Peyda

By everybodylies39

879K 61.1K 9.8K

Peyda, bir Gerçek Aile/Kaçırılmış Çocuk klasiğidir. "Şimdi, on yedi yıl sonra annem ve babam karşımda dikiliy... More

Peyda
Peyda 2
Peyda 3
Peyda 4
Peyda 5
Peyda 6
Peyda 7
Peyda 8
Peyda 9
Peyda 10
Peyda 11
Peyda 13
Peyda 14
Peyda 15
Peyda 16
Peyda 17
Peyda 18
Peyda 19
Peyda 20
Peyda 21
Peyda 22
Peyda 23
Peyda 24
Peyda 25
Peyda 26
Peyda 27
Peyda 28
Peyda 29
Peyda 30
Peyda 31
Peyda 32
Peyda 33
Peyda 34
Peyda 35
Peyda 36

Peyda 12

25.2K 1.3K 89
By everybodylies39

23.03.2024
On ikinci bölümümüze hoş geldiniz.
Keyifli okumalar:)

Peyda iki bin okunmaya ulaşmış, okuyan herkese çok teşekkür ederim 🤍

Bölüm Şarkısı:
Melek Mosso-Keklik Gibi
🪢

"Hayal Kırıklığı"

25 Ekim 2023
İstanbul, Türkiye

Hayal kırıklığı insanı anca umut ettiği şeylerin ya da umut ettirilen şeylerin olmamasıyla bulurdu.

Peyda'nın umutları on yedi yıldır hayal kırıklığına dönüşüyordu. Peyda'nın hayalleri yıllardır kırılıyor, ve kimse de onarmaya çalışmıyordu.

Ama Peyda hayal kırıklığına uğrasa da ümit etmekten asla vazgeçmemişti.
Ve bundan pişman olduğu da olmuştu çoğu zaman.

Tam da şu an gibi. Peyda yine ümitlenmiş ve bir şeylerin olması için kendi kendine hayal kurmuştu fakat nafile bir çaba içerisinde olduğunu şu an şahit olduğu sahneden anlıyordu.

Cihan Bey ile Nazlı Hanım yıllar önce çöktükleri kaldırım gibi bu sefer de evlerinin, yuvalarının parkelerinde birbirlerine sarılırken onları uzaktan gören kişi hayalleri yıkılan Peyda'ydı.

Peyda, Can'ı uyutup aşağıda çıkacak kavgaya karşı daha da büyümesini istemediği için buraya gelmişti çünkü Nazlı Hanım'ın bir şeyler için savaşacağını düşünmüştü. Kocasının yaptıkladına gözünü kapatmayacağını düşünmüştü.

Yanıldığını sanıyordu şimdi. Fakat Nazlı Hanım susmamıştı böyle bir şeye, susamazdı da. O sadece kocasının gözlerini açmıştı. Nazlı Hanım kocasını her şeyden iyi tanıdığı için onun düşünmeden önyargılarıyla yaptığı şeylerden pişman olacağını biliyordu.

Sadece birilerinin kocasının gözünü açması gerekiyordu. Kocası çok güçlü ve sert görünen ama aslında çok masum olan bir adamdı. Nazlı, kocasını çok seviyordu ve onun böyle bir şeyi yapabileceğine ihtimal vermemişti başta. Fakat Peyda'nın kriz sayılabilecek bir atak geçirirkenki yüz ifadesiyle gerçeği hemen anlamıştı.

Peyda ise geçirdiği krizi unutmuş, Nazlı Hanım'ın üzerinde bıraktığı hayal kırıklığıyla salondan çıkıp iki gündür huzuru bir an olsun bulabildiği balkona gitmiş ve sabah çöktüğü yere geri çökmüştü.

"Sen iste yeter ki, ben seni gerekirse senden korurum da babana benzemene izin vermem, sevgilim." dedi Nazlı hüzünlü ifadesiyle. Bu konuşmanın hararetli geçeceğini düşünmüştü çünkü kocası Peyda'yı öğrendiğinden beridir çok fevri ve düşünmeden hareket ediyordu. Nazlı bir an için yaptıklarından pişman olmaması olasılığını düşünmüştü fakat bu resmen bir felaket senaryosuydu.

"Teşekkür ederim. Teşekkür ederim, sevgilim." Nazlı Hanım bu sözleri duyarken eşinin saçlarını okşuyordu.

Cihan Bey ise hissettiği merhamet duygusuyla birlikte sessizce oturuyor ve karısının saçlarını okşamasının keyfini sürüyordu.

〰️〰️〰️

"Ceyda, okul çıkışı dışarı çıkacağız. Gelecek misin?" Ceyda daldığı yerden arkadaşının sorusuyla çıktı. İrkilse de bunu arkadaşına belli etmeyerek kafasını iki yana salladı.

"Yok işim var benim sağ olun," dedi Ceyda bariz bir moral bozuntusuyla. Ardından onu birkaç adım uzakta bekleyen ikizini görünce ekledi. "Görüşürüz."

"Sen bilirsin, görüşürüz" İkisi de okul bahçesinde farklı yönlere giderken Ceyda, Mert'in yakın mesafede olmasından dolayı her şeyi duyduğunu biliyordu.

"Niye reddettin, normalde okul çıkışı gezmeyi seversin." Dedi Mert, o sırada Ceyda onun koluna girerek onları alacak arabaya doğru ikizini çekiştirmeye başlamıştı. Okuldan acilen uzaklaşmak istiyordu.

"Canım istemedi." Mert hayretle ikizine baktı. Ceyda'nın canı dışarıya çıkmak istemiyor muydu? İşte bu kıyamet alameti gibi bir şeydi. Belki de kıyamet...

O an Mert'in aklına dün ikizini ağlatan kız geldi. Kıyamet diye düşündü. O kız bu ailenin anca kıyameti olurdu.

"Ceyda bana doğruyu söyle, o kız sana bir şey dedi mi?" İki gündür aynı soruyu duyan Ceyda bıkkınlıkla ofladı ve Mert'in kolundan çıktı.

"Allah aşkına, bana ne diyebilir, Mert." Dedi Ceyda ters ters ikizine bakarken. "Saçmalamayı bırak artık."

Bu konu Ceyda'yı çok baymıştı. Sadece onları beraber gördüğü için Peyda'nın Ceyda'yı etkileyecek şeyler söylediğini düşünüyordu, Mert.

"O zaman neden ağlıyordun dün?" Mert bu sorunun cevabını en içten şekilde merak ediyordu. Acaba o kız ne dedi de kardeşimi ağlattı diye düşünmekten dün akşam neredeyse uykusuz kalıyordu.

"Ağlamıyordum, gözüme güneş girdiği için sulanmıştı."

"Sen gel bunları benim pabucuma anlat."

"Sus Mert, sus!" Dedi Ceyda göz devirerek.

"Sen söylemezsen ben de ondan öğrenirim." İlla inatlaşacaktı değil mi? İstediğini yapana kadar bırakmayacaktı. Ne olursa olsun o gün birbirlerini teselli ettiklerini öğrenmeden içi rahat etmeyecekti. Ceyda bunu adı kadar iyi biliyordu.

"Bak, sakın kızı boşu boşuna rahatsız etme!" Eğer Mert gidip Peyda'yı kendisi yüzünden zorlarsa ve rahatsız ederse Ceyda, vicdanı yüzünden Peyda'nın yüzüne dahi bakamazdı bir daha. Zaten içinde "Sen onun hayatını yaşıyorsun." diyen sesi görmezden gelmeye çalışıyordu, bir de başına Mert bela açmasındı.

Mert ofladı, Ceyda'nın iyi niyetli kalbini biliyordu. O; merhametliydi, vicdanlıydı, masumdu ve en kötüsü ise kandırmaya müsait bir yapısı olmasıydı.

Mert, Peyda'nın da Ceyda'yı kandırdığını düşünüyordu. Halbuki Peyda'nın hayatı alt üst olmuştu. Daha bir hafta önce annesini kaybetmiş, annesinin ölümünün haftası dolmadan ailesinin yanında bulmuştu kendisini. Bu gerçekleri hiçbiri bilmiyordu ama bu Peyda'nın bunları yaşamadığı anlamna gelmiyordu.

Ceyda bir köşede Peyda'yı ikizine karşı savunurken diğer bir köşede Peyda ise kendi içerisinde girdiği hesaplaşmayı kazanmamayı umuyordu. Her zaman her şeyin en kötüsünü düşünen bir yapısı vardı ve şimdi de o yanı devreye giriyordu.

Nazlı Hanım'ın yaşattığı hayal kırıklığının çabuk atlatmış, şimdi de kendini bu evdekilerden korumak için planlar yapıyordu. Önce Cihan Bey sonra Nazlı Hanım... İkisini de ilk gördüğü gün bir ümit sarmıştı içini fakat ikisi de Peyda'da sadece bir hayal kırıklığı bırakmıştı.

Peyda daha fazla hayal kırıklığı yaşamak istemiyordu bu yüzden de yalnız kaldığı şu dünyada kendini korumak için her şeyi yapmaya hazırdı şimdi.

Önceki adım, güçlü kalmaktı fakat Peyda şimdiden hissetmediği boğaz soğuğunu yemişti bile. Ve küçük küçük hapşırması gelecek hastalığın habercisiydi.

Peyda hapşırmalarının artacağını ve hasta olacağını akmaya başlayan burnundan anlamıştı. Hemen bulunduğu yerden ayağa kalktı ve ona verilen yatağa uzandığında üşüdüğünü yeni yeni fark ediyordu.

Sanırım Peyda'yı bir hastalık bekliyordu çünkü hastalık gelmeden yorgunluğu gelmişti.

Peyda fazlasıyla üşümeye dayanamadı ve adeta bayılırcasına bir uykuya kucak açtı.

〰️〰️〰️

Alparslan, babasının talimatıyla eve giren adamı bulmaya çalışıyordu.

Eline geçen kamera kayıtlarını izlemeye başlamıştı bile. Birden fazla açıdan olan kayıtları yarım saatten fazladır izliyordu. Şu ana kadar dikkat çeken tek bir olay bile yoktu.

Aslında bu kayıtları izlemesi ve bir şey olduğunda söylemesi için birine verebilirdi fakat Alparslan konu ailesi olduğunda en yakın dostuna bile güvenmezdi. Kendince haklı sebepleri de vardı üstelik.

Alparslan önünde içtiği bilmem kaçıncı kahvesinden bir yudum daha aldı. Gündüz kendini geceye bırakmış ve hava kararmıştı. Alparslan ise hâlâ kayıtları izliyordu. Kayıtları en ince ayrıntısına kadar incelerken üçüncü kayıtta fark ettiği hareketlilik ile kayıdı biraz büyüterek izlemeye başladı.

Üşüncü kayıt, ikizlerin ve Peyda'nın odasının açıldığı balkonu gösteriyordu. Balkon üç odayı kapsayacak şekilde uzun ve genişti. Peyda'nın kısmı dışındaki kısımlara yerleştirilmiş salıncak, çiçekler ve sandalyeler çok güzel duruyordu.
Boğaz manzarası sayesinde de çok güzel ve huzur verici bir yerdi. Alparslan da sık sık giderdi bu balkona.

Peyda göz yaşları içerisinde balkonun kenarına çöktüğünde Alparslan yerinde dikeldi ve kaydın sesini açtı.

Kayıtta bir süre sadece Peyda ağlıyordu. Alparslan onun neden ağladığını merak etti fakat onun daha da merak ettiği şey kendisinin niye üzüldüğüydü.

Varlığını yeni öğrendiği kardeşinin ağlaması onu üzmemeliydi. Ceyda ağlarken ne hissediyorsa aynısını Peyda'ya hissetmemeliydi.

Duyduğu ağıt sesiyle birlikte bakışları hızlıca ekrana dönmüştü. Peyda da sesi duyunca ayağa kalkmıştı, balkonun kenarına doğru yürürken kısa bir an aşağıya bakmıştı. Peyda'nın yüzü şaşkın bir ifadeye bürünürken annesi balkona gelmişti ve Peyda'nın kolunu tuttuğu gibi onu içeriye çekmişti.

Alparslan duyulan ağıt sesiyle ve Peyda'nın şaşkın yüzüyle birlikte kaydı biraz geriye sarmış ve bahçeyi gösteren açıya almıştı.

Kayıt devam ederken önce bir yüz gördü.

Sıfıra vurulmuş saçları, kesik dolu yüzü, korsan bandanasıyla kapatılmış kör gözü ve uzun boyu...

Bu adam; insanların adını dile getirmekten korktuğu, sokak başında onu görenin mahalle değiştirdiği, yürürken yürüdüğü yeri sallayan, vicdan kavramını öğrenmemiş, merhametin m sini bile barındırmayan bir zalim.

Zalim,

Cüneyt Zalim.

🪢
Peyda 12. Bölümün sonu.

Bölümü beğendiniz mi?

⭐ Yıldızı parlatmayı, düşüncelerinizi paylaşmayı ve bölümlerden haberdar olmak için everybodylies39 beni takip etmeyi unutmayın lütfen:)

Bir sonraki bölümde görüşürüz <3

Hayırlı Ramazanlar 🤍






Continue Reading

You'll Also Like

6.4K 272 42
İki hayat tek hikaye... Koruyanlar neden hep erkek olur? Bu sefer koruma bir KADIN(!) . . . Havucu bana uzattı. "İster misin?" Kafamı olumsuz anlamda...
25.5M 906K 78
♌ İNTİKAMDAN DOĞAN TUTKULU BİR AŞK ♌ Küçük yaşta anne ve babasının ölümüne şahit olan acımasız genç bir adam... Edim Demiray. Daha on sekizinde uyuş...
5.4K 241 15
İlke Avcı, Tesadüfen görevlendirildiği milli maçta görev yapan bir spor foto muhabiri. Pars Demir, Milli takımımızın yurt dışında futboluyla gündem...
3.5K 549 19
Ben Ella, hayatım normal denecek kadar sıkıcıydı. Genede kendimi sıkıcı görmezdim. Hayat bunaltıcıydı ama ben kendimi hep mutlu etmeye çalışırdım. Po...