:Bade gelirken yeremi düştün?
Bıkkın bir şekilde bana baktı. Olum bu insanlara ne oluyor lan! Bir anda beni savunmalar felan!
:Işıl gayet iyiyim merak etme bayılmıyorum sana. Canım buraya oturmak istedi.
İnşallah.
:Şişt sarı hadi kalk yoruldum başında dikilmekten.
:Pardon sen kimsinde beni kaldırıyorsun.
:Senin çakma sarılarının aksine gayet doğal biriyim.
Bade vurdu ve go- kendine gel Işıl!
:Sensin be çakma Allah'ın Arap'ı!
Arap felan hayırdır?
Bade yavaş bir şekilde kaşlarını kaldırdı.
:Arap?
:Noldu kırıldın mı?
Dedi alaylı bir şekilde yelloz.
:Ben değil ama birazdan sen kırılacaksın.
Tam yumruğunu havaya kaldırmıştı ki bir el uzanıp onu tuttu. Bade kafasını çevirince bende kim olduğunu görebilmiştim.
:Lan Kaya?!
Bade hemen elini ondan çekip yanımızdan ayrıldı. Noluyor olum Bade ve Kaya'nın yanından ayrılmak çok garip.
Kaya Bade'nin arkasından mal mal bakıp ona doğru hızlı adımlarla ilerlemeye başladı. Kaçan kovalanır misali. Hala yanımda oturan yelloza çevirdim bakışlarımı. Sıra bende.
Ayağa kalkıp karşısında dikildim.
:Seninle saç baş dalıp kendimi düşürmem. Ancak...
Bakışlarımı sertleştirdim. Sıla gülerek olucakları izliyordu.
:Benim olan bir şeyi elimden alırsan yeminim olsun senin elinde hiç bir şey bırakmam.
Oda benim gibi ayaklanıp karşımda dikildi.
:Deniyelim o zaman. Rahat bırak Kuzey'i ve gör kimin yanına gidiyor.
Onda doğru yaklaşıp gözlerine diktim bakışlarımı. Bilirdim ben bakışlarımı babamdan almıştım bir kere sinirlendim mi bakışlarımın korkutuculuğuna engel olamazdım. Sarı saçının ucuyla oynamaya başladım.
:Karşılık verirse senindir. Hadi iyi denemeler.
İttirip geri oturmasını sağladım. Sıla'ya işaret yaptım oda hemen ayağa kalktı. Bu okuldan katil olmadan bir şekilde çıkmam gerekiyordu.
:Şu sarı neden geldi yine?
:Yine derken?
Dedim. Gerçekten bir salın ya!
:Kuzey'i aldattı birde hala çıkmış karşısına mal mal konuşuyor.
:Aldattı mı? Şaka gibi gerçekten.
Bize doğru gelen Batu ve Kuzey'i görmem ile hafifçe Sıla'nın kolunu dürttüm. Kesinlikle az önce ortalığı birbirine katmamış gibi en tatlı halimizi büründük.
:Neden maçı hiç izlemedin?
Gerizekalı eski sevgilin izin verseydi izlerdim.
:Kusura bakma bazıları rahat vermedi.
Kuzey elindeki topu yere attı. Sinirli falan mıydı yoksa?
:O bazıları yüzünden aramız açılmaz inşallah.
:Niye açılsın?
:Bilemem artık.
:Kuzey ne bekliyorsun eski sevgilin ile kanka felan mı olayım?! Çok istiyorsan buyur git orda seni bekliyor!
:Hop hop olum az sakin olun.
:Onu arkadaşına söyle Batu!
Yemin ederim katil olucam artık!
:He şimdide arkadaşına söyle olduk yani? Peki Işıl hanım.
:Ya Kuzey ne alâka?
:Her neyse ben sayunma odasına gidiyorum. Terliyim duş alıcam.
Bende geleyi- imana dön Işıl!
:Tamam git al duşunu gel sonra yanıma.
Asla az önce kavga etmedik.
:Sıla bende soyunma odama gidicem gelmek ister misin güzelim?
:Batu!
:Tamam kızma yavrum birşey mi dedim?
:Yürü Batu düş önüme.
:Tamam karıcım.
Hanımcılık kazanacak!
Bende kuzey'in kolunu kavradım beraber okula doğru ilerledik. Berk'e ne oldu diye sorarsanız en son koşarak okula gidiyordu. Soyunma odasının kapısına gelince durdum.
:Hadi hızlı o-
Bir anda kolumdan çekip beni soyunma odasından içeri aldı.
:Kuzey uçtum yava-
BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM BUNE BÖYLE ALLAH'U EKBER! YARABBİM SANA GELİYORUM. AFET! O KASLAR DAMARLI KOLLAR... Kuzey'in kaslarıyla ikinciye karşılaşmak beni şaşırttı evet.
:Kuzey napıyorsun kalpten gideyim mi illa?
Güldü. Bana doğru geldi.
:Milletle kavga etmekten beni çok boşladın Işıl hanım.
Tam dibinde durup elini belime götürdü. Ellerimi kollarına götürdüm. Tamam birazcık kaslara zaafım var.
:Alsaydın beni kavgadan. Getirseydin yanına o zaman Kuzey bey.
Belimdeki ellerini sıktı. Özlemiştim anacım!
:Getirdim işte.
:Bende geldim işte.
Yüzünü bana doğru yaklaştırdı. Tenindeki sıcaklık kasıp kavuruyordu beni.
:Özlemişim.
Güldüm ellerimi boynuna doladım.
:Bütün gün böyle kalabilirim.
Sırıtıp yanığıma öpücük kondurdu.
:Sonra koç bir anda odaya dalar ve bizi haşlar.
Gözlerimi devirdim. Umrumda değildi zaten bayadır bu kadar yakın değildim ona.
:Ama ben seni istiyorum Kuzeyy.
Yine küçük bir öpücük bıraktı yanağıma. Kollarını benden ayırdı.
:Uslu dur Işıl.
Suratımı astım.
:Of ya!
:Hiç uflama hanımefendi. Benim içinde zor senden ayrı kalmak.
:O zaman kalmaa!
:Burda olmaz Işıl.
:Peki Kuzey.
:Sakın trip atma koç yakalarsa neler olabileceğini biliyorsun.
Evet biliyorum ama ne yapayım ben şimdi!
:Tamam ya.
:Hadi sen çık bende duş alıp gelirim yanına.
Parmak ucunda kalkıp dudağına küçük bir buse kondurdum. Şuan ki surat ifadesi için her şeyimi verebilirdim!
:Işıl uslu dur güzelim lütfen.
Güldüm.
:Tamam hadi hızlı ol.
Soyunma odasından çıkıp kafeye doğru ilerledim. Sarı yelloza bir ayar çekme vakti geldi ve çattı.
~Derin~
Kapının açılma sesiyle kafamı sıradan kaldırıp gelen kişiye baktım. Onu görmemle içimdeki sızı yine artmıştı. Bana doğru geldi. Onunda gözlerinde bir hüzün görmüştüm. Hakkı var mıydı üzülmeye? Bunu hak ediyor muydu gerçekten?
:Ne var Berk?
:Sen ağladın mı?
Yok yeni moda göz kızarıklığı duymadın mı?
:Seni ilgilendirmez.
Onun yanından geçiyordum ama kolumu kavrayıp beni durdurdu. Ona doğru dönmedim bile. Yüzünü görmek istemiyordum.
:Derin ne oldu?
Hala ne oldu diye sorabiliyor musun gerçekten? Ona cevap vermedim sadece gözlerimdeki yaşların akmaması için direniyordum.
:Derin bana cevap ver! Neden ağlıyorsun!
En sonunda kaybettim kontrolumu ona doğru dönüp tokat attım yanağına. Gözlerimde ki yaşlar aktı sonunda.
:Neden mi ağlıyorum! Bunu hala sorabilecek kadar yüzün var yani!
Elini yanağına götürüp bana döndü.
:Evet soruyorum çünkü ne olduğu hakkında hiç bir sik bilmiyorum!
:Bağırma bana!
:Sende bağırıyorsun!
:Benden ayrıldın Berk! Üstelik ayrılır ayrılmaz başka bir kızla flört etmeye başladın! Senden nefret ediyorum yazıklar olsun!
Gözleri anında değişti ne dediğimi anlamaya çalışıyor gibiydi. Ama daha fazla onun suratına bakamazdım.
:3 yıl boyunca bana beni değerli hissettirdiğin için teşekkür ederim. Bundan sonrası için sen ve ben diye bir şey yok hoşçakal Berk.
Devam edicek...
(Lütfen herkes yıldıza bassınn)
Arkadaşlar oy sayısı okuyan kişilere göre az lütfen sadece yıldıza basalımm