Kalp Atışı

By the_nzreen

16.5K 1K 2.4K

Bir asker ve doktorun hikayesi... Emre Alparslan Atasoy& Doğa Korkmaz More

1-ci bölüm: İlk karşılaşma
2-ci bölüm: Gerginlik
3-cü bölüm: Soğuk
4-cü bölüm: Eriyen buzlar
5-ci bölüm: Güven
6-cı bölüm: Şüphe
7-ci bölüm: İftira
8-ci bölüm: Söz
9-cu bölüm: Yakışıklı oğul
10-cu bölüm: İlacım sensin
11-ci bölüm: Bilmediğim hisler
12-ci bölüm: Gerçekler
13-cü bölüm: Alevlenen duygular
14-cü bölüm: "Günübirlik aşkım"
15-ci bölüm: Seni seviyorum
16-cı bölüm: Kod adı: Kara
17-ci bölüm: Böyle bitemez...
19-cu bölüm: Hüzün
19.1
20-ci bölüm: Operasyon
21-ci bölüm: Kardeş
22-ci bölüm: Alp
Yeni kitap
23-cü bölüm: Çakal
24-cü bölüm: Korku

18-ci bölüm: Gitme...

533 32 92
By the_nzreen

Hellolardan bir demet.

Yine tek elle yazılan bir bölüm atıyorum değerimi bilin shshhs.

Yorumlarınızı eksik etmeyin lütfen♥️

İyi okumalar🫀

İlahi bakış açısı:

Alparslan Doğanın saçlarını okşayarak bir mucize olmasını bekliyordu ama imkansızdı. O  giderse nasıl hayata tutunurdu? Onu görmeden 1 dakika bile duramazken nasıl yaşardı? Daha yeni kavuşmuşken bu kadar çabuk kaybetmek... Hayat çok acımasız.

Az sonra Selim yanlarına gitti.

"Komutanım? Hayır ya. Allah belanı versin Andrey!"

"Selim gel bak! Yaşayacak mı?"

"Komutanım yarası çok derin. Çok kan kaybetmiş hastaneye kadar dayanamaz."

"Dayanır! Beni bırakmaz o! Hemen arabayı hazırla hastaneye gidiyoruz!"

"Emredersiniz!" Diyip gitti. Alparslan seri bir hareketle Doğayı kucağına aldı.

"İyi olacaksın sevgilim. Lütfen dayan."

Selim şoför koltuğunda oturmuş onları bekliyordu. Alparslan kucağında Doğayla arabaya bindi ve başını dizleri üstüne koydu.

"Komutanım bizimkiler köylülerle ilgileniyorlar, işleri bitince gelecekler."

"İyi mi her kes?"

"İyi. Gümüşoka mı gidiyoruz?"

"Evet. Alp var Doruk var. Onlar kurtarırlar dimi?"

Alparslan "Kurtarırlar tabi. Doğa çok güçlü bir kız. Kolay kolay pes etmez o." Diye moral vermeye çalışıyordu. Ama Alparslanın göz yaşları sanki hiç dinmeyeceğine  yemin etmişti. Sonunda hastaneye vardılar. Alparslan kucağında Doğa hızla içeri girdi.

"Yardım edin!" Doruk ve Alp onu öyle görünce dona kaldılar.

Alp "Doğa? Hayır olamaz! Alparslan noldu ona?!" Diye yanına koştu. Gözleri dolmuştu.

"Sırtında ağır bıçak yarası var. Çok kan kaybetmiş."

Doruk "Sedyeyi getirin! Alp, Ömer, acil ameliyata!" Dedi. Sonra Alparslana dönüp "Sen hiç merak etme tamam mı? Kurtarıcaz onu. Yeniden sağ salim aramıza dönecek." Diyip ameliyathaneye girdi.

Alparslan çenesini sıktı ve sonunda dayanamayıp duvara yaslanarak kendini yere bıraktı. Selim onun yanına oturup "Komutanım lütfen yapmayın böyle. Doğa için güçlü durmanız gerek." Diye sırtını sıvazladı.

"Yapamıyorum! Onsuz ben dayanamıyorum!"

"Biliyorum çok zor ama dayanmalısınız. Hem ben inanıyorum. Doğa sağ salim çıkacak ordan. Onda olan cesaret, azim kimde var?"

"Hiç kimsede. Güçlüdür benim Yarasam. Bırakmaz Emresini." Diyip gülümsedi. Az sonra tim koşarak içeri girdi.

Serhat "Komutanım? Yarasa nasıl?"

"Yeni aldılar ameliyata."

Arif "Siz iyi misiniz?"

"İyiyim ben merak etmeyin."

Murat "Şey. Komutanım, Yavuz albaya haber verelim mi?"

Yiğit "Vermeliyiz bence. Sonuçta kızı ağır yaralı."

"Söyleyin işte siz."

Yiğit Alparslanın yanına oturdu.
"İyi misin?"

"Kalbime bir ok saplanmış gibiyim. Nefes alamıyorum."

"Çok normal. Kısa süre içinde ona çok bağlandın."

"Hepsi benim yüzümden. Doğa şu an içerdeyse benim yüzümden. Allah benim belamı versin!"

"Deme öyle. Senin bir suçun yok ki. Hepsi o Andrey denen aşşağılık, adi herifin suçu."

"Öldürücem o şerefsizi! Hele bi Doğaya bir şey olsun, o zaman kaçmaya yer arayacak pislik!"

Ameliyathane:

Doruk "Vital burgular?"

Hemşire "Nabız çok düşük."

Doruk "Elimizden gelenin en iyisini yapacağız. Doğayı kurtarmadan burdan çıkmak yok!"

"Anlaşıldı hocam!"

Alp Doğanın elini tutup "İyi olacaksın tamam mı? Lütfen bırakma bizi." Dedi sessizce.

Doruk "Ona bir şey olmayacak. Şimdi her kes ameliyata odaklansın. Bıçak sırt bölgesinde, kalbe çok yakına saplanmış. İç kanama riski çok yüksek. Akciğer zedelenmiş. Hasta çok kan kaybetmiş. Ondan önce kan takviyesi yapmamız gerek. Nevin hemşire, hastanın kan grubu öğrenilsin ve yakınlarına sorun. Uyan varsa vermesini isteyin."

Nevin hemşire "Nasıl isterseniz." Diyip çıktı.

Koridor:

Hemşire dışarı çıkar çıkmaz Alparslan ayağa kalıp ona doğru gitti.

"Doğa nasıl iyi dimi bir sorun yok?"

Hemşire "Şimdilik bir şey söyleyemeyiz. Kan tahliline bakacağız." Diyip yoluna devam etti. Az sonra Yavuz albay geldi.

"Alparslan!"

"Komutanım?"

"Doğa nasıl?"

"Bilmiyoruz."

"Nasıl oldu? Neden yaralandı?! Ben size kimse yaralanmayacak demedim mi?!"

"Andrey komplo kurmuş. Etrafı gözetlerken adamlardan biri sırtından bıçaklamış."

"Allah belasını versin onun! Başka birine bir şey oldu mu?"

"Her kes iyi." Bir kaç dakika sonra hemşire geldi.

"0(RH)+ kana ihtiyacımız var. Uyan var mı?"

Alparslan "Allah kahretsin ben uymuyorum! Var mı uyan?"

Yavuz albay "Bende de uymuyor."

İkisi de umutla time bakıyordu ama kimsenin kanı uyuşmuyordu. Hemşire içeri girip Doruk hocayı durumdan haberdar etti.

Alparslan "Bu kadar adam içinde yok mu kan grubu uyan biri yani?!"

"Maalesef komutanım."

Ameliyathane:

Hemşire "Hocam kimsenin kanı uymuyor."

"İşte şimdi yandık."

Ömer "Kan grubu nedir?"

"0(RH)+. "

Alp "Benimki uygun."

Doruk "Nasıl? Gerçekten mi?"

Alp "Evet. Ben verebilirim."

Ömer "Ama o zaman da ameliyata katılamazsın."

"Katılabilirim. Lütfen hocam."

"Başka şansımız yok. Tamam hadi git çabuk ver de gel."

Koridor:

Alparslan "Alp noluyor?"

"Benim kanım Doğayla aynı. Şimdi vermeye gidiyorum."

Yavuz albay "Oh. Çok şükür. Sağ olasın aslanım."

Alp kan vermeye gidince Yavuz albay ve tim dışarı çıktı. Koridorda sadece Alparslan ve Yiğit kalmıştı. Yiğit te ona su  almak için kantine gitti. Alparslan sandalyede dirseklerini dizleri üstüne koymuş , başını elleri arasına almış şekilde oturuyordu. Stresten bacağını titretiyordu. Birisi yanına oturdu. Yiğittir diye önemsemedi. Ama oturan kişi ellerinden tutup yüzünü açmasını sağladı. Gelen kişi Aylindi.

"Alparslan. Doğaya olanları duydum. Çok üzüldüm."

"İyi."

"Sen nasılsın?"

"Kötü."

"Tahmin edebiliyorum. Geçmişi unutalım ve seninle sadece 2 arkadaş gibi konuşalım istiyorum. Sadece seni rahatlatmak istiyorum, Alparslan." Diyip elini  Alparslanın omzuna koydu. "Onu çok mu seviyorsun?" Diye sordu. Ama samimi değildi. Doğadan ölesiye nefret ediyordu. Onun yaşamasını değil de ölmesini istiyordu.

"Hem de her şeyden çok. Ben onsuz nasıl yaşarım? Nasıl dayanırım?" Alparslan konuştukça Aylinin cinleri tepesine çıkıyordu ama onu elde etmek istiyorsa sakin kalmalıydı.

"Seni anlayabiliyorum. Abim öldüğünde de aynı hisleri yaşamıştım. Sevdiğin birini kaybetmek çok kötü bir duygu. Umarım sen bunu tatmazsın. Çünkü senin üzülmeni istemiyorum Alparslan. Sen benden nefret etsen de benim sana olan sevgim asla azalmayacak. Ama merak etme. Öyle düşündüğün gibi sevgi değil. Seni artık arkadaşım olarak görüyorum. O yüzden izin ver bir dostun olarak sana destek olayım."

"Ne yaparsan yap Aylin. Hiç bir şey umrumda değil. Benim zihnimde sadece Doğa var. Tek isteğim onun sağ salim bana dönmesi." Alparslan tekrar eski pozisyonuna dönünce Aylin ona sarıldı ve gözlerini kapattı.

"Geçecek hepsi. Birikte atlatacağız. Ben hep senin yanındayım." Alparslan o kadar düşünceliydi ki onun yaptığını ve söylediğini umursamadı bile.

Ameliyathane:

Alp sonunda içeri girdi. "Hazır hocam."

"Çok sağ ol Alp. Evet hadi arkadaşlar çok vakit kaybettik! Kan takviyesi yapılsın. Gazlı bez."

Ömer "Penset."

"Değerler ne durumda?"

"Nabız hala çok düşük."

"Düzelecek hepsi. Devam. Klamp."

Koridor:

Yiğit gelince Aylini Alparslana sarılırken gördü ve uyarıda bulunmak için öksürdü. İkisi de başını kaldırdı.

Yiğit "Aylin hanım bize bir az izin verir misiniz?" Diyince Aylin Alparslanın omzundan öptü ve hızla ordan uzaklaştı.

Yiğit Alparslanın yanına oturup "Abicim noluyo ya burda? Bu niye sana sarılmış? Bi de öpüyor falan." Dedi.

"Başlarım şimdi Ayline ya. Benim tek derdim Doğa. Aylinin yaptıklarını düşünecek halde değilim." Derken Yavuz albay ve tim içeri girdi.

Yavuz albay "Bu Andreyin kaçması hiç iyi olmadı. Benim kızım içerde hayat mücadelesi veriyor ve ben hiç bir şey yapamıyorum!"

Selim "Komutanım lütfen sakin olun."

Yavuz albay "Çıkmadı mı kimse içerden niye haber vermiyorlar?"

Yiğit "Henüz bir şey yok." 

3 saat sonra:

Doğanın ameliyata girmesinden 3 saatten çok zaman geçmişti ama Alparslan için 3 yıl gibi gelmişti. Sadece boşluğa bakıyor, kimseyle konuşmuyor ve tepki vermiyordu. Sanırım en zoru can parçan ameliyathanedeyken hastane koridorlarında beklemekti. Şuan için tek isteği Doğasına kavuşmaktı. Onu görmek, gözlerine bakmak, kokusunu içine çekmek, doyasıya sarılmak.

Alparslan "Ya deliricem niye kimse bir şey söylemiyor?"

Yiğit "Alparslan sakin ol."

"Sakinleşemiyorum! Ben sakinleşmiycem! Ona bunu yapanı bulmadan bana rahat nefes almak haram!"

Yavuz albay "Yeter!"

"Allah aşkına komutanım, nasıl yeter?"

"Yahu ben babasıyım, hiç biriniz benim kadar üzgün, benim kadar öfkeli olamazsınız! Ama yangına körükle gitmenin de bir manası yok. Onların istediği de bu zaten. Benden habersiz kimse hareket etmesin, özellikle sen Alparslan! Andreye ve adamlarından her hangi birine bir şey yapılmayacak. Her şeyi berbad edersiniz yoksa!"

Ameliyathane:

"Değerler ne durumda?"

"Stabil."

"Çok güzel. Ömer, enfeksiyona karşı serum gerekli iğneler yapılsın, artı olarak 250 ML CC izotoni."

"Anlaşıldı."

"Geçmiş olsun. Hastayı kapatıyoruz."

Koridor:

Yaklaşık yarım saat sonra Doruk içerden çıktı. Her kes ayaklanıp ona doğru gitti.

Alparslan "Doruk. Lütfen iyi haberler ver bize."

"Merak etmeyin. Ciddi bir sorun yok. Ameliyat başarılı geçti. Bıçak çok tehlikeli bölgedeydi. Sol ak ciğere zarar vermişti. Çok kan kaybettiği için epey kana ihtiyacımız oldu. Ama şanslıyız ki Doğa çok güçlüydü. Fakat her ihtimale karşı yoğun bakımında tutmamız gerek."

"Oh. Çok şükür. Allah razı olsun sizden."

"Geçmiş olsun." Diyip gidince her kes bir birine sarıldı.

Selim "Kanı kim verdi acaba?"

Alparslan "Doktorlardan biri vermiştir. Birazdan sorarız."

Yavuz albay "Kim verdiyse bizzat teşekkür etmek istiyorum. Kızım şu an yaşıyorsa onun sayesinde."

Yaklaşık yarım saat sonra Doğa yoğun bakımına yerleştirildi. Her kes pencerenin başına toplandı. Alparslan elini cama yasladı ve sanki Doğanın saçlarını okşuyormuşcasına parmağını camda gezindirdi. Gözleri dolmuştu ve gülümsüyordu.

Az sonra Doruk yanlarına geldi ve içeri geçip Doğanın serumunu kontrol etti. İçerden çıkıp "Değerleri gayet normal. Şimdilik uyanmasını beklemeliyiz." Dedi.

Yavuz albay "Çok şükür. Bu arada, kanı kim verdi?"

"Hah Alp bi bakar mısın?" Diyip Alpi çağırdı. Alp yanlarına geldi ve camın arkasındaki arkadaşına baktı önce.

"Buyrun hocam."

"Doğaya kanı çok sevdiğimiz ve başarılı cerrahlarımızdan olan Alp Kılıç verdi."

Alparslan "Çok teşekkür ederim Alp. Sen olmasan belki de Doğa şuan yaşamıyor olacaktı."

"Lafı bile olmaz. Doğa benim en değerlim, arkadaşım değil kardeşim gibi. Gerekirse ben ona canımı bile veririm." Dedi.  Yavuz albay hayretler içerisinde Alpe bakıyordu.

Sessizce "Allah kahretsin." Dedi ve sonra düşüncelerden arınıp "Demek Doğanın öve öve bitiremediği arkadaşı Alp sensin? Çok teşekkür ederim. Kızımın hayatını kurtardın." Dedi.

"Ne demek efendim. Benim ailem yok ama Doğa benim ailem, her şeyim oldu. O yüzden değil kanımı, canımı bile veririm." 

Yavuz albay "Teşekkürler oğlum. Alparslan ben dışarı çıkıyorum, hava alıcam bir az." Diyip hızla hastaneden çıktı. Bahçede bir banka oturdu ve düşünmeye başladı.

"İnanamıyorum. Bu olanlara inanamıyorum." Birden Alp karşısında  durdu.

"İyi misiniz?"

"İyiyim. Otursana."

"Doğa için endişeleniyorsanız merak etmeyin. O iyi olacak."

"Biliyorum. Siz onu kurtardınız. Sizin sayenizde hayata döndü."

"Ama ben bir tek şeyi anlamadım. Doğa neden siyah üniformadaydı?"

"Karıştırma şimdi orayı. Uyanınca anlatır sana. Siz Doğayla ne zamandan beri tanışıyorsunuz?"

"Buraya geldiğinden beri. Çok iyi anlaşıyorduk. Sonra ben hastalığımı öğrendim. Doğa bana çok destek oldu. Tedavi olmam için kendini paraladı. Başardı da. Şuan yaşıyorsam onun çabaları sayesinde. O yüzden o benim kardeşim gibi. En zor zamanlarımızda bir birimize destek olduk."

"Ne hastalığı? İyi misin şimdi?"

"Beynimde tmör vardı ama iyiyim."

"İyi bari. Sana çok teşekkür ederim Alp. İyiki varsın."

Alp "Ben teşekkür ederim." Diyince Yavuz albay hiç beklemediği anda ona sarıldı. Alpin kokusu Yavuzun burnuna dolunca gözleri doldu. Kalbi küt küt atmaya başladı. Sanki büyük bir hasret vardı yüreğinde. Ayrıldıktan sonra Alpin saçlarını eliyle yana doğru düzeltti ve ayağa kalktı.

"Neyse. Ben en iyi gideyim. Doğa uyanmıştır. Geliyor musun?"

"Geliyorum." Diyip o da kalktı ve hastaneye girdiler. Alparslan gözünü Doğadan çekmiyor bir an önce uyanmasını istiyordu. Az sonra Alp ve Yavuz albay gelip camın önünde durdular.

Alp "Hadi ama zümrüt göz, uyan artık. Yeşil gözün seninle sohbet etmeyi, gülmeyi çok özledi ama." Diyince Alparslan bir kaç saniyelik çatık kaşlarla Alpe baktı ama sonra önüne döndü.

Arif Alpin kulağına "Pişt. Komutanım kıskandı bilesin." Dedi sessizce.

Alp "Yok daha neler. Benden mi?"

"Yok benden. Te Allahım. Senden tabi. Yeşil gözün falan dedin ya, e haklı tabi adam."

"Saçmalama be ne alakası var. İki saattir Doğa benim kardeşim diye tepiniyorum şurda."

"Neyse ben diyim de sen bilmiş ol." Birden Doğanın bağlı olduğu cihazdan sesler gelmeye başladı

Dııııııııııı.....

Alparslan cama vurarak "Noluyor?! Noluyor Alp müdahale etsene!" Diye bağırdı. Alp Dorukla birlikte içeri girdi.

Alp "Nabız çok az!"

Doruk "Kalp masajına başlıyorum!"

Alparslan "Hayır! Hayır iyidi ama neden böyle oldu?! Sevgilim bırakma beni lütfen!" Diye bağırarak ağlıyordu.

Doruk "Elektroşoku hazırla!"

Alp "Hazır!"

"100 jül yükle. 3,2,1!"

"200 jül yükle. 3,2,1!"

Alp "Hadi Doğa sen de bırakma beni lütfen!"

Doğa Korkmaz'dan:

Gözlerimi açtığımda bir ormandaydım. Etrafta kimse yoktu ve orman çok sessizdi. Öylece gezinmeye başladım.

"Alparslan!.... Nerdesin?" Ama ses yoktu. En son operasyondaydık ve sırtımda çok büyük bir ağrı hissetmiştim. Sonrasını hatırlamıyorum.

"Alparslan! Baba! Nerdesiniz?!" Birden zihnimde uğultular, silah sesleri yankılanmaya başladı. Ellerimle şakaklarımdan tuttum ama sesler kesilmiyordu.

"Alparslan lütfen sana ihtiyacım var nerdesin?!"

"Doğa." Sesin sahibine doğru çevirdim bakışlarımı. Ayağa kalkıp hızla ona sarıldım.

Başımı göğsüne yaslayıp "Alparslan... Nerdeydin?" Dedim ve gözlerimden yaşlar akmaya başladı.

"Geldim birtanem. Burdayım tamam mı ağlama."

"Seni çok aradım ama gelmedin. Nerdeydin?"

"Seni geri götürmeye geldim sevgilim. Hadi lütfen gidelim burdan. Burası sana göre değil. Hem ben sensiz yaşayamam Doğa. Yapma bunu bize yalvarırım." Diyip yüzüme düşen saçlarımı kulağımın arkasına sıkıştırdı."

"Ama burası daha güzel. Sen de gel. Burda yaşayalım."

"Olmaz tatlım. Geri dönmemiz gerek. Hem bizim düzenimiz var. Unuttun mu? Hani benimle operasyonlara çıkmak, teröristlerin hakkından gelmeyi istiyordun?"

"Yine istiyorum."

"Tamam işte. Burda terörist yok. Hem ben de olmayacağım. Hadi geri dönelim." Diyip elini uzattı. Uzattığı elini tutup yanağından öptüm ve beni yönlendirmesine izin verdim...

İlahi bakış açısı:

Alparslan "Lütfen sevgilim yalvarırım dayan! Gitme! Bırakma beni!"

Doruk "300 jül yükle!"

Alp "Hocam! Buna gerek kalmadı!" Diyince Doruk gözlerini kapatıp tuttuğunu nefesini bıraktı.

"Oh. Çok şükür. Aferin sana Doğa. Tekrar aramıza döneceğini biliyordum. Alp serum sende. Bitirdikten sonra çıkarsın." Diyip odadan çıktı.

Yavuz albay "Doktor, kızım nasıl? İyi dimi?"

"Şimdilik stabil. Biz yine de her şeye hazırlıklı olalım."

Alparslan "Ne demek her şeye hazırlıklı olalım! Doğa uyanacak mı uyanmayacak mı, Doruk!" Diye bağırdı.

"Alparslan ,sakin ol. Her ihtimali göz önünde bulundurmamız gerek. Dua edelim de iyi olsun."

"Sakin ol ne ya?! Ben nasıl sakin olabilirim?! Doğa iyi mi değil mi?"

Alp sinirle "Daha hiç bir şey belli değil dedik ya. Tamam anladık üzgünsün. Hepimiz üzgünüz. Ama böyle terör estirmenin de bir manası yok." Dedi.

"Sana ne! Yok mu hastan falan,gidip ilgilenensene!"

"Allah Allah ben ne dedim şimdi? Senin sinirlerin bozulmuş anlaşılan."

Alparslan sırıtarak "Aynen ya, aynen sinirlerim bozulmuş." Dedi.

Yavuz albay "Alparslan yeter! Alpin ne suçu var? Sen iyi değilsin. En iyisi çık bir az hava al."

"Doğa uyanmadan hiç bir yere gitmiyorum."

Yiğit "Alparslan lütfen. Gel biz çıkalım hava alalım. Hem iyi gelir."

"Ya siz neden anlamak istemiyorsunuz?! Bana iyi gelen tek şey Doğa! Şu an beni bir tek o sakinleştirebilir! O yüzden kimse kusura bakmasın. Doğanın iyi olduğunu görene kadar bana rahat yok!" Diyip Alpe ateş saçan gözlerle baktı ve tekrar camın arkasında hareketsiz yatan sevgilisine döndü.

6 saat sonra:

Saatler, dakikalar bir birini kovalıyordu ama Doğa'dan hala ses yoktu. Hiç bir şey değişmemişti. Alparslan bir saniye bile gözünü ondan çekmemişti.

"Yok ben dayanamayacağım! Doruk!" Diye seslendi.

Alp "Doruk hoca ameliyatta. Bana söyle ne söyleyeceksen." Dedi. O da camın önünden hiç ayrılmamıştı.

"İçeri girmek istiyorum."

"Ne?"

"Evet. Ben duramam ki böyle. Bir şey falan giyorlar sanırım hadi ver ondan da gireyim artık."

"İyi. Gel benimle." Diyip hazırlanmak için götürdü. Ellerine eldiven, bone, maske ve üstten giymek için özel giysiler verdi. Alparslan hazırlandıktan sonra Doğanın yanına girdi. Yüzünü bir süre inceledi. Çok özlemişti zümrüt gözlüsünü. Elini saçlarına götürdü ve okşadı.

Yatağın yanında diz çöktü ve elini tuttu. "Doğam... Sevgilim... Çok özledim ama seni ben. Sen olmayınca ben kendimi eksik hissediyorum. Lütfen sevgilim aç gözlerini. O güzel yeşil gözlerinden, gülüşünden, bakışlarından, kokundan  mahrum bırakma beni. Yapma bunu bize." Başını Doğanın eline yasladı.
"İyi olmak zorundasın. Bizim için, baban için, hastaların, arkadaşların için, hepimiz için iyi olmak zorundasın Doğa.
Ben yanındayım tamam mı? Seni asla bırakmayacağım. Lütfen sen de beni bırakma. Lütfen..."

"A-Alp-arslan.." Yavaş yavaş  gözlerini açtı. Alparslan başını kaldırıp hayretler içinde Doğaya baktı.

"Doğa? Doğa burdayım sevgilim! İyi misin nasıl hissediyorsun?" Alparslan sevincinden yerinde duramıyordu. Defalarca Doğanın elinden öptü.

Alp "Uyandı!"

Yavuz albay "Ne?!" Diye hızla oturduğu yerden kalktı. "Uyanmış! İnanamıyorum." Diyip Alpe sıkıca sarıldı.

Alp "Ben bi kontrol edeyim." Diyip içeri girdi. "Çıkabilir misin zahmet olmazsa?" Diye Alparslana baktı.

Alparslan Alpe göz devirerek "Sevgilim ben hemen şurdayım tamam mı?" Dedi ve dışarı çıktı.

Selim "Gördünüz mü komutanım? Ben size iyi olacak demedim mi?" Diyip sarıldı.

"Dedin aslanım."

Alp serumu kontrol ederek "Geçmiş olsun zümrüt göz. Korkuttun bizi. Şimdi nasılsın?"

"Bir az ağrım var."

"Tamamdır. Birazdan geçer o da. Çok korktum be kızım sana bir şey olacak diye. Ömrümden ömür gitti."

"Korkma canım. Gitmedim bir yere. Alparslan? O iyi mi?"

"Neyse sen yorma kendini. Birazdan normal odaya alınırsın o zaman görürsün sevgicağızını." Diyip çıktı.

Alparslan "İyi mi?"

"İyi. Birazdan normal odaya alıcaz. Hepimize geçmiş olsun. Ben gidip diğerlerine haber vereyim." Diyip gidecekken Yavuz albay durdurdu.

"Allah senden razı olsun oğlum. Kızım şu an yaşıyorsa senin sayende."

"Estafurullah. Hepimizin payı var. Ben Doruk hocaya haber vereyim." Diyip gitti.

Bir kaç dakika sonra Doğa normal odaya alındı. Yanında sadece Alp, Doruk ve Ömer vardı.

Doruk "Geçmiş olsun Doğa. Çok zorlu bir ameliyat geçirdin. Sırtının sol tarafında irice bir bıçak darbesi vardı. Ameliyat sürecini tahmin ediyorsundur. Şimdi nasıl hissediyorsun?"

"İyiyim hocam teşekkür ederim. Bu arada Leyla nerde?"

"Leylanın annesi rahatsızlanmış. Bir kaç günlüğüne İstanbula döndü."

"Anladım. Umarım iyidir."

"Neyse biz çıkalım. Sen de dinlen. Tekrar geçmiş olsun."

"Sağ olun hocam."

Alp "Hocam ben kalabilir miyim? Bir kaç dakikalık."

"Tamam ama çabuk ol. Daha diğerleri de gelecek." Diyip çıktı. Alp yatağın yanındaki saldalyeye oturdu.

"Nasılsın? Çok korktum sana bir şey olacak diye."

"Harbi mi?"

"Harbi ya. Senden başka kimin var başımın belası?"

"Merak etme iyiyim. Sen de amma ağlamışsın. Gözlerin kıpkırmızı."

"Her halde ağladım. Ha bu arada kan kardeşi olduk bilmiş ol."

"Nasıl yani?"

"Kana ihtiyacın olunca ben verdim sana."

"Ciddi misin? Vay be, damarlarımda Alp Kılıçın kanını taşımak ta varmış."

"Ee ne sandın? Öyle böyle değil bu adam."

Ülkecek sana aşığız işte, Alp.

"Neyse sana doyum olmaz, ben gideyim. Doruk hoca çabuk gel dedi. Geçmiş olsun zümrüt göz."

"Sağ ol." Alp kapıdan çıkacakken Doğa "Alp." Diye seslendi.

"Efendim."

"Teşekkür ederim. İyiki varsın."

"Sen de iyiki varsın." Diyip çıktı.

Alparslan Alpe sinirle baktı ve "Görebilir miyiz?" Dedi.

"Evet ama çok yormayın."

"Yormayız. Merak etme sen." Diyip içeri girdiler.

Doğa Korkmaz'dan:

Sonunda ameliyattan çıkmıştım. İlk başlarda sırtımda yoğun bir ağrı vardı. Ama sonra serumların ve ağrı kesicilerin sayesinde yok oldu. Normal odaya alınmıştım. Alple biraz sohbet ettik. Bana kanı o vermiş. O kadar insan içinden bir tek onun kanı benimkine uymuş. Artık kan kardeşiydik. Alp benim en yakın arkadaşım değil hem de kardeşimdi. Hep bir birimize destek olmuş, en zor zamanlarımızda bir birimizin yanında olmuştuk. O yüzden onu çok seviyordum.

Alp çıktıktan sonra Alparslan, babam ve tim içeri girdi. Alparslan hemen gelip elimi tuttu ve alnımdan öptü.

"Doğam. İyi misin? Çok korktum. Beni bırakıp gidersin diye, seni bir daha göremem diye."

"İyiyim canım. Merak etme." Babamın öksürüğünü duydum.

"Aslanım, az çekilsen mi acaba?" Diyince Alparslan oturduğu yerden kalktı.

"Çok korkuttun bizi kızım. Ömrümden gitti resmen."

"Baba ,merak etme. İyiyim. Korkmanıza gerek yok. Kolay kolay kurtulamazsınız benden."

Arif "Geçmiş olsun Yarasa. Ucuz kurtuldun valla."

"Sağ ol. Öyle valla."

Babamın telefonu çaldı ve çıkmak zorunda kaldı.

Murat "Ehem, arkadaşlar, biz de çıkalım bence. Belki komutanımla Yarasanın konuşması gerekenler vardır. Hadi." Dedi.

Serhat "Heeeee, tabi tabi. Çıkalım. Geçmiş olsun Doğa." Diyip çıktılar. Alparslan hemen yatağın yanındaki sandalyeye oturup elimi tuttu ve öptü.

"İyisin ama gerçekten di mi?"

Elimi yanağına götürdüm ve okşadım. Gözlerini kapatıp avuç içimi öptü. Derken içeri babam girdi.

"Alparslan, acil tabura gitmemiz gerek. Gelmelisin."

"Kötü bir şey yok dimi?" Diye sordum.

"Yok hayır, merak etme."

"Geliyorum şimdi."

"Tamam. Kapının önünde bekliyorum. Çabuk gel." Diyip çıktı.

Alparslan saçlarımı okşayarak  "Sen bir güzel dinlen, hemen iyileş tamam mı? İşlerim biter bitmez geleceğim." Diyip dudaklarını alnıma bastırdı.

"Tamam canım. Dikkatli ol."

Alparslan çıktıktan sonra gözlerimi kapattım. Serumların etkisiyle zaten hemen uykuya daldım...

Bölüm sonu...

Selamm. Upuzun ve yepyeni bir bölümle geldim. Umarım beğenmişsinizdir. Yorumlarınızı ve oylarınızı bekliyorum. Bu arada bölüm fotoğrafı olarak birinin resmini koyuyorum. Sizce o kim?
Yeni bölümde görüşmek üzere❤️🫀✨

Sizce bu karakter kim?👉👉

Şüphe yaradan bir durum oldu mu?👉

Continue Reading

You'll Also Like

579K 51.7K 34
𝙏𝙪𝙣𝙚 𝙠𝙮𝙖 𝙠𝙖𝙧 𝙙𝙖𝙡𝙖 , 𝙈𝙖𝙧 𝙜𝙖𝙮𝙞 𝙢𝙖𝙞 𝙢𝙞𝙩 𝙜𝙖𝙮𝙞 𝙢𝙖𝙞 𝙃𝙤 𝙜𝙖𝙮𝙞 𝙢𝙖𝙞...... ♡ 𝙏𝙀𝙍𝙄 𝘿𝙀𝙀𝙒𝘼𝙉𝙄 ♡ Shashwat Rajva...
117K 4.9K 198
This story follows the early life of James also known by his street name Headshot or Shooter. James had an extremely rough childhood, one that turned...
190K 4.4K 30
based upon the netflix movie; The King. love is not easy for a normal person, let alone the king of England. as Hal falls for his best friend, they...
118K 5.7K 44
ငယ်ငယ်ကတည်းက ရင့်ကျက်ပြီး အတန်းခေါင်းဆောင်အမြဲလုပ်ရတဲ့ ကောင်လေး ကျော်နေမင်း ခြူခြာလွန်းလို့ ကျော်နေမင်းက ပိုးဟပ်ဖြူလို့ နာမည်ပေးခံရတဲ့ ကောင်မလေး နေခြ...