parmakları.

Huzur dolu sessizliklerini Gonca bozdu.

"Alaeddin?" dedi başını yasladığı yerden kaldırıp çenesini adamın göğsüne dayamadan önce.

"Söyle güzelim."

Şehzadenin boşta kalan eli Gonca'nın saçlarını taramaya başlamıştı yine usul usul.

"Ben atamla ağabeyimi bırakıp gidemem bu olanlardan sonra, gitsem içim içimi yer durur. Zaten yakında orduları toparlayıp saldırıya geçecez, o zamana kadar ben burada kalayım."

Alaeddin'in yüzü düşse de konu ailesi olunca kızın ne denli inat olduğunu bildiğinden diretmedi.

"Eyi o vakit." dedi hatununun ensesinden tutup kendine doğru çekerken. Gonca da diretmeden adamın boynuna sokuldu hemen. "Madem dönmem dersin, onca alpı burada bekletmenin alemi yoktur. Zaten apar topar gelmiştik, haber vereyim de yarın yola çıkmak için hazırlansınlar."

Gonca başını salladı sessizce. İstediğini elde etse de morali bozulmuştu. Burada kalmaya mecburdu, başka türlüsüne canı dayanmazdı amma tam da Alaeddin'le araları düzelirken ayrı kalmak pek zor olacaktı.

Kokusunu hatırına kazımaya çalışır gibi derin derin soludu adamın boynunda. Sonra dudakları kıskandı, birkaç küçük öpücük bıraktı dokunmak için yandığı tene. Her öpüşüyle yüzüne yayılan gülüş daha da büyüdü kızın. İlk defa öpüyordu Alaeddin'in boynunu, ilk defa böyle derinden içine çekmişti kokusunu.

Gonca kocasına sokulmuşken heç farkında değildi adamın nasıl kaskatı kesildiğinin, nefes alamadığının. Öpücükleri durmak bilmeyince "Gonca'm," dedi Alaeddin sıkılı dişlerinin arasından.

"Hı?" Kızın sesi dalgındı.

"Bitiremeyeceğin şeye başlama, gülüm."

Gonca duyduğunu idrak ettiğinde ne yapacağını bilemedi bir an.

Kızın şaşkın donakalışında nefesleri adamın tenine çarpardı daha da çileden çıkartmak istermiş gibi. Alaeddin dişlerini sıkıp geri çekilmesini bekledi sabırla.

Sonra tenine çarpan solukların yerini sıcak dudaklar aldı. Bu sefer teninden kopmadı, gezintiye çıkmış gibi boydan boya dolanmaya başladı.

Alaeddin'in görüşü bulandı nefesleri hırıltıya dönüşürken. Gonca'yı yana devirip de dudaklarına kapandığında ne yaptığının farkında bile değildi gayrı.

Gecenin kalanı boyunca da o pek meşhur aklı suspus olmuş, hem Alaeddin hem de Gonca yüreklerinin esiri olmuştu.

Continue Reading

You'll Also Like

Yükselen By Tuğçe

Historical Fiction

2.4K 228 14
Hırsla yanan bir kalbin, yükselme arzusuyla tutuşması koca bir imparatorluğun kaderini ne kadar değiştirebilir? Kang Yuming, Jesom kökenli genç bir k...
163K 10.9K 51
görmediğiniz bir şeye aşık olabilir misiniz? belki bir sese. saçmalama dediğinizi duyar gibiyim. inanın saçmalamıyorum ben oldum. hemde deliler gib...
Safderun | AlGon By zezuem

Historical Fiction

19.5K 834 17
Kuruluş Osman, AlGon çifti için yazılmış tek bölümlük hikayedir. •İstek sahneleri yorumlarda belirtebilirsiniz.
AŞIK CİNİM By Gece....

Historical Fiction

67.1K 2.8K 33
Nefret ettiği bir insanoğluna aşık olmuş bir cin aşık bir cini olan kız Peki sizce bu aşka ne olacak başlamadan bitecekmi yoksa büyük bir yasak a...