"GOT IT BOSS!" | [HyunSamLix]...

hyunjwang द्वारा

23.1K 1.7K 1.3K

Ünlü mafya babası Lee Felix, sağ ve sol kolları Hwang ikizleri. Vurdulu kırdılı mafya hayatlarını huzurla geç... अधिक

[1] Patron Oğlancıymış
[2] İkinizi De Sikeceğim!
[3] Aç Ağzını Patron (m)
[4] Bir hafta götünün üzerine oturamayacaksın
[6] Siz Sikişiyor Falan Mısınız?
[7] "Sırtını Ağaca Yapıştırıp Sikini Yaladım" (m)
[8] "Rahatla Biraz, Sikimi Koparacaksın." (m)
[9] Deliğini Bizim İçin Açık Tut Patron~ (bdsm-m)
[10] Ben De Hala Doymadım Babacığım (m)
[11] Anlaşıldı Patron! [FINAL]

[5] Yırtılacak Amına Koyayım Durun! (m)

2.3K 162 97
hyunjwang द्वारा


⋆。˚ ❀ * ࿐ ࿔ ˚:⋆ ✧・

Felix'in ikizleri Jeongin'e bırakmasının üzerine iki gün doğmuştu. Onları oradan çıkarmak için plan yapıyordu elbette ama henüz çok erkendi. Yeterli güçleri yoktu ve toparlanmaya çalışıyordu.

Yine de, Chan o olaydan sonra Felix'in korumalık görevini üstlenmişti; parası fazlasıyla ödenmiş Jisung'la beraber. Yani en azından Felix tamamen yalnız değildi.

Üçüncü gece geldiğinde, Felix uykusundaydı. Ama çok hafif olan uykusu, cama taklayan taşla bölündü.

İki katlı bir villanın üst katında kalıyordu. Normalde babasıyla kaldığı evde, babasını pek görmüyordu. Annesi öldüğünden beri babası eve uğramıyordu, zaten Felix'in umrunda değildi. İkizleri verdiğini öğrendiğinden beri, sürekli onları geri alması için baskılıyor, durmadan söyleniyordu.

Felix hızla perdeyi açtığında, camın öbür tarafındaki Sam'le göz göze geldi. Hah, kaçık orospu çocuğu dönmüştü şimdiden. Üç gün zor dayanmışlardı amına koyayım.

Sam camı açmasını işaret ettiğinde, Felix korkarak kafasını sağa sola salladı. Camı açıp Sam'i içeri aldığında başına geleceklerden korkuyordu.

Ama daha aradan birkaç saniye geçmeden balkonun kapısı dışarıdan açıldı. Jin, üzerinde olmayan tozları numaradan silkeleyerek içeri girdi, kapıyı arkasından kapattı. Sam ve Felix'i gördüğünde gülerek kollarını göğsünde kavuşturdu. "Alsana çocuğu içeri, hava soğuk."

"Neden geldiniz?" Diye sordu Felix korktuğunu belli ederek.

"Seni özledik patron." Jin o tarafa doğru yürürken Felix hemen yatağına koştu, yatağın yanındaki bıçağı alıp Jin'e doğru tuttu.

Jin'in yüzünde en ufak umursar bir tavır yoktu. Sakince camı açtı, Sam'i içeri aldı. Arkasından camı kapatırken, Sam odayı inceleyerek gidip yatağa oturdu, bacak bacak üzerine attı. "Hani almaya gelecektin bizi?" Diye sordu imalı bir şekilde Felix'e bakarak.

"Daha üç gün oldu, patladınız mı amına koyayım?" Dedi Felix dizlerinin titremesine engel olarak.

"Patlamaktan değil de, oraya ait değiliz be patron." Dedi Jin, tekrar kollarını göğsünde kavuşturarak. Arkasını pencerenin mermerine yasladı, bacaklarını çarprazladı.

"Ben de biliyorum bunu." Dedi Felix gardını indirerek. "Ait olduğunuz tek yer burası. Ama ne yapayım? Nuh diyor peygamber demiyor orospu çocuğu. Hem çoktan bir plan yaptık. Bir hafta içinde çıkaracağız sizi oradan. Gidin haydi."

"E biz çıktık ya?" Dedi Sam sırıtarak.

"Lan aynı şey mi? Peşinizden gelecek. Geri çekilmesi için bir anlaşma yapmak zorundayız, ya da savaşmak. Şimdilik buna gücümüz yok, anlamıyor musunuz? Kazığa oturturlar bizi, hem de yağsız."

"Yağsız acıtır gibi." Dedi Jin kardeşine göz kırparak.

"Ya amına koyayım yemin ederim çıldıracağım. Nasıl bu kadar umrunuzda değil? Savaş ilan etsek kaç kan dökülecek, nasıl hezeyana uğrayacağız haberiniz var mı sizin?"

"Bizim kaybedecek hiçbir şeyimiz yok patron." Dedi Sam, biraz öne eğilerek. "Sen dışında. Sen de bizi itip duruyorsun. Madem öyle, bırakıyoruz biz." Sam belindeki silahı çıkardı, yatağın yanındaki küçük masaya bıraktı.

Jin de onu takip edecekken Felix onu engelledi. "Neyi bırakıyorsunuz? Çocukluğunuzdan beri buradasınız nasıl bırakacaksınız amına koyayım? Silah tutmaktan başka bildiğiniz bir iş mi var?"

"Teşkilata katılırız." Dedi Sam omuzlarını silkerek. Buralar kabak tadı vermeye başladı. Sıkıldık biz."

Felix bir umut Jin'e baktığında, o da kardeşini onaylayarak başını salladı. Bu sefer engellenmeden silahını çıkarttı, masaya bıraktı. "Amerika'ya gideceğiz."

"Bok mu var Amerika'da?"

"Belki vardır."

"Gidemezsiniz." Felix kaşlarını çattı, patron kartını ortaya koydu. "İzin vermiyorum. Kafanıza göre çekip gitmek ne amına koyayım?"

"Gitmeyelim mi?" Jin kolları göğsünde kavuşturmuş halde, Felix'e doğru yürüdü. Sert davranması, ikizleri etkilemişti. "Neden? Bizden vazgeçmedin mi?"

"Demedim mi sana Jin? Sizi geri alacağımı söylemedim mi? İki gün beklediniz iki."

Jin, bir eliyle Felix'i yavaşça ensesinden tuttu. Öbür eliyle de Felix'in elindeki bıçağı aldı. "Üç."

"Ne sikimse."

Bıçağı aldı, Felix'i saçlarından tutup boynunu aşağı çekti. Bıçağı yavaşça Felix'in boynunda gezdirmeye başladı. "Bizden vazgeçtin patron."

"Sikeyim bırak saçımı." Felix Jin'in saçını tutan bileğinden yakalayarak çırpınmaya başladı. Ama hareket ettikçe boğazındaki bıçak ufak ufak kesikler bırakıyordu.

"Huysuzlanma, boğazın kesilecek."

Felix cevap vermeden Sam oturduğu yerden kalktı. Gözü dönmüş kardeşinin nabzını kontrol altına almak istercesine yanlarına gitti, kardeşinin omzuna dokundu.

Jin bıçağı odanın kenarına fırlattı, ama saçını bırakmadı. Bu sefer boşta kalan eliyle Felix'in boğazını tuttu, kendisine doğru çekti. "Sana son söylediğimi hatırlıyor musun patron?"

"Hatırlıyorum seni orospu çocuğu."

Jin bir anda Felix'i tutuğu saçlarından çekerek yüz üstü şekilde yatağa fırlattı. Hiç acıması olmayan ikizler, arkasından Felix'e yaklaştılar. Sam Felix'in altını tamamen çıplak bırakırken, Jin orta ve yüzük parmağının birleştirerek Felix'in yanına oturdu, parmaklarını Felix'in ağzına soktu. "Bizi bırakmayacaktın."

"Ğırakvadıv." (Bırakmadım)

"Ağzın doluyken konuşma." Dedi Sam, Felix'in çıplak götüne bir tane sille indirirken. Yavaşça pantolonunun kemerini çıkarttı, Felix'in ellerini arkasına götürüp kemerle bağladı. Daha Jin'in işi bitmeden penisini çıkarttı, Felix'in uyluklarına sürtmeye başladı.

"Oğsğvu şoşuklaağğııı..." Felix belli belirsiz bir inleme koyverdi.

Jin kalktı, sağ elini Felix'in ağzından çıkartmadan sol eliyle Felix'i saçlarından tuttu, kafasını kaldırdı. "Güzel yala!"

Jin'in bağırışıyla, Sam'in götüne bir sille daha vurması bir olmuştu.

Jin kalktı, Felix'in arkasına geçti. İyice yalanmış orta parmağını Felix'in deliğine hiç acıması olmazcasına tekte soktu.

Felix'in elleri bağlıydı ve Sam hemen üstündeydi, beline doğru bastırıyordu. Bu yüzden hiçbir şey yapamadı, çaresizce bağırarak inleyişler koyverdi.

Jin yüzük parmağını da ekledi. İçeride hareket ettiriyor, parmaklarını büküp açıyor, hızla sokup çıkarıyordu. Kısa süre devam eden işkencenin sonunda Jin parmaklarını çıkarttı, Sam çoktan ıslanmış deliğe tek seferde girdi.

İkizler cidden büyüktü. Birinin bırak ilk seferi, son seferi olmak için bile büyüklerdi. Hem kalın, hem de uzundu. Damarlı, sert aletin duvarlarını yararcasına içeri girip çıktığını tüm hücrelerine kadar hissediyordu. Nefes alması için bile zaman tanınmamıştı, zaten nefesi kesilip duruyordu.

Felix inleme koyverirken, çaresizce çırpındı. Mesele sadece Sam'in içine girmiş olması değildi, Jin'in de altını çıkartmasıydı. Yine tost olacaktı, belliydi. Jin'inkini ağzına vereceğinden emindi.

Ama öyle olmadı. Sam bir süre zevk alarak Felix'in deliğini gevşetirken, Jin de yanına gitti. Felix'i karnından tutarak kalçasını iyice kaldırdılar, hemen yanındaki Jin de deliğin başına yerleşti.

Siktir, orospu çocukları, ikisi de aynı anda girmeyi planlıyordu.

"Hayır!" Diye bağırdı Felix avazı çıktığı kadar. "Hayır aynı anda olmaz! Yırtılacak amına koyayım durun!"

Ne kadar kurtulmak için çabalarsa, ikizlerin hırıltılı nefesleri o kadar derinleşiyordu. Felix'in dediği hiçbir şeyi umursamadılar, Jin kalçasını ileri ittirdi.

Siktir, götünün yırtıldığına emindi. Orospu çocukları anlaşmış gibi senkronize bir şekilde hareket ediyor, Felix'i ortadan ikiye yarıyorlardı. Çırpındıkça daha hızlanıyorlar, bileğindeki kemer etini kesiyordu.

Hissettiği şey en başta zevkti, ama şimdi tamamen acıya dönüşmüştü. İçi deli gibi doluydu, canı yanıyordu. Felç geçirmiş gibi bel altı uyuşmuştu. Orospu çocukları durmuyordu. Uzunca bir süre, Felix'i o halde beraber siktiler.

Felix sonunda dayanamadı. Bir süre sonra kafası yatağa düştü, sesi kesildi.

Bu iki orospu çocuğunun hiç şakası yoktu, bayılana kadar altlarında bağırtmışlardı. Felix bayıldığındaysa da, henüz hiç boşalmamış olmanın verdiği azgınlıkla durmadılar. Biraz daha acele ettiler, bir süre sonra önlerinde baygın yatan adamın çıplak sırtına boşaldılar.

Ortalığı temizlerken, Felix'in deliğine ilaç sürmeyi de ihmal etmemişlerdi elbette. Tahmin ettikleri gibi, deliği gerçekten yaralı gibi kızarık duruyordu ve çarşafta kan vardı.

Ama bu, onları öylece Jeongin'e vermesinin bir bedeliydi. Bu yüzden ikizler en ufak vicdan azabı çekmiyorlardı.

Ortalığı ve Felix'i güzelce temizlediler. İlacını da sürmeyi tamamlayınca geri giydirdiler, hiçbir şey olmamış gibi yatağa yatırıp üstünü örttüler. Balkonun kapısından çıkıp gecenin karanlığında kaybolurlarken, Felix yavaşça gözlerini araladı.

Sahiden bayılmıştı ama ikizler temizlik yaparken kendine gelmişti. Elbette, hiç çaktırmamıştı bu durumu. Korkuyordu çünkü, kendisinden.

Neden onlara gitmemelerini söylemişti ki? Siktir olup gitsinlerdi, düşsünlerdi artık yakasından işte. İşkenceydi bunlar, ama neden kızamıyordu onlara? En başta Jeongin'e onları vererek hata yapmıştı... Bir şekilde, onları derhal oradan çıkartmalıydı.

Yarı açık gözleriyle yatağın yanındaki masaya baktı; ikizlerin silahları orada yoktu. Sinirle yorganı tekmeledi. "Blöf atmış orospu çocukları." Diye fısıldadı öfkeden kıpkırmızı kesilirken.

Cidden bir hafta üzerine oturamayacağı kadar acıyordu götü. Ve bu halde... Onları kurtarmanın planını yapmaya başladı. Onları kurtaracak, sonrasında öldüresiye dövecekti ya, orası ayrı.

Orospu çocukları...

Benim orospu çocuklarım... Neden durdurmuyorum sizi? Neden hoşuma gidiyor tüm bunlar? Neden acı hissetmiyorum? Neden itmiyorum sizi? Aklımı kaçıracağım... Öyle boktan bir his ki, sanki ikinize birden aşığım.

Çünkü biliyorum, en başında itseydim, yapmamanızı söyleseydim yapmazdınız. Bana karşı gelmezdiniz, işiniz hep laftaydı. Öyleyse nasıl suçlarım ki sizi?

Kızamıyorum bile size. Şimdiye boynunuza ipi geçirmem, bağırıp çağırmam, yanımdan sürgün etmem gerekirdi sizi. Neden böylesine hoşuma gidiyor amına koyayım... Daha çok istiyorum... Hala... Daha çok... Hay sikeyim ya...

𓀐 𓂺

Kombiyi kim arttırdı amk yanıyom

पढ़ना जारी रखें

आपको ये भी पसंदे आएँगी

404 89 10
soyle bana seni dusunmeyi nasil birakabilirim?
12K 1.1K 22
{TAMAMLANDI} (Şarkı serisi 1) MinnieMouse: O vücudu nasıl aldın Tanrıdan mı? Gerçekten sıkı mı çalıştın? G-E-N-E-T-İ-K KimJoon: ne? MinnieMouse: O ka...
807 69 18
hayatında hiç yaşamadığı duyguları Jimin'e tatdıracak olan Yoongi en başta çok fazla hata yapsada ikiside bu hataların geçmişte kaldığını anlayacak v...
soldier flower felisa द्वारा

फैनफिक्शन

891K 71.2K 14
arkadaşlarıyla birlikte orduya katılan jungkook, ilk görüşte etkilendiği komutan kim taehyung'a cinsel içerikli mesajlar atmaya başlar. taekook, tex...