Bölüm 12

2.2K 91 445
                                    

Hellooo! 

Normalin neredeyse 2 katı uzunlukta bir  bölümle geldim, bool boool yorum bekliyorum <3

İyi okumalarr...

**********

Alaeddin'in odası epey uzaktı. Koridorlar boyu yürürken Gonca'yı saran buzdan duvarlar yavaş yavaş erimeye başlamış, Gonca'nın nefesleri hızlanmış, hareketleri huzursuzlaşmıştı. Sonunda odaya vardıklarında kız sesli sesli nefes alıp vermeye başlamıştı. Eli sürekli boynunu, kalbini ovardı gezinen bir ağrıyı yatıştırmaya çalışır gibi.

"Sssh," deyip kızın kolunu okşamaya başladı Alaeddin, kapıyı kapatıp kilitledikten sonra. Kızın güzel gözlerine bakmaya çalışırdı ama Gonca'nın bakışları kıpır kıpır dolaşırdı etrafı.

Alaeddin kısa bir an tereddüt etse de çekti güzel gözlüsünü göğsüne.

"Tamam, tamam, yok bir şey. Ben buradayım."

Sarılışı, kelimeleri beklediğinin tam tersi bir etki bırakmış, Gonca birden sarsılarak ağlamaya başlamıştı. Kolları sımsıkı sarmıştı Alaeddin'i. Parmakları, adamın zırhında tutunacak bir yer bulamamış, beline kayıyordu yavaş yavaş.

Alaeddin kahroluyordu kızın bu haline. Kendinden nefret ediyordu o herifi ormanda gebertmediği için, zindandaki alpları daha iyi seçmediği, daha çok uyarmadığı için, Gonca'yı gözünün önünden ayırdığı, gözleri yaşlı gitmesine izin verdiği için...

"Gonca'm, gel şöyle otur güzelim, gel."

Alaeddin yatağa yöneltti kollarında ağlayan kızı. Gonca oturur oturmaz da önce bir gaz lambası yaktı, ardından da hızla heybesine yöneldi. Aradığı şeyi bulması uzun sürmemişti. Tekrar yatağa yaklaşıp kızın önünde diz çöktü şehzade.

"Ağlama, güzel gözlüm." dedi, kızın içini parçalayan yaşlarını silerken çaresizce.

Gonca hala ağlamaya devam etse de biraz kendine gelmişti.

"Ne-neden böyle oldum an-anlamadım." diyebildi sonunda hıçkırıklarının arasında.

"Korktun elbet." Alaeddin'in sesi yumuşacıktı. Heybesinden çıkarttığı kavanozu açıp içindeki yağı kızın bileklerine sürmeye başladı nazikçe.

Birkaç derin nefes aldı Gonca.

"Alışkınım aslında..." diye mırıldandı, yaşları sessizce yağmaya başladığında.

Alaeddin bakakalmıştı Gonca'nın kederli yüzüne. 'Bana sessiz sessiz sokulma.' derken bu denli yerleşik bir korkudan bahsettiğini fark edememişti akılsız kafası.

Bir süre öylece kaldılar. Alaeddin kızın avuçlarını da kavanozdaki yağ ile ovmaya başladı. Gonca'yı sakinleştirmek için mi yapardı, yoksa duvarları yumruklamamak için Gonca'ya dokunmaya ihtiyacı olduğundan mı, belli değildi.

Kısa bir nefes çekti içine Gonca, kokuyu tanımaya çalışır gibi. Sonra sağ elini şehzadeden kurtarıp bileğini burnuna götürdü.

"Sen bana papatya yağı mı sürersin, Medreseli?" diye sordu inanamaz gibi.

Alaeddin kızın dikkatini dağıtabildiğine sevinmişti.

"Rahatlatır diye..." dedi içinden hiç gelmese de Gonca gülsün diye alık alık gülümserken.

Gonca kahkahalarla gülmeye başladı.

O kadar çok güldü ki, Alaeddin de gülmeye başladı bir yerden sonra.

"Sinirlerim bozuldu." Hala kısık kısık gülerdi Gonca. Kollarından aşağı ılık bir his yayılırdı, başı dönmeye başlamıştı.

"O belli zaten."

AlgonDonde viven las historias. Descúbrelo ahora