Ji Han bağırmamak için sesini tutmuştu ve ona sordu, " Neden buradasın? "
Zhao Jiangui'nin beyni biraz yavaş ilerliyordu, " Nerede? "
Ji Han biraz sinirlenmişti, " Burası benim odam! "
Zhao Jiangui "......"
Doğru, ah! Neden Sekt Liderinin odasında uyumuştu!
Geçen gece onlar beraber içki içmişlerdi, ondan sonra ne olmuştu?
Kapının dışında bir gürüldü duyuldu.
Xiao Lin konuşuyordu, " Wen Zhanglao(1), Hua Hufa, neden ikinizde buradasınız? "
Bir kadının nazik sesi geldi dışarıdan, " Bugün Jiazhou ile görüşecektim. Jiazhou şimdiye kadar halen kalkmadı mı? Kaçınılmaz olarak kalmayınca braz endişelendim.''
Xiao Lin konuştu, '' Hua hufa endişelenmene gerek yok muhtemelen Jiazhou kıyafetlerini giyiyordur. ''
Ji Han'ın ifadesi biraz kasvetliydi, beceriksizce yataktan kalkmak itiyordu, ama ipek kıyafetleri üzerinden kayıyordu, çok zayıftı ama belirgin kaslı üst vücudunu belli ediyordu.
Ji Han, "......"
Zhao Jiangui, "......"
....Onu başarılı bir şekilde baştan çıkar mışmıydı?
....
Kapının dışından yaşlı bir adamın öfkeli sesi geliyordu?
" Sadece birkaç günlüğüne Sekt Lideri oldu. Zaten bu mıymıntı! Aç kapıyı! Bu yaşlı adam eski sekt Lideri adına sana bir ders vermek istiyorum! "
Xiao Lin konuştu, " Wen Zhanglao! Heyecanlanmamalısın! "
Ji Han, yorganı alıp Zhao Jiangui'nin kafasını örtmek için elinden geleni yapıyordu.
Zhao Jiangui halen başarılı baştan çıkarıcılığının sarsıntısı dalmış durumdaydı. Ji Han'ın hareketleri tarafından şaşkına dönmüştü.
Ji Han, " Yüzünü göstermeye cesaret edersen! Seni boğarak öldürürüm. "
Zhao Jiangui, "......"
Wen Zhanglao zaten odanın kapısını açmaya zorluyordu.
Odanın dışında Xiao Lin, birkaç hizmetçinin garip bir şekilde kapının yanında durmaları için yönlendirdi. Wen Zhanglao agresif bir şekilde içeri girdi. Hua Hufa yan tarafta duruyordu ve görünüşe göre sahnenin tadını çıkarmak istiyordu.
Odanın içinde giysiler yere dağılmış durumdaydı. Ji Han'ın yorganı kısmen çıplak üstüyle kendini boğmak istiyormuş gibi görünüyordu,
Wen Zhanglao, "......"
~*~*~*~*~*~*
Ji Han bir an için cansızlaşmıştı, ama aniden vücuduna canlılık geri gelmişti.
Bekleyen Wen Zhanglao, Zhao Jiangui'nin ortaya çıktığını hiç görmemişti.O Şeytan Sekti'nin Lideriydi. Eğer Şeytan Sekti'nin Lideri bir erkekle yatarsa, ne olacak olursa olsun, ne olacaktı! Böyle düşünüyordu, Kalbinde kaçınılmaz olarak bir çözüm bulacağına dair bir güvene sahipti.
" Hepinizi içeri alan kim? " diye konuştu Ji Han soğukça.
" Toplantı salonuna kısa bir süre sonra geleceğim! "
~*~*~*~*~*~*
Xiao Lin yerdeki kıyafetlere baktı ve safça şöyle der, " Jiao...Jiazhou bunlar Zhao Daxia'nın kıyafetleri değil mi? " Ji Han, "......"
Wen Zhanglao şaşkınlıkla sordu, " Zhao Daxia? "
Hua Hufa da şok olmuştu, " Bir numaralı kılıç ustası Zhao Jiangui mi? "
Xiao Lin ciddi bir hata yaptığını farketmiş gibi geliyordu, yere diz çöktü ve bağırdı, " Bu ast ölmek istemiyor! Jiazhou, lütfen beni bağışla! "
Ji Han, "......"
Wen Zhanglao'nun yüzündeki ifadenin belirsiz mi yada açık mı olduğunu söylemek zordu. Ama sonunda güçlü bir şekilde kamburlaştı ve başını toplantı salonuna çevirdi.
Hua Hufa gülümseyerek bir süre yüzünü kapattı ve ağzını açıp, " Jiazhou bu ast ilk önce gidecek, evet önce gidecek toplantı salonuna, sen......üzerini giyin sonra gel. "
Ji Han, "......"
Adımlarını attı başını geriye çevirdi ve gülümseyerek cümlesini düzeltti, " Bence sen çok iyisin. "
Ji Han, "......"
~*~*~*~*~*~*
(1) Zhanglao daha yaşlı olduğu için, bağlam içinde sorun olmaması adına böyle bıraktım.