ARAMIZDA SIR ÇOCUKLAR

By yazarrrristeee

1.3K 306 1.1K

Terden ıslanmış olan saçlarımı gözümün önünden çekerek okşamaya başladığında "Bu olanlar aramızda sır olarak... More

1. Bölüm Tomris
2. Bölüm Alya
3. Bölüm Sahra
4. Bölüm Efnan & Ahlas
5. Bölüm Zülal & Ali Âsaf
6. Bölüm Soner & Eftal
7. Bölüm Alparslan
8. Bölüm Can
9. Bölüm Mert
10. Bölüm "Miray'ım..."
11. Bölüm
12. Bölüm
DUYURU
14. Bölüm
15. Bölüm Parti
16. Bölüm Mesele
17. Bölüm Annelik...
18. Bölüm Tiyatro
19. Bölüm Küslük
20. Bölüm "Biz barıştık, sizde barışın."
21. Bölüm
22. Bölüm İlk Öpücük
ÖZEL BÖLÜM Semih & Dilek
ÖZEL BÖLÜM Sanem & Aydın

13. Bölüm

38 10 13
By yazarrrristeee

Ayol ben geldimmm

Bakalım neler bekliyor bizii

Umarım beğeneceğiniz bir bölüm olur.

Fazla uzatmadan 2460 kelimelik bir bölümü size bırakıp kaçıyorumm

Seviliyorsunuz kutup yıldızlarımm <3


(Sanemlerin evi)

18.00

Tomris ' den

"Öyle işte. Herşey o Selma cadısının yüzünden olmuş." Diyen halamı dinliyordum. Bizi saatler önce Canla basmamış gibi gayet sakin bir şekilde karşılamıştı.

Aslında herşeyi yapanın Selma olduğunu anlatıyordu.başından beri Selma ve halamın cezaevinde karşılaştığı Maral dedikleri kadınla yaptığı iş birlikçiliğinden halamı cezaevine göndermişlerdi.

Ama en son Selma, Besra teyzemi öldürecekken yakalandığı için onu almışlar ve halamı bırakmışlardı.

Halamın sürekli bana ve Can'a ters ters bakmasından rahatsız olup, "Ne oldu hala?" Diye sormamla halamın kaşları havalanmış ve "Konuşacağız." Demişti.

"Konuşalım." Dediğimde halam kendi kendine güldü. Resmen onun kayıp ikizi bir kızdım. Çoğu konuda halama çekmiştim. Annemle Babam hep öyle söylüyordu.

'Aynı halası.' 'Halası kılıklı.' 'Bunun halası da aynı böyleydi.' Cümlelerini şu 17 senelik hayatımda çok kez duymuştum.

Kız çocukları genelde halaya çekermiş derler.

Sahiden de öyleydi. Halamın ikiziydim. Tek farkımız o saçlarını kırmızıya boyamayı severken, bense siyaha boyamayı seviyordum.

Alya zaten direkt annesiydi. Halam kırmızı saçlı diye, o da sürekli saçlarını kırmızıya boyuyordu.

Zilin çaldığını duyduğumda hemen ayağa kalktım ve halamlar bana bakmaya başladı.

"Nereye?" Diye sorarken bana hâlâ saatler önce ki olaydan dolayı sinirliydi.

"Zil çaldı?" Diyerek kapıyı gösterdiğimde "Sen otur ben açarım." Demiş ve kendisi ayağa kalkıp kapıyı açmıştı.

"Sanem!" Diyen annemin sesini duyduğumda halamla kapının önünde sarılmışlardı.

Annemden ayrılan halam, babama da sarılmış ve içeriye davet etmişti.

Halama bu sefer de ben aynı bakışları atmaya başladığımda annemle konuşan halama "Hala." Diye seslendim.

Yüzlerindeki gülümseme düşmüş ve anında bana dönmüşlerdi.

"Ha kızım." Dediğinde bana karşı gülümseyerek sol elini beline atmıştı.

"Tahmin ettiğim şeyi yapmayacaksın değil mi?" Dememle annem, "Neyi kızım? Sanem ne oldu çabuk anlat." Demiş halam da gülerek annemin omuzuna vurmuştu.

"Ay Gülsüm, bir şey olduğu yok. Siz gelmeden önce biz Tomrisle kendi aramızda sır olan bir şeyi konuşuyorduk. O da size söyleyeceğimi zannetti."

"Hala!" Diye bağırmamla merdivenler de beliren Can'ın da "Anne!" Diye bağırması bir olmuştu.

"Anne ne oluyor?" Diyerek ayağa kalkan Alya da olaya dahil olduğunda halam hepimize bağırmıştı.

"Ay yeter! Bir şey olduğu yok. Geçin oturun sinir etmeyin beni ya, daha yeni cezaevinden çıktım ben!"

Babam, "Yıllarca kalmış gibi davranman beni öldürüyor Sanem." Dediğinde halam, babamın koluna vurmuş ve "Sus be! Geçin hadi. Kurtulmamın şerefine sizlere güzel bir sofra hazırlayacağım!" Diyerek mutfağa gitmişti.

Peşinden gidecekken annemin kolumdan tutmasıyla, "Aranızdaki sır'ın ne olduğunu öğrendiğimde bana açıklama yapacaksın değil mi Tomris?" Demiş bende "Evet anne. İzninle halama yardım etmeye gideceğim." Diyerek mutfağa koşmuştum.

Sandalyede oturmuş sigarasını içen halamı gördüğümde bacak bacak üstüne atarak dirseğini masaya yasladı.

"Otur da konuşalım." Dediğinde karşısındaki sandalyeyi benim oturmam için çekmişti.

Gidip oturduğum sırada mutfağa Alya girmiş ve halama gelip yeniden sarılmıştı.

"Seni özledim anne.." Diyince halam sigarasını bırakıp Alya'ya daha çok sarılıp öperek saçlarını sevmişti.

"Bende kızım. Ama şimdi Tomrisle bir şey konuşacağım, sonra gelir yemek yapmama yardım edersin olur mu kuzum?"

"Ne konuşacaksınız?" Diye sorduğunda meraklandığı her halinden belliydi.

"Alya soru sorma, hadi kızım. Git Sevgi'yle oyun oyna."

Halamın sözlerinden sonra mutfaktan çıkan Alya'nın bizi dinleyeceğinden bir şüphe duymuştum.

"Merak etme dinlemez bizi." Diyen halama geri döndüğümde gülümseyerek içtiği sigara dumanını hafiften yüzüme doğru üfledi.

"Nereden biliyorsun hala? Sen de meraklısın, bende. Alyada da merak var."

"Alya bilmek istediği bir şeyi dinlemez. Kendince olayları anlayıp çözmeye çalışır. Ben gibi, bu huy sende de var Tomris. Ama sen abimden aldığın genlerle yola çıkıp bakarsan," Dediğinde sigarasından bir nefes daha çekmiş ve üfleyerek cümlesine devam etmişti. "Hiç bir şey elde edemezsin. Bana bir soru sormuştun hatırlıyor musun?"

Can'ın beni kullandığını anladığım zaman sorduğum sorudan bahsediyordu..

"Hala sen hiç kullanıldın mı? Demiştin değil mi?" Kafamı eğdiğimi fark ettiğimde başımı kaldırıp oturduğum yerde dikleşerek "Evet." Dedim.

Halam ise "Dik başlı olmak güzel bir şeydir ama yerine göre ağır ol ki batman gelesin. Ağır taşı kimse yerinden kaldıramaz. Ama ufak bir taşı alıp her yere fırlatabilirsin değil mi?" Sadece halamı onaylayarak başımı aşağı yukarı sallamıştım.

"Seni biliyorum Tomris, ellerim de büyüdün sen. Can şu anda ergenlikten çıkmış ve olgun bir erkekmiş gibi davranıyor. Bak sana burada oğlumu sevme, etme demiyorum. Oğlum sonuçta ona zarar gelsin istemem. İlk göz ağrım o benim. Sende Alya'dan sonra benim dördüncü bebeğim oldun. Şimdi sana bir soru, anlattıklarımdan ne anladın?"

Halam yüzüme bakarken ilk defa onu bu kadar ciddi görüyordum. Normal de sürekli gülüp eğlenen halamın şu anda bu ciddi haline alışık değildim.

"Can'ın aslında kendini tatmin etmek için beni seks oyuncağı gibi kullanmasını."

Söylediklerimden sonra halamın şaşırmış yüzüne bakmaya devam ediyordum. Karşımda oturan halamın yüzü bulanıklaştığı sırada gözlerimin dolduğunu fark ettiğimde "Ne zamandır Canla bu kadar yakınsın?" Diye soran halama ağlayarak "İki yıldır..." Dedim..

Oturduğum sandalyenin altından tutup beni kendisine çeken halam, önüme gelen saçlarımı geriye attığında "Yüzüme bak Tomris." Demiş ve zar zor kafamı kaldırıp yüzüne bakmıştım.

Utanıyordum..

"Can'a söylenmesi gereken her şeyi söyleyeceğimden emin olabilirsin. Ama onun haricinde ikinize de soracağım soruya tek bir cevap vermenizi istiyorum." Diyen halama, ellerinin arasında olan başımı salladığımda "Can!" Diye bağırmıştı.

Beni kendisine çekip sarılan halam, başıma öpücükler kondururken mutfağa Can'ın girdiğini gördüm.

"Anne." halamdan ayrıldığım sırada, Can yanıma gelmiş ve halam ikimizi de önüne almıştı.

"Tek soru soracağım ve bana tek cevap vereceksiniz." Diyen halamın sorusunu sormasını bekledik.

"Birlikte oldunuz mu?" Diye sorduğunda Canla ister istemez aynı anda cevap vermiştik.

"Hayır."

"Buradaki tek suçlu ben değilim anne. Yeğenin de istedi. Onu bana karşı savunma sakın." Diye bağıran Can'ın sesini halamın sesi bastırmıştı.

"O daha 17 yaşında! Ben seni el alemin kızlarıyla ye, iç, gez diye büyütmedim." Diyen halam bana dönüp, "Bu söylediklerim seni kapsamıyor Tomris. Yanlış anlama beni." Dediğinde Can'a geri dönmüştü.

"Annen olarak sana tek vasiyetim. Tomris'e karşı gerçekten duyguların varsa yaklaş. Yoksa uzak dur ondan. 'Yeğenin de istedi.' Demekle olmuyor. Onu bir oyuncak gibi görmeni istemiyorum. Ben diyeceğimi dedim. Kendinize çeki düzen verin ve birbirinize o zaman temas halinde bulunun."

Halam mutfaktan çıkıp salona gittiğinde Canla baş başa kalmıştık.

Yaşlı gözlerime, kahve renginin en güzel tonu olan gözlerini kenetlediğinde ona bir kaç adım atmıştım ki, ellerini kaldırarak kendisini de bir adım geriye attığında beni durdurmuştu.

"Yaklaşma. Seninle aramızda tensel çekim haricinde bir şey olmadı. Aramızda ki bu ilişki de bitti. Annem ile aramı daha fazla bozamam. Ve mümkünse ben bu evde olduğum sürece bu evde bulunma."

Son sözleri bunlar olmuş ve beni mutfakta yalnız başıma bırakıp gitmişti..

🖤

(Dileklerin evi)

20.46

Tuna ' dan

"Tuna! Rahat durur musun?" Diyen ablamı her zamanki gibi darlamayı çok seviyordum.

"Ya ne yapayım. Seviyorum seni." Dediğimde gülerek bana dönüp hafiften vurmaya başlayan ablam, "Git başımdan sıpa!" Demiş ve beni itmişti.

"Hii, ya düşüp kafamı yarsaydım? O zaman vicdan azabı çeker miydin?" Dediğimde "Bu bedenle düşüp kafanı yaracağını düşünmüyorum Tunacım. Bir kere sen zayıf bir çocuktun italyaya bir gittin geldin dalyan gibisin maşallah." Diyen ablama bakıyordum.

"Abla eniştem bitti şimdi de bana mı yürüyorsun? Ne oluyor anlamadım bir türlü." Dememle çene kemiğime değen elle mutfaktan kaçtım.

"Hiç değişmeyeceksin değil mi? Dilek Güner'in kardeşi olduğunu her yerde belli edeceksin." Diyen ablamın sesine salondan cevap verdim.

"Doğru! Hiç değişmedim ve hep senin kardeşin olarak devam edeceğim hayatıma."

Önüme döndüğüm sırada Sonerle çarpışmıştım.

"Dayı yavaş." Dediğinde "Hadi lan oradan, yerim dayını şimdi." Dememle zil çalmıştı.

Eftal ayaklanıp kapıya doğru gittiğinde salona geçerek kendimi koltuğa attım. Soner de gelip oturduğu sırada Eftal'in sesi geldi.

"Hala hoş geldin!"

"Hala mı dedi o?" Diyen Soner'e omuz silktiğim sırada Eftal'in salona elini tutarak getirdiği Semayla göz göze geldim.

"Ooo halaların bir tanesi gelmiş." Diyerek ayağa kalkan Soner de Sema'ya sarıldığında Sema, "Soner zaten tek halan benim. Niye böyle yapıyorsun?" Demiş ve gülüşerek birbirlerinden ayrılmışlardı.

"Al bakalım bunu sana aldım." Soner, Sema'nın ona uzattığı paketi hemen aldığında "Teşekkür ederim halacım ne gerek vardı." Diyerek yağcılık yapmaya başlamıştı. Eftal zaten ne verilirse alıyordu garibim.

"Rica ederim bitanem. Güle güle kullan. Ee abim, yengem yok mu?" Diye sorduğunda önümden geçip yanıma oturmuştu.

Bana dönerek elini uzatmış bende kibarlıktan elini sıkmak zorunda kalmıştım.

"Merhaba." Dediğinde "Merhaba." Dedim.

Soner lafa atlayıp, "Dayı, Halamla tanışmıyor musunuz?" Demesiyle salona "Anam!" Diye bağırarak ablam girmiş ve koşarak yanımıza gelmişti.

"Hoş geldin canım!" Diyen ablam, ayağa kalkan Semayla birbirlerine sarıldıklarında "Hoş buldum yengecim." Dedi.

Eniştem de aşağı geldiğinde ailemiz tamamlanmıştı.

"Sema?" Diyen enişteme dönen Sema, "Abim." Diyerek koşmuş ve boynuna sarılmıştı.

"Nasıl özlemişim.."

********

Sema ' dan

"Ah, işte ne yaparsın Semacım. Bu da kardeşim Tuna." Diyen yengemi dinlerken benim sadece tek odağım Tuna'ydı.

Geçmiş de yaşadığımız şeyler onu görünce resmen bir film şeridi gibi gözümün önünden geçmişti.

Bunun intikamını çok pis alacaktım ondan.

"Sema!" Diye bağıran abimin sesiyle kendime geldiğimde karşımda oturan Tuna, bana sırıtarak bakmaya başlamıştı.

"Efendim abi?" Dediğimde "Yengen sana sesleniyor kızım, duymuyor musun?" Demiş bende yengeme dönmüştüm.

"Evet dinliyorum yengecim." Dememle yengemin bana attığı tuhaf bakışlar beni rahatsız hissettirdiğinde önümdeki tatlı tabağımı alarak ayağa kalkmıştım.

"A a nereye kız?" Diye soran yengeme "Mutfağa." Dediğimde o da kalkmış ve benimle birlikte mutfağa gelmişti.

Elimdeki tabağı alıp tezgahın üzerine bıraktığında kendine sandalye çekerek oturmuştu.

"Gel canım sende otur."

Yengemden Tuna'nın neyi sevip sevmediğini öğrene bilirdim. Hemen sandalye çekip yanına oturduğumda kendisine bir sigara çıkarıp yaktı. Paketi bana da uzatınca "Teşekkür ederim ama içmiyorum." Dememle paketi masaya bıraktı.

"Anlat bakalım nasıl geçti okul hayatı? Oldukça iyi görünüyorsun. Çökmemişsin en azından ay ben kendimi yiyip bitiriyordum. Ama şimdi halime bak. Ölmüşüm ama ağlayanım yok." Diyen yengem kendine güldüğü sırada bende güldüm.

"Vallahi fena değildi. Çok şey öğrendim hayatla ilgili. İnsanların duygularıyla oynanmayacağını ve bu dünyada babana bile güvenmeyeceğini öğretenlere sonsuz teşekkür ediyorum."

"Öyle deme kız. Elbet çıkar birisi karşına. Mesela Tuna'ya bak. O öyle kızlarla ilgilenmez. Gerçi çok kız arkadaşı oldu ama hiç birini sevemedi hep kızlar ayrıldı ondan." Dediğinde kendi kendime 'Kardeşinin sevgili yapmak yerine karı, kızı kucağına oturtturduğunu biliyor musun acaba?' Dedim. Yengem ise "Anlamadım?" Diyerek bana ters bir bakış attı.

"Ha, bir şey yok ya. Ee Tuna diyorduk en son. Sence Tuna nasıl biri yenge? Yani senin kardeşin sen daha iyi bilirsin."

Tuna'dan alınması gereken bir intikam planım yavaştan uygulamaya hazır hale geliyor ve beni heyecanlandırıyordu.

Yengem, bir yandan sigarasını içerken bir yandan da bana Tuna'nın nasıl biri olduğunu, nelerden hoşlanır, nelerden hoşlanmaz, hobileri ve yapmaktan zevk aldığı şeyleri anlatmaya başlamıştı. Başta karıları kucağına oturtmaktan hoşlanırdı beyefendi. Ama yengem öyle demiyor.

🤍

(Bedia'ların evi)

Efnan ' dan

"Ahlas!" Diye bağırıp duruyordum evde.

"Bırak peşimi Efnan, Doğru olanı yaptım ben!" Diye bir ses duyduğumda arkamı dönmüştüm. Karşımda Ahlas'ı görür görmez elimde olan yastıkla kafasına vurmamla gene benden kaçmıştı.

"Ya sen salak mısın?! Sana mı kaldı çocuğa onu söylemek! Seni ne ilgilendirir benim yaşadığım hayat!" Diye bağırıp peşinden koştuğum da yastığı sert bir şekilde kafasına fırlatmamla yüz üstü yere düşen Ahlas'ın önünde annem belirmişti. O an olduğum yerde durup annemle göz göze geldiğimde "Efnan sen ne yapıyorsun?!" Diye bağırmıştı.

"Önce sen, o yerde yatan oğluna ne yaptığını sor sonra gelip bana tekrardan kızarsın anne!" Annemin eline terliğini aldığımı fark ettiğimde koşarak çamaşır odasına girmemle fırlattığı terlik yatak odasından çıkan babamın erkekliğine değmiş ve yüksek sesle kahkaha patlatmıştım.

"Ferdi!" Diye bağıran annem panikle babamın yanına geldiğinde babam acıdan dizlerinin üstüne çökmüştü. Dudaklarımı birbirine bastırıp gülmemek için kendimi tutarken babam, "Ulan Efnan!" Diye haykırdı.

Annem sanki demin babamın erkekliğini hedef almamış gibi bu sefer de kafasına eliyle vurunca "Sus Ferdi! Hadi kalk. Gel bir tuvalete gidelim." Demiş ve babamı yerden kaldırmıştı.

Annemle babamın gitmesini fırsat bilip odadan çıktığımda Ahlas yoktu. "Ahlas neredesin?!" Diye bağırdım koridordan.

"Sevgili Batucuğun cevap yazmış acaba ne desem?" Diyen sesini duymamla "Sakın!" Diye bağırarak odama koşmaya başlamıştım. İçeri girer girmez diz üstü bilgisayarımı kucağında görünce hemen yatağın üstüne bırakıp tam kaçacaktı ki, onu tutarak yere ittim. Üstüne çıkıp oturduğum sırada bir kaç tane tokat vurmuştum yüzüne.

Ama annem hep yüze tokat atmak çok günah, dese de şu an bu durumda onu düşünecek değildim. Çünkü sinirliydim!

"Kim sana Batu'ya cevap ver dedi? Niye benim yazmadığım şeyleri ona benmişim gibi yazıyorsun?!"

"Efnan, tamam dur! Vurma. Bir dakika dinle. Bak ben sevgilisiniz sandım ondan öyle yazdım özür dilerim." Dediğinde beni daha çok sinirlendiriyordu.

"Ya geri zekalı! Diyelim ki orada kafam kadar 'biz seninle neyiz?' yazısını görmedin. Niye gidip te  'Aşkım ya burası çok sıcak oldu, bir foto atsana belki ateşim söner.' Diye mesaj atıyorsun çocuğa! İkincisi-" Dememe kalmadan babamın belime sardığı ellerle Ahlas'ın üstünden kalkmıştım.

"Baba bırak geberteyim şunu!" Diye çırpınırken babam beni annemin önünde yere indirmişti.

Babama karşı dönüp, "Çok yardımcı oldun babacım sağol cidden!" Diyerek tekrardan anneme döndüm.

"Efnan ne oluyor kızım? Sorununuz ne? Söyle bana halledelim." Diyen anneme "Hayır anne, bu benle Ahlas arasında bir mesele. Sen karışma." Dediğimde kendi ayağımda olan terliğimin birini çıkarıp annem fark etmeden yerde yatan Ahlas'ın bacak arasına fırlattım.

Acıyla yerde inleyerek kıvrılmaya başladığında "Efnan!" Diye sayıklamaya başlamıştı.

"Efnan! Yeter ama. Sonra halledin meseleniz neyse. Şimdi mutfağa. Sana bulaşıkları makineye doldurma cezası veriyorum." Annemin sözlerinden sonra diz üstü bilgisayarımı alıp Ahlas'a da tükürerek odadan çıkmıştım.

(Semaların Evi)

23.00

Zülal ' den

"Anne!" Diye bağıran Asafla uğraşmak istemiyordum. Kendi kendime yatağımda oturmuş, karışık meyveli pufumu içerek telefonuma bakıyordum.

Bir anda odama dalan Ali Asaf'a karşı kafamı kaldırdığımda "Ne oldu lan?" Diye söylendim.

"Elinin körü oldu!" Dediğinde kolumun altındaki yastığı kaldırıp kafasına fırlattım.

"Öküz! İnsan ol." Diye bağırdığımda kafasına gelen yastığı yerden alıp bana geri fırlatmış ve elimdeki pufum yere düşmüştü.

"Ali! Anne! Şu oğluna bir şey söyle." Diye bağırınca "Sus lan!" Diyen Ali Asaf a baktım.

"Susmuyorum! Ne yapacaksın?" Dememle bana doğru gelmiş ve hemen ayağa kalkmıştım.

"Ay hoşt!" Diyerek onu elimle kovduğum sıra "Zülal!" Diye bağırarak peşime gelmeye başlamıştı ki, odadan çıkıp annemin yanına koşmuştum.

"Anne!"

Mutfağa girip sandalyede oturan annemin arkasına geçtiğimde Ali Asaf da gelmişti.

"Gene kudurduz ha," diyen annem sigarasını içmeye devam ederken küllüğe geri bırakmış ve ayağa kalkmıştı.

Annemin arkası dönük olduğundan beni tehdit edercesine elini sallayan Ali Asaf'a "Git be! Vallahi anneme söylerim." Dedim.

Bir gözü annemde olan Ali Asaf, annemin bıraktığı sigarayı eline alınca bir duman çekmiş ve "Asaf şımarıyorsun." Diyen annemden korktuğu için sigarayı hızlıca geri bırakmıştı.

"Anne sigaranı içti!" Dediğimde "Ne?!" Diye bağırıp bize dönen annemden kaçan Ali Asaf'a gülmeye başlamıştım.

"Gebertirim seni! İçmeyeceksin."

Annem geri yerine geçip oturduğunda bana döndü.

"Git kız sende odana. Bu günde herkes bir garip zaten."

Annemin lafından sonra yanağından öpüp mutfaktan çıkarak geri odama gitmiştim.

Odaya girer girmez zıplayarak sevinmiştim.

Bu gün mutluydum ve farklı hissediyordum.

Aşık mı oldun Zülal?

Sanırım.

İç sesimle konuşmayı bırakıp telefondan kendime şarkı açarak söylemeye başladım.

"Ay, ay, ay yükseldim birine, o kendini biliyor
Yine de pas vermiyor, oyalıyor
Etmiyorum pes

Koklatmam, elletmem Yâr etmem kimselere (yürü be) O benimdir, dağılın, uzayın bakalım
No more bets

Sen de boş değilsin şimdi beni konuşturma
Ver bana, ver bana kalbini
Elini korkak alıştırma..."

Bağıra bağıra şarkıyı söylemeye başladığımda bir yandan da dans ediyordum.

"Gel bizim oralara ortalık karışsın!
Kötü niyet yok, maksat ayağın alışsın
Bir fırt çek dudakta sönecek yangın
Karlar buzlar senle nasıl yarışsın?

Gel bizim oralara ortalık karışsın
Kötü niyet yok, maksat ayağın alışsın
Bir fırt çek dudakta sönecek yangın
Karlar buzlar senle nasıl yarışsın?"

Kendimi kahkaha atarak yatağa attığımda bu günün güzel geçtiğini bağırıp çağırmak istiyordum..

Continue Reading

You'll Also Like

127K 5.1K 60
Onun her şeyini özlemiştim. Mavi-gri gözlerini, sarı ve ipek gibi yumuşak saçlarını hatta kıskançlığını bile... #Dramione 1 / 28.06.2020 #Dramione 1...
31.3K 218 42
Bu kitap sadece bir zayıflama kitabı değil , sağlıklı dengeli ve düzenli beslenerek zayıflama kitabı ...
16.3K 559 14
"Ya sen delirmişsin!" "E delirttin çünkü!!"
640K 18.7K 26
(Cinsel içerikli sahneler, yaş farkı ve daddy isuess içermektedir.) Ölü çocukluklar yaşamaya devam eden ölü insanlar doğurur... Kapak @-necirvan a ai...