DİCLE

By -Freya_8-

242K 12.5K 2.9K

Siz: Bir dakika... Siz: Ben Zehra olmadığıma göre siz kimsiniz? 0588*******: Ne demek Zehra değilsin? Benim t... More

🌸1🌸
🌸2🌸
🌸3🌸
🌸4🌸
🌸5🌸
🌸6🌸
🌸7🌸
🌸8🌸
🌸9🌸
🌸10🌸
🌸11🌸
🌸12🌸
🌸13🌸
🌸14🌸
🌸15🌸
🌸16🌸
🌸17🌸
🌸18🌸
🌸19🌸
🌸20🌸
🌸21🌸
🌸22🌸
🌸23🌸
🌸24🌸
🌸25🌸
🌸26🌸
🌸27🌸
🌸28🌸
🌸30🌸
🌸31🌸
🌸32🌸
🌸33🌸
🌸34🌸
🌸35🌸
🌸36🌸
🌸37🌸

🌸29🌸

2.5K 166 82
By -Freya_8-

Selamın aleyküm!!!
Ben size bol Dicle ve Fırat içeren bir bölüm ile geldim ve her zamanki gibi yazım yanlışları olabilir takılmayın.

Dicle'nin finaline adım adım yaklaşıyoruz bildiğiniz üzere ve ben final olduğundan itibaren diğer kitabım Ay'ın Şafağı'na yöneleceğim.

Önden bir fikir edinmek isteyen herkesi kitabıma beklerim.

Sizleri bölümle baş başa bırakıyorum. Umarım beğenirsiniz.

İyi okumalarrr✨️✨️✨️✨️


Hafif gerginlik içinde eşyalarımı topladım. Bu önümüzdeki üç gün boyunca Fırat'ın memleketine gidiyorduk ve düğün için konuşacaktık. Köyden döndükten 3 gün sonra da kına gecesi sonraki gün de düğünümüz olacaktı.

Ay sakinim.

Ağır çantamı iki elimle yerden kaldırdım ve dış kapının önüne bıraktım. Eşarbımı düzeltip mutfağa girdim. Koca bor bardak su içerken içeriden gelen ufak çaplı sesleri normal yolculuk halimiz olduğu için görmezden geldim. Babam gelmeden doğal gazı kapattım. Ocağı son kez kontrol ettikten sonra annemlere bakmaya gittim. Annem koridorda kapının yanındaki aynadan örtüsünü yapıyor babam da çantaları getiriyordu. Abim de benim gibi çoktan hazırlanmış telefonu ile uğraşıyordu.

"Hadi bakalım. Ya Allah bismillah." Babam bunları söyledikten sonra ayakkabılarını giyip alabildiği çantaları alarak aşağıya indi. Abim de arkasından kalan çantaları alıp indi. Ben ve annem de elimiz boş bir şekilde kendi çantalarımızı alıp indik.

Şehirin çıkış bölümünde buluşacaktık Fırat'ın ailesi ile.

Aşağı inip arabanın arka koltuğuna oturdum. Babam sürücü koltuğunda abim de yanımdaydı. Annem de bu yüzden öne geçti. Araba hareket edip yola düştüğünde abim başını kucağıma koydu. İki büklüm olsa da yatmak istiyordu sanırım. O kucağıma yatınca ben de kulaklıklarımı takıp onun saçları ile uğraşmaya başladım.

Bu ailemle beraber yaptığım son yolculuk değildi belki. Ama bekar bir şekilde yaptığım son yolculuk gibiydi. Bir hafta içerisinde evlenecektim. Düğünüm planladığımız üzere nikah ve yemek şeklinde olacaktı. Ama kına gecesinde müzikli bir eğelence olacaktı.

Aslında hayalim her zaman düğünümde nikah ve yemek olmasıydı. Çalgılı düğünleri sevmezdim.

En sonunda dua edilecek ve dağılacaktık. Ama ben artık evime gitmeyecektim.

Bunun düşüncesi bile duygusal gelirken ağlama isteği içimden burnuma kadar yükseldi ama onu tuttum.

Ama işin komik tarafı benim içimden ağlama isteği geçerken arka tarafta ilginç müzik zevkim nedeniyle çalan halay müziğiydi.

Zevkler ve renkler tartışılmaz.

Şehrin çıkışına yaklaştığımızda kenarda duran Fırat'ın arabasını gördük. Onlar da bizi fark ettiklerinde araba çalıştı ve önümüze geçti. Biz de arkalarından takip ediyorduk.

Telefonumu hafif yan tarafıma doğru kaldırdım ve abim ile bir fotoğrafımızı çektim. O uyuyordu ama ben güzel çıkmıştım. Telefonumu bu sefer abimin yüzüne yaklaştırır bir fotoğrafını daha çektim. Şu an içimden kötü bir ses bunu Esra' ya yollamamı söylüyordu ama yapacak değildim.

Karizmayı çizdirmeye gerek yok.

Etrafta yapacak bir şey olmayınca ben de başımı arkaya doğru yaslayıp müziğe odaklandım.

《•》

Arkada ne olduğunu anlayamadığım bir müzik çalarken ben de uyanmış oldum. Kucağımdaki ağırlık gitmişti. Gözlerimi açtığımda başımın abimin omzunda olduğunu gördüm.

Kafamı kaldırıp iyi bir gerindim. Etrafa bakıp neresi olduğunu anlamaya çalışırken çoktan bildiğim yerlerin sınırından çıktığımızı anladım.

Ben daha etrafı düzgünce inceleyemeden babamın kenara doğru yaklaştığını fark ettim. Araba yanaştıktan sonra durdu. Biraz ileride duran Fırat'ın arabasını gördüm.

"Biraz açılalım temiz hava alalım. Uyuştuk yav." Babam kendi kendine konuştukatan sonra arabadan indi. Annem ve abim inerken ben de çantamı ve telefonumu arabada bırakıp indim.

Kenarda duran çeşmeyi görünce hemen oraya gittim. Suya elimi değdirdiğimde buz gibi olduğunu fark ettim. Hızla elimi yıkayıp kana kana içtim.

Susamışım ya.

Yüzümü de yıkadım. Su o kadar güzeldi ki şu an. Sadece suyla temas etmek istiyordum. Yüzümden damlalar akarken yanımdan uzatılan peçeteyi aldım ve hemen yüzümü kuruladım.

Peçeteyi yüzümden çekip baktığımda Fırat olduğunu gördüm.

Ben de onun yaptığı gibi ona tebessüm ettim.

"Su ne kadar soğuk, çok güzel." O da elini çeşmeye uzattı ve elini yıkadı. Ben sebepsizce onu izlerken biraz da su içti. Elinin ani hareketi ile bir anda yüzümden su damlaları akarken elbiseme dökülen buz gibi su içimi titreten cinstendi.

"Ay!" Elbiseme dökülen sulara verdiğim tepki ile bir anda bir çok kişinin bakışı bize döndü.

"Napıyorsun ya?" Ben sitemle ve hafif bir sinirle konuşurken o güldü gıcık gıcık ve doğruldu.

"E su güzel dedin. Ben karımın isteklerine göre hareket ediyorum." İnsanlar bize baktığı için kısık sesle konuşuyordu. Ben de diğerleri bakıyor diye sadece ona sinirli bir bakış atıp ondan uzaklaştım. Annemin yanına geldiğimde asık suratıma karşılık bana gülümsedi ve elindeki meyve dilimini bana uzattı. İki dakikada nereden bulmuştu bilmiyorum ama sorgulamadan ağzıma attım.

Bir süre burada dinlenirken hala kurumayan elbiseme baktım. Fırat'a bu süre boyunca bir kere bile bakmamış, aynı zamanda bana bir kere seslenmesine rağmen duymazdan gelmiştim.

Aslında küsecek bir şey yoktu ama sebepsizce içimden trip atmak gelmişti ve atıyordum. Ne yapabilirim yani.

Annem ve Aysel teyze fotoğraflarını çekmemi istemişti. Aslında şu an herkes kendi halindeydi. Abim bir köşede oturmuş sırıtarak biriyle mesajlaşıyordu.

Kimle acaba?

Fırat de kendi halinde bir şeyler ile uğraşıyordu. Zehra Babam ve Ahmet Amca ise karşıda görünün dağlara bakıp bir şeyler konuşuyorlardı.

Hızlıca arabaya gittim. Arabanın etrafımda dolanıp arka kapıyı açtım.

İçeri bakıp koltuğun üzerine bıraktığım telefonumu bıraktığım yerde bulamayınca biraz da panik ile aramaya başladım. Yere eğilip arabanın zeminine baktım. Orada parlayan kılıfım ile telefonumu bulmuş oldum. Hızla elimi atıp aldım. Eğildiğim yerde telefonuma bir hasar kontrol yaptıktan sonra hızla ayaklanıl arkama döndüm. Elimdeki telefon hızla karşımdaki adama çarptı. Ona çarpması ile yere düşerken karşımdaki Fırat ile göz göze geldik.

"Ay telefonum!" Hızla egildiğimde Fırat da benimle birlikte eğilmişti. Benden önce davranıp telefonumu aldı ve doğruldu. Ben de onunla birlikte doğruldum. Elimi uzatıp telefonumu almak isterken o telefonumu kaçırdı benden. Kaşlarım çatılırken ne olduğunu anlamaya çalışıyordum.

"Ne yapıyorsun? Annemler bekliyor, ver lütfen?" Elimi uzatıp vermesini beklerken o elini arkasına götürdü ve bana doğru yaklaştı. Ben de arkamda araba olduğundan uzaklaşamadım. Böyle biraz yakın o,muştu sanki.

"Telefonumu versene! Birisi görecek şimdi." O ise ona söylediklerimi hiç umursamadan biraz yüzüme doğru eğildi.

"Sen bana küstün mü yoksa?" Hiç bir şey anlamayarak kaşlarımı çatıp ona baktım.

Şey diyor ya, hani üstünü ıslatınca sen trip atmıştın ya ondan bahsediyor.

Anında aydınlanırken yüz ifademi değiştirdim.

"Olur mu beyefendi, ne münasebet?" Alayla ve iğnelemeyle söylemiştim. Küsmemiştim. Ama içimden onu biraz gıcık etmek geliyordu.

Tavrıma şaşırmıştı. Onunla bu kadar alaylı ve iğneleyici konuşacağımı düşünmüyordu. Tek kaşı ile birlikte dudağının tek tarafıda havalandı. Ben de kaşlarımı kaldırıp gülümsedim. Aklımda dolaşan sinsi fikirlerden habersiz bakışları gülümsememe takıldı. Dikkatini dağıtmayı fırsat bilip hızla onun üzerinden uzandım. Sarılıyor gibi görünsek de arkasına uzanıp telefonumu aldım ve o daha ne olduğunu anlayamadan o ve arabanın arasında kalan boşluktan çıktım.

Hızlı adımlarla annemlerin yanına ulaşıp arkamda şaşkın bir Fırat bırakmanın keyfi ile annemlerin istedikleri tüm pozları çektim.

Yeteri kadar dinlendiğimiz kanısına varıp tekrar arabalara bindik. Abim ile bu sefer kalan yol boyunca birlikte müzik dinledik.

"Abi şu şarkıyı geç ya! Ne kadar çirkin zevkin var!" Abim de bana burnunu kırıştırıp baktı.

"Sen kurban ol benim zevkime, sana kalsa halay dinleyeceğiz Dicle!"

" Ne güzel işte halayın nesi var?"

Sence Dicle.

Yolu böyle ilginç kavgalarımız ile sonlandırırken sonunda geldiğimiz eve baktım.

İki katlı konak gibi bir köy eviydi.

Aslında Fırat'ın dedesinin zengin olduğunu ona iki ev alacak kadar para düştüğünde anlamıştım. Ama yine de biraz ilginç gelmişti.

Aklımdaki köy evi tanımına bu konak gibi ev değil de daha çok anneannemin evi uyuyordu.

Senin aklında biraz fakir sanki Dicle.

Herkes arabadan inerken ben de etrafıma bakınarak indim.

Konak gibi olan evden anında bir kaç kişi çıkınca onlara baktım.

Sultan babaanne geçenlerde gelmiş ve biraz köyde kalmak istediğini söylemişti.

O ve Fırat'ın amcası olduğunu düşündüğüm birisi indi.
(Arkadaşlar amcasının olup olmadığıyla ilgili bir bölüm yazdıysam unutun. Djkwskw çünkü ben de unuttum.)

Yanında bir kadın ve Fırat yaşlarında olan bir adam ve benim yaşlarımda bir kız indi. Ardından da Ayşe Anneanne indi.

Fırat'ın anneannesi.

Onlara bakarken istemsizce gerildim. Aslında bazılarını tanıyordum tabii ki ama yine de her zaman kocamın ailesi ile tanışmıyordum.

Hep birlikte ilerlerken herkes selamlaşmaya başladı. Ben ve Fırat yan yana önce Sultan Ninenin elini öptük. Daha sonra da Ayşe Ninenin elini öptük.

"Hoş geldiniz güzel yavrularım." Sultan Nine memnunce konuşurken Ayşe nine bana uzunca baktı .

"Sen kimdin kızım tanıyamadım?" Ona gülümsedim hemen.

"Dicle benim karım anneanne. Tanışmıştınız ya." Anneannesi de başını anlamış gibi salladı ve yaşlılıktan kırışan avucunu yüzüme yasladı.

"Maşallah kızım. Maşallah." Ben utanırken o da kocaman gülümsedi.

Daha sonra Fırat'ın amcası olduğunu düşündüğüm adam Fırat'a sarılırken bana da eşi olduğunu düşündüğüm kadın sarıldı.

"Ben Reyhan kızım, Fırat'ın yengesiyim." Sıkıca sarılırken sıcaklığı hissediliyor. Samimi ve tatlı bir kadındı bence.

Ondan ayrılınca kuzeni olduğunu düşündüğüm kız ile sarıldık.

"Hoş geldin yenge. Ben Fırat abinin kuzeniyim. Beyza ben."

"Dicle ben de memnun oldum." Ondan ayrılınca Fırat'ın amcası bana döndü.

"Hoş geldin kızım. Ben amcasıyım Fırat'ın. Artık bizim de kızımızsın." Amca beye gülümserken cevapladım.

"Hoş buldum." Başka diyecek bir şey gelmiyordu aklıma. Fırat'ın diğer kuzeni de bana bir baş selamı verdi.

"Hoş geldin yenge. Ben Beyazıt kuzeniyim Fırat'ın. Eşim de içeride bebeği uyutuyor kusura bakma karşılayamadı seni."

Ne kusuruydu yahu.

"Ne kusuru. Tanışırız içeride." Herkes ile hoş geldin faslı bitince hep birlikte içeri geçtik.

Hep birlikte otururken içeri Beyazıt abinin eşi olduğunu tahmin ettiğim bir kadın girdi. Oldukça sevimli ve cana yakın bir şekilde annemleri selamladı. Bana da gelince sıkıca sarıldı.

"Hoş geldin Dicle. Zeynep ben. Beyazıt'ın eşiyim."

"Hoş buldum. Çok memnun oldum tanıştığıma. " Benim yanıma oturdu ve yorulmuş gibi derin bir nefes verdi.

"Çocuk da bir türlü uyumadı. Zor uyuttum."  Gülümsedim.

"Kaç aylık? Adı ne?"

"5 aylık Leyla." Düşüncesi hoş geldi. Uyanınca severdim.

Herkes derin sohbetlere dalmıştı. Hep birlikte sohbet etmek güzeldi.

《•》

Derince esneyip yerimde doğruldum. Gece tokamı çıkardığımdan saçlarım omuzlarımdan dokülüyordu. Yanımda uyuyan Zehra'ya baktım. Daha sonra telefonuma uzandım ve saate baktım. Saat sekiz olmuştu.

Dün akşam üzeri birkaç yakın akrabasını davet etmiştik Fırat'ın. Kalanlarına Aysel Teyze ile eşi gidecekti. Bu gün biz ise birlikte köyde birkaç yer gezecek sonra da evde oturacaktık. Yarın buraya biraz misafir gelecekti. Sonraki gün ise eve gidecektik.

"Zehra! Kalk hadi." Zehra kendi kendine mırıldanıp öbür tarafa döndü.

"Zehra hadi ya, işimiz var işimiz." Sakince gözlerini aralarken ilginç bir şey görmüş gibi bana bakarken ben de neden bana öyle baktığını anlamaya çalışarak ilginç bir şekilde ona baktım.

"Ne güzel saçların var yenge. Upuzun."

"Teşekkürler de hadi kalk çabuk. " Onu uykusundan edip kendi yatağıma döndüm. Saçlarımı hızlıca topladıktan sonra Zehra ile birbirimize bakmadan hızlıca giyindik. Etek ve gömlek vardı üzerimde. Başıma da tülbentimi örttüm. Az sonra dışarı çıkarken şal yapardım.

Hızlıca pencereyi açıp yatakları topladık. Oda iyice havalanınca kapattık. Odadan çıkıp lavaboya girip işlerimi hallettim ve mutfağa girdim. Ben bir bardak su alırken içeri Fırat'ın yengesi girdi.

"Günaydın kızım. "

"Günaydın yenge." O bana gülümserken  kahvaltılıkları hazırlamaya başladı. Ben de ona sorarak öğrendiğim çayın yeri ile ocağa çay koydum. Dün akşam birlikte yaptığımız börekleri çıkardı. Birlikte onlar pişerken annemler de yardıma geldi. Hep bir elden sofrayı kurarken Beyazıt abi kucağında dünyalar güzeli bir bebek ile içeri girdi. Simsiyah saçları ve yine siyah gözleri vardı. Ama beyaz tenli bir bebekti.

Maşallah, Maşallah, Maşallah.

Gerçekten nazarım değmesin diye içimden Maşallah çektim.

"Zeynep durmuyor Leyla." Zeynep abla hemen bebeğini kucağına aldı. Bebek annesini kucağına geçince az önce ağlamıyormuş gibi sustu.

"Benim işim var ama bebeğim. Uslu uslu dursan ne olur yani." Zeynep abla tatlı tatlı bebeğe söylenirken o da gülüyordu. Neşeli sesleri odayı doldururken ister istemez ben de güldüm.

"Zeynep abla ver istersen ben tutayım." Bu fırsat kaçmazdı.

Çok memnun olmuş bir ifadeyle küçük Leyla'yı kucağıma bıraktı.

Kucağımdaki Leyla bana bakıp elini yüzüme koydu. Küçük parmakları yüzümü tutarken ona gülümsedim.

"Leyla." Kısıkça konuşup yüzümdeki elini tutup dudaklarıma götürdüm ve yumuşak bir öpücük bıraktım. Avucunun içine bıraktığım öpücük onu huylandırmış olacak ki hemen güldü.

Kolumdaki bileklikler ilgisini çekerken salladım onları. Çıkan ses ile yine gülerken ben de kendimi tutamadan güldüm.

Kalabalık ve yüksek sesli mutfaktan kucağımdaki Leyla ile ayrıldık.

Oturma odası olan yere geçip oturduğumda biraz geçmeden abim geldi.

"Bu kim? Bu kim?" Abim kucağımdaki bebek ile neşeli bir biçimde yanıma geldi. Yanıma oturup parmağı ile Leyla'nın karnını gıdıkladı.

Küçük kız neşeli çığlıkları ile gülerken biz de onunla birlikte gülüyorduk.

"Leyla bak bu abi ne kadar çirkin." Ben gülerek abime bakarken abim hiç oralı olmadan Leyla'nın gülmesi için yüzünü ilginç ve komik bir şekle soktu. Buna ben bile gülerken Leyla da gülmüştü.

Odaya giren Fırat kucağımda gördüğü bebek ile ile hızla yanıma geldi ve kucağımdan küçük Leyla'yı aldı.

"Amcasının gülü." Onu kucağında havaya kaldırdı. Ve ufak ufak zıplattı.

"Leyla kız büyümüş mü? Sen kocaman mı oldun?" O Leyla'yı severken Leyla'nın da onu sevdiğini anlamamak imkanı olmayan bir şeydi.

Çok tatlılardı.

"Yemek hazır. Hadi sofraya gelin." Zehra'nın çağırması ile hep birlikte balkonda bulunan masaya ulaştık. Masaya otururken bana Fırat'ın yanı düşmüştü. Fırat kucağındaki bebeği annesine verirken Reyhan yenge gülerek bize baktı.

"Maşallah kucağınıza da çok yakıştı." Ne yapacağımı bilemedim bu cümle ile. Kızaran yanaklarımı saklamak için zoraki bir tebessüm edip başımı tabağıma çevirdim.

Gerçekten yani!

Diyecek bir tane bile bir şeyim olmadığından sadece tabağıma koyduğum peynir dilimleri ile uğraştım.

Kahvaltı edip bittikten sonra Beyza ve Zeynep abla birlikte dışarıya bir işlerini halletmeye gitmişlerdi. Biz ise evde kalıp Leyla ile biraz daha oyun oynamıştık.

Köyü gezme fikrinden de Leyla ile oyun oynadığımız için vazgeçmiştik.

Annemler dışarıya çıkmışlardı ama.

Leyla ila bahçede yerde duran tavukları izliyorduk.

"Ay Leyla!" Hemen bana döndü.

"Bak kanadı var tavuğun." O da dediği ile heyecanla tavuğa baktı.

İleride havlayan köpeklerden Leyla'dan çok ben korktuğum için balkona tekrar Fırat'ın yanına gitmiştim.

"Ne oldu?"

"Köpek var ya." Anlar gibi başını salldığında onun arka tarafında kalan biberonu alıp Zeynep ablanın dediği saat geldiği için Leylayı kucağımda yatırıp biberonu ağzına verdim.

O sütünü içerken üzerimde hissettiğim bakışlarla yanımdaki adam döndüm. Başımı ne oldu der gibi salladığımda bana gülümsedi. Eğilip kimsenin olmamasından faydalanarak yanağıma ufak bir öpücük bıraktı.

"Çocuklarım için en iyi anneyi seçtim sanırım."

03.03.2024

Bölüm bitti.

Umarım güzel bir bölüm olmuştur.

Fikirlerinizi alayım buraya...

Bildiğiniz gibi sıradaki bölüm sonunda evlatlarımın kına gecesi ve bir sonraki bölümde düğünleri var.

İnşallah güzel yazıp beklentilerinizi karşılarım.

Düğünde veya kınada görmek istediğiniz sahneleri buraya alayım.

Hepinize hayırlı günler diliyorum.

Kendinize güzel bakınnn🌸🌸🌸






Continue Reading

You'll Also Like

leylâ By 📚

Spiritual

39.1K 3.2K 49
Yüreğine kazıdığı bir sızıydı o adam. Her geçen gün canı bir öncekinden daha çok yansa da, her gece başını yastığa koyduğunda gece karası gözlerinden...
41.2K 3.1K 6
Louis Tomlinson'ın dersi geçmek için tek çaresi kendisine verilen projeyi yapmaktır ve projeyi tamamlayabilmesi için kendisine yardım edebilecek tek...
310K 12.9K 70
Ela:Eğer yokuşa gelirsen ben sana getiririm. Erdem:Gelmem mi be Ela:Börekler için gelirsin gibi. Durduk yere çocuğa niye ima yaptıysam. Benim için ge...
29K 3.6K 57
Bilinmeyen numara| Neclaaa Siz| Ne var lan Bilinmeyen numara| Yan sınıftaki Begümün hoşlandığı biri var mı Siz| Bilmiyom kereviz sapı Bilinmeyen numa...