Querencia~Olivia Black

By regina_potter_

27.6K 1.7K 1.3K

Olivia Black'in, Slytherin'e seçilmesiyle babası Sirius ile aralarında bir gerginlik oluşur. Ayrıca babasının... More

Tanıtım Bölümü
1. Bölüm: Hogwarts Mektubu
2. Bölüm:Sarışın Çocuk
3. Bölüm:Kan Statüsü
4. Bölüm:Slytherin mi?
5. Bölüm:Ağlama Lütfen
6. Bölüm: Kalbin Varmış...
7.Bölüm:Hipogrif ve Draco Malfoy
8.Bölüm:Animagus
9. Bölüm: Oselo
10. Bölüm: Beklenmedik Aşk İtirafı
11.Bölüm:Şans
12.Bölüm: İlk deneme
13. Bölüm: Kabusa Dönüş
14. Bölüm: Karanlık Oda
15. Bölüm: Özür Dilerim?
16. Bölüm: AY VE GÜNEŞ
17.Bölüm: Slytherin Partisi (part 1)
18.Bölüm: Slytherin Partisi (part 2)
19.Bölüm: Yin ve Yang
20.Bölüm: Kutsal 29
21. Bölüm: Mektup
23. Bölüm: Bayan Malfoy
24. Bölüm: İlk Dans

22. Bölüm: Ortak Salonda Gerginlik

724 54 92
By regina_potter_

  Günlerdir ödevlerim yüzünden uyuyamamıştım. Şimdi ise ödevlerim bitmesine rağmen uyuyamıyordum  Saat 01.28'di, uykusuzluktan başım ağrıyordu. Draco'ya doğru döndüm, yine Querencia'yı okuyordu.

"Günlerdir uyumuyorsun Olivia, şimdi fırsatın varken neden uyumuyorsun?" dedi. Elindeki kitabı yatağa bırakıp doğruldu.

"Bilmiyorum kafam çok dolu. Ben uyumaya çalıştıkça düşüncelerim susmuyor." diye yanıtladım.

"Ninni mi söyleyeyim sana?" diye sordu. Zar zor güldüm.

"Hayır Draco, çok teşekkürler ama kalsın. Zaten başım ağrıyor."

"Uyu geçer."

"Beni dinlemediğin o kadar belli ki!" 

Göz devirip arkamı döndüm. Başımın ağrısı gittikçe azalıyordu ama yine de uyuyamıyordum. Uyumaya çalışırken hava aydınlandı, yine bir maraton başlıyordu. Madam Pomfrey baş ağrım için bir ilaç vermişti ama hiçbir işe yaramamıştı. Mecburen derslere girmek zorundaydım. 

Draco uyanmadan hazırlandım ve kitaplarımı alıp çantama koydum. Bugün iksir dersi ve biçim değiştirme dersi vardı. Öğleden sonra Durmstrang Enstitüsü ve Slytherin Quidditch takımı maç yapacaklardı. Bu yıl resmi Quidditch maçları turnuva yüzünden iptal edilmişti fakat bu maçı kendi aralarında yapacaklardı. Elbette ki yine Draco'nun başının altından çıkmıştı. Çünkü geçen hafta onlara meydan okumuştu.

Draco uykulu bir sesle "Niye bu kadar erken uyandın?" diye sordu.

"Uyuyamadım ki."

Kolunu kaldırıp masayı işaret ederek "Aritmansi ödevini tamamladım, masanın üzerinde." dedi.

"Ben de senin biçim değiştirme ödevini yaptım. Son teslim tarihi bugün." diyerek odadan çıktım. 

Ortak salonun önünde Pansy'i beklemeye başladım, yaklaşık bir yarım saatin sonunda gelebildi. Normalden daha neşeliydi. Yanıma gelince kaşlarını çatıp yüzümü incelemeye başladı. "Ne bu hal? Ruh gibisin." dedi.

Tedirginliğini azaltmak için gülümsedim "Uyuyamıyorum bir haftadır, boş ver beni. Gülümsemekten ağzın yırtılacak, bu mutluluğun sebebi nedir?" diye sordum.

Hemen koluma girdi. Büyük salona doğru yürürken anlatmaya başladı. "Dün gece ortak salonda kimse kalmamıştı, bir tek Mattheo vardı."

"Evet, sonra?" dedim devam etmesi için.

"Ben şöminenin başında oturuyordum, Mattheo ise deri koltukta oturuyordu. Sonra Mattheo gelip karşıma oturdu, sohbet falan ettik." deyip yeniden sustu. 

"Devamını ben mi tahmin edeceğim?"

Heyecanla bir nefes verdi, "Mattheo gitmeden önce beni baloya davet etti." dedi ve kıkırdadı. 

Neden bu kadar heyecanlı olduğunu şimdi anlamıştım. Yavaş yavaş o da Mattheo 'dan hoşlanmaya başlamıştı. Yakışıyorlardı ve birlikte daha mutlu olurlardı.

"Peki sen ne dedin?" diye sordum.

"Düşüneceğimi söyledim."

"Ne!?"

"Hemen sinirlenme. Teklifin üstüne atlamak istemedim, dünden razı gibi. Bugün kararımı söyleyeceğim." dedi.

"Taksit taksit söylediğin için biraz ödüm koptu."

Büyük salona varır varmaz yerlerimize oturduk. Mattheo ortalıkta yoktu.

"Evet diyeceksin değil mi?" 

"Tabi ki evet diyeceğim." dedi Pansy.

"Sen..." dedim elimdeki çatalı oynatarak, emindim ama onun ağzından da duymak istiyordum. "Mattheo'dan hoşlanıyor musun?"

Kafasını kaldırıp yüzüme baktı. Yüzü kasılmıştı ve biraz yanakları kızarmıştı. "Bilmiyorum, aslında o yanımdayken mutluyum ve beni seven birini sevmek daha mantıklı geliyor." dedi.

Kafamı omzuma yatırıp gözlerinin içine baktım "Sadece mantıksal açıdan mı? Kalbin farklı şeyler söylüyor Parkinson."

Utanarak gözlerini kaçırdı, "Ve sanırım ben de ondan hoşlanıyorum." dedi.

"İşte bu Bayan Parkinson! Aşk seni de vurmuş anlaşılan."

Kahvaltımızı yapmaya devam ettik. Calista ve yanındaki iki kız kendi aralarında bir şeyler konuşuyordu ama ben de onları duyabiliyordum. Arada bir bana bakıp gülüyorlardı.

Calista'nın yanındaki kızıl saçlı kız "Göz altlarına baksana, uyuşturucu mu kullanıyor acaba? Ucube gibi bir kız." dedi sessizce. Bana bakarak söylemişti bunları.

"Problemli, asosyal bir kız işte. Çevresinde bir ya da iki arkadaşı  var, sürekli tek takılıyor zaten." dedi Calista.

Sıktım kendimi, hiçbir şey söylememek için direndim. Kendileri gibi sabahtan akşama kadar erkelerin peşinden ayrılmayıp, her gün farklı bir erkekle yatmadığım için asosyal damgası yemiştim. Ne ironik! Onlar ödevlerini yaptıracak birini bulur onlara yaptırırdı. Genelde ya peşlerinde dolanan sünepe erkekler ya da kendilerinden aşağıda gördükleri sessiz sakin kızlar olurdu.

 Kimseyle uğraşamayacak kadar yorgundum. Bu yüzden kahvaltımı yapmaya devam ettim, midem bir şeyler almıyordu ama yemezsem daha kötü olurdum.

Az da olsa bir şeyler yiyip biçim değiştirme dersine gittim. Gryffindor ile dersimiz ortaktı. Yerime oturup kafamı sıraya koydum, daha dersin başlamasına 15 dakika vardı. Yavaş yavaş diğer öğrenciler de geliyordu. Yanıma bir oturdu, kafamı kaldırmadım ama hemen Draco olduğunu anlamıştım.

Slytherin'den olduğunu tahmin ettiğim bir kız,"Daha 10 dakika var dersin başlamasına niye bu kadar erken geldik? Hadi gidelim." dedi .

Sonra Calista benim duyabileceğim bir sesle konuşmaya başladı, "Yok ben gelmeyeceğim. Asosyal olduğum için teneffüslerde uyumam lazım ya da oturup kitap okumalıyım." dedi gülerek. 

Cevap vermeyecektim ona, konuşur konuşur susardı bir gün. McGonagall sınıfa girdi. Ders bitinceye kadar uyudum, Draco'nun omzuma dokunmasıyla irkilip uyandım.

"İksir dersine gitmemiz gerek. Orada uyuyamazsın." dedi. Yüzümü buruşturdum ve ayağa kalktım. Kafamın içi zonkluyordu resmen, sanki kalbim yer değiştirip kafama girmişti.

Kitaptan tarife bakıp iksiri yapmaya çalışıyordum ama uykusuzluktan ağırlaşan gözlerim buna izin vermiyordu. 'Sikerim dersini de, iksirini de!' deyip çıkmak istiyordum ama bu pek mümkün değildi.

İksirde bir şeyler eksikti ama daha saptayamamıştım. Tarifi defalarca okudum, iksirin içine koyduğum malzemeleri tekrar tekrar saydım. 

"Bugün oldukça dikkatsizsiniz Bayan Black, bunun sebebini öğrenmek isterim." dedi Snape sessizce. Kazanımın dibinde duran zencefil kökünü alıp kazana attı. "Büyük resme bakmak önemli." dedi. Unuttuğum şey zencefil köküydü ve o konunca tamamlanmıştı.

"Uykusuzum biraz." deyip geçiştirmeye çalıştım.

"Durgunsun, bir sorun mu var?"

"Hayır, yok. Ödevlerim biraz fazlaydı onlarla ilgilenmekten uykusuz kaldım sadece."

"İyi." dedi ve dudağının kenarının kıvrıldığını gördüm, biraz da olsa gülümsemişti.  Snape nadiren gülümserdi ve bir öğrencisine gülümsediğini hiç görmemiştim.

Ders bitince hastane kanadına gittim. Madam Pomfrey yüzüme acıyan gözlerle bakıyordu, her ne kadar rahatsız edici bir durum olsa da ben de durumumun farkındaydım. Çökmüştüm resmen, zayıflamıştım ve göz altlarım mosmordu.

"Yemek yemiyor musun sen? Ellerimle mi sana yemek yedirmem lazım Olivia." dedi ve çekmeceye doğru gidip bir ayna çıkardı. Aynayı bana verdi "Şu haline bak! Dudakların çatlamış, göz altların kıyafetimin renginden daha koyu, kemiklerin sayılıyor." dedi. Aynaya bakmadım, ne olduğumu biliyordum ama aynada bunu kanıtlamak istemiyordum. Sanki aynaya bakarsam herkes benim çirkinliğimi görecekti, aynalardan bir bir kaçıyordum. 

"Uyumam için iksir verir misiniz?" dedim çekingenlikle. Madam Pomfrey yavaş yavaş kızmaya başlamıştı. 

"Hayır Olivia veremem. 2. Sınıftayken yeterince kullandın zaten , yeniden onları sana veremem." dedi. Bu sefer sesinde kızgınlık yoktu, daha çok acıma duygusuydu bu. 

"Biliyorum ama lütfen-"

Sözümü kesti ve elini havaya kaldırdı. "Hayır Olivia, gerçekten hayır. Beni manipüle ediyorsun şu an." dedi.

Kafamı iki yana salladım. "Hayır etmiyorum, yemin ederim. Kabus görüyorum, kan ter içinde uyanıyorum. Her gün annemi görüyorum. Her gün tekrar, tekrar ve tekrar... onun öldürülüşünü görüyorum. Biri onu öldürüyor yüzü gözükmüyor, kolunda bir ölüm yiyen işareti var. Siyah bir kıyafet var üzerinde ama yüzü gözükmüyor." dedim, sesim ağlamaklı çıkıyordu. "Ben annem öldürüldüğünde buradaydım, Hogwarts'taydım Madam. Onu rüyalarımda görmem sizce de tuhaf değil mi?" diye sordum.

"Canım," dedi sırtımı sıvazlayarak "Bir kabus sadece, kötü bir dönem geçirdin. Sen daha küçükken annen öldü ve buna alışamıyorsun."

"Bir ölüm yiyen annemi öldürdü. Benim annemin katili bir ölüm yiyen." dedim kendimi kanıtlamak istercesine. Madam Pomfrey acıyan gözlerle yüzüme baktı.

Madam Pomfrey içeri gitti ve birkaç dakika içerisinde geri döndü. Elinde bir iksir şişesi vardı, " Bu yılki ilk ve son uyku iksiri, bir daha yok. Tamam mı?" dediğinde evet anlamında kafamı salladım.

"Teşekkür ederim Madam." dedim. Elindeki iksir şişesini alıp odama gittim. Bugün Slytherin ve Durmstrang maçı vardı ama bunu düşünecek kadar halim yoktu. 

***

Yaklaşık 4-5 saat sonra uyandım, kendimi daha iyi hissediyordum. Biraz ortak salonda takılmak için aşağıya indim fakat ben daha merdivenin ilk basamağından inmeden sesler gelmeye başladı. Birileri kavga ediyordu, Slytherin ortak salonunda Draco'nun sesi yankılanıyordu. Draco kavga mı ediyordu? 

Bunu öğrenmek için aşağıya indiğimde Radoslav ve Draco'nun tartıştığını gördüm. Kavga etmiyorlardı ama her an bu bir kavgaya dönüşebilirdi, çok hararetli bir tartışmaydı.

Pansy ve Mattheo'nun yanına geçip oturdum, onlar uzaktan izlemeyi tercih ediyorlardı. "Oo kaos bayılırım. Ne oluyor?" diye sordum. 

"Draco yenilmeyi gururuna yediremiyor." dedi Mattheo gülerek. Hiçbir şey anlamamıştım.

"Maçı kaybettik ve Draco gururuna yediremeyip Durmstrang'ın hile yaptığını söyledi ve tartışmaya başladılar." dedi Pansy. Boşuna Draco Malfoy Hazretleri demiyordum, buram buram ego kokuyordu Draco. 

Tartışma, itişmelere dönüşüyordu. İlk yumruk Draco'dan gelmişti ve Radoslav devrilmişti. Radoslav burnunu tuttu ve ayağa kalktı, parmaklarının arasından sızan kan yere damlıyordu. "Sert vurdu." dedim. 

"İki saattir burada bunun için bekliyorum." dedi Mattheo heyecanla. 

Radoslav'da Draco'ya karşılık verip bir yumruk atmıştı ve asıl kavga şimdi başlamıştı. Calista'nın araya girip ciyak ciyak bağırarak kavgayı durdurmaya çalışmasını izlemek ayrı bir keyifti. Üstündeki Slytherin Quidditch takımının kazaklarından biri vardı. Quidditch'ten gram anlamadığına yemin edebilirdim.

"Draco kazanacak bence." dedi Mattheo.

Pansy yüzünü buruşturup "Bence Radoslav kazanır." dedi.

Masanın üzerindeki tatlıyı alıp yemeye başladım, kavga çok daha iyi olmaya başlamıştı. Draco, Radoslav'ın üzerine çıkmıştı ve onun yüzüne birer  birer yumrukları indiriyordu. Calista ise Draco'nun omzundan tutmuştu ve onu geriye çekmeye çalışıyordu. Calista'nın Draco'yu durdurma çabaları yüzünden Radoslav ayağa kalkmıştı ve Draco'nun karnına bir tekme atmıştı.

"Kimse de durdurmaya çalışmıyor." dedim.

Pansy gülerek "Calista var ya." dedi. Ona katılıp güldüm. "Çok içten bir çabası var ama yaptığı tek şey Draco'nun daha çok dayak yemesi." dedi.

"Yalnız Draco çok iyi vurmuyor mu? Yüzüne çalışıyor sürekli." dedim heyecanla. 

Mattheo kafasını salladı "Yumrukları çok sert. Bu kadar iyi kavga etmesini beklemiyordum." dedi

"Draco sakin ol." diye ciyakladı Calista. Gülüp elimdeki tatlıyı yemeye devam ettim.

"Bahse girerim bir sonraki cümlesi 'Draco gözlerimin içine bak, bu sen değilsin.' olacak." dedim . 

Tam da tahmin ettiğim gibi oldu ve Calista, Draco'nun yüzünü avuçları arasına aldı. "Draco bana bak, gözlerimin içine bak. Bu sen değilsin." demesiyle kahkahayı bastım.  Mattheo elini alnına vurdu, Pansy gülmeye başladı.

"Hayır Draco sen tam olarak busun." diye bağırdım.

"Calista'nın cümlelerini mi ezberledin?" diye sordu Pansy.

"Tanıyorum malımı." dedim gülerek. İçeriye Snape'in gelmesiyle ayrılmışlardı. 

"Tüh, keşke Snape gelmeseydi." dedi Mattheo. 

Herkes dağılmaya başlayınca ayağa kalktım. Calista Draco'nun yanına çökmüştü ve onunla bir şeyler konuşuyordu ama Draco'nun dinlediği pek söylenemezdi. Yanına gidip elimi Draco'ya uzattım, "Kalk." dedim.  Kafasını kaldırıp bana baktı. Dudağı patlamış, kaşı yarılmıştı ayrıca gözünün altında kocaman bir morluk vardı. Uzattığım eli tuttu ve ayağa kalktı. Calista kenardan bizi izliyordu.

Arkamı dönüp yürümeye başladım, "Yürü Draco, ağzın yüzün yamulmuş." dedim. Ortak salondan çıktıktan yaklaşık 20 saniye sonra o da geldi. Daha fazla konuşmadan hastane kanadına gittik.

Madam Pomfrey beni görünce "Olivia ne oldu yine?" diye sordu. Gülümsedim ve kenara geçip Draco'yu gösterdim.

"Bu sefer ben değil, buraya en çok gelen ikinci hastanız." dedim.

Madam Pomfrey sıkıntıyla nefes verdi. Draco yatağa oturdu. Madam Pomfrey elinde bir iksirle geri döndü.

"Yine kiminle kavga ettin?" Diye sordu.

"Radoslav aptalıyla." diye yanıtladı Draco.

"Peki Radoslav aptalı nerede? O neden gelmedi?" diye sordu Madam Pomfrey.  Gülüp duvara yaslandım.

Draco dişlerini sıkararak yanıtladı. "Bilmiyorum ,mümkünse gelmesin."

Draco iksiri içince hastane kanadından ayrıldık. Draco'nun koluna girdim ve odaya doğru yürümeye başladık. "Yaslan bana." dedim. Kafasını tamam anlamında salladı fakat ağırlığını vermedi. Günlerdir süren yorgunluğumdan belki de beni yormak istememişti.

"2 aydır kavga etmiyordun.  Ben de ne zaman kavga edeceğini merak ediyordum." dedim alayla.

Kafasını eğip utançla gülümsedi. Yaptığı şeyden değil, benden utanıyordu. Uzun zaman sonra konuşup"Gerçekten beni tahrik etti." dedi.

"Ne dedi mesela?" diye sordum. Sesimdeki bıkkınlık kendini ele veriyordu.

"Kışkırttı işte, beceriksiz olduğumu falan söyledi. Slytherin takımının beni torpille aldığını, çok kötü oynadığımı söyledi." sustu. Sonra cümlesine devam etti"Bunlara kulak asmadım ama 'Olivia nasıl hâlâ senin yanında duruyor anlamıyorum' dediğinde beynime kan sıçradı." diye mırıldandı. Bu sefer ki kavgasının sebebi bendim. Ağzım aralandı fakat bir şey söyleyemedim. Odaya gidene kadar ağzımdan tek kelime çıkmadı, o da bir şey söylemedi zaten. 

____

Tek bu sefer ki kavgası değil ki Olivia. Çocuğun kavgasının ana teması sensin KQJWKKSKA

Agalarla kavga hasbihal

Kitabın adını değiştireceğim. Draco ve Kavga günlükleri olsun sürekli kavga ediyor zaten

Herkese birer Calista diliyorum 🫶🏻

Öpüyorum💋💋



Continue Reading

You'll Also Like

11.5K 677 42
Hazel McCall, 16 yaşında, ortalama bir öğrenci, başarılı bir dans grubu lideri ve takımda birinci sıraya seçilmek için çabalayan bir lakros oyuncusuy...
16.8K 976 23
'Hey ben Elena, Elena Sarah Slytherin! Size hayatımı anlatacağım, daha doğrusu hayatımı neden bir kasetin içinde geçirdiğimi.. Eğer bu kaseti dinliyo...
391K 36K 32
Kore'nin nesillerdir düşman olan iki sürüsü; Kim'ler ve Jeon'lar aynı davete katılır. Beklemedikleri şey ise attığı yumruk ile ruh eşi oldukları orta...
4.1K 209 4
[ARA VERİLDİ] Cenk;en başından beri gizlice zamanın çocuğunu yenmek için eğitilmişti."Küçük hanım"ından ayrı düşmüştü tabi. Bir adım ötesinde ama çok...