ARAMIZDA SIR ÇOCUKLAR

By yazarrrristeee

1.3K 306 1.1K

Terden ıslanmış olan saçlarımı gözümün önünden çekerek okşamaya başladığında "Bu olanlar aramızda sır olarak... More

1. Bölüm Tomris
2. Bölüm Alya
3. Bölüm Sahra
4. Bölüm Efnan & Ahlas
5. Bölüm Zülal & Ali Âsaf
6. Bölüm Soner & Eftal
7. Bölüm Alparslan
8. Bölüm Can
9. Bölüm Mert
10. Bölüm "Miray'ım..."
11. Bölüm
13. Bölüm
DUYURU
14. Bölüm
15. Bölüm Parti
16. Bölüm Mesele
17. Bölüm Annelik...
18. Bölüm Tiyatro
19. Bölüm Küslük
20. Bölüm "Biz barıştık, sizde barışın."
21. Bölüm
22. Bölüm İlk Öpücük
ÖZEL BÖLÜM Semih & Dilek
ÖZEL BÖLÜM Sanem & Aydın

12. Bölüm

28 9 23
By yazarrrristeee

2 gün sonra

Yazarın ağzından

Besra'nın yaşadıklarından sonra akıl ve ruh sağlığının iyi olduğundan emin oldukları için Miray'ı Besra'ya vermişlerdi.

İki gündür Besra'nın kapısında nöbet tutan polisler eşliğinde Dilekler de Besralar da kalıyordu.

Şu anda ise Dilek ve Besra birlikte yatakta yatarken, Leonardo salonda koltukta yatıyor, Sahra'nın yanında da Alya ve Tomris vardı.

Mert'in odasında her zamanki gibi Soner'le Eftal vardı.

Saat gece yarısı 04.00'ı gösterirken Dilek, Besra'ya daha çok sokulmuş ve uyumaya devam etmişti.

Evin önündeki polis vardiya değişikliği yapmak için diğer meslektaşını beklerken, Selma bozulmuş psikolojisiyle dışarıya çıkmış Besra'nın evini gözetliyordu.

Polislerin değişiklik yapacağı sırada, evin önünde bekleyen polisi diğer meslektaşı lafa tutmuş ve sohbet etmeye başlamışlardı. Selma bu anı fırsat bilerek sessizce arabanın arkasından geçip evin arka bahçesinin açık kapısından içeriye girmişti.

Girdiği yerin mutfak olduğunu görünce ses çıkarmamaya gayret ederek çekmeceleri karıştırmaya başlamış ve sonunda istediği şeyi bulmuştu.

Eline aldığı bıçakla ve yüzünde psikolojisinin bozuk olduğunu gösteren bir gülüşle evi gezmeye başlamıştı.

Salonda, koltukta yatan Leonardo'yu görünce sessizce kıkırdamış ve kafasını kaldırarak merdivenlere yönelmesiyle ilk gördüğü odaya girmişti.

Girdiği oda Sahra'nın odasıydı. Selma kendisini klasik genç kız odası olarak adlandırdığında aynı yatakta yatan üç kıza yaklaşıp bıçağı tek tek üstlerinde gezdirmişti.

Sırt üstü yatan Sahra'nın yanında sağ tarafına dönmüş Alya, kafasını Sahra'nın göğsüne koymuş ve bir eli de kendi karnının üzerindeydi.
Tomris ise yüzünü Alya'nın omuzuna yaslamış ve rahatsız bir pozisyonda olduğu için hareketlenmesi Selma'yı korkutmuştu.

Selma odada daha fazla durmayıp çıkınca bu seferde kendisini Mert'in odasında bulmuştu.

Birbirine sarılmış Mert ve Soner'e baktığında yataktan neredeyse yere düşecek olan Eftal'e gülmeye başlamış ve hemen odadan çıkmıştı. Açık bir kapı gördüğünde buranın banyo olduğunu görerek es geçmiş ve en sonunda Besra'nın odasının önüne gelmişti.

Yarım açık olan kapıyı yavaşça itip komple açtığında sarmaş dolaş yatan Dilek ve Besra'yı görüp Besra'ya yaklaşmıştı.

Besra hareketlenerek sırt üstü yatmaya devam ettiği sırada, Selma elindeki bıçağı önce Besra'nın yakası açık tişörtünün üstündeki köprücük kemiğine sürmüş, Besra ise huylandığı için elini kaldırıp boynu ve omuzunun arasındaki boşluğa koymuştu.

Selma farkında olmadan Besra'ya fazla yaklaştığı için, Besra yüzünde sıcak bir nefes hissederek gözlerini aralamış ve Selma'nın elindeki bıçağı görüp kafasını sağa atmıştı.

O anda bıçakta yastığa saplanmış ve bağırıp milleti başına toplayan Besra'nın sesine herkes ayaklanmıştı.

Kaçmaya çalışan Selma kendisini odadan dışarıya atmak istediğinde bunu yapamamıştı.

Çünkü önünü kesen Mert ve Soner onun o odadan çıkmasına izin vermemişti.

"Dilek!" Diye bağıran Besra'yı Dilek kendisine çekip kafasını göğsüne yaslayınca odaya kapının önündeki iki polis girmiş ve Selma'ya kelepçe takıp dışarıya çıkarmışlardı.

Mert panikle annesine yaklaşınca Besra Dilek'i bırakıp sıkıca oğluna sarılmış ve uzun zaman sonra ilk defa oğluna bu kadar içten sarılmıştı..

Soner de annesine sarılıp "İyisin değil mi?" Diye sorarken, Besra ağlayarak "İyiki varsın oğlum.." Derken Mert'i kendisine daha çok bastırmıştı.

Odaya apar topar giren Alya'larda teyzelerine sarıldıktan sonra Leonardo da gelmişti. Karısına korkuyla sarılan adamdan sonra hiçbiri uyumamış ve hep birlikte sabahlamışlardı.


**********

(Dileklerin evi)

Tuna'dan

14.53

Kahvaltımızı etmiş, masadan dağılmıştık. Eftal her zamanki gibi gene oyun oynamak istediği için, beni peşinde sürükleyerek bilgisayar koltuğuna otutturmuştu.

Şuanda da bilgisayarın başında oturmuş oyun oynuyorduk. Odaya birden giren Soner'i gördüğümde "Dayı ne yapıyorsunuz ya?" Diye sormuştu.

"Sanane lan eşek sıpası." Dediğimde Eftal gülmüş Soner'de "Sana bir espiri yapayım mı? Eşeklerin ölürken neyi dik olur?" Demişti.

Eftal kıkırdayarak "Siki mi?" Diye mırıldandığı sırada Soner'in kafası önümüze doğru eğilmiş ve 'şak!' Diye ses gelmişti.

Soner'in arkasında duran eniştemi görünce Soner'in ensesine onun vurduğunu anlamıştım.
"Sen kardeşine nasıl örnek oluyorsun eşek sıpası!" Diyen enişteme dönüp "Ufak bir bilgi; böyle diyerek kendine eşek demiş oluyorsun. Yani bunu senin çocuklarına yalnız ben diyebilirim canım." Dememle Eftal eli kafasında
"Yani babama eşek diyen tek kişi olmak istiyorsun Dayı." Demişti ama aniden dirseğimi karnına vurmamla sözü kesilmiş ve ıkınmaya başlamıştı.

Sözünü kesmeme rağmen eniştem neyden bahsettiğimi anlamış gibi elini ensesine atarak
"Hakkaten lan, Babanın şarap çanağına tükürdüğüm. Sen gelip ne diye artistlik taslıyorsun?" Demesiyle üçümüz de kahkaha atmıştık.

"Enişte alemsin valla. Kendi kendine küfür ediyorsun daha ben ne diyeyim ki?" Diyince eniştem odadan çıkmış ve Soner de yanımıza bir sandalye çekip oturmuştu.

"Ee ne oynuyoruz? Üç kişilik oyun açın da oynayalım ya. Çok sıkıldım." Diyen Soner'e baktığımda "Bakıyorum da Mert'in gelmedi." Dedim.

Soner bana bakarken göz devirmiş ve hemen önüne dönmüştü.

Kafasına bu seferde ben vurduğumda "Dayı ya!" Diye bağırmıştı.

"Bağırma lan!" Derken odaya koşarak giren ablamı gördüm.

"Ya ne oluyor gene bu evde?!" Diyerek sinirlenen ablama üçümüz de dönüp baktığımız anda  "Bir şey olduğu yok." Demiştik.

Ablamda "Ne oluyor be! O ne öyle, koro halinde bana cevap vermeyin." Demiş ve Soner'e yaklaşmıştı.

Soner'in kafasına vurduğumu sanarken aslında ensesine vurduğumu daha yeni fark etmiştim. Çünkü ensesi kıpkırmızı olmuştu.

"Soner, ensene ne oldu senin?!" Diyen ablam panikleyince Soner, "Başta babam olmak üzere, ikinci bir tokat da dayımdan yedim anne." Demiş ve ablam bana dönmüştü.

"Vallahi yavaş vurdum. Demin eniştemi görseydin kimin nasıl vurduğunu çok iyi anlardın ablacım. O yüzden bana vurmanı kabul etmiyorum."

"Öyle mi?" Diyerek ellerini beline koyan ablam üçümüze de ters ters bakmaya başladığında "Dayı bence kaçmamız lazım. Annemin bu huyunu biliyorum çünkü ben!" 'Çünkü ben!' Diye bağıran Soner hemen yere eğilip ablamın iki bacağının arasından sıyrılıp odasına kaçınca ablam ayağından terliğini çıkarmıştı.

Hemen ayaklanıp, "Aman abla! Sakın bak." Dediğimde bir elim ablama karşı havada dururken, Eftal oturduğu yerde bize gülüyordu.

"Çocuğuma bir daha sakın vurma Tuna!" Demesine karşılık bende  "Ulan bende senin çocuğundum! Ne ara sattın beni? Püğ sana yazıklar olsun." Dediğimde bacağıma bir terlik yemiş ve bağırmıştım.

"Ah, abla! Vallahi acıtıyor. Uzak dur benden!" Diyerek odadan koşarak çıktığımda eniştemle çarpışmıştım.

"Yavaş." Diyerek beni durdurduğunda "Ulan enişte herşey senin yüzünden oluyor zaten!" Diye bağırdım.

"Ulan ben ne yaptım?!" Diye bağıran eniştemi salonun ortasında bırakıp yukarıya yani Soner'in odasına koşturmaya başladım..

(Besraların evi)

Mert ' den

Yatağımda uzanırken gözlerimi sürekli kapatıp bir süreden sonra açıyordum.

Doğru düzgün uyuduğum yoktu bu evde.

Odamın kapısı kapalı olduğundan tıklatıldığında annem olabileceğini düşünerek uyku sersemliğindeki halime geldiğimde kapı açılmıştı.

"Anne?" Dedim sorgular gibi.

Elinde kocaman tepsiyle gülümseyerek yanıma geldiğinde tepsiyi komidinin üzerine koymuş ve üzerimdeki battaniyeyi çekip almıştı.

Elinde buruşturduğu battaniyeyi yere attığında tepsiyi yeniden eline almış ve ayaklarımı toparlamamla önüme bırakmıştı.

Kahvaltılık herşey vardı tepside. Bayadır yemediğim yulaflı tahılı koca bir kasede görünce mutlu olmuştum.

"Benim için mi bunlar?" Diyerek annemin yüzüne baktığımda gülümsemiş ve başını aşağı yukarı sallamıştı.

Şu anda karşımda Sahra varmış gibi hissediyordum. Ama bu annemdi.

"Teşekkür ederim." Dediğimde yüzünü bana yaklaştıran annem elini yanağıma yaslamasıyla sol yanağımı öpüp koşarak odadan çıkmıştı.

Kendi kendime sırıttığım sırada annemin bana karşı bir iki gündür annelik yapma hevesini kursağında bırakmak istemiyordum.

Beni sevmesi her zaman hoşuma gidiyordu.

İstemsizce tepsiyi kendimden uzaklaştırıp ayağa kalktığımda odamdan çıkarak aşağıya indim.

Mutfakta gülerek sohbet eden Sahra, Miray ve annemi gördüğümde gülümsedim.

Miray, Sahra'nın kucağında çok güzel görünüyordu. Sahra'nın eski küçüklük kıyafetlerinin içinde gördüğüm Miray iki günde, tam anlamıyla evimize ayak uydurmuştu.

Beni gören Miray'a karşı kocaman gülümsediğimde "Abi!" Diye bağırmış ve tezgahta bir şeylerle ilgilenen annem bile gülerek bana dönmüştü.

"Aman abini yesinler." Diyen Sahra hafiften kıskançlık gösterisini yapınca Miray'ı kucağında kendisine doğru çevirip yanaklarını öpmüştü.

Ama Miray'ın gözü hala benim üzerimdeydi.

"Hayır aba, abi!" Diyen Miray'a yaklaştığımda "Abisinin güzeli!" Diyerek Sahra'nın kucağından Miray'ı kendi kucağıma almıştım.

Boynunu öptüğüm sırada hemen kafasını omuzuma yaslayan Miray, o küçük kollarını boynuma dolamıştı bile.

"Yaa ama kıskanıyorum." Diyen Sahraya baktığımda "Bebek o daha!" Diye sitem ettim.

"Ben değilim diye mi daha çok Miray'ı seviyorsunuz?" Dediğinde "Saçmalama Sahra, seni de çok seviyoruz." Diyen annem de Sahraya sarılmıştı.

"Sadece babam eksik." Diyen Sahra'dan sonra mutfağa babam da girmişti.

"Ooo neler oluyor?" Diyerek beni es geçmiş ve anneme yaklaşarak başını öpmüştü.

"Leo yapma böyle. Mert de senin oğlun." Diyen annemin yüzüne bakarken, Miray kafasını kaldırıp yüzüme gülümseyince bende ona gülümsedim. Kafamı babama bakmak için kaldırdığımda gözlerimin yandığını hissettim.

Söylediğim sözler ağır olsa da hepsi gerçekti. Babam da o günden sonra benimle hiç konuşmamıştı. Gerçi biz normal baba oğul ilişkisi hiç yaşamamıştık ki, bu beni değişik bir ruh haline sokuyordu her zaman.

Annem bana yaklaşıp kucağımdan Miray'ı alınca babam da bana yaklaşmış ve elini omuzuma koymuştu.

"Özür dilerim oğlum." Babamın omuzuma koyduğu elinden bakışlarımı çekip yüzüne baktığımda daha fazla dayanamayıp sıkıca ona sarıldım.. Beni içine sokmak istercesine sıkıca sarmaladığında ağlamaya başlamıştım.

"Bende özür dilerim Baba.." Kelimeleri dökülmüştü sadece dudaklarımdan. Ve bu saatten sonra gerçek bir aile olduğumuzu hissederek hayatıma kaldığım yerden devam edecektim. Normal, eğlenmesini bilen ve ne olursa olsun birbirinden hiç ayrılmayan bir aile olacaktık..

(Sanemlerin evi)

Can'dan

"Abi, annem sence orada iyi mi?" Diye soran Alya, kafasını göğsümden kaldırıp yüzüme bakmaya başladığında "Bilmiyorum." Dedim.

İki gün olmuştu. Annemin evde yok oluşu çok can sıkıyordu.

Sevgiyle ilgilenen babamın salona girdiğini gördüğümde ağlamaktan kıpkırmızı olmuş gözleriyle bana gelmek isteyen Sevgiye ellerimi uzattım. Babam hemen Sevgiyi ellerimin arasına bıraktığında, Alya da göğsümden kalkıp normal oturmaya başlamıştı.

Babam kendisini yorgunluktan koltuğa attığında "Çok yoruldum." Demiş ve elini yüzüne sürmüştü.

Babam da iyi değildi. Annem yoktu ve biz iki gündür perişan haldeydik.

Yengem akşamları Tomrisle eve yemek gönderip duruyordu. Ama annemin elinin lezzeti hiçbir yemekte yoktu. Şu anda annemin yakmış olduğu yemekleri bile yiyesim geliyordu..

Alya göğsümden kalkınca Sevgiyi kucağıma otutturmuştum. Ağlamaktan yüzü şişmiş bir halde kafasını göğsüme yaslayınca ister istemez gözlerim dolmuş ve gülmüştüm.

Babam, Alya da aynı şekildeydi. İki gündür sadece Miray ve Sevgi için korkuyorduk.

Gerçi Miray şu andan itibaren çok iyiydi. Ama biz değildik.

Alya yanımdan kalkıp babama doğru gidince "Baba.." Demiş ve burnunu çekerek yanına oturmuştu.

Ağlayan Alya'ya hemen sarılan babam, "Ağlama kızım. Anneniz gelecek. Yarın yada öbür gün gelecek biliyorum.." demiş ama kendisi bile söylediği sözlere inanmayarak ağlamaya başlamıştı.

Yüzüme bakmak için kafasını kaldıran Sevgiye kafamı eğdiğim sırada gülümsedim.

"Ne oldu güzelim?" Diyerek elimi saçlarına sürdüm. Oysa "Abi, ane neyde?" Demişti..

"Abam niye ağlıyo?" Dediğinde Alya ve babama döndüm. Alya yüzüme bakarken toparlanması için gözlerimle Sevgiyi işarettiğimde göz yaşlarını silip babamdan ayrıldı.

Gülerek ayağa kalktığında üstünü düzeltmiş ve bize yaklaşarak "Aşkım odamıza gidip oyun oynayalım mı?" Dedi.

Sevgi hemen kucağımdan Alya'ya uzanarak kollarını tuttuğunda Alya onu kucağına almış ve Sevgi'nin oyuncak odasına gitmişlerdi.

Bir süre babamla bakıştık salonda. Sanki babamın söylemek istediği çok şey varmış da söylemeye çekiniyormuş gibiydi.

Zilin çalmasıyla ikimizde aynı anda ayağa kalkmıştık.

"Sen otur baba, ben bakarım." Diyerek salondan çıkıp dış kapıya doğru yürüdüm. Kapıyı açtığımda karşımda Tomris'i elindeki iki ayrı tabakla gördüm.

Hafif bir tebessüm ederek yüzüme baktığında "Selam." Dedi.

"Hoş geldin. Buyur gel içeri." Dememle kapıyı onun için daha fazla açtım.

İçeri girip hemen mutfağa yöneldiğinde elindeki tabakları masaya bıraktığı gibi bana dönmüş ve boynuma sarılmıştı..

"Nasılsın?" Derken geri çekilmiş ve yüzüme bakmaya başladı.

"Bilmiyorum." Dediğimde gözlerim yeniden dolmuştu ama bu sefer ciddi ciddi gözlerimden yaşlar yanaklarıma doğru süzülmeye başlamıştı.

Tomris, elini yanağıma yaslayıp baş parmağıyla göz yaşlarımı sildiğinde, yüzünü yüzüme yaklaştırmış ve dudaklarını dudaklarıma bastırmıştı.

"Can!" Diye seslenen babamı duyduğumda Tomris hemen benden geri çekilmiş ve "Özür dilerim." Demişti.

"Sorun yok." Diyerek ona gülümseyip mutfaktan çıkarak salona yani babamın yanına geçtim.

"Efendim baba?"

"Kim geldi?" Dediğinde mutfaktan salona gelen Tomris'i gördü.

"Tomris hoş geldin kızım." Diyen babam lafına devam ederek "Gelin oturun." Demiş, Tomris'te yanımdan geçerek babamın karşına oturmuştu.

Tomris, bana acıdığından dolayı farklı davranıyordu. Yanıma gelip sürekli bir sarılma ihtiyacı, öpmek olsun ya da her hangi bir şeyde ilk beni arıyordu.

Yavaş yavaş Tomris'i sevdiğimi düşünüyordum. Belki de bu bir bağlılıktı. Ona karşı bu zamana kadar bir şey hissetmezken şu iki gündür çok farklı bir yaklaşım tarzı vardı.

Ama onu hep zevke gelebilmek için kullandığım gerçeğini değiştirmiyordu.

"Tomris rahat mısın kızım? İstersen Canla odaya çıkın rahat rahat oturun. Ben burdayım hem Alya da gelsin." Diyen babam Alya'ya seslendiğinde Alya bizi umursamamıştı bile.

"Alya gelmek istemiyor sanırım. Biz Canla yukarıda oturup konuşalım biraz." Diyerek ayağa kalkan Tomris bu kez de önümden geçerek merdivenlere yöneldiğinde çıkmaya başlamıştı.
Peşinden gidip odama girer girmez kapıyı kapattım.

Tomris'i özlediğimi fark etmiştim. Kapattığım kapıya yaslı dururken geri çekilmemiş ve arkada olan elimle kapıyı kilitlemiştim.

"Can?" Soru sorar gibi dediği kelime, ağzına yakışan tek kelimeymiş gibi geliyordu kulağıma.

Kapıdan çekilip ellerimin arasına aldığım yüzünü kendime yaklaştırıp dudaklarını doyasıya öptüm.

Zamanında öpüşmenin daha ne olduğunu bilmeyen kız, şu anda dili ağzımın içinde dolaşıp duruyor ve ondan ayrılmama bile müsade etmiyordu.

Üzerine giydiği hırkasını omuzlarından aşağıya doğru indirdiğimde yere düşmüştü. Tomris'in elleri ise tişörtümün altında iken çekiştirerek üstümden çıkarmayı başarmıştı.

Bir anda kendisini yatakta, benim altımda bulduğunda beni durdurmuş ve gözlerime bakmıştı.

Nefes nefeseydim. Dudaklarımı yeniden öpüp geri çekilince "Yapalım. Yap şunu, hadi." Demiş ve gözlerini kapatarak dudaklarımı tekrardan kavramıştı.

İp askılı cropunun iplerini indirip üzerinden çıkardığım sırada Tomris beni öpmeye devam ediyordu. Sadece dudaklarımı da değil. Boyun, köprücük kemiklerim. Yavaş yavaş dudakları göğsüme doğru giderken çenesinden tutarak kendime baktırdım.

Tomris'e hiçbir zaman doyamamıştım. Ama şimdi de kıyamıyordum. Bana 'Yapalım. Yap şunu, hadi.' Derken ki sesinde bile korku vardı. Ama yapmakta istiyordu. Beni sevdiğini biliyordum. Ama Tomris'i ben hiçbir zaman sevmemiştim ki..

Kuzendik ve hep de kuzen gözüyle bakmaya devam ederdim ona. Aramızda bir şeyler yaşanmış olsa da.

Dudaklarını öpüp kendimi yatakta yan tarafına attığımda Tomris bana dönmüştü.

"Ne oldu Can?" Diye sorduğunda elini göğsümün üstüne koyarak yüzünü yüzüme yaklaştırdı.

"Bir şey olmadı." Dedim sadece. Onu üzmek istemiyordum. Hele ki annem oradayken kuzenim dediğim bir kızla sevişmeyecektim. Kendi rızasıyla bana gelmiş olabilirdi. Ama ben bunu yapamazdım. Anneme karşı gelip yeğeninle birlikte oldum diyemezdim..

"Neden durdun o zaman? Yapsana, çok istiyordun." Diyen Tomris'e baktığımda kafasını göğsüme yaslamasını istedim.

Elimin altında olan yumuşacık ve o güzel kokulu saçlarını okşarken, "Fikrimi değiştirdim." Dedim.

"Fikrini değiştiren şey ne oldu onu merak ettim." Diyen Tomris kafasını kaldırıp yüzüme baktı.

"Yapamam bunu. Bizimkilerin yüzüne bakamam." Dememle Tomris gülümsemiş ve dudaklarıma sanki son öpücüğünü veriyormuş gibi öpmeye başlamıştı ki, kilitli sandığım kapı bir hışımla açılmıştı.

"Sanem'iniz geldi!"

Annemin sesini duymamla Tomris benden geri çekilmiş ve yatağın battaniyesini komple üzerine çekmişti.

Karşımda kızıl ve beyaz saçlara sahip olan annemle göz göze gelmiştim..

"Anne.." Dedim sesim oldukça kısık çıkarken.

"Tomris.. sen, Canla." Diyen annem elleriyle bizi gösterdiği sırada Tomris "Hayır. Hayır hala." Diyerek kafasını sağa sola sallamaya başlamış bende ayağa kalkmıştım.

"Anne bir dinle-" cümlem ağzımın içinde kaldığında "Sus! Sus. sen hiç konuşma. Seni bu yaşa getirene kadar neler çektiğimi bir Baban, bir de Allah biliyor! Sana herşeyimi haram ederim Can. Sana hiçbir şey bırakmadan ölür giderim. O zaman da rahat rahat sevişirsiniz." Diyen annemin dolu gözlerine bakıyordum.

"Anne.." Diyerek ellerimi omuzlarına yasladım.

"Benle, babana ne bakıyorsun sen? Biz aynı yaştaydık. Aneannenlerin bizi onaylaması çok uzun sürdü. Dayın benimle konuşmadı.. Beni kardeşlikten reddedecek sanmıştım. Ama affetti ve ben Aydınla evlendim. Şimdi de sen oğlum. Tomrisle gerçekten istersen olur. Ama şu an değil. Bu yaşta değil oğlum.."

Anneme iki gün yokluğundaki acısını çıkartarak sıkıca sarıldığımda o da bana sarıldı.

Ama ikimizde ağlıyorduk..

Yataktan kalkıp yanımıza gelen Tomris de ikimize birden sarılınca annem onuda sarmalamıştı.

Continue Reading

You'll Also Like

21.5K 629 22
OgNis - Aybar - Alpoy
127K 5.1K 60
Onun her şeyini özlemiştim. Mavi-gri gözlerini, sarı ve ipek gibi yumuşak saçlarını hatta kıskançlığını bile... #Dramione 1 / 28.06.2020 #Dramione 1...
378K 20.8K 46
Şanlıurfa ☞ Muğla 0546****; Fotoğraf* 0546****; Belli ki bu yoldan yürümüşsün... 0546****; Yoksa etraf böyle çiçeklenmezdi. İlsu; Var öyle marifet...
151K 1.3K 10
Aile baskısı olan bir genç ne kadar cesaretli olabilir? Hayallerini yaşamak sadece rüya mı? Belki de elinden tutacak bir ele ihtiyacı vardır. O el s...