23-cü bölüm: Çakal

410 30 164
                                    

Oy verip bol yorum atmayı unutmayın

Alpin arabası kamyonun tam altına girip neredeyse hurdaya dönmüştü. Firene basıp hızla durdum. Gözlerim yuvalarından çıkacak gibiydi. Nefes alamıyordum. İnsanlar arabanın etrafına toplanmaya başladılar. Bense sanki elim kolum bağlanmış gibi öylece duruyordum.

"Hayır hayır hayır...." Diye hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladım. Polisler ve ambulanslar gelmişlerdi. Arabadan inip koşarak onlara doğru gittim.

"ALP! ALP HAYIR LÜTFEN!" Ama polisler durdurdu.

"Hanımefendi, lütfen sakin olun." Arabanın etrafını kırmızı şeritlerle çevrelemişlerdi. Az sonra o yürek yakıcı cümle duyuldu arabanın yanından.

"Savcıya haber verin.......... Bir ölü var."

Bir ölü var....

Bir ölü var....

Bir ölü var....

Cümle zihnimde yankılanıyordu.

"HAYIR! HAYIR ALP! GİTMEZ O!" Diye oraya gitmek için tepinsem de beni tutan polis buna izin vermiyordu. En sonunda yere çöktüm ve hıçkıra hıçkıra ağlamaya devam ettim. "Alp geri gel lütfen..... Lütfen."

"Hanımefendi sakin olun."

"NE SAKİN OL YA! BIRAK!" Polisin elini geri ittim. Bir kaç dakika sonra Alpin cesedini enkazın altından çıkardılar. Boğazıma bir yumru oturmuştu ve o asla geçmeyecekti... Ben daha ona yeni kavuşmuştum. Kaybetmeye hazır değildim. O görüntüyü görmemek için gözlerimi kaçırdım. Birden cesedin yanından ses yükselmeye başladı.

"NABIZ VAR! SEDYEYİ GETİRİN HEMEN! ÇOK AZ DA OLSA NABIZ VAR!"

"Ne?" Ayağa kalktım ve ona doğru gittim. Alpi sedyeye uzatmış ambulansa doğru götürüyorlardı. Onu görünce beynimden vurulmuşa döndüm. Yüzü, elleri, kolları, her yeri kanlar içindeydi. Başında kocaman bir yara vardı ve çok kanıyordu. Arabanın kırılan camları göğsüne, karnına, ellerine batmıştı. Yüzü çizik çizikti. "A-Alp..... Kardeşim..." Elimi yanağına götürüp yüzünü okşamak istedim ama yüzündeki kanlar ellerimi boyadı. Ellerime baka kaldım. Kandan elbette korkmazdım. Ben bir cerrah olduğum kadar da ajandım. Ama bu kardeşinin, hele ikiz kardeşinin kanıysa işler değişir....

Ambulansta Alpe ilk müdahale yapılıyordu. Elini tutmuş cam kesen kesikleri okşuyordum.

"İyileşecek dimi? Lütfen bir şey söyleyin."

"Nabız var ama yok denecek kadar az. Çok kan kaybetmiş. Hastaneye kadar dayanır mı bilemeyiz."

"Ne demek ya bilemeyiz ! Ne yapıp edin hastaneye yetiştirin onu! Orda zaten iyileştirirler, ben inanıyorum!" Diye bağırdım hemşireye.

Az sonra bizim hastaneye vardık. Doruk hocaya yolda haber verdiğimiz için kapının önünde bekliyorlardı. Ambulanstan iner inmez konuşmaya başladı.

"Acil ameliyata alıyoruz! 0(RH) - kan bulun hemen!"

"Hocam, ben kan veririm." Diye ortaya atıldım.

"Tamam Doğa, Aylin hemşire sana yardımcı olsun. Ömer, Leyla, Deniz. Acil ameliyathaneyi hazırlayın!"

Leyla "Hemen hocam."

Aylin hemşireyle birlikte kan alımına geçtik. Onunla aramız kötüydü ama bu aralar hiç bir gerginlik yaşanmamıştı. O kan alırken ben olanları düşünüyordum.
Keşke hiç öğrenmeseydim. Keşke hiç Alple konuşmasaydık. Aylin hemşire sessizliği bozdu.

Kalp AtışıWaar verhalen tot leven komen. Ontdek het nu