Serçe

By karpuzzcekirdegi

84.1K 3.5K 2.4K

"Efsun." "Nefesin bile beni tahrik ediyorken, üvey kardeşim olmanı umursayacağımı mı sanıyorsun?" Yayım tarih... More

bilgilendirme
1• Yeni Okul
2• Yarış
3• Değer mi?
4• Bu gece yanalım
5• Sakın arkana dönme
6• Piton
7• Serçe
8• Özür Dilerim
9• Tek yaptığın kaçmak
10• Kaynanan seviyormuş oğlum
11• Grup yapalım
12• Kings cup oynayalım mı?
13• Seni bekliyor olacağım
15• Biyolojik olarak öylesin
16• Kalbimi kapatmak istiyorum
17• İçimde fırtınam kopuyor
18• Yazlık
19• Rubik küpü
20• Benim oldun

14• Ulan güvendim ben sana

3K 139 229
By karpuzzcekirdegi



Göz kapaklarımın üzerine karabasan gibi çöken yakıcı bir ağrı, onları açmamam için baskı yapıyordu. Beynimin uğultusu arasında kulağıma ilişen bazı seslerin tanıdık tınısı, sanırım güvende olduğumun kanıtıydı.

"Uyanıyor." Tedirgin bir edası olan o ses tonu. Bu sesin sahibini tanıyor gibiyim. Ağlamaktan birbirine yapışan kirpiklerimi usulca araladım. Görüş açıma giren ilk şey, hemen yanımda dikilen Aslım olmuştu. Kahve gözlerinin endişesiyle bakıyordu bana.

Yavaşça doğrulmaya çalıştığımda kolumun acısı yüzümü buruşturmama sebep olmuştu. Bakışlarım anında kolumu bulduğunda, damar yoluma serum takılı olduğunu fark ettim. Kaşlarım istemsizce çatılırken canımın acıdığını bariz belli ediyor olmalıydım. Kolumu oynatmamaya özen göstererek yattığım yerde doğrulduğumda, etrafıma kısa bir an göz gezdirdim. Hastanedeydim. Yatağın etrafına dizilmiş üç çift endişeli gözlere baktım.

Mert ve Efe'de buradaydı. Son yaşadıklarım aklıma hızla akın ettiğinde, panik yaparak etrafımı kolaçan ettim. "Efsun sakin ol ne oluyor?" Mert'in her şeyden habersiz sesini işittiğimde duraksadım. Galiba kimsenin haberi yoktu. Derin bir nefes aldığımda sırtımı yatağın başlığına dayadım. Bir dakika, eğer kimsenin haberi yoksa beni hastaneye kim getirmişti? Ve şu an bu odada olanların bundan nasıl haberi olmuştu?

"Neler oldu?" Hepsi birbirine baktıktan sonra bana döndüler. "Bayılmışsın, biri seni hastaneye bırakıp gitmiş." Gözlerim hızla büyüdü. "Kim?" Aslım omuz silkti. "Kim olduğunu bilinmiyor, seni sokakta bulmuş." Kaşlarım havalandığında bu olanlara ihtimal veremiyordum. Babamın yıllar sonra beni bulması, Poyraz'ın ona baba demesi, birinin beni hastaneye bırakıp gitmesi... Delirmek için fazla güzel bir zamanlama değil mi?

"Sizin bundan nasıl haberiniz oldu, hiçbiriniz yanımda değildiniz?" Korktuğum şeyleri duymak istemiyordum. "Hastaneye getirildiğinde anneni aramışlar. Sende en son Efe'lerde olduğunu söylediğin için annen Efe'nin numarasını bulup hepimizi ayağa kaldırdı." Mert'in açıklamasıyla birlikte rahatladığımı hissettim. Ne Poyraz'ın lafı geçiyordu, ne de o babam olacak adamın.

Gözlerim burada olması gereken bir kişinin eksikliğini fark ettiğinde merakla etrafta dolandı. "Civan nerede?" Hepsi buradayken o niye yoktu? "Onun işi varmış." Bakışlarımı beni yanıtlayan Efe'ye çevirirken kaşlarım havalandı. Daha iki gün önce senden başka işim yok diyen çocuğun, ben şu an hastanede olduğum halde beni yalnız bırakacak kadar önemli ne işi olabilirdi?

İçime yerleşen kasvet, odaya giren annemin sesiyle kısa süreliğine dağılmıştı. "Uyandı mı Efsun?" Benim kalktığımı fark etmeyen annemin gözleri onlardan bir cevap beklerken sessizce mırıldandım. "Uyandım anne." Bakışlarını hızla bana çevirdiğinde elindeki evrakları yatağın üzerine koyarak yanıma yaklaştı. Eliyle kafamı okşadığında beni göğsüne bastırdı. "İyi misin prensesim?"

Benden ayrıldığında burukça ona baktım. Anneme bugün olanları söyleyemezdim. Alışageldiğimiz hayatımızı, birden çıka gelen adam için mahvedemezdim. "İyiyim anne." Elini göğsüne koyarak derin bir nefes aldığında bunu duymak onu rahatlatmıştı. "Tansiyonun hala çok düşük, bir iki saat daha müşahede altında tutacaklar. Sonra evimize gideriz." Dudaklarımı birbirine bastırarak kafamı salladım.

Aklımı kurcalayan düşüncelerden kurtulamıyorken, ne kadar hastanede kalacağımın benim için bir önemi yoktu. Ben emindim ki benim bu zamana kadar tanıdığım Civan, şu an eli kanda bile olsa yanıma gelirdi. Benimle gelmesini istemediğim için bana kızmış olabilir miydi? Ya da ona bağırdığım için bana gönül mü koymuştu? İyi de bu hastaneye gelmemesi için yeterli bir sebep değildi ki. Sonuçta ben onları aklı selim bir haldeyken söylememiştim.

Bunun farkında olabilecek kadar akıllı biriydi. İçim içimi kemirmeye başladığında stresten yanak içlerimi ısırmayı durduramıyordum. "Beni yalnız bırakır mısınız?" Kimse benden bunu duymayı beklemiyor olacak ki, hepsinin şaşkınca bana bakması durumu zorlaştıracak gibiydi. "Lütfen, yalnız kalmak istiyorum."

Annem önce bana baktıktan hemen sonra bakışlarını onlara çevirdi. İşaret parmağını onların üzerine yönelttiğinde biraz sinirli görünüyordu. "Bunu sizinle sonra konuşacağız." Ortama yayılan gerginlik sessizliğe sarılırken annem odadan çıkmıştı. Onların hiçbir suçu yoktu. Ben kendi kendimin günah keçisiydim. O adamın evine gitmemem gerektiğini geç anlamış olmak, beni pişmanlıklarıma zorunlu kılıyordu.

"Efsun neden ağlayarak evden gittin? Ne oldu da bayıldın? Annen bizim canımıza okuyacak." Efe'nin meraklı sesini umursamadan kuruyan dudaklarımı araladım. "Lütfen sizde gider misiniz?" Hepsi benden bir cevap beklerken soruya aykırı söylediklerim şu anki şaşkınlıklarına ortaklık ediyordu. "Bende mi?" Kırgınlığı gözlerine düşen Aslım'a çevirdim bakışlarımı. "Evet sen de, hepiniz gidin."

Odanın çıkışına yönelen ilk kişi Aslım olduğunda, Efe bir şeyleri çözmek ister gibi bakıyordu bana. Konuyu irdelemek yerine gitmeyi tercih eden Efe sayesinde derin bir nefes aldım. "Ben gidemem Efsun." Kalan son kişi Mert olduğunda kaşlarım çatıldı. Gayet açık bir şekilde gitmelerini istemiştim. "Nedenmiş o?"

Elini huzursuzca ensesine götürdüğünde boynunu ovaladı. "Senin iyi olduğuna emin olana kadar yanından ayrılamam. Seni eve ben götüreceğim."
Bugün sınırlarımın fazlasıyla zorlanması canımı sıkmaya başlamıştı. "Ne saçmalıyorsun Mert? Benim elim ayağım yok mu? Ben annemle giderim eve." Kafasını iki yana salladığında gerildiğini görebiliyordum.

"Eğer seni eve götürmeden yanından ayrılırsam Civan belamı siker." Kaşlarım havalandığında bu duruma anlam vermek oldukça zordu. "Anlamadım Civan ne alaka?" Sıkıntıyla nefes verirken burun kemiğini sıvazladı. "Civan sen iyi olana kadar yanında olmamı istedi." Şaşırmadığımı söylemek yalan olurdu. Tabii bu sırada kendisi önemli işlerinin peşine düşmeyi tercih etmişti.

"Çok merak ediyorsa kendi gelsin, daha fazla canımı sıkmadan git lütfen Mert." İkilemde kaldığını fark ettiğimde kafasını iki yana salladı. "Olmaz." Allahım beni mi sınıyorsun? Eğer sınavım buysa lütfen başka bir zamana erteleyebilir miyiz? Benim daha fazla stresi kaldıracak dermanım kalmadı da.

"Mert beni sinirlendirme seninle gelmeyeceğim. Git o arkadaşına söyle, bana göz kulak olmak için seni gönderene kadar kendi gelseymiş. Üzgünüm ama belanın sikilmesi hiç umrumda değil. Çünkü şimdi gidiyorsun." Nefes nefese kaldığımda sinirlerimin arşa çıkması kalbime çarpıntı olarak geri dönmüştü.

Elimi göğsüme koyarken Mert'in kaşları çatıldı. "İyi misin Efsun doktor çağırayım mı?" Telaşla bana doğru adım attığında bağırdım. "Mert siktir git lan." Olduğu yerde kaldığında ellerini teslim olur gibi havaya kaldırdı. "Tamam sakin ol bak gidiyorum," Geri geri adımlarla ilerlediğinde gözlerini benden ayırmıyordu. Göğsümdeki ağrı canımı yakmaya başladığında tam yüzümü buruşturacaktım ki, hastaneyi inleten bir ses odanın içinde yankılandı.

"Doktor! Doktor yok mu? Kız ölüyor doktor çağırın!" Gözlerim korkuyla büyüdüğünde odadan depar atarak çıkan Mert'in arkasından bakakalmıştım. Ağzım açık bir şekilde olanları idrak etmeye çalışırken, saniyeler içinde odaya bir yığın hemşire ve doktorla içeri hücum eden Mert'e hayretle bakıyordum. Biri benim yaşadığımı ona söyleyebilir mi?

"Bakın çabuk bakın kız ölüyor, o ölürse bende ölürü-" Mert'in gözleri yatağımda gayet rahat bir şekilde oturan beni bulduğunda duraksadı. Pireyi deve yapmak böyle bir şeydi herhalde. Ya da daha doğrusu biz buna Civan korkusu mu demeliydik emin değilim.

Doktor ve hemşirelerin öfkeli gözleri Mert'i bulduğunda mahçup bir şekilde kafasını kaşıdı. "Sanırım yanlış alarm." İstemsizce dudaklarımı birbirine bastırdığımda doktorlar odadan çıkmıştı. "Lütfen bizi gereksiz yere meşgul etmeyin. Bir başkasının hayatına mal olabilirsiniz." Sarışın bir hemşire sinirini bastırmaya çalışırken, Mert'in renk değiştirmesine şahit oluyordum.

"Özür dilerim haklısınız ben bir an onu öyle görünce," Soluklandığı zaman kimse onu ciddiye almamış olacak ki kalan hemşireler de odadan ayrılmıştı. Tuttuğum kahkahayı birden dışarıya bıraktığımda Mert kızarmış bir şekilde bana bakıyordu. "Manyak mısın oğlum sen?" Omuz silktiğinde derin bir nefes aldı.

"Aklım gitti yemin ederim, sana bir şey olursa beni yaşatmaz." Bunlar bana seçilerek mi gönderiliyordu? "Allah Allah ben nedense onun hiç umrunda olduğunu düşünmüyorum." Tek kaşı havaya kalktığında bunu söylemiş olmama şaşırmıştı. "Şu an neden burada olmadığını bilmiyorum ama," Duraksayarak elinde tuttuğu telefonun ekranını bana çevirdi. Peş peşe sıralanmış mesaj ve arama bildirimlerine hayretle baktım. "Bu telefon bir saniye bile susmadı." diyerek cümlesini tamamladığında içimi gıdıklayan bir his oluşmuştu.

Neden gelmedi o zaman? Neden beni aramak yerine Mert'i arıyordu? Lanet olası işini bırakıp neden iyi olduğumu kendi görmek istemiyordu? Akıl sır erdiremediğim düşünceler beni bunaltmaya başladığında sıkıntıyla nefes verdim. "Git artık Mert. Onun ayakçılığını yapmana gerek yok. Görüyorsun ki, ölmüyorum ve iyiyim."

Kaşları havaya kalktığında onu boğmak istiyordum. "Unut bunu Efsun." Sanki beni çıldırtmak ister gibi gitmemekte inat ederken kafamı iki yana salladım. Bundan kurtuluşum yoktu sanırım. Sessizce kabullenmeyi seçtiğim sırada odaya kısa boylu tıknaz bir hemşire girdi. Peşinden annemde odaya girerken, hemşire yüzündeki bitkin bir ifadeyle yatağın üzerindeki evrakları eline aldı.

"Nasıl hissediyorsun kendini Efsun?" Bir yandan elindeki kağıtlara bir şeyler yazıyordu. "İyiyim." Kısaca cevap verdiğimde evraklardan başını kaldırıp bana baktı. Yanıma yaklaşarak serumumu kontrol etti. Cebinden çıkardığı tansiyon ölçeri koluma bağladığında, hava topunu sıkmaya başladı. Kolumdaki kumaş parçası iyice gerildiğinde durdu. Yavaş yavaş kendini bırakırken üçümüzde merakla çıkacak olan sonucu bekliyorduk.

Hemşire doğrulduğunda kolumdaki ölçeri çözdü. "10/7 hala biraz düşük. Eğer kendini gerçekten iyi hissediyorsan seni gönderebiliriz. Ama istersen 1 saat daha kontrol altında kalabilirsin." Hızla kafamı iki yana salladım. "Hayır iyiyim eve gitmek istiyorum." Kuruyan boğazımı yutkunarak tazeledim. "Hayır kalsın hastanede." Lafımın üstüne laf ekleyen Mert'e sinirle baktım. "Hayır eve gideceğim, iyiyim diyorum." Hemşire şaşkınlıkla bizi izliyordu. "Tansiyonun düşük hayatta olmaz, evde bir şey felan olur benim başıma kalır."

Dişlerimi istemsizce sıkarken kolumdaki serumu öfkeyle çıkarıp attım. "Ben gidiyorum Mert, çok istiyorsan sen kal hastanede." Hızla yataktan kalkmaya çalıştığım sırada başımın dönmesiyle birlikte Mert'in hızlıca beni tutması bir olmuştu. "Bir serum daha takabilir misiniz? Bakın başı felan dönüyor." Histerik bir kahkaha attığımda gerçekten sinirlerimin bozulduğunu hissediyordum.

"Hayır hiçbir şey istemiyorum." Ayakta doğrulduğumda koluma kerpeten gibi yapışan Mert'i itmeye çalışıyordum. Ben onu ittikçe, o saniyeler içerisinde koluma sarılıyordu. "Kalacak mısınız gidecek misiniz anlamadım? Ona göre işlemleri yapacağım." Ayakta şoka girmiş bir şekilde bize bakan hemşireye çevirdim bakışlarımı. Annemde aynı şekilde bize bakıyorken, dudaklarıma zoraki bir gülümseme yerleştirdim.

"Gideceğim kendimi oldukça iyi hissediyorum. Teşekkür ederim her şey için." Adımlarımı kapıya doğru yönelttiğimde sülük gibi benimle birlikte hareket eden Mert'e baktım. "Eğer beni hemen şimdi bırakmazsan Aslım'a onu sevdiğini söylerim." Ateşe değmiş gibi ellerini benden çektiğinde dudaklarım kıvrıldı. Böyle bıraktırırlar işte adama. Ya seve seve ya sike sike Mert bey. Omuzlarımı gururla dikleştirdiğimde annemin koluna girdim.

"Gidelim anne." Mert'i arkamda bıraktığımda zafer kazanmışçasına güldüm. Böylelikle tahminlerimin doğrulanmış olmasının sevinci yerleşmişti içime. Mert Aslım'ı seviyordu. Gözlerim bunun heyecanıyla parıldarken Mert yanımdaki yerini almıştı. "Öyle bir şey yok Efsun, saçma sapan bir şey yapma tamam mı?" Sesini anneme duyurmadan bana fısıldamaya çalışırken adımlarımı hızlandırdım.

"Hı hı bende öyle diyordum." Ne dediğini anlayamadığım homurtularını işitirken, hastaneden çıkmıştık. "Ben arabayı alıp geliyorum." Konuşmama fırsat bile vermeden yanımızdan ayrıldığında anneme baktım. Kadının şu geçirdiği son vakitlerde dumura uğradığını görmemek için kör olmak lazımdı. Anneme çok iyi diye anlattığım arkadaşlarım adlı çalışmamız böylece tasdiklenmiş oldu.

"Mert bizi bırakacakmış anne." Kafasını aşağı yukarı salladı. "Bu Mert'le aranızda bir şey mi var? Biraz fazla telaşlı görünüyor." Gözlerim hızla büyüdüğünde tükürüğüm boğazıma kaçmıştı. Allah korusun. "Anne tövbe de ağzından yel alsın, o panik atak hastası ondan öyle." diyerek hızlıca bir şeyler gevelediğimde çocuğu da hasta yapmıştık anasını satayım.

Saniyeler sonra Mert siyah arabasıyla yanımıza yanaştığında, annem bana destek olarak arka koltuğa oturmamı sağladı. Kendi de ön koltuğa oturduğunda Mert oyalanmadan gaza basmıştı. Kısa sürede hastaneden ayrılırken kafamı arkaya yasladım. Ne tuhaf bir gündü ama değil mi? Yine olanın bana olduğu saçmalık ötesi bir gün.

"Oğlum burada iyi bir psikolog arkadaşım var. İstersen sana numarasını verebilirim." Annemin olmayacak yerede olmayacak yardımseverliği tuttuğunda gözlerim hızla büyüdü. "Anlamadım Sedef abla ne psikoloğu?" Yutkunarak iki koltuk arasına yaklaştım. "Oğlum biliyorum böyle şeyleri kabul etmek zor oluyor ama bak kadın gerçekten işinde çok iyi. Kısa sürede toparlar seni."

Allah benim belamı versin. Mert dikiz aynasından ne oluyor der gibi bana bakarken masumca gülümsedim. "Hasta mıyım ki ben?" Ellerimle yüzümü kapadığımda kendimi arabadan atmak ve atmamak arasında gidip geliyordum. "Yani tam olarak hasta denilmez ona aslında. Panik atak doğru tedavi edilirse geçebilecek bir şey. Tabii hangi raddede olduğu da önemli."

Mert gözlerini büyülterek tekrar dikiz aynasından bana baktığında omuz silktim. Battı balık yan gider. "Panik atak hastası olduğumu şu an yeni öğreniyorum. Öyle miyim?" Yeni bir hastalık teşhisini kendine yakıştırırken oldukça ciddi görünüyordu. "Öylesin oğlum öylesin. Bugün neydi o deli dana gibi koşturmaların? Hastaneyi ayağa kaldırdın resmen. Efsun'un annesi ben miydim, yoksa sen miydin belli değil. Böyle olmak seni çok yorar."

Annemin kendinden emin bir şekilde konuşmaya devam etmesiyle koltuğa iyice sindim. Muhabbet çok saçma yerlere gidiyordu ama hadi bakalım. "Bende fark ettim aslında Sedef abla biliyor musun? Şöyle bir 6 aydır felan üzerimde hep bir panik hep bir telaş hep bir korku hali var. Vallahi beni çok yoruyor. Bu dediğin psikolog nerede tam olarak?"

Ağzım şaşkınlıktan beş karış açılırken ortaya attığım yalanın gerçekliğiyle tanışmak üzereydim. Annem iki dakika da çocuğa panik atak hastası olduğuna inandırmıştı. Ve Mert bu hastalığa yakalandığından adı gibi emin olmak üzereydi. "Oğlum çok yakın hani Marina'nın oradaki iş hanı var ya ofisi orada. Ben sana numarasını vereyim bana dua edersin bak."

Sikilmiş götün davası olmaz diye boşuna dememişler. Geçmiş olsun kardeşim, Allah kurtarsın. "Olur abla alayım ben numarasını. Düzelirsem valla sana hatim bile indiririm."
Çaresizce Mert'e bakarken onu bu duruma soktuğum için kendimi çok kötü hissediyordum. O sırada araba durduğunda kafamı dışarıya çevirdim. Evime gelmiştim sonunda.

"Efsun annen tam doktor olacak kadınmış. Beni ilk görüşünde anladı valla helal olsun." Annemin egosu tavan yaparken kocaman bir gülümseme belirdi yüzünde. "Hı hı öyledir. Zaten doktor olacakmışta son dakika işletmeye transfer edilmiş. Şans işte." Annemin yüzü asıldığında Mert kaşlarını çatarak bana baktı. "Sedef abla sen ona bakma o kadar serum yedi mala dönmüştür şimdi. Sen şu numarayı versene bana."

Gözlerim irice açılırken hem beni gömüp hemde ciddi ciddi numarayı isteyen Mert'e bakıyordum. Annem heyecanla numarayı söylerken o da telefonuna kaydediyordu. Vallahi şakayı kaka yaptık ya bana da helal olsun. "Tamamdır Sedef abla sağolasın. Ben seni durumla ilgili haberdar ederim, hadi gidin dinlenin siz artık."

Annemin arkadaşlarımla benden daha iyi anlaşması neyin cezasıydı bana? Kafamı iki yana sallayarak arabadan indim. Annemde benimle birlikte indiğinde camı açık olan ön tarafa kafamı uzattım. "Her şey için teşekkürler hasta." Sırıtarak bana baktığında kıkırdadım. "Sende kendine dikkat et emanet başımı belaya sokma."

Emanet derken Civan'ın beni ona emanet etmesinden felan bahsediyor olmalıydı. Gülüşüm hızla solarken arkamı döndüğüm gibi binaya doğru yürümeye başladım. "Haberlerini bekliyorum oğlum, sağol bıraktığın için." Annem de Mert'e teşekkürlerini sunduktan hemen sonra peşime takılmıştı. Emanetmiş. Bu saatten sonra ben sadece Allah'a emanettim. Gerisi köşede oynaya dursun.

Binaya girdiğimizde düşüncelerimden sıyrıldım. "Kızım telefonunu al bende kaldı." Annemin uzattığı telefonu alırken asansöre binmiştik. Herhangi bir bildirim var mı diye merakla telefona baktığımda, ona ait hiçbir şeyin olmaması bir yumru gibi içime oturmuştu.

Bizim kata çıktığımızda oyalanmadan kapının önüne yürüdüm. Bir an evvel yatağıma uzanıp kulaklığımı takarak dünya ile tüm bağlantımı kesmek istiyordum. Annem yanıma gelerek kapıyı açtığında kendimi eve attım. "Anne ben çok yorgunum direkt yatacağım." Cevap vermesine fırsat tanımadan adımlarımı üst kata yönelttiğimde üzerime yerleşen durgunluğu tarif edemezdim.

Sanki yanımdaki insanlar bir bir gittikçe içimde hissettiğim boşluk büyüyordu. Odama girdiğimde üzerimdeki kıyafetleri çıkararak şortlu pijamalarımı giydim. Banyoya girip elimi yüzümü güzelce yıkadıktan sonra aynaya baktım. Betim benzim solmuştu resmen. Sap sarı bir renge bürünmüş tenim, beni rahatsız etmişti. Kafamı iki yana sallayarak odaya geçtim.

Kulaklığımı alarak yatağa uzandığımda sırtımı başlığa dayadım. Spotify'i açtığımda şu anki durumuma ithafen en uygun olabilecek şarkıyı seçtim. Alt üst olmuşum -Mavi Gri

Şarkıyı dinlerken gelişi güzel çektiğim resmî İnstagram'da story olarak paylaştım.
Belki görür umuduyla yapmıştım bunu.

4.250 görüntülenme

Dakikalar içerisinde binlerce görüntülenme alırken üşenmeden tek tek kimlerin baktığını inceledim. O yoktu. Gerçekten de bir var mışım bir yok muşum. Acı çekerek ölmek için doğmuşum. Hayatımı bu kadar iyi tarif edebilecek başka bir söz olamazdı herhalde.

Gözlerimin dolduğunu hissettiğimde aramalara tıkladım. Saat öğlenin ikisi olmuştu. Benliğimden habersiz alışmıştım ona. Hissettirmeden, zorlamadan, incitmeden alıştırmıştı beni kendine. Şimdi ise ne olduğunu anlamadığım bir şekilde uzaklaşmıştı benden. Sanki o evden çıktığımda kendini bana yasaklamış gibiydi. Sanki ardımdan kapattığım o kapı, tüm olasılıkları beraberinde götürmüştü.

Duygularımın ağırlığı altında ezilirken daha fazla dayanabileceğimi sanmıyordum. Onun ismine tıkladığımda hızlıca aramaya bastım.

Civan
cep aranıyor

Kullanıcı meşgul

Kaşlarım şaşkınlıkla havalanırken ne yapmaya çalıştığını anlayamıyordum. Beni meşgule atmıştı. İçimdeki hevesler tek tek solmaya başladığında hırsıma yenik düşerek tekrar aradım.

Civan
cep aranıyor

Kullanıcı meşgul

Tekrar ve tekrar arayacaktım. Açana kadar arayacaktım. Bana bu şekilde davranmaya hakkı yoktu. Oldu ki, artık benimle konuşmak istemiyorsa bile bunu bana açık yüreklilikle söylemeliydi. Benden kaçarak değil.

Civan
cep aranıyor

Kullanıcı meşgul

Civan
cep aranıyor

Kullanıcı meşgul

Civan
cep aranıyor

Kullanıcı meşgul

Telefonu elimde sıkarak kafamı yastığa gömdüğümde sinirle çığlık attım. Tam 5 kere aramıştım. Ve hepsini meşgule atmıştı. Benden bu denli uzaklaşmasının sebebi neydi? Beni Mert'e emanet eden, haber alabilmek için telefonları susturmayan çocuğun bu tutarsızlığı da neyin nesiydi? Sıkıntıyla nefes verdiğimde WhatsApp'ı açtım.

Siz: Civan
ne oluyor sana
14:05

Görüldü
14:05

Siz: şaka mısın?
mesajlarımı da okuyorsun hemen
neden böyle yapıyorsun?
14:06

Görüldü
14:06

Siz: Civan lütfen
ne yaptım sana?
14:07

Görüldü
14:07

Siz: kendimi çok kötü hissediyorum
bunu bana neden yapıyorsun
bugün her şey güzel başlamıştı
o evden çıkana kadar her şey iyiydi
sanki bu anı bekliyormuşsun
benden uzaklaşmak için
14:08

Yazıyor...
Çevrimiçi
Görüldü
14:08

Siz: nolur bir şeyler yaz
silme yazdıklarını nolur
gerçekten kendimi çok kötü hissediyorum
14:09

Görüldü
14:09

Siz: Civan
ne yaptığımı bilmiyorum
eğer bugün sana bağırdığım için böyle yapıyorsan
özür dilerim çok özür dilerim
seni istemediğimi söylediğim için özür dilerim
ama mecburdum
neden mecbursun diyorsundur belki
haklısın da
inan söyleyebileceğim bir şey olsa
ilk sana söylerdim
14:10

Görüldü
14:10

Siz: ya Civan
ağlayacağım yemin ederim
yapma nolur
14:11

Görüldü
14:12

Siz: o kadar zoruma gidiyor ki
bana bir şey bile yazmaya tenezzül etmeyişin
yazdıklarımı aynı anda okuyup cevapsız bırakman
bana kayıtsız kalman o kadar zoruma gidiyor ki
ne oldu Civan sana?
en çok sana ihtiyacım varken
neden benden kaçıyorsun?
neden bir yabancı gibi hissediyorum
neden sanki her şey mahvolmuş gibi hissediyorum
Allah'ın cezası
bana bunu yapmaya hakkın yok
beni ağlatamazsın gerizekalı
cevap ver
14:14

Civan: Yazma ulan yazma
dayanamıyorum
14:14

Siz: ya neden Civan nedenn?
bana nasıl bunları diyebiliyorsun ya
Allah belanı versin
tamam mı
daha kötü ne olabilir ki dediğim her şeyde
daha da kötüsü oluyor
ağlarken edilen dualar kabul olurmuş
biliyor musun Civan?
şu an o kadar çok dua ediyorum ki
Allah canımı alsın di-
14:16

Civan: Dur sus
Hay sikeyim böyle işi ya
Kızım engel olamıyorum kendime
Yazma dedikçe yazıyorsun
O nasıl dua amına koyayım
Kafayı mı yedirteceksin bana
14:16

Siz: eğer bana cevap vermezsen yemin ederim saatlerce ağlayarak ölmek için dua ederim
dilek kapım da açık olursa
kurtulursun benden
14:17

Civan: Kafam atıyor yemin ederim
Kızım senden kurtulmak istediğimi kim söyledi?
Aptal mısın lan sen?
Bir daha senden ölüm lafını duymayacağım
anlaşıldı mı?
14:17

Siz: anlaşılmadı işte
ben cevabımı alamadım çünkü
14:18

Civan: Tamam amına koyayım
Madem öyle
Sana ilk ve son kez soracağım
Bana doğruyu söyle
14:18

Siz: sor
14:19

Civan: Bugün evden çıktığında nereye gittin?
14:19

Siz: Civan bu mu önemli şu an?
14:20

Civan: Evet bu önemli
Hatta benim için tek önemli şey
14:20

Siz: pekala
Aslım yazmıştı çok ağlıyordu
kendini çok kötü hissettiğini söyledi
beni yanına çağırdı
bu yüzden gittim
14:21

Civan: Aslım seni nasıl o kadar ağlatabildi?
14:21

Siz: ya ağladım işte Civan
bana duygularını felan yazdı
baya etkilenmiştim
14:23

Civan: Duygularından etkilendin demek
Anladım
Son kez soruyorum
Bugün evden çıktığında nereye gittin?
14:23

Siz: kafan mı basmıyor
Aslım'ın yanına gittiğimi söyledim ya
14:24

Civan: Evet amına koyayım kafam basmıyor
Üstüne basa basa bana yalan söylüyorsun
Buna kafam basmıyor
Her şeyi sikip atmama saniyeler kaldı
Son kez soruyorum
3. Son kez soruşum
Amına koyduğumun evinden ağlayarak çıktığında kime gittin?
14:24

Siz: Civan ne diyorsun?
yalan söylemiyorum
14:25

Civan: Ulan güvendim ben sana
Kızım ben ilk defa birine güvendim lan
Hayatımda ilk defa birine kendimi açtım
Görüyorum ki boşmuş
Sende aynıymışsın
Seninde diğerlerinden hiçbir farkın yokmuş
14:25

Siz: Civan ne diyorsun sen?
ne yaptım ben sana bana bunları söylüyorsun?
14:26

Civan: Hala farkında değilsin değil mi?
Sen öyle ağlayarak evden çıktığında seni bırakacağımı mı sanıyordun?
Senin peşinden o evden bende çıktım Efsun
14:26

Siz: ne?
14:27

Civan: :)
Şimdi cevap ver bakalım Efsun Karaca
Okulda gördüğüm ilk gün kalbimi çalan yalancı kız
Poyrazın evine ne bok yemeye gittin?
14:27

Görüldü
14:28


ah civan ah ;)

neredeyse 10k oluyoruz aaaloooo
sizi seviyorum

oy ve yorumlar çok az geliyor serçeler
bundan sonra oy ve yorumlar yükseldikçe bölüm atacağım <3

Continue Reading

You'll Also Like

4M 87.1K 62
•[COMPLETED]• Book-1 of Costello series. Valentina is a free spirited bubbly girl who can sometimes be very annoyingly kind and sometimes just.. anno...
16.8M 650K 64
Bitmiş nefesi, biraz kırılgan sesi, Mavilikleri buz tutmuş, Elleri nasırlı, Gözleri gözlerime kenetli; "İyi ki girdin hayatıma." Diyor. Ellerim eller...
69K 2.8K 37
ᴅɪᴠᴇʀɢᴇɴᴛ; ᴛᴇɴᴅɪɴɢ ᴛᴏ ʙᴇ ᴅɪꜰꜰᴇʀᴇɴᴛ ᴏʀ ᴅᴇᴠᴇʟᴏᴘ ɪɴ ᴅɪꜰꜰᴇʀᴇɴᴛ ᴅɪʀᴇᴄᴛɪᴏɴꜱ.
149K 6.5K 200
This story follows the early life of James also known by his street name Headshot or Shooter. James had an extremely rough childhood, one that turned...